• Sonuç bulunamadı

Byk Usta Sedad Hakk Eldem

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Byk Usta Sedad Hakk Eldem"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Akademi’deki ilk günlerimden biriydi. Lisemden benden bir y›l önce mezun olmufl arkadafl›mla girifl holündeki resim ve heykel sergilerini geziyorduk. O bana, bu ilk günlerimde çevreyi tan›tma telafl›ndayd›… Birden dirse¤i ile bö¤rümü dürttü: “‹flte!” dedi, “‹flte! Sedad Hakk› Eldem Bey geçiyor”… Onu bunca heyecanland›ran›n ne oldu¤unu

anlayamam›flt›m. Çünkü henüz bu isimler bana pek bir fley ifade etmiyordu. O da bendeki coflku yetersizli¤ini fark etmifl olmal› ki: “O¤lum, bu zat

ola¤anüstü bir mimard›r. Buradaki bütün hocalar›n da hocas›d›r. … Eski Yunan’da yaflasayd›, ‘Mimarl›k Tanr›s›’ filan olurdu herhalde”… Afallam›flt›m.

Hocan›n, k›zar›kl›klar›n egemen oldu¤u bir yüzü, ince zarif bir endam›, fl›k bir giyimi vard›. Bafl›n› hafif yana e¤mifl, küçük ad›mlarla yürüyor, sayg›yla yana çekilip kendisine yol verip selamlayanlara da, tabas›n›n çevreledi¤i bir imparator edas›yla tek tek karfl›l›k veriyordu. … Yafll›yd› bence… Ki o tarihte Sedad bey henüz 54 yafl›ndayd›. fiimdilerde 64

yafl›m› sürerken benim için, ö¤rencilerim kim bilir ne düflünüyorlard›r?...Hiç bilmek istemiyorum.

‹zleyen günlerde Hoca’yla ilk

karfl›laflmam›zda ki bu ilk dersimizdi -bizden yaflamak istedi¤imiz, bizce ideal bir evin projesini çizmemizi istemiflti. fiafl›rm›flt›k… Çünkü teknik resim kurallar›ndan, belki birkaç kifli hariç, hiç birimizin haberi yoktu…Me¤er bu Hoca’n›n “klasik ilk ders sorusu” imifl… Hat›rlad›¤›m kadar›yla; biraz plan, biraz perspektif filan, her taraf› nedense, akvaryum gibi camdan oluflan bir garip ev çizmifltim. San›r›m “s›ra d›fl› bir ifl” yapmak ve belki de Hoca’y› etkilemek istemifltim.

Hoca, nedenini hala anlayamad›¤›m biçimde, baz›lar›m›z› “iyi”, “orta”, baz›lar›m›z› da “kötü” diye, üç gruba ay›rm›flt›… Ve yine anlayamad›¤›m biçimde, ben de nas›lsa; “iyi”ler aras›ndayd›m…

Bu s›nav asl›nda “yap› dersi”

kapsam›ndayd›. Bu kürsünün yöneticisi de

Prof. A. Ayd›n Kunt 1944’te ‹stanbul’da do¤du. Galatasaray Lisesi’ni 1964-65, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nü 1970-71’de bitirdi. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde 1979’da doçent, 1989’da profesör oldu. 1999 yılında emeklilik sonrası, 2001 yılından beri Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde, 2005’ten beri de Bahçeflehir Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde, mimarlık tasarım atölyelerinde proje yöneticisi olarak çalıflmaktadır. Bahçeflehir Üniversitesi’nde “Turizm ve Deniz Mimarlı¤ı Arafltırma Merkezi”nin kurucusu ve yöneticisidir. Aynı isimdeki yüksek lisans programının da yürütücülü¤ünü yapmaktadır.

A.Ayd›n Kunt Bahçeflehir Üniversitesi Mimarl›k Fakültesi

(2)

Sedad Hakk› Bey’di. Bundan sonraki derslerin ilkine, Hoca’n›n o ça¤da genç asistanlar› olan: Gündüz Gökçe ve Tan Oral hocalar›m›z gelmiflti. Bu ikili tahtaya yan yana, ama boylar› hayli farkl› oldu¤u için de, iki de¤iflik kottan, inan›lmaz bir çizgi becerisiyle; kubbe, kemer vs. epürleri çizmifl, bizi kendilerine hayran b›rakm›fllard›.

