• Sonuç bulunamadı

Bilgi yönetiminin kurum kimliğine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilgi yönetiminin kurum kimliğine etkileri"

Copied!
123
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HALKLA İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI

ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİM DALI

BİLGİ YÖNETİMİNİN KURUM KİMLİĞİNE

ETKİLERİ

Halit Buluthan ÇETİNTAŞ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZODAŞIK

(2)

II

Bilimsel Etik Sayfası ... ... ... ... v

Tez Kabul Formu ... ... ... ... vi

Özet ... ... ... ... . vii

Şekiller Listesi ... ... ... ... viii

Giriş ... ... ... ... ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM - BİLGİ YÖNETİMİ ... ... ... 4 1.1. Bilgi Kavramı ... ... ... ... 4 1.1.1. Bilginin Düzeyleri ... ... ... .5 1.1.1.1. Veri ... ... ... ... 5 1.1.1.2. Enformasyon ... ... ... 7

1.1.1.3. Veri, Enformasyon ve Bilgi İlişkisi ... ... 7

1.1.2. Bilginin Özellikleri ... ... ... 9

1.1.3. Bilginin Önemi ... ... ... 9

1.1.4. Bilginin Türleri ... ... ... 10

1.1.4.1. Niteliğine Göre Bilgiler ... ... ... 10

1.1.4.2. Kaynağına Göre Bilgiler ... ... ... 11

1.1.4.3. Düzenleme ve Kullanma Tarzına Göre Bilgiler ... ... 13

1.1.5. Bilginin İlişkili Olduğu Kavramlar ... ... 14

1.1.5.1. Bilgi Toplumu ... ... ... 14

1.1.5.2. Bilgi Ekonomisi ... ... ... 16

1.1.5.2.1. Bilgi Ekonomisinin Genel Özellikleri ... ... 17

1.1.5.2.2. Bilgi Ekonomisinde Bilgi ... ... 20

1.1.5.3. Entelektüel Sermaye ... ... ... 22

1.1.5.3.1. İnsan Sermayesi ... ... ... 24

1.1.5.3.2. Yapısal Sermaye ... ... ... 25

1.1.5.3.3. Müşteri Sermayesi ... ... ... 26

(3)

III

1.2.3. Bilgi Yönetiminin Özellikleri ... ... ... 31

1.2.4. Bilgi Yönetiminin Yararları ... ... ... 31

1.2.5. Bilgi Yönetiminin Temelleri ... ... ... 32

1.2.5.1. Bilgi Yönetiminin Temel Adımları ... ... 33

1.2.5.2. Bilgi Yönetiminin Temel Eylemleri ... ... 34

1.3. Bilgi Yönetimi Süreci ... ... ... 34

1.3.1. Bilginin Üretilmesi ve Geliştirilmesi ... ... 35

1.3.1.1. Bilginin Üretilmesi ... ... ... 36

1.3.1.2. Bilginin Geliştirilmesi ... ... ... 41

1.3.2. Bilginin Kullanılabilir Hale Getirilmesi ve Saklanması ... 42

1.3.2.1. Bilginin Türüne Göre Kullanılabilir Hale Getirilmesi ... 43

1.3.2.2. Bilginin Dönüştürülmesi ... ... ... 44

1.3.3. Bilginin Transfer Edilmesi ve Paylaşılması ... ... 46

1.3.4. Bilginin Kullanılması ve Değerlendirilmesi ... ... 47

1.4. Bilgi Yönetiminin Uygulanması ... ... ... 49

1.4.1. Uygulamada Başarı İçin Gerekli İlkeler ... ... 51

1.4.2. Uygulamada Karşılaşılan Güçlükler ... ... 52

1.4.2.1. Kurum Açısından Engeller ... ... ... 53

1.4.2.2. Takım-Grup Açısından Engeller ... ... 54

1.4.2.3. Bireysel Açısından Engeller ... ... . 54

İKİNCİ BÖLÜM - KURUM KİMLİĞİ ... ... ... 55

2.1. Kurum Kimliği Kavramı ... ... ... 55

2.2. Kurum Kimliğinin Unsurları ... ... ... 57

2.2.1. Kurumun Sosyal Fonksiyonu ... ... ... 57

2.2.2. Kurumun Siyasi Fonksiyonu ... ... ... 58

2.2.3. Kurumun Ekonomik Fonksiyonu ... ... . 59

2.2.4. Kurumun Bireyi Geliştirme Fonksiyonu ... ... 59

(4)

IV

2.3.3. Kurumsal Davranış ... ... ... 62

2.3.4. Kurumsal İletişim ... ... ... 63

2.3.4.1. Kurum İçi İletişim ... ... ... 64

2.3.4.1.1. Yazılı İletişim Araçları ... ... 66

2.3.4.1.2. Sözlü İletişim Araçları ... ... 68

2.3.4.1.3. Görsel-İşitsel İletişim Araçları ... ... 69

2.3.4.2. Kurum Dışı İletişim ... ... ... 70

2.3.4.2.1. Halkla İlişkiler ... ... ... 70

2.3.4.2.2. Kurumsal Reklam ... ... ... 71

2.3.4.2.3. Sponsorluk ... ... ... 72

2.4. Kurum Kimliğinin Oluşturulması ... ... ... 73

2.5. Kurum Kimliğinin Etkileşim İçinde Olduğu Alanlar ... ... 76

2.5.1. Kurum Kültürü ... ... ... 76

2.5.2. Kurumsal İmaj ... ... ... 79

2.6. Bilgi Yönetiminin Kurum Kimliğine Etkileri ... ... 82

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM - KONU İLE İLGİLİ DENEYSEL BİR ÇALIŞMA 3.1. Araştırma Yöntemi ... ... ... 84

3.2. Araştırmanın Sınırlılıkları ... ... ... 84

3.3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi ... ... ... 84

3.5. Araştırma Bulgularının Analizi ve Değerlendirilmesi ... ... 84

Sonuç ve Öneriler ... ... ... ... 103

Kaynakça ... ... ... ... 106

Ek: Bilgi Envanteri Formu ... ... ... 114

(5)

V

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadar ki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(6)

VII ÖZET

Değişim ve değişimin hızı, yaşadığımız yüzyıla damgasını vurmaktadır. Bilgiye erişim ve bilginin yayılma hızı artarken, bilgi denetimi ve istenen bilgiye ulaşmak ise zorlaşmıştır. Çağın getirdiği hatta zorunlu kıldığı değişimleri yakalamak, anlamak ve özümseyip uygulayabilmek yoğun bir çabayı gerektirmektedir. Bilginin işgücü ve sermayeden daha önemli bir unsur olarak üretime katılması, kurumların bilgi merkezli olarak yeniden düzenlenmesini mecbur kılmaktadır. Böylece bilgi ve bilgi yönetimi, rekabet avantajı sağlayabilmenin temel ve en geçerli yolu durumuna gelmektedir.

Kuruluşlar iç ve dış çevrelerinden elde ettikleri enformasyonu, bilgiye dönüştürerek kullanırlar. Böylece sürekli bilgi meydana getirilmekte, muhafaza edilmekte, yenilenmekte ve kaybedilmektedir. Gerekli bilgiyi gereksinim duyulan yerde ve zamanda tasnif etme, düzenleme, ulaşılabilir ve kullanılabilir biçime getirme olarak düşünülebilen bilgi yönetimi için önemli olan, bilginin bilinçli ve bir amaç doğrultusunda üretilmesidir ve tüm süreçlerde kullanılabilmesidir.

Bir kurumu diğerlerinden ayıran tüm özellikleri kurum kimliğini oluşturmaktadır. Çalışanların kurum ile bütünleşmelerini sağlamak, diğer kurumlardan ve rakiplerinden ayırt edilmeyi mümkün kılmak, kurum kimliğinin sağladığı bazı faydalardandır. Ayrıca kurumun ekonomik gücünün, performansının ve etkinliğinin artmasına yardımcı olan bir güç niteliğindedir. Kurum kimliğinin etkileşim içinde olduğu alanların başında kurum kültür ve kurum imajı gelmektedir. Kurum kültürü, kurum tarafından benimsenen temel değerler iken kurum imajı, bir kurumun çalışanları, müşterileri ve toplum üzerinde bıraktığı intibadır. Kurum kimliği faaliyetleri ile başarılı bir kurum imajı oluşturmak amaçlanırken, kurum kimliği politikası ile kurumsal fikirlerin, stratejilerin ve tedbirlerin gücünü artıran bir kurum kültürü oluşturmak ve desteklemek hedeflenmektedir.

Bilgi yönetimi, kurum kimliğine doğrudan ya da dolaylı biçimde çeşitli faydalar sağlamaktadır. Bilgi yönetiminin kurum kimliğine doğrudan etkileri, kurum kimliğinin öğelerine yönelik iken yönetim, çalışanlar, pazarlama ve üretim açısından dolaylı etkileri söz konusudur.

(7)

VIII ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Verinin Enformasyona Dönüşüm Süreci ... ... 6

Şekil 2: Veri, Enformasyon ve Bilgi Arasındaki İlişki ... ... 8

Şekil 3: Bilgi Yönetimi Süreci ... ... ... 35

Şekil 4: Yeni Bilgi Üretiminin Aşamaları ... ... ... 37

Şekil 5: Kurum Kimliğini Doğuran Gelişmeler ... ... 56

Şekil 6: Kurum Kimliğinin Oluşturulması ... ... ... 75

(8)

Bilginin katlanarak çoğaldığı günümüzde rekabet gücü, bilginin elde edilmesi, doğru ve yerinde kullanılmasına bağlı görünmektedir. Yaşanan belirsizlik ve hızlı değişim, günümüz kurumları için bilgiyi en önemli varlık haline getirmiştir (Koçel, 1998: 315). Bilginin önemi arttıkça stratejik bir hale gelmiştir. Bilgi ekonomisi olarak adlandırılan günümüzün ekonomik yapısında bilgi, üretim faktörlerinden biri olarak görülmeye başlanmıştır. Bu tür gelişmeler, bilginin yönetilmesini zorunlu hale getirmiştir.

