• Sonuç bulunamadı

Fuarın onur ozanı Melih Cevdet Anday:Ölümsüzlük yolunda

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fuarın onur ozanı Melih Cevdet Anday:Ölümsüzlük yolunda"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

FUAR IN ONUR OZANI’ MELİH CEVDET ANDA Y

'Ölümsüzlük Yolunda'

İstanbul Kitap

Fuarında 1987 yılından

bu yana “Onur

Sanatçısı” ödülleri

veriliyor. Tüyap

yetkilileri şimdiye kadar

Fazıl Hüsnü Dağlarca, Nadir Nadi,

Turhan Selçuk ve Aziz Nesin’i onur

ozanı ya da onur yazarı seçtiler. Bu

yılki Fuar’ır Onur Ozanı ise Melih

Cevdet Anday. Tüyap Anday üstüne

bir de kitap yayımladı. “Ölümsüzlük

Yolunda Melih Cevdet Anday” admı

taşıyan kitabı Alpay Kabacalı

hazırladı.

Melih Cevdet Anday, 10. K i­ tap Fuarı’nın “Onur Ozanı” se­ çildi. Fuarı düzenleyen TÜYAP, İ987- 1990’da sırasıyla Fazıl H ü s­ nü Dağlarca, N adir Nadi, Tur­ han Selçuk ve Aziz N esin’i “Onur Ozanı”, “Onur Y azarı” ya da “Onur Sanatçısı” seçmiş ve her biri için Alpay Kabacalı’nın hazırladığı birer kitap yayımla­ mıştı.

Bu yıl da Alpay Kabacalı’nın hazırladığı Melih Cevdet Anday adlı kitap T Ü Y A P’m bir kültür hiz­ meti olarak bastırıldı. Satışa verilmeyen, T Ü Y A P’m çağrılı ve konuklam a dağıtılan bu özel edisyon, şu bölümlerden oluşuyor:

Melih Cevdet Anday’m yaşamı ve yapıtları; Sanatı ve yapıtları üzerine yazılanlardan seçmeler (sırasıyla şiirleri, oyunları, romanları, denemeleri üzerine 30 yazarın değerlendirmeleri); sanatı ve yapıtları üzeri­ ne kendi görüşleri (yazılarından ve kendisiyle yapı­ lan konuşmalardan 27 başlık altında derlenen görüş­ leri); Albay Kabacalı’nm Melih Cevdet’le uzunca bir söyleşisi; yapıdarından örnekler (sırasıyla şiir, oyun, anı ve deneme örnekleri).

Alpay Kabacalı’nın Melih Cevdet Anday’la yaptı­ ğı, kitapta yer alan söyleşinin kimi bölümlerini sunu­ yoruz:

Yazarlara en çok “Nasıl yazarsınız” sorusu yönelti­ lir. Ben bunu sormayacağım Anday’a. Ama söz yaz­ maktan açılınca kendi şakasını anımsatıyorum. An­ latıyor:

“Bana ilk roman ısmarlayan N adir N adi Bey’dir. Sonra kendi imzamla dört roman yazdım. Onlardan biri için gazetede çalışıyordum. N adir Bey kapıyı aç­ tı, girdi, baktı, ‘A, rahatsız etmeyeyim, roman yazı­ yorsunuz galiba’ dedi... Orada bir şakam var. Oktay Akbal’a söyledim: ‘Belki de şaşırmıştır N adir Bey’ dedim. ‘Ben sakin sakin bir masada oturmuşum, ro­ man yazıyorum. Oysa roman bir sanat eseri olduğu

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 88

MELİ H CEVDET ANDA Y: BİR Ş AİR İ BEĞENMEK İÇİN OKURUN BA YCI NLA ŞMASI GEREKECEK. YANİ ÇOK HOŞ LANA C AK BA YILDIM DİYECEK.OYSA ŞİİR AKILLA OKUNACAK BİR ŞEY.