Sonraki kimi derslerimize de, Hoca’n›n yine o günlerdeki k›demli yard›mc›s› ve mesleki yetene¤inin yan› s›ra çok da kibar bir insan olan Hamdi fiensoy Hoca gelmiflti... Sedad Hakk› Bey ise: Tu¤la, tafl duvar ve merdiven gibi konular› anlatm›flt› bizlere.

Hoca’n›n derslerine, Hoca’dan sonra kesinlikle girilemezdi. Hatta bir keresinde kendisine kap›dan geçmesi için, sayg› gere¤i yol veren bir arkadafl›m›z› da, s›n›fa girdikten sonra arkas›ndan kap›y› kapay›p derse almam›fl, gizliden de olsa bizleri çok güldürmüfltü…

Tahtaya çizdi¤i figürler çok ustacayd›. Ama bu ulu mimar, bu ünlü hocalar hocas›, nedense pek iyi bir anlat›m tekni¤ine sahip de¤ildi sanki… Kopuk, kopuk konuflurdu. Anlatt›klar›n› arka s›ralardan duymak, duyulanlar› anlamak pek kolay de¤ildi… Ama vars›n olsundu. Onun ö¤rencisi olabilmek, onunla ayn› dersli¤i paylaflabilmek benzersiz bir ayr›cal›kt› bence. Bu duyguyu o genç yafl›m›zda hepimiz yaflam›fl, bu onurun bilincine varm›flt›k san›r›m …

O, gerçek bir ‹stanbul beyefendisiydi… Sanki itiraz edilebilirmifl gibi, her sözünden sonra, söylediklerini teyit ettirmek istercesine: “De¤il mi efendim?” yada: “De¤il mi kuzum?” Derdi.

Onunla ikinci karfl›laflmam 3. projede olmufltu. Bilmem flimdilerde nas›ld›r? Ama o ça¤da her hocan›n asistanlar›yla birlikte yönetti¤i, de¤iflik proje düzeyleri ve guruplar›ndan oluflan “proje atölyeleri” olurdu. Bu atölyelerin seçimi de,

ö¤rencilerin kura sonras› tercihleriyle belirlenirdi. Sedad Hakk› Bey’in “proje atölyesi” san›r›m en son tercih

edileniydi… Gerekçesi ise; Hoca’n›n “tashihler” deki sert tutumu ve notlar›n›n k›tl›¤›yd›… Bu nedenle kurada ilk s›ralarda yer alan ö¤renciler öncelikle; Hamdi fiensoy, Muhlis Türkmen ve Muammer Onat beylerin atölyelerini ye¤lerler, son s›radakiler ise, çaresiz Sedad Hakk› Eldem atölyesinin yolunu tutarlard›.

Ben o yar›y›l çok iyi bir kura çekmifl olmama ra¤men, arkadafllar›m›n da akl›mdan kuflku duymalar›na ald›rmadan, Sedad Hoca’n›n atölyesini seçmifltim. “Bo¤ulursam derin denizde

bo¤ulacakt›m!”... Hocay› ve proje yönetimini de, çok ama çok merak ediyordum. Nedense?

Hoca, “proje konusu” ve “projenin yer alaca¤› çevre”nin seçimini ö¤renciye b›rak›rd›. Yine öyle yapm›flt›. Ben de nereden estiyse; Fenerbahçe burnunda bir “diskotek-çayhane” gibi bir konuyu ifllemek istedi¤imi belirttim. Kafllar›n› kald›rd› ve biraz bana, biraz arkamdaki duvara bakarak: “Fenerbahçe’yi bilir misiniz kuzum?” dedi. Kad›köy’de yaflad›¤›m› ve o çevreyi çok iyi bildi¤imi belirttim. “Peki bu dans, diskotek ifli neymifl? Onu da bilir misiniz?”. Elbette o y›llar, baflta kavak yellerinin esti¤i y›llard›… “Evet hocam, ben dans yar›flmalar›na girerim ve derecelerim de vard›r” deyiverdim. Dudaklar›n›n kenar›nda bir gülümseme

(3)

belirdi Hoca’n›n… ”Görece¤iz kuzum, görece¤iz” dedi… Durduk yerde bu söylediklerim de neyin nesiydi? Daha alçakgönüllü yan›tlar veremez miydim sanki?