Bilginin yönetimi, bilgiyi oluşturmak, muhafaza etmek, paylaşmak ve geliştirmek amacıyla kullanılacak yöntemlerin toplamı olarak tanımlanabilmektedir. Bilgi yönetimi ile sahip olduğu bilgileri kurumun bütününe yayabilen, çalışanlarının ihtiyaç duyduğu bilgileri doğru yerde ve tam zamanında sağlayan kurumlar, meydana gelebilecek hata ve zararların önüne geçmiş olabileceklerdir. Bilgi yönetimi, kuruma müşteri odaklılık, yenilikçilik, atılımcılık, pazara hızlı tepki verme, rekabet avantajı kazandırma ve entelektüel sermayesini daha etkin kullanma gibi yararlar sağlamaktadır.

Bilgi yönetimi, günümüz kurumlarına var olma ve rekabet edebilme olanağı sunmaktadır. Kurum içindeki verilerin bilgiye dönüşmesi ile sağlanan çeşitli faydalar ancak bilgi yönetimi ve uygulamaları ile düzenlenebilmektedir. Bir kurumu, diğer kurumlardan farklı kılan tüm özellikler kurumsal kimliği oluşturmaktadır. Bilgi yönetiminin etkili olduğu alanların başında gelen kurum kimliği, çalışanlarla kurumun bütünleşmesi, rakiplerinden farklılaşma gibi çeşitli faydalar sağlamaktadır.

“Bilgi Yönetiminin Kurum Kimliğine Etkileri” konulu bu yüksek lisans çalışması ile bilgi yönetiminin kurum kimliği üzerindeki olası etkilerinin ölçmesi hedeflenmiştir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, bilgi ve ilişkili olduğu kavramlara genel bir bakış niteliğindedir. Bilgi, benzer kavramlarla ilişkisine, özelliklerine ve türlerine göre incelenmektedir. Bilgi ekonomisi başlığı altında, yeni ekonomiye dair genel bilgiler ve yeni ekonominin özellikleri tartışılmaktadır. Ayrıca bilgi çağının yönetim anlayışı olan bilgi yönetimi detaylı bir şekilde incelenmektedir. Burada bilgi

(9)

yönetiminin tanımı ve amacı, bilgi yönetiminin özellikleri, bilgi yönetiminin temelleri ve bilgi yönetimi süreci sırasıyla incelenmektedir.

İkinci bölümde kurum kimliği kavramı tanıtılmış, kurum kimliğinin öğelerinden, kurum kimliğinin oluşturulmasından ve kurum kimliğinin etkileşim içinde olduğu alanlardan bahsedilmiştir. Son olarak bilgi yönetiminin kurum kimliğine olan etkilerinden söz edilerek bölüm tamamlanmıştır.

Son bölümde ise bilgi yönetiminin kurum kimliğine olan etkilerinin belirlenmesi düşüncesiyle bir bilgi envanteri çalışması yapılmıştır.

Araştırmanın Problemi

Araştırmanın problemi, “Bilgi yönetiminin kurum kimliği üzerinde etkisi var mıdır?” şeklinde genel bir ifade ile dile getirilir. Aynı zamanda, bilgi yönetimi kapsamına giren bilgi, entelektüel sermaye ve bilgi ekonomisi gibi konuların kurum kimliği üzerine olan etkileri araştırmanın alt problemi olarak ele alınmıştır.

Araştırmanın Amacı

Kurumsal özellikleri yansıttığı düşünülen kurum kimliği ve kurumsal bilgiyi işleme süreci anlamına gelen bilgi yönetimi kavramları, yeniçağın örgütsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere ortaya çıkmış iki kavramdır. Araştırmanın amacı, bu iki kavramı detaylı biçimde inceleyerek, bilgi yönetiminin kurum kimliği üzerindeki olası etkilerinin tespitine yöneliktir.

Araştırmanın Önemi

Bilginin artan kullanımı ile üretim yapısı değişirken tükenmez bir kaynak olan bilgi, bilinen üretim faktörlerinden daha önemli bir hale gelmektedir. Bilgi, kazandığı önem ve geldiği boyut itibariyle bireysel ve kurumsal kalite standartlarını ve yaratıcılığı artırmakta, bireysel ve kurumsal verimliliğe ivme kazandırmaktadır.

(10)

Bir kurumu diğerlerinden farklı kılan ve kurumun tüm özelliklerini ve vasıflarını yansıtan kurum kimliği, kurumsal bilginin stratejik biçimde yönetilmesi ile başarıyı getirecek, rekabet gücünü elde etmeyi ve koruyabilmeyi sağlayacaktır. Bu doğrultuda çalışma, bilgi yönetimi uygulamalarının kurum kimliği üzerine etkilerini tespit etme açısından önem taşımaktadır.

Araştırmanın Kapsamı

Bilgi yönetiminin kurum kimliği üzerindeki olası etkilerini ölçmek üzere Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi değerlendirilmeye alınmıştır. Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Yerleşkesi’nde görev yapan akademik personelden Merkez Kütüphane’nin işlerliği ile ilgili değerlendirmeleri alınmıştır.

Araştırmanın Varsayımları

 Sosyal, siyasal, ekonomik ve bireysel alanlarda yaşanan gelişmeler doğrultusunda çoğalan bilginin kurumlar için stratejik önemi kendiliğinden artmaktadır.

 Kurumsal rekabet gücünün bilginin elde edilmesi, doğru ve yerinde kullanılması ve gereği gibi değerlendirilmesine bağlı olması önemli bir faktördür.

 Kurumsal bilginin yönetimi; karar alma ve kurum içi bilgi akışını düzenleme gibi fonksiyonları sağlayan bir uygulama yı beraberinde getirmektedir.

 Kurumsal özellikleri yansıtan kurum kimliği, kurumsal farklılaşmayı yaratacak önemli unsur olmaktadır.

 Kurumsal kimlik yönetiminde sağlanacak başarı, ancak kurum kimliğini oluşturan öğelerin örgütsel amaçlar ve hedefler doğrultusunda yönetilmesi ile mümkün olmaktadır.

(11)

BİRİNCİ BÖLÜM BİLGİ YÖNETİMİ

Birinci bölüm bilgi kavramı, bilgi yönetimi kavramı, bilgi yönetimi süreci ve bilgi yönetiminin uygulanması alt bölümlerinden oluşmaktadır.

1.1. Bilgi Kavramı

Bilgi, kişiselleştirilmiş enformasyon (Barutçugil, 2002: 10) olup insanlara, nesnelere ve olaylara ait enformasyonlardan elde edilen, onlarla ilgili bir davranış ve eğilimdir (Celep ve Çetin, 2003: 15). Nasıl ki enformasyonlar veriden doğuyorsa, bilgi de enformasyondan doğmaktadır (Davenport ve Prusak, 2001: 27). Bir yetenek, açıklanmayan ve enformasyona eklenmiş bir yorum olarak görülebilen (Celep ve Çetin, 2003: 12) bilgi, deney, tecrübe, yorum ya da fikrin bir araya gelmesi ile oluşan enformasyon olarak da tanımlanabilmektedir (Aktan ve Vural, 2005a: 4).

İçsel hale getirilmiş ve kişisel anlamda düzenlenmiş enformasyon demek olan bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayanmakta ve kişinin aklında bulunmaktadır. Bilgi, belirli gereksinimler için genişletilmiş, yeniden düzenlenmiş ve işlenmiş enformasyondur. Ayrıca bilgi, farklı kaynaklardan elde edilen enformasyonun sentezi ve farklı durumlara ya da problemlere uygulama kabiliyetidir (Aktan ve Vural, 2005a: 4; Celep ve Çetin, 2003: 15-16). Yeni durumlara karşı yeni tepkiler geliştirmeyi de sağlayan (Barutçugil, 2002: 59) bilgi, enformasyonu belirli bir işe ve performansa uygulayabilme becerisidir (Drucker, 1999: 104).

Bilgi, hayata geçirilmiş enformasyondur. Hayata geçirilebilirlik, sadece ve sadece doğru zamanda doğru yerde, doğru kavramda ve doğru biçimde edinilen enformasyon anlamına gelmektedir. Bilgi, bireysel ve ortak akıllar tarafından oluşturulmakta ve paylaşılmaktadır. Dolayısıyla veritabanlarından elde edilmeyen ancak başarı ve başarısızlık deneyimleri ile zaman içinde tecrübe ile öğrenilmektedir (Tiwana, 2003: 77).

(12)

Kurumlar iç ve dış çevrelerinden elde ettikleri enformasyonu mevcut bilgi birikimleri, tecrübeleri, değerleri ve kurum gelenekleriyle harmanlayıp, kurumsal bir öğrenme sürecinden geçirmek suretiyle bilgiye dönüştürürler. Kurumun gündelik işleyişinde, süreçlerinde, pratiklerinde ve normlarında gizli durumda bulunan kurumsal bilgi, teknolojiler, teknikler ve insanlar arasında, kurumsal geçmiş ve kurumsal kültür ile şekillenen etkileşim kalıpları vasıtasıyla oluşturulmaktadır. Kurumun bilgi tabanının bir parçası haline gelen bilgi, kurum açısından yeni ve kuruma özel bir nitelik taşımaktadır (Bhatt, 2001; Krogh vd., 2002: 32; Tiwana, 2003: 18).

Birer açık sistem olan kurumların iç ve dış çevrelerinden (müşteriler, ürünler, süreçler, hatalar ve başarılar gibi) elde ettikleri enformasyonu, kendi süreçlerinde rekabet, yenilik, yaratıcılık ve verimlilik temelinde kullanmaları önem kazanmıştır. Bugünkü rekabetçi yapıda yeniliğin, yaratıcılığın ve stratejilerin ön plana çıkmasıyla bilgi, kurumlar için stratejik değer ve bir üretim faktörü haline gelmiştir (Kurt ve Ağca, 2002: 319).

1.1.1. Bilginin Düzeyleri

Gerek bireysel gerekse örgütsel bakımdan oldukça önemli hale gelen bilgi kavramı, değişik düzeylerde ve farklı amaçlara yönelik biçimlerde kullanılabilmektedir. Bilginin farklı düzeylerini tanımlamak için çeşitli kavramlar kullanılmaktadır. Farklı yapı ve özellikte olan bu kavramların birbirlerinin yerine kullanılması yanlış anlaşılmalara neden olabilmektedir. Veri, enformasyon ve bilgi, bilginin düzeylerini oluşturan kavramlardır. Bilimsel bilgi ve bilgi sistemlerindeki bilginin farklığını anlamak için veri, enformasyon ve bilgi arasındaki farkları anlamak önem arz etmektedir.

