• Sonuç bulunamadı

Osmanlılarda Vakıf Müessesesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlılarda Vakıf Müessesesi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OSMANLILARDA

VAKIF MÜESSESESİ

D oç. Dr. Y usuf HALAÇOGLU F ıra t üniversitesi Tarih Bölümü

V

A K IF müessesesi, asırlarca îslâm devletlerinde büyük ehem m iyet kazanm ış, içtim ai ve ik tisad i h a ­ y a t üzerinde derin tesirler icrâ etm iş dini-hukuki bir müessesedir. Bütün tslâm -T ürk d ev letlerin d e âd e tâ bir yarış hâlin d e, gelişme içinde bulunan vakıflar, bilhassa Osmanlı Devleti nde tekâm ülünün zirvesine ulaşm ış ve İslâm hukukunun en zengin ve orijinal müesseselerinden biri, h a ttâ birincisi h âlin e g elm iştir. Z irâ dini ve içtim âi hizm etlerin göriilmesinin yanısıra, fethedilen ülkelerde Türk kültürünün y erle ştirilm esi, o r d u ­ nun teçhiz edilmesi, donanm aya yardım , öğrenci y u rtla n tesisi, O rta Asya daki Türklerle m ü n â se b e t s a ğ la n ­ ması gibi hususlarda da önem li bir y er kazanm ıştır.

Osmanlı D evleti'nin daha kuruluşundan itibaren başlayan ve devletin siyâsi ve m âli k u d retin in a rtm a siy le orantılı olarak gelişen vakıfları iki kısm a ay um ak mümkündür. Birincisi "aynıyla intifa o lu n a n " , yani b iz z a t kendisinden yararlanılan vakıflar ki, buna "m üessesât-ı hayriyye" adı veriliyordu. Bu gurup içerisin e c a m i ­ ler, m escidler, m edreseler, m ektepler, im âretler, hanlar, zâviyeler, h astahâneler, kütüp h ân eler, sebiller ve mezarlıklar girm ektedir. İkincisi ise, "aynıyla in tifâ olunm ayan" fak a t birincilerin sürekli ve düzenli b ir ş e ­ kilde işlemesini tem in eden binâ, arâzi, nak it para v.s. gelir kaynaklarının teşkil e ttiğ i v akıflardır ki, b u n la ra OsmanlIlarda "asl-ı vakf" ismi verilm iştir. Birbirini tam am layan bu iki tür vakfın bilhassa O sm anlIlarda b ü ­ yük bir tekâm üle m azhar olduğu görülür. N itekim 1540 senelerinde yalnız Anadolu E y â le ti'n d e bu şe k ild e vakıf yoluyla 45 im âret, 342 cam i, 1055 m escid, 110 m edrese, 626 zâviye ve h a n k â h , 154 m u a llim h â n e , 1 kalenderhâne, 1 mevlevihâne, 2 dârülhuffâz, 75 büyük han ve kervansaray işletilm ek te id i. X V III. asırd a ise bugünkü Türkiye sınırlan içinde, V akıflar Genel Müdürlüğü A rşivi'nden te sb it edilebildiğine göre 6 .0 0 0 vakıf bulunm aktaydı.

Bu binâ ve kuruluşların devamlı olarak işleyebilmesi için düzenli gelirlere ihtiy aç vardı. Bu sebeple va- kıflann um um i m asraflannı karşılam ak ve bilhassa çalışanların ücretlerini ö dem ek iç in , vakfın ku ru cu su ta r a ­ fından taşınır ve taşınm az m allar vakfedilm iştir. Bunlar arasında arâziler (-ki bazı köylerin ta m a m ı, h e r türlü ziraat işletm eleri, çiftlikler, tarlalar, bağlar ve bahçeler), bütürçüyle b ir cem âat veya a ş ire t, m esken o la ra k kullanılan binalar, dükkânlar veya iktisadi gaye için yapılmış yapılar ile deri, gemi, n ak it p a ra gibi m e n k u lle r yer alm aktadır. B unlar haricinde OsmanlIlar tarafından, mülkiyeti devlete aid bulunan m ın a râ z in in v akıf- hâline getirilmesi keyfiyetinin de ç o k yaygın b ir h â l aldığı görülm ektedir. B urada vakfedilen şe y , ara zin in çıplak m ülkiyeti değil, ya üzerinde çalışan kimselerin devlete ödem ek zorunda oldukları vergiler v ey a a ra z i­ nin tasarruf hakkı olm u ştu r. Bununla birlikte hem vergilerin, hem de tasarruf h akkının birlikte v akfedilm esi de m ümkündü. Bu vakıflarda esas olan, vakfedilen gelirlerin, devlet bütçesinden karşılanm ası gereken h iz m e t­ lere tahsis edilm esidir.

