Dr. RAMAZAN ~E~EN
Salahaddin el-Eyyt~bi devri Ortado~u'da Müslümanlar~n d~~~ dü~man-lara kar~~~ birle~tikleri nadir devirlerden biridir. Bu birlik Ortado~u'da Haçl~lar taraf~ndan i~gal edilen topraklar~~ kurtard~~~~ gibi, bölgeyi be~inci ve yedinci Haçl~~ seferlerinin tehdidine, Hülâgü zaman~nda Mo~ollann isti-las~na kar~~~ korudu. Müslümanlar~n, Haçl~larla Mo~ollar aras~nda k~skaca al~nd~~~~ bu çok kritik dönemde liderlik rolünü Türkler-Araplar oynad~lar.
Müslümanlarla Haçl~lar aras~nda Ortado~u'daki bu büyük mücadele 1096 il â 1300 y~llar~~ aras~nda iki as~r devam etti. Nihâyet, 1300 y~l~~ civa-r~nda Müslümanlar Frenkleri Ortado~u'dan kesin olarak koydular. Bütün çabalar~n~~ bo~a ç~kard~lar. Ikiyüz y~l devam eden Haçl~-Islam mücadelesin-de Müslümanlar Haçl~lara kar~~~ çok büyük ba~ar~lar kazand~lar. Hiç ~üphesiz, bu ba~anlarm en önemlisi 4 Temmuz 1187 Cumartesi günü Sa-lâhaddin'in kumandas~nda kazan~lan H~ttin zaferidir. Salâhaddin bu büyük zaferden sonra, Kudüs Haçl~~ Krall~~~~ topraklar~n~n Sur d~~~nda ka-lan~~ ile Antakya Prinkepsli~i ve Trablus Kondu~u topraklar~n~n ço~unu elegeçirdi. Bunu takibeden ~~ 189-1192 y~llar~~ aras~ndaki III. Haçl~~ Seferi'ne kar~~~ insanüstü bir mukavemet göstererek, tek ba~~na bütün Bat~~ Avni-pa'ya kar~~~ durdu. Haçl~~ Devletleri Yafa-Sur, Antakya, Trablus ~ehirleri etraf~ndaki dar sahil ~eridi ile hudutlu kald~. Birle~ik Bat~~ Avrupa Salâhad-clin'in ~ahsiyeti etraf~nda birle~en kuvvetin gücünü kabullenmek zorunda kald~.
1174 y~l~nda Nureddin Mahmüd b. Zengi ölünce, kurdu~u birlik da-~~ lma tehlikesiyle karda-~~~ karda-~~ya kald~. Salâhaddrin idârecilik ve askerlikteki üstün maharetiyle, bir taraftan Haçl~larla sava~~rken bir taraftan da Nureddin'in kurdu~u birli~i yeniden tesis etmekle u~ra~t~. 1186 y~l~~ ba~la-r~nda Musul'un Salâhaddin'in hakimiyetini tan~mas~yla Haçl~lara kar~~~ ku-rulan islam birli~i tamamland~. Di~er taraftan 1179 y~l~nda Salâhaddin, Merc-i Uyun ve Beyt el-Ahzan'da Haçl~lara kar~~~ büyük ba~ar~lar kazand~. 1182 y~l~ndan sonra Haçl~larla kesin sonuçlu sava~a tutu~man~n yollar~n~~ arad~. Salâhaddin'in gücünü bilen Haçl~lar ona böyle bir f~rsat~~ vermedi-ler.
428 RAMAZAN ~E~EN
Nihâyet, 1186 y~l~~ sonbahar~nda Kerek-~evbek prinkepsi Renaud de Châtillon anla~ma ile kendi topraklar~ndan geçen bir Müslüman kervan~n~~ vurdu. Kafiledeki mallara el koydu, askerleri tutsak etti. Sultan Salâhad-din hem Renaud de Châtillon'dan hem Kudüs kral~~ Guy de Lusig-nan'dan kafileden al~nan mallar~n, esir edilen askerlerin iade edilmesini is-tedi. Iste~ine olumlu cevap alamay~nca, 1187 y~l~~ ba~lar~nda Kudüs Haçl~~ Krall~~~'na kar~~~ büyük bir sefer tertiplemeye karar verdi. Etrafa mektuplar gönderip askerlerini cihada ça~~rd~. Yemen ve Trablusgarp d~~~ndaki bölgelerde bulunan askerler bu ça~r~ya cevap verdiler.