1.1.1.1. Veri

Kendi başlarına bir anlam taşımaları söz konusu olmayan (Davenport ve Prusak, 2001: 22), özümlenmemiş ve yorumlanmamış gözlemlerdir (Barutçugil, 2002: 57). Sayısal değerler olması gerekmeyen veriler (Gökçen, 2002: 14), ham bilgi, analiz

(13)

edilmesi ve daha ileri süreçlerde kullanılabilir hale getirilmesi gereken ön bir malzeme olarak değerlendirilebilmektedir (Davenport ve Prusak, 2001: 27). Veri, sadece sınıflandırıldığı, özetlendiği, aktarıldığı ya da düzeltildiğinde değer kazanır ve belirli bir çerçevede enformasyona dönüşür (Celep ve Çetin, 2003: 7). Değerlendirme ve yorum içermeyen veriler, kurumsal karar alma sürecinde güvenilir bir kaynak olarak kullanılamamaktadır.

Anlam katıldığında enformasyona dönüşen veriler, çeşitli yöntemlerle enformasyona dönüştürülebilir. Bu dönüşüm aşağıdaki biçimlerde gerçekleşebilir (Davenport ve Prusak, 2001: 27; Tiwana, 2003: 82-83):

a. Yoğunlaştırma: Veriler özetlenir, sıkıştırılır ve gereksiz ayrıntılar çıkarılır. b. Bağlamsallaştırma: Verilerin hangi amaç ile toplandığı bilinir.

c. Hesaplama: Veriler matematiksel ve istatistiksel yöntemlerle analiz edilerek, yoğunlaştırılmış veri haline getirilir.

d. Sınıflandırma: Verilerin analize uygun birimleri ve temel bilişenleri belirlenir. e. Düzeltme: Hatalar düzeltilerek, veriler hatalardan arındırılır.

Şekil 1: Verinin Enformasyona Dönüşüm Süreci

Kaynak: Tiwana, 2003: 82.

Veri Yoğunsallaştırma Bağlamsallaştırma Hesaplama

Sınıflandırma Düzeltme

(14)

1.1.1.2. Enformasyon

Enformasyon işlenmiş, düzenlenmiş, anlamlandırılmış, biçimlendirilmiş, süzülmüş, analiz edilmiş ve özetlenmiş verilerdir (Aktan ve Vural, 2005a: 4). Veri ya da gerçeklerin sistematik olarak toplanması, bir araya getirilmesi, yapılanması ya da düzenlenmesi eyleminin ürünü (Gürdal, 2000: 2) olan enformasyon, anlam kazanmış her türlü sözlü, yazılı ve görsel mesajlardan oluşan veridir (Yozgat, 1998: 45). İşlenmiş olmasına rağmen karar alma sürecinde tam anlamıyla güvenilecek bir yapı oluşturmaları mümkün görünmemektedir.

Belirli bir yapısı ve anlamı olan enformasyon kısaca işlenmiş veridir. Belirli biçimlerde kayıt edilebilmesi, elde edilebilir ve satın alınabilir olması enformasyonun özellikleri arasında sayılabilir (Celep ve Çetin, 2003: 14).

1.1.1.3. Veri, Enformasyon ve Bilgi İlişkisi

Enformasyon, biçimi ve içeriği belirli bir kullanıma uygun olan veridir. Biçimlendirerek, süzerek, özetleyerek veriyi enformasyona dönüştürmek, enformasyon sistemlerinin kilit rolüdür. Enformasyonu etkili şekilde kullanabilmek için de bilgiye ihtiyaç vardır. Bilgi, eylemler ve kararlara rehberlik eden sezgilerin, düşüncelerin, kuralların ve yöntemlerin toplamıdır. Dolayısıyla insana özgü olması ve bazı öznel düşünce süreçleri sonucunda oluşması, bilgiyi veri ve enformasyondan ayıran temel özelliktir (Barutçugil, 2002: 60).

Veri, olaylar hakkında birbirinden ayrı nesnel gerçekleri ifade etmekte iken enformasyon, düzenlenmiş veri kümesini genellikle basılı biçimde veya görsel ya da işitsel olan mesajı ifade etmektedir (Davenport ve Prusak, 2001: 22-23). Bilgi, ne yapılacağı konusunda tahminde bulunmayı ya da tahmine dayalı kararlar almayı sağlamaktadır. Enformasyon ise yalnızca olguları ya da gerçekleri sunmaktadır. Öte taraftan enformasyon, çeşitli teknolojik araçlarla yönlendirilebilirken bilgi için bu söz konusu değildir (Tiwana, 2000: 57). Genel olarak veri, gerçekler olarak değerlendirilirken enformasyon, örgütlenmiş bir veri dizisidir, bilgi ise anlamlı bir

(15)

enformasyondur. Veri ve enformasyon içinde bulundukları örgüte dayandırılarak birbirinden ayrılırlar. Enformasyon ile bilgi arasındaki farklılıklar ise ancak yorumlamaya dayandırılarak ortaya çıkarılabilmektedir (Celep ve Çetin, 2003: 10).

Bilgi, kazanımı, paylaşılması ve yayılması için resmi ve gayri resmi süreçlerden ve yapılanmalardan geçer. Bilgi çalışanları ve işverenleri kuruma katılıp uyum sağlama süreci içinde yoğun bir iletişim (değer, norm, yöntem) ile veri alışverişine girişirler. Bu süreç, sürekli olarak resmi ya da gayri resmi grup tartışmaları ile sürer ve gelişir. Enformasyon ise, bunun tersine elde edenin kendinde saklı durumda bulunmaktadır (Tiwana, 2003: 78).

Şekil 2: Veri, Enformasyon ve Bilgi Arasındaki İlişki

Enformasyon ve bilgi arasındaki temel fark, bir olguya ait bir şeyler bilmek enformasyonu, o olgunun bir değişime nasıl tepki göstereceğini bilmek ise bilgiyi ifade etmektedir. Bilgi, bir olgu hakkında bir şeyler bilmenin (enformasyonun) ötesinde bilişsel bir süreçten geçirilerek, onun (enformasyonu) yargıya dönüştürülmesini de gerektirmektedir (Barca, 2002: 518).

Kurumlarda ürün ve hizmete değer katan soyut faktör olarak bilgi karşımıza çıkmakta (Özdemirci ve Aydın, 2008: 62) diğer taraftan bilginin, enformasyonun ve verinin kullanım ve işlenme kalitesi kurumun kârını, zararını, verimliliğini ve etkinliğini belirleyen en temel faktörler olduğu düşünülmektedir (İnce ve Oktay, 2006: 20).

Bilgi

Veri Enformasyon

(16)

1.1.2. Bilginin Özellikleri

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde bilginin, bilimsel bilgi birikiminde, teknolojide, iletişimde, veri depolamada ve veri iletme hızında elde edilen çok önemli gelişmeler sonucunda üretime doğrudan katılan bir temel üretim faktörü haline geldiği görülmektedir (Haftacı ve Karacan, 2006: 970). Bilginin temel özellikleri birkaç ana başlık altında toplanabilir:

a. Bilgi, iletişim ağları içinde taşınabilir, bölünebilir ve paylaşılabilir durumdadır (Erkan, 1997: 96),

b. Deneyim ve uzmanlığa dayanan, kişinin aklında bulunan ve içsel hale getirilmiş enformasyondur (Aktan ve Vural, 2006: 9),

c. Bilgi, enformasyonun işlenmesi, yaratılması, düzenlenmesi ve kullanılması ile sürekli üretilmesi ve artış göstermesidir (Erkan, 1997: 96),

d. Bilgi, farklı kaynaklardan elde edilen enformasyonun genişletilmesi, yeniden düzenlenmesi, işlenmesi ve farklı durumlara/problemlere uygulama kabiliyetidir (Celep ve Çetin, 2003: 15-16),

e. Yüksek değerdeki enformasyonun karar ve eylemlere uygulanmasıdır,

f. Örtük bilgi, kayıt altına alınamamakta ancak insanın zihninde bulunmaktadır (Drucker, 1999: 104),

g. Bilgi, emek, sermaye ve toprağı ikame edebilmektedir (Erkan, 1997: 96).

1.1.3. Bilginin Önemi

Bilgi, her zaman toplumların yapı taşlarından biri olmuştur. Ancak bugün karşı karşıya olunan radikal yenilik, bilgi ve iletişim teknolojilerinden ötürü bilginin birikimi ve bilgi yayılma hızında ortaya çıkan artıştır. Yaşanan gelişmelerle paralel olarak sanayi ekonomisinin yerini alan bilgi ekonomisinde, ekonomik yapının tümü bilgi temeli üzerinde yeniden yapılanmakta ve bilgi, rekabetin temel faktörü haline gelmektedir. Yeni toplum yapısında bilginin kullanımı arttıkça üretim yapısı da değişmekte böylece bilgi, işgücü ve sermayeden de önemli bir faktör olarak üretime katılmaktadır. Bilginin

(17)

kazandığı önem ve geldiği boyut, bireysel ve kurumsal kalite standartlarını ve yaratıcılığı artırmış, verimlilik ve ivme kazandırmıştır. Ayrıca gelinen bu durum bireysel ve kurumsal başarı gereklerinden biri olmuştur. Bilgi, veri ve enformasyonun aksine, kurumsal karar alma sürecinde belirsizliklerin azaltılmasına yardımcı olmakta ve bu süreçte stratejik öneme sahip olmaktadır (Rodrigues, 2004: 13; Sarıhan, 1998: 164).

1.1.4. Bilginin Türleri

Bilginin farklı biçimlerde bulunması, çeşitli bakış açılarına göre sınıflandırılmasını mümkün kılmaktadır. Bilginin içeriğini ve işlevini daha iyi anlayabilme, bilgiyi belirli ölçütlere göre sınıflandırma, buna göre tanımlama ve açıklama ile mümkün görünmektedir.

1.1.4.1. Niteliğine Göre Bilgiler

Niteliğine göre bilgiler, stratejik ve kurumsal ve bireysel bilgi olmak üzere iki kısımda incelenebilir:

a. Stratejik Bilgi: Sürekli değişen rekabetçi bir ortamda kurumların başarısı, kendileri için stratejik öneme sahip bilgileri üretmelerine, elde etmelerine ve paylaşmalarına bağlıdır. Zack’a göre bu bakış açısıyla bilgi, stratejik bir değer olarak aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir (Clarke, 2001: 193):

1. Özgün Bilgi: Bir bilgi kaynağının sağlayacağı rekabetçi üstünlüğü, nadir ve kuruma özgün oluşana bağlı olarak artmaktadır.