Yapılan bazı araştırm alarda OsmanlIlardaki toprak vakıfları üç kısımda mü'talâa edilm iştir. B u nlardan birincisi, sahiplerinin mülkü olan (m em luke) ö şrî veya haracı toprakların vakfedilm esiyle m e y d an a gelen t o p ­ rak vakıflardır. B unlar, m ülkiyeti devlet tarafından satılmış veya im âr ve ih y â m aksadiyle k o lo n iz a tö r T ürk dervişlerine ve kırlardaki zâviye sahiplerine m ülk olarak terkedilmiş boş toprakların vakıf h â lin e g etirilm e­ siyle o rtay a çık m ıştır. İkincisi, m âlik ân e-d îv ân î sistemine bağlı toprakların vakf edilm esidir ki, to p ra k ta n ve top rak üzerinde yaşayan köylülerden, elde ettikleri mahsulün beşte biri, yedide biri veya o n d a b iri o la ra k alınan vergidir, üçüncüsünü ise, sadece to p rak üzerinde yaşayan kimselerden alınan vergiler te şk il e tm e k te d ir.

V akıflara aid bu gelir kaynaklarının nasıl işletildiğine gelince : Bu hususta İslâm h u k u k u n d a b elirtile n Şartlara uy g u n olarak h a re k e t etm ek m ecburiyeti vardı ki, bunun için tek yol değişik ş a rtla r altında o rta y a çık an kiralam a (icar) sistem iydi. M uhtem elen XVI. asırdan itibaren o rtay a çık an ve O sm anlIlarda yaygın olarak ta tb ik edilen "ic â re te y n " u a ılü , vakıf em lâkin kiralanm asında en ç o k kullanılan kira şekli o lm u ş tu r. ’Ç iftkira" m anâsına gelen ic â re te y n , başlangıçta, artış işletilem eyecek bir hâle düşmüş vakıf em lâk leri iç in 98

(2)

tatbik edilm işti. K iracı, m ukavelenin y ap ıld ığ ı sırada h ir m ,

-<- „ııs,,« . ç „ ^ 8 sıra a a > D>r d efa y a m ahsus olm ak üzere vakfı idare eden m ü­ tevelliye* genellikle v a k ıf em la k in g erç ek d eğ e rin in vançınn TfaVm u* , _

accele" y a n i p e ş i n k ir a bedeU d e n iy o r d u . K ira c ı a y r ıc a h e r v ıl m"t/> ' U na lc â r e '' m u ö d e n e k te y d i k i, b u n , "icâ re -i m iT eccele" » 3 1 m T ? V ' ! I W , “ b i , t i ’ , “ i “ ‘ yekunu, n o rn » ! kira b ed e lin in ç o k a l t a d a İ ^ L » ^ va k f n , f , ^ “ " ™ ;k le y d i- Bu lkinci k ir« " '" . Ud 1Q1- r e n g in b ir v ak fm m ütevellisi, vakfın birikm iş parasını d eğ e r­ lendirm ek iç in , vakıf ad ın a gayr-ı m e n k u l satın a la r a k h u r» , m . ., . p 6

. 7. a la ra K c>unu e skı m ülk sahibine ıc ârete v n «aırptivlp Hp Vira

layabilırdı. H angi şek ild e o lu rsa olsu n icâretevnH on ı • , , V

* u > . u- ı , , ıu ,I t 'a r e te > n d e n fay d a lan a n k iracılar, kiraladıkları em lâk üzerinde m u tla k mülkiyet h a k k ın a sahip olm am akla b era b er bu em lâkripn ı» R 7 'A>n j j - - ’ m a R den ıste d ık le n gibi fay d alan m a, onlar üzerindeki hakla-, , n m ço cuklarına, 18o7 eten itib aren de d iğ e r v â risle rin e m iraç oiarov u ,*. t n*ı ♦ .

