• Sonuç bulunamadı

Büyük inşaat mıntıkasından notlar:Bugünkü Safranbolu ve yarınki Sümer-kent

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyük inşaat mıntıkasından notlar:Bugünkü Safranbolu ve yarınki Sümer-kent"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2

B ü y ü k İn ş a a t M ın ta k a s ın d a n N o tla r

B

u

g

i i i n

k

i i S

a f r a ı t b o

i

l u

v e

yarınki Sümer - Kent

Yazan: İsmail Habib Sevük

1 3

Asil kasaba:

Zafranbolu Türkiyemlzin ııev’i şah­ sına mahsus en tipik beldelerinden bi­ ridir. Doğudaki Hızırtepeden umumî manzaraya bakılınca ferah bir belde gibi görünür: Çepçevre dağlarla kabarık dairesmi bir sahanın dalgalı arazisi üs­ tüne kurulan kasabanın ortasından, bir ada gibi, Kaletepesi yükseliyor. Orada hükümet konağile bir buçuk asırlık bir saat kulesi var; Beldenin batısını çev­ releyen sırtlardaki gösterişli bir has­ tane temiz parkile gözleri okşamaktadır. Cenub doğudan şimal batıya doğru en dibde büyük kurşun kubbeli izzet Mehmedpaşa camii, onun üstünde ki- remid kubbeli Köprülü Melvmed Paşa camü, onun ilerisinde gövdesi üç katlı bir yapı gibi görünen Kazdağlıoğlu ca­ mii ve son Mescid camii; muntazam bir sıra ile dizilen bu dört cami dört minaresile beraber kasabayı sağlı sollu İki kısma bölüyor.

Bağlar beldesi:

Dağlarla çevreli bir saha dibinde ol­ duğu için kasabaya üklüm büklüm so­ kaklardan helezonlu zikzaklarla inilir. Sokaklar o kadar dar ki iki ana cadde- «inde iki otomobil ynyana geçemiyeceği için şoförler birinden girip ötekinden çıkarlar. Çevrenin dağlarla kabarıklı­ ğından dolayı rüzgâr giremediğiriden kasaba sıcaktır. Bu zaruretle belde hal­ kı dört kilometre mesafedeki bağlıklar­ da ayrıca bir yazlık kasaba kurmuş. Zengin, fakir herkesin, senenin iki ya­ rışma göre, iki evi var. Bağlar semti artık bir sayfiye yeri değil enikonu ikinci bir belde. Halkı böyle iki beldeye bakmak külfetinden kurtarmak için eskidenberi, dibdeki Zafranboluyu yüz­ üstü bırakıp, kasabayı bağlara naklet­ meyi düşünenler oldu. En son, bundan yedi sekiz yıl evvel bir kaymakam bu işi düşüncede bırakmak istemiverek, cezri bir hamleyle tatbikata girişir: Bağların alt kısmına bir imar sahası ayırıp oraya bir kaymakam konağı, bir ilkokul, bir halkevi yaptırdı, işte o ka­ dar. Tazyik, tehdid, faydasız. Kayma­ kam gitü, yapılanlar şimdi boynu bükük «sneyip duruyor.

Tarihin büyüsü:

Bu halk havadar yerde yaşamak im­ kânı varken çukurdaki kasabayı neye bırakmaz? Kasaba çukurda amma o kasabada asırlar boyu bir büyü var. Tarihin iliklere işliyen büyüsü. Bu ta­ rih öyle kitablarda yazılı veya kulaktan dolma bir bilgi değil; gövdelenıniş bir kudret. Selâtin camilerini andıran nıa- bıdlcri, iki yüz cdal: sbidc-î hanlar, kadınlara ve erkeklere mahsus büyük kurşun kubbeli hamamlarile yalnız gövdeleşmiş değil, devleşmiş bir tarih o. Sonra oradaki evler. Sokakların darlı­ ğından dolayı nakışlı saçakları başbaşa vererek konuşan evler. Alçılı pencere­ lerin renkli camlarından güneş ziyası o evlerin içine süzülüp yumuşıyarak girer. Hepsi kârgir ve sağlam olduğu için hep uzun ömürlü bu evlerin hafı­ zaları asırlara uzanan mazileri ezberle­ di. Herkesin evi yalnız kendinin değil; dedelerinin de doğduğu bir yer. Böyle evler yalnız mesken olmaz, kutsiyet o - lur. Hiç böyle bir belde eski bir göm­

lek atar gibi bırakılabilir mi? Yapılış harikası:

Zafranbolu, eski hayatın şartları ica­ bı, yüksek bir kale eteğine çevrelen­ diği için, çukur bir yere yapılmış amma bu yapılış şehircilik bakımından başlıbaşına bir harikadır. Beldenin a- ğırlık merkezi hep kemerler ve bend üzerine oturtulmuş. Bir mailenin sula­ rım öteye aktarmak için örme kemerli bendler yapmışlar. Cinci hanının cenub cephesi dibinde kesme taşlarla örülü heybetler heybeti bir tünel üç dört yüz metrelik mesafeyi aşarak yukarı çar­ şıya çıkar. Akçesu deresinin bendleri kol kol o koskoca izzet Mehmed Paşa camiinin altına uzandılar. Sözün kısası, Zafranbolunun yeralündaki bu bendle­ ri, bu tünelleri, bu kemerli tonozları kendi üstlerinde beldenin çarşısını, Cin­ ci hanı gibi iki katlı iki yüz odalı, ton­ luk tonluk kesme taşlarla yapılmış en ağır bir hanı, ve izzet Mehmed Paşa camii gibi selâtin gövdeli bir mabedi ta­ şıyorlar. O zamanki vasıtalarla bu işi yapmak şimdiki teknikle şu sekiz, on kilometre ilerideki Karabükü yapmak gibi büyük bir» himmetti. Asırlardan gelen Zafranbolu asırlara gidecek şere­ fim izdir.

iki sadnazamın camileri:

Yukarı çarşının alt böğrüne raslıyan Köprülü Mehmed Paşa camiinin kub­ besi kurşun örtülü değil amma içi haş­ metli. Büyük kubbe, direklere değil, geniş mihrabın ikf yanındaki çeyrek kubbelerle doğrudan doğruya ana du­ varlara istinad ettiği için, fethedilen mesafe sayesinde camiin içi bir meydan ferahlığı kazanmış. Son cemaat yerin­ deki hol beş kemerle yükselen beş kub­ be yüzünden ayrı bir heybet taşıyor. Saathane ve kütübhane gibi mülhak yapılarla zenginleşen geniş avlu, yirmi otuz musluklu çeşmeleri ve bütün sa­ hayı gölgelendiren üç büyük çınarile daha dış kapıdan içeri girerken insana şırıltılı bir serinlik vermekledir. Köp­ rülüden bir buçuk asır sonra, Onseki- zinci asır sonlarında, Üçüncü Selimin Sadrazamlarından izzet Mehmed Paşa­ nın yaptırdığı cami de, tek büyük kub­ beyi duvarlara istinad ettirdiği için iç bakımdan ferah olduğu gibi kubbesi kurşunlu olduğu için de dış bakımdan selâtin camilerinin mehabetini yaşatı­ yor.

Cincinin eserleri:

Sultan Deli İbrahim devrinde ele ge­ çirdiği nüfuzla devleti sarsanlardan ü- fürükçii Cinci Hocanın, memleketi ol­ duğu için, burada yaptırdığı iki ha­ mamla haşmetli hanı görünce onun ta­ rihteki günahını bağışladım. Biri ka­ dınlara, diğeri erkeklere mahsus ikizli ve her biri ikişer kubbeli iki hamam, içlerinin ferahlığı, mermerlerinin temiz­ liği, yapılışlarının ahengile, Istanbulun en ünlü hamamların? karşı boy ölçü- I

şebilir. Hele han, abideler abidesi dene­ cek bir eser. Kapı methalinin on metre­ yi bulan derinliğinde bir zafer takının ihtişamı var. Dört müsellesin birleşme- sile meydana gelme tonoz kubbeli ta­ van bu methale kendi başına ayrı bir eser mümtazlığı veriyor.

Müstatilli bir avluya bakan hanın u- zunlama cepheleri altı kemerli ve yan cepheleri üçer kemerli olup iki katlı hanm alt katı bu köprü gözü kavislerin açıklığile oynak bir mana kazanmış. Ust kat karşılıklı odaları iki yanına dizen çepçevre bir holle saray dehliz­ lerini andırıyor. Fakat hanın haşmeti­ ni herşeyden ziyade canlandıran alt ka­ tın sağındaki ahır kısmı: Orası iki dizi beş büyük kemerin dört tane fil ayağı kalın sütunlara istinad eden mahiyetile bir ahırdan ziyade eski devirlerin yer­ altı serdablarını andırmaktadır. Yazık ki bu abidevî han pek bakımsız kal­ mış. Eski 192 odadan şimdi ancak 148 i işe yarıyor. Ust katın cenub cephesi çok tehlikeli bir halde. Alâkalı makam­ ların acele yardımını dileriz.

Gündüz ve gece farkı:

Zafranbolu üzümile meşhurdur. Yu­ karı çarşıda çardak üstüne alınan bir tek asma kökü çarşıyı enine boyuna kırk, elli metre uzunluğunda kaplıya- rak gölgeledikten başka bu tek kök ya­ rım tonu bulan üzümlerinin salkımları­ nı söbü söbü sarkıtarak manzaraya a- vizeli bir letafet de veriyor. Zafranbo- luya otuz yıl önce Birinci Cihan Har­ binde gelip iki hafta kaldığım için eski aşinalarla asmanın gölgesi altında yâ­ renlik ederken memleketlerinin otuz yıldır hiç bir terakki ve yenilik eseri gösteremediğine üzüldüklerini görünce düşündüm ki «güzel eski» yi «çirkin yeni» ile bozmaktansa onu olduğu gibi bırakmak daha iyi. Zafranbolulular ye­ nilik hamlelerini bağlar semtine harca- malı. Kadri Ganioğlunun orada yaptır­ dığı köşk gibi kıvrak bir binayı İstan­ bul sayfiyelerinde bile kolay kolay gö­ remeyiz. Esas kasabada yapılacak tek hayırlı şey eskiyi daha iyi meydana çıkaracak ıslahattır. Eski abidelerin bir kırmığı yeninin bin yapısından ağır ba­ sar.