2. Yararlanılabilir Bilgi: Kurumun mevcut veya potansiyel piyasalarda ya da ürettiği veya üreteceği ürün ve hizmetlerinde kullanılabileceği bilgilerdir.

3. Değerli Bilgi: Sahip olunan ya da olunması gereken, kurumun kâr ve değer elde etmesini sağlayan bilgilerdir (İnce ve Oktay, 2006: 21).

4. Korunabilir Bilgi: Bu tür bilgilerin özelliği, taklit edilememeleri ve ikame edilememeleridir.

(18)

5. Dinamik Bilgi: Ortam koşullarının değişmesiyle yenilenebilen, geliştirilebilen ya da aktarılabilen bilgilerdir.

b. Kurumsal ve Bireysel Bilgi: Bir kurumda bilgi bireysel düzeyden kurum düzeyine kadar çeşitli seviyelerde bulunabilmektedir. Bireysel bilgi, çalışanın zihninde barındırdığı bilgi iken kurumsal bilgi, bireylerin sahip oldukları bilgi toplamının ötesinde bir anlam taşımaktadır (Zaim, 2005b: 77).

1. Bireysel Bilgi: Bireysel bilgi, bireyin zihninde bulunan, veri ve enformasyon ile birlikte bireyin geçmiş bilgileri ve tecrübelerinin işlenmesi ile elde edilmekte olan bilgi çeşididir (Türk, 2003: 84).

2. Kurumsal Bilgi: Kurumlar iç ve dış çevrelerinden elde ettikleri enformasyonu mevcut bilgi birikimleri, tecrübeleri, değerleri ve kurum gelenekleriyle harmanlayıp, kurumsal bir öğrenme sürecinden geçirmek suretiyle bilgiye dönüştürürler (Krogh vd., 2002: 32). Kurumsal bilgi kavramı, paylaşılan ve kullanılan bir değeri ifade etmektedir. Bu değer kurumlarda ekonomik, sosyal, kültürel ve tarihsel açıdan bilginin üretilme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır (Özdemirci ve Aydın, 2008: 63).

Çalışanların müşteriler, ürünler, süreçler, hatalar ve başarılar hakkında bildiği her şeyden oluşan kurumsal bilgi, kuruluşların ihtiyaçları doğrultusunda şekillenir, üretilir, depolanır ve kullanılır. Ayrıca bu bilgiler, belirli bir zaman süreci içinde toplanmakta, kurumun anlama ve algılama düzeyinin artmasına imkân tanımaktadırlar. Öte yandan kurumsal bilgi üretimini hızlandırmanın yolu, çalışanların merakını kamçılamak ve onları yenilik yapmaya teşvik edecek bir kurumsal atmosfer veya kurumsal kültür yaratmaktır (Özdemirci ve Aydın, 2008: 63; Türk, 2003: 87).

1.1.4.2. Kaynağına Göre Bilgiler

Kurum içerisinde düzenli biçimde oluşturulan bilgi, kaynağına göre açık ve örtük olmak üzere iki kısımda incelenebilir. Açık bilgi, çalışanların bu bilgiye sistematik olarak sahip olduğu, geniş çapta yayılım gösterdiği bilgi çeşididir. Diğer yandan

(19)

kurumsal bilginin çoğu örtük bir biçimde ve insanların zihninde bulunmaktadır. Bu yüzden, kurumlar, hem örtük hem de açık bilginin transferine yardımcı olacak bir dizi süreçler ve uygulamaları izlemek zorundadır (Celep ve Çetin, 2003: 179).

a. Açık Bilgi: Kolaylıkla biçimlendirilebilen, kodlanabilen, kaydedilebilen ve iletilebilen bilgi çeşididir. Kurum açısından kolaylıkla elde edilebilir nitelikte olup her kurumun rahatlıkla ulaşabileceği enformasyonlardır. Herkes tarafından bilinen ve çalışanlarının kullanımına hazır hale getirilmiş bilgidir. Kelime veya rakamlardan meydana gelen talimatlar, grafikler, vb. açık bilgilere örnek gösterilebilir. Açık bilgiler, depolanıp resmi kanallar ile çeşitli iletişim araçları ve bilgisayar sistemleri yardımıyla kolaylıkla transfer edilebilir ve saklanabilirler. Bilginin açık hale getirilmesi ile bilginin paylaşımının mümkün olması bu bilgi türünün en önemli yanını oluşturmaktadır. Ayrıca açık bilgi, çalışanların işten ayrılmalarıyla azalmamakta ya da kaybolmamaktadır (Barker, 2001: 210; Kurt ve Ağca, 2002: 320; Zaim, 2005b: 75).

b. Örtük Bilgi: Bireyin fikirlerinde, deneyimlerinde, değerlerinde ya da duygularında köklenmesi ve kişiye özel olması örtük bilginin temel özelliklerindendir. Örtük bilgi, kişinin kurum yaşantısı sonucunda belli durumlara göre uyguladığı bilgidir. Özellikle sosyal ilişkiler ve bir kurumun veya gurubun iş yapış tarzıyla ilgilidir ( Kuhlen, 2003: 9; Zaim, 2005b: 76).

Ele gelmeyen örtük bilgi, tek tek çalışanların zihinlerinde yerleşik olduğu için kurumlarda kolektif bilgiye yönelen en büyük tehdit, personel devridir. Bu çalışanların kurumdan ayrılışı, kurum bilgisinde azalmaya yol açabilmektedir. Dolayısıyla çalışanların zihninde taşıdığı örtük bilgi bu nedenle kurumlar için önemli ve değerlidir (Barutçugil, 2002: 62; Tiwana, 2003: 64).

Örtük bilgiyi biçimlendirip başkalarına iletmek veya paylaşmak açık bilgiye oranla daha zordur. Bu nedenle örtük bilginin açığa çıkarılması, kullanılması ve paylaşılması çok büyük önem taşımaktadır. Günümüzün bilgiye dayalı kurumları, bilgi üretiminde nesnel enformasyonun işlenmesi kadar çalışanların her birinin örtük ve son

(20)

derece öznel kavrayışlarından, sezgilerinden ve önsezilerinden yararlanmayı ve bu bilgiyi kurumun bütününe mal edebilmeyi başarabilenlerdir (Barker, 2001: 210; Kurt ve Ağca, 2002: 320; Zaim, 2005b: 49).

Örtük bilgi, bir kurumun entelektüel sermayesinin her türünde farklı bir biçimde yer almaktadır. İnsan sermayesinde örtük bilgi, bireylerin varsayımları, ön yargıları, değerleri ve inançlarının birleşimidir. Müşteri sermayesinde örtük bilgi, müşterilerin verilen ürün veya hizmet karşılığında elde ettiği değer algılamasının şekillendirdiği bireysel ve kolektif zihni modeldir. Yapısal sermayede örtük bilgi, kurumun üyelerinin normları ve değerleri de dâhil olmak üzere, kurum kültürünü şekillendirdikleri kolektif zihni modellerdir (Akpınar, T., 2002: 721).

1.1.4.3. Düzenleme ve Kullanma Tarzına Göre Bilgiler

Bilgiyi kullanış biçimi, bilginin algılanışına ve organize edilişine bağlı olarak değişmektedir. Bu açıdan yaklaşıldığında bilgi dört başlıkta sınıflandırılabilir. Bu bilgilerin çeşitli bileşimlerde kullanılması mümkündür. Bu bilgilerin kullanılma oranları yapılan işe, bireysel ilişkilere ve tercihlere bağlı olarak değişebilmektedir (Barutçugil, 2002: 61-62):

a. İdealist Bilgi: Vizyon oluşturmayı, hedef saptamayı, değer ve inançları yönlendirmeyi ve kararlar vermeyi sağlayan idealist bilginin kaynağını okunanlar, yapılanlar ve tartışılanlar oluşturmaktadır. İdealist bilgi genellikle benchmarking yoluyla ya da kurum içinde bilgili kişilerin vizyonlarıyla üretilmektedir. Ayrıca idealist bilgi çoğunlukla bilinçli biçimde üretilmemekte varlığı ve etkileri tanımlanmadan kullanılmaktadır.

b. Sistematik Bilgi: Karşılaşılan olaylarda başvurulan genellemeleri, modelleri ve düzenlenmiş biçimdeki gerçeği algılamayı sağlayan sistematik bilgi, yöntem ve kılavuz oluşturmak için kullanılabilmektedir. Bilinçli olarak sahip olunan bir bilgi türü olup kendi içinde bütün oluşturan alt sistemlerden oluşmaktadır.

(21)

c. Pragmatik Bilgi: Büyük ölçüde know-how bilgisinden oluşan faydacı bilgi, iş yaparken ve kararlar alırken bilinçli olarak kullanılan kurallar, gerçekler ve kavramlardan oluşmaktadır. Eğitim, verilen talimatlar ve deneme yanılma yoluyla bulunanlar, bu tür bilginin kaynakları arasında sayılabilir.

d. Otomatik Bilgi: İçselleşmiş bilgi olan otomatik bilgi, düşünmeden gerçekleştirilen eylemlerde, rutin davranışlarda, alışkanlıklarda, prosedürlerde ve verilen tepkilerde bulunmaktadır. Otomatik bilgi çoğunlukla bilinçli bir biçimde üretilmemektedir.

1.1.5. Bilginin İlişkili Olduğu Kavramlar

Bilgi kavramının ilişkili olduğu kavramlar tümden gelim düşüncesiyle ve özet bir biçimde bilgi toplumu, bilgi ekonomisi ve entelektüel sermaye olarak üç kısımda ele alınmaktadır.

1.1.5.1. Bilgi Toplumu

İnsanlık tarihine bakıldığında gelişmelerin sistematik biçimde olmadığı ancak toplumsal gelişmenin sürekli olduğu ve toplumsal gelişme dönemlerinin günümüze kadar dört önemli aşamadan geçtiği söylenebilir. Ayrıca her bir dönemin çeşitli koşullarca oluşturulmuş bir takım karakteristik özellikleri olduğu görülecektir (İnce ve Oktay, 2006: 16).