D›flar› ç›kt›¤›mda merakla bekleyen arkadafllara olanlar› anlatt›m. Pek güldüler... Ve de: “Bu tür yan›tlar›n Sedad Hoca’n›n literatüründeki yeri: Durduk yerde kafl›nmakt›r” dediler. Böylesi netameli bir Hoca’ya, bunca iddial› yan›tlar verilir miydi hiç?... Ben de piflmand›m ama ne yapay›m ki olan olmufl, çenemi tutamam›flt›m iflte!... ‹zleyen günlerde gördüm ki, Hoca asl›nda, çizgiyi aflmamak kofluluyla, böyle kendinden emin ö¤renciyi severmifl. Yoksa tashihte yapt›¤› önerileri temize çekip de getireni de¤il!…

Proje iyi kötü gelifliyordu. O beni sürekli çevre duyarl›l›¤› ve projenin iflleyifli konular›nda s›k›flt›rmay› seviyor ve kazara olumlu bir fleyler yaparsam da, pek üstünde durmadan

yüreklendiriyordu…

‹ki kez tart›flm›flt›k. ‹lki; projemdeki dans pistinin yeri konusundayd›. O, çok hakl› olarak, dans pistinin merkezi bir konumda olmas›n› öneriyor, ben ise asimetrik bir düzenin daha iyi olaca¤›n›, merkezde diskjokeyin yer almas›n›n do¤ru olaca¤›n› savunuyordum. Birden bafl›n› kald›rd› ve: “Hiç flimdiye kadar böyle bir yer, bir kullan›m gördünüz mü kuzum?” dedi. “Evet hocam, ben ‹stanbul’un tüm diskoteklerini bilirim ve s›k s›k ta giderim” dedim. Durdu düflündü:”Peki kuzum, demek böyle de olurmufl” deyiverdi… San›r›m Hoca’ya s›navda bu kez, bilmedi¤i yer gelmiflti…

‹kincisi ise: Hoca’n›n önerisiyle, f›rdolay› sedirden oluflan bir mekan tasarlam›fl ancak sedirimi olmas› gerekenden daha yüksek çizmifltim nedense. Elbette bu yanl›fl gözünden kaçmam›flt›… Hemen bana, sedirde yatan bir hatun figürü çizmifl ve: “Buraya ancak

t›rman›larak yat›l›r ve böylece modellerin poz verdi¤i bir yer olabilir. Yoksa sediriniz oturmaya hiç uygun de¤il!” demiflti.

Patavats›zl›¤›m s›n›r tan›m›yordu o gün… Ben de ayn› sedire bacaklar› hayli uzun bir hatun figürü çizmifl ve de sözüm ona oturtmufltum… O y›llarda kimi

dergilerinde karikatürist olarak çal›flt›¤›m için de, çizdi¤im hatun pek fena olmam›flt› do¤rusu. Ve de eklemifltim: “Hocam art›k yeni nesilde ölçüler de¤iflti, bacak boylar› uzad›”…

Beklenen en ›l›ml› sonuç hemen

atölyeden at›lmam olabilecek iken, birden Hoca’y› bir gülme krizi tutmufltu. Daha önceleri Hoca’y› hiç gülerken

görmüfllü¤ümüz de yoktu... Zaten, tutuk tutuk, h›çk›r›kla öksürük aras› bir tuhaf gülmeydi bu. Benim de sinirlerim bozulmufl, kendimi tutamay›p gülmeye bafllam›flt›m. Bu seslere yan odadan, Hoca’ya bir hal oldu korkusuyla, Gündüz Hoca koflup gelmifl ve olanlara bir anlam veremeden dönüp gitmiflti...

Hoca bana hep: Gördü¤ü her fleyden s›k›l›yormufl izlenimi verirdi. Özellikle tashihlerinde, kötü yada eksik bir çizimle karfl›laflt›¤›nda, hiçbir fley söylemez ve dönüp odas›n›n penceresinden görülen Bo¤az manzaras›n› seyre koyulurdu… Bu anlayana: “Hemen ç›k›p gidiniz, do¤ru dürüst bir fleyler çizmeden de gelmeyiniz!”in mesaj›yd›.

(4)

Bu ne kadar do¤ru ve e¤itime katk› sa¤layan bir davran›flt›r bilemem. Ancak günümüzde bizlerin, nerdeyse hiçbir fleyin ifade edilmedi¤i, her fleyin eksik oldu¤u proje ödevlerine, bir “kahve fal›” uzman› gibi bak›p anlamlar ç›karma gayretlerimiz de, bir o kadar tart›flmaya aç›kt›r

inanc›nday›m…

Akademi’de Rölöve dersini de Sedat Hakk› bey yürütürdü. Bu dersin de o zamanlar iki ödevi vard›. Beni ilk ödev için atölyesinde tutmufl ve kim bilir kaç›nc› kez, Topkap› Saray›’n› çizdirmiflti… ‹kinci ödev için de bir arkadafl›mla birlikte bizi, “Çak›ra¤a Kona¤›’n›n tavan rölövesi için Birgi’ye yollam›flt›. Hem de giderleri kendi ö¤renci bütçemizden olmak kofluluyla… Ve de eklemiflti: “Yolda Kufladas›’na ve Tire’ye de u¤ray›p, tarihsel dokudan foto¤raflar çekiverin kuzum”… U¤ray›p

foto¤raflar›n› çekmemizi istedi¤i yap›lar›, çevredeki di¤er yap›larla kar›flt›rmamam›z için de, h›zl› bir flekilde çizimlerini yap›vermiflti. Yap›lar› yerinde gördü¤ümüzde, gözlerimize inanamam›flt›k… Ayn›s›n› çizmiflti Hoca…

Hocan›n çizdi¤i her figür orant›l›, hatta ölçekliydi. Bunu hep denetler ve de hep flafl›r›rd›k…

Bence O, yaln›z bir insand›…

Çevresindekilerin ona hak etti¤i, ancak abart›l› biçimde gösterdikleri sayg›, onu çevresinden giderek koparm›fl, daha da yaln›zl›¤a ve ulafl›lmazl›¤a mahkum etmiflti sanki…Bir gün, baflka bölümden bir k›z ö¤rencinin küçük çocu¤u ile karfl›laflt›¤›nda, yere çömelerek oyunlar oynamas›, onu sevip okflamas›n› hayretle izlemifltik... Hiç çocu¤u olmam›flt›.

San›r›m arada s›k›l›p çevresindekilerle flakalaflmak isterdi… Ama insanlar›n, onca sert ve ciddi birinden böyle bir yaklafl›m beklemedikleri, onun her sözünü hep çok ciddiye ald›klar› için yapt›¤› nükteleri geç ve güç kavramalar›, onun yeniden kabu¤una çekilmesine neden olurdu…

Ne kadar do¤rudur bilinmez, bunun en tipik örneklerinden birinin Hamdi fiensoy Hoca’n›n bafl›na geldi¤i anlat›l›r… Hoca ile birlikte yürüttükleri büyük bir projenin son durumunu Hoca’ya sunmak ve elefltirilerini almak için odas›na gitti¤inde, Hoca uzun uzun çizilenleri tetkik etmifl ve: “Hamdi bunun bacas› nerede?” demifl. Hamdi bey telafl içinde projedeki bacalar›n yerlerini göstermeye çal›fl›rken de: “Yok can›m! Binan›n de¤il, flu geçen geminin kuzum” deyivermifl…

Yar›y›l sonu yaklafl›rken rölöve ödevlerini kendisine son bir kez göster-mek isteyen arkadafllar›m›n: “Hocam ödevimizi göstermek istiyoruz. Acaba vaktiniz var m›?” sorusuna. Hocan›n: “Vaktim var ama sabr›m yok!” yan›t› da unutulmazd›r.

Hat›rlad›¤›m kadar›yla onunla pervas›zca konuflup flakalaflabilen tek kifli, Mehmet Ali Handan Hoca idi… Bunda elbette Mehmet Ali Bey’in mizaha

düflkünlü¤ünün yan› s›ra, yafllar›n›n yak›n olmas› da önemli bir etkendi… Herkesin hocalar›ndan; elverdi¤ince çok fley ö¤renme, ustalar›n›n

yapt›klar›na öykünme, izleyen y›llarda onlar gibi baflar›l› mimarlar olma telafl›ndaki nesillerden oldu¤umuz inanc›nday›m… fiimdilerde ö¤renciler hocalar›n›; “meslekle aralar›ndaki bir engel” olarak görüyorlar sanki…

(5)

Sedad Hakk› Eldem Bey de, o ça¤›n mimarlar› aras›nda, salt meslek aç›s›ndan de¤il; tutum, davran›fl hatta; jest ve mimikleri en çok taklit edilen kiflidir san›r›m…

‹nan›yorum ki O; çok ama çok iyi bir mimard›… Ancak ürün verdi¤i ça¤da, bunca “içine kapal› bir ülke”de yafl›yor olmas›, uluslararas› bir üne ulaflmas›n› engellemifltir. Belki sa¤l›¤›nda, ülke d›fl›nda tasar›m yapma olana¤› pek olmam›flt› Hoca’n›n. Ama eserleri ve bu ba¤lamda özgün mimarl›k felsefesi, sonradan kimi bat› ülkelerinin mimarl›k fakültelerindeki “lisansüstü e¤itimi”nde hak etti¤i yeri alm›flt›r.

Onun tasar›m›na büyük katk›s› oldu¤u ‹stanbul Hilton Oteli, kullan›fll›l›k ve estetik de¤erleri aç›s›ndan yar›m yüzy›l sonra hala, en baflar›l› oteller aras›nda say›lmaktad›r… “Pakistan Sefaret”i, flimdilerde baflar›s›z biçimde küçültülerek yeniden infla edilmifl “fiark Kahvesi” ve özgün “Bo¤az Yal›lar›”, onun unutul-mazlar› aras›ndad›r. Ama bence, hala hayranl›kla ve büyük bir sayg›yla izledi¤im “Zeyrek Sosyal Sigortalar Kurumu Büro Binas›”, onun en önemli baflyap›t›d›r.

“Mimaride ›fl›¤›n önemi”nden ilk o söz etmiflti bana… Dilerim “Usta”m›n mekan› da ›fl›kl› olmufltur ●

Referanslar

Benzer Belgeler

Esas okuyucu kitlesi- nin bulunduğu sahalar üst kata konmuş, aşağı seviyede ve daha kullanışlı katlar ki- tap depolarına

70 senelik bir mazisi olan Güzel Sanatlar Akademisi, Sa- nayii Nefise Müdürü Ressam H-mdi beyin teşebbüsü ile Tica- ret Nazırı R if Paşa zamanında «Mektebi Sanayii Nefise» adı

d — Bagaj dairesi: Alesseviye otelin büvük kapısının altında ve doğrudan doğruya bağajlera mahsus asansörlere bağlı

Konferansta masraf bakımından verilen malûmat yalnız tam isabete karşı koruyan sığınaklar hakkında olup sığına- cak beher kişi için inşaat masrafına 125 - 160 Türk

Yalnız bir fen heyetinin meydana koyacağı bir köy değil, sanki köylünün, kendi kendine yapdığı bir inşaat manzu-.. mesi

fonksiyonlar için k¬smi integrasyon yöntemi integrali daha küçük dereceden bir ifadenin integraline dönü¸ stürebilir... Böylece, R (x) rasyonel fonksiyonu daha basit

Ekokardiyografik incelemede biküspid aort kapa¤›, hafif aort kapak darl›¤›, orta derecede aort kapak yetersizli¤i, hafif mitral kapak yetersizli¤i belirlendi.. Hastaya

TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK YO... TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE