Çağımızın
Sanatçısı
Picasso
Henry MİLLER
yazdı,
Ara GÜLER
fotoğrafladı ve
anılarını anlattı
CUMHURİYET
10 Nisan 1973
Picasso sezgileriyle
çağımızdır
A m e rik a 'n ın ü n lü y a z a rla rın d a n H en ry M iller, Pi- c a sso 'n u n 90. doğum yıld ö n ü m ü için yazm ıştı bu yazıyı. K endisi o ta rih te 79 y aşın d ay d ı. B ir yazar o larak Picasso ile h a y a tı boyunca y a k ın d an İlgilenm iş ve aşam aların ı izlem işti. K oleji b itird ik te n so n ra çeşitli işlerd e çalışan M iller, B irinci D ünya S av aşın d an sonra P a ris ’e yerleşti. Y azıları k en d isin e iyi b ir g elir sağlam adığı için çok se fil b ir h a y a t y aşıy o rd u . B u n ed en le , to p lu m k u ra lla r ın a k a rş ı te p k isi b ü y ü d ü . R o m an ların ın A m erik a'd a y ay ım
lanm ası, m ü steh cen olduğu gerekçesiyle y asak lan m ıştı.
İlk kez 1961 y ılın d a e se rle ri A m erik a’da y ay ım lan d ı ve m ily o n larca satış y ap tı. H en ry M iller h a le n C alifornia’-
da y a şam ak ta ve y en i ese rle ri ü zerin d e çalışm ak tad ır.
Yazan: HENRY MİLLER
— — — — — I ■ ■ «'— — • I — <1 ■ ■ ...— ..ı. ■ « — m
Fotoğraflar: ARA GÜLER
P icasso’n un evi, Cannes kentinin 9 kilom et re kuzeyinde «N ötre Dame de Vie» adlı tepenin yam acındaydı...
K asabanın adı da M ougins’di... Biz «Mou-
lin de Mougins» adlı otele yerleştik.. C akam dan geçilm iyordu... B ir ara , «Yarın sabah P icasso’ya gideceğim , erk en kaldırın» gibilerden b ir lâf e ttim otelciye... Adam b an a b ir baktı, sa n k i tı m arh an ed en kaçm ış b ir deliyim .. Ne v ar yahu, an lad ık P icasso ise Picasso, y an i dünyanın y a şayan en b ü y ü k ressam ıd ır. Am a Allah d a de ğil ya... Yok yok, b u M ougins kasabasm da ya şay an lara göre, ü s ta t b ir Allah... Daha geçen lerde, kendisine «Lenin Nisam » vermeye gelen Sovyet sefirini ta m 18 gün bekletm işler..
B ir de mem leket özlemi ile doluydu, gözlerinde bu özlem den izler taşırdı..
Picasso’nun evinde
«Zamanımızın b u en ün lü
ressam ı, bahçe içindeki evinde, eşi Jacqueline, köpeği, papağan la rı ve korkunç b ir çalışm a tem poşu ile oldukça b a sit b ir ha y at sürüyor. Ziyaretçileri az ve hepsi dostları...
E lektrikle k um anda edilen de
m ir parm aklıklı ağ ır kapıdan
girdiğimizde, ün lü ressam ile
eşini, gölgeli b ir yolun sonun d a bulduk.
Y ıllar, Picasso’yu yıpratanıa-
m ış. Y anık yüzünü, çocukluk
yıllarının heyecanlı m erakım
h âlâ m uhafaza eden muziplik
dolu b ir çift göz aydınlatıyor. A yaklarında sandallar var. B ir ş o rt ve üstüne kareli, üç renkli b ir göm lek giymiş.
1971 yılının Eylül ayında ünlü ressam Picas-
so'yu evinde ziyaret eden Agence France -
Presse muhabiri Heııri Diacono izlenimlerini
şöyle anlatıyor.,.