Bu dönemlerden ilki, geçmişi insanın yeryüzünde ilk ortaya çıkışına kadar uzanan ilkel toplumdur. Temel fizyolojik ihtiyaçlar üzerine kurulmuş hayat, deneme-yanılma yoluyla öğrenme, basit araç ve gereçlerin kullanımı hâkimdir. Yaşamı etkileyen en önemli gelişme ise göçebe biçimindeki günlük hayattır. Ayrıca hayatta kalma mücadelesi ön plandadır.

Tarım toplumu, ilkel toplumdan sonra yaşanan, insanların toprağı keşfetmeleri ve tarımla uğraşmaları sonucu gelinen aşamadır. Yerleşik hayata geçilmiş, küçük yerleşim

(22)

birimleri kurulmuş ve insanlar birlikte yaşamaya başlamışlardır. Oldukça uzun süren bu dönemde tüm ilgi toprağa ve tarıma yönelmiştir. Temel sermaye olan toprak, savaşların en önemli nedeni durumundadır.

Tarım toplumunu sanayi toplumu izlemiştir. Buharlı makinenin icadı sanayi toplumuna geçişi sağlayan ve sanayi devrimini başlatan olay olmuştur. Bunun sonucunda insan ile işin arasına üçüncü faktör olarak makine girmiştir. Büyük yerleşim birimleri kurulmasıyla şehir yaşamına geçilmiş ve işçi sınıfı bu dönemde doğmuştur. Toprağa olan ilgi sanayiye yönelmiş böylece makineler, sanayi döneminin yeni sermayesi olmuştur. Artık savaşlar, sanayi makineleri ve sanayi ürünleri yüzünden çıkmaya başlamıştır.

Bilginin önem kazanması, küreselleşme, bilgi sektörünün oluşması, bireyin merkezi duruma gelmesi ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler yeni bir toplum biçimini zorunlu kılmıştır (Öğüt, 2001: 30-35). Diğer taraftan yeni teknolojilerin gelişme hızı ve insanların bu teknolojilere uyum sağlama esnekliği, yeni toplum anlayışının benimsemesini çabuklaştırmıştır (Erkan, 1997: 11). Bilginin temel üretim aracı olarak toprak ve sermayenin yerini almasıyla yeni toplum düzeni bilgi toplumu olarak anılmaya başlanmıştır (Erkan, 2004: 241). T oplumsal yaşamda bilginin temel güç ve kaynak olarak her alanda hâkim olması, bilgi artışı ve aktarımında yaşanan hız, yeniliklerin ve gelişmelerin sürekli olması, hızlı iletişim ve yeni teknolojilerle yaşamın tüm yönlerini etkileyen bir süreç olarak ortaya çıkmıştır (Fındıkçı, 1996: 47).

Tarım toplumunda toprağın verimliliği, sanayi toplumunda sermayenin karlılığı ön planda iken Masuda’ya göre bugün bilgi, toplumsal tüm yapıları değiştirmektedir. Maddi malların yerini bilgi üretimine bırakması, üretilen bilgi miktarının artması ve bilgi birikiminin sağlanması, biriken bilginin sinerjik etkisiyle bilgi üretiminin ve bilgiden yararlanmanın daha da hızlanması ve bilginin yönetimi, bilgi toplumuyla gündeme gelen değişimlerdir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağladığı olanaklarla ekonomik faaliyetler küresel nitelik kazanmış, üretim ve pazarlamada dünya standartları belirleyici olmuştur (Erkan, 1997: 98-99; İnce ve Oktay, 2006: 15).

(23)

Rekabetin küreselleşmesi, yenilik, yaratıcılık, hız ve maliyet gibi kavramları ön plana çıkarmış, yeni üretim ilişkilerini, yeni mesleki ve sosyal yapıları, yoğun olarak bilginin üretildiği ve stratejik bir değer olarak kabul edildiği yeni bir ekonomik sistemin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Akdemir, 1998: 64; İnce ve Oktay, 2006: 16; Erkan, 1997: 174).

1.1.5.2. Bilgi Ekonomisi

Bilgi, günümüz ekonomilerinde stratejik üretim faktörü olarak ön plana çıkmaktadır. Bilginin bu denli önem kazanması yaşadığımız çağın bilgi çağı adını almasına neden olurken, bilginin ekonomiye olan etkilerini inceleyen bir disiplin olarak bilgi ekonomisi doğmuştur (Söylemez, 2006: 67). Bilişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte, sanayi ekonomisi yerini bilgi ekonomisine bırakmış, ekonominin üçlü saç ayağı olarak nitelendirdiğimiz üretim, tüketim, dağıtım ilişkileri ve ekonomik yapının tümü, bilgi temeli üzerine yeniden yapılanmış ve bilgi rekabetin temel faktörü durumuna gelmiştir (Sarıhan, 1998: 164). Ekonominin her geçen gün giderek daha fazla bilgiye dayalı olması, ekonomik gücün bilgiye sahip olanın elinde toplanması, maddi kaynakların ve emeğin artık ekonomik gücün ana kaynağı olma özelliğini yitirmesi gibi olaylar son dönemde yaşanan gelişmeler arasındadır (Barutçugil, 2002: 25).

Bilgi ekonomisi, temel zenginlik kaynakları, doğal kaynaklardan ve bedeni emekten daha çok bilgi ve iletişim olan yeni bir ekonomik sistemdir (Stewart, 1997: 7). Bilgi ekonomisini diğer ekonomik sistemlerden ve sanayi ekonomisinden ayıran temel fark olarak, bilginin ekonomik üretim faktörleri içinde birincil önceliğe sahip olması ve bilgi teknolojileri yardımıyla bilginin üretimindeki ve kullanımındaki artış olduğu düşünülmektedir (Öğüt, 2001: 48).

Hem bir üretim faktörü hem de ekonomik bir ürün olması bilginin diğer ürün ve üretim faktörlerinden oldukça farklı özellikler taşımasına neden olmuştur. Bilgi, tüketiciler için tüketim malı, kurumlar açısından ise verimli bir üretim faktörü durumundadır. Bilgi, bir tüketim malı olarak ele alındığında, bireylerin bilgi birikimi, deneyim ve becerilerinden oluşan beşeri sermayelerine katkıda bulunarak entelektüel

(24)

kapasite ve güç sağlamakta, bir faktör olarak ele alındığında ise üretim sürecini verimli kılmaktadır (Söylemez, 2006: 59, 68).

Günümüzde bilgi, üretilen, yapılan, satılan ve satın alınan her şeyin asıl bileşeni durumuna gelmiştir. Bu durum bilgi odaklı bir yapıyı zorunlu kılmaktadır. Bilgiyi yönetmek, kurum içinde paylaşmak, saklamak, yaratıcı bir biçimde kullanmak ve geliştirmek kurumların en önemli ekonomik işlevi haline gelmiştir (İnce ve Oktay, 2006: 27; Stewart, 1997: 13). Bu nedenle bir kurumun bilgi ekonomisinde varlığını ve başarısını sürdürmesi için bilginin anlamını ve önemini düşünmesi, bilgiyi elde etmede, oluşturmada, paylaşmada ve uygulamada hızlı hareket etmesi gerekmektedir (Barutçugil, 2002: 40).

Bilginin katma değer yaratmada ve rekabette en önemli faktör durumuna geldiği bilgi ekonomisinde güç, en kapsamlı bilgi kaynaklarına sahip olan ülkelere ve kurumlara doğru kaymaktadır. Bilgi ekonomisinde kurumlar, çalışabilmek için daha çok veriye ve teknik bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Bilgi teknolojilerinden etkin şekilde yararlanamayanlar bilgi ekonomisinde rekabet şanslarını yitirmektedirler (Öğüt, 2001: 49).

1.1.5.2.1. Bilgi Ekonomisinin Genel Özellikleri

Bilgiye dayalı yeni ekonomi, geleneksel ekonomiden çeşitli yönleri ile ayrılmaktadır. Yeni ekonomide başarılı olabilme, değişen ekonomik yapıları ve işleyişlerini doğru ve eksiksiz biçimde anlamayı gerektirmektedir. Bilgiye dayalı ekonomi, bilginin üretilmesi ve kullanılmasının refahın arttırılması ve yaşam standardının yükseltilmesinde asıl rolü oynadığı ekonomidir. Yeni ekonomi, bilginin elde edilmesi, işlenmesi ve dönüştürülmesi ile birlikte, dağıtım süreçlerini de kapsamaktadır. Bu ekonomide ürün ve hizmetlerin en önemli özelliği, bilginin temel üretim faktörü olarak ön plana çıkmasıdır (Aktan ve Vural, 2005b: 52, 62 ).

Tapscott’a (1998: 40-61) göre yeni ekonomi aşağıda verilen özelliklerden oluşan bir yapıdır:

(25)

a. Bilgi Ekonomisi: Sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşümün yaşandığı bu çağda, bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması, bilginin temel ve stratejik bir üretim faktörü olarak ekonomik sisteme dâhil edilmesi bilgiye verilen önemin artmasından kaynaklanmaktadır. Bu önem, yeni ekonomiyi bilgi temelli bir hale getirmektedir.

b. Dijital Ekonomi: Yeni ekonominin en önemli özelliği, dijital tabanlı olmasıdır. Her tür verinin dijital biçimde olması, büyük miktarlardaki bilginin son derece hızlı, ucuz ve güvenilir bir şekilde alıcılara ulaşmasını olanaklı kılmaktadır. Ancak diğer taraftan bilgi varlıklarının sınırlandırılması, vergilendirilmesi ve gümrük işlemlerinden geçirilmesi giderek daha zor hale gelmektedir (Barutçugil, 2002: 28).

c. Sanal Ekonomi: Bilginin kendisi ve kayıtlı bulunduğu ortamların niteliği analogdan dijitale doğru değişim gösterdikçe, fiziksel nesneler sanal bir boyut kazanmakta, bu da kurumsal yapılanmayı, ilişkileri ve ekonomik faaliyetlerin yapısını etkilemektedir. Bu durum kurumları bilginin yakalanması, kurumsal hafızaya depolanması, ürün ve hizmetlerde içeriğe dönüştürülmesi gibi konularda giderek daha duyarlı olmaya ve daha fazla çaba göstermeye sevk etmektedir (Barutçugil, 2002: 29).

