• Sonuç bulunamadı

Kahramanmaraş ili Maraş işi (dival işi) işlemeleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kahramanmaraş ili Maraş işi (dival işi) işlemeleri"

Copied!
193
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI NAKIŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

KAHRAMANMARAŞ İLİ MARAŞ İŞİ (DİVAL İŞİ) İŞLEMELERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Neslihan ZAYIF

ANKARA EYLÜL, 2013

(2)
(3)

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI NAKIŞ EĞİTİMİ BİLİM DALI

KAHRAMANMARAŞ İLİ MARAŞ İŞİ (DİVAL İŞİ) İŞLEMELERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Neslihan ZAYIF

Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hülya (KÖKLÜ) KASAPLI

ANKARA EYLÜL, 2013

(4)

i

Neslihan ZAYIF’ın Kahramanmaraş İli Maraş İşi (Dival İşi) İşlemeleri başlıklı tezi 18 Eylül 2013 tarihinde, jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan: Yrd.Doç.Dr. Yakude DEVELİOĞLU ………

Üye(Tez Danışmanı):Yrd.Doç.Dr. Hülya KÖKLÜ KASAPLI………

(5)

ii

Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalı, Nakış Eğitimi Bilim Dalında yüksek lisans tez çalışması olarak hazırlanan bu araştırmada; Kahramanmaraş ilinde bulunan Maraş işi (Dival işi) tekniği ile işlenmiş ürünleri tespit ederek ürünlerin özelliklerini bilimsel olarak ortaya koymak, ürünlerin bozulmaya uğramadan gelecek nesillere ulaşmasını sağlamak, işleme sanatının gelişmesine katkıda bulunmak amaçlanmıştır.

Araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; araştırma problemi, amacı ve önemi açıklanmıştır. Sınırlılıklar ve sayıtlılar belirlenip araştırma ile ilgili tanımlara yer verilmiştir. İkinci bölümde; Kahramanmaraş ilinin tarihçesi, coğrafi, ekonomik ve sosyal yapısına değinilmiştir. Ayrıca sanat, el sanatları, işleme ve Maraş işi ile ilgili bilgiler, Maraş işinin meslek analizi ve ilgili yayınlar yer almıştır. Üçüncü bölümde araştırma yöntemine değinilmiştir. Dördüncü bölümde, bulgu ve yorumlar ana başlığı altında; Kahramanmaraş ilinde tespit edilen ürünlerin çeşit, gereç, teknik, renk, motif ve kompozisyon özelliklerini belirten bilgi formları ve araştırmanın amaçları doğrultusunda aranan cevaplara ilişkin toplanan verilerin istatiksel analizleri sonucunda elde edilen bulgular ve yorumlar yer almaktadır. Beşinci bölümde ise araştırmadan elde edilen sonuç ve öneriler yer almaktadır.

Araştırmanın her aşamasında desteğini ve rehberliğini esirgemeyen ve sürekli olarak deneyimlerinden yararlandığım değerli danışmanım Yrd. Doç. Dr. Hülya (Köklü) Kasaplı’ya teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca; araştırmamda bana büyük destek veren meslektaşlarıma, her zaman yanımda olan, sabır ve anlayışlarını esirgemeyen aileme ve bu yolda benimle birlikte sabırla ilerleyen eşim Esabil Uğur Zayıf’a teşekkürlerimi sunarım.

2013

(6)

iii İŞLEMELERİ ZAYIF, Neslihan

Yüksek Lisans, El Sanatları Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Hülya (KÖKLÜ) KASAPLI

Eylül-2013, 177 sayfa

Sanatın temeli, insan ihtiyacından beslenmektedir. İnsan ihtiyaçları zamanla farklı sanat dallarının ortaya çıkmasına, gelişip daha da ilerlemesine neden olmuştur. Bu önemli sanat dallarından biriside el sanatlarıdır. Yapılan araştırmalar neticesinde el sanatlarına olan ilginin giderek azaldığı gözlenmektedir. Bunun en büyük nedeni ise zaman, ekonomik sorunlar ve teknolojinin ilerlemesidir.

Araştırmada, Kahramanmaraş ilinde bulunan Maraş işi iğne teknikleri ile işlenmiş ürünler tespit edilerek ürünlerin özellikleri bilimsel olarak ortaya konmuştur. Araştırma ile bu alanda yapılacak eğitime hizmet vermek, yeni uygulama alanlarında kullanılma imkanı sağlamak ve böylece yok olmaya yüz tutan geleneksel sanatlarımızı yaşatmak amaçlanmıştır.

Araştırma materyaline ulaşılabilmesi için Kahramanmaraş ilinde Maraş işi iğne teknikleri ile yapılan 22 adet ürün araştırma kapsamında incelemeye alınmıştır. Çalışmada betimsel araştırma modeli kullanılmıştır.

Araştırma kapsamında yöre ile ilgili bilgiler verilmiş, sanat, el sanatları, işleme sanatı ve Maraş işinin tarihsel gelişimleri incelenmiş, Kahramanmaraş’ta uygulanan Maraş işi iğne tekniklerinin meslek analizleri yapılarak işlem yaprakları hazırlanmıştır.

Araştırma kapsamında incelenen ürünlerin belgelenmesi amacıyla fotoğrafları çekilmiş, ürünlere ait bilgiler hazırlanan bilgi formalarına kaydedilmiş ve elde edilen bilgiler bulgular kısmında tablolaştırılarak genel sonuçlara varılmaya çalışılmıştır. İnceleme sonucu elde edilen verilere göre; Maraş işine ait ürün çeşitleri, işlemelerin zemin, işleme, süsleme ve kenar temizlemelerinde kullanılan gereç, renk, teknik, motif ve kompozisyon özellikleri tespit edilmiştir. Araştırmanın sonuç bölümünde ise elde edilen verilerin değerlendirmeleri yapılmıştır. Konuyla ilgili araştırmaların yapılması, halkın bilinçlendirilmesi ve ürünlerin sergilenmesi hususlarında önerilerde bulunulmuştur.

(7)

iv

CURRENT FOLK NEEDLEWORK (DİVAL NEEDLEWORK ) İN KAHRAMANMARAŞ

ZAYIF, Neslihan

Thesis Advisor Of The Department Of Handicrafts Thesis Advisor: Asst. Prof. Dr. Hülya (KÖKLÜ) KASAPLI

SEPTEMBER-2013, 177 page

Base of the art feeds from the human needs. The advancement of human needs developed over time has led to the emergence of different forms of art. One of these important art is handwork art. As a result of studies has been observed that interest in handwork is decreased. The biggest reason of this is economic issues, time and technology progresses.

In the study, in the province of Kahramanmaraş Maras work with needle techniques have been demonstrated in the scientific characteristics of the products identified and processed products. The purpose of this research is to serve contemporary education, to provide a possibility for new application areas thus disappear and deliver the traditional arts.

In order to access the research material 22 products made with Kahramanmaraş needle techniques were reviewed. In this study descriptive research model was used.

Within this research arts crafts and embroidery also examined their historical development Maraş works, also given information about the region, Maraş needle work techniques analysis was applied in order to prepare process sheet.

In order to documenting researched products, they photographed, information about products were recorded and tabulated at the general conclusion findings were studied. According to data obtained through examination Maraş range o products, process, decoration and materials used to clean up edges, color, techniques motif and composition were determined. Into the recommendation part, data obtained were analyzed, made at the relevant research public awareness and display of precuts also some relevant subjects suggested.

(8)

v

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI...i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

İÇİNDEKİLER ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... ix

ÇİZİMLER LİSTESİ ... xiv

BÖLÜM I... 1 1.GİRİŞ ... 1 1.1.Problem... 1 1.2.Araştırmanın Amacı ... 4 1.3.Önem ... 4 1.4.Sınırlılıklar ... 5 1.5.Varsayımlar... 5 1.6.Tanımlar ... 5 BÖLÜM II ... 8

2.KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 8

2.1.Yöre İle İlgili Bilgiler ... 8

2.1.1.Kahramanmaraş İlinin Tarihçesi ... 8

2.1.2. Kahramanmaraş İlinin Coğrafi Konumu, İklimi Ve Nüfusu ... 9

2.1.3. Kahramanmaraş İlinin Ekonomik Ve Sosyal Yapısı ... 10

2.1.4. Kahramanmaraş İlinin El Sanatları ... 10

2.2.Konu İle İlgili Bilgiler ... 13

2.2.1.Sanat ... 13

2.2.2.El Sanatları ... 13

2.2.3.İşleme ... 14

2.2.3.1.İşlemenin Tarihçesi ... 15

2.2.3.2.Türklerde İşlemenin Tarihçesi ... 16

(9)

vi

2.2.3.2.4.Anadolu Selçuklularında İşleme Sanatı ... 18

2.2.3.2.5.Beylikler Döneminde İşleme Sanatı ... 19

2.2.3.2.6.Osmanlılar Döneminde İşleme Sanatı ... 20

2.2.3.2.7.Cumhuriyet Döneminde İşleme Sanatı ... 22

2.2.4.Maraş İşi ... 24

2.2.4.1 Maraş (Sim-Sırma) İşinin Tarihçesi ... 25

2.2.5. Maraş (Sim-Sırma) İşi Yapımında Kullanılan Araç Ve Gereçler... 26

2.2.5.1. Maraş (Sim-Sırma) İşi Yapımında Kullanılan Araçlar ... 26

2.2.5.2.Maraş (Sim-Sırma) İşi Yapımında Kullanılan Gereçler ... 30

2.2.6.Maraş İşinde Kullanılan İğne Teknikleri ... 34

2.2.6.1.Maraş İşinde Kullanılan Yardımcı ve Süsleyici İğne Teknikleri ... 35

2.2.6.2.Maraş İşinde Kullanılan Kenar Temizleme Teknikleri ... 35

2.2.6.3.Maraş İşinin Meslek Analizi ... 35

2.3.İlgili Araştırmalar ... 74

BÖLÜM III ... 75

3.YÖNTEM ... 75

3.1.Araştırma Modeli ... 75

3.2.Evren ve Örneklem ... 75

3.3.Veri Toplama Tekniği ... 75

3.4.Verilerin Analizi ... 76

BÖLÜM IV ... 77

4.ARAŞTIRMA BULGULARI VE YORUMLARI ... 77

4.1.Bilgi Formları ... 77

4.2.Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi İşlemeli Ürünlerin Özellikleri……..158

