• Sonuç bulunamadı

YEREL DEMOKRASİ VE BAĞCILAR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YEREL DEMOKRASİ VE BAĞCILAR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ"

Copied!
107
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI MAHALLİ İDARELER VE YERİNDEN YÖNETİM BİLİM DALI

YEREL DEMOKRASİ VE BAĞCILAR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sinan ŞENEL

Tez Danışmanı Prof. Dr. Uğur TEKİN

(2)
(3)

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI MAHALLİ İDARELER VE YERİNDEN YÖNETİM BİLİM DALI

YEREL DEMOKRASİ VE BAĞCILAR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Sinan ŞENEL

Tez Danışmanı Prof. Dr. Uğur TEKİN

(4)
(5)

ÖNSÖZ

“Yerel Demokrasi ve Bağcılar Belediyesi Örneği” adlı bu çalışmanın oluşmasında, desteğini ve yardımlarını benden esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Uğur TEKİN’ e, çalışma sürecimde özel olarak ilgilenen ve tecrübelerini paylaşan değerli büyüğüm İstanbul Milletvekili Sayın Av. Feyzullah KIYIKLIK’ a, Tez konumun ortaya çıkmasında desteğini ve yardımlarını özel olarak gösteren ve katkı sağlayan çok değerli Sayın Bağcılar Belediye Başkanı Lokman ÇAĞIRICI’ ya, Başkan yardımcılarına, Bağcılar Belediyesinin çok değerli yöneticileri ve çalışma arkadaşlarıma, çalışmamın başından sonuna kadar beni sabırla destekleyen aileme ve anneciğime sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim.

(6)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No: ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... ii TABLO LİSTESİ... v ŞEKİL LİSTESİ... vi GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ, YEREL DEMOKRASİ VE HALKIN YÖNETİME KATILIMI 1.1. Demokrasi Kavramı... 3 1.2. Demokrasinin Tarihçesi ... 7 1.3. Demokrasi Biçimleri... 13 1.3.1. Liberal Demokrasi... 14 1.3.2. Sosyal Demokrasi... 15 1.3.3. Doğrudan Demokrasi... 15

1.3.4. Yarı Doğrudan Demokrasi... 16

1.3.5. Temsili Demokrasi... 17

1.4. Demokrasi ve Yerel Yönetimler... 19

1.4.1. Yerel Demokrasi... 21

1.4.2. Yerel Demokrasinin Temel İlkeleri... 24

1.4.3. Yerel Demokrasi ve Yönetişim... 26

1.5. Yerel Demokrasi ve Katılım... 27

1.5.1. Katılım Yöntemleri... 29

1.5.2. Katılım Amaçları... 31

1.5.3. Katılımın Yararları... 32

1.5.4. Siyasi Katılım... 33

1.5.5. Sivil Toplum Örgütlerinin Katılımı... 34

1.5.6. Yerel Yönetimlerde Halkın Katılımcı Olma İsteği... 36

1.5.7. Yaşayanların Katılımda Yetersizliği... 37

1.6. Yerel Yönetimlerde Katılım Konusunda Yapılan Yasal Düzenlemeler……….. 37

1.7. Yerel Katılım Sürecinde Yaşanan Sorunlar... 39

İKİNCİ BÖLÜM BAĞCILAR BELEDİYESİ VE MECLİSLERİ 2.1. Bağcılar ... 40

2.1.1. Bağcılar'ın Tarihçesi... 40

2.1.2. Bakırköy Öncesi Bağcılar... 40

(7)

2.2.Bağcılar’ın Demografik Yapısı... 41

2.2.1. Yerleşim Alanı ve Coğrafi Özellikleri... 41

2.2.2. Ekonomik Durum... 42

2.2.3. Nüfus Analizi... 43

2.2.4. Eğitim... 44

2.2.5. Bağcılar’ da Sosyal ve Kültürel Hayat... 45

2.2.6. Sayılarla Bağcılar... 45

2.3. Bağcılar Belediyesine İlişkin Bilgiler... 47

2.3.1. Fiziki Yapı... 47

2.3.2. Bilgi ve Teknoloji Kaynakları... 48

2.3.3. İnsan Kaynakları... 49

2.3.4. Yönetim ve İç Kontrol Sistemi... 50

2.4. Bağcılar'da Demokrasinin Ortaya Çıkış Süreci... 51

2.4.1. Kurucu Belediye Başkanının (Feyzullah KIYIKLIK) Demokrasi Tanımı, Yerel Demokrasi ve Katılım Kavramına Yaklaşımı... 51

2.4.2. Bağcılar Belediye Başkanının (Lokman ÇAĞIRICI) Demokrasi Tanımı, Yerel Demokrasi ve Katılım Kavramına Yaklaşımı... 52

2.4.3. Bağcılar Belediyesi Kurucu Belediye Başkanının (Feyzullah KIYIKLIK) Gözünden Bağcılar'da Yerel Düzeyde Türkiye'de Yapılan İlkler, Örnek Uygulamalar... 54

2.5. Bağcılar Belediyesi Meclisler, İstişare Kurulları ve Şuralar...…. 59

2.5.1. Bağcılar'da Doğrudan Demokrasi Uygulaması "HALK MECLİSLERİ"……….. 59

2.5.2. Türkiye' de İlk Yerel Kurul "İstişare Kurulu"... 60

2.5.2.1. İstişare Kurulu Katılımcılar ve Önemi... 60

2.5.2.2. Kent Konseyine Öncülük Etmesi Bakımından İstişare Kurulu……….. 61 2.5.3. Kadınlar Meclisi ve Kadınlar Şurası... 62

2.5.4. Gençlik Meclisi ve Gençlik Şurası... 66

2.5.5. Engelliler Meclisi ve Engelliler Şurası ... 69

2.5.6. Çocuk Meclisi ve Çocuk Şurası... 70

2.5.7. Belediye Meclisleri Hakkında Değerlendirmeler... 71

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YEREL YÖNETİM ÖRNEĞİ, KATILIM MODELLERİ VE BAĞCILAR'DA DOĞRUDAN DEMOKRASİ 3.1. Dünyada Yerel Yönetim Örnekleri... 73

3.1.1. Amerika Birleşik Devletlerinde Yerel Yönetim... 73

3.1.2. Fransa'da Yerel Yönetimler... 75

3.2. Bağcılar Belediyesinin Katılım ve Demokrasi Modelleri... 78

3.2.1. Halk Görüşleri... 78

3.2.2. Site Sakinleri İle İstişare Toplantıları... 78

3.2.3. Esnaf Grupları İle İstişare Toplantıları... 78

3.2.4. Cami Cemaatleriyle İstişare Toplantıları... 79

(8)

3.2.6. Engelliler Meclisi Faaliyetleri... 79

3.2.7.İstişare Toplantıları... 80

3.2.8. Halk Meclisleri... 80

3.2.9. Hane, Esnaf ve Hastane Ziyaretleri... 80

3.2.10. Yerel Katılımla Sağlanan Memnuniyet... 81

3.3. Halk Katılımı ve Şeffaflık... 82

3.4. Doğrudan Demokrasi İle Alınan Kararların Uygulanması... 83

3.5. Bağcılar Belediyesine Meclislerin Etkisi (Halk Meclisi, İstişare Kurulu, Kadınlar Meclisi, Gençlik Meclisi, Çocuk Meclisi)... 83 SONUÇ... KAYNAKÇA ……… 85 89 EKLER... 93 ÖZET………. 94 ABSTRACT………. . 95

(9)

TABLOLAR Sayfa No:

Tablo 1: Bağcılar Belediyesinin Sayısal Verileri...46 Tablo 2: Bağcılar Belediyesi'nin Fiziki kaynakları... 48

(10)

ŞEKİLLER

Sayfa No: Şekil 1: Yıllara Göre Bağcılar İlçesi Nüfusu... 49

(11)

GİRİŞ

Günümüz çağdaş demokrasilerin de hemen hemen her alanda artan yerelleşme taleplerinin sonucu olarak, yerel demokrasi ve adem-i merkeziyetçilik kavramı öne çıkmaktadır. Aynı zamanda değişen ve dönüşen dünya ile birlikte demokrasinin kavramı ve tanımı tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar içerisinde yerel demokrasi ve demokratik yerel yönetim kavramları her geçen gün daha fazla kendilerine yer bulmaktadır. Özellikle demokratik süreç konusunda, demokratik yerel yönetim kurumu, temsili demokrasinin yirminci yüzyıla özgü sorunlarının ortadan kaldırılması için bir araç olarak görülmektedir. Değişen dünya ve gelişen teknolojik imkanlarla birlikte temsili demokrasi yetersiz kalmakta ve yeni katılım kanalları açılması zorunlu hale gelmektedir. Bu nedenle pek çok kişi tarafından yerel yönetimler 21. yüzyıl demokrasisinin optimum birimi olarak görülmektedir.

Bu durumun nedeni, yerel demokrasi halkın hayatını doğrudan etkilemesidir.. Çünkü halk yerel yönetimlerden doğrudan hizmet almakta ve almış oldukları bu hizmetlerin kalitesi yerellikte yaşayan halkın yaşam standardını doğrudan etkilemektedir. Ve bu nedenle günümüz dünyasında insanlar yerel yönetim mekanizmasında doğrudan söz sahibi olmak istemektedirler. Yerel demokrasinin göstergesi, yerel yönetimlere katılım olgusunun gelişmişliğiyle ilgilidir. Yerel demokrasi uygulaması ülke demokrasisinin düzeyini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü demokrasi yerelden başlayıp merkeze doğru yayılan bir olgudur. Eğer yerel yönetimlerde demokrasi tam anlamıyla uygulanmıyorsa ülke düzeyinde de bunun etkileri görülecek ve demokrasi mekanizmasının işlemesinde sorunlar meydana gelecektir.

Yapılan bu çalışmada demokrasinin tabana yayılmasında yerel demokrasi kavramı ve katılım kavramı detaylı olarak ele alınıp yönetim birimleri için önemi vurgulanmış, dünyadaki yerel yönetim örnekleriyle

(12)

beraber Türkiye'deki yerel yönetimler ve Bağcılar Belediyesi'nin yerel demokrasideki rolü detaylı olarak incelenmiştir.

