• Sonuç bulunamadı

HITTİN'DE SALÂHADDÎN'İN ORDUSU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "HITTİN'DE SALÂHADDÎN'İN ORDUSU"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dr. RAMAZAN ~E~EN

Salahaddin el-Eyyt~bi devri Ortado~u'da Müslümanlar~n d~~~ dü~man-lara kar~~~ birle~tikleri nadir devirlerden biridir. Bu birlik Ortado~u'da Haçl~lar taraf~ndan i~gal edilen topraklar~~ kurtard~~~~ gibi, bölgeyi be~inci ve yedinci Haçl~~ seferlerinin tehdidine, Hülâgü zaman~nda Mo~ollann isti-las~na kar~~~ korudu. Müslümanlar~n, Haçl~larla Mo~ollar aras~nda k~skaca al~nd~~~~ bu çok kritik dönemde liderlik rolünü Türkler-Araplar oynad~lar.

Müslümanlarla Haçl~lar aras~nda Ortado~u'daki bu büyük mücadele 1096 il â 1300 y~llar~~ aras~nda iki as~r devam etti. Nihâyet, 1300 y~l~~ civa-r~nda Müslümanlar Frenkleri Ortado~u'dan kesin olarak koydular. Bütün çabalar~n~~ bo~a ç~kard~lar. Ikiyüz y~l devam eden Haçl~-Islam mücadelesin-de Müslümanlar Haçl~lara kar~~~ çok büyük ba~ar~lar kazand~lar. Hiç ~üphesiz, bu ba~anlarm en önemlisi 4 Temmuz 1187 Cumartesi günü Sa-lâhaddin'in kumandas~nda kazan~lan H~ttin zaferidir. Salâhaddin bu büyük zaferden sonra, Kudüs Haçl~~ Krall~~~~ topraklar~n~n Sur d~~~nda ka-lan~~ ile Antakya Prinkepsli~i ve Trablus Kondu~u topraklar~n~n ço~unu elegeçirdi. Bunu takibeden ~~ 189-1192 y~llar~~ aras~ndaki III. Haçl~~ Seferi'ne kar~~~ insanüstü bir mukavemet göstererek, tek ba~~na bütün Bat~~ Avni-pa'ya kar~~~ durdu. Haçl~~ Devletleri Yafa-Sur, Antakya, Trablus ~ehirleri etraf~ndaki dar sahil ~eridi ile hudutlu kald~. Birle~ik Bat~~ Avrupa Salâhad-clin'in ~ahsiyeti etraf~nda birle~en kuvvetin gücünü kabullenmek zorunda kald~.

1174 y~l~nda Nureddin Mahmüd b. Zengi ölünce, kurdu~u birlik da-~~ lma tehlikesiyle karda-~~~ karda-~~ya kald~. Salâhaddrin idârecilik ve askerlikteki üstün maharetiyle, bir taraftan Haçl~larla sava~~rken bir taraftan da Nureddin'in kurdu~u birli~i yeniden tesis etmekle u~ra~t~. 1186 y~l~~ ba~la-r~nda Musul'un Salâhaddin'in hakimiyetini tan~mas~yla Haçl~lara kar~~~ ku-rulan islam birli~i tamamland~. Di~er taraftan 1179 y~l~nda Salâhaddin, Merc-i Uyun ve Beyt el-Ahzan'da Haçl~lara kar~~~ büyük ba~ar~lar kazand~. 1182 y~l~ndan sonra Haçl~larla kesin sonuçlu sava~a tutu~man~n yollar~n~~ arad~. Salâhaddin'in gücünü bilen Haçl~lar ona böyle bir f~rsat~~ vermedi-ler.

