• Sonuç bulunamadı

"Türkiye nasıl kurtarılabilir?" sorusu karşısında bir düşünür:Prens Sabahattin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Türkiye nasıl kurtarılabilir?" sorusu karşısında bir düşünür:Prens Sabahattin"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

“ TÜRKİYE NASIL KURT ARILA BİLİR?,,

KARSISINDA BİR DÜŞÜNÜR:

Prens Sabahattin

«Biz bir devlet adamı olmıyacağız; yalnız hakikatine iman

getirdiğimiz efkârın nâşirliği, hâdimliğiyle iktifa edeceğiz... Biz,

yalnız tarz-ı idaremizin ıslahını istemek, vatandaşlarımıza müphem

bir ittihat teklif etmekle kalmıyoruz. Asıl, tarz-ı maişetimizin ıs­

lahı lüzumunu anlatmak; birincideki fenalığın İkincideki noksan­

lardan neş’et eylediğini göstermek; maddî manevî ataletimize kar­

şı efkâr-ı umumiyetle kuvvetli bir aksülâmel hazırlamak istiyoruz.

Bir Abdülhamidi ortadan kaldırmakla hürriyet ve istiklâl-i şah­

siyi hiç bir vakit temin edemeyiz. Sefaletlerimizin esbab-ı asliye-

sini keşf ile izalesi çaresine dört elle sarılmadıkça da bugünkü

Abdülhamidin yeri, hiç bir zaman boş kalmaz;

o gider, yerine

başkaları geçer.

M. Sabahattin»

undan on yıl önce, 30 Ha­

ziran 1948 de, İsviçrenin

küçük bir köyünde 71 ya­ şında bir ihtiyar dünyamızdan ay­ rılıyordu. Eşyaları arasında yer a-

lan bir bayrak bu yaşlı ölünün

bir Türk olduğunu ilk bakışta söy­ lemekte idi. Bir köy odasında se­ falet ve yalnızlık içinde sona eren hayat hikâyesi sarayımsı konak­ larda başlamış, yetişmesi için her fedakârlık göze alınmış, sonunda, devrin Padişahına kafa tutan ba-* bası ile birlikte Avrupada Abdül-

İ

1

P

mu istibdadına karşı mücadele

( I ! I S I ! I I I S U 1 1 1 1 1 ! I

i

1 1 !

İlil

I

i

1 1 I I I

ili ll

I S S 2 U I I I 1 1 1 1 3 1 1 ]

liİlil

I I 1 1 1 1 1 1 1

llllllIIIIII

1 1 1 1 1 1 1 1

damımız bugün de bizi düşündü­ ren inançları ve görüşleri ile ara­ mızda yaşıyor gibidir.

Prens Sabahattin Satvet Lû tfi (Tozan) ın himmeti ile kitapçık­ lar halinde yayınlanan Birinci ve

İkinci «İzah» larda «teşebbüsü

şahsi» ve «tevsii mezuniyet» hak- kındaki görüşlerini ileri sürmüş­ tü. Ona göre, hususî hayatımızda

te artacak. Bundan dolayıdır kİ

mânay-ı İçtlmaiyesiyle bizce bir

Abdülhamit olmadığı gibi bir İ t ­

tihat ve Terakki de yok. Fakat

kelimenin olanca şümuliyle sevi­ ye-! istihsaliyemizüı alçaklığı, kabi liyet-i içtimaiyemizin kifayetsizli­ ği, daima bir şahsiyet yoksulluğu var.»

1912 yılında, tarihimizin en buh ranlı günlerinde Padişaha sundu­ ğu bir açık yazıda, gerçekleri en acı bir dille şöyfo özetlediğini gö­

rüyoruz: «Şevketpenahımız! Ne

kadar feci olursa olsun itiraf ede­ lim ki en büyük düşmanımız ne İtalya, ne Balkan, ne de Avrupa; fakat biz. doğrudan doğruya kendi miziz.»

«Türkiye nasıl kurtarılabilir?»

adlı kitabına hazırlık teşkil eden bu düşünceler Prens Sabahattipl cemiyet meselelerimizi yalnız belir li bir açıdan tanımayı değil çbz- meyl de amaç edinen bir düşünür olarak ortaya çıkarmaktadır. Dün

jO**.