Burada ~u hususu belirtmek gerekir: Eyyübi ordusu kara ve deniz kuvvetleri olmak üzere iki k~sma aynl~yordu. H~ttin sava~~~ bir kara sava~~~ oldu~u için sefere sadece kara kuvvetleri kat~ld~. Kara kuvvetleri de süvari ve yayalar olmak üzere ikiye aynl~rd~. Yaya askerleri genellikle kale muha-rebelerinde görev al~rlard~. Meydan sava~lar~nda süvariler sava~~rlar, yaya-lar h~zl~~ hareket kabiliyetine sahip olan suvariler kar~~s~nda etkisiz kal~ryaya-lar- kal~rlar-d~. Bunun için kaynaklar genellikle süvarilerden bahsederler, yayalar' önemsemezler. Süvariler de hür olanlar ve Memlüklar (kölemenler) olmak üzere ikiye ayr~l~rlard~. Memlüklar hükümdarlann ve emirlerin (beylerin) çocuk iken sat~n al~ p belli e~itim basamaklanndan geçirdikten sonra azat edip asker edindikleri ki~ilerdi. Büyük ço~unlu~uyla Türk kökenli olan Memlüklar Eyyübi ordusunun en büyük vurucu gücünü meydana getirir-lerdi. H~ttin sava~~nda da bu Memlüklar zaferin kazan~lmas~nda en büyük rolü oynad~lar.
Salâhaddin askerlerini cihada ça~~rd~ktan sonra, hepsinin toplanmas~-n~~ beklemedi. "Hassa ve Memliik" askerleriyle ~~ Muharrem 583/13 Mart 1187 Cumartesi günü Dima~k'~n güneyindeki Ra's el-Mi ordugâh~na ç~k-t~. Yan~nda büyük o~lu ve veliahdi el-Melik el-Afdal vard~. El-Afdal'e et-raftan gelecek beyleri (ernirleri) kar~~lamas~~ için Ra's el-Mâ'da kalmas~n~~ tenbih ettikten sonra, "taraftarlar~~ ve hassa askerleriyle" Busrâ'ya do~ru ilerle-di. Kasr-~~ Selâme denilen yerde karargâh kurdu. Etrafa ke~if birlikleri gönderdi. Safer ay~~ ba~lar~nda hac~lar dönünceye kadar burada kald~. Ha-c~lar~n dönmesinden sonra, "ernirleri ve miifred askerleriyle" Kerek üzerine yürüdü. Kerek-~evbek prinkepsli~i topraklar~n~~ ya~malad~. Renaud de Châtillon korkusundan Kerek kalesine kapand~. ~evbek'e ba~l~~ el-Karye-teyn denilen yerdeyken M~s~r ordusu geldi. Sultan geri dönüp Kerek top-raklar~n~~ tahribe devam etti.
Kaynaklar M~s~r'dan gelen askerin say~s~~ hakk~nda bir rakam vermez-ler. Yaln~z buraya kadar bahsedilen askerler için, yukar~da geçenlerden
ba~ka, "~am Memluklannz yan~na ça~~rd~ " (Sena7-Bark, yap. 230a), "Emirler ve hassa müfredleriyle Kerek üzerine yürüdük" "(el-Feth el-kudsf, s.191), "Sultan tdbileri, taraftarlanyla Kerek ve köyleri iizerine yürüdü" (el-Feth el-kudsi, 5.59) "Sultan mire askerleriyle Kerek'e yürüdü" (Terassül el-Kad~'l-Fad~l, Bibli-otheque Nationale, AY, nr. 6024, yap 451)-50a) gibi ifadeler kullan~l~ r.