Bu çalışmanın amacı günümüz dünyasında ve özellikle ülkemizde giderek önemi artan yerel demokrasi, katılım ve demokrasi gibi kavramlar açıklanarak, demokratik yerel yönetim örneğiçerçevesinde Bağcılar Belediyesi tarafından hayata geçirilen faaliyetler ve uygulamalar incelenmektedir. Amaç doğrultusunda çalışma üç ana başlıkta ele alınmıştır. Birinci bölüm, "demokrasi, yerel demokrasi ve halkın yönetime katılımı" başlığı ile ilgili ayrıntılı literatür taraması yapılarak bu kavramların önemi ve uygulanabilirliği ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

İkinci bölümde ise "Bağcılar Belediyesi ve Meclisleri" başlığı altında Bağcılar Belediyesinin tarihçesi, demografik yapısı hakkında bilgiler verilmiş, Bağcılar Belediyesi kurucu belediye başkanı ve mevcut belediye başkanı ile yapılan röportajlar ile her iki belediye başkanının demokrasi ve yerel demokrasi kavramına bakışlarına yer verilmiş ve aynı zamanda Bağcılar Belediyesi'nin gönüllü meclisleri ile belediye tarafından kurulan yerel katılım örneği taşıyan Halk Meclisi ve İstişare Kurulu hakkında bilgilere yer verilmiştir.

Üçüncü ve son bölümde ise "Yerel Yönetim Örneği, Katılım Modelleri ve Bağcılar'da Doğrudan Demokrasi" başlığı altında, dünyadan yerel örnekleriyle birlikte Türkiye'nin yerel yönetim modeli hakkında bilgi verilmiş ve Bağcılar Belediyesinin yerel demokrasi ve katılım adına uygulamaya soktuğu örnek hizmetler ve uygulamalar incelenmiştir.

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

DEMOKRASİ, YEREL DEMOKRASİ VE HALKIN YÖNETİME KATILIMI 1.1. Demokrasi Kavramı

Demokrasi kök anlamı demos (halk) ve kratos (yönetim) olan eski yunanca "democratia" kelimesinden gelmektedir. Demokrasi literatüründe demokrasi ile ilgili "halkın halk için yönetiminden", "doğrudan yönetimine ve halkın iktidarına", "halk egemenliğinden", "eşitlik ve özgürlüğün politik gerçekleşimine" kadar çeşitli tanımlamalara rastlamak mümkündür.1

Ansiklopedik anlamında demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesi ve yönetim düzeninde halk iradesinin ağır basması ve yönetimin halk tarafından denetlemesidir. Günümüzde demokrasi kavramı çok geniş ve çok yönlü bir kavram olarak kullanılmaktadır. Demokrasi devlet gayesinde görüş ayrılığının icap ettirdiği fikir dayanışma tartışma üzerinde duran bir sistemdir.2

Demokrasi, halkın yönetime katılım yollarını açık tutan, farklı görüşlerdeki partiler arasında temsil için seçimleri sağlayan temel hak ve hürriyetlerin yasa ile korunduğu, hukuk devleti ilkesinin hedef alındığı, kuvvetler ayrılığı temelinden hareketle iktidarın sınırlandırılmasına yönelik tedbirleri içeren, azınlığın çoğunluğa karşı korunması ve iktidar yolunun açık olması gibi ilkelerin bütünlük içinde var olduğu bir kültürdür.3

1Ahmet Özcan, Türkiye İçin Demokrasi: Demagoji ve jakoben Tavır, Yarın Dergisi, 2002 2 N. Cevat Akkermen, Demokrasi, Ulus Basımevi, Ankara,1950, Sf.8

3

Murat Tek, Belediye Başkanı ve Belediye Meclis İlişkileri Çerçevesinde Belediyelerde Demokrasi Sorunu ve Yerel Yönetim Reformu, Küreselleşme Sürecinde Kent ve Politika, Detay Yayınları, Ankara, 2004, Sf.173

(14)

İdeal bir demokratik sistemde, halkın istediklerini tam olarak karşılayan bir yönetim vardır. Bu yönetim halkın tercihleri doğrultusunda oluşur ve halkın tercihlerine bağlı olarak etkinlikte bulunur. Bu gerekleri tam olarak karşılayan bir demokrasi insanlık tarihi boyunca ulaşılamayan ve belki ulaşılamayacak bir düştür. Ancak ulaşılmak istenen bir düştür.4

Klasik Yunan kent-devleti doğrudan demokrasisi, İtalyan Rönesans'ı kent-devletleri cumhuriyetçiliği, batıda temsili yönetim teorisinin ortaya çıkışı; halk meclisleri düşüncesi; Fransız Devriminden kaynaklanan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri ile değişik toplumsal hareketler ve insan hakları için sürdürülen yoğun mücadelelerden beslenen demokrasi, uzunca bir süre kent-devleti demokrasisi, halkın yönetime doğrudan katılımına dayalı bir tür yerel siyasal düzen olarak algılanmıştır. Buna karşın ulus - devlet demokrasisi olarak nitelenen demokrasi tipi 19'uncu yüzyılın bir ürünüdür. Gerek işleyişi ve gerekse boyutları açısından tarihsel köklerinden önemli farklılıklar göstermektedir.5

Demokrasinin temelinde, toplumsal sorunlara nesnel ve kalıcı çözümler bulmak yatmaktadır. Demokrasi kavramı kesin sınırlarla belirlenmiş bir içeriğinden ve net bir tanımından bahsetmemiz oldukça zordur. Ancak klasik anlamı ile halkın yönetimi olarak ifade edilmektedir.6

Demokrasi kavramı bireysel özgürlük, haklarda eşitlik, halkın yönetenler üzerindeki üstünlüğü, toplumsal adalet ve refah gibi değerleri içermektedir. Özgürlük, çatışma, anayasal reji, süreç, kurumsallaşma, katılma, biçimlendirme, topluluk bilinci, insan hakları, eşitlik, sosyal yetenek, halk egemenliği, seçim, düşünce özgürlüğü, doğrudan demokrasi, profesyonel yurttaş, sivil toplum, iletişim, açıklık, yaşam kültürü, çoğulculuk, halk oylaması, liberal toplum, siyasal kalite, yerel demokrasi, bireysellik ve

4J. Arend Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, Çev: E. Özbudun- E. Onulduran, Ankara, 1986,

Sf.1

5Selahattin Yıldırım, Yerel Yönetim ve Demokrasi: Yerel Yönetimleri Geliştirme Programı El

Kitapları Dizisi, Kent Basımevi, İstanbul, 1993 Sf.19-20

6

(15)

ekonomik kalkınma, temel demokratik göstergeler olarak demokrasi literatüründe yerlerini almaktadır. Demokrasinin genel literatürdeki tanımı ise, "insan hakları, çoğulculuk, sözleşme düzeni, temsil-katılım gibi temel ilkelere dayalı ve sivil toplumun devletten, görece de olsa ayrılığı kabul eden bir yönetim tarzı"dır.7

Demokrasi, bir özgürleşme isteğinin ardından geliyorsa ancak o zaman gerçek bir sağlam demokrasiden bahsedilebilir. Bu özgürleşme isteği, en kişisel deneyime bağlı yetki ve baskı biçimlerine karşı cephe aldığında aynı anda hem daha uzakta hem de daha yakında kendisine sürekli yeni yeni sınırlar çizdiği ölçüde vardır. Bu tanım ile iki gerekliliğe yanıt verilmektedir. Birincisi iktidarı sınırlamak ve ikincisi çoğunluğun isteklerine yanıt vermektir.8

Demokrasiyi yönetilenlerin yönetenleri belirli aralıklarla seçimle belirlemesi olarak tanımlamakta mümkündür. Bu tanımı dolaylı demokrasinin tanımı olarak ta belirtebiliriz.

Demokrasinin iki temel ilkeye dayandığı, bütün kavramsal tanımlardan bu iki ilkenin zorunlu referans noktası olarak alındığı görülmektedir. Bu ilkeler eşitlik ve özgürlük ilkeleridir. Bu iki ilkenin var olmadığı sistemin demokrasi kavramı ile ilişkilendirilmesi mümkün değildir. Demokrasinin dayanağı olan bu temel ilkeler şunlardır:9

Özgürlük İlkesi: Özgürlük bireyin eylem olanaklarını, kişinin olmak

istediği gibi olmasının, yapmak istediği gibi yapmasının engellenmemesini ifade eder.10 Ancak demokraside bireylerin özgürlüğü sınırsız değildir, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bireyin özgürlüğü sınırlanmaktadır.

7Selahattin Yıldırım, Yerel Yönetim ve Demokrasi, Türk Belediyeciliğinde 60. Yıl Uluslararası

Sempozyumu, Ankara, 1990, Sf.9

8 Alain

Touraine, Demokrasi Nedir?, Çev. Oktay Kural, Yapı Kredi Yay. İstanbul, 1997, Sf. 11-12

9

Yusuf Pustu, Yerel Yönetimler ve Yerel Demokrasi, Sayıştay Dergisi Sayı:57, 2005, Sf. 122-123

(16)

Eşitlik İlkesi: Demokrasinin temel değeri olan eşitlik, bütün bireylerin

insan olmak bakımından eşit siyasal değerde olmasını, bireyler arasında ayrım yapılmamasını, herkese eşit muamele edilmesini ve siyasal yönetim sürecine katılım konusunda bütün toplum üyelerinin eşit derecede hak sahibi olmasını ifade etmektedir. Eşitlik ilkesi bütün demokrasi kuramlarının ve modellerinin temel referans noktasını oluşturur. Ancak eşitlik ilkesi konusunda ciddi tartışmalar vardır. Eşitlik ilkesinden anlaşılması gereken mutlak eşitlik mi, yoksa nispi eşitlik mi? Bu tartışma günümüzde hala sürdürülmekte olan bir tartışmadır.