(2)

428 RAMAZAN ~E~EN

Nihâyet, 1186 y~l~~ sonbahar~nda Kerek-~evbek prinkepsi Renaud de Châtillon anla~ma ile kendi topraklar~ndan geçen bir Müslüman kervan~n~~ vurdu. Kafiledeki mallara el koydu, askerleri tutsak etti. Sultan Salâhad-din hem Renaud de Châtillon'dan hem Kudüs kral~~ Guy de Lusig-nan'dan kafileden al~nan mallar~n, esir edilen askerlerin iade edilmesini is-tedi. Iste~ine olumlu cevap alamay~nca, 1187 y~l~~ ba~lar~nda Kudüs Haçl~~ Krall~~~'na kar~~~ büyük bir sefer tertiplemeye karar verdi. Etrafa mektuplar gönderip askerlerini cihada ça~~rd~. Yemen ve Trablusgarp d~~~ndaki bölgelerde bulunan askerler bu ça~r~ya cevap verdiler.

Burada ~u hususu belirtmek gerekir: Eyyübi ordusu kara ve deniz kuvvetleri olmak üzere iki k~sma aynl~yordu. H~ttin sava~~~ bir kara sava~~~ oldu~u için sefere sadece kara kuvvetleri kat~ld~. Kara kuvvetleri de süvari ve yayalar olmak üzere ikiye aynl~rd~. Yaya askerleri genellikle kale muha-rebelerinde görev al~rlard~. Meydan sava~lar~nda süvariler sava~~rlar, yaya-lar h~zl~~ hareket kabiliyetine sahip olan suvariler kar~~s~nda etkisiz kal~ryaya-lar- kal~rlar-d~. Bunun için kaynaklar genellikle süvarilerden bahsederler, yayalar' önemsemezler. Süvariler de hür olanlar ve Memlüklar (kölemenler) olmak üzere ikiye ayr~l~rlard~. Memlüklar hükümdarlann ve emirlerin (beylerin) çocuk iken sat~n al~ p belli e~itim basamaklanndan geçirdikten sonra azat edip asker edindikleri ki~ilerdi. Büyük ço~unlu~uyla Türk kökenli olan Memlüklar Eyyübi ordusunun en büyük vurucu gücünü meydana getirir-lerdi. H~ttin sava~~nda da bu Memlüklar zaferin kazan~lmas~nda en büyük rolü oynad~lar.

Salâhaddin askerlerini cihada ça~~rd~ktan sonra, hepsinin toplanmas~-n~~ beklemedi. "Hassa ve Memliik" askerleriyle ~~ Muharrem 583/13 Mart 1187 Cumartesi günü Dima~k'~n güneyindeki Ra's el-Mi ordugâh~na ç~k-t~. Yan~nda büyük o~lu ve veliahdi el-Melik el-Afdal vard~. El-Afdal'e et-raftan gelecek beyleri (ernirleri) kar~~lamas~~ için Ra's el-Mâ'da kalmas~n~~ tenbih ettikten sonra, "taraftarlar~~ ve hassa askerleriyle" Busrâ'ya do~ru ilerle-di. Kasr-~~ Selâme denilen yerde karargâh kurdu. Etrafa ke~if birlikleri gönderdi. Safer ay~~ ba~lar~nda hac~lar dönünceye kadar burada kald~. Ha-c~lar~n dönmesinden sonra, "ernirleri ve miifred askerleriyle" Kerek üzerine yürüdü. Kerek-~evbek prinkepsli~i topraklar~n~~ ya~malad~. Renaud de Châtillon korkusundan Kerek kalesine kapand~. ~evbek'e ba~l~~ el-Karye-teyn denilen yerdeyken M~s~r ordusu geldi. Sultan geri dönüp Kerek top-raklar~n~~ tahribe devam etti.

Kaynaklar M~s~r'dan gelen askerin say~s~~ hakk~nda bir rakam vermez-ler. Yaln~z buraya kadar bahsedilen askerler için, yukar~da geçenlerden

(3)

ba~ka, "~am Memluklannz yan~na ça~~rd~ " (Sena7-Bark, yap. 230a), "Emirler ve hassa müfredleriyle Kerek üzerine yürüdük" "(el-Feth el-kudsf, s.191), "Sultan tdbileri, taraftarlanyla Kerek ve köyleri iizerine yürüdü" (el-Feth el-kudsi, 5.59) "Sultan mire askerleriyle Kerek'e yürüdü" (Terassül el-Kad~'l-Fad~l, Bibli-otheque Nationale, AY, nr. 6024, yap 451)-50a) gibi ifadeler kullan~l~ r.