d. Moleküler Ekonomi: Kitlesel olan her şeyi reddeden yeni ekonomiye göre ekonomik ve sosyal yaşamın her aşamasında moleküler bir anlayış hâkim olmaya başlamıştır. Bu anlayış, eski büyük şirket yapısının parçalanıp yerini bireysel gruplar ile dinamik moleküllerin almasına neden olmuştur. Dolayısıyla yeni kurumlar moleküler biçimde meydana gelmekte ve birey temeli üzerinde kurulmaktadır. Böylece insan sermayesi bir kurumda yüksek değeri olan temel bir unsur durumuna gelmiştir (Barutçugil, 2002: 29).

e. Ağ Ekonomisi: Bilginin kurum içinde etkin bir şekilde akışına ve kurum dışıyla etkileşim halinde olmasına imkân sağlayan teknolojiler, kurumlarda yapısal dönüşümlere neden olmaktadır. İletişim ağları ile küçük ölçekli kurumlar, büyük ölçekli kurumların sahip olduğu ölçek ekonomilerine ve temel kaynağa ulaşma gibi avantajlara sahip olmakta ayrıca esneklik, özerklik ve hızlı hareket etme yeteneği gibi üstünlükleri

(26)

elde etmektedirler. Ağ ekonomisi ile kuruluş yerinin anlamı ve etkisi de ortadan kalkmaktadır (Barutçugil, 2002: 28).

f. Aracısız Ekonomi: Özel ve kamu sektöründe birçok kurumun iletişim ağları sayesinde üreticiler ile tüketiciler arasındaki aracı kuruluşlara ihtiyacı kalmamakta hatta aracılar büyük ölçüde ortadan kalkmaktadır.

g. Sektörel Değişim: Sanayi ekonomisinde emek yoğun sektörler ön planda iken yeni ekonomide hâkim sektör bilgisayar, iletişim ve eğlence sanayilerinin birleşmesiyle oluşan yeni medya sektörüdür. İşin yapılışı, çalışma tarzı, eğlence, düşünme yöntemleri, yaşam biçimleri ile istek ve beklentiler tamamen değiştirmektedir.

h. Yenilikçi Ekonomi: Bilim ve teknolojinin, ekonomik ve toplumsal fayda sağlayacak biçimde yenilenmesi ile değişim kavramı oluşmaktadır. Yenilikçilik temelinde biçimlenen yeni ekonomide rekabet başarısı yenilik yapma bağlı durumdadır.

i. Üretici ve Tüketici Bütünleşmesi: Yeni bilişim teknolojileri, müşteriler ile üreticileri yakınlaştırmakta ve daha fazla etkileşime zorlamaktadır. Bu ise müşteri isteklerine göre üretimi teşvik etmekte ve kişiye özel mal ve hizmetin üretimi giderek artmaktadır.

j. Hız Ekonomisi: Dijital veriler üzerine kurulmuş bir ekonomide, kurum başarısının ve iktisadi faaliyetlerin temelini hız oluşturmaktadır. Bugünün kurumu, gerçek zamanlı bir kurum olup siparişten satışa kadar tüm işlemlerini elektronik yollarla yapmakta, tüm süreçlerini sürekli güncellemektedir.

k. Küresel Ekonomi: Yeni ekonomi, uluslararası iletişimin artması, değişen iktisadi sistem ve politikalar, krizlerin tüm dünyayı bir anda etkilemesi , dünyanın tek bir bütün olduğu düşüncesi ile küresel bir ekonomi oluşturmaktadır.

(27)

l. Çatışma: İnsanın varoluşunun pek çok evresinde büyük değişimler geçirmekte ve eski kültürle çatışma içinde olmaktadır. Dolayısıyla bugün de yapıların, kurum ve kuruluşların arasında ciddi çatışmaların bulunması kaçınılmaz durumdadır.

Bilgi temelli ekonomide hayatta kalmak, çok yönlü rekabete en iyi karşılığı verebilmektir. Bunun için kurum yönetimi, veritabanlarından veya intranetlerden alınan enformasyonun ötesinde, kuruma gerek içinde gerekse dışında değer katmak mecburiyetindedir. Ancak bunun için yapılması gereken bazı temel çalışmalar vardır (Tiwana, 2003: 104-105):

a. Üretim sürecinde tecrübe kazanıp, rekabet gücünü arttırarak yeni bilgi üretmek . b. Karar alma sürecinde erişilebilir bilgilerin yanı sıra erişimi zor olan bilgilere ulaşmaya çalışarak bilgi sınırlarını zorlamak.

c. Ürün, hizmet ve süreçlere bütünleşmiş bilgi ile müşteri değeri oluşturmak ve böylece rekabet üstünlüğü sağlamak.

d. Ödüllendirme, teşvik, bilgi paylaşım kültürü aşılamak ve saygı ile bilgi düzeyini yükseltmek.

e. Kurum bilgisini, kurumun bütün bölümlerine ve birimlerine aktarmak.

f. Rakiplerden ve diğer tüm kaynaklardan yararlı bilgilerin toplanmasıyla rekabetçi zekâyı geliştirmek.

g. Bir yönetim stratejisi belirleyip, tüm süreçlerde bu stratejiyi takip etmektir.

1.1.5.2.2. Bilgi Ekonomisinde Bilgi

Bilgiyi anlama ve kavrama düzeyindeki değişim, günümüz ekonomisini yeni kılmaktadır. Kurumların başarılı olabilmeleri ve küresel rekabet ortamında ayakta kalabilmeleri daha fazla bilgi üretmelerine ve eldeki bilgiyi daha etkili biçimde kullanabilmelerine bağlı bulunmaktadır. Bilginin artan önemi ve üretim yapısında meydana gelen söz konusu değişim, kurumların bilgi merkezli olarak yeniden organize olmasını zorunlu kılmaktadır (Zaim, 2005b: 47).

(28)

Bilgi toplumunda yaşamın sürekli değişmesini, yenilenmesini, çeşitlenmesini, farklılaşmasını, hızlanmasını, her alanda esnekliği, kalite ve verimlilik artışını sağlayan bilginin değer yaratan bir unsur olması ve yapısı gereği ekonomik dinamikleri değiştirmeye başlaması, önemini hiç olmadığı kadar artırmıştır. Bilgi ekonomisinde bilginin yeri ve önemi aşağıdaki gibi özetlenebilir (Erkan, 2004: 242; Gürdal, 2004: 68): a. Rekabetin en önemli unsuru olup sermaye ve toprağı ikame edilebilen bir üretim faktörüdür,

b. Sürekli katlanarak yenileyen, sınırsız bir üretim unsurudur,

c. Sermaye ve toprağa göre daha akışkandır, yer değiştirebilir ve taşınabilir durumdadır,

d. Her anlamda dinamik kalmanın koşuludur,

e. Bir kurumun sistem anlayışı ile oluşumu, yaşaması ve gelişmesini sağlayan etkendir,

f. Küresel bir yaklaşımın gereğidir.

g. Yeniliğin ve değişimin temel kaynağı olarak pozitif katma değer yaratır, h. Bilgi toplumu olma hedefinin özü ve yaşatıcısıdır.

Modern çağın özü olan bilginin kaybolmaması, boşa harcanmaması, doğru yönlendirilmesi ve üretken kılınabilmesi için bilgi yönetim kavramı ortaya atılmıştır. Bilgi yönetimi, kurum varlıklarının değerleri üzerindeki etkisi dolayısıyla önem taşımaktadır (Yeniçeri, 2003: 72). Bilgi yönetimi, günümüz bilgi ekonomilerinde kurumlara, sahip oldukları en değerli kaynak olan kolektif bilgini değerlendirilmesi yoluyla yeni fırsatlar kazandıran stratejik bir unsur haline gelmiştir (Zaim, 2005b: 98).

Kurumların temel yeterlilikleri, çalışanlarının fiziksel olmayan yetenekleri ve deneyimlerine dayanmaktadır. Bilgi tabanlarına çalışanların deneyim ve uzmanlıklarını ilave ederek temel yeteneklerini korumak ve geliştirmek isteyen kurumlar için entelektüel sermaye yönetimi kaçınılmaz olmuştur (Türk, 2003: 73).

(29)

1.1.5.3. Entelektüel Sermaye

Çalışanların birey olarak sahip oldukları bilgiler ve bunların toplamından oluşan kurumun ortak bilgisi, herhangi bir kurumun geliştirebileceği tek gerçek rekabetçi üstünlüğüdür. Bu üstünlük, bilgi varlıklarının kolay ve hızlı biçimde kopyalanamamasında yatmaktadır. Dolayısıyla rekabette farklılık yaratan, kurumun maddi ve mali kaynaklarından ziyade bilgi varlıkları ve bu varlıkların kullanımlarıdır (Barutçugil, 2002: 41; Bedestenci vd., 2002: 1044).

Yeni bir kavram olmamasına rağmen son yıllarda ortaya çıkan iki eğilim nedeniyle entelektüel sermayenin fark edilirliği ve önemi artmıştır. Bunlardan ilki, üretim temelli ekonomilerden bilgi temelli ekonomilere doğru değişim, diğeri ise kurum değerlerinin kurumun sabit varlıklarından çok daha fazla olmasıdır (Akpınar, T., 2002: 721). Entelektüel sermaye, bir kurumun çıktıları üzerinde etkili olan insan kaynağı, bilgi, altyapı, müşteri ilişkileri, süreç ve sistemlerin bütünü olup, hayata geçirilen entelektüel malzeme, entelektüel mülkiyet, bilgi, enformasyon ve deneyimden oluşmaktadır (Akpınar, S., 2002: 727).

Maddi olmayan varlıkların toplamı olan entelektüel sermaye, kurumların rekabet üstünlüğünün kalıcılığının sağlanmasının temel kaynağıdır. Kurumsal entelektüel sermayenin yönetimi önemli bir yönetsel sorumluluktur. Entelektüel varlıklar, esasen yıllar süren iş tecrübesi yoluyla uzmanlaşan kişilere aittir ve doğası gereği özgün ve saklıdırlar. Rekabetçi üstünlüğü aramak ve bu tip varlıklardan yeterince yararlanmak için bu türden özgün bilgilerin kurum tarafından bilinebilir ve kullanılabilir bir hale getirilerek yönetilmesi gerekmektedir. Kurumsal bilgilerin ne ölçüde yaratıldığına, elde edildiğine ve yükseltildiğine bağlı olarak azalabilen ya da artabilen entelektüel sermayeyi ölçülebilir ve görünebilir hale getirebilmek için bu artış ve azalışlar düzenli biçimde takip edilmelidir (Akpınar, T., 2002: 719; Aktan ve Vural, 2005a: 11-12; Çelik ve Perçin, 2000: 113).

