M or Çiçekler (Fikret Ocyam), tuval-yağlıboya, 79 x 79 cm
‘ ‘ BİR YANDA MUTLULUK, BİR YANDA ACI’ ’
1989 Nisan, Mayıs, Haziran aylannda son iki yıllık çalışmalannı Kopenhag, Münih, Köln-Leverkusen'de sergileyen
Fikret Otyam - Filiz Otyam bu yılki dördüncü sergileriyle yine Garanti Sanat Galerisi'ndeler.
On yıldır Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde, kendi deyimleriyle “ en yakın komşularının Tanrı olduğu” bir dağ eteğinde, denize yüz otuz metre uzaktaki evlerinde, hiç şaşmadan günde sekiz on saat çalışan sanatçılann üretkenliklerindeki en büyük etken; dingin, insanı çalışmaktan alıkoyan nedenlerden çok uzak, doyumsuz bir doğa ortamıdır kuşkusuz.
‘ ‘Evet’ ’ diyor Otyam’lar ve Fikret Otyam anlatıyor: (Yıllar önce böyle bir yaşamı düşündük tüm aynntısıyla ve sonunda yaşama geçirdik. Tabii ilk baştan kolay olmadı, başta
parasal sıkıntılar, doğayla resmen cebelleşmek yani yılanlarla, yani akreplerle, yağmurla, fırtınayla ki bir keresinde kırk beş gün sürdü yağmur, yol gittiği için bu süre evde mahsur kaldı Filiz!.. Kimi zaman motosikletle, kimi zaman yaya inmiştim yedi kilometre ötedeki ilçeye. İnsandır alışıyor sonunda dertlere ve dertlere çare bulmaya zorlanıyorsunuz. Elektrik kesilir sık sık, çaresi jeneratördür, telefon telleri kopar fırtınada kopuğu bulur bağlarsınız, şehir suyu kesilir, temiz kuyudan alınan suyu yine de kaynatıp içersiniz, akrep sokar, çaresi amonyaktır ya da mevsimiyse incirin sapındaki ak sütü akıtmaktır sokulan yere, bir ay önce Filiz'i böyle sağalttık.
Özgün Dokuma (Filiz Otyam), 80 x 130 cm
3
CM
Bahçeyle, kedilerle, köpeklerle, kümesle uğraşmak bir iki saatinizi alır en çok, geriye kalan saatler, bizim atölyelerimizde çalışma saatlerimizdir, kimi olur gün yetmez, yapay ışık ne güne duruyor? Kollarımız düşene dek çalışmak bizim vazgeçilmez yaşam biçimimizdir, yaşamımızı yaşam eden...
“ Üretmek/Ama sevgiyle, bilinçle/Usanmadan çalışıp
üretmek/Bizi biz eden budur sevdiğim’ ’ özeti bu gerçeğimizin. Yıllardır diyorlar; yazılannda, fotoğraflannda, resimlerinde, dilinde, gönlünde hep Doğu, Güneydoğu Anadolu, neden? Yıllardır diyorum, kırk yıldır buralann, bura insanlarının gözü, kulağı, dili, dertlerinin çaresi olmaya çalışmışım, onlarla ağlayıp onlarla gülmüşüm, en iyi bunlan biliyorum,
sanki bir aksevdadır bu... Şimdi tuvallerde süren.
Doğa dedim, öylesine zengin, öylesine sevilesi bin bir biçim ve renk. Hele çiçekler, kurusu yaşı inadımı kırıp tuvallerime de girer oldular sonunda, yalnız benim tuvalime mi? Hayır!
Bizim burada Toroslar yedi kattır, bir gezide Filiz, morumsu,
Özgün Dokuma (Filiz Otyam), 80 x 130 cm
eflatunsu, küf yeşilimsi örümcek ağından bin güzel bir çiçeğe vuruldu, mevsimi gelende jeep’e atlayıp dağ bayır dolaşıp kestik topladık, kuruttu Filiz ve sonunda çulfalık tezgâhında mekik mekik dokudu, iplerin arasında ip ve çiçeklerden bir rüya çıktı ki elle tutulur, gözle görülür ve diyorum ki dünyada eşi menendi olmayan bir iş, yaratım.
