• Sonuç bulunamadı

Salah Birsel hocamızdı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Salah Birsel hocamızdı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O L A Y L A R V E İ N S A N L A R

Salâh Birsel hocamızdı...

I

BİR kitabın imzalanarak, armağan edilişini ilk defa ondan öğrendik...

1945 yılı, şimdi yerinde yeller esen Rumeli caddesi i- le Baytar Ahmet Bey sokağı­ nın kesiştiği köşedeki büyük konak, Nişantaşı Erkek Or­ taokulundu, Müdür Mahir

iz, müdür yardımcısı ve Fran­

sızca öğretmeni Salâh Bir­

sel... Okula o yıl başlamışız,

bizi Fransızca şubesine ver­ mişler, Fransızcanın iki_ te­ mel fiili var; Verbe Être (Mevcut olmak, alt olmak,

Verbe Avoir (malik olmak,

sahip olmak)... Salâh Birsel,

İlk dersten başlayarak bize bu fiilleri öğretmeye ve çekimlerini ezberletme­ ye çalışıyor, en iyi “tasnif eden” üç öğ­ renciyi ödüllendirecek, ödül kazanan­ lardan biri biziz, Salâh Hoca, ödülü­ müzü veriyor, Panait Istrati’den çevir­ diği “Baragan’ın Devedikenlerl” hem de imzasıyla...

★ ★ ★

İKİ yıl sonra, “Atmacanın kafa kesi­

tini, renkli tebeşirle karatahtaya çi- zemediğimiz için” okuldan da, Salâh Birsel'den de ayrılmak zorunda kalıyo­

ruz.

Avare geçen yıllar, Kabataş Lise- si'ne giriş, sanat ve edebiyat dergile­ rinde Salâh Birsel’in şiirlerini okuyo­ ruz, “Hacivat’ın Karısı, Güzin’in Son

Yıllan ve Kikirikname...

★ ★ ★

O yıllar Edebiyat Matineleri modası var, Eminönü Haklevi’ndeki bir mati­ nede Salâh Hoca’yla karşılaşıyoruz, hemen tanıyor, Behçet Necatigil’in öğrencisi olduğumuzu, edebiyatla İlgi­ lendiğimizi öğrenince seviniyor. Yıllar geçiyor, öğrenci öğretmen ilişkisi, yine

“Hocalık” özelliği ağırlıklı dostluğa dö­

nüşüyor, telefonlaşıyoruz, yemek yedi­ ğimiz oluyor, 1 9 8 0 ’li yıllarda İş Banka- sı’nın “Deneme” konulu yarışmasına jüri üyesi olarak çağırılıyoruz, yarışma­ ya katılan “Paf ile Puf” jürinin beğeni­ sini kazanıyor ve seçiliyor, meğer ya­ zarı Salâh Birsel’miş...

★ ★ ★

SALÂH Birsel şiirleriyle, denemele­

riyle, ince hicviyle ve de taklit edile­ mez üslûbuyla Cumhuriyet döneminin en önemli yazarlarından, edebiyatçıla­ rından biriydi. Bir yazının üstünde veya altında imza olmasa bile, eğer Salâh

Birsel yazmışsa, hemen anlaşılırdı.

★ ★ ★

SALÂH Birsel “Ah Beyoğlu, Vah Be­

yoğlu” kitabında, içinde bi­

zim de bulunduğumuz bir o- layı “Matineciler” başlığı al­ tında anlatır.

Yıl 1956, bir avuç yazar, çizer, şair akşamları Beyoğ- lu’nda “Baylan" pastanesin­ de toplanmakta, kendilerin­ den başka kimseyi tanıma­ m a kta d ırla r!) 0 günlerde Türk Edebiyatçılar Birliği’nin

“Dram Tiyatrosu”nda bir ge­

cesi vardır. Yakup Kadri’den Nurullah Ataç’a, Ataç’tan Behçet Kemal’e kadar her­ kes o şölene katılacaktır.