K arşılam a sade ve sıcak. Be
nim le hem en senli-beııli oldu
ve şöyle dedi: «Bu kapıdan
içeri girdiğine göre dostum sun. Dostum olduğuna göre de «sen derim» b ir işçinin ya da zanaat-
k ân n k in i an d ıran bu düz ve
tatlı konukseverlik, çok çabuk
geçen üç saatlik ziyaretim iz
boyunca bizi b ü tü n cöm ertliğiy le sardı.
Zemin katındaki oturım salo
nuna giriyoruz. İlk bakışta karı şıklık gibi gelen bir dağınıklığı var salonun. Bir büfenin üstün de dikkatle sıraya konm uş m ek tupların yanında, — bir kısmı za m anla sa ra rm ış— fotoğraf yığın ları var. Örgü bir örtüyle örtülü yuvarlak masanın üstünde, mey ve suyu, soda ve bira şişelerinin çevresinde bardaklar dizilmiş.
Bir sedirin üstünde resimler... (D evamı 7. Sayfada*
Çalışmaya başlıyoruz.. D ünyanın en canlı ih tiyarı Picasso... O kadar canlı ki, ihtiyar demeye diliniz varm ıyor...
Şak., şak., şak., şak... şak...
D urm adan dinlenm eden çekiyorum...
Dünyada çeşit çeşit m eşhur vardır.. în - -
giltere Kraliçesi, İra n Şahı, Habeş İm paratoru
da m eşhurdurlar.. Ama günün birinde Mala-
ga’da b ir resim hocasının oğlu doğuyor.. Sonra
bu bebek, büyüye büyüye, tü m m eşhurların
üstüne m eşhurluğun damgasını adını basıyor.. Çağımızın sanatçısı Picasso...
Picasso’nun villasında hem arkadaş, hem
kâhya Migue], iki Afgan köpeği evin önemlile ri, b ir de karısı Jacqueline var.. Sade, son de rece efendi b ir kadın.,
Picasso âdeta çayla yaşayan, erk en yatan
b ir kişi, durm adan resim yapıyor.. gerçeğin
içinde, bize gerçeküstünü sunuyor....
B ir ara, bana öfkeleniyor, «Nedir boy İt
yüzlerce fotoğraf çekiyorsun» diyor..
A nlatm aya çalışıyorum.. «Siz desen çizer ken her şeyi nasıl dilediğiniz yerlere o tu rtu y o r sunuz.. ben de istediklerim i vizörün içine top lam aya çalışıyorum..»
Picasso ülkesinde yaşıyamam anın acısını «Kore Savaşı» ün lü ressam ın az bilinen b üyük eserlerinden biridir..
«Ispanya’n ın M alağa k entinde doğm uştu Picasso. Ve ününü
henüz küçücük b ir çocukken yapm ıştı çevresinde. M adrit K rali
yet A.kademlsine öğrenci o la ra k k ab u l edildiği zam an henüz 18
yaşındaydı ve ü n ü Isp an y a'n ın sın ırların ı ço k tan aşm ıştı. K üçük lüğünden b eri, yakınlarının d a b e lirttik le ri gibi, en büyük özelli
ği so n derecede kuvvetli b ir hafızaya sahip olm asıydı. Y akın
d o stların d an S a b a rte s şu n ları söylüyor hakkında; «H içnir şeyi
u n u tm azd ı Picasso. B ir şeyi b ir k ere gördü m ü, hayatı boyunca b ü tü n a y rın tıların a k a d a r hatırlard ı.»
«Özgür y aratılışlı b ir insan o lm asına rağm en, pek genç yaş
ta ulaştığı u lu sla ra ra sı ü n yüzünden, P icasso’n un hayatı bir
«mahpus» gibi geçm iştir. A slın d a k en d i y a ra ttığ ı ou m ahpusluk
h ay atın ı yaşam aya m ecburdu da. Y akın ark ad aşların d an b irin e
şöyle dem işti b ir gün: «Hiç kim senin, h a ttâ en n e fre t ettiğ im d ü ş
m an larım ın bile, benim kisi gibi b ir ü n e sahip olm alarım dile
mem.»