4.2.1.Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi İşlemeli Ürünlerin Çeşitleri ... 158

4.2.2. Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi İşlemeli Ürünlerin Zemin, İşleme ve Kenar Temizlemelerinde Kullanılan Gereçler ... 158

(10)

vii

4.2.4. Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi İşlemeli Ürünlerin

İşlemesi, Süslemesi ve Kenar Temizlemesinde Kullanılan Renkler... 163

4.2.5. Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi Ürünlerin İşlemelerinde Kullanılan Motif Özellikleri ... 165

4.2.6. Kahramanmaraş İlinde Bulunan Maraş İşi Ürünlerin İşlemelerinde Kullanılan Kompozisyon Özellikleri ... 166

BÖLÜM V ... 168

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 168

5.1.Sonuç ... 168

5.2.Öneriler ... 170

KAYNAKÇA ... 171

(11)

viii

TAPLOLAR LİSTESİ

SAYFA Tablo 1. Maraş İşi İşlemeli Ürünlerin Çeşitleri ... 158 Tablo 2. Ürünlerin Zemin, İşleme ve Kenar Temizlemelerinde Kullanılan

Gereçler ... 159 Tablo 3. Ürünlerin İşlemesi, Süslemesi ve Kenar Temizlemesinde Kullanılan Teknikler ... 161 Tablo 4. Ürünlerin Zemin, İşleme, süsleme ve Kenar Temizlemelerinde

Kullanılan Renkler ... 163 Tablo 5. Ürünlerin İşlemelerinde Kullanılan Motif Özellikleri ... 165 Tablo 6.Ürünlerin İşlemelerinde Kullanılan Kompozisyon Özellikleri ... 166

(12)

ix

Şekil No: 1-Kahramanmaraş İl Haritası ... 12

Şekil No: 2-Büyük Cülde ... 27

Şekil No: 3-Küçük Cülde ... 27

Şekil No: 4-Askı ... 27

Şekil No: 5-Cağ ... 28

Şekil No: 6-Biz ... 28

Şekil No: 7-Möhlüke ... 29

Şekil No: 8- Makat ... 29

Şekil No: 9- Çıkrık-Çekiç ... 30

Şekil No: 10- Çiriş ... 31

Şekil No: 11- Çimento Kağıdı ... 31

Şekil No: 12- Sarı Karton ... 31

Şekil No: 13- Gri Karton ... 32

Şekil No: 14- Beyaz Karton ... 32

Şekil No: 15- Balmumu ... 32

Şekil No: 16- Sırma ... 33

Şekil No: 17- Sim ... 33

Şekil No: 18- İnci ... 34

Şekil No: 19- Pul ... 34

Şekil No: 20- Kurt... 34

Şekil No: 21- Tırtıl ... 34

Şekil No: 22- Desen Hazırlamak ... 37

Şekil No: 23- Çiriş Hazırlamak ... 38

Şekil No: 24- Çiriş Hazırlamak ... 38

Şekil No: 25- Deseni Beyaz Kartona Yapıştırmak ... 39

Şekil No: 26- Deseni Beyaz Kartona Yapıştırmak ... 39

Şekil No: 27- İşleme Kartonu Hazırlamak ... 40

Şekil No: 28- İşleme Kartonu Hazırlamak ... 40

Şekil No: 29- İşleme Kartonu Hazırlamak ... 41

Şekil No: 30- Kabartma Kartonu Hazırlamak ... 42

(13)

x

Şekil No: 34- Desenin İşleme Kartonuna Teyellenmesi ... 44

Şekil No: 35- Deseni Oymak ... 45

Şekil No: 36- Oyulmuş Deseni Kumaşa Yapıştırmak ... 46

Şekil No: 37- Kumaşı Kartona Teyelleyerek Germek ... 47

Şekil No: 38- Kabartma Desenini Hazırlamak ... 48

Şekil No: 39- Kabartma Desenini Hazırlamak ... 48

Şekil No: 40- Kabartma Desenini Hazırlamak ... 48

Şekil No: 41- Düz Sarma Yapmak ... 49

Şekil No: 42- Düz Sarma Yapmak ... 51

Şekil No: 43- Verev Sarma Yapmak ... 52

Şekil No: 44- Verev Sarma Yapmak ... 52

Şekil No: 45- Verev Sarma Yapmak ... 53

Şekil No: 46 - Yarmalı Sarma Yapmak ... 54

Şekil No: 47- Yarmalı Sarma Yapmak ... 54

Şekil No: 48- Yarmalı Sarma Yapmak ... 55

Şekil No: 49- Kabartma Sarma Yapmak ... 56

Şekil No: 50- Delikli Sarma Yapmak ... 57

Şekil No: 51- Delikli Sarma Yapmak ... 57

Şekil No: 52- Delikli Sarma Yapmak ... 58

Şekil No: 53- Delikli Sarma Yapmak ... 58

Şekil No: 54- Balıksırtı Yapmak ... 59

Şekil No: 55- Balıksırtı Yapmak ... 60

Şekil No: 56- Düz Pesent Yapmak ... 61

Şekil No: 57- Düz Pesent Yapmak ... 62

Şekil No: 58-Hasır İğne Yapmak ... 63

Şekil No: 59- Hasır İğne Yapmak ... 63

Şekil No: 60- Aplike Yapmak ... 64

Şekil No: 61- Aplike Yapmak ... 64

Şekil No: 62- Taç (Kenar) Çalışması Yapmak ... 65

Şekil No: 63- Taç (Kenar) Çalışması Yapmak ... 66

(14)

xi

Şekil No: 67- Kum Tırtıl Yapmak ... 70

Şekil No: 68- Pulu Boncuk İle Tutturmak ... 71

Şekil No: 69- İnci Dikmek ... 72

Şekil No: 70- Gri Kartonu Temizlemek ... 73

Şekil No: 71- Bindalının ön görünümü ... 78

Şekil No: 72- Bindalının arka görünümü ... 78

Şekil No: 73- Bindallının yaka detay görünümü ... 80

Şekil No: 74- Bindallının ön detay görünümü ... 80

Şekil No: 75- Bindallının ön görünümü ... 82

Şekil No: 76- Bindallının arka görünümü ... 82

Şekil No: 77- Bindallının ön etek ucu detay görünümü ... 84

Şekil No: 78- Bindallının ön detay görünümü ... 84

Şekil No: 79- Örtü... 86

Şekil No: 80- Şalvar ... 89

Şekil No: 81- Yastık ... 92

Şekil No: 82- Bindallının ön görünümü ... 95

Şekil No: 83- Bindallının arka görünümü ... 95

Şekil No: 84- Bindallının ön etek ucu detay görünümü ... 97

Şekil No: 85- Bindallının arka etek detay görünümü ... 97

Şekil No: 86- Bindallının ön görünümü ... 99

Şekil No: 87- Bindallının arka görünümü ... 99

Şekil No: 88- Bindallının arka detay görünümü ... 101

Şekil No: 89- Bindallının ön detay görünümü ... 101

Şekil No: 90- Cepkenin ön görünümü ... 103

Şekil No: 91- Cepkenin arka görünümü... 103

Şekil No: 92- Cepkenin ön detay görünümü ... 105

Şekil No: 93- Cepkenin kol detay görünümü ... 105

Şekil No: 94- Bindallının ön görünümü ... 107

Şekil No: 95- Bindallının arka görünümü ... 107

Şekil No: 96- Bindallının ön detay görünümü ... 109

(15)

xii

Şekil No: 100- Cepkenin ön detay görünümü ... 113

Şekil No: 101- Cepkenin kol detay görünümü ... 113

Şekil No: 102- Bindallının ön görünümü ... 115

Şekil No: 103- Bindallının arka görünümü ... 115

Şekil No: 104- Bindallının ön yaka detay görünümü ... 117

Şekil No: 105- Bindallının ön etek detay görünümü ... 117

Şekil No: 106- Fes ... 119

Şekil No: 107- Ceketin ön görünümü ... 122

Şekil No: 108- Ceketin arka görünümü ... 122

Şekil No: 109- Ceketin ön detay görünümü ... 124

Şekil No: 110- Ceketin arka detay görünümü ... 124

Şekil No: 111- Cepkenin ön görünümü ... 126

Şekil No: 112- Cepkenin arka görünümü ... 126

Şekil No: 113- Cepkenin arka detay görünümü ... 128

Şekil No: 114- Cepkenin ön detay görünümü ... 128

Şekil No: 115- Cepkenin ön görünümü ... 130

Şekil No: 116- Cepkenin arka görünümü ... 130

Şekil No: 117- Cepkenin sırt detay görünümü ... 132

Şekil No: 118- Cepkenin ön detay görünümü ... 132

Şekil No: 119- Bindallının ön görünümü ... 134

Şekil No: 120- Bindallının arka görünümü ... 134

Şekil No: 121- Bindallının ön detay görünümü... 136

Şekil No: 122- Bindallının arka detay görünümü ... 136

Şekil No: 123- Bindallının ön görünümü ... 138

Şekil No: 124- Bindallının arka görünümü ... 138

Şekil No: 125- Bindallının ön detay görünümü ... 140

Şekil No: 126- Bindallının kol detay görünümü ... 140

Şekil No: 127- Gelinliğin ön görünümü... 142

Şekil No: 128- Gelinliğin arka görünümü ... 142

Şekil No: 129- Gelinliğin ön detay görünümü ... 144

(16)

xiii

Şekil No: 133- Fes ... 152 Şekil No: 134- Fes ... 155

(17)

xiv

Çizim No: 1- Bindallı ... 81

Çizim No: 2- Bindallı ... 85

Çizim No: 3- Örtü ... 88

Çizim No: 4- Şalvar ... 91

Çizim No: 5- Yastık ... 94

Çizim No: 6- Bindallı ... 98

Çizim No: 7- Bindallı ... 102

Çizim No: 8- Cepken ... 106

Çizim No: 9- Bindallı ... 110

Çizim No: 10- Cepken ... 114

Çizim No: 11- Bindallı ... 118

Çizim No: 12- Fes ... 121

Çizim No: 13- Ceket ... 125

Çizim No: 14- Cepken ... 129

Çizim No: 15- Cepken ... 133

Çizim No: 16- Bindallı ... 137

Çizim No: 17- Bindallı ... 141

Çizim No: 18- Gelinlik... 145

Çizim No: 19- Yastık ... 148

Çizim No: 20- Bohça ... 151

Çizim No: 21- Fes ... 154

(18)

BÖLÜM I GİRİŞ

Bu bölümde, araştırmanın problemi, amacı, önemi, sınırlılıkları, varsayımları ve tanımlar yer almaktadır.

1.1.Problem

Sanat toplum hayatında önemli bir yer teşkil etmektedir. Yaşam tarzıyla birlikte, kültürlerini, beğenilerini, zevklerini ve coşkularını ortaya koyar.

Sanat kelimesinin aslı Arapçadan gelmektedir. Kök manası “iş (amel), yapma; tesir, kudret” sun’ kelimesinden türemiştir. Sun’un sözlükteki anlamı, bir iş meydana getirmek ve bir maddeye zihinde tasarlanan şekli verme işidir (Yeni Türk Ansiklopedisi, 1985: 3385).

Yaşamın içinden gelen bir insan etkinliği olan sanatın insanlıkla yaşıt olduğu söylenebilir. Genel olarak sanat, her hangi bir etkinliğin ya da bir işin yapılması ile ilgili yöntemlerin, bilgilerin ve kuralların tümüne birden denir. Sanatsal etkinliği, bazı düşüncelerin, amaçların, duyguların, durumların ya da olayların, deneyimlerden yararlanarak, beceri ve düş gücü kullanılarak ifade edilmesine ya da başkalarına aktarılmasına yönelik yaratıcı bir insan etkinliği olarak tanımlanabilir (Bozkurt, 1995: 15).

Sanatın içinde önemli bir yeri olan el sanatları da insanoğlunun var oluşuyla başlar. İnsanlar; ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek, korunmak ve yaşam şartlarını daha yüksek bir seviyeye taşımak için el sanatlarının ilk örneklerini oluşturmuşlardır. Ortaya çıkan sanat ürünleri toplumun kültürel özelliklerini, yaşam şartlarını ve dinsel inanışlarını yansıttığı için “geleneksel” ismini almıştır (Uşak, 2008: 1).

El sanatları, insanların iç dünyalarında hayal gücüyle tasarladıkları ve çevrelerine ifade etmekte zorlandıkları duygu ve düşüncelerini şekillerle biçimlendirerek yansıtan geçmişle günümüz arasında önemli bir bağ kuran kültür köprüsü oluşturmaktadır (Okan, 1979: 4).

Şehirli veya köylü kadın, ev veya toprağı ile uğraşmasının yanı sıra boş vakitlerini el işleriyle de doldururlar. Sahibi olduğu çadırdan saraya kadar, evini, ihtiyaçlarını karşılamak; çeyizlerini hazırlamak, yeri geldiğinde erkeğine maddi acıdan yardımcı olabilmek adına elinin emeğini ortaya koymaktan çekinmez. Türk kadını yaptığı işlerde halk sanatlarının geleneksel karakterini ruhunda taşıdığı yaratıcılık fikrini, sanat zevkini ve arzularını bazen figüratif

(19)

motiflerle sembolize ederek, bazen soyut formlar içinde yansıtarak halısında, kiliminde, çorabında, oyasında ve nakışında en güzel renklerle ifade eder (Akbil, 1970: 5).

El sanatlarının önemli bir gelir kaynağı olması, ailenin yaşam düzeyini yükseltmesi, boş zamanlarını ve iş gücünü değerlendirmesi, turizm gelirlerini artırması, hammaddeyi veya artık malzemeleri değerlendirmesi, gelenek ve göreneklerimizi yaşatması gibi önemli yararlarının yanı sıra, ürünlerin önemli birer kültür öğesi vasfını taşıdığını da göz önünde bulundurmak gerekir (Arlı, 2006: 1).

El sanatları yapım tekniklerine, kullanılan ham madde ve fonksiyonlarına göre yedi gruba ayrılır:

1. Hammadde olarak lif işleyen el sanatları a) Dokuma

b) Örgü c) İşleme

2. Hammadde olarak toprak işleyen el sanatları 3. Hammadde olarak maden işleyen el sanatları 4. Hammadde olarak ağaç işleyen el sanatları 5. Hammadde olarak taş işleyen el sanatları

6. Hammadde olarak deri ve hayvansal atıkları işleyen el sanatları

7. Hammadde olarak ince dal, sap ve ağaç çeşitlerini işleyen el sanatları (Arlı, 1987: 1).

İşlemeler, el sanatlarının önemli kollarından biridir. İşleme; duygu, düşünce ve inançlardan beslenerek; örf, adet, gelenek, görenek ve moda gibi kaynaklarla serpilen işlemeler, halkımızın yaratıcı gücü, el mahareti ve estetik değer ölçülerinin belgeleridir (Barışta, 1984: 9).

(20)

İnsanların giydiği kıyafetler ve çevresinde kullandığı eşyalar, kendi yaratıcı gücünü ve el emeğini kullanarak süslemeler yapması işlemenin ortaya çıkmasına, gelişmesine ve yaygınlaşmasına neden olmuştur (Markaloğlu, 2004: 5).

İşleme; pamuk veya ipekten yapılmış, beyaz ya da renkli, kalın ve ince kumaşlar keçe veya deri üzerine; yün, ipek, pamuk, keten, metal vb. iplikler kullanılarak elde veya makinede düz ve kabarık değişik iğne teknikleri yardımıyla yapılan süslemelere denilmektedir (Köklü, 2002: 1).

Kadınlarımız birçok eşyayı hazırlarken desen, renk, biçim, uyum gibi özelliklerin yanında özgün sanat anlayışını ve yöresel özellikleri birbiriyle harmanlayarak tasarımlarına yansıtmıştır. Kompozisyonları yaşadığı çevreden etkilenerek tasarlamış ve renklerdeki canlılık, uyum, doğanın estetiğini yansıtırken ürünlerin güzel sanatlar düzeyine ulaşmasını sağlamıştır

(www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/kahramanmara%C5%9F_co%C4%9Frafi_bilgiler: 1057). Geleneksel işlemelerimiz içerisinde yer alan ve kendini dünya çapında kanıtlamış paha biçilemez bir değere sahip olan el işlemelerimizden biri de Maraş (Dival işi) işidir.

Sim-Sırma işi; tersi ile yüzü farklı görüntüde, kartondan özel bıçağı ile oyularak çıkarılan ve kumaşa yapıştırılan desen, kartona gerilerek cülde denilen özel tezgahta üstten, çok katlı sim ve alttan mumlanmış iplikle karşılıklı tutturularak yapılan bir işleme türüdür. Maraş işi yüzden sarma ve tersten hiristo teyelini andıran bir görünümdedir. Alt iplik üstten, üst iplik ise alttan görünmez (Markaloğlu, 2004: 6).

İşlemelerin özelliklede Maraş (Dival işi) işinin yoğun olarak bulunduğu illerimizden biri de Kahramanmaraş’tır. Fakat günümüzde, şehrin tarihi yaşam kültürünü yansıtan geleneksel Maraş işi işlemelerinin zamanla yok olmaya yüz tuttuğu ve geleneksel üretimin azaldığı dikkati çekmektedir. Geleneksel üretimin yerini makinelere bıraktığı ve hızlı üretim teknikleri nedeniyle desenlerde bozulmaların oluştuğu belirlenmiştir.

Bu nedenle araştırma konusu olarak geleneksel Türk işlemelerinden biri olan Maraş işi tercih edilmiştir. Araştırma alanı olarak da Kahramanmaraş ili seçilmiştir.

Araştırma problemi doğrultusunda “Kahramanmaraş ili Maraş İşi (Dival işi) işlemelerinin özellikleri nelerdir?” sorusuna yanıt aranmıştır.

(21)

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacını; Kahramanmaraş ilinde bulunan Maraş İşi (Dival işi) tekniği ile işlenmiş ürünleri tespit ederek ürünlerin özelliklerini bilimsel olarak ortaya koymaktır.

Bu amaç doğrultusunda, aşağıdaki sorulara verilen yanıtlara cevap aranmıştır. Kahramanmaraş ilinde bulunan;

1) Maraş işi işlemeli ürünlerin çeşitleri nelerdir?

2) Maraş işi işlemeli ürünlerde kullanılan gereçler nelerdir?

3) Maraş işi işlemeli ürünlerde uygulanan teknik özellikler nelerdir? 4) Maraş işi işlemeli ürünlerde kullanılan renk özellikleri nelerdir? 5) Maraş işi işlemeli ürünlerin işlemelerinde kullanılan motif özellikleri nelerdir?

6) Maraş işi işlemeli ürünlerin işlemelerinde kullanılan kompozisyon özellikleri nelerdir?

1.3. Önem

Milli kültür hazinemiz olan el sanatlarına hak ettiği değerin ve önemin verilmemesi el sanatlarının unutulup yok olmasına sebep olmaktadır. Geçmişle kültürel bağ kurmak, çağdaşlaşan Türk toplumu için gereklidir. Ancak günümüz el sanatları ile geçmişteki el sanatları karşılaştırıldığında birbirine benzemediği ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni ise el sanatlarına yeterince sahip çıkılmamasıdır.

El sanatlarındaki bilinçli çalışmalar, gelecek kuşaklara zengin bir kaynak oluşturacak niteliktedir. Milli sanat beğenisine dayalı yeni ürünlerin yapılmasına ışık tutacak bu belgeler, çağdaş sanatın kavratılmasında da yardımcı olacaktır. Türk toplumunun kendi öz değerlerini yansıtan el sanatı ürünlerinin iç ve dış pazarda yer alması yolu ile geleneksel Türk el sanatlarını yaşatmak, geliştirmek ve tanıtmak adına büyük önem taşımaktadır.

(22)

Çok eski bir yerleşim yeri olan Kahramanmaraş el sanatları ve işlemeler açısından zengin bir kültüre sahip olmasına karşın yapılan araştırma ve inceleme sayısı oldukça azdır. Değişen yaşam koşulları ve beklentiler insanoğlunu sanattan ve emekten uzaklaştırarak kolay olana yönlendirmekte dolayısı ile kültürel değerler kaybolmaktadır. Kaybolan kültür mirasımızın bir dalı olan Maraş işi (Dival işi) işlemelerinin, incelenmesi, araştırılması ve günümüzdeki durumunun belirlenmesi gerekmektedir.

Yapılan bu çalışma ile zengin kültürel mirasa sahip olan Kahramanmaraş ili Maraş işi (Dival işi) işlemeli ürünlerin tespit edilmesi, tespit edilen ürünlerin özelliklerinin incelenmesi, kayıt altına alınarak tanıtılması ve önemini koruyarak gelecek nesillere aktarılması açısından önemlidir.

1.4. Sınırlılıklar

Araştırma aşağıdaki sınırlılıklar çerçevesinde yapılmıştır.

1) Araştırma kapsamı Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesinde ve Kahramanmaraş ilinde merkez ilçede bulunabilen Maraş işi ürünlerle sınırlıdır.

2) Araştırma tez süresi ile sınırlıdır. 1.5. Varsayımlar

Bu araştırmanın temelinde aşağıdaki varsayımlar yer almaktadır.

1) Kahramanmaraş ilinde bulunan Maraş İşi ürünler hakkında yapılan gözlem ve görüşmeler geçerli ve güvenilirdir.

2) Bu araştırmada başvurulan kaynaklar doğru ve güvenilirdir. 3) Örneklem evreni temsil edecek niteliktedir.

4) Veri çözümlemede kullanılacak istatistiksel yöntemler yeterlidir. 1.6. Tanımlar

Anavata: “Dival işlemelerinde, mukavva ve meşin yerine pamuk veya kalın iplik kullanarak yapılan bu teknikte klaptanın yerini renkli iplik alır. XVIII. yy. sonu ile XIX. yy.da kullanılmıştır” (Sürür. 1976: 41).

(23)

Bindallı: Üzeri metal ya da metal bükümlü ipliklerle işlenmiş, kadife ya da atlastan yapılmış gelin elbisesidir. Genellikle uzun kollu ve ayak bileğine kadar uzun dikilen bu elbiselerin belden kesiksiz ya da etek ve ceket türünde yapılan iki tipi bulunmaktadır (Barışta, 1999: 200).

Bohça: Değişik boyutlarda kare ya da kareye yakın dikdörtgen biçimde olan keten, atlas, ipek, kadife, saten, pamuklu vb. gibi kumaşlar üzerine yapılan işlemelerle bezenmiş, eşyayı taşımak ya da temiz kalması amacı ile yapılmış örtülerdir (Barışta, 1999: 200).

Cepken: Göynek üzerine giyilen üzeri işlemelerle bezenmiş yakasız, uzun kollu, önden açık ve çuha, kadife, atlas vb. gibi kumaşlardan yapılan bir tür kısa ceket. Cepkenler üçe ayrılmaktadır bunlar; kadın, erkek ve çocuk cepkenleridir (Barışta, 1999: 201).

Divan Örtüsü: Uzun dikdörtgen biçiminde kadife, saten vb. kumaşlara yapılmış etekleri işlemelerle bezenmiş örtülerdir (Barışta, 1999: 235).

Kur’an Kabı: Kur’an-ı Kerim’i saklamak amacıyla kullanılan bir tür işlemeli kutu (Barışta, 1999: 235).

Klaptan: “İpek iplik üzerine altın ya da gümüş tel sarılarak elde edilen metal iplik” (Özcan, 1994: 291).

Metal iplik: “Altın, gümüş ya da bakırdan çekildikten sonra altın ve gümüşle yaldızlanan ipliklerdir. Metal ipliklerin bir de metal bükümlü ipek iplik olarak isimlendirilebilecek metalle ipek birlikte bükülerek yapılmış ve halk dilinde "sim" olarak isimlendirilmiş çeşitlemesi ve sırma adıyla bilinen gümüş çeşitlemesi vardır” (Barışta, 1999: 220).

Seccade: Namaz kılmak amacıyla hazırlanmış, secde ve tabanlıktan oluşan, işlemeli örtü (Barışta, 1999: 235).

Sırma: Altın yaldızlı, ince gümüş tel. Haddeden geçirilerek iplik haline getirilmiş altın ya da gümüş tel (Özcan, 1994: 291).

Sim: Altın yaldızlı ince gümüş telin, iplik üzerine sarılması ile meydana gelen iplik (Özcan, 1994: 291).

(24)

Şalvar: Genellikle ağı çok bol olan ve bele bir uçkurla bağlanan, geniş pantolondur (http://tdkterim.gov.tr/bts/).

Yastık: Kare, dikdörtgen, daire, silindir formlarında hazırlanmış, dayanmak ya da yaslanmak için kullanılan çeşitli işlemelerle bezenmiş bir tür bez destek (Barışta, 1999: 235).

Yatak Örtüsü: Yatakların üzerini örtmek için işlenmiş dikdörtgen örtülerdir (Barışta, 1999: 235).

(25)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1. Yöre İle İlgili Bilgiler

2.1.1. Kahramanmaraş İlinin Tarihçesi

Maraş adının anlamının ne olduğu ve nereden geldiği konusunda birkaç görüş bulunmaktadır. Herodot, Hitit komutanlarından Maraj adlı bir kumandanın şehri kurmasından dolayı şehre Maraj adı verildiğini belirtmektedir. Hitit İmparatorluğu (M.Ö. 2000 - 1200) zamanında bu devletin önemli yerleşim yerlerinden biri olan bu şehrin adı, Hititlerden kalan yazıtlarda Maraj ve Markasi şeklinde geçmektedir. Asur krallarından Sargon'un zamanından kalan Boğazköy yazıtlarında Maraş’ın adının Markaji olarak geçtiği görülmektedir. Geç Hitit Devleti'nin önemli yerleşimlerinden biri olan Maraş’ın adı bu dönemde Gurgum olarak belirtilmektedir (Eyicil, 2009: 23). Bu isim Romalılar döneminde de kullanılmış ve Romalı imparator Germanikus’un oğlu Kalligula’nın, babasının adını bu şehre verdiği bilinmektedir. Bizanslılar döneminde de “Germanicia” ismi kullanılmıştır (Atalay, 1973: 48).

“Bu görüşlerin yanı sıra Maraş adının Arapça "zelzele - titreme" anlamına gelen "Re'aşa" fiilinden türeyerek "Mer'aş" olduğunu da iddia edenler de bulunmaktadır” (Eyicil, 2009: 23).

Müslümanlar tarafından Hz. Ömer zamanında fethedilen şehir Germanicia ismiyle anılmaktaydı. Bu bölgede uzun yıllar boyunca Memluklular, Selçuklular, Ermeniler ve Abbasiler hüküm sürmüştür. İslam hâkimiyetinin Suriye’den Anadolu’ya yayıldığı sırada, Maraş’ın Arap-Bizans nüfus alanları arasında sınır bölgesi olduğundan dolayı Rumlar tarafından sık sık tahrip edilip yakıldığı görülmektedir. Yavuz Sultan Selim, Maraş Çaldıran savaşının ardından Osmanlı devletinin topraklarına katarak, merkezi Maraş olmak üzere Sumaysat, Antep, Malatya ve Karsulkadiriye Sancaklarının bağlandığı Dulkadiriye eyaletini kurmuştur (Yakar, 1997: 11).

Maraş şehri 1866 yılında da sancak olarak Halep valiliğine bağlanmıştır (Yakar, 1997: 11).

Mondros Mütarekesinden sonra 1919'un Şubat ayında İngilizlerin, Suriye İtilafnamesi gereği 29 Ekim 1919'da da Fransızların işgaline uğrayan şehir, 12 Şubat 1920 tarihinde

(26)

hürriyetine kavuşmuştur. Maraş halkı, 21 Ocak 1920'de başlayan ve 11 Şubat 1920'ye kadar süren Kurtuluş Mücadelesini kazanarak kendi şehrini kurtarma şerefine erişmiştir. Türk Kurtuluş Mücadelesinin önderi olan Maraş şehri, bu önder hareketi nedeniyle 5 Nisan 1925 tarihinde dünyada bir ilk olarak Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiş ve yine 7 Şubat 1973 gün ve 1657 Sayılı Kanunla ismi Kahramanmaraş olarak değiştirilerek onurlandırılmıştır (www.kmtso.org.tr/statik.php?file=km_gebi).

2.1.2. Kahramanmaraş İlinin Coğrafi Konumu, İklimi ve Nüfusu

Türkiye'nin 13. büyük şehri olan Kahramanmaraş 14.346 km²’lik yüzölçümüne sahiptir. 37–38 kuzey paralelleri ile 36–37 doğu meridyenleri arasında yer almaktadır. Merkez ilçe deniz seviyesinden 568 m. yükseklikte bulunurken ilin kuzey kısımları oldukça dağlıktır. Yeryüzü şekilleri genellikle Güneydoğu Torosların uzantıları olan dağlarla ve bu dağlar arasında kalan çöküntü alanlarından oluşmaktadır (http://www.Kahramanmaraş.gov.tr).

Kahramanmaraş'ın İlçeleri: Afşin, Andıran, Ekinözü, Elbistan, Çağlayancerit, Pazarcık, Göksun, Türkoğlu ve Nurhak’ dır.

Kahramanmaraş’ın başlıca dağları şunlardır: Koç dağı, Salavan dağı, Engizek dağı, Ahir dağı, Bin boğa dağları, Deli Hübek dağı ve Nurhak dağı’dır (http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/kahramanmara%C5%9F_co%C4%9Frafi_bilgiler).