Demokratik sisteme hayat veren, onu diğer sistemlerden ayıran ve onu benzersiz kılan bu iki ilkedir. Demokrasi, vatandaşları için mümkün olduğunca fazla eşitlik ve özgürlüğü birleştiren bir devlet yönetim şeklidir.11

Günümüzde ülkelerin büyük bölümü demokrasi anlayışına sıkıca bağlı olduğunu söylemektedir. Bu ise demokrasinin bir meşruluk ilkesi olması açısından ileri gelmektedir. Sistemler kendilerini meşrulaştırmak için demokratik görünmek zorundadırlar. Demokratik görünüm ise ancak iktidarın halk otoritesine dayandığı zaman sağlanabilir. Demokrasi kavramı genel olarak hem bir fikirler bütünü hem de belirli siyasal sistemi ifade etmektedir.12

Demokrasi, diğer yönetim biçimleriyle kıyaslandığında tercih edilen bir sistem olarak görülebilir. Ancak gerçekte demokratik bir yönetim ya da demokrasi halka dayandığı ölçüde ve ondan güç aldığı sürece daha da arzulanan bir sistem haline gelebilir.13

Demokratik devleti diğer bütün devlet şekillerinden kesin olarak ayıran belli başlı iki unsurun mevcut olduğu görülür. İlki zıt fikir ve kanaatlerin

11

L. Lipson, Demokratik Uygayrlık, Çev. H. Günalp, Tip Yay. Ankara, 1985 Sf.52-56

12Esat Çam, Siyaset Bilimine Giriş, 1. Baskı, Der Yayınları, İstanbul, 1990, Sf.5. 13

MimarTürkkahraman, Aydınlar, Demokrasi ve Türkiye, Yeni Türkiye Dergisi-29, Ankara, 1999 Sf.164

(17)

serbestçe ifadesini içeren inanç ve düşünce hürriyeti, diğeri ise örgütlenme hürriyetidir.14

1.2. Demokrasinin Tarihçesi

Demokrasi tarihsel süreç içerisinde uzun bir gelişim ve oluşum evresinden geçmiştir. Tarihte ilk defa demokrasi uygulamalarının görüldüğü yer Eski Yunan kent/site/şehir- devletleridir. Demokrasinin en eski uygulaması olarak gösterilen bu şehir devletlerindeki demokrasi köleli bir demokrasidir. Toplumun büyük bir kısmını oluşturan köle ve metek denilen yabancıların seçimlere katılma hakkı bulunmamakta, yönetimi asiller ve aristokratlar belirlemekteydi. 15 Eski Yunanistan'da önce tek adam yönetiminden soylular yönetimine, sonra tiranlıktan demokrasiye doğru bir gelişme görülmüştür. Eski Yunan'da krallar Mısır ve Babil' deki gibi mutlak bir güce sahip değiller, bir yaşlılar kurulu onlara danışmanlık eder ve geleneği çiğneme hakkı verilmezdi. Dolayısıyla burada tiranlık zorunlu olarak kötü yönetim anlamında değil, yönetme gücü kalıtımsal olmayan kişinin yönetimi anlamındadır. Buna karşın demokrasi, kadınlar ve kölelerin dışındaki halkın yönetimi anlamına gelmekteydi.16Yasama organı kadın ve köleler hariç bütün yurttaşların katılımıyla oluşmaktaydı.

Yunan demokrasisi, temsili demokrasi modeline göre değil, tam katılımcı demokrasi modeline sahiptir. Yasalar yurttaşların hepsinin bir araya gelmesiyle yapılmaktadır. O dönemlerde genellikle bir şehirden meydana gelen devletlerin büyük olmaması, yurttaş sayısının çoğu zaman 10.000'i geçmemesi, doğrudan demokrasiyi mümkün kılmaktaydı. Ayrıca yurttaş kitlesi yetişkin halk kitlesiyle aynı değil, kadınların oy hakkı, kalabalık bir kesim olan kölelerin ise yurttaşlık hakkı bulunmamakta idi. Bu demokrasi

14

Musa Taşdelen, Siyaset Sosyolojisi, Kocav Yay. İstanbul, 1997, Sf.102

15 George Sabin, 1969, Sf.1

(18)

anlayışı köleliği kendi yapısına aykırı bulmuyor, kölelik kurumunu yurttaşlara kamu hizmeti ile uğraşma imkanı verdiği için gerekli sayıyordu.17

Eski Yunan demokrasisinin ölçütleri, toplumsal bağlamda Eski Yunan demokrasisinde öngörülen; zenginlerin sömürülmesi, yoksulların yönetime girmesi, borçlanmaya bağlı köleliğin ve kamu görevi için mülkiyet gereğinin ortadan kaldırılması, ailevi durum ve servetten bağımsız olarak bireysel yeteneğe fırsat tanınması anlamına gelmektedir. Eski Yunan'da yönetsel sistem anlamında demokrasi, çoğunluğun yönetimiyle sonuçlanacak biçimde tüm yurttaşlar tarafından açık görüşme ile karar alınması, kamu görevlerinin çoğunluğuna kura ile atanma, tüm kamu görevlerinin sorumlu tutulması ve yurttaşlardan oluşan büyük jüriler anlamına gelmektedir. Ayrıca demokrasi; eşitlik, konuşma eşitliği/özgürlüğü, özgürlük ve çok yönlülük, yasaların ve kamu görevlilerinin yetkisine boyun eğme, kamu etkinliklerine sürekli katılım felsefi ideallerdir.18

Atina demokrasisi, tek kişinin egemenliği olan hükümdarlık sistemini reddetmekte devlet işleri ile ilgili her çeşit düşünce ve kanaatlerin görüşülmesinde özgürlük ilkesini tanımakta, çoğunluğun oylarıyla alınan kararların meşruluğu için yeterli görmekteydi ve bu demokrasi yurttaşların özgürlüklerinin gerçek güvencelerinden biri olan kanunlara saygı esasına dayanmaktaydı. Bütün bunların yanı sıra Atina demokrasisi günümüz demokrasisinden de farklıydı. Atina demokrasisinde kısmi bir demokrasi, yani azınlığın demokrasisi hakimdi. Halkın sadece belli bir bölümü demokratik haklardan yararlanabiliyordu. Kadınlar, köleler ve yabancılar halkın çoğunluğunu oluşturmasına rağmen haklardan yararlanamıyordu. 19

Eski Yunan demokrasisinde yurttaşlar ve köleler birbirinden ayrı tutulmaktaydı. Bu nedenle Eski Yunan demokrasisi insanların eşitliğine değil, yurttaşların eşitliğine dayanan bir demokrasi modelidir. Eski Yunan demokrasisinde, yasama ve yargı işlerine doğrudan katılanlar yurttaşlar olmuştur. Dolayısıyla

17 Meydan Laruesse-3, "Demokrasi" İstanbul, 1990, Sf.514 18 Leslie Lipson, Demokratik Uygarlık, 1984, Çeviri İstanbul, Sf. 29. 19 Selver Tanili, Uygarlık Tarihi, 1981, Sf. 18

(19)

Eski Yunan demokrasisi ile günümüz demokrasisindeki eşitlik anlayışı birbirinden farklıdır.20

Eski Yunan şehir devletlerinde, Aristo ve Eflatun'un ölümünden sonra gerileme yaşanmıştır. Bu gerileme toplumsal hayata ve politikaya da yansımıştır. Atina'nın düşüşü ile Yunanistan'da demokrasi de eski gücünü kaybetmiş, Roma'nın kesin hakimiyetiyle birlikte Atina demokrasisi tarihten silinmiştir.

Roma'daki demokrasi anlayışı hiç bir zaman Atina demokrasisi düzeyine ulaşamamıştır. Roma'da da köleliğin bir kurum haline geldiği görülmektedir. Bu dönemde zaman zaman imparatordan belli ödünler koparılmıştır. Bir şehir devleti olmayan Roma'da, güç merkezde olduğu için iktidar hep güçlülerin elinde olmuştur. Gerek cumhuriyet döneminde gerekse onu izleyen imparatorluk döneminde Roma'nın siyasal sistemi eşitlik ve katılıma dayanmıştır. Cumhuriyet sisteminden demokrasiye geçiş yapan Roma İmparatorluğunda, nüfusun artışıyla birlikte bir takım yeni kurumlar ortaya çıkmıştır. Bu durum yeni sınıfların doğmasına yol açmış ve dolayısıyla Aristokrasinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Sosyo-ekonomik eşitsizlik temeli üzerinde bir seçkinler yönetimi oluşmuştur. Kamu görevine ve zenginlerin üstünlüğüne dayanan bir soylular ve senatörler sınıfı doğmuştur. Roma demokrasisi, tarih boyunca değişikliğe uğrayan bir aristokrasi rejiminin üstünlüğüne bağlı kalmıştır. Romanın İmparatorluk olduğu dönemde de aynı durum geçerliliğini korumuştur.

Ortaçağda da bugünkü anlamıyla demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Ortaçağda yönetimler genelde teolojik kaynaklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan bu çağda demokratik yönetim tarzından uzak feodal beyliklerin (derebeyliği) hakim olduğu görülmektedir. Bu dönemde Stoacılık ve Hıristiyan düşüncesi, demokratik yapının oluşmasında önemli katkılar yapmıştır, ancak modern demokrasi fikrinin gelişmesi daha çok 18.

(20)

ve 19'uncu yüzyıl düşünürlerinin fikirleri ve liberal gelişmelerle beraber olmuştur. 21 Ortaçağda demokrasi için atılan adımlarda 1215 yılında İngiltere'de imzalanan Magna Carta Libertatum (Büyük Şart) büyük bir öneme sahiptir. Feodal beylerin karşısında kralın haklarını sınırlayan Magna Carta, ne modern bir anlamda anayasanın özelliklerini ne de bir haklar ve ödevleri düzenleyen modern anlamda bir haklar bildirisinin özelliklerini içermiştir; ancak günümüzün anayasal düzeyine ulaşıncaya kadar siyasal yaşamın önemli köşe taşlarından biri olmuştur. Zira Magna Carta, Avrupa tarihinde modern demokrasiye geçişin ilk adımlarında biri olmuştur. Magna Carta vatandaşların siyasal haklarını belirlemekle beraber, kralın mutlak yetkilerini din adamları ve halk lehine sınırlayan bir düzenlemedir.