Di~er taraftan Ra's el-Ma'da bulunan el-Melik el-Afdal'in yan~nda Haleb, ~am, el-Cezire (Güneydo~u Anadolu), Diyarbekir, Musul askerleri toplanm~~lard~. El-Afdal babas~ndan gelecek emri bekliyordu. Onun emri gecikince yan~ndaki askerleri at~l tutmak istemedi. "Ordudan bir miktar asker seçti". Bunlardan el-Cezire-Diyarbekir-Musul askerlerinin ba~~na Muzafferüddin Gökböri'yi, Haleb askerlerinin ba~~na Bedruddin Duldurum Dima~k askerlerinin ba~~ na Sârimüddin Kaymaz el-NecrnI'yi, kumandan tayin etti. Safer ay~~ sonlar~nda bir gece Gökböri kumandas~n-daki bu seçkin suvari birli~i Taberiyye-Akkâ istikâmetinde bir ak~na gitti. Sabahleyin Frenklerin karargah~~ Safuriye'ye hücum etti. Burada Templier, Hospitalier ~övalyeleri ve Türkopollerden meydana gelen seçkin bir dü~man birli~ini yendi. Hospitalier ~övalyelerinin reisi öldürüldü. Baz~~ ~övalyeler esir al~ nd~. Bu öncü sava~~ n~ n ehemmiyeti büyüktü. Zira, dü~man~n en seçkin ~övalyelerine kar~~~ zafer kazan~lm~~t~. Baz~~ Haçl~~ kay-naklar~~ bu ak~na kat~lan Müslüman askerlerinin say~s~n~~ 7000 olarak verir-ler (Runciman, II, 379). Belki de 1 000 civar~ndayd~. ~bn el-Esir bu birlik için "münasib bir birlik" ifadesini kullan~r. ~üphesiz, el-Afdal'in yan~ ndaki askerlerin hepsi 7000'den azd~.
Sultan bu zaferi duyunca Kerek'ten döndü. Taberiye gölünün kuzey-do~usunda A~tera mevkiinde karargah kurdu. El-Afdal yan~nda toplanan askerlerle babas~n~n karargah~na geldi. Sultan, ye~eni Takiyyüddin'in ka-lan askerlerle Haleb'ten gelmesi için bir ay kadar bekledi. Zira, Ta-kiyüddin Ermeniler ile Antakya prinkepsli~i hududlar~nda tedbirler almak için Haleb'e gitmi~ti. Nihâyet 1 Rebiülahir 583/10 Haziran 1187 civar~nda Takiyüddin geri kalan askerlerle geldi.
Askerlerin toplanmas~~ sona erince 15 Rebiülâhir 583/24 Haziran 1187 Çar~amba günü Sultan ordusunu tefti~~ ve tertibetti. ~madeddin ~öyle der: "Her e~ntre bir vazife verdi, her kahraman~n ve her pusucunun yerini tdyin etti. Her emire sa~~ ve sol kanatlardan nerede yer alaca~~n~~ gösterdi. Yerinden ayr~lma-maszn~~ em~etti. Her birlikten hzicum müfrezekri ç~kard~. Her gruba yan~ndaki grupla i~birli~i yapmay~~ tavsiye etti. 'Dü~man ülkesine girince askerlerimizin tertibi, birlikkrimizin ve kahramanlanm~zzn yerleri böyle olacak' dedi. Bah~i~ler da~~tarak
430 RAMAZAN ~E~EN
askerlerin limitlerini artt~rd~. Zafer kazan~l~rsa yeni ~eyler vermeyi vâdetti. Techizat da~~tt~. Hazineleri askerlerin önüne sap~. Ok çuvallar~n~~ tevzi etti... Memnun bir ~ekilde ota~~na döndü" (el-Feth el-kudsi, 5.64, 70-71; Sena'l-Bark, yap. 231a; ibn el-Esir, XI, 531). ~ktâl~~ ve câmekiyeli askerlerinin say~s~~ 1 2000 süvâri idi. ibn Kesir buna "gönüllülerin d~~~nda" kayd~n~~ ilave eder (el-Bidâye, XII, 320). S~bt b. el-Cevzi 1 2000 süvariden sonra "Tayalara gelince çoktular". "Tayalara gelince, 80000'den fazkyd~lar" der. (Mü-at el-zamân, XIV, 157; iki! el-cii~nân, XIII, I7a). Sonra, Sultan merkezin (kalbin) kumandas~n~~ kendi üzerine ald~. Sa~~ kanad~n kumandas~n~~ Takiyüddin'e, sol kanad~n kuman-das~n~~ Gökböri'ye verdi. iki kanatta ve merkezde ba~ka pek çok birlik yer ald~. Bu konuda, iki y~l sonra Akkâ önünde cereyan eden Büyük Vaka'da-ki tertip bize yard~mc~~ olabilir (ibn ~addâd, 5.109-115; el-Feth el-kudsi, s.308-312).