. ' . . - , i , * A 5 «ınsıenne m ira s o larak b ırakm a ve m ütevellilerin ıznıvle onları satm a ı m k ^ ı n a k a v u şm u şla rd ır. İc a re te y n d .ş rn d a , , . t a f t a n gelk k a y n a k t a , „ s m d a , İşletilm ek i L e vakf o b n m u ş, buyTık m e b la ğ la ra u la şa n n a k it p a ra la r d a b u lu n m a k ta y d ı. B unların işletm e sekli vakfedenlerin ş a tf a r ,» . bagl, olarak, z e n g m , guvenıhr b ir kefil v ey a b i, Sa y r , m en k u l k arşılık gösterilm ek şa rtıv la , aç ık ç a söylenm ekten kaçın ılm asın a rağ m en % 1 5 'lik bir k â rla fâ iz e v erilm esinden ib a re tti

Osmanlı D ev le ü 'n d e X V I asır b a ş la rın d a , to p ra k la rın b e ş te üçü dirlik sahiplerinin elinde bulu n m ak ta d " P, b eşte bırı d o g ^ d ™ d o ğ ru y a d e v le t, bag l, p ad işah h a s la n , b e ş te biri de v ataf to p r a k la ™ , aiddi. Dlger

î r ” ' 5 3 ? '9 < * » » m u m i gelirin m erkezi b ü tçe -e. * f * ise i’u tç e s in e aiddi. V akıflara aid bu ı m bolüm 6 0 .5 mdyo,. ak çe tu tm » k ta y d ,k , b u m e b l a j , v a ta f b in a la rd a n , p ara lard an ve v , t a f t a n d i , e r geli, k a v r a t a n d a n elde edilenler dal,,] d eg tld ,. K V m . y ü zy ıld a ise T u rk v ak ıfla ,m ,n g e lirv e k u n u 1.163.167 akçe o larak tahm in edilm ektedir.

OsmanlIlarda p ad işa h la r ve d iğer v a k ıf sah ip leri, v a k ıfla n n m ü te v e llid in i ev lâd la n n a ve nezâretlerin i de sadrazamlık, şey h ü lislam lık , d ârüssaade ağalığı ve İsta n b u l k ad ıh ğ ı gibi yüksek devlet m akam larına tevdi e t­ m işlerdir. M esela F a tih , I. Selim ve K an u n i v ak ıfların ın idarelerini sadrazam lara. II . B âvezid ve I. A h m et de şeyhülislâmlara b ırak m ışla rd ır. Bu şe k ild e sad razam , şe y h ü lislâ m , dârüssaade ağası, İstanbul kadıs. gibi bü­ yük devlet ricâlin e b ağ lan an v akıfların işleri, m ü fe ttiş n â m ı a ltın d a bir kişi tarafın d an yürütülm üştür. Ayrıca OsmanlIlarda sadece v akıflarla ügili d avalara b akan m ü fe ttiş kadılar da b u lu n m a k ta y d ı ki, bunlardan üçü İstanbul'da, b m E dirne ve biri de B ursa m a h k e m e le rin d e v azifeliydiler. D iğer şehirlerde ise v ak ıf davaları normal m ahkem elerdeki kadı ve n â ib le r ta ra fın d an görülm ek tevdi.

A rabistan'ın O sm anlı idaresine girm esinden so n ra, M ekke ve M edine şe h irlerin d ek i havri m üesseseler ve orada o turanlar le h in e, im p a ra to rlu ğ u n , m u h te lif bölgelerinde yapılm ış binlerce vakfm , yani H aram eyn vakıflannm n âz ırlığ ın a dârüssaade ağaları tâ y in e d ilm iş ti. Bu v akıfların te ftiş ve m urakabe işlerini yürütm ek maksadiyle de D ârüssaade A g a lığ ı'n a bağlı, Evkaf-! H aram ey n M ü fettişliği. Evkaf-ı H aram eyn M uhasebecili­ ği, Evkaf-ı H aram eyn M ukataacılığı ve D ârüssaade Y azıcılığı adlarıyla d ö rt d âire k u ru lm u ştu . X V III. asırda kumlan Türk v akflarının % 6 4 u n ü n n e z â re ti d o ğ ru d a n d o ğ ru y a kadılara bağlı idi. G eriye kalan 9c 36'sınm nezâreti ise b iz za t vakfı k u ran la r ta ra fın d a n m u h te lif kim selere v erilm iştir. III. O sm an, 01. M ustafa ve I. Abdülhamid gibi bazı p a d işa h la r, v ak ıfların idare m erkezi o lm a k üzere hususi dâireler (Dâire-i m ahsusa) k u r­ dular ve "bunlara kap ıcılar (bevvâb) ve b e k ç ile r (m u sta h fız) tâ y in ettile r. Bu dâirelerin yapılm ası O sm anlIlar­ da, vakıflara aid id â re lerin b ir m e rk e z d e to p la n m a sın a do ğ ru atılan ilk adım o lm u ş tu r. II. M ahm ud da 1809'- da, kurduğu vakıflarını d iğ e r bazı v ak ıflarla b irle ştire re k idaresin i bir nez âret şubesi h âlin e getirm iş ve Darb- hâne-i Amire N e z âreti ne b a ğ la m ıştır. B ö y lec e, alab ild iğ in e genişleyen vakıfları bir elde toplam ak ve m u h te lif idârelerde hüküm -süren y o lsu z lu k la ra son verm ek ü zere, v ak ıf idaresi D arbhâne-i A m ire N ezâreti nden ayn- larak kesedarlık , z im m e t halifeliği ve sergi h alifeliğ i" adlarında üç d âire d en m ü teşekkil Evkaf-4 Hümâyun N ezâreti a d ıy la y e n i bir idarede b irle ştirilm iştir (1 8 2 6 ). 1839 da ise, Evkaf-ı H üm âyun N ezâreti, im paratorluktaki bütün vak ıfların m erk ezi haline g elm iştir. C u m h u riy e t d önem inde Ş e r'iy y e v e Evkaf V e k â ­ leti ismini alan v a k ıf id â re si, 3 M art 1 9 2 0 ’de de U m um M üdürlük h â lin d e B aşbakanlığa b ağlanm ıştır.