Kahramanmaraş İli'nin geniş akarsu ağının yanı sıra vadilerde önemli yer tutmaktadır. Kahramanmaraş’ın yüz ölçümünün %16,3'lük bir bölümünü ovalar oluşturmaktadır. Ceyhan ırmağı vadisi boyunca sıralanan bu ovaların başlıcalar ise Kahramanmaraş ve Elbistan ovalarıdır (www.kahramanmaras.bel.tr).

Kahramanmaraş üç ayrı coğrafi bölgenin (Akdeniz Bölgesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi ) birbirine en çok yaklaştığı alanda yer almaktadır (www.kahramanmaraş.gov.tr).

İklim yönünden Akdeniz iklim kuşağında yer almaktadır. Akdeniz iklimine tam tamına uyan, kışları ılık ve yağışlı yazları sıcak ve kurak asıl Akdeniz iklimi, ilin 1000m.ye kadar olan kesimlerinde görülmektedir. Kışları, 1000 metreyi aşan yükseklere çıkıldığında soğuk ve kar yağışlı, yazları ise kısmen serin bir Akdeniz dağ ikliminin etkileri hissedilir (Dalkıran, 2005: 10).

(27)

Kahramanmaraş tarihi eserleri ve tabi güzellikleri çok olan illerimizden biridir. Fakat ilimizde tarihi eserlerden çok az bir kısmı kullanılır durumdadır. Kahramanmaraş’ ta bulunan tarihi eserler şunlardır; Ulu Cami, İklime Hatun Cami, Hatuniye Cami, Taş Mescid ve Medrese, Eshab-ı Kehf Külliyesi, Sütçü İmam Anıtı, Ceyhan Köprüsü, Köroğlu Kalesi,

Kahramanmaraş Kalesi ve Kız Kulesi

(http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/kahramanmaraş_tarihi_eserler). 2.1.3. Kahramanmaraş İlinin Ekonomik ve Sosyal Yapısı

Kahramanmaraş'ın ekonomik yapısı, Cumhuriyet'ten 1980'li yıllara kadar tarım, hayvancılık ve küçük el sanatlarına dayalı olarak gelişmiştir. Kahramanmaraş İli topraklarının sadece %20’si tarıma ayrılmaktadır. Hayvan ve hayvan ürünleri kırsal kesimin başlıca gelir kaynağını oluşturmaktadır. Türkiye'de değişen piyasa ekonomisi kural ve ilkelerinin benimsenmeye başlanması ile 1980'li yılların başından itibaren Kahramanmaraş, bu çerçevede izlenen ekonomik politikalara hızlı uyum göstermiştir. Ekonomik olarak

sanayileşme ve çağdaş ticaret sürecine girilmiştir

(http://wwwturkey.com/forum/viewtopic.php?t=95908).

Kahramanmaraş’ın kuruluşu çok eskilere dayandığı için sosyal yapısı da oldukça zengin ilimizden biridir. Halkın yaşantısında yakın bir tarihe kadar yoğun olarak birçok örf, adet ve gelenekler mevcuttu ancak modernleşmenin getirdiği yeni yaklaşımdan dolayı da son zamanlarda şehrin sosyal yapısında değişime olmuştur. Elbette ki şehrin sosyal dokusu eski izleri de taşımaktadır. İlin yerli aileleri genellikle varlıklı aileler olmakla birlikte göçle gelenler ise çoğunlukla işçi sınıfına mensuplardır (Tepebaşı, 1997: 77).

Kahramanmaraş yapılan ekonomi ve eğitim yatırımları ile Güneydoğunun önemli bir merkezi haline gelmiştir. Sütçü İmam Üniversitesinin Afşar kampüsü ile şehrin çehresi değişmiş ve şehir modern bir görünüm kazanmıştır (Tepebaşı, 1997: 77).

2.1.4. Kahramanmaraş İlinin El Sanatları

Kahramanmaraş Türk el sanatları tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kahramanmaraş'ın en önemli el sanatlarından biri olan sim sırma işlemeciliği yöreye has bir işleme sanatıdır. Bu zarif işlemeciliğin örneklerine çeşitli kıyafetlerde, Osmanlı Saraylarında ve müzelerde rastlamak mümkündür. İşlemeciliğin en bol örneklerini bayan elbiseleri, seccadeler, bohçalar, yastıklar, yatak örtüleri, masa örtüleri vb. gibi ürünler üzerine yapılan el işçiliği olarak

(28)

değerlendirebiliriz. Kahramanmaraş sim sırma işinin adının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında haklı bir şöhrete ulaştırdığı görülmektedir. Sim sırma işlemeciliğinin yanı sıra bakırcılık, deri işçiliği (köşkerlik), kuyumculuk, ağaç oyma sanatı ve dokumacılık da

Kahramanmaraş’ın en önemli el sanatlarındandır

(29)

Şekil 1: Kahramanmaraş İl Haritası

(http://www.frmsu.com/kahramanmaras/67750-kahramanmaras-il-haritasi-kahramanmaras-il-haritasi-resmi.html).

(30)

2.2. Konu İle İlgili Bilgiler 2.2.1. Sanat

Sanat kelimesinin sözcüklerdeki karşılığına bakarsak, insanoğlunun tasarladığı yapıtlarda güzellik ülküsü arayışı biçiminde bir tanımla karşılaşırız (Südor, 2006: 7).

Sanatın tam bir tanımını yapmak oldukça zordur. Bu tanım isteğe ve güdülen amaçlara bağlı olarak, devirlere ve toplumlara göre değişebilmektedir. Sanat, toplumların ve bireylerin sanat denilen olgudan beklentilerine göre değişiklikler gösterebilmektedir. Sanat; insanın yeteneklerini yalnızca fayda sağlamaya yönelik amaçlar için değil, evrenin ve dünyanın sırlarına erişebilmek, kişisel bunalımlarını yatıştırmak, heyecanlarını doyurmak ve başkalarına duyurmak ve nihayet, ruhsal özlemlerini uygun düzeyde yaşayabilmek isteği ile kullanması ve değerlendirmesi anlamına gelir. Daha kapsamlı bir deyişle sanat; insanın insan olma yazgı ve koşulunu yenme, kendini aşabilme çabasıdır (Kınay, 1993: 1).

Sanat, düşüncelerin, amaçların, duyguların, durumların, olayların, beceri ve düş gücü kullanılarak anlatılmasına ya da başkalarına iletilmesine yönelik yaratıcı insan etkinliğidir. Başka bir ifadeyle sanat; insanın kendini anlatma, kendi dışındaki dünya ile iletişim kurma ve etkileme gibi dürtüleri ile ortaya çıkan bir olgu olarak tanımlamak mümkündür (Alpaslan, 2003: 1).

Sanat insanlar tarafından yaratılan, belirli bir estetik nitelik ve değere sahip olan yaratı eser ya da ürünlere verilen ad olarak tanımlanmaktadır. Sanat eserinin yaratılmasını olanaklı kılan doğa, yeteneğe dayanan ya da tecrübeyle kazanılmış olan becerilerdir (Akbil, 1970: 7).

2.2.2. El Sanatları

El sanatları, insanların; iklim ve diğer dış etkenlere bağlı olarak doğan ihtiyaçları karşısındaki faaliyetleri ile başlayan en eski sanat kollarından biridir (Akbil, 1970: 5).

El sanatları; işleme, süsleme gibi daha çok el emeği ile yapılan ve incelikle işlenen eserlerdir. Güzel sanatların bir kolu olan el sanatları göz nurunun, ince zevkin, uzun sabrın, gönüllerde yatan düşüncelerin sanat olarak dökülmesidir. İğne oyasından dantel işlemeciliğine, tahta oymacılığından sedef kakmacılığına kadar hepsi el sanatlarıdır (Yeni Rehber Ansiklopedisi, 298).

(31)

El sanatları, insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacıyla ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun sanatsal beğenilerini, duygularını ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek “geleneksel” vasfı kazanmıştır (www.kultur.gov.tr).

Bireylerin bilgi ve becerisine dayalı genellikle hammaddelerin kullanıldığı basit aletlerle ve elle yapılan el sanatları yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan, toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerini, folklorik özelliklerini taşıyan gelir getirici üretime yönelik etkinliklerdir (Öztürk, 1998: 128).

El sanatı kavramının günümüz koşullarında yeniden şekillendiği açıktır. Bu koşullar dikkate alındığında el sanatlarının tanımını şu şekilde yapmak mümkündür; belli bir geçmişi olan, kuşaktan kuşağa öğrenilerek günümüze kadar gelen ve eğitimi verilen, görsel ve sanatsal değere sahip, el ile belli bir üretim tekniği kullanılarak ya da sermaye ve tesis gerektiren, ticari ya da bireysel amaçlı, turistik ve otantik, kullanım ve hatıra eşyası üretimine dayalı uğraşıların ortak adıdır (Ölmez ve Etikan, 2008: 381).

2.2.3. İşleme

İşlemenin farklı tanımları bulunmaktadır. Bunların bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür.

İşleme; değişik dokumalar veya deri üzerine; makinede ya da elde, iğne veya tığ ile değişik iplikler kullanılarak düz veya kabarık olarak yapılan süslemelerdir (Sain,1987: 5).

İşleme; pamuk veya ipekten yapılmış, beyaz ya da renkli, kalın ve ince kumaşlar keçe veya deri üzerine; yün, ipek, pamuk, keten, metal vb. iplikler kullanılarak elde veya makinede düz ve kabarık değişik iğne teknikleri yardımıyla yapılan süslemelere denilmektedir (Köklü, 2002: 1).

İşlemenin genel bir tanımını yapmak istersek işleme; her cins kumaş veya deri üzerine, elde ya da makinede, iğne ve tığ gibi basit araçlarla, kasnak, gergef ve kağıt vasıtasıyla gerilen zemin üzerine, çeşitli renkli iplik, sim, sırma veya tel kullanılarak, farklı tekniklerin düz veya kabarık bir şekilde uygulanması sonucunda el emeği göz nuru ile oluşturulan süslemelerdir (Çelebik, 1996: 32).