Cahit OHm n TtTENÎSİL

ye girişmişti. Çok hareketli geçen hayatı Genç - Türkler akımı için­ de onu bir yandan siyasetin dalga­ ları arasında oyalarken, öte yan­ dan hedefine götürecek yola basa mak yapacağı düşünceler için de

hazırlık yapmaktaydı. Sonunda,

E. Demolins adı onu bir fik ir çığı­ rma sürükledi. Böylece, Türklyede ki fikir cereyanlarından birinin ö-

nemli temsilcilerinden olarak

Prens Sabahattin adı ortaya çık­

tı.

Bütün çalışmalarının ve yazıla­ rının, en önemli kitabının adı o- lan «Türkiye nasıl kurtarılabilir?»

sorusuna cevaj? aramak olduğu

tereddütsüz söylenebilir. Bu boyca küçük kitap bir fikir savaşçısının gelecek nesillere sunduğu bir ha­ yat bilançosudur 1329 (1913) yılın­

da yazılan kitap ancak Birinci

Dünya Savaşı sonunda yayınlana*

bilmişti. (İstanbul 1334, 104 s.)

1950 yılında yeni harflerle ya p ı-^ lan ilk baskısı kısa zamanda tü­ kendi. «Sosyoloji Dergisi» niıı son sayısındaki bir nottan öğrendiğimi ze göne İngilizce çevirisi de yayın­ lanmak üzeredir.

Devlet adamları kadar fikir a- damları ve şairleri de düşündür­ müş olduğunu gördüğümüz bu bü yük soru tarihimizin buhranlı de­ virlerinde ele almagelmlştir. Ko- çi Beyin Risalesi, Koca Sekbanba

şı, Ragıp Efendinin ve ötekile­

rin padişahlara sundukları lâyiha­ lar bu soru üzerindeki ilk düşün­

celer sayılabilir. Daha uzaklara

gitmek isteyenler de Orhun yazıt larından bu yana çeşitli nasihat risaleleri ile karşılaşacaklardır.

Düşünürümüzü bir yandan Ko çl Beye, Türkiyenin kurtuluş yol­

larını arayan ıslahatçılara. bir

yandan da Fransaad F Le Play*-

nin kurucusu olduğu sosyoloji

okuluna bağlı saymak yanlış ol- mıyacaktır Bu iki kaynaktan bi­ rinden özünü ve heyecanını, ikin çişinden yönetimini alan fikir

a-ilkine, umumî hayatımızda ise 1- kincisine yeter ölçüde yer verilme­ liydi. Kısaca «Üçüncü izah» diye adlandırılan «İttih a t ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar» adlı kitabında (İstanbul, 1327 (1911), 138 s.) görüşlerini açıkladığını gö­ rüyoruz. Bir yandan cemiyetimizin nasıl bir tipe çevrilmesi gerektiği­ ne işaret ediyor, öte yandan bu­ nu mümkün kılacak ıslahatı ana çizgileri ile belirtiyor. Düşünürü­ müze göre Türk cemiyetini «teşek­

külü tecemmüi» den «teşekkülü

in firad ı» ye geçirmelidir. Bu İse,

her şeyden önce köklü bir eğitim

ıslahatını gerektirir. «Eğer ha-

yat-ı umumiye ıslahatı hayat-ı

hususiye ıslahatını hedef edinmez

se. ıslahata evvelâ kendimizden

başlamazsak, müessesat-ı devletin

neresini ıslaha kalkışsak sâyimiz

daima temelsiz kalacak. seneler

geçtikçe inkıraz tehlikesi o

nisbet-ya görüşünü ve ıslahat programı­ nı ele aldığı «Türkiye Nasıl Kur- tarılabilir?» de meseleleri üç ana bölümde incelemektedir. «Merkez-i istinat» adını verdiği ilk bölüm­ de ıslahat programına dayanarak yaptığı «selence sociale» in «sos­ yoloji > karşısındaki tutumunu be­ lirtecek, sonra da bu görüşün sos­ yal meselelerimize nasıl uygulana­ cağını açıklıyacaktır. Göstermeğe çalıştığı şey, her türlü güçlüğün cemiyet yapımızdan doğmakta o- luşuduı*. Türkiyenin kurtarılması meselesi, kısaca, bu yapının değiş­ tirilmesi meselesidir.