Modern demokrasi fikrinin şekillenmesinde 17'inci yüzyılın aydınlanma felsefesi ve reform hareketleri etkili olmuştur. Aydınlanmaya yol açan düşünsel öğeler 14'üncü ve 15'inci yüzyıllarda Avrupa'da ortaya çıkan Rönesans ve Reform hareketlerine dayanmaktadır. Rönesans ile beraber sanat, edebiyat ve eğlence imkanlarının artmasıyla bireyler kendini gerçekleştirme anlamında da imkanlar bulmuşlar, bu da bireyin merkezi bir konuma gelmesini sağlamış ve hümanist-insan merkezli bir yapı oluşmuştur. Bu gelişmeler ortaçağın sanat ve edebiyat anlayışının yönünü değiştirip sekülerliğe ve bireyciliğe yol açarken dini düşünce de reform hareketleriyle 16. Yüzyılda aynı sürece girmekteydi.22

1688 yılında İngiltere'de Meydana gelen Sanayi Devrimiyle birlikte Avrupa'da aydınlanma dönemi başlamış, 1789 Fransız Devrimi'yle doruk noktasına ulaşmıştır. Aydınlanma döneminde akılcılık önem kazanmıştır. Bu anlamda insan davranışlarının belirlenmesinde gelenek ve dini inançların değil, tek başına "aklın" olduğu fikri önem kazanmıştır.23

Bu dönemde insan, geleneklerinden ve dini inançlarının baskılarından sıyrılarak bir anlamda özgürleşmeye başlamıştır. Sosyal çevreyi ve kendisini idare edebileceği

21 William H. McNeill, Dünya Tarihi, 2002, Çeviri Ankara, Sf.147 22 Aytekin Yılmaz, a.g.e. Sf. 89.

(21)

düşüncesi, bireyin kendisini yönetebileceği düşüncesine götürmüştür. Böylelikle insanın bilimsel bilgi ve bunun uygulanmasıyla özgürleşip erdem kazanacağı ve nihai anlamda insanın ilerlemesiyle daha iyi bir toplum kurulacağı varsayılmıştır.24

Aydınlanma döneminde demokrasi ile ilgili görüşlerini ileri süren düşünürlerin başında Montesqueu, J.J. Rousseau ve İmmanuel Kant gelmektedir. Montesquieu, bir devlette özgürlüklerinin güvencesinin hükümet biçimine bağlı olduğunu savunmuş; siyasi özgürlüklerin gerektiği tarzda kullanılabilmesi için, devlet gücünün, dolayısıyla siyasi iktidar sahiplerinin yetkilerinin kısıtlanmasını istemiştir. Bunun sağlanması yolu Montesquies'ya göre kuvvetler ayrımının sağlanmasına bağlıdır. Bu düşünceleri ile Fransız Devrimi'nin hazırlanmasına da öncülük etmiştir. 25

J.J. Rousseau ise, cumhuriyetçi-demokratik devlet biçiminin ideal olduğunu, özgürlük ve hak eşitliği duygusunun insanın doğasında var olduğunu savunmuştur. Aslında Rousseau'ya göre gerçek demokrasi hiç bir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır.26

Aydınlanma Dönemi'nden sonra demokrasiye katkı yapacak bazı düşünce şekillerinin ortaya çıkması 1789 Fransız Devrimi ile gerçekleşmiştir. Fransız Devrimi sosyal, ekonomik ve siyasal olayların tarihinde bir dönüm noktası sayılabilir.

28 Ağustos 1789'da kurucu meclis İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirisi kabul edilmiştir. Bu bildiriye göre egemenliğin kaynağı millettir. Bu bildirinin demokrasinin gelişimi açısından bazı önemli maddeleri şunlardır:27

• İnsanlar, hakları bakımından eşit doğarlar ve öyle kalırlar.

• Bu haklar; hürriyet, mülkiyet, güvenlik ve zulme karşı direnmektir.

24 Aytekin Yılmaz, a.g.e. Sf. 88.

25 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, İstanbul, 1999, Sf. 342.

26 J.J. Rousseau, Toplum Sözleşmesi, Toplum Sözleşmesi, Çeviri Ankara, 1999, Sf. 113 27 Fahri Armanoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Ankara, 1997 Sf. 40

(22)

• Kanun, genel idarenin efendisidir.

• Kamu düzenine dokunmadıkça hiç kimse siyasal ve dini inançlarından dolayı alıkonulamaz.

• Her vatandaş hür bir şekilde konuşabilir, yazabilir ve yayında bulunabilir.

Kurucu meclisin 2 yıllık bir çalışmasından sonra 1791 yılında kralında onayıyla Fransa'nın İlk anayasası yürürlüğe girmiştir. Bu anayasa kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanmıştır. Bu anlamda ihtilalin ve anayasa çalışmalarının dayandığı tek kavram "millet iradesi" olmuştur. Anayasada "egemenlik millete aittir", bütün iktidar kaynağını milletten alır" ve "kanundan üstün bir irade yoktur, kral ancak kanunla hükümdarlık yapar" ilkeleriyle o zamana kadar hükümdarlık otoritesinin dayandığı tanrı ve din kavramları bu iktidarın altından çekilmiş ve yerini "millet egemenliği" ile "milli irade" ilkeleri almıştır.28

Bu devrim ile Avrupa'da siyasi değişim süreci hızlandırılmış ve sosyal hayatın daha fazla dinamikleşmesine ortam hazırlamıştır. Bu devrim sadece Fransa'yı değil, Avrupa'yı hatta daha sonra dünyanın bir çok ülkesini etkilemiştir. 18'inci yüzyılın sonundan itibaren Batı'da düşünce alanında farklı görüşler, çok sayıda taraftartar bulmuş ve bazı görüşler siyasal yönetimi önemli ölçüde etkilemiş ve siyasal kurumlaşmanın biçimini belirlemiştir. Bu düşünce akımlarından birisi liberalizm, diğeri ise sosyalizm olarak siyasi literatüre geçmiştir.

19'uncu yüzyılda toplumlar için, yavaş yavaş mutlak monarşiden kurtulmanın etkisiyle, özgürlük ve halk iradesi kavramı önemini arttırmıştır.29 Bununla birlikte Fransız Devrimi'nden itibaren laikleşme giderek önem kazanmaya başlamıştır. Eski dini kavramlar ruhanilikten dünyeviliğe doğru bir gelişim sergilemiş, Tanrı hakimiyeti kavramı yerine halk hakimiyeti; bütün

28 Fahri Armanoğlu, a.g.e. Sf. 41-43.

29 H. Herrfahrdt, Demokraside 20. Asırda Meydana Gelen Değişmeler, Ankara Üniversitesi Hukuk

(23)

insanların Tanrı önünde eşitliği düşüncesinden çok bütün insanların kanun önünde eşitliği esas alınmaya başlanmıştır.30

19. ve 20. yüzyıllarda insan hakları alanında yaşanan gelişmeler demokrasiyi olumlu yönde etkilemiştir. Bu dönemlerde insan haklarının giderek önem kazanması demokratik yönetimi de insan hakları ile beraber düşünmeye yöneltmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru yaşanan önemli bir gelişme, Sovyetler Birliğinin dağılması, sosyalist rejimin diğer rejimler karşısında gücünü yitirmesine sebep olmuş, dolayısıyla liberal demokratik sistemin ön plana çıkmasını sağlamıştır.31

20. yüzyılda meydana gelen bir başka önemli gelişme Avrupa Birliği'nin kurulması olmuştur. Bunun demokrasi açısından önemi, birliğin farklı bir temsil sistemi olmasıdır. Uluslar üstü bir yapıya sahip olan Avrupa Birliği'nin ona üye olan devletlerinin temsilcilerinin bulunduğu Avrupa Birliği Parlamentosu yeni dönem temsil sisteminin bir ürünündür.

1.3. Demokrasi Biçimleri

Demokrasi denildiğinde çoğu zaman adeta tek bir demokrasi modeli varmış ve bütün devletler o modeli kullanıyormuş gibi algılanmaktadır. Oysaki demokrasi biçimleriyle ilgili literatür taraması yapıldığında demokrasi türlerinin yer aldığı listenin uzayıp gittiği görülmektedir. Bunları kısaca örnekleyecek olursak; • Klasik demokrasi, • Liberal demokrasi, • Korumacı demokrasi, • Gelişimci demokrasi, • Sosyal demokrasi, • Doğrudan demokrasi,

30 Gerhard Leibholz, 162, Demokrasinin Yirminci Yüzyıldaki Hüvviyet Değişikliği, Çeviri, Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Sayı:3, Ankara, Sf. 221

(24)

• Temsili demokrasi, • Yarı doğrudan demokrasi demokrasi modellerinden birkaçıdır.

1.3.1. Liberal Demokrasi

Bu demokrasi türünün temel özelliği çoğulculuktur. Ana vatanı İngiltere'dir, Kuzey Avrupa ve A.B.D' de boy göstermiştir. Farklılıklara rağmen toplumun her kesiminin seçimlere katılması amaçlanmakta ve yasal olarak azınlık hakları koruma altına alınmıştır. Liberal demokrasiler diğer demokrasilerden farklı olarak bireylere büyük serbesti tanırken, devlet kurumunun küçültülüp zayıf düşürüldüğü görülmektedir.