“Baylancılar” da, güçlerini o

gecede göstermeye karar verirler, kimi borazan çalacak, kimi pankart açacak, kimi de gürültü çıka­ racaktır.

Ve yaparlar, gecede kavga çıkar,

“eskller”ln yandaşlarının elinde o dev­

rin en geçerli olan silahı vardı: Komü­

nistler!

Böyle diyerek saldırırlar, araya polis girer, olay yatıştırılır.

★ ★ ★

BUNDAN sonrasını, üç gün önce kaybetiğimiz Salâh Birsel’den dinle­ yin:

“Olay yatışmış görünür ama, yatış- mamıştır. Gazeteler olay çıkaranlara veryansın etmektedir. Ustalar ustası Peyami Safa, köşesinde gençlerin ne yurt kayınlığını, ne Moskof uşaklığı­ nı, ne de komünistliğini bırakır. Bir I- ki gün sonra Baylancılar yeniden Bi­ rinci Şubeye çağrılmaya başlar. Yeni­ den Emniyet'te ağırlananlar arasında Demirtaş’la, Haşan da vardır. Ha- san'ı Emniyet'in kitaplığına alırlar, bir görevli gelir:

- Yahu ne yaptın? Ankara ateş püs­ kürüyor, komünistler neler yapmış, siz uyuyor musunuz? diyor. Emniyet Mü­ dürü de bizi sıkıştırıyor. Biz sizin bir şey yapmadığınızı biliyoruz ama, sizin arkadaşlar arasında öyle romancılar var ki!

Romancı, polis dilinde, kendisini kurtarmak için arkadaşına suç atan­ lara denir. Haşan o gün kitaplığın ara­ lık kalan kapısından sorgusu yapıl­ mak üzere getirilen arkadaşlann tü­ münü görür ama, bunların hangisinin romancı olduğunu çıkaramaz. Demir- taş da çıkaramaz.”

★ ★ ★

SALÂH Birsel’in “Haşan” dediği, bu satırların yazarıdır, Demlrtaş’ın da De-

mirtaş Ceyhun olduğunu herhalde an­

lamışsınızdır.

e-posta:h.pulur@milliyet.com.tr

_____________________ _____

:

---Taha Toros Arşivi

HASAN

PULUR

Referanslar

Benzer Belgeler

Ama dolarlı, mark- lı turistler dünyayı dolaşıp ge­ zecekler.. Frank yerinde otur­ mak için Fransız yerinden kı

Bu konuda, bir süre önce Tür­ kiye'ye gelen Nancy Festivalinin temsilcisi, tanınmış tiyatro ada­ mı Henri Baradier, «Sersem Kocanın Kurnaz Karısı» adlı

Yüreğindeki sanatçı heyecanını, sanatçı tutku­ sunu, Yaşar Kem al kadar dört bir yanma saçan bir sanatçı daha görmedim, di­ yebilirim.. Bu heyecanı ade­

Günübirlik ziyaretçiler, ço­ cukları için Eyüp oyuncakçılarından boyalı kayıklar, beşikler, fırıldak, tahta kılıç, kamış tüfek, tef, dü­ dük,

Dışişlerinden aldığı bursla Madrid Güzel Sanatlar Akademisinde baskı, gravür kıs­ mını bitirdi.. Kendi dalında araştırmalar

Ahiren Leipzig Konservatuvarında tahsillerini bitirdikten sonra Almanya’da bir çok konserler veren, İstanbulda da ilk ciddî konserlerini dinle­ ten ve şimdi

Türk balesine eği­ timci olarak da katkıları bulunan Akın, “Kuğu Gö­ lü”, “Uyuyan Güzel”, “Romeo ve Jüliet”, “Ham­ let”, “Cindirella” gibi

Kulağım onda, gözlerim tekerlekli sandalyenin tekerleklerinde dinli­ yorum: “Daha iyi, daha güzel daha insanca, yani insanın insanlığım bütün boyutlarıyla