“Çok sevindim diye başlıyor. “Eksik olmasınlar. Başka ünlü, değerli şairlerimiz de var, herhalde onla­ rı da değerlendirecektir TÜYAP. Yalnız seçim yön­ temi nedir, onu bilemiyorum. Seçilen kişileri bir ara­ ya getirirsek, ölçüderin değişebileceğini görüyoruz. ” Bana kalırsa başlıca ölçüt, diyorum, sanatımıza, kültürümüze katkıda bulunmak...

“Doğru bir ölçüt bu. Ama katkı sorunu çok tartış­ mak bir sorundur. Yalnız başarıyla ölçülemez katkı sorunu. Bizim sık sık anımsamadığımız, hatta unut­ tuğumuz bile diyebilirim, kimi şiirlerimiz ve yazarla­ rımız vardır ki onlar da katkıda bulunmuşlardır şiiri­ mize, yazınımıza. Ama önemli sayılmamış, unutul­ muş da olabilirler. Bu yalnız bizim yazınımızda değil, yabancı edebiyatlarda da var. Biraz kenarda köşede kalmış, yeri çok belk insanlar vardır. ”

Bir örnek verebilir misiniz, diyorum.

“Sözgelimi Sabri Esat Siyavuşgil’in şair olduğu unutuldu. Bir bilim adamı olarak tanındı. Kendisi de üstüne düşmedi. Oysa onun Odalar ve Sofalar kitabı gerçekten yeni bir açıydı şiire. Ta o zaman o kitap çı­ kar çıkmaz bunu anlamışımdır. Hoşlanmışımdır d a.”

Şiirden hoşlanmak... Ses alma aygıtındaki söyleşi­ miz, Anday’ın bu konudaki görüşleriyle sona eriyor: “Bir şairi beğenmek için okurun baygınlaşması ge­ rekiyor. Yani çok hoşlanacak, ‘bayıldım’ diyecek... Baygınlaşma diyorum ben buna. Baygınlaşıyor, ne güzel söylemiş, diyor, ancak öyle bağlanabiliyor. Oy­ sa şiir akılla okunacak bir şey, sükunede okunacak bir şey. Baygınlık geçirmeye hiç gerek yok. Bu bizim toplumca duygusal insanlar olmamızdan geliyor. Sabri Esat’ın o kitabı böyle duygusal bir yankı bula­ madığı için sanırım, hiç üzerinde durulmadı. Benim de kimi şiirlerime, çok ısrarla hesaplı kitaplı yazdı­ ğım kimi şiirlerime ilgi olmadı. Ne kadar teknik ağır­ lık verilirse bir şiire, o şiir gerekli ilgiyi uyandırmıyor. Duygulara seslenen şiirler daha çok okunuyor. Yani düşün hayatımızda dil yapısı olarak bu şiirin, bu yazı­ nın yapısı nedir diye kimse bakmıyor. Bu çok önemli bence...”

S A Y F A 9

için romancıların çalış­

ma sırasında biraz çıl­ dırmak, saçlarım baş­ larını yolmaları gibi olaylar beklenir. Bir söz açılırsa Nadir Bey’e de ki: ‘O burada öyle sakin yazıyordu, ama evde çıldırıyor. İmaj bozulmasın’.”

Şiir yazma süreci na­ sıl bir süreçtir? Hangi evrelerden geçerek ta­ mamlanır bir şiir?