Di~er taraftan Ra's el-Ma'da bulunan el-Melik el-Afdal'in yan~nda Haleb, ~am, el-Cezire (Güneydo~u Anadolu), Diyarbekir, Musul askerleri toplanm~~lard~. El-Afdal babas~ndan gelecek emri bekliyordu. Onun emri gecikince yan~ndaki askerleri at~l tutmak istemedi. "Ordudan bir miktar asker seçti". Bunlardan el-Cezire-Diyarbekir-Musul askerlerinin ba~~na Muzafferüddin Gökböri'yi, Haleb askerlerinin ba~~na Bedruddin Duldurum Dima~k askerlerinin ba~~ na Sârimüddin Kaymaz el-NecrnI'yi, kumandan tayin etti. Safer ay~~ sonlar~nda bir gece Gökböri kumandas~n-daki bu seçkin suvari birli~i Taberiyye-Akkâ istikâmetinde bir ak~na gitti. Sabahleyin Frenklerin karargah~~ Safuriye'ye hücum etti. Burada Templier, Hospitalier ~övalyeleri ve Türkopollerden meydana gelen seçkin bir dü~man birli~ini yendi. Hospitalier ~övalyelerinin reisi öldürüldü. Baz~~ ~övalyeler esir al~ nd~. Bu öncü sava~~ n~ n ehemmiyeti büyüktü. Zira, dü~man~n en seçkin ~övalyelerine kar~~~ zafer kazan~lm~~t~. Baz~~ Haçl~~ kay-naklar~~ bu ak~na kat~lan Müslüman askerlerinin say~s~n~~ 7000 olarak verir-ler (Runciman, II, 379). Belki de 1 000 civar~ndayd~. ~bn el-Esir bu birlik için "münasib bir birlik" ifadesini kullan~r. ~üphesiz, el-Afdal'in yan~ ndaki askerlerin hepsi 7000'den azd~.

Sultan bu zaferi duyunca Kerek'ten döndü. Taberiye gölünün kuzey-do~usunda A~tera mevkiinde karargah kurdu. El-Afdal yan~nda toplanan askerlerle babas~n~n karargah~na geldi. Sultan, ye~eni Takiyyüddin'in ka-lan askerlerle Haleb'ten gelmesi için bir ay kadar bekledi. Zira, Ta-kiyüddin Ermeniler ile Antakya prinkepsli~i hududlar~nda tedbirler almak için Haleb'e gitmi~ti. Nihâyet 1 Rebiülahir 583/10 Haziran 1187 civar~nda Takiyüddin geri kalan askerlerle geldi.

Askerlerin toplanmas~~ sona erince 15 Rebiülâhir 583/24 Haziran 1187 Çar~amba günü Sultan ordusunu tefti~~ ve tertibetti. ~madeddin ~öyle der: "Her e~ntre bir vazife verdi, her kahraman~n ve her pusucunun yerini tdyin etti. Her emire sa~~ ve sol kanatlardan nerede yer alaca~~n~~ gösterdi. Yerinden ayr~lma-maszn~~ em~etti. Her birlikten hzicum müfrezekri ç~kard~. Her gruba yan~ndaki grupla i~birli~i yapmay~~ tavsiye etti. 'Dü~man ülkesine girince askerlerimizin tertibi, birlikkrimizin ve kahramanlanm~zzn yerleri böyle olacak' dedi. Bah~i~ler da~~tarak

(4)