Sultan ordusuyla, bu tertiple, 17 Rebiülâhir/26 Haziran Cuma günü A~terâ'dan hareketle H~sfin denilen yere indi. Ertesi sabah da H~sfin'den hareketle huduttaki Ukhuvâne denilen yerde konaldad~. ~mâdeddin ~öyle der: "Askerden deniziyle Taberiye gölunu ku~att~. râsemin kokan sar~~ bayraklar-dan, gelincik gibi k~rm~z~~ sancaklardan Ukhuvdne renkli bir bahçeye döndü". (el-Feth el-Kudsi, s.72-73). Ukhuvâne denilen yerde bir harp meclisi toplay~p durumu emirleri ve mü~avirleriyle konu~tu. Harp karar~~ almakta ~srar etti. Emirler onun iste~ini kabul ettiler.
Di~er taraftan Frenkler (Haçl~lar) kral Guy de Lusignan ile Kont Raymond III aras~ndaki anla~mazl~~~~ halletmi~ler, Dâre~m'dan Antakya'ya kadarki sahada dellallar ça~~rtarak toplayabildikleri en büyük orduyla Sa-füriye'de karargâh kurmu~lard~. ~mâdeddin "Kumlar say~s~ncay~ltlar. 50000 civar~nda veya daha fazlaydtlar" der (el-Feth el-kudsi; 5.74; el-Sdlük, I/I, 92). ibn Kesir ise "Pek çoktular, 50000 veya 60000 olduklar~~ söylenir" der (el-Biddye, XII, 320; ~ki el-dimân, XIII, I 7a). ~üphesiz bu say~larda mübela~a vard~ r. ~ htiyatl~~ bir hesapla Haçl~~ ordusunun 1 200 ~U 2000 ~övalye, 20000 Türko-pol ile yayadan meydana geldi~i söylenebilir. Haçl~~ kaynaklar~na göre, haçl~~ ordusunun say~s~~ y000 il 4000 aras~nda de~i~ir. En makul say~~ yi-ne ~~ 200 il â 2000 ~ovalye, 20000 civar~nda Türkopol ve yaya olabilece~idir (Runciman, Haçl~~ Seferleri Tarihi, terc. eder F. Is~ltan, TTK, Ankara 1987, II, 412-413). Her iki tarafta ganimetten pay almak isteyen gönüllülerin sa-y~s~~ da epeyce kabankt~. Bir de iki taraf kalelerini, hudutlann~~ korumak için askerlerinin bir k~sm~n~~ görevlendirmi~lerdi. M~s~r askerlerinin bir k~s-m~~ el-Melik el Adil'in kumandas~nda ülkenin muhafazas~~ için kalk~s-m~~t~~ (el-
Ukhuvâne denilen yerde harp karar~~ al~nd~ktan sonra, Sultan 23 re-biülâhir / 2 Temmuz Per~embe günü, Haçl~~ ordusuyla kar~~la~mak için, zikredilen tertiple ilerledi. Taberiye'nin bat~s~nda Lubya ovas~nda Kefr-sept denilen yerde dü~man~n kar~~s~nda durdu. Hücum müfrezeleri dü~man üzerine ok atarak Frenkleri harekete geçirmek istediler. Fakat, Salâhad-clin'in niyetini iyi bilen Haçl~lar yerlerinden ayr~lmad~lar. Sultan bunu görünce askerlere dü~man kar~~s~ndaki mevzilerinden ayr~lmamalar~n~~ ten-bih etti. Hassa askerlerini, candarlan, nakkablar~~ (la~~mc~lan), harçc~lar~~ ve ta~c~lan yan~na al~p Taberiye ~ehri üzerine yürüdü. Ak~am üzeri Taberi-ye'yi muhasara etti. Bir saat içinde kale d~~~ndaki k~sm~n~~ ele geçirdi. ~eh-rin sahibi Kontes Ehive yak~nlar~yla kaleye s~~~nd~~ ve haçl~~ ordusundan yard~m istedi.