Türk-İslâm kültürünün gelişm esinde ç o k ö n em li olan vakıflarım ız, h a y a t ş a rtla n bakım ından insanlar arasında farkları m üm kün m e rte b e azalm ış ve az da olsa bir e ş itlik ku rm av ı h e d e f alm ıştır. A yrıca bugün bele­ diyenin yapm aya ç a lıştığ ı sosyal h iz m e tle r d ah a fazlasiyle yin e vakıflarca g erç ek le ştirilm iştir. Bunların b a ş ın ­ da şehirlerin su ih tiy acı g elm ektedir. B u n u n iç in su b e n d le ri.s u k u y u ları, çe şm e ve sebiller v.s yaptırılm ıştır. Yine, sokaklann aydın latılm ası, tem izlenm esi ve şeh irlerin güzelleştirilm esini gaye edinen vakıflar bulunduğu gibi, y ol, köprü, k o n a k y erleri tesisi için de vakıflar k u ru lm u ş tu r. Bilhassa Osmanlı D evleti’nin sosyal refah düzeyini en iyi b iç im d e bize gösteren im a ret sistem i, vakıf m liesseselerinin en d ik k a te değer olanıdır. Zira bunlar çevrelerinde y e r alan külliyelerle, T ürklerin im ar h u su su n d a olduğu kad ar, ilim , sanat, sosyal yardım ve dini müesseseler y a p m a k ta k i m a h a re tle rin i ve üstünlüklerini bütün dünyaya gösterm iştir. Bu tesislerde vakıf hizm etlilerine, m e k te p ve m ed rese ta leb e le rin e , te k k e ve z â v iy e d e n işlerine, fakirlere, yolculara v.s. ye, vazi­ yete göre üç ö ğ ü n e k ad a r y em e k verilirdi. Yalnız 20 im aretin b u lu n d u ğ u İstan b u l'd a günde 3 0.000 kişinin

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir

Türbeler, mimarî bir tipin meydana gelmesine sebep olmakla beraber her türbe devrine ve yapılış tarihine göre ayrı bir hususiyet taşır .Binaenaleyh bir türbe mimari us-

Bunun yerine mimari eserlerimize yaraştırdı- ğımız ulusal zevklerden doğan güzellik kaidelerine uygun bir süs san'atı vücude getirilmişti. Nevşehirli İbrahim paşa

Zemin katı şehir plânı mucibince bütün arsayı iş- gal ederek dükkân ve mağaza olarak tertib edilmiş ve üst katları kira evi olarak inşa edilmiştir.. Bina beton

İstenilen miktarda ahizeler bağlanmasına imkân veren (anten takviye tertibatı) nı havi müşterek antenler bilhassa büyük apartmanlar için elverişlidir.. Böyle bir tesi-

 Paris’de zihin engelliler için bir özel okul açmış,  Bireyselleştirilmiş eğitim ve davranış kontrolü.

Iş.k ve tabiatın evi tamam- lamasına misal.. BrUnn'da bîr

Tecrit binaları mevcut sari veya salgın hastalıklar için kullanıldığı gibi sarî hastalık memul edildiği ahvalde karantine için de kul- lanılırlar.. Güzel