«Picasso gibi e n e rji dolu b ir in san ın , b ir dehanm , İn san lar
d an uzak, b ir villânın d ö rt d u v arı ara sın d a yaşam ası, yaşam ak
z o ru n d a k alm ası acı b ir şey bence. Oysa Picasso ne k a d a r m ü kem m el b ir d ik ta tö r olurdu. O k o rk u n ç en erjisi, engin k avram a .yeteneği ve dehası ile böyle b ir d ik ta tö r, herh ald e to p lu m la ra b i-
¡zim k ü lü s tü r politikacılarım ızın sağladığından çok d ah a büyük
b ir m u tlu lu k sağlardı.
«Daha önceleri birço k k işi ta ra fın d a n da b elirtilm iştir, b ir
kez d ah a tekrarlayayım . Picasso, b ü tü n h ay atı boyunca, diğer b ir ç o k san atçın ın kaderin d en fa rk lı b ir k ad ere sahip olm u ştu r. B ir
m ily o n erd ir bugün o. Ve istediği h e r şeyi yapabilecek güce de
sa h ip tir. Oysa darm adağınık b ir h a y a t y aşar. İh tiy açları b a sittir. A kdeniz’e b akan villâsı b u dağınık yaşayışın ö rn ek leri İle d o lu d u r. Y akın d o stların a, h ay atın ın b u ilerlem iş devresinde istediği te k şeyin sağlık ve görm e yeteneği olduğunu söylem ektedir. G er ç e k te n de son y ıllard a P icasso’n un üzerine e n çok titre d iğ i şeyler o lm u ştu r bunlar. B una k a rşılık Picasso, sağlığın.n karşılığını d a v erm ek te, insanlığın hâzinesine, h e r gün yeni yeni şeyler b ıra k m a k ta, sa n a t dünyasını fırça darbeleriyle zenginleştirm eye devam etm ek ted ir.
«Picasso çalışırk en hiç b ir zam an b ir «şaheser» y a ra tm a en dişesi duym am ıştır. İçinden geldiği gibi çalışır o. B ir tab lo su n u b itirm ed en b ir seram ik çalışm asına b aşlar, o rad an yarım bırak
tığı b ir heykel üzerine eğilir. A slında P icasso’n u n böyle endi
şelere kapılm ası için sebep de y o k tu r. İnsanlığa verdikleri ila
kendisi insanlığın m alı olm uş, bizzat kendisi b ir sa n a t şaheseri
haline gelm iştir.
«Picasso’n u n san atı h ak k ın d a konuşm ak, h ak k ın d a yargılara
v arm ağa çalışm ak yersiz o lu r bence. B ü tü n d ü n y a ta ra fın d a n
k ab u l edilm iş b ir dah in in e s-rle rin i yorum lam ağa kalkışm ak k i m in haddine. P ek çok san atçın ın tersin e, k ü çü k insanlara kar
d a r u zan m ıştır Picasso. B ugün E instein'i,. R a m a k rişn a ’yı veya
B osch’u d a .dünya d u y m u ştu r am a, ne y ap tık ların ı bilen , pek az
d ır b u n ların . Ü stelik b u n la rın h iç b iri yaşantım ızı Picasso k a d a r
etkilem em iş, yaşantım ıza P icasso k a d a r girem em iştir. A bartm a
say m ay ın , Picasso, te k b aşın a da olsa, b ir in san ın d ü n y ay a ken
d i iradesini kabul ettirebileceğini k a n ıtlam ıştır. H em de bunu
a sk e rî b ir lid er, b ir politikacı olm adan da yapabüeceğini göste rerek .
«Picasso’n u n k en d in e özgü k u su rla rı da v a rd ır, ö rn e ğ in bazı z a a fla rın ı gözünde fazla b ü y ü tü r ve b u n la rd a n devam lı şik â y e t ed er. O ysa bu k ü çü cü k k u s u r la rı da olm asa, P icasso b elk i de k a t la n ılm a sı güç b ir d âh i o lu rd u . B azıların a g ü lü n ç gelen u fa k te fe k k u s u rla rı Picasso’yu gerçek an lam d a in san y a p m ıştır b ence. Ç evresiyle b u k u s u r la rı sayesinde b ir diyalog k u ra b ilm iş, zam an zam an o da çev resin i s a r a n in sa n c ık la rd a n b ir i olabilm eyi b aşa ra b ilm iştir.