Bunun üzerine, 24 Rebiülâhir / 3 Temmuz Cuma sabah~~ Haçl~~ ordu-su Safuriye ordugâh~ndan 24 Km. do~uda bulunan Taberiye'ye do~ru ha- reket etti (el-Feth s.76, 194: hassa askerlerimiz ve candarlarla gelip Taberiye'yi ku~att~ k; el-Ravzateyn, Il, 76: muhaf~z hassa askerleriyle Tabe-riye'yi ku~att~. Sonra, candarlan, la~~mc~lan, harçc~lan ve ta~c~lan ça~~rd~).
Haçl~~ ordusu Taberiye'ye do~ru hareket edince, emirler durumu Sul-tan'a bildirdiler. Sultan kaleyi muhasara edecek bir miktar asker b~ rakt~ k-tan sonra ordusunun ba~~na döndü. Takti~i netice vermi~, Taberiye'yi muhasara ederek Frenkleri harekete geçirmi~ti. Sultan onlar~n harekete geçti~ini duyunca "istedi~imiz oldu... renilirkrse Taberiye ve bütün sahil koru- maszz kalacak, fethimize kimse mani okmlyacak", dedi (el-Feth 5.77).
3 Temmuz Cuma sabah~~ Frenkler ortada süvarileri, süvarilerin etraf~n-da sur gibi yayalar~~ oldu~u halde Taberiye'ye do~ru yürüyorlar& Bu tak-tik onlar~n daha önce defalarca tatbik edip ba~ar~ya ula~t~rd~klar~~ bir yol-du. Sultan tedbirini alm~~~ onlarla sular~n bulundu~u yerlerin aras~n~~ tut-mu~tu. Buna ra~men Haçl~lar biraz sonra bir suyu ele geçirdiler. Oradan yollar~na devam etmek istediler. Sultan, Takiyyüddin ve Gökböri kuman-das~ndaki askerlerin terkedilen suyu tutmalar~n~~ emretti~i gibi, Haçl~lar~n ba~ka bir suba~~n~~ tutmalar~na imkân vermedi. Bugün iki taraf aras~nda ~iddetli muharebeler oldu. Dü~man sanld~. Su ve kaç~~~ yollar~~ tutuldu. Bununla beraber sallan henüz sa~lamd~. Her iki ordu olduklar~~ yerde ge-celedi. Geceyi ertesi gün yap~lacak çarp~~malar için haz~rl~kla geçirdi. Sul-tan dü~man~n kapana k~s~ld~~~n~~ gördü~ü için o geceyi ertesi gün yap~la-cak çarp~~malar için haz~rl~ kla geçirdi. Askerlere 400 çuval ok da~~tt~. Çe-~itli yerlere ok yüklü 70 deve yerle~tirip oku biten askerlerin buralardan ok almalar~n~~ emretti. Yeniden hücum müfrezeleri tayin etti.
432 RAMAZAN ~E~EN
4 Temmuz 1187 Cumartesi sabah~~ olunca Frenkler yürüyü~lerine de-vam etmek istedilerse de Müslümanlann ok ya~muru kar~~s~nda ilerleye-mediler. Henüz son bo~u~ma ba~lamam~~t~. Sultan saflar aras~nda dola~~-yor, askerleri hamle yapmayate~vik ediyordu. Sultan'~n Menkubers ad~nda bir memlükü vard~. At~n~n üzerinde en öndeydi. Hamlede öncülük yap-mak istedi. ~iddetli bir hamle yap~p dü~man saflar~na dald~. Arkada~lar~~ kendisini takip etmedi~i için tek ba~~na çarp~~t~, ~ehit oldu. Onun ~ehâde-tini gören askerler her taraftan dü~mana kar~~~ hücuma geçtiler. Iki taraf aras~nda sava~~ iyice k~z~~t~. Bu s~rada gönüllülerden biri kuru otlar~~ tutu~-turdu. S~ca~~n ve ate~in hareketiyle çaresiz kalan Frenkler hamleler