Ünlü kitabın ikinci bölümü o-<n

lan «Teşekkül-ü içtimaimiz» de

yaşadığımız hayat ele alınmakta­

dır. Yeni bir yaşayış, çalışma dü­ zeni üzerine kurulabilir. Yeni an­

layış ise yeni okuldan gelecek­

tir. ‘ «Türkiyenin istikbal-i içtimai si memuriyet namzedi olan mü­

Sabalıattin

nevverlerin çoğalmasına değil, me sai-yi istihsaliyeyi teşebbüsleriyle terakkiye sevkederek ınuhit-i iç ti­ maimizi tahavvüle uğratacak âmil lerin yetişmesine bağlı.»

«Y e n i İstikam et» başlığını taşı­ yan son bölümde ise umumî ve hu susi hayatta gerekli gördüğü ısla­ hatı ortaya koymaktadır. Ana dâva teşekkülü tecemmüiden teşekkülü infiradiye geçmek şeklinde özetle­ nebilir.

Bütün ömrünü cevabini ortaya koymağa adadığı soruya ölümün­ den bir ay önce yazdığı mektupta da ilişmekten geri kalmıyor. «T ü r kiyenin kurtulması bahsine gelin­ ce; bu sadece bir seçim meselesi değildir. Seçimin ehemmiyeti aşi­ kâr ama, her şey bundan ibaret değil.. Açıkça itiraf edelim ki. Tür. kiyede hiç bir zaman demokrasi olmamıştır ve bu gidişle olamaz da!.. Meselenin müsbet bir şekilde halledilebilmesi için İçtimaî teşek­ küllü yeni bir terbiye ile değiştir mek, uzun ve İlmî bir usul ile çalışmak gerekir.. Eğer içtimai mes leğiıı çizdiği yollar takip edilsey­

Oium tinueik birkaç ay önce di, bugün Türkiye zahiren değil, gerçekten Garp milletlerinin tak­ dir ve hayranlığını kazanacaktı ve en büyük iyiliği de kendisine yap mış olacaktı. Temenni edelim ki, bari bundan sonra, doğru ve İlmî bir idrake kavuşabilsin ve m illetin de yüzü ağarmağa başlasın. Hakikî Cumhuriyet ve demokrasi ancak o

zaman gerçekleşebilir.» (Bakınız:

Vatan gazetesi, 4 Temmuz 1949)

Prens Sabahattin bir hayal pe­ şinde mi koşuyordu? Bir m illetin

yaşayış düzenini, bir şekilden

ö-

fcekine değiştirmek acaba mümkün müydü? ?Mümkün olsa bile, böyle bir değişme bütün dertleri ortadan kaldıracak, şikâyetlere son verebi­ lecek miydi? Bu ve buna benzer sorular daha önce de soruldu, bu­

gün de sorulabilir. Fakat Pren»

Sabahattlnin meselenin can da.- marına parmak bastığı da bir ger­ çektir. İnançla olduğu kadar iyim

serlikle de memleket meseleleri

ü-

zerine eğilmiş olması onun hayat dramının en göz alıcı çizgisi ol­ muştur.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

In this study we dealt with Arabic folk songs of Siirt. We dealt on the characteristics of Arab folks songs of Siirt. In this research, we tried to draw off

Spontan bakteriyel peritonit (SBP) karaci¤er sirozunun en s›k görülen ve ölüm riski olan bir komplikasyonudur (1, 6, 7).. Hastaneye yat›r›lan asitli olgularda SBP insidans›

Hattat Davut Bektaş ve Mehmed Özçay tarafından “fe inne meal usri yusra, inne meal usri yusra”, ibaresi celi sülüs kalemiyle yazılmıştır (Resim 7-8), (URL-6-7, 2018) Yine

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın zeytin sahalarının gençleştirilmesi ve madencilik sektörüne destek sa ğlayacak yönetmeliğine itiraz eden Cumhuriyet Halk

Colorado Üniversitesi ve Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezi'nden araştırmacılar, deniz seviyesinin yükselmesinin, iklim değişikliğinin bir parçası olduğunu ve

Sakarya’nın Sapanca ilçesinden geçen NATO’ya ait akaryakıt boru hattı ile çevresinden geçen karayolları dünyada suyu içilebilir nadir göller aras ında bulunan

Öte yandan CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in konuyla ilgili soru önergesine verilen yanıtta, sorunun üstünün örtülmesi politikasından vazgeçildiği

AKP hükümeti, bir süredir kamuoyunda tart ışılan ve işçi sınıfının sahip olduğu yasal ve sosyal korumaları önemli ölçüde azaltarak fiilen uygulanmakta olan esnek