“ Y adırgatıcı yanıtlar da verebilirim. Önce, bir yanılgıyı ortadan kaldırarak başlayayım sözüme: Şiir önce dü­ şünüp planlamak, son­

ra bu planlanmış düşünceleri kâğıda dökmek değil-, dir bence. Şiir, yazılırken ortaya çıkan bir şeydir. Ya- ni, yaratıcılık, ancak çalışma sırasmda olabilir. Onun için başlamalı bir şiire, şiirin nereye gideceğini de merakla izlemeli. O zaman insanın akimda, kafasın­ da çeşitli olanaklar belirir. Şiirin şuraya mı gitmesi doğru olur, bu yana gitmesi mi gibi... Şair onlardan birini ya da ikisini yeğleyerek çalışmasını o yönde dü­ zenler. Dolayısıyla, ortaya çıkan, yadırgatıcı dediğim sonuç şu: Şiir, çalışırken yaratılan bir şeydir... ”

Turlar arasında uyum

Akan Zaman Duran Zaman I’in sonunda, anıları­ nın ikinci bölümünü yazarken kendi kendine iki so­ ru yönelteceğini, bunlara yanıt arayacağını belirtir Anday. Kısa da olsa yanıdaması dileğiyle,, bu soru­ lardan ilkini ben yöneltiyorum:

Şu elli yılın ekini içinde sizin yeriniz nedir, ne ola­ bilir?

“Doğrusu yanıtı kolay bulunamayacak soru bu” di­ yor. “ Çünkü insanın kendinden söz etmesi bir değer hükmü taşıyacağına göre kendini beğenmişlikle ka- rıştınlabilir. Ondan korkarım, ondan çekinirim. Ama tahminimi söylemek gerekirse, benim yazın ya- pıdarım için yani şür olsun, oyun, roman, deneme ol­ sun, bu değişik türler arasmda uyum bulunan bir şair ya da yazar denilebilir. Yani, belli bir görüş -belli bir dünya görüşü de diyebiliriz buna- açısından çeşidi türlerde gözükmeler... Bir de sanıyorum, çünkü bu­ nu kendim çok iyi biliyorum, ayrıntısına kadar bi­ linçli bir işçi denebilir. ”

ikinci soru:

Düşündüklerinizin ne kadarını, ne kadar gerçek­ leştirdiniz?

“Bunun yanıtı şu olmalı: Bir şair, yazar, daha baş­ langıçta neyi ne kadar yapacağmı planlayamaz. Yaz­ dıkça yeni amaçlar beliriyor, onların ardına düşüyor şair, yazar. Bu isesonsözbirşey. Yaşadıkça süregide- cek bir şey. O bakımdan, neyi ne kadar yapabildim sorusunu yanıtlamak kolay değildir. ”

Son olarak, bu yıl T Ü Y A P ’ın “Onur Sanatçısı” se­ çilmesi üzerine görüşlerini soruyorum.

Referanslar

Benzer Belgeler

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ida­ mı gibi, Mahir Çayan’ın, İbrahim Kay- pakkaya’nın öldürülm eleri içim izde bir yaradır.. Sevgili arkadaşım Koray Do-

Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği (Türk KBB BBC Derneği) bu konuda bir çalışma yaparak, olası/kesin COVID-19 olgularında, orofa- ringeal

These two micro-level perspectives differ from each other— the network perspective on migra- tion stresses migrants’ specific mechanisms to facilitate the development of

Merrieketin güzel sanatlar sa­ hasındaki boşluğuna doldurarak, ressamlar, heyketraşlar ve mi­ marlar yetiştirmek için yetmiş i- ki yıl evvel temeli atılarak,

Başbakan Bülend Ulusu'nun talimatıyla yakılması istenen "Yorgun Savaşçı"nm dönemin TRT Genel Müdürü Macit Akman.. tarafmdan kıyılamayarak bir

Sabahattin bey İlmî çalışm aları sırasında hem büro olarak hem ikametgah olarak uzun süre,Pa­ r is te Berlin sokağındaki 6 no- da oturdu...

Üç etap halinde ve toplamda 140.000 metrekare alanda uygulanan ve proje sonucunda Hacı Fettah Mahallesi olarak adlandırılan Çaybaşı Kentsel Dönüşüm

J*ai trouvé à'mon retour des Etats-Unis où je m'étais rendu pour des raisons de santé le livre que vous avez eu 1*amabilité de m'envoyer* Ayant moment nément égaré