• Sonuç bulunamadı

Türk tiyatrosundan portreler:Muhsin Ertuğrul

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk tiyatrosundan portreler:Muhsin Ertuğrul"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜ RK T İY A T R O S U N D A N PO R TR ELER

-

^ O fo O ^

MUHSİN ERTUİİRUL

Bugün bir «Türk Tiyatrosu» mevcut

ise, bunun (1) numaralı mimarı şüp­ hesiz ki MUHSİN ERTUĞRUL'dur. Yetmişdokuz yıllık ömrünün 61 y ılı­ nı «Türk Tiyatrosu»na veren; zama­ nın tüm taassubuna rağmen olağan­ üstü bir gayretle didinerek tiyatro­ nun bir mektep, aktörün bir sanat­ kâr olduğunu kabul ettiren kişidir. MUHSİN ERTUĞRUL.

15 şubat 1892 günü İstanbul'da dün­ yaya gelen MUHSİN ERTUĞRUL, Tefeyyüz Mektebi, Darüledeb, So- ğukçeşme Rüştiyesi ve Mercan Ida- disi'nde geçen tahsil hayatından sonra ailesinin bütün direnişine rağ­ men 1908 yılında sahne hayatına atılm ıştı. Burhaneddin (Tepsi) Bey Trupu'nda, 2 ağustos 1908 günü «Şerlok Holmes» piyesiyle sahneye ilk adımını atan MUHSİN ERTUĞ­ RUL bundan sonra yalnız ailesine karşı değil, bütün topluluğumuza karşı bir tiyatro mücadelesine tu ­ tuşmuş ve bu uğurda yalnız yıllarını değil, ömrünü harcamıştı.

Memleketimize modern anlamdaki tiyatroyu sokmak mücadelesini da­ ha büyük bir vukufla yürütebilmek amacıyla ilk hamlesini 1911 yılında Paris'e gitmekle yapmış, bunu 1917 ve 1921 yıllarındaki Berlin, 1924 y ı­ lındaki Stokholm ve 1925 ilâ 1927 yılları arasındaki Rusya seyahatleri izlemişti. Alman, İsveç ve Rus ti­ yatrolarını yalnız yerlerinde incele­ mekle kalmamış, buralarda sahneye çıkmış, hattâ Almanya ve Rusya’da ayrıca film rejisörlüğü ve oyunculu­ ğu üzerinde de çalışmalarda bulun­ muştu.

1922 yılında Türk sinemasında reji­ sör olarak ilk hamlesini yapan MUH­ SİN ERTUĞRUL beyaz perdemize ilk eserlerini vermişti. 1925 yılında Fe­ rah Tiyatrosu'nu kurarak Modern Türk Tiyatrosu yolundaki ilk dene­ mesine girişen değerli sanatçı iki yıl sonra Darülbedayi nin başına ge­ çerek bugünkü İstanbul Şehir Tiyat­ rosu'nu en sağlam esaslar üzerinde âdeta yeni baştan inşa etmişti. Bu yıllarda Darülbedayi'de sahneye ko­ yup başrolünü bizzat oynadığı «Hamlet» piyesi ile Türk Tiyatrosun­ da yepyeni bir çığırın açılmasına ve­ sile olmuş ve onbeş gece arka ar­ kaya oynanmak suretiyle o tarihler­ de eşine rastlanmamış bir başarıya ulaşan bu piyes zamanın ölçülerine göre astronomik sayılacak seyirci ve hasılât rekorları yapmıştı. Bundan sonra MUHSİN ERTUĞRUL kendisini bütün varlığı ile Modern Türk Tiyatrosu ve İstanbul Şehir Ti- yatrosu'na vermişti. Devrenin en güçlü bir sanatçısı bulunmasına ve büyük sanat değerinin yurd dışında da kabulüne rağmen o kendisine en büyük şöhret ve serveti kazandıra­ bilecek oyunculuğu ikinci plâna itip «sahne arkasındaki adam» olmayı tercih etmiş ve kendisini tamamen tiyatro yöneticiliği ve sahne rejisör­ lüğüne vermişti. Bu icraatı ile Türk Tiyatrosu'nun bir mektep haline ge­ lişinde başrolü oynayan kişi olmuş­ tu MUHSİN ERTUĞRUL. Kendisini tüm benliği ile tiyatro idareciliği ve sahne yönetmenliğine adamasına rağmen oyunculuğunu da tamamen

bırakmamış ve arada bir rol aldığı piyeslerle Türk Tiyatrosunda hâdise­ ler yaratmıştı. «Baykuş» piyesinde­ ki ihtiyar adam rolü, «Othello»daki Yago ile Hamlet ve Kral Lear'daki rolleri ile «Büyükbaba»sı onun hâtı­ ralardan asla silinmeyen büyük kom­ pozisyonları arasındadır.