(30)

Entelektüel sermaye, birey veya kurumların birikmiş bilgi ve becerileri ile bu değerli birikimlerini değer yaratan bir sisteme aktarma yetileridir (Aktan ve Vural, 2005a: 27). Ayrıca kâra dönüştürülebilen bilgi olup, bilginin bütün formlarını içermektedir. Bu bilgi, kurum kültürünü, normlarını, değerlerini, grup dinamiklerini ve bireysel bilgiyi kapsadığı gibi kurum fikirlerini, yeniliklerini, teknolojilerini, kurumun iş süreçlerini, genel bilgilerini, kurumun bilişim teknolojisini ve bu teknolojinin tasarımlarını, veri kullanma yeteneklerini, ilişkilerini, süreçlerini, yaratıcılıklarını ve yayınlarını içeren bir bütündür (Ertuğrul, 2002: 711).

Entelektüel sermaye maddi olmayan varlıklar grubuna aittir. İnsanları ve onların bilgi ve becerilerini, iş süreçlerini, entelektüel varlıkları, teknik bilgiyi ve müşteri sada-kati gibi piyasa değerlerini kapsamaktadır (Yeniçeri, 2003: 72). Ayrıca entelektüel sermaye, marka ve itibar gibi geleneksel maddi olmayan varlıkların yanı sıra bilgi, teknoloji bağlantılı değerler ve iyi müşteri ilişkileri gibi yeni varlıkları içerir ve kurumların rekabetçi üstünlük elde etmek için kullandıkları kaynakları ifade etmektedir (Zhou ve Fink, 2003: 37-38).

Entelektüel sermaye, kurumun üç temel unsuru olan çalışanlar, kurumsal yapı ve müşterilere odaklanmakta ve bu unsurların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkileri sonucunda da entelektüel sermaye oluşmaktadır. Bu üç unsur, bir bakış açısı, bir strateji, bir vizyon ve bir hedef bağlamında ancak bir varlığa bürünebilmektedir (Akpınar, S., 2002: 729). Dolayısıyla bu öğelerin uyum içinde işleyişi, herhangi bir kurumda yaratıcılığı, yeniliğe açık olmayı, işbirliğini ve geribildirimi geliştirmektedir (Bedestenci vd., 2002: 1044).

Entelektüel sermayenin unsurları olarak insan sermayesi kurumun çalışanlarına, yapısal sermaye kurum içindeki yapı ve biçimsel olmayan ilişkilere, müşteri sermayesi de müşterilerle kurumun ilişkide bulunduğu yapı ve insanlara odaklanmaktadır (Akpınar, T., 2002: 721). Bilgi kurumları, bilgiye dayalı üç temel varlık olan insan sermayesi, yapısal sermaye ve ilişkiler sermayesini kullanabilme kapasitesine göre diğer kurumlardan ayrılırlar (Zaim, 2005b: 51).

(31)

1.1.5.3.1. İnsan Sermayesi

Bilgi çağında insan, sosyal ve ekonomik yapının odağında ve bilgiyi üreten, dağıtan, kullanan ve yöneten konumdadır. İnsan üzerine temellendirilmiş olan bilgi toplumunda, bilgili bireye vazgeçilmez bir değer verilmekte, kurumlar bilgi tabanlı, yönetimler de insan merkezli olacak şekilde düzenlenmektedir (Yeniçeri, 2003: 71). İnsan sermayesi, bir kurumun çalışanları vasıtasıyla elinde bulundurduğu fikir gücü, bilgi birikimi ve tecrübelerin bütünüdür. Kas gücüne dayalı, rutin ve düşük vasıf gerektiren işlerin katma değeri az olmaktadır. Dolayısıyla çalışanların fiziki becerileri, insan sermayesi yaratmamakta ve bu sermaye kapsamına alınmamaktadır. Bunun nedeni ise bu yeteneklerin kişilerin kendisine ait olması ve kuruma katkısının olmamasıdır (Stewart, 1997: 94; Zaim, 2005b: 158-159).

Buluşçuluk ve yenilenmenin temelini oluşturması nedeniyle de büyük önem arz eden insan sermayesinin unsurlarını, çalışanların meslekte bulundukları sürenin uzunluğu, çalışanların nitelikleri ve yetkinlik sahibi çalışanların sayısı oluşturmaktadır (Akpınar, S., 2002: 729; Barutçugil, 2002: 64). Bilginin üreticisi konumundaki çalışanların yetkinlikleri; analitik ve kavramsal düşünebilme becerisi, takım çalışmasına uyumu, yaratıcılığı, sorun çözebilme yetisi, değişime uyum sağlayabilmesi, inisiyatif kullanabilmesi, özgüveni, eğitim düzeyleri, mesleki yeterlilikleri ve sahip oldukları bilgiyi paylaşmalarıyla yarattığı katma değer ile doğru orantılı olarak insan sermayesinin değeri artmaktadır (Saruhan ve Sulaoğlu, 2001: 803). Böylece kurum rakipleri karşısında daha avantajlı olabilmektedir.

İnsan sermayesi; çalışanların bilgileri kullanmasıyla veya daha fazla çalışanın daha fazla bilgi kazanmasıyla büyür. Kurumların insan sermayesini arttırmak için öncelikle bilgi düzeyi yüksek çalışanları işe almaları, mevcut çalışanların ise sürekli eğitime tabi tutulmaları ve kalifiye çalışanların kurum bünyesinde tutulması için gerekli şartları ve ortamı sağlamaları gerekmektedir (Akpınar, T., 2002: 722 ; Erkal, 2006: 54).

Bir kurumun başarısı, insan kaynaklarıyla maddi kaynaklara yeterli düzeyde sahip olmasına ve bunların etkin bir şekilde kullanılabilmesine bağlıdır. Günümüz kurumları

(32)

için asıl zenginlik kaynağı, fikirleri, bilgi ve deneyimleri ile çalışanlardır. Ancak bu zenginlikleri değerlendirebilmek için ortak bir vizyon, paylaşılan değerler, bilgi üretmeye ve geliştirmeye uygun bir kurum yapısı gerekmektedir (Erkal, 2006: 54; Zaim, 2005b: 50).

Yeniliğin ve buluşçuluğun temel kaynağı olması insan sermayesinin taşıdığı önemi arttırmaktadır. Bir kurumda çalışanlar, zamanlarını ve yeteneklerini büyük ölçüde yenilik getirici faaliyetlere yönelttiğinde insan sermayesi üretilmiş ve kullanılmış olmaktadır. Bu bakımdan çalışanların rutin işler yerine katma değeri yüksek işlere yönlendirilmesi, yeni fikirlerin ve buluşçuluğun teşvik edilmesi ile fikri güçlerini işe daha fazla katmalarının sağlanması ve çalışanların bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır (Arıkboğa, 2003: 85; Zaim, 2005b: 159).

1.1.5.3.2. Yapısal Sermaye

Özümlenmiş, içselleştirilmiş ve kurum ürün ya da hizmetlerinde yatırıma dönüştürülmüş bilginin değeridir (Barutçugil, 2002: 65). Kurumun faaliyetini sürdürebilmesi için gerekli olan ve insan sermayesini destekleyen nitelikteki kurumsal değerleri ifade etmektedir (Akpınar, S., 2002: 729). Yapısal sermaye, bir kurumda insanların dışında kalan tüm bilgi kaynaklarını, depolarını ve süreçlerini kapsamaktadır. Diğer bir değişle çalışanların evlerine dağıldıktan sonra geride bıraktıkları değerlerdir denilebilir (Zaim, 2005b: 160).

Yapısal sermaye, kurumun ürününü üretip dağıtılmasını sağlayan stratejik yapısının, sistemlerinin ve süreçlerinin bir toplamı olarak kabul edilmektedir. Her kurumun kendine özgü bir yapısal sermayesi bulunmakta ve bu sermaye kurum çalışanları tarafından paylaşılmaktadır (Şamiloğlu, 2002: 89). Kurumun kendisine ait olan yapısal sermaye, yeniden üretilebilmekte ve paylaşılabilmektedir.

Yapısal sermayenin kapsamına kurumun etkin bir şekilde çalışmasını mümkün kılan tüm kurumsal alt yapı değerleri girmektedir. Kurum kültürü, dokümantasyonlar, müşterilere ve pazara ait bilgilerin depolandığı veri tabanları, üretim süreçleri, kalite

(33)

kontrol ve yönetim sistemleri, patentler ve telif hakları, bilgisayar ağları ve enformasyon sistemleri bu değerlerden bazılarıdır (Akpınar, S., 2002: 729). Ayrıca süreçlerdeki bilgi, tescil edilmiş markalar, ticari haklar, know-how, telif-patent hakları ve unvanlar ile insan kaynaklarından elde edilen, öğrenilen ve somutlaştırılan bilgiler de bu sermaye kapsamında yer almaktadır. Bu yapılar çalışanlar tarafından oluşturulabildiği gibi dışarıdan da elde edilebilmektedirler (Akpınar, T., 2002: 722; Barutçugil, 2002: 65).

Yapısal sermaye, entelektüel sermayenin kurumsal çerçevede ölçülmesine imkân sağlayan kritik bir bağı olup kaynağı, kurumun iş süreçleri içerisinde yer alan bilgilerdir. Kurum etkinliğinin bir göstergesi olan bu sermaye türü, daha kolay ölçülmesi bakımından da diğer entelektüel sermaye bileşenlerinden farklılık gösterir (Ercan vd., 2003: 112). Kuvvetli yapısal sermayeye sahip olan kurumlar, çalışanlarına deneme, başarısızlık, öğrenme ve tekrar deneme gibi olanaklar sağlayan destekleyici bir kültüre sahip olmakta, çalışanlarını sürekli öğrenme ve gelişim konusunda teşvik etmektedirler (Akpınar, T., 2002: 722). Dolayısıyla yapısal sermayenin zenginleşmesi ve gelişmesi için kurum içinde bilginin serbest dolaşımı ve ulaşılabilirliği sağlanabilmelidir.