(Devamı 7. sayfada)
S onunda P icasso’n un kapısm dayız, A lbert
her zam anki gibi, hafif sarhoş, benim elim aya ğım titriy o r. «Skira» adı sihirli b ir p aro la ad e ta, büyük d em ir k ap ı a rd ın a k ad ar açılıyor..
Picasso bizi k ap ıd a karşıladı.. A lbert’le b ir
sarm aş dolaş oldular, b an a fazla yüz verm edi ve ansızın «Aman çocuklar, biliyor m usunuz,
d ü n y an ın en önem li ad am ı dişçidir» dedi ve
d ö n d ü gitti...
B iraz garip b ir adam galiba bu Picasso.. Salona oturuyoruz.. Şan şöhret, p aralar pa ralar.. Ama salon o kadar rahat, o k ad ar sade döşeli ki, hayrete düşüyorsunuz...
Picasso, hem en hem en tü m e se rle rin i k itap h alin e g e tire n ü n lü yayım cı S k ira ile...
Kimse dehasını kıskanm am alı-. H ayatı sağum un-yaralam a taş»_ T a ra ttıg ı d ü n y a elbette
yaşıyacak-TÜRK FOTOĞRAFÇISI ARA GÜLER, ÇAĞIMIZIN BÜYÜK SA
NATÇISI PİCASSO İLE KONUŞAN VE FOTOĞRAFLARINI ÇE
KEN TEK TÜRK GAZETECİSİDİR. ARA GÜLER, PİCASSO’NUN
YANINDA GEÇİRDİĞİ DÖRT GÜNÜ VE ÜNLÜ RESSAMLA İL
GİLİ ANILARINI CUMHURİYET’E ANLATTI...
Günümüzde
resmin adı.»
P icasso He b ir foto - rö p o rta j yapm ak,
hem en h e r yiğidin gönlünde y atan b ir aslan
d ır., Ama öyle kolay b ir iş d e değildir.. E h
n e dersiniz, k ısm e t m i, k a d e r m İ, h e r neyse, b en b u İşi yaptım işte... N asıl m ı? B akın a n latayım ...
C enevrede’deydim , dünyam ızın en değerli
s a n a t k ita p la rım b asan yayınevi sah ib i A lbert
S k ira 'm n b ü ro su n a uğradım ... S k ira İle hem
dostluğum uz, hem de iş ilişkim iz v ardı... Ya
yım ladığı k ita p la n n b azıların ın foto ğ rafların ı
b a n a çektirirdi...
S k ira ’m n sek reteri, h e r zam anki gibi gü
le r yüzle k arşılad ı beni, bira?-, hoş beşten son-
Ta. «patron çok neşeli g ir de neşesine katıl»
’ dedi...
S k ira geniş çalışm a m asasının ard ın a ya
yılm ış, h e r zam anki gibi, konyağını yudum lu- yordu... «M erhaba A ra Güler» dedi...
B aşladık konuşm aya...
— N e oluyor M onsieur A lbert n e d ir bu
keyf...
— N asıl olm am , b ilir m isin ki, Picasso 90 yaşı için b ir k itap yapm a h a k k ın ı verdi bana..
B ir an d u rd u m , soluk alm ad an k afam ı ça
lıştırm a y a başladım . K afam a d e ta b ir hesap
m akinesine dönm üştü. H an i b e n «Zamanımın
Ü nlüleri» diye b ir k itap hazırlıyordum ... B u
k ita p ta P icasso olm adan o lu r m uydu... S a rtre ’- sız, Ş arlo ’suz, Picasso’suz «Günüm üzün Ü nlü leri» diye k ita p o lu r m u? Ve b ird e n patladım .. — Picasso’ya gidiyorsun ha, beni de g ö tü r m ezsen, b ir d ah a senin için 1 milyon d o lar v er sen b ir te k fotoğraf dahi çekm em ...