430 RAMAZAN ~E~EN

askerlerin limitlerini artt~rd~. Zafer kazan~l~rsa yeni ~eyler vermeyi vâdetti. Techizat da~~tt~. Hazineleri askerlerin önüne sap~. Ok çuvallar~n~~ tevzi etti... Memnun bir ~ekilde ota~~na döndü" (el-Feth el-kudsi, 5.64, 70-71; Sena'l-Bark, yap. 231a; ibn el-Esir, XI, 531). ~ktâl~~ ve câmekiyeli askerlerinin say~s~~ 1 2000 süvâri idi. ibn Kesir buna "gönüllülerin d~~~nda" kayd~n~~ ilave eder (el-Bidâye, XII, 320). S~bt b. el-Cevzi 1 2000 süvariden sonra "Tayalara gelince çoktular". "Tayalara gelince, 80000'den fazkyd~lar" der. (Mü-at el-zamân, XIV, 157; iki! el-cii~nân, XIII, I7a). Sonra, Sultan merkezin (kalbin) kumandas~n~~ kendi üzerine ald~. Sa~~ kanad~n kumandas~n~~ Takiyüddin'e, sol kanad~n kuman-das~n~~ Gökböri'ye verdi. iki kanatta ve merkezde ba~ka pek çok birlik yer ald~. Bu konuda, iki y~l sonra Akkâ önünde cereyan eden Büyük Vaka'da-ki tertip bize yard~mc~~ olabilir (ibn ~addâd, 5.109-115; el-Feth el-kudsi, s.308-312).

Sultan ordusuyla, bu tertiple, 17 Rebiülâhir/26 Haziran Cuma günü A~terâ'dan hareketle H~sfin denilen yere indi. Ertesi sabah da H~sfin'den hareketle huduttaki Ukhuvâne denilen yerde konaldad~. ~mâdeddin ~öyle der: "Askerden deniziyle Taberiye gölunu ku~att~. râsemin kokan sar~~ bayraklar-dan, gelincik gibi k~rm~z~~ sancaklardan Ukhuvdne renkli bir bahçeye döndü". (el-Feth el-Kudsi, s.72-73). Ukhuvâne denilen yerde bir harp meclisi toplay~p durumu emirleri ve mü~avirleriyle konu~tu. Harp karar~~ almakta ~srar etti. Emirler onun iste~ini kabul ettiler.

Di~er taraftan Frenkler (Haçl~lar) kral Guy de Lusignan ile Kont Raymond III aras~ndaki anla~mazl~~~~ halletmi~ler, Dâre~m'dan Antakya'ya kadarki sahada dellallar ça~~rtarak toplayabildikleri en büyük orduyla Sa-füriye'de karargâh kurmu~lard~. ~mâdeddin "Kumlar say~s~ncay~ltlar. 50000 civar~nda veya daha fazlaydtlar" der (el-Feth el-kudsi; 5.74; el-Sdlük, I/I, 92). ibn Kesir ise "Pek çoktular, 50000 veya 60000 olduklar~~ söylenir" der (el-Biddye, XII, 320; ~ki el-dimân, XIII, I 7a). ~üphesiz bu say~larda mübela~a vard~ r. ~ htiyatl~~ bir hesapla Haçl~~ ordusunun 1 200 ~U 2000 ~övalye, 20000 Türko-pol ile yayadan meydana geldi~i söylenebilir. Haçl~~ kaynaklar~na göre, haçl~~ ordusunun say~s~~ y000 il 4000 aras~nda de~i~ir. En makul say~~ yi-ne ~~ 200 il â 2000 ~ovalye, 20000 civar~nda Türkopol ve yaya olabilece~idir (Runciman, Haçl~~ Seferleri Tarihi, terc. eder F. Is~ltan, TTK, Ankara 1987, II, 412-413). Her iki tarafta ganimetten pay almak isteyen gönüllülerin sa-y~s~~ da epeyce kabankt~. Bir de iki taraf kalelerini, hudutlann~~ korumak için askerlerinin bir k~sm~n~~ görevlendirmi~lerdi. M~s~r askerlerinin bir k~s-m~~ el-Melik el Adil'in kumandas~nda ülkenin muhafazas~~ için kalk~s-m~~t~~ (el-

(5)

Ukhuvâne denilen yerde harp karar~~ al~nd~ktan sonra, Sultan 23 re-biülâhir / 2 Temmuz Per~embe günü, Haçl~~ ordusuyla kar~~la~mak için, zikredilen tertiple ilerledi. Taberiye'nin bat~s~nda Lubya ovas~nda Kefr-sept denilen yerde dü~man~n kar~~s~nda durdu. Hücum müfrezeleri dü~man üzerine ok atarak Frenkleri harekete geçirmek istediler. Fakat, Salâhad-clin'in niyetini iyi bilen Haçl~lar yerlerinden ayr~lmad~lar. Sultan bunu görünce askerlere dü~man kar~~s~ndaki mevzilerinden ayr~lmamalar~n~~ ten-bih etti. Hassa askerlerini, candarlan, nakkablar~~ (la~~mc~lan), harçc~lar~~ ve ta~c~lan yan~na al~p Taberiye ~ehri üzerine yürüdü. Ak~am üzeri Taberi-ye'yi muhasara etti. Bir saat içinde kale d~~~ndaki k~sm~n~~ ele geçirdi. ~eh-rin sahibi Kontes Ehive yak~nlar~yla kaleye s~~~nd~~ ve haçl~~ ordusundan yard~m istedi.

Bunun üzerine, 24 Rebiülâhir / 3 Temmuz Cuma sabah~~ Haçl~~ ordu-su Safuriye ordugâh~ndan 24 Km. do~uda bulunan Taberiye'ye do~ru ha- reket etti (el-Feth s.76, 194: hassa askerlerimiz ve candarlarla gelip Taberiye'yi ku~att~ k; el-Ravzateyn, Il, 76: muhaf~z hassa askerleriyle Tabe-riye'yi ku~att~. Sonra, candarlan, la~~mc~lan, harçc~lan ve ta~c~lan ça~~rd~).

Haçl~~ ordusu Taberiye'ye do~ru hareket edince, emirler durumu Sul-tan'a bildirdiler. Sultan kaleyi muhasara edecek bir miktar asker b~ rakt~ k-tan sonra ordusunun ba~~na döndü. Takti~i netice vermi~, Taberiye'yi muhasara ederek Frenkleri harekete geçirmi~ti. Sultan onlar~n harekete geçti~ini duyunca "istedi~imiz oldu... renilirkrse Taberiye ve bütün sahil koru- maszz kalacak, fethimize kimse mani okmlyacak", dedi (el-Feth 5.77).

3 Temmuz Cuma sabah~~ Frenkler ortada süvarileri, süvarilerin etraf~n-da sur gibi yayalar~~ oldu~u halde Taberiye'ye do~ru yürüyorlar& Bu tak-tik onlar~n daha önce defalarca tatbik edip ba~ar~ya ula~t~rd~klar~~ bir yol-du. Sultan tedbirini alm~~~ onlarla sular~n bulundu~u yerlerin aras~n~~ tut-mu~tu. Buna ra~men Haçl~lar biraz sonra bir suyu ele geçirdiler. Oradan yollar~na devam etmek istediler. Sultan, Takiyyüddin ve Gökböri kuman-das~ndaki askerlerin terkedilen suyu tutmalar~n~~ emretti~i gibi, Haçl~lar~n ba~ka bir suba~~n~~ tutmalar~na imkân vermedi. Bugün iki taraf aras~nda ~iddetli muharebeler oldu. Dü~man sanld~. Su ve kaç~~~ yollar~~ tutuldu. Bununla beraber sallan henüz sa~lamd~. Her iki ordu olduklar~~ yerde ge-celedi. Geceyi ertesi gün yap~lacak çarp~~malar için haz~rl~kla geçirdi. Sul-tan dü~man~n kapana k~s~ld~~~n~~ gördü~ü için o geceyi ertesi gün yap~la-cak çarp~~malar için haz~rl~ kla geçirdi. Askerlere 400 çuval ok da~~tt~. Çe-~itli yerlere ok yüklü 70 deve yerle~tirip oku biten askerlerin buralardan ok almalar~n~~ emretti. Yeniden hücum müfrezeleri tayin etti.

(6)

432 RAMAZAN ~E~EN

4 Temmuz 1187 Cumartesi sabah~~ olunca Frenkler yürüyü~lerine de-vam etmek istedilerse de Müslümanlann ok ya~muru kar~~s~nda ilerleye-mediler. Henüz son bo~u~ma ba~lamam~~t~. Sultan saflar aras~nda dola~~-yor, askerleri hamle yapmayate~vik ediyordu. Sultan'~n Menkubers ad~nda bir memlükü vard~. At~n~n üzerinde en öndeydi. Hamlede öncülük yap-mak istedi. ~iddetli bir hamle yap~p dü~man saflar~na dald~. Arkada~lar~~ kendisini takip etmedi~i için tek ba~~na çarp~~t~, ~ehit oldu. Onun ~ehâde-tini gören askerler her taraftan dü~mana kar~~~ hücuma geçtiler. Iki taraf aras~nda sava~~ iyice k~z~~t~. Bu s~rada gönüllülerden biri kuru otlar~~ tutu~-turdu. S~ca~~n ve ate~in hareketiyle çaresiz kalan Frenkler hamleler yapt~-larsa da bir etkisi olmad~. Saflan parçaland~. Sava~~n kaybedildi~ini gören Kont Raymond, Renaud de Sidon, Balian d'Ibelin gibi tecrübeli Haçl~~ ku-mandalan Takiyyüddin'in kumanda etti~i kanada do~ru intihar hücumu yapt~lar. Takiyyüddin onlar~n kaçmas~na müsaade etti. Ba~kalar~n~n kaç-mas~n~~ önledi. Baz~~ küçük gruplar da etraftaki kalelere kaçt~lar. En sonra, kral Guy'ün etraf~nda toplanan ~övalyeler H~ttin tepesinde tutunmak iste-diler, kral~n k~rm~z~~ çad~nn~~ diktiler. Müslümanlar onlar üzerine hücum edip ba~ka bir çad~r kurmaya imkan veremediler. Nihayet, Gerçek Hâç elege-çirildi. Kral ve yan~ndakiler esir edildi. 25 Rebiülahir 583/4 Temmuz 1187 Cumartesi ak~am~~ sava~~ Müslümanlar için kesin zaferle sona erdi. Imâdeddin "ölüleri gören, kimse esir edilmemi~; ~sirleri gören, kimse öldürülme-mi~~ san~rdz. Haçhlar sahil bölgesini i~gal edeli Müslümanlar Halin zaferi gibi bir zafer kazanmam~~lard~. Allah di~er htikümdarlann yapamach~~n~~ Sultan'a nasib~tti ... Bu sava~~n hayret edilecek taraflar~ndan biri, Haçhlann ~övalyelerinin atlar~~ öldifrülmekciikçe öldürulmedikleridir. Tepeden t~rna~a z~rhl~~ olduklar~~ için, yekpare demir parças~~ gibiydiler. Ok, k~l~ç onlara i~l~miyordu. Bu seb~ble binlerce atlar: ol-du~u halde hiçbir at ganim~t al~nmad~" der (Sena Bark, yap. 231 b-232a).

Frenklerin bu sava~ta esir ve ölü kay~plar' 23 000 il â 6o 000 aras~nda de~i~ir. Kâd~'l-Fâd~l'~n kaleme ald~~~~ bir mektupta dü~man~n zayiat~n~n 40000'den fazla oldu~u söylenir. Imâdeddin'in kaleme ald~~~~ bir mektupta ise esir ve ölü dü~man~n zayiat~n~n 30000'den fazla oldu~u söylenir. Zafer-den sonra Sultan h~zl~~ bir fetih harekat~na giri~ti. Kudüs'ü, Sur ~ehri d~-~~nda bütün Filistin ~ehirlerini, Antakya ve Trablus topraklar~n~n büyük bir k~sm~n~~ k~sa bir zamanda elegeçirdi. Avrupa'n~n tepkisinin sert olaca~~-n~~ bildi~i için Akkâ ve di~er sahil ~ehirlerinde s~k~~ müdafaa tedbirleri ald~.

Bu sava~ta en büyük rolü okçular oynam~~, Sultan en çok onlara güvenmi~tir. Bilhassa hafif süvan Türk okçular dü~mana her~eyden çok zayiat verdirmi~lerdir. Ayr~ca, Müslümanlar~n ordusu bu sava~ta tulbler

(7)

halinde tertibedilmi~ti. Maknzrnin Kad~'l-Fad~l'dan nakline göre, "tulb" kelimesi O~uz lehçesinde, say~s~~ 70-1oo aras~nda de~i~en bir askeri birli~e verilen add~r. Fakat, Salâhaddin üzerindeki çal~~malanm~z s~ras~nda tulb kelimesinin daha geni~~ bir anlam ta~~d~~~n~, yani büyük-küçük her türlü birlik için kullan~ld~~~n~~ gördük. Mesela, ~madeddIn H~ttin sava~~ndaki Haçl~~ ordusu için,

"Frenkler kurtulu~~ umdular, güç durumda kalan tulbleri bir

ç~-k~~~ yolu arad~.", "Kont tulbtiyle kurtulu~~ yolu arad~.»

ifadelerini kullan~r. (Tulb kelimesi için bk. Ebü Hayyan el-EndelusI,

el-~drâk li-lisan al-Etrak,

n~r. A. Cafero~lu, ~stanbul m~ , s.66;

el-Httat,

I, 86; Quatremere,

Histoire des

Sul-tans Memluks,

I/I, 34-35, II, 27;-272;

Burhan-t !dik

tulb maddesi;

Litgatna-me-i Dihhuda,

tulb maddesi;

Salâhaddin devrinde Eyyü bikr Devleti, s.1

38).

Candâriye, nakkabün (la~~mc~lar), horasaniyye (harçc~lar), haccare~n (ta~ç~lar) kelimelerine gelince; metinlerden, bunlar~n kale harplerinde görev alan yaya askerleri için kullan~ld~~~~ anla~~l~yor. Candar kelimesi Fars-ça olup Selçuklular zaman~nda sultan~n muhaf~z birli~indeki askerler için kullan~l~rd~~ (~A,

Candar

maddesi). Salahaddin zaman~nda ise bu askerlere dâima kale muhasaralar~nda rastl~yoruz. Belki sultan~n muhaf~zlar~~ için de kullan~l~yordu

(Salâhaddin devrinde Eyyübiler Devleti, s.74, 143,

44). Nakka-bun, horasaniyye, haccarun s~ras~yla la~~mc~lar, harçc~lar, ta~c~lar demek-tir. Bu gün de manalan bellidir. Belki de bunlar Salâhaddin zaman~nda kale in~aas~~ ve tahribiyle u~ra~an askerlerdi

(Salill~addin devrinde Eyyübikr

Devleti,

5.143, 144). Sonra, Sultan'~n her birlikten

"câli~iyye"

(hücum müfre-zesi) ç~kard~~~n~~ görüyoruz. Bu kelime asl~nda harp ve güre~~ manalar~na gelen "çal~~" kelimesinden gelir. Ayn~~ zamanda, ucunda k~l tutam~~ bulu-nan büyük sancak için de kullan~l~r (Dozy,

Supp/ement

..., II, 186; B. ()gel,

Türk kültür tarihine giri~,

VI, 97-1 o 1, 283). Sonra bu kelime hücum müfre-zesi için kullan~lm~~t~r. Yine Türkçe olan ve dü~man kar~~s~ndaki öncü bir-li~i için kullan~lan

"yezek"

kelimesi de bu s~radaki kitaplarda çok görülür

(Divânü lugdt el-Türk, III,

88 st~'. 23;

Sakhaddin devrinde Eyyübiler Devleti,

s.138; ()gel,

ayn~~ eser,

ayn~~ cilt, s.101-103).