Liberal demokrasilerde olması gereken bir takım öngörüler ve varsayımlar mevcuttur. Siyasal iktidarın sınırlı olması bunların başında gelmektedir. Bu sınırlılık siyasal iktidarın, toplumsal hareketlerin çizdiği sınırlar etrafında hareket etmesi gerektiğinden kaynaklanır. Liberal demokrasinin ikinci özelliği toplumdaki çoğulculuk olgusunun kabul edilmesidir. Çoğulculuk, hem toplumu oluşturan insanların çeşitli özellikler bakımından farklılık göstermesi hem de onların değer ve çıkarlarına önem verilmesi anlamına gelir. Liberal demokrasilerde göz önünde tutulması gereken üçüncü özellik, toplumu açıklayan nesnel yargıların bulunmaması nedeniyle insanların eşitliğine inanılması, fikir ayrılıklarının saygıyla karşılanarak hoşgörülü olunması niteliğidir. Liberal demokrasilerde hoşgörü ve çoğunluk kararının sınırlılığı vardır. Hoşgörülü olunmalıdır; çünkü toplumu açıklamaya yönelik nesnel yargıların bulunmayışı hiç kimseyi, hiç kimse üzerinde aynı şekilde düşünmeye ve davranmaya zorlanamaz. Çoğunluk

(25)

kararının sınırlılığı vardır; çünkü siyasal iktidarın hareket alanı, çoğunluğun olmasını ya da yapılmasını istediği şeylerle sınırlıdır. 32

Liberal demokrasinin temel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:33 • Liberal demokratik sistemlerde seçimle gelen bir yasama organı vardır. Bu yasama organı temsilcilerden oluşur. Bazı durumlarda devletbaşkanı ya da cumhurbaşkanı yine seçimle göreve gelebilir. • Liberal demokrasilerde yasama organına karşı sorumlu olan, yasamaya danışmanlık eden ve onun getirdiği kuralları uygulamakla yükümlü olan bir yürütme organı bulunur.

• Özel güç merkezleri görüntüsünün oluşturduğu ve siyasal iktidarın faaliyetlerini frenleyen toplumsal ve ekonomik denetim ve denge bulunmaktadır.

• Bu toplumsal ve ekonomik denetim ve denge sistemine paralel ve buna yardımcı olan siyasal denetim sistemi ve denge sistemi bulunmaktadır.

1.3.2. Sosyal Demokrasi

Liberalizm ile sosyalizmin sentezi olan bir modeldir. Sosyal Demokrasi, liberalizmin işvereni koruyan ve devletin otoritesini zayıflatan yaklaşımının tersine, işçiyi koruyan, adaletli bir gelir dağılımını, işçilerin sosyal haklarının sağlanması ve adaletli bir vergi sisteminin talep eden bir modeldir. Devletin işçi hakları konusunda müdahil olmasını sağlayan ve bu hakların sağlanmasını devletten isteyen bir modeldir. 34

1.3.3. Doğrudan Demokrasi

32 S.E. Finer (1999), Liberal Demokratik Devlet, Çeviren: Kemal Saybaşılı, Siyaset Biliminde Temel

Yaklaşımlar,Ankara, Sf. 100-103

33 S.E. Finner, a.g.e. Sd.103 34 Taşdelen, 1997, Sf. 137-139

(26)

Demokrasi, halkın kendisini yönetmesi durumudur. Doğrudan demokraside ise halk, yasaların kabulü için toplanarak yasaları doğrudan karar alarak kendisi yapmaktadır. Doğrudan demokraside aracı olmadan halk kendisini yönetmektedir.35

Doğrudan demokraside halk, egemenliğini bizzat ve doğrudan doğruya kullanır. Doğrudan demokraside devlet için gerekli bütün kararlar, halk topluluğu tarafından aracısız ve temsilcisiz olarak bizzat alınır. Diğer bir ifade ile doğrudan demokrasi, yöneticiler ile halk arasına temsilciler girmeden, bireysel olarak bizzat kendileri tarafından bir yönetimi öngörmektedir. Doğrudan demokrasi, demokrasinin ideal anlamına en yakın olan sistemdir.36

Doğrudan demokrasi uygulamalarına Eski Yunan şehir devletlerinde rastlanmaktadır. Günümüzde vatandaşların katıldığı tek ruhlu doğrudan demokrasi modeli nüfusun çoğalmasıyla imkansız hale gelmiştir. Anayasal devletlerarasında doğrudan demokrasiyi uygulayan tek devlet İsviçre'dir. Hem ulusal düzeyde hem de kantonlar düzeyinde ve topluluklarda doğrudan demokrasi oldukça kuvvetli bir şekilde yerleşmiştir.

Doğrudan demokrasinin avantajlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:37

• Vatandaşların kendi kaderlerini tayin hakkını güçlü bir şekilde destekler.

• Daha bilgili ve siyasal açıdan daha öngörülü vatandaşların yetişmesine yardım eder.

• Kamuya, politikacılara ihtiyaç duymaksızın kendi görüş ve menfaatlerini ifade etme imkanı sağlar.

35 Esat Çam, Siyaset Bilimine Giriş, İstanbul, 1990, Sf. 363 36 Kemal Gözler, Anayasa Hukukuna Giriş, Bursa, 2008, Sf. 115 37 Mümtaz'er Türköne, 2003, Sf. 191

(27)

• Vatandaşlar kendi verdikleri kararları daha kolay kabul ettikleri için yönetimin meşruluğu üzerinde bir tartışma yaşanmaz.

1.3.4. Yarı Doğrudan Demokrasi

Yarı doğrudan demokrasi, egemenliğin kullanılmasının halk ile temsilciler arasında paylaşıldığı bir demokrasi biçimidir. Diğer bir ifade ile temsili demokrasi ile doğrudan demokrasinin birleşimidir. Yarı doğrudan demokrasi sisteminde egemenliğin kullanımı halkın seçtiği temsilcilere verilmiştir; ancak kimi durumlarda seçmenler bazı araçlarla egemenliğin kullanılmasında doğrudan doğruya katılırlar; bu bakımdan yarı doğrudan demokrasi temelde bir temsili demokrasidir. Diğer bir ifadeyle yarı doğrudan demokrasi "halkın egemenliğin kullanılmasına zaman zaman doğrudan doğruya katıldığı bir temsili demokrasi tipi" olarak da tanımlanabilir.38

Yarı doğrudan demokraside seçmenlerin egemenliğin kullanılmasına katkıda bulunmasını sağlayan araçlar; referandum, halk vetosu, halk teşebbüsü ve temsilcilerin azli olmak üzere dört şekildedir. Referandum halk oylaması olarak ta bilinmekte ve yasama tarafından hazırlanan bir kanunun halkoyuna sunulması anlamına gelmektedir. Halk vetosu ise;

Halkın kendiliğinden harekete geçerek yasama organınca kabul edilmiş olan bir yasaya "hayır" demesidir. Bu yol ile yönetime uygun olarak yapılan bir yasanın halkoyu sonucuna göre tümü ya da bir bölümünün iptali sağlanır. Halk teşebbüsü ise halkın istediği ancak yasama organının çıkarmaktan kaçındığı kanunları çıkartmasına yarayan bir araçtır. Halkın, çalışmasından memnun kalmadığı temsilcileri görevden almasına imkan sağlayan araç da temsilcilerin azli olarak adlandırılır.39

1.3.5. Temsili Demokrasi

38 Kemal Gözler, a.g.e. Sf. 120 39 Kemal Gözler, a.g.e. Sf. 120

(28)

Çağımızda doğrudan demokrasinin devlet yönetiminde uygulanmasının zor olduğu gerçeğinden hareketle 18'inci yüzyıldan itibaren düşünceler temsili demokrasi üzerinde yoğunlaşmıştır. Temsili yönetimde özgürlük, eşitlik ve kardeşlik düşüncesi etkili olmuştur.40

Temsili demokrasi milletin sahip olduğu egemenlik hakkının kullanılmasını kendisini temsil eden organlara devrettiği bir modeldir.41

Büyük toplumlarda halkın iradesini yönetime alabilmek için "temsil" kurumu geliştirilmiştir. Düzenli yapılan seçimlerle halkın kendi kendini yönetme hakkını birilerine vekaletle devretme yolunu kullanarak işletilen bu yönteme "Temsili Demokrasi" denilmektedir. Bu modelde, temsilciler halk adına karar verir ve halk adına yönetim işlerini üstlenir. Temsili demokrasi, demokrasinin sınırlı ve dolaylı biçimidir. Bu modelin sınırlılığı ve dolaylığı belirli dönemlerde yapılan seçimlerle işletilmesinden kaynaklanmaktadır.42

Temsili demokrasi tek veya çift dereceli seçimlerle bir veya meclisli siyasi sistemlerde seçimlere gidilerek siyasi temsilcilerin belirlenmesi modelidir. Uygulanma şekli iki türlüdür. İlkinde seçmenler sadece yasama organının üyelerini belirler, yasama da yürütmeyi belirler ve denetler; ikincisinde seçmenler genel seçimle hem yasama üyelerini hem de devlet başkanını belirlemektedir.

Temsili demokrasilerde halk yönetimi yöneticilere bıraktığı için yönetime müdahale edemez. Tüm haklara yöneticiler sahiptir. Temsili demokraside, iktidarın keyfi davranışlarını dengeleme ve birey üzerindeki etkilerini azaltmak için bireyin "temel hak ve hürriyetlerinin" (özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme, seyahat etme, düşünce, inanç vb.) korunması anayasa ve yasalarla teminat altına alınması çok önemlidir:

40 Kemal Görmez, Yerel Demokrasi ve Türkiye, Ankara, 1997, Sf.36 41 Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, İstanbul, 1998, Sf. 220

(29)

Temsili demokrasinin faydaları şu şekilde sıralanabilir:43 • Demokrasinin uygulanabilir bir biçimidir.

• Temsili demokrasi sıradan vatandaşlara karar alma sürecinde bir sorumluluk yükler.

• Temsili demokrasi ile sıradan vatandaşların yönetime doğrudan katılması sisteme istikrar verir.

• Temsili demokrasi, iktidarın daha eğitimli, daha bilgili ve daha tecrübeli ellerde olmasına imkan sağlayabilir.