(32)

2.2.3.1. İşlemenin Tarihçesi

El sanatları gibi işlemede insanların günlük ihtiyacını karşılamak, kıyafetlerini ve kullandıkları eşyalarını bezemek arzusuyla doğmuştur. İnsanoğlunun, iki parçayı birbirine ekleme, düz bir dikişi bile dekoratif anlamda yapma amacı ile gelişmiş bir sanat dalıdır (Akbil, 1970: 25).

Önceleri deri parçalarını daha sonraları ise çeşitli kumaşları birbirine eklemeyi öğrenen insanoğlu, meydana getirdiği bu dikişi estetik katmak amacıyla süslemiş ve çeşitli teknikler geliştirerek işlemeyi bulmuştur (Barışta, 1998: 13).

Uygarlıkların dünya üzerindeki yeri, kültürü ve kullandıkları malzemeler farklı işleme tekniklerinin ortaya çıkmasın da etkili olmuştur. İşlemenin ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıktığını tam manasıyla söylemek mümkün değildir. Köklü geçmişi elinde bulunduran Orta Asya’da bulunan eserlerde Hitit, Mısır, Asur, İran, Mezopotamya ve Yunan gibi uygarlıklara ait tarihi değerler bulunmuştur. Bu tarihi değerler geçmişten günümüze işlemenin tarihçesi hakkında bize az da olsa engin bilgiler vermektedir (Sürür, 1976: 8).

İşleme sanatı hakkındaki bilgiler, mitoloji ve efsanelerden öğrenilmektedir. İlyada efsanesinde işlemelerden bahsedilmektedir. “Odeyeseus kılık değiştirerek Lykomede’nin evine gider bohçasındaki işlemeleri gösterir”. Yine mitolojide Musa Peygamber kutsal sandığın örtüsünün işlemeli olmasını istediği için Nuh Peygamberin kızı Neoma gergefi bulmuştur. M.Ö. 2500 yıllarında Sümer kadın kıyafetlerinin işlemeli bilhassa etek kenarlarının saçaklı olduğu görülmüştür. M.Ö. 1000-612 yıllarına ait Asur bayan elbiselerinde işleme görülmüştür, dokumacılıklarının yanı sıra aplike tekniği ile yapılan halılarda bulunmaktadır. Pers okçu kıyafetlerinde görülen sarı ve beyaz renkteki işlemeler ayrıca Sus sarayının duvar frizleri Perslerde işlemenin varlığına kanıttır (Berker, 1981: 3).

Eski çağlardan kalma mağara resimlerinden anlaşıldığına göre, ilk olarak nakış giysileri bezemekte kullanılmıştır. Pers, Asur ve Babil mağara duvar resimlerinde el işi ile süslenmiş giysiler görülmektedir. Nakışta çok usta olan eski Mısırlılar, doğu uygarlıklarında yüzyıllar boyunca çok narin el işi eserler yapılmışlardır. Japonya’da ipek kumaşlar üzerine doğa resimleri işlenmiştir. Çin nakışlarını parlak renkli ipliklerle insan ve ejderha motifleri süslerken bu motiflerin dış çizgileri sırmayla yani altın ipliklerle belirginleştirilmiştir. Bizans işlemelerinde ise sivil ve dinsel giysiler, hatta at koşumları bile nakışla süslenmiştir (Anonymous, 1993: 23).

(33)

Bilindiği gibi ipek, yün, keten, pamuk, metal ve deri gibi farklı iplikler kullanılarak çeşitli iğneler ve uygulama biçimleriyle keçe, deri, dokuma ve kumaş çeşitlemeleri üzerine yapılan bezemeler olarak tanımladığımız işlemeler giyim kuşamın yanı sıra aksesuar ve ev dekorasyonun da kullanılan örtülere kadar geniş bir alanda uygulanmaktadır. İşleme türleri kadın, erkek, çocuklar için hazırlanmış giysi, göynek, başörtüsü, duvak, kına bezi, iç çamaşırı, don, yelek, cepken, şalvar, bebek takımları ve sünnet giysilerinden, sedir örtüsü, yastık, bohça, havlu, peşkir, yorgan çarşafı, yatak çarşafı, perde ve çeşitli mutfak örtülerine kadar yayılmaktadır (Barışta, 2005: 208).

Türklerde çok gelişmiş bir sanat dalı olan işleme konusunda her şehrin kendine özel bir nakış tekniği bulunmaktadır. Eskiden, genç kızların çeyizinin tamamını, elle işlenmiş giysi ve örtü gibi farklı ürünler teşkil ederdi ve bu durum nakışın gelişip ilerlemesine çok yardımcı olmuştur. Ömrü haremde geçen kadınları için ise nakış en büyük vakit geçirme ve oyalanma vasıtasıydı. İyi bir evlenme yapmak isteyen genç kızlar, her şeyden önce nakış öğrenmek zorundaydılar. Nakış öğrenmek aynı zamanda, genç kıza estetik bir eğitim verildiği anlamına gelirdi. Kızın değerini, zevkini, becerisini ve sabrını gösteren iğne çalışmaları olurdu. Bir genç kız, evleneceği günü bekleyerek, zanaatı üstüne eğilir, çeşitli iplik ve sırma ile zenginleştirilmiş türlü renkteki motifleri büyük bir heyecanla icra ederdi. Türk nakışçılığına Batı ülkeleri nakışlarında pek rastlanmayan o güzelliği ve o hayran olunacak sanatçı vasfını kazandıran işte bu psikolojik etken olmuştur (Arseven, 1984: 268-269).

Türk işleme sanatı Orta Asya Hunları, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Selçuklular, Anadolu Beylikleri, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere, tarihi bir süreç içinde incelenebilir. Bu tarihi süreç içinde, Türk sanatının oluşumu ve bugüne ulaşması, bir bütünlük ve devamlılık içinde, ülke farklarını aşan bir güçle kendini göstermektedir. Türk devletlerini bir zincirin halkaları gibi birbirine bağladığı düşünülmektedir (Aslanapa, 1984: i).

2.2.3.2. Türklerde İşlemenin Tarihçesi

Türk işleme sanatının Türklerin tarihi kadar eski olduğu kesindir. Eski Türk kavimleri arasında dolaşan gezginler işlemeli elbiselerden, çadırlardan ve diğer eşyalardan söz etmişlerdir (Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi, 1982: 971).

Kaşgarlı’nın “kız çikin çikmedi” cümlesini “kız nakış yaptı, altın tellerle ipek kumaş üzerine” şeklinde tasfirlenebilir. Günümüzde olduğu gibi, söz konusu yüzyılda Türk kadınlarının ve genç kızların altın sırmalı ipliklerle nakış yaptıklarını göstermektedir. Böylece

(34)

milli kıyafetlerdeki bu tip el nakışlarının geçmişinin de en az XI. yüzyıla kadar uzandığı anlaşılmaktadır ( www.akmb.gov.tr).

Türk sanatçıları, doğada gördüklerini kendilerine özgü renk ve şekillerle taşa ve duvara yansıttıkları gibi, bunları deri ve kumaşlara da işlemeyi denemişler ve böylece “Türk süslemeleri” ortaya çıkmıştır. Dünya sanat tarihinde Türk işlemeleri denmesinin nedeni, yapılan araştırmalar sonucunda Türk toplumlarının yaşadığı Kafkasya, Türkmenistan ve Kırım gibi yerleşim yerlerinde çok eski ürünlerin bulunmasıdır (Sain, 1987: 5).

Türk boylarının Anadolu’ya gelmeden önce Asya’da yaşadıkları yörelerde yaptıkları ve çevrelerinde bulunan kültürlerle etkileşim halinde olmaların dolayı gelişen işlemeler Anadolu Türk işleme sanatının tarihsel bir bağıdır. Elde edilen bulgularda ise uygulanan teknik, kullanılan gereç, seçilen konu, yapılan biçimlendirme ve renklendirme açısından Anadolu öncesi Türk işleme sanatının hangi kaynaklardan beslendiğinin, hangi aşamalardan geçtiğini ve ulaştığı düzey konusunda bilgi vermektedir. Bu bulgular arasında en ilgi çekenleri ise Hun, Göktürk ve Uygur işlemeleridir (Barışta, 1984: 5).

2.2.3.2.1. Hunlarda İşleme Sanatı

Zengin ürünlerden oluşan Anadolu öncesi Türk sanatının örnekleri M.Ö. 3. yüzyıldan günümüze kadar ulaşan eserlerdir. Altay çevresinde ele geçirilen eserler arasında yeşil, kırmızı altın kakmalı düğmeleri ve altın süslemeleri bulunan elbiseler, altın süslerle bezenmiş gömlek M.Ö. 1-2. yüzyıllardaki metal plaka aplikenin varlığını ortaya koymaktadır. Noin Ula 6. kurganında ele geçirilen duvar perdesi ise zincir işinin uygulandığını kanıtlamaktadır (Barışta, 1995: 7). Pazırık ve Nion Ula’daki kurganlarda işlemeler, halılar ve kumaşlar bulunmuştur (Aslanapa, 1984: 264).

Kurganların içine dolan kar suyunun hemen donması ve erimeden kalması kumaşların, ağaç eserlerinin, halıların, keçelerin, işlemelerin ve hatta cesetlerin yüzyıllar boyunca bozulmadan günümüze kadar kalmasını sağlamıştır. Moskova ve Petersburg (Leningard) müzelerinde sergilenen Pazırık ve Noin-Ula kurganlarından çıkan ürünler, Hun’ların sanatını büyük bir ölçüde yansıtmaktadır (Sürür, 1976: 11).

Kurganlardan çıkan eserler dışında yazılı kaynaklar da işlemenin Hunlarda var olduğundan söz edilmektedir. Bizans elçisi olarak Hun İmparatoru Atilla’nın sarayına gönderilen tarihçi Priskos, “Bizans İmparatorluğu ve Atilla” isimli çalışmasında, Hun

(35)

sarayında bulunan kadınların elbiselerindeki işlemelerle alakalı bilgiler vermektedir (Çıttır, 2009: 10).