Sahneye koyduğu sayısız piyeslerle de Türk tiyatrosuna yepyeni bir sa­

nat anlayışı getiren MUHSİN ER­ TUĞRUL böylelikle «Türk sahnesi­ nin en büyük ustası» sıfatını da ka­ zanmış oldu. En hafif bir vodvili ve hattâ opereti en büyük ustalıkla sah­ neye koyan kişiliğini en büyük tra­ jedi oyuncusu olmak vasfı ile de mükemmel surette kaynaştırdı. 1947 yılında Devlet Konservatuarı’ mn kuruluşunda görev almak üzere Ankara'ya giden Muhsin Ertuğrul, Ankara tiyatrosuna da büyük kat­ kılarda bulundu. Devlet Tiyatrosu­ nun Başrejisörlüğünü yaptığı yıllar­ da Ankara'ya Küçük Tiyatro'yu da kazandıran kişi oldu. 1951 yılında Devlet Tiyatrosundan ayrılarak İs­ tanbul'a gelen değerli tiyatro ada­ mımız burada yaptığı yeni bir ham­ le ile «Küçük Sahne»yi kurdu ve İstanbul’un ilk ciddî özel tiyatrosu­ nun perdelerini açtı. 1959 yılında Kenterlerin İstanbul'a gelmeleriyle

onların kurdukları tiyatronun yönet­ menliğini yapan MUHSİN ERTUĞ­ RUL böylelikle İstanbul'un bir yeni sanat sahnesi kazanmasına daha â- mil oldu.

1949 yılında 40'ncı ve 1969 yılında da 60'ncı sanat yıllarını büyük jübi­ lelerle kutlayan MUHSİN ERTUĞ- RUL'un adı Modern Türk Tiyatrosu'

nu kuran kişi olarak daima takdir ve sevgi ile anılacaktır.

Sözü, 40'ncı sanat yılı münasebetiy­ le yazdığı bir yazı ile kapatalım: «Hâsılı kırk yıl, bütün bir ömür böy­ le geçti. Bunun bir gününü, tiyatro için okumadan, çalışmadan, düşün­ meden geçirmedim. Akşamları yap­ tığım her nefis muhasebesinde tembellikle, sanata lüzumsuz işlerle bir dakikamı geçirdiğim için vicdanı­ mı itham edecek bir sebep bulamı­ yorum.

Ben hayatımı, ruhumu, sıhhatimi, sevgimi, hâsılı herşeyimi seve seve bu tiyatro denen ideale harcadım ve bu müsriflikten saadet duyuyo­ rum. Hiçbir şey yapamadımsa bile, ona ömrümü vermekle cömertliğimi ve sevgimi gösterdim ya, bu bana yeter.

Bu arada dostlara olduğu kadar düş­ manlarıma da minnettarım.»

27

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Raman spectroscopy results show that the graphene grown on the top surface of the 9 μm thick substrate is purely single-layer.. The other samples consist of not only

This research was conducted to determine the effects of different seaweed doses on yield and nutritional values of hydroponic wheatgrass (Triticum aestivum L.) juice in the

Tarihsel olarak bakıldığında genel amaçlı teknolojilerin ortaya çıktığı dönemlerde yeniliklerin sayısında bir artış gözlenmiştir.21 Mal ve hizmetleri kapsayan ürün

Grif- fith’ten beri yerleşmiş olan klasik sinema­ nın estetik öğeleri Godard tarafından ters­ yüz edilmiştir...” “..Godard, yeni bir estetik çizgiyi gerçekçiliğin

Altı sene kaldığım ve geçen büyük harp müddetini gç çirciğim Yemenden dönmüştüm. Altı sene evvel ayrıldığım İstanbul şehir bakımından hiç

sanmakta idi. Demek ki burada bir tashih yap~lm~~t~ r. Fakat bu- rada da bu husustaki bilgisinin yine tam olmad~~~ n~ n fark~ ndad~ r ve buna aç~ kça i~aret etmektedir. Birüni'nin

Çün- kü zaman algısı mikrosaniye (saniyenin mil- yonda biri), milisaniye (saniyenin binde biri), saniye ve biyolojik ritimler gibi farklı süre öl- çekleri için farklı

Çölaşan ısrarla, Barlas a- leyhine Sabah Gazetesi’nde yer alan “ fiıale Takipçisi Genel Müdür Kim?” başlıklı haberi gösterirken, bu gaze­ tenin Barlas