1.4. Demokrasi ve Yerel Yönetimler

Demokrasi kavramının tanımlanması ve içeriğinin belirlenmesi konusunda yaşanan karmaşanın benzeri de yerel yönetimler ve demokrasi arasındaki ilişkiyi çözümlemekte yaşanmaktadır.44

Yerel yönetimler komünal yapılarla ilişkileri ve kentlerde komünlerin ortaya çıkmasıyla merkezi yönetimlerden bağımsızlaşmaları nedeniyle demokrasiyle birlikte değerlendirilmektedirler. Merkezi yönetime ve iktidara karşı komünler ilk ortaya çıktıkları andan bu yana,halkın istemlerini gündeme getiren ve bunları uygulamaya çalışan, özgürlük, eşitlik ve halkın kendini yönetimini yapıları olarak tanımlanmaktadırlar. 45 Bu komünler ortaçağ Avrupa'sında 11'inci yüzyılda ortaya çıkan komünler, 500 yıl boyunca demokratik yapılar olarak kent yönetimlerini etkilemişler ve ancak 16. Yüzyılda etkilerini yitirmişlerdir. 19. Yüzyıla kadar merkez tarafından sıkı denetlenmiş ve merkezi yönetimin bir bölgesel alt birimlerine

43 Mümtaz'er Türköne, a.g.e. Sf. 191 44 Yusuf Pustu, a.g.e. Sf. 123

(30)

dönüştürülmüştür. Ancak 19. Yüzyılda yerel yönetimlerin merkezi yönetimden bağımsızlaşarak etkinleştiklerini izlemekteyiz.46

Yerel yönetimler, günümüzde demokrasinin temeli olarak görülmektedir. Yerel yönetimler; halkın yönetimde aktif olarak yer almasını sağlayan ve kendilerini yönetme alışkanlığını geliştiren yapılardır.Sadece seçilenlerin yönettiği değil seçmenlerinde seçilenleri denetlediği bir sistem olarak ortaya çıkmış olan yerel yönetimler, halkın yöneticiler üzerinde denetimini de sağlamayı amaçlamışlardır.47

Demokrasinin temelleri olan çoğunluk ilkesi, halk katılımı ve seçmene hesap verme sorumluluğu vb. gibi değerlerin yerelliklerde icra edilmesi daha kolaydır. Yerel yönetimlerde yönetime katılma ulusal düzeye nazaran daha yoğun ve doğrudandır.

Demokrasinin aşağıdan yukarıya doğru yayılmasını sağlayan kurumlar yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler merkezi yönetime oranla, halka hem toplumsal hem de mekânsal yakınlığı olan kuruluşlardır. Bu nedenle yönetilenler yönetenleri doğrudan ve etkili bir şekilde denetleyebilir. Demokrasinin en basit tanımıyla halkın kendi kendisini yönetmesinden hareket edecek olursak, halkın bu imkanı kullanabilecekleri başat kuruluşlar olarak yerel yönetimler demokrasinin alttan üste yönelik genişlemesinde önemli etken olmaktadırlar.48

Demokrasi ile yerel yönetimler arasındaki ilişki oldukça güçlüdür.Bireyler özgürlüklerini yerel yönetimlerde daha rahat kullanabilmektedir. Yerel yönetimler, insanların özgürleşmesinde, kurumların

46 Kemal Görmez, a.g.e. Sf.13

47 Oya Çiftçi, Temsili Katılma ve Yerel Demokrasi, Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Cilt:5 Sayı:6, 1996,

Sf.6

(31)

demokratik yönetime yatkınlığı ile demokrasinin yaşanabilmesinde ve insanların demokratik eğitim kazanmalarında birincil kuruluşlardır.49

Bir ülkede var olan politik sistem demokratik nitelikte değilse, yerel yönetimlerinde demokratik nitelikte olmasından söz etmemiz kolay olmayacaktır.Bulunduğumuz çağda ülkelerde sağlıklı bir demokrasi oluşması için başat olarak demokratik yerel yönetimlerin var olması gerekmektedir.

Yerel yönetimler, yerel konularla ilgili tartışmalarda farklı fikirlere saygı duymayı ve sonuçlarını olgunlukla karşılamayı öğrenebilecekleri ve bunu en yakınlarında hissedebilecekleri birimlerdir. Belli bir bölgede kendi yöneticilerini seçmeyi ve yaptıkları tercihlerin sonucuna katlandıklarını gören sakinlerin ulusal düzeydeki yönetici ve temsilci seçimini daha olgun ve daha bilinçli olarak yapabilecekleri belirtilmektedir.50

Demokrasinin gelişmemiş olduğu ülkelerde yerel yönetimlerinde gelişmemiş olduğunu görebiliriz. Demokrasiyi ülke çapında yaşatabilmenin ilk adımı yerel yönetimleri özerkleştirerek atılabilir. Ülkede siyasal istikrarın sağlanmasına yerel yönetimler doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu alanda da yerel yönetimlerin siyasal fayda sağlayan kurumlar olmasındaki temel faktörler şu şekildedir:51

• Demokratik eğitim kuruluşu olmaları,

• Modern toplumun temel değerlerinden olan eşitlik, özgürlük ve refah ilkelerinin oluşumuna katkısı,

• Halk katılımı, çoğunluk ilkesi ve seçmenlere karşı hesap verme sorumluluğu gibi değerlerin yerel yönetimlerde kolayca uygulanabilirliği,

• Yerel demokrasinin temel şartlarından birisi de yerel siyasetin açıkça ve herkesin izleyebileceği şekilde yapılmasıdır.

49 Kemal Görmez, a.g.e. Sf. 62

50 Metin Günday, İdare Hukuku, Ankara, 2002, Sf. 65 51 Yusuf Pustu, a.g.e. Sf. 126

(32)

1.4.1. Yerel Demokrasi

Yerel demokrasi kavramıoldukça tartışmalıdır ve herkesin kabul ettiği bir tanımını bulmak mümkün olmamaktadır. Hatta yerel demokrasi kavramı için demokrasi kavramından daha çok tartışma ve tanımlama çabaları vardır. Yerel demokrasi, halkın karar süreçlerine doğrudan ya da temsilciler vasıtasıyla etkin katılımını ifade etmektedir. Tarihi açıdan bakılınca yerel demokrasinin ulusal demokrasiden daha eski olduğu ve demokrasi fikrinin hareket ya da başlangıç noktası olduğu görülmektedir.52

Bazı yazarlar ise sorunsalı farklı biçimde tanımlamaktadırlar: "Yerel demokrasiden söz edebilmek için yerel iktidarın olması gerekir, merkezi iktidardan bağımsız bir yerel iktidar olmayacağı için yerel demokrasiden de söz edemeyiz. Öyleyse demokrasiyi yerelleştirmektense, yerel yönetimleri demokratikleştirmeliyiz" 53 şeklinde ifadeler ile demokratik yerel yönetim kavramının kullanılması gerektiği belirtilmiştir. Ancak demokrasi için yerel yönetimlerin şart olmadığını ifade eden anlayışa göre; yerel demokrasiden bahsedildiğinde yerel iktidar kastedilmekte, demokratik ilkelerin yerel yönetimler için geçerli kılınması anlatılmaktadır.54

Bu nedenle yerel iktidar ile yerel demokrasi arasında birebir bir ilişki kurmak doğru olmayacaktır.Demokratik yerel yönetim ile de yerel yönetim sisteminin demokratikliğine dikkat çekmektedir. Diğer bir ifadeyle yerel demokrasi kavramında yerel demokratik değerlere, demokratik yerel yönetim kavramında ise yönetim işleyişinin ve süreçlerinin demokratikliğine vurgu yapılmaktadır.55

52 Jeah -Michel De Forges, Droit Administratif, Paris, 2002, Sf. 104

53 Can Harmancı, Yerel Yönetimler ve Yerel Demokrasi, Yeni Gündem Dergisi, Sayı:6 Cilt:4, 1995, Sf.

19

54 Görmez, a.g.e. Sf. 196 55 Pustu, a.g.e Sf. 127-128

(33)

Günümüzde yerel demokrasi kavramından anlamamız gereken şey yerel yönetim sisteminin demokratikliğidir. Yerel demokrasi, yerel yönetimler için demokratik değerlerin geçerli kılınması, yerel halkın karar alma süreçlerine doğrudan ya da temsilciler aracılığıyla katılmasıdır.

Yerel demokrasi halkın günlük hayatını doğrudan ve önemli bir şekilde etkileyen somut ve gerçek sorunların gündemi belirlediği, tartışılıp karara bağlandığı ve faaliyete geçirildiği küçük hacimli bir dünyadır.

Yerel yönetimlerin demokratik olduğundan bahsedebilmek için gerekli olan ilk şart ise halkın katılımının gereği gibi sağlanmış olmasıdır. Seçmenlerin yerel düzeydeki kendileri ile ilgili hizmet ve kararlara değişik düzey ve platformlarda müdahale edilmeleri gerekmektedir. Yerel halkın yönetimde söz hakkının bulunması ve yürütülen faaliyetler konusunda kendisine danışılması ve uygulamalar konusunda aydınlatılması gerekir.56

Bu anlamda Almanya'da yerel yönetimler, demokratik düzenin temel taşları, siyasal güçler ayrımı sisteminin tamamlayıcısı ve basamaklar biçiminde örgütlenmiş demokratik bir toplumda katılım, siyasi ilgi ve çoğulculuğun geliştirilmesinde vazgeçilmez kuruluşlar olarak kabul edilmektedir.57

Yerel demokrasi olmadan ulusal düzeyde demokrasiden söz edemeyiz, demokrasinin ulusal düzeyde sağlıklı işleyebilmesi, önemli ölçüde komşuluk ilişkilerine ve kişisel ilişkilere dayalı, bireylerinin kararların alınmasına doğrudan katılabildiği ve günlük hayat üzerinde denetimde bulunabildiği birçok "küçük demokrasinin" bulunmasına bağlıdır. Ulusal demokrasi ile yerel demokrasinin birbirinden ayrı yapılar olarak düşünülmesi toplumun bütünlüğü anlayışına ters bir yaklaşımdır. Ulusal demokrasiden ayrı bir, yerel demokrasiden söz edilmez.