(8)

B~BL~YOGRAFYA

EL-AvNi, Ikd Veliyüddün Ef., nr.239o, XII, 16b-18b. EL-BüNDÂR~, Sena'l-Bark el-~d~ni, Esad Ef., Dr. 2249/2, yap. 230-233.

EBü'L-FEREC, Tarih, tercüme eden Ömer R~za Do~rul, Ankara 1950, II,

44o-443.

EBO SWME, el-Ravzateyn, M~s~r 1288, II, 75-85.

Encyclopt;die de l'Islam, nouvelle edition, Leyden-Brill 1960-1988, II, 456,

III, 528.

~ BN EL-AD~M, Ziibdet el-haleb, n~r. Sâmi Dehhan, Dima~k 1968, III, 91-96. ~ BN EL-ES~R, el-Kâmil fi'l-tdrih, Beyrut 1966, XI, 529-538.

~ BN FAZLULLAH, Mesdlik el-ebsdr, III. Ahmed, nr. 2797, XVI, 378-380.

~ BN KES~R, el-Bidâye ve'l-nihdye, Beyrut, XII, 320-322.

~ BN SEDDÂD, el-Nevddir el-sultâniye, n~r. Cemaleddin el-~eyyal, M~s~r

1964,s.7o-75.

~ BN V;ks~ L, A~llifern.c n~r. Cemaleddin Seyyal, Kahire 1953-1960, II,

187-196.

~ MWDEDDIN EL-KÂT~B, el-Feth el-Kussi fi'l-feth n~r. Mahmud Subh, Kahire 1962, 5.58-87, 191-193.

el-Terassid, Eyüb Hac~~ Be~ir A~a, nr.127, yap. 29-32, a

Bibliotheque Nationale, AY, nr. 6024, yap. goa-93a.

MALCOLM CEMERON LYONS — D. E. P. JACKSON, Saladin the politics of the

holy war, Cambridge 1982, pp. 91-96.

EL-MELIK EL-MANSUR, Mimir el-hakdik, n~r. Hasan Habe~i, Kahire 1968, s•93-97.

RUNCIMAN, STEVEN, Haçl~~ Seferleri Tarihi, tercüme eden F. I~~ltan, cilt

~~,

TTK

yay~nlar~, Ankara 1987, 5.368-385, 409-413.

SIBT B. eL-CEVZ~, Mir'at el-zamdm, 111. Ahmet, nr. 2907. XIV, 150-15 ~E~EN, R., Saldhaddin Eyydbi ve Devlet, ~stanbul 1987, s. t o9-1 2.

Referanslar

Benzer Belgeler

23 Mart Dünya Meteoroloji Gününü Etkinliğimiz; İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, Tarım ve Orman Bakanı Sayın Dr.. Bekir Pakdemirli, Ege Üniversite

Gezi Parkı ile başlayan ve tüm ülkeyi kaplayan büyük halk direnişi, polisin vahşi saldırısı ile karşılaştı.. 11 Haziran’da Taksim Meydanı’ndaki çadırlara,

TCMB, Temmuz ayı toplantısında, TL yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tutulabilecek kısmında bir artırıma

Bu raporda yer alan bilgi ve fikirler A1 Capital Menkul Değerler A.Ş.. tarafından güvenilir olduğuna inanılan

NOT: Formun Erasmus Program Koordinatörlerine Onaylatılıp Erasmus Ofis’e Teslim Edilmesi İçin Son Tarih: 23 Ekim 2019 günü saat

İPTAL DAVASININ KONUSU : 22.2.1994 günlü, 3974 sayılı "1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu, 3182 Sayılı Bankalar Kanunu, 2983 Sayılı

seçilmişse aktiftir. Armatür, algılama alanında bir cisim bulunduğu sürece, ama en çok girilmiş olan değer kadar akmaya devam eder. a)

O ana kadar sürekli Kur`an okuyan, eþinin saðlýðý için dua eden Ayþe Ha- ným, eþinin vefatýndan sonra yaþadýðý acýyý ve hayata yeniden nasýl baðlandý- ðýný