yapt~-larsa da bir etkisi olmad~. Saflan parçaland~. Sava~~n kaybedildi~ini gören Kont Raymond, Renaud de Sidon, Balian d'Ibelin gibi tecrübeli Haçl~~ ku-mandalan Takiyyüddin'in kumanda etti~i kanada do~ru intihar hücumu yapt~lar. Takiyyüddin onlar~n kaçmas~na müsaade etti. Ba~kalar~n~n kaç-mas~n~~ önledi. Baz~~ küçük gruplar da etraftaki kalelere kaçt~lar. En sonra, kral Guy'ün etraf~nda toplanan ~övalyeler H~ttin tepesinde tutunmak iste-diler, kral~n k~rm~z~~ çad~nn~~ diktiler. Müslümanlar onlar üzerine hücum edip ba~ka bir çad~r kurmaya imkan veremediler. Nihayet, Gerçek Hâç elege-çirildi. Kral ve yan~ndakiler esir edildi. 25 Rebiülahir 583/4 Temmuz 1187 Cumartesi ak~am~~ sava~~ Müslümanlar için kesin zaferle sona erdi. Imâdeddin "ölüleri gören, kimse esir edilmemi~; ~sirleri gören, kimse öldürülme-mi~~ san~rdz. Haçhlar sahil bölgesini i~gal edeli Müslümanlar Halin zaferi gibi bir zafer kazanmam~~lard~. Allah di~er htikümdarlann yapamach~~n~~ Sultan'a nasib~tti ... Bu sava~~n hayret edilecek taraflar~ndan biri, Haçhlann ~övalyelerinin atlar~~ öldifrülmekciikçe öldürulmedikleridir. Tepeden t~rna~a z~rhl~~ olduklar~~ için, yekpare demir parças~~ gibiydiler. Ok, k~l~ç onlara i~l~miyordu. Bu seb~ble binlerce atlar: ol-du~u halde hiçbir at ganim~t al~nmad~" der (Sena Bark, yap. 231 b-232a).
Frenklerin bu sava~ta esir ve ölü kay~plar' 23 000 il â 6o 000 aras~nda de~i~ir. Kâd~'l-Fâd~l'~n kaleme ald~~~~ bir mektupta dü~man~n zayiat~n~n 40000'den fazla oldu~u söylenir. Imâdeddin'in kaleme ald~~~~ bir mektupta ise esir ve ölü dü~man~n zayiat~n~n 30000'den fazla oldu~u söylenir. Zafer-den sonra Sultan h~zl~~ bir fetih harekat~na giri~ti. Kudüs'ü, Sur ~ehri d~-~~nda bütün Filistin ~ehirlerini, Antakya ve Trablus topraklar~n~n büyük bir k~sm~n~~ k~sa bir zamanda elegeçirdi. Avrupa'n~n tepkisinin sert olaca~~-n~~ bildi~i için Akkâ ve di~er sahil ~ehirlerinde s~k~~ müdafaa tedbirleri ald~.
Bu sava~ta en büyük rolü okçular oynam~~, Sultan en çok onlara güvenmi~tir. Bilhassa hafif süvan Türk okçular dü~mana her~eyden çok zayiat verdirmi~lerdir. Ayr~ca, Müslümanlar~n ordusu bu sava~ta tulbler
halinde tertibedilmi~ti. Maknzrnin Kad~'l-Fad~l'dan nakline göre, "tulb" kelimesi O~uz lehçesinde, say~s~~ 70-1oo aras~nda de~i~en bir askeri birli~e verilen add~r. Fakat, Salâhaddin üzerindeki çal~~malanm~z s~ras~nda tulb kelimesinin daha geni~~ bir anlam ta~~d~~~n~, yani büyük-küçük her türlü birlik için kullan~ld~~~n~~ gördük. Mesela, ~madeddIn H~ttin sava~~ndaki Haçl~~ ordusu için,
"Frenkler kurtulu~~ umdular, güç durumda kalan tulbleri bir
ç~-k~~~ yolu arad~.", "Kont tulbtiyle kurtulu~~ yolu arad~.»