Ulusal demokrasilerle yerel demokrasileri farklı şeylermiş gibi algılamak ve anlatmak yapaydır. Montesquieu ideal devletin ancak yerel

56 Ruşen, Yerinden Yönetim ve Siyaset, İstanbul, 2000, Sf. 60

(34)

topluluklarca kurulabileceğini belirtmiş ve bu durum yerel yönetimlerin demokrasi arasındaki ilişkinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.58

Yerel düzeyde demokrasi başarılı bir şekilde hayata geçirilebilir ise ulusal düzeyde de başarılı bir demokrasiden bahsedebiliriz. Yerel düzeydeki demokrasi, ulusal yönetimin demokratikliğine de önemli katkılar sağlamakta ve bu nedenle yerel yönetimler "demokrasi okulu" olarak nitelendirilmektedir.

Yerel yönetimler, kamu yöneticileri ile halk tarafından seçilen temsilciler arasında ilişki kurar, yerel temsilcilerin ve seçmenlerin demokrasinin temellerine uygun olarak gelişmeleri için gerekli olan ortamı hazırlar ve yerel bilgi ve güçlerdenistifade etmeyi mümkün kılarlar.59

1.4.2. Yerel Demokrasinin Temel İlkeleri

Yerel Yönetim Süreçlerine Halkın Katılımının Sağlanması: Yerel

yönetimlerin demokratik olması için seçim yapmak gerekli ama tam olarak yeterli değildir. Yerel yönetimlerin işleyişinde yerel halkın katılımının sürekliliği sağlanmalıdır. Halk katılımı, çoğunluk ilkesi ve seçmene karşı hesap verme sorumluluğu demokratik yerel yönetimin temellerini oluşturmaktadır. Yerel yönetimlere halkın katılımı, sorunların daha sağlıklı bir şekilde belirlenmesini sağlamanın yanında, çözümlerinde daha etkili ve tutarlı olmasını sağlar. Amerika birleşik devletleri, yerel yönetimlerin oldukça güçlü olduğu bir ülkedir. Amerikan demokrasisi de gücünü yerel yönetimlerin demokratikliğinden almaktadır. Amerikan yerel yönetimini demokratik kılan durum sadece yöneticilerin seçimle işbaşına gelmeleri değildir. Çağımızda

58 İlhan Tekeli, Yerel Yönetimlerde Demokrasi ve Türkiye'de Belediyeciliğin Gelişimi, Amme İdaresi

Dergisi, Cilt:16, Sayı:2, 1992,Sf.4

59 Hanry Maddick, Demokratik Teori ve Kalkınma, Çev: Şenay Büyükdavras, Amme İdaresi Dergisi,

(35)

demokrasinin temel niteliği olan katılımcılık, ABD yerel yönetimlerinde görevden düşürme, halk girişimi gibi önemli yöntemlerle yaşatılmaktadır.60

Karar alma ve alınan kararları yürütebilme yetkisi:Yerel

demokrasilerde karar organlarının seçimle işbaşına gelmesi ve bu karar organların yerel hizmetlerin yerine getirilmesi için bağımsız karar alma yetkisine sahip olmaları gerekmektedir. Karar alma süreçlerine halkın katılımın sağlanması zorunlu bir unsurdur.61 Çağımız demokrasilerinde en önemli unsur katılımdır. Yerel topluluklara, temsil edici organlar aracılığı ile yerel hizmetler üzerinde uygulanabilir nitelikte kararlar oluşturularak kendi kendilerini tercihleri yönünde, özgürce yönetme olanağı verilmelidir.62

Yetki ve Kaynak Sahibi Olma:yerel yönetimlerin, yerel halkın

ihtiyaç/gereksinimlerinin karşılayabilmeleri için gerekli yetkiyi ve yeterli kaynakları kullanabilir olması gerekir.63 Yerel yönetimlerin varlığı için kaynak ve yetki olarak güçlü olan yerel yönetimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Yerel demokrasinin iyi işleyebilmesinin ön koşulu başarılı ve güçlü yerel yönetimlerdir.64

Yönetsel açıklık: Varlık nedeni kendini oluşturan yerel halka hizmet

etmek olan yerel yönetimlerin plan, program ile uygulama kararlarında halkın bilgi alabilme hakkının olması, bunun kullanılabilmesi ve yerel yöneticiler ile halk arasındaki karşılıklı olarak aktif olması gerekmektedir. 65

Yerel yönetimlerden bahsedebilmek için bilgilendirilmiş bir kamuoyu katkısı ve görüşü olmalıdır. Yerellikte yaşayan halk yerel yönetim tarafından bilgilendirilmelidir. Harcamaların hizmetlere harcanma oranları hakkında yerel halk bilgilendirilmeli, meclis toplantıları ve hesaplar denetime açık olmalıdır. Halkın şikâyetleri araştırılıp görüşleri dikkate alınmalıdır.

60 Görmez, a.g.e. Sf. 72-73 61 Görmez, a.g.e. Sf. 71

62 M. Akif Özer, Yerel Demokrasi, Demokratik Yerel Yönetimler ve Yerel Yönetimlerin

Demokratikleştirilmesi Kavramlarının Analizi Üzerine, Türk İdare Dergisi, Sayı:426, 2000, Sf.135

63 Görmez, a.g.e. Sf. 72 64 Pustu, a.g.e. Sf. 130 65 Özer, a.g.e. Sf. 135

(36)

Yerel düzeyde iletişim demokratik toplumların hayati bir parçasıdır. İletişim araçları kamuoyu görüşü ve taleplerinin yönetime iletilmesinde oldukça önemlidir. "insanlar vergi ödeyip kanunlara uyması isteniyorsa, bunların ne için olduğu söylenmelidir."66

Halkın demokrasi bilincinin gelişmiş olması: Demokrasinin yerel

demokrasi niteliği kazanması; demokrasinin tüm ilke ve kurallarının halkın büyük bir bölümü ve sivil toplum kuruluşlarınca benimsenmesi, vazgeçilmez yaşam biçimi olarak benimsenmesi, korunması ve demokrasinin herkes için aynı şiddetle istenmesi anlamına gelmektedir.67

1.4.3. Yerel Demokrasi ve Yönetişim

Yönetişim kavramı ilk kez, Dünya Bankası'nın 1989 yılında "ŞubSahranAfrika: FormCarisi to Sustainable Growth" adlı programında kullanılmıştır. Raporda Afrika uluslarının sürdürülebilir büyümeyi hayata geçirebilmesinde yönetişimin önemine değinilmiş ve yönetişim "siyasal iktidarın ulusal faaliyetlerin yönetimi için kullanımı olarak tanımlanmıştır. 1995 yılında Dünya Bankası tarafından yayınlanan başka bir raporda, yönetişim için genel bir tanımlama hayata geçirilmiştir. Bu tanımda yönetişim; " ülkenin ekonomik ve sosyal kaynaklarının yönetiminde otoritenin kullanılma biçimi"

66 J. S. Mill, Hürriyet, (çev. Osman Destel), İstanbul, 1963, Sf. 65 67 Pustu, a.g.e. Sf. 130

(37)

olarak ifade edilmiş ve yönetişimin siyasal rejim, ekonomik ve sosyal yapı ile hükümetlerin politika geliştirme kapasitelerine olan bağlılığı ifade edilmiştir.68

Yönetişim, kamu kesimi ve özel sektörde yer alan aktörlerin, toplumsal sorunların çözümünde veya toplum yararına çalışmaların oluşumunda etkileşim içinde bulundukları süreçte gerçekleştirdikleri faaliyetlerin kurumsal anlamda bir bütünüdür. 69

Yönetişime ilişkin yapılan tanımlar, genel olarak yönetişimi kamu-özel, devlet-devlet dışı, ulusal-uluslararası kurum ve uygulamalar tarafından gerçekleştirilen bir çalışma olarak değerlendirilmektedir. Ortaya konulan görüşler, tek merkezli, hiyerarşik bir yapılanma çerçevesinde üretim gerçekleştiren yönetim düşüncesinden; çok aktörlü, yerel düzeyde hareket kabiliyetine sahip, bir tek organın kendi başına hareket etmesi yerine, toplumdaki tüm aktörlerin görüşlerine yer veren, onları etkili kılan ve kaynakların kullanımında daha çok esnek bir hareket alanı oluşturan yönetişim düşüncesine geçildiğini ifade etmektedir.70

Yerel demokrasilerin güçlenebilmesi için gerekli şartlardan bir tanesi de "iyi yönetişim" in esas alınmasıdır. Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı'nın 3'üncü maddesinin birinci fıkrasına göre "özerk yerel yönetim" kavramı yerel makamların, kamu hizmetlerinin önemli bir kısmını kendi sorumluluklar içerisinde ve yerel halkın çıkarlarını esas alarak yönetme ve düzenleme hak ve imkanı anlamındadır. Bu hak doğrudan yerel halk tarafından eşit ve genel oy ilkesine dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilen meclisler veya kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır.71

Yönetişim kavramı modern yerel yönetimlerde ön plana çıkmaktadır. Yönetişim, bir otoritenin halkın menfaatlerini öne çıkaran bir yaklaşımla

68

http://magnet.undp.org/Docs/!UN98–21.PDF/!PSMGSHD/!sec1.pdf.