2.2.3.2.2. Göktürklerde İşleme Sanatı

Yazılı kaynaklardan ve yapılan kazılardan da anlaşıldığı gibi Göktürler devrinde Türklerin işleme yaptıkları bilinmektedir. Bizans elçisi olan Zemarhos’un 568 yılında yazdığı seyahatnamede büyük hakanın kakım kürkleriyle ve ipek işlemelerle süslü çadırında yaşadığı anlatılmaktadır. Katanda kurganında ele geçirilen ipekli ve kürklü elbiseler, elbiselerin dikiş yerlerinde kaytanlarla yapılan kapatmalar, Kültiğin’in barkı ve çevresinde bulunan süs plakaları bu dönemde metal aplikenin ve kordon tutturmanın varlığını yinelemektedir (Barışta, 1995:9).

2.2.3.2.3. Uygurlarda İşleme Sanatı

Doğu Asya’da kurulmuş olan Uygurlardan günümüze birçok etnografya eseri miras kalmıştır. Türkler göçebe hayattan yerleşik hayata geçtikten sonra sanat ve kültür hayatındaki değişmeler gelişerek devam etmiştir. Duvar resimlerindeki Uygur soylularının üzerinde bulunan elbiselerde yer alan zengin işlemeler Uygur dönemindeki değişmeyi en belirgin olarak gösteren örneklerdir (Sürür, 1976: 12).

Uygurlar döneminden günümüze gelen Murtuk ve Bezeklikteki mabet duvar resimlerinde 8 Nr. 1. mabette görülen örnekler üzerinde şal yaka, eteğinin ucu ince bir su ile çevrilmiş ve ön ortası ile tiraz bordürleri işlemelerle bezenmiş elbiseler giydirilmiştir. Sarma tekniğinin uygulandığı işlemede geometrik ve bitkisel bezemeler kullanılmıştır (Barışta, 1995: 10).

Uygur işlemelerinde Budizm’in etkisi oldukça fazladır. İnsan, hayvan motiflerinin yanında Budanın üç gözünü simgeleyen Çintemani motifi Uygurlarda sanat simgesi olarak kullanılmış ve aynı zamanda Osmanlılara kadar gelmiştir (Berker, 1981: 4).

2.2.3.2.4. Anadolu Selçuklularında İşleme Sanatı

Selçuklular ve diğer Türk boyları Anadolu’ya gelirken beraberlerinde kendi işlemecilikleri yanı sıra doğu ve İslam işlemeciliğinden elde ettikleri izlenim ve değerleri de getirmişlerdir. Kendilerden önce yaşayan Hun, Göktürk ve Uygur gibi kültürlerin işlemeciliğinden kaynaklanan, Orta Asya’da gelişen ve zaman süreci içinde geçilen yollardaki

(36)

kültürlerle gelişen ve sonunda İslam düşüncesinin sistematiği ile beslenen bu işlemecilik zengin bir sentezden oluşmuştur (Barışta, 1995: 3).

Selçuklular da işlemeye önem vermişlerdir. Selçuklu çadırlarında görülen yapıştırma keçe tekniği Hunlardan Selçuklulara kadar aplike kalıplarının geçmiş olduğunu kanıtlar niteliktedir. İşlemelerde kullanılan motifler ise kıvrık dallar, geometrik şekiller ve hayvan motifleridir. Selçuklulara özgü bir yöntem olan kıvrık dallar arasına sokulan hayvan motifleri bu dönemde sık sık görülmektedir ( Berker, 1981: 6).

Türkler biçimleri soyutlama ve stilize etme yeteneklerini, İslam dininin kurallarına uyarlayarak, tabiatın temel çizgilerine bağlı ve detayları olmayan motifler tasarlamışlardır. Sonsuzluk ve birlik anlamlarının yorumlandığı geometrik desenler, hayvan figürlerinin stilize edilmesi ve kıvrım dal üslubuyla oluşturulan hatai, rumi gibi çeşitli sembolik motifler yaygın olarak kullanılmıştır (Çıttır, 2009: 12).

Selçuklular Döneminden işleme parçalarının gün yüzüne çıkmamasına rağmen 1072 yılında yayınlanan ve bütün Türk boylarının kullandığı kelimeleri içeren “Divan-ı Lügat it Türk” de işleme konusunda önemli bilgilere rastlanmaktadır. Kaşgarlı Mahmut’un bu kitabında kelimeler incelendiğinde pamuğun üretilip depolandığı, keçe, yün ve ipekli dokumaların yapıldığı, keten kelimesinin çok fazla geçmemesi ile keten dokumalarının yaygın olmadığı anlaşılmaktadır. Selçuklularda dokuma ve halıcılığa önem verildiği anlaşılmaktadır. Kitapta açıklayıcı cümlelerle kültür düzeyi, düşünce sistemi ve yaşam biçimi hakkında bilgiler yer almıştır (Barışta, 1995: 11).

Türkler, Selçuklular döneminde tamamen yerleşik hayata geçmiş ve yerleşim alanlarına bugüne kadar sentezlemiş oldukları sanatsal beceri ve özelliklerini getirmişlerdir. Selçuklular döneminde sanayi haline gelen ve “Diba-i Selçuklu” ismiyle anılan ipekli kumaşlar kalite ve güzelliği ile yabancıların beğenisini kazanmıştır (Sürür, 1976: 13).

2.2.3.2.5. Beylikler Döneminde İşleme Sanatı

Marco Polo ve İbni Batuta’nın anılarında, Aşık Paşaoğlu tarihi gibi kaynaklarda beyliklerin yaşayış biçimlerinden, kültür düzeyinden, örf ve adetlerinden bahsederken işlemenin varlığına da değinilmiştir (Barışta, 1995: 13).

Marco Polo anılarında Rum, Ermeni ve Türk ustaların birlikte çalışmasından ve “crimson” ipek dokumalar yapıldığından söz etmiş ve bunun yanı sıra İbni Batuta günlüğünde

(37)

ise Konya, Erzincan ve Ladik’te çarşı kuruluşları ile kumaş ve işleme iğnelerine dikkat çekmiştir. Aynı zamanda arkadaşı Şeyh İzzettin’in ve Balıkesir, Bergama, İzmir Beylerinin kendisine elbiseler verdiğinden söz etmiştir. Birgi Beyinin nakışlı kumaşlarla örtülü sedirde oturduğundan bahsedip iç dekorasyonla ilgili bilgiler aktarmıştır (Barışta, 1995: 13).

Sultan Aleaddin’in Osman Gazi’ye Hisarı aldıktan sonra sancak ve çadır gibi hediyeler gönderdiğinden Aşık Paşaoğlu tarihinde söz edilmektedir (Barışta, 1995:14).

Günümüze kadar gelen ürünlerin az olmasına rağmen bu döneme ışık tutabilecek özellikte kıymetli parçalar mevcuttur. Bu parçalar Anadolu, Hıristiyan ve İslam kültürünün etkisiyle değişmeye başladığını ve Osmanlı sanatına geçiş olan bu dönemin Türklerin geleneksel özeliklerini devam ettirerek yeni formlar içinde yapılan eserlerin varlığını kanıtlamak açısından önemlidir. Bu dönemde ise yapılan işlemelerde seçilen konular arasında; geometrik birimler ve bitkisel zemin üzerine oturtulmuş soyut konular, krizantem, şakayık, zambak, kıvrık dal ve yaprak gibi somut konular dikkat çekmektedir (Barışta, 1998: 26).

2.2.3.2.6. Osmanlılar Döneminde İşleme Sanatı

Osmanlı İmparatorluğu Dönem’inde Asya, Avrupa ve Afrika gibi farklı tarih ve coğrafyalarda yaşayan Türkler işlemecilik dalında da çevrelerindeki toplumlarla karşılıklı bir etkileşime girmişler bu sanat dalının çizgisini koruyarak ona değişiklikler ve yenilikler yaparak sürdürmüşlerdir (Barışta, 1999: 2).

Türk işlemelerinde ilk motifler geometrik düzen içinde ve desenlerde çok azda olsa hayvan figürleri görülmektedir. Bu durum 15. y.y. sonlarına kadar devam eder. İslamiyet’in kabulünden sonra süslemelerde hayvan motiflerinden tamamen vazgeçilmiş ve 16. yüz yılın başında motifler doğadaki meyve ve çiçeklere dönüşmüştür. 16. y.y. işlemelerinde gümüş ve altın sim çok kullanılmıştır. Simin yapılışı hakkında ilk kayıta Tevrat’ta rastlanmaktadır. Sim 16. ve 17. yüz yıllarda kullanılmış ve 18. yüz yılda klaptan adı verilen sim ipek iplikle karıştırılarak kullanılmıştır (Berker, 1981: 6-8).

17. y.y. işlemelerinde motif ve kompozisyonlardaki öz benlik değişmiş ve ufak motifler kullanılırken işlemelerdeki motifler orijinale çok yakınlaşmıştır. Bu dönemde hayat ağacı en çok kullanılan motifler arasındadır. Keten, saten, yünlü ve pamuklu kumaşlar kullanılırken renkler pastelleşmiştir. Bu yüz yılda kullanılan teknikler Türk işi, pesent, sarma, civankaşı, kum işi, atma, tel kırma ve susmadır (Berker, 1981: 9).

(38)

18. y.y. da bütün sanatlarda olduğu gibi el sanatlarında da Avrupa sanatına bir özenti görülmektedir. Motiflerde doğadaki görüntüden çok hayal gücünün oluşturduğu kompozisyonlara yer verilmektedir. Bu dönemde işlemelerin daha renkli ve canlı bir görünüm kazanmasının sebebi kimyasal boyanın elde edilmesi ipliklerin çeşitli renk tonlarında boyanmasınıdır. Geçmiş yıllarda kullanılan tekniklerin yanı sıra muşabak, mürver, balıksırtı, suzeni, aplike, dival işi, parça işi denilen tekniklerde görülmektedir. Deri üzerine yapılan işlemelerde klaptan ve boncuk malzemeleri kullanılmaya başlanmıştır (Berker, 1981: 11-12).