B u to n üzerinde b ir m ik ta r daha attım
tu ttu m ...
A lbert S k ira ’m n gözlerinin içi gülüyor, be n im halim e baktıkça, dudaklarındaki gülüm se m e genişliyordu... «M eraklanm a Ara G üler, ta rih adına Picasso’y u önüne dikeceğim» dedi... Uçağa binm eden havalanm ıştım ... U çuyor d u m gerçekten... Ne m u tlu b ir rastlan tıy d ı bu..
çeken b ir insan.. Franco’nun faşist İspanyasına adım ını atm am aya yeminli...
Ü nlü yapıtı G uem ica’dan söz açılıyor.. «Ben G uem ica’yı faşistlerin o k en t’te giriş tik leri kıyım ı dile getirm ek için yaptım . Benim eserim , ancak F ranco öldükten ve faşizm b ittik te n sonra Ispanya’ya girer» diyor Picasso... B un
la rı söylerken, anlandı b ir hüzün v a r bakış
larında..
Picasso ile b ir arada oluşum uz dört gün sü r dü.. Erişilm ez b ir 4 gün, beni yaptığım iş açı sından böylesine doyuran b ir başka d ört gün, elbet vardır. Ancak Picasso ile olanı, en çok iz b ıra k a n ı diyebilirim..,
• ...
Evinde, b irlik te dolaşmak b ir başka zevkti, belinde deste deste anahtarla açtığı b ir kapıdan girdiğim iz oda, b ir müzeydi.. M atisse’ler, Re- noir'lar, D ufy'ler.. dizi dizi.. B ir Cezzanne gös teriyor, sonra elini yanağına götürüp keyifle
gülüyor.. Tam 5 Franga alm ış Cezzanne’nın
kendisinden..
Çevresindekiler, «para konusunda biraz tu tu m lu olduğunu» söylüyorlar b ü y ü k sanatçının...
Bilm em k i başka ne denir?
Picasso'nun ölümü, Picasso’nu n kendisinin ölü
m üdür. Yoksa yarattığı dünya elbette yaşıya-
Picasso çağımız dır
(Baştarafı 6. Sayfada)
«Hiç kim se P icasso’ya dehası yüzünden gıpta etm em elidir.
Z ira dehası Picasso’ya ne m u tlu lu k ne de iç h u z u ru g etirm iştir. D u ru p dinlenm eden ve m addî endişelerden uzak o larak istediği gibi çalışm ıştır Picasso. Ama e serlerin in hiçbirinde, m u tlu lu ğ u n u
gösteren b ir çizgiye rastlanam az. Bu b akım dan bir R enoir, bir
B on n ard 'd an çok fa rk lıd ır o. Buna karşılık P icasso'nun bu özelli ğini de olağan k a rşılam ak g erek ir. Y aşadığım ız çağı iyi bilen bi ri, Picasso’n un eserlerin d e m u tlu lu k ve iç h u z u ru gibi u n s u rla rın yokluğunu nasıl k ın ay ab ilir? Picasso içinde yaşadığım ız çağı hiç kuşkusuz en iyi bilen ve duyan in san lard a n b iri idi. K endi h ay a
tı bile bu çağın özelliği olan y a ra la rı ta şıy o rd u . Bu sezgilerini
eserlerine y ansıtm ası k a d a r tabiî ne olabilirdi.»
Picasso’nun evinde
(Baştarafı 6. Sayfada) Kimi orijinal, kimi reprodüksi yon.. Sayıları belki 15-20’yi b u lu yor. ve ev sahibinin bir eseri... Ünlü «Mavi Dönem»den bir port re... Biraz daha ötede, b ir koltu ğun üstünde Matisse’in bir tab losu ve Dufy’nin orijinal kroki leri. Hazine denebilecek bu eser lerden hiç biri, odanın beyaz du varlarına asılmamış.
D uvarlardan birinin önünde,
tüneğinde sessiz nöbet bekleyen
b ir papağanı gösteren Picasso,
«Bunda iş yok.» diyor. «Benimle iki lâf etm ekten aciz.»
insanın garibine giden tutum lardan