69 Jan Kooiman, Governing and Governance, Londra, 2003, Sf.4

70 Selime Güzelsarı, Neo-liberal Politikalar ve Yönetişim Modeli, Amme İdaresi Dergisi, Silt:36 Sayı:2,

2003, Sf.20

71 Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı,

(38)

açıklığı, katılımcılığı ve şeffaflığı ilke edinmesi; sahip olunan kaynakların, grupların kendi öncelik ve menfaatlerinin belirlemesine olanak sağlayarak dağıtılmasının ve yönetilmesinin sağlanması anlamına gelmektedir.72

1.5. Yerel Demokrasi ve Katılım

Katılım kavramı tüm demokratik yönetimler için bir amaç olmasına rağmen, üzerinde anlaşılıp paylaşılan kesin bir tanımı bulunmamaktadır. Katılmalı yönetim ideolojisini pratiğe dönüştürdüğü için "somut", kendi içinde değişik formlar oluşturduğu için "soyut" bir nitelik taşıyan yönetime katılma, dünya katılma pratiğini inceleyen yazarlarca birlikte belirleme, ortak yönetim, çoklu yönetim gibi değişik isimlerle anılmaktadır. Katılım, kimin neye, nasıl, nerede ve ne zaman gibi pek çok soruya verilecek yanıta göre farklı boyutlarda ve şekilde uygulamaya geçirilmektedir.73

İçinde bulunduğumuz dönemde yerel yönetim organlarının salt seçimle oluşacağının öngörülmesi bu kurumlara demokratik olma niteliğini kazandırmaya yetmediği konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Bu bağlamda mevcut biçimsel koşulların bir adım daha ötesine gidilerek, yönetime halk katılımının sağlanması gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Katılım, toplumsal eşitliğe hizmet edecek politika ve uygulamaların hayata geçirilmesi anlamında önem arz etmektedir. Demokrasi kavramının başlıca öğeleri olan halkın katılımı, çoğunluk ilkesi ve yöneticilerin hem dayanışmaya önem vermesi hem de seçmene karşı hesap verme sorumluluğu merkezi boyutta geçerlilik kazanması gereken ilkeler olduğu gibi, yerel boyutta da önemlidir.74

Yerel halkın kendisinin seçtiği organlarca yönetilmesi yerel yönetimlerin olmazsa olmaz koşullarından olmasına karşılık, salt seçimlerin varlığı ile demokratik bir işleyişin olduğunu kabul etmek eksik bir tanımlama

72 Yalçın Akdoğan, Yerel Siyaset, "Yerel siyaset-Kavramlar" Okutan Yayınları, İstanbul, 2008, Sf.13-14 73 M. Akif Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Demokrasi, Yargı Yay. Ankara, 200, Sf. 29.

(39)

olacaktır. Bunun yanı sıra seçim olmadan da yerel yönetim biriminin var olmasını mümkün görmek de olanaklı değildir. Çünkü böyle bir durumda ortaya çıkacak yönetim birimi ancak merkezi yönetimin bir birimi olarak nitelendirmek gerekecektir. Dolayısıyla gerçek yerel demokrasiyi tesis etmek aynı zamanda yerel yönetimlerin etkinliğini ve verimliliğini arttırmak için, katılımcı modellerin oluşturulması ve işleyişe kazandırılması gereklidir. Böylece demokrasi algısı sadece seçimlerde oy kullanılması olarak değerlendirilmeyecek; katılım, yönetimin işleyişine yayılmış olacaktır.75

Yerel düzeyde temsili demokrasi uygulamasında, yerel halkın katılımını sağlayacak olan katılımcı demokrasiye geçilmesinde, hem yerel halka hem de yöneticilere önemli roller düşmektedir. Ancak katılımcı demokrasinin yaşamsal boyutlara aktarılmasında örgütlü toplum olan sivil toplum kuruluşlarının da güçlü olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle, yerel alt grupların oluşumunun sağlanmasına yönelik alt yapının hazırlanması, bu gruplara yönetimde etkin ve belirleyici olabilecekleri statülerin kurumsal ve yasal düzeyde sağlanması gereklilik arz etmektedir.76

Ancak, yerel halkın ve örgütlü toplumun katılımına yönelik katılımcı mekanizmaların kurumsal olarak oluşturulmasının yanında bunların katılımcı bir yapı içinde oynayacağı rol de önemlidir. Başka bir deyişle, katılımcı mekanizmaların oluşturulması tek başına yeterli olmayıp, halkın ve örgütlü toplumun bu olgunun içinde yer alması çok önemlidir.77

1.5.1. Katılım Yöntemleri

Geleneksel ve yaygın katılım yöntemlerinden olan oy kullanma, çağdaş demokrasilerde yönetimlerin meşrutiyet sorununu çözmeye yetmemekte; toplumsal grupların ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Çünkü günümüz çağdaş yönetimlerinde seçimler ve çeşitli yerel

75 Şeref Öner, Belediye Yönetim Kararlarında sivil Toplum Kuruluşlarının Etkinliği, D.E.Ü Sosyal

bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İzmir, 2000, Sf. 63

76 Görün, a.g.e. Sf.166 77 Görün, a.g.e. Sf.166

(40)

meclislerde görev yapma sınırlı bir demokratik çözüm olarak kabul edilmektedir. Bu anlamda halkın seçimler dışında da yönetsel etkinlikleri sürekli etkileyip denetleyebileceği ve yaşadığı alanı biçimlendireceği yöntemlerin geliştirildiği ve uygulandığı görülmektedir.

Katılım yöntemleri " yaşama sahip çıkmanın alternatif yöntemleri"78 olarak nitelendirilmektedir. Yerel yönetimde halkın katılımına imkan tanıyan farklı uygulamalar bulunmaktadır.79 Bunlar arasında halk oylaması, halk toplantıları, meclis toplantılarına katılım, danışma kurulları, kent konseyi vb. yönetime katılım uygulamaları olarak kullanılan formlar arasında yer almaktadır.

Halk Oylaması: Günümüzde ortak yaşam birimlerinin büyüklüğünden

hareketle doğrudan demokrasinin hayata geçirilmesinin mümkün olmadığı savunulmaktadır. Ayrıca bu düşünce zamanın kullanımı, maliyetli olması ve etkinliğinin saptanamaması nedeniyle uygulanmasının sorunlar taşıyacağı tezleri ileri sürülmektedir.Buna karşılık doğrudan demokraside halk tüketici olmaktan çıkıp üretici duruma gelmekte; diğer bir ifadeyle pasif olmaktan uzaklaşmakta, yaşadığı çevreyi biçimlendirir duruma gelmektedir. Aynı zamanda doğrudan demokrasi ile temsil sisteminden kaynaklanan boşluklar katılım yoluyla giderilmekte; yöneticilerin yerel halkın sorunlarına yerel halkında yaşam çevrelerine olan duyarlılıkları artmaktadır.

Halk oylamasının genelde temsili organlar tarafından çözümü güç ya da riskli bulunan sorunların çözülmesi ya da bir kenara konulması için son derece yararlı araç olduğu kanıtlanmıştır. Dünyanın değişik ülkelerinde referandum sürecinin başlatılabilmesi için % 2 ile % 15 arasında değişen oranlarda seçmen imzası aranmaktadır.80

78 Çukurçayır, a.g.e.

79M. Akif Çukurçayır, Yeni Yönetim Modeli Arayışları Çerçevesinde Halkın Yönetim

Süreçlerine KatılımOlanakları’, Yerel Yönetim Sempozyumu Bildirileri, TODAİE Yay., No. 304, 2002, s. 211-224

(41)

Halk Toplantıları: Yerel yönetimler tarafından düzenlenen yapılan

veya yapılacak çalışmalar üzerine halka bilgi aktarmak ve onların fikirlerini almak üzere yapılan toplantılara halk toplantıları adı verilmektedir. Ayrıca bu toplantılarda yöneticiler, uzmanlar ve bölgede yaşayanların fikir alışverişinde bulunması yoluyla yerel yönetimlerin daha etkin çalışmada bulunması hedeflenmektedir. Yerel meclis ve başkanlarının alacakları kararlarda bu toplantıların etki gücü oldukça yüksektir. Aynı zamanda bu toplantılar yönetim ile halk arasındaki bilgi akışının sağlıklı bir şekilde sağlanmasına yardımcı olması bakımından önemlidir. Bu alanda dünyanın değişik ülkelerinde değişik uygulamalar sergilenmektedir. Yerel koşullara bağlı olarak yerel topluluk üyeleri bu toplantılarda tartışılacak gündem maddeleri üzerinde toplantı tutanaklarına da geçmek şartıyla sözlü ya da yazılı önerilerde ya da görüş bildirimlerinde bulunabilmektedirler.

Meclis Toplantılarına Katılım: Yerel halkın meclis toplantılarına

katılımının sağlanması halkın dilek ve sorunlarının meclise ve yönetime iletilmesini sağlayacak önemli yöntemlerden birisidir. Aynı zamanda bu toplantılara katılan halkın bilgi eksikliği giderilmiş olmaktadır

Danışma Kurulları:Sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, bölgede

yaşayan uzmanların katılımının sağlandığı danışma kurullarıyerel yönetimlere yapacağı faaliyetlerde yönlendirmesi, kamu bilincinin ve sorumluluğunun sağlanmasıaçısından çok önemlidir. Ayrıca bu tür kurullar, yerel yönetim yetkililerine, yerel halkın genişçe bir bölümünün görüşlerini iletme ve yetkili kurumlarla bu kurulları oluşturan bireyler arasında aracılık yapmada önemli işlevlere sahip bulunmaktadırlar. Bu kurullar, yerel yönetimlerde halkın katılımını arttırmak amacıyla halkın işleri ve sorunları konusunda yetkili organlarla birlikte çalışan, onlara tavsiyelerde bulunan yerel topluluk üyelerinden oluşmaktadır.81

Şekil

Şekil 1: Yıllara Göre Bağcılar İlçesi Nüfusu
Tablo 2 : Bağcılar Belediyesi'nin Fiziki kaynakları *

Referanslar

Benzer Belgeler

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'e, Türkiye'ye girişine izin verilen 32 çe şit GDO'lu üründen bugüne kadar ne kadar

İnsanın vejetaryen olduğuna dair görüş ve kanıt bildirilirken en büyük yanılma biyolojik sınıflandırma bilimi (taxonomy) ile beslenme tipine göre yapılan

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy"ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Öte yandan, hemen her konuda "bize benzeyeceksiniz" diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm

Yedikule ve Belgradkapı çevresinde yaşayan insanların yıllardır temel geçim kaynağı olan bostanlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin "çevre düzenlemesi"

ekonomilerine potansiyel etkisi konusunda da yaşanan endişe derinleşiyor.Cuma günü yayınlanacak olan Birleşmiş Milletler'e bağlı Hükümetlerarası İklim Değişimi Uzmanlar

[r]