Yapısal sermaye sayesinde bilgi işçilerinin uzmanlık bilgileri kuruluş açısından değer ifade eden performansa çevrilmekte ve söz konusu bilginin kuruma mâl olması sağlanmaktadır. Böylelikle başlangıçta bireylere ait olan bilgi (insan sermayesi), kurum açısından sürekliliği olan, yeniden kullanılabilen, paylaşılabilen ve değer ifade eden bir varlığa dönüşmüş olmaktadır. Yapısal sermayenin akıllıca yönetilmesi, bireysel bilgi birikiminin ve uzmanlığın kuruma mâl edilmesini, paylaştırılmasını ve derinleştirilmesini sağlayacağı gibi üretkenliğin artırılmasında da önemli bir rol oynayacaktır (Zaim, 2005b: 161).

1.1.5.3.3. Müşteri Sermayesi

Müşteri sermayesi, bir kurumun piyasa hareketlerinden kaynaklanan, müşterileriyle ilişkilerinde ortaya çıkan bilginin değerini ifade etmektedir (Zaim, 2005b:

(34)

161). Müşterisi olan her kurumda oluşan müşteri sermayesinin değeri, pazar payı, müşteri tutma ve kaçırma oranları, müşteri başına karlılık gibi göstergelere bakılarak anlaşılabilir (Akpınar, S., 2002: 729).

Müşteri sermayesi, kurumun dış çevresiyle bağlantıları olan müşteri bağlılığı, kurum ünü, dağıtıcı ve toptancılarla olan ilişkileri içerir ve kurum için değer yara-tabilecek kurum dışı tüm taraflarla ilgilidir (Şamiloğlu, 2002: 193). Kurumun içyapısına en uzak sermaye türü olması nedeniyle geliştirilmesi ve artırılması en zor olandır (Ercan vd., 2003: 112). Ancak diğer iki entelektüel sermaye unsuruna göre hesaplanması daha kolay ve daha belirgindir (Zaim, 2005b: 162). Müşteri sayısı, müşteri büyüklüğü, müşteri başına karlılık, müşteri saygınlığı, müşterinin kurumla çalışma süresi, müşteri tutma ve kaçırma oranları gibi göstergeler müşteri sermayesinin anlaşılabilmesi için gerekli verilerdir (Akpınar, S., 2002: 729; Barutçugil, 2002: 65).

Müşteriler de çalışanlar gibi, kurumu her an terk edebilirler dolayısıyla kurumlar için müşteri sermayesini elde tutmak insan sermayesi gibi bir hayli zordur. Yapısal sermaye ise müşteri ve insan sermayesine göre daha kalıcı durumdadır. Entelektüel sermaye yönetimi açısından da esas sorun, müşteri ve insan sermayesinin daha kalıcı olan yapısal sermayeye dönüştürülmesidir. Böylece oluşacak yapısal sermaye, zaman içinde kullanılabilir, yenilenebilir ve geliştirilebilir hale gelebilecektir (Çakı ve Savaşçı, 2003: 592).

Entelektüel sermaye, bilginin etkin yönetilmesinin bir sonucudur. Bilginin etkin yönetilmesi ise entelektüel sermayenin artırılmasını doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla entelektüel sermayeyi artırabilmek için, kurumun bilgi temelli olması ve kendi performans ölçülerine göre kendini düzenlemesini gerektirmektedir (Akpınar, T., 2002: 724). Bilgi yönetimi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin veri ve bilgi işleme kapasitesi ile beşeri sermayenin yenilikçi ve yaratıcı kapasitesini birleştiren ve beşeri sermayenin yaratıcı gücünden azami ölçüde yararlanmayı amaçlayan örgütsel bir süreçtir (Aktan ve Vural, 2005c: 12). Bu nedenle bilgi yönetimi uygulamaları,

(35)

entelektüel sermaye oluşumuna yaptığı katkılardan dolayı kurumlar için vazgeçilmez bir durumdur (Sağsan, 2007: 104).

1.2. Bilgi Yönetimi Kavramı

Bilgi yönetimi, kurumun bilgi ile ilgili etkinliğini ve bilgi varlıklarından getirilerini en üst düzeye çıkarmak için bilginin sistematik ve planlı bir şekilde ortaya çıkarılması, sürekli güncelleştirilmesi ve kullanılmasıdır (Özer vd., 2002: 470). Barutçugil, bilgi yönetimini bilgiyi yaratmak, elde tutmak, paylaşmak ve geliştirmek için kullanılacak en radikal yollar şeklinde tanımlamaktadır (2002: 49).

Bilgi yönetimi, ortaya çıkan yeni ve değişen koşullarda, kurumsal hedeflerin gerçekleştirilmesi için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kapasite ve olanaklarıyla kurumun sahip olduğu beşeri sermayenin yeteneklerini birleştirmek suretiyle bilginin kurum faaliyetlerinde en etkin bir biçimde kullanılmasını sağlayan süreç veya stratejiler olarak tanımlanabilir (Aktan ve Vural, 2005a: 10).

1.2.1. Bilgi Yönetiminin Amacı

Bilginin birden fazla kişinin kullanabilmesine elverişli, paylaşılabilir bir hale getirilmesi (Aktan ve Vural, 2005c: 8) bilgi yönetiminin genel amacıdır. Bilgi yönetiminin diğer amaçları ise aşağıdaki sıralanabilir:

a. Bilginin üretilmesi, saklanması, aktarılması, erişilmesi ve kullanılması ile ilgilenen bilgi yönetimi, karar vermeyi, üretimi, kaynak aktarımını, rekabeti, sürekliliği, gelişimi isabetlendirmek ve hızlandırmak için kurum içindeki örtük bilgiyi açığa çıkarma ve açık bilginin dolaşımını sağlamaktadır (Çapar, 2005: 183).

b. Kurumun sahip olduğu entelektüel sermayeyi en iyi şekilde değerlendirmek, bilgi varlıklarını en etkili biçimde kullanarak bunlardan en yüksek verimi elde etmek ve böylece kurumun sahip olduğu bilgi potansiyelinden azami ölçüde istifade etmek, bilgi yönetiminin amaçlarından biridir (Zaim, 2005b: 93).

(36)

c. Bilgi yönetimi ile ilgili faaliyetlerin ana gayesi, yığın halinde toplanan enformasyonun akıllı biçimde organize edilerek, doğru zamanda, doğru kişilerin bu enformasyondan yararlanmasını sağlamak (Zaim, 2005b: 81), kurumsal bilgiyi pek çok kişinin kullanabilmesine elverişli bir hale getirmektir (Aktan ve Vural, 2005a: 1).

d. Kurumun çevresinde meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler ile kavramsal gelişmelerden zamanında haberdar olunması ve ayrıca bunun kuruma yansıtılması amacını taşıyan bilgi yönetimi, kurum içi ve dışı bilgi akışını kontrol etmeyi hedeflemektedir (Celep ve Çetin, 2003: 31).

e. Kendisini oluşturan her bir parçanın toplamından daha güçlü ve değerli, rakiplerine göre rekabetçi bir kurum meydana getirmektir. Bunun için çalışanlarının uzmanlık ve özgün bilgilerini ölçebilen, depolayabilen, kullanabilen ve ticarileştirebilen ve bulunduğu çevredeki en iyi uygulamalardan yararlanabilen bir öğrenen organizasyon oluşturmaktır (Aktan ve Vural, 2005a: 17).

f. Kurum değerinin yükseltilmesi, müşteri memnuniyetinin ve karlılığın arttırılması, maliyetlerin azaltılması, patentler ve lisans hakları gibi sahip olunan entelektüel varlıkların daha iyi değerlendirilmesi, çalışanların bilgi üretimi, paylaşımı ve daha etkili biçimde kullanımı yönünde motive edilmesidir (Zaim, 2005b: 94-95).

1.2.2. Bilgi Yönetiminin Önemi

Piyasaların belirsizleştiği, teknolojinin süratle değiştiği, ürün dönüşüm süresinin kısaldığı küresel rekabet ortamında başarıya ulaşma sadece müşterilere ya da tüketicilere ait olan bilgilerin elde edilmesine bağlı değildir. Bunun yanında kurum içinden veya dışından gelen bilgileri verimli ve güncel bir şekilde elde etmek (Türk, 2003: 47), istikrarlı biçimde yeni bilgi üretmek, bunu kurumun her yerine geniş ölçüde yaymak ve yeni teknoloji ile ürünlerinde hızla kullanmak gerekmektedir (Zaim, 2005b: 48-49). Ayrıca değişen ortam ve şartlara uyum sağlamak, kurumsal yaşamı sürdürmek ve mevcut yetenekleri muhafaza etmek için ortak aklın kullandığı bir süreç (Aktan ve

Şekil

Şekil 1: Verinin Enformasyona Dönüşüm Süreci
Şekil 3: Bilgi Yönetimi Süreci
Şekil 4: Yeni Bilgi Üretiminin Aşamaları
Şekil 5: Kurum Kimliğini Doğuran Gelişmeler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Ek olarak mobil robotlar için geliştirilen bilinmeyen ortamlarda yapay zeka algoritmaları ile yön bulma için yapılan çalışmalar da incelenmiştir.. İkincil olarak yapay

Optimize edilmiş immobilizasyon basamakları değerleri kullanılarak [4-MPA (5 mM), EDC/NHS (0,2M/0,05M), Anti-OPN (10 ng/µL) ve OPN (10 pg/ µL) 45dk]

Hipotez 6 açısından; örgütsel yabancılaşma algısında güçsüzlük boyutunda medeni durum, eğitim değişkenleri düzeyinde; anlamsızlık algısında yaş, cinsiyet,

Araştırma sahasında küçükbaş hayvan sayısının geçmiş yıllara göre azalmasında etkili olan faktörlerden bazıları uzun süren kış şartlarının mera

The variations of Cr(VI) reduction, final pH, Fe and total Cr concentrations with contact time depending on acid amount [initial Cr(VI) concentration: 10 mg/l; FS dosage: 10

Çalışanların akciğer şikayeti ve tıbbi tanıları ile yaşam kalitesi ölçeğinin alt boyutları incelendiğinde; Çalışanların akciğer şikayetine göre SF-36

Organ transplantation is that a transport event of a solid and new organ taken from a live donor or cadaver instead of nonfunctional organ in the body

Prurigo pigmentosa oldukça nadir görülen bir hastalık olması ve doksisiklin tedavisine çok iyi yanıt vermesi nedeniyle sunulmaya değer bulunmuştur.. Güleç