18. y.y. Osmanlı İmparatorluğunun kurumsal anlamda Batılılaşma eğiliminde olduğu, imparatorlukta kültürel anlamda farklılıkların yaşandığı bir dönemdir. Kültür ve sanatın yoğun olarak hissedildiği, Lale Devri olarak bilinen bu dönem estetik ve sanat faaliyetleri ile de dikkat çeken bir dönem olmuştur. Devletin bütçe gideri her ne kadar önceki yüzyıllardaki kadar iyi olmasa da devlet bu dönemde sanat faaliyetlerine desteğini sürdürmüştür. Cami, çeşme vb. gibi mimari yapılara verdiği destek yanında, sanat eseri üretimiyle ilgilenen ehl-i hıref teşkilatının varlığını devam ettirmesi ile bir anlamda da el sanatlarına desteğini sürdürmüştür. Bu uygulamayla Osmanlı İmparatorluğu sanatın koruyuculuğunu yapmıştır (Yaman, 2008: 127).

II. Mahmut devrinde işlemelerde kadife iplik, tırtıl ve pul moda olmuş ve 19. y.y. da ince narin işlemelerden çok kaba, çabuk dolan gösterişli işlemelere yer verilmiştir. Çarşı işlerinde ermeni ustaların yaptıkları dival işi işlemeler çok aranan bir nakış türü olmuştur. Bu yüzyılda yapılan seccadeler, nişan bohçaları ve çeşitli örtüler kadife, atlas, saten gibi kumaşlar üzerine hep dival işi ile bezenmiştir (Berker, 1981: 12).

Klasik dönemde evden eve giderek işleme tekniklerini öğreten “aşina kadınlar” adı verilen ustalar vardı. 16-18. yüzyıllar arasında Türk işleme ustalarına Batılıların önem verdiği kaydedilmiştir. 19. yüzyılda da yaygın eğitim biçiminde sürdürülen işleme eğitimi gelişerek yeni boyutlar kazanmış ve açılan kız sanat okullarıyla aynı zamanda kurumsallaşmıştır (Barışta, 1999: 20).

Osmanlı sarayının diplomatik ilişkilerinde alınan ve verilen hediyeler, ticari ilişkilerden doğan alış verişler, fetihler esnasında bırakılan eşyalar ve 19. yüzyılda İstanbul ve Kahire gibi şehirlerin antika pazarı haline gelmesi işlemeciliğin gelişmesinde çok etkili olmuştur (Çıttır, 2009: 14).

(39)

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde merkezi idare sisteminin bulunması, sosyal ve etnik yapısı gereği imparatorluk süresince uygulanan bütün sanat dalları; saray ve saray dışında bulunan atölyelerde imparatorluğun farklı yerlerinden getirtilen yabancı sanatçıların ve Türk sanatçıların birlikte çalışmaları sonucu gelişmiş, meydana getirilen eserlerin namı, batı komşularına kadar ulaşmıştır (Barışta, 1984: 17). Teşkilatta çalışanların tümü erkek ve adlarından anlaşıldığı üzere çok azı dışında Müslümanlardan oluşmaktadır. Devletin kendi sanatkarı olmasına rağmen bazı zamanlarda işlerini saray dışındaki sanatkarlara yaptırdığı anlaşılmaktadır. III. Ahmed’in şehzadelerinin 1720 yılında yapılan 15 gün ve gece süren şenliklerinde, halkın ve davetlilerin önünden geçen esnaf alaylarını, hokkabaz ve cambaz gösterilerini, düğün için verilen ziyafetleri konu alan ve içerisinde 137 resim bulunan Surname-i Vehbi adlı eser hazırlanmıştır. Eserin tasvirlerinde dönemin önemli nakkaşlarından Levni isimli nakkaş da bulunmaktadır. Her ne kadar kendi nakkaşları olsa da zaman zaman serbest çalışan nakkaşlara da eser sipariş edildiğinin bir kanıtıdır (Yaman, 2008: 130-131-132).

Fatih Sultan Mehmed’in ölümünden sonra ortaya çıkan ölen sultanların giysilerini bohçalayarak saklama geleneği Osmanlı İmparatorluğu Dönemi işlemelerini 15. yüzyılda kısa bir boşluktan sonra 16. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar kopmadan günümüze ulaşmasını sağlamıştır (Barışta, 1999: 13). Padişahların çocukluk ve yetişkinlik kaftanları, iç çamaşırları, yazılı gömlekleri hakkında bilgi edinilmektedir. Ölen padişahların üstünden çıkan ve sağlığında kullandığı eşyalar etiketlenerek bohçalanmış ve bu bohçalar Esvap Hazinesine gönderilerek burada itina ile saklanmıştır. Ayrıca ölen padişah ve şehzadelerin türbelerine şahsi eşyalarının konulma geleneği, bu eşyaların günümüze kadar gelmesini sağlamıştır (Tezcan, 1982: 7-104).

2.2.3.2.7. Cumhuriyet Döneminde İşleme Sanatı

Gerek Anadolu dışında gerek Anadolu ve çevresinde yaşayan Türkler klasik estetik kurallarına göre güzel sanatlar kapsamı dışında bırakılan ağaç, metal, deri, taş, cam, alçı, toprak, kağıt, tekstil işleri ve bileşik gereçlerle yapılan işlerden oluşan zengin bir koleksiyonu dünya kültürüne armağan etmişlerdir. Türklerin farklı zaman dilimlerinde ve farklı coğrafyalarda yaşamalarının sentez ürünleri olan bu koleksiyonun Anadolu ve çevresinin son dönemine ait örnekleri Türkiye Cumhuriyeti Dönemini kapsamaktadır (Barışta, 2005: 17).

(40)

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi sanatı seksen yılı aşan geçmişiyle Türk sanatında bir dönem oluşturmuştur. Anadolu ve çevresinde Selçuklu Dönemi, Beylikler Dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nden birikerek gelen zengin bir kültürden beslenen bu dönem Türk sanatına kazandırdığı yeni ürünlerle gelişmektedir. Hem geleneksel olarak nitelendirilebilecek sanatları hem de yeni arayışları bünyesinde geliştirerek serpilen bu dönem aynı zamanda Türk sanatını 21. yüzyıla taşıyan bir dönem olarak Türk kültüründe önemli bir yeri bulunmaktadır (Barışta, 2005: 352).

Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’nde en yaygın uygulanan sanatlardan biri olan işlemecilikte giderek el işlemelerinin yerini makine işlemelerine bıraktığı, el işlemelerinde de çapraz iğnenin (kanaviçe) dışında, sayılarak yapılan iğnelerin yerini serbest stilde uygulanan iğnelerin aldığı ve sarma iğnesine olan ilginin giderek arttığı gözlenmektedir (Barışta, 2005: 210).

Selçuklu Dönemi, Beylikler Dönemi ve Osmanlı İmparatorluğu Dönem’lerinde elle uygulanan teknikler yinelenmekte ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi’nde yeni bir teknik görülmemektedir. Bu dönemde uygulanan teknikteki yenilikleri makine ile yapılan uygulamalar oluşturmaktadır (Barışta, 2005: 363).

Cumhuriyet Dönemi’nden önceki dönemlerde işleme sanatı; başlıca saray, çarşı, ev, askeri birlik, tekke, okul, v.b. gibi çevrelerde uygulanmışsa da, bugün işleme; ev, çarşı, mesleki eğitim kurumları, dernek ve çeşitli kurslar adı altında toplanan çevreler tarafından uygulanmaktadır. Bu kuruluşlar işleme sanatının bir yandan çeşitli bakanlıklar ve Yüksek Öğretim Kurumu’na bağlı eğitim kurumları kapsamı içinde, bilimsel yollarla uygulandığını bir yandan da geleneksel yollarla yapıldığını göstermektedir (Barışta, 2001: VII).

1960’lı yıllarda yarı otomatik makineler ve 1980’li yıllarda tam otomatik makinelerin kullanılması ile sanayi nakışı kavramını ortaya çıkarmıştır. Böylece işleme endüstriyel sanatların içinde yer almaya başlarken yeni bir kimlik kazanma sürecine girmiştir. Günümüzde ise nakış, klasik (karabaş) makinelerin yanında, bilgisayarlaşma çağının imkanlarından faydalanılarak, tam otomatik makinelerde bilgisayarlı nakış programları vasıtasıyla yapılmaktadır (Çıttır, 2009: 20).

Günümüzde Türk işlemeleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Kız Meslek Liseleri, Olgunlaşma Enstitüleri, Pratik Kız Sanat Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezleri, Gazi Üniversitesi ve Selçuk

Şekil

Şekil 1: Kahramanmaraş İl Haritası
Şekil No  : 79
Şekil No  : 80
Şekil No  : 81
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Koku alma duyusunun ilk kez bu kadar kapsamlı incelendiği bu yeni çalışma insan burnunun algılama yetisinin bilinenin çok üstünde olduğunu ispatlıyor.. Bebek Bezleri Artık

Ahmet Y›ld›z, motor proteinlerin hücre içerisindeki ifllevlerini yerine getirirken t›pk› insan gibi ad›m.. atarak

Malzeme : Seccadede zemin işleme gereci olarak kadife kumaş, işlemede sim ve atlas kumaş, süslemede tırtıl, pul ve hazır saçak, astarda ise keten kumaş

Stratejik planlamacılar %42,9 oranında nitelikli stratejik planlamacıların yetişmesinin, %14,3 oranında reklam ajanslarının stratejik planlamaya daha çok önem vermesinin,

(1993), Harezm Türkçesi Satır Arası Kur’an Tercümesi Giriş-Metin-Sözlük, İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Dili ve

Akış işiyle ilgili bir ilişki elde etmek için, bir giriş ve bir çıkışa sahip bir kontrol hacmini ve girişte hacmi V olan bir akışkan elemanını ele alalım.. Bu

Karbonun en çok bilinen allotropları elmas, gra- fit ve amorf karbon hakkında konuştuktan sonra ya- kın zamanlarda bulunan ve doğada saf olarak büyük miktarlarda bulunmayan

W.A.Mozart K.31 Si Bemol Majör Piyano-Keman Sonatı Sağ El ve Sol El Tekniklerine İlişkin Bulgular ve Yorumlar.. Eser, “Allegro” ve “Tempo di menuetto