O akşam Kastamonuya hareket edip beş altı gün sonra tekrar dönerken, ge­ ceye kaldığımız için, son tepeden Kara- bükün bir şehrâyin şetaretile görüner nur tufanına, otomobili bir kaç dakikr durdurarak hayran hayran baktıktar sonra, Zalranboluya girince sokakları! hâlâ petrol lâmbalarile aydınlatılmasın:

PTT *>?t "R « c o n il«*

ride yıllardanberi öyle bir nur şehrâyin kurulsun ve onun yanıbaşında Zafran- bolu yıllardanberi böyle kalsın. Gün­ düzleri eskinin asil abidelerini gösterer bu efendi beldenin gecelerinde mezar­ lıklardaki dermansız fosfor pırıltılarını andıran bu petrol lâmbalarım görmek. Vatanın İliç bir yerinde gündüzle gece birbirine bu kadar aykırı değildir ve hiç bir belde Karabük gibi bir nur ni­ metinin yanında bu kadar kapkara ka­ lamaz. Bunun en mazereti, ne tevili ola­ bilir, ayıblar ayıbıdır bu.

Son fırsat:

Zafranbolu ilk büyük fırsatı kaçırdı. Karabükteki «yeni şehir» o farbikalar mecmuasının burnu dibinde değil, Zaf- ranboluya yakın bir yerde kurulmalıy­ dı. Hem yeni şehir daha sıhhî bir yer kazanmış, hem Zafranbolu o yeni ma­ mureyle kaynaşmış olacaktı. Bereket şimdi yeni bir fırsat var. Karabük üç misli genişletilecek. Bunun ne çapta bir şey olacağım anlamak için Ingilte- reden getirilecek kırk, elli bin tonluk yeni malzemenin yalnız Haydaıpaşadan Karabüke kadar nakliye bedeline iki buçuk milyon lira gideceğini düşünme­ li. Bu kadar genişliyecek Karabüke ye­ ni bir şehir daha lâzım. Onun ismini «Sümer-Kent» diye peşinen bulmuşlar. Bunu mutlak ve mutlak Zafranbolu ya- kininde kurmalı. Faydalan bir değil, bir çoktur.

Zafranbolunun ensesindeki, Rumlar zamanından kalma kilisesi ve iri göv­ deli binalarile bir kasaba gibi görünen Kıranköy, Zafranbolu ile bağlar sem­ tinin tam ortasındadır. iki tarafa mesa­ fesi ikişer kilometre. Onun bir o kadar berisindeki Bulak köyünün cenub sırt­ larına kurulacak Sümer-Kent abideler Zafıanbolusunu, Kıran köyü, bağlar semtini birbirine kaynatarak ihtişamlı bir belde olur. Karabiikle Kıranköy a- rasındaki on kilometrelik mesafe bir kaç kilometre daha azalacağından ileri­ de «Yeni şehir» le «Sümer-Kent» de birleşince eski medeniyetimizin abideler beldesindeki şerefle ağır sanayi raınta- kamızın teknik kudretindeki övünç elele vermiş olacak. Bari bu son fırsat kaçırılmasın.

_______________ İsmail Habib SEVÜK

s c •V t: »v C 1ı k< l e V( rı vi

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

According original hypothesis of the research, the learning effect of knowledge, there is very significant difference(t= -4.77 and -3.96,p&lt;0.05*) in first stage that web

department at study period and resulted 204 valid questionnaires. 87 questionnaires were sent out for all staff and resulted 80 valid questionnaires. The BSC was implemented

Çalışmada, Sakarya İli’nde arazi kullanımıyla jeomorfolojik birimler arasındaki ilişki ve kentsel gelişim sürecinin arazi kullanımı üzerine olan etkileri

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif

Göz kapakları kapanırken geriye doğru giden göz kü- resi, göz kapakları açıldıktan sonra her zaman aynı nokta- ya geri dönmez.. Maus ve

Anterior- posterior göğüs grafisinde, asimetrik torasik malformasyon, torakal vertebralarda segmentasyon ve formasyon defekti ve kostalarda füzyon, genişleme ve

Data from patients who underwent biopsies with 18G and 16G needles were compared in terms of age, prostatic volume, total and free PSA, treatment induced pain

These are truly fine suits that embody all the Grier high standards—suits that represent the most important styles, the most demand­ ed fabrics and the'most beloved colors of the