ifadelerini kullan~r. (Tulb kelimesi için bk. Ebü Hayyan el-EndelusI,el-~drâk li-lisan al-Etrak,
n~r. A. Cafero~lu, ~stanbul m~ , s.66;el-Httat,
I, 86; Quatremere,Histoire des
Sul-tans Memluks,
I/I, 34-35, II, 27;-272;Burhan-t !dik
tulb maddesi;Litgatna-me-i Dihhuda,
tulb maddesi;Salâhaddin devrinde Eyyü bikr Devleti, s.1
38).Candâriye, nakkabün (la~~mc~lar), horasaniyye (harçc~lar), haccare~n (ta~ç~lar) kelimelerine gelince; metinlerden, bunlar~n kale harplerinde görev alan yaya askerleri için kullan~ld~~~~ anla~~l~yor. Candar kelimesi Fars-ça olup Selçuklular zaman~nda sultan~n muhaf~z birli~indeki askerler için kullan~l~rd~~ (~A,
Candar
maddesi). Salahaddin zaman~nda ise bu askerlere dâima kale muhasaralar~nda rastl~yoruz. Belki sultan~n muhaf~zlar~~ için de kullan~l~yordu(Salâhaddin devrinde Eyyübiler Devleti, s.74, 143,
44). Nakka-bun, horasaniyye, haccarun s~ras~yla la~~mc~lar, harçc~lar, ta~c~lar demek-tir. Bu gün de manalan bellidir. Belki de bunlar Salâhaddin zaman~nda kale in~aas~~ ve tahribiyle u~ra~an askerlerdi(Salill~addin devrinde Eyyübikr
Devleti,
5.143, 144). Sonra, Sultan'~n her birlikten"câli~iyye"
(hücum müfre-zesi) ç~kard~~~n~~ görüyoruz. Bu kelime asl~nda harp ve güre~~ manalar~na gelen "çal~~" kelimesinden gelir. Ayn~~ zamanda, ucunda k~l tutam~~ bulu-nan büyük sancak için de kullan~l~r (Dozy,Supp/ement
..., II, 186; B. ()gel,Türk kültür tarihine giri~,
VI, 97-1 o 1, 283). Sonra bu kelime hücum müfre-zesi için kullan~lm~~t~r. Yine Türkçe olan ve dü~man kar~~s~ndaki öncü bir-li~i için kullan~lan"yezek"
kelimesi de bu s~radaki kitaplarda çok görülür(Divânü lugdt el-Türk, III,
88 st~'. 23;Sakhaddin devrinde Eyyübiler Devleti,
s.138; ()gel,ayn~~ eser,
ayn~~ cilt, s.101-103).B~BL~YOGRAFYA
EL-AvNi, Ikd Veliyüddün Ef., nr.239o, XII, 16b-18b. EL-BüNDÂR~, Sena'l-Bark el-~d~ni, Esad Ef., Dr. 2249/2, yap. 230-233.
EBü'L-FEREC, Tarih, tercüme eden Ömer R~za Do~rul, Ankara 1950, II,
44o-443.
EBO SWME, el-Ravzateyn, M~s~r 1288, II, 75-85.
Encyclopt;die de l'Islam, nouvelle edition, Leyden-Brill 1960-1988, II, 456,
III, 528.
~ BN EL-AD~M, Ziibdet el-haleb, n~r. Sâmi Dehhan, Dima~k 1968, III, 91-96. ~ BN EL-ES~R, el-Kâmil fi'l-tdrih, Beyrut 1966, XI, 529-538.
~ BN FAZLULLAH, Mesdlik el-ebsdr, III. Ahmed, nr. 2797, XVI, 378-380.
~ BN KES~R, el-Bidâye ve'l-nihdye, Beyrut, XII, 320-322.
~ BN SEDDÂD, el-Nevddir el-sultâniye, n~r. Cemaleddin el-~eyyal, M~s~r
1964,s.7o-75.
~ BN V;ks~ L, A~llifern.c n~r. Cemaleddin Seyyal, Kahire 1953-1960, II,
187-196.
~ MWDEDDIN EL-KÂT~B, el-Feth el-Kussi fi'l-feth n~r. Mahmud Subh, Kahire 1962, 5.58-87, 191-193.
el-Terassid, Eyüb Hac~~ Be~ir A~a, nr.127, yap. 29-32, a
Bibliotheque Nationale, AY, nr. 6024, yap. goa-93a.
MALCOLM CEMERON LYONS — D. E. P. JACKSON, Saladin the politics of the
holy war, Cambridge 1982, pp. 91-96.
EL-MELIK EL-MANSUR, Mimir el-hakdik, n~r. Hasan Habe~i, Kahire 1968, s•93-97.
RUNCIMAN, STEVEN, Haçl~~ Seferleri Tarihi, tercüme eden F. I~~ltan, cilt
~~,
TTK
yay~nlar~, Ankara 1987, 5.368-385, 409-413.SIBT B. eL-CEVZ~, Mir'at el-zamdm, 111. Ahmet, nr. 2907. XIV, 150-15 ~E~EN, R., Saldhaddin Eyydbi ve Devlet, ~stanbul 1987, s. t o9-1 2.