Filiz, tezgâhında ilkin eski bezleri kırpıp yolluklar dokudu, yıllar içinde bunlar nakışa dönüştü, nakıştan giysilere, kabana, mantoya, perdeye ve şimdi ipten birer yontudur dokumaları, bunun adı kendi kendini aşmadır.
Doğa cömert, ne ekersen tutuyor... Dost ve sevdiklerinizin özlemi hariç! Ne ki çoğu geliyor bize, gelmeyenlere de biz gidiyoruz, göz nurlanmız, alın terlerimizle; aslında bu bir hesap vermedir sevenlerimize, işte bunlan yaptık diyerek.
Büyük ozan, “ Kavgamız, sevdalarımız, umutlanmız/Kocaman sevgili dünyamız/Bir yanda mutluluk, bir yanda acı/Bozbulanık akmadayız” demiş, sanki bizim için demiş...)
Kapak: Şahmaran, Fikret Otyam: TUval-yağhboya, 90 x 120 cm Özgün Dokuma, Filiz Otyam: 80 x 300 cm
J
fv
lfci
FİLİZ OTYAM (1943): ABD’de İç Mimari eğitimi gören Filiz Otyam ülkeye dönüşünde sanat galerilerinde
yöneticilik yaptı, eşiyle birlikte gittikleri iç ve dış gezilerde fotoğrafçılık yönü de ortaya çıktı. Açtıkları ortak fotoğraf sergisi “ Dünya Güzel Olmalı” , iki yıl ülkemizde, üç yıl da Almanya’da çeşitli kentlerde sergilendi. 1979 yılında yerleştikleri Gazipaşa ilçesinde (Antalya) çulfalık denilen dokuma tezgâhından edindi ve özgün dokumalara başladı. On yıldan bu yana bu işi sürdüren Filiz Otyam’ın
dokumaları, dokuma giysi ve kabanlan yurtiçinde ve yurtdışında büyük beğeni toplamaktadır. Çalışmaları ayrıca Vakko ve Hamzagil kuruluşlarınca devamlı sergilenmektedir.
FİKRET OTYAM (1926), eski adıyla İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü Bedri Rahmi Eyuboğlu Atölyesi’nden mezun olduğu 1953 yılında, üç yıllık da gazeteciydi. Basın yaşamının ağır basmasıyla resim giderek ikinci planda kaldı. O yıllar Otyam daha çok, çağdaş yazarlarımızın roman ve öykü kitaplarının kapaklarını, iç resimlerini yapar oldu, tuval yerine kâğıtlara... Bu arada yaptığı resim çalışmalarını da nedense sergilemedi. Dostları; başta Eşref Üren,
Orhan Peker, Turan Erol onu yeniden resme döndürmek için çaba gösterdiler. Bir yaz dinlencesine giderken ressam Rasin “ Belki resim de yaparsın” diyerek Paris’ten aldığı en has boyalardan, fırçalardan, yağlardan kocaman bir kutu verdi, sonra büyük iki koli boya daha ve Otyam böylelikle yeniden ve kendi deyimiyle “ bir daha
bırakmamak” azmiyle resme döndü. Büyük resim ustası ve eleştirmen Eşref Üren, 1983 Ankara sergisi için şunları yazacaktı:
“ ...Fikret Otyam’ın, rahmetli Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun bu necli necibinin sergisi; hocasının ruhunu mutlaka şad etmektedir. Caliyetten ve sunilikten uzak durmak, yapıtlarında onu bugünkü seviyesine ulaştırdı.” Eşi Filiz Otyam’la yurtiçinde ve yurtdışında yirmi beşe yakın sergi açan sanatçının yapıttan dünyanın birçok ülkesinde ve yurtiçinde duvarlarda yaşamaktadır. 29 röportaj ve anlatı kitabı olan Otyam’ın fotoğraftan da yurtiçinde ve yurtdışında sergilenmiştir.
Açılış: 24 Kasım 1989, saat 17.00
24 Kasım - 6 Aralık 1989, 11.00-18.00 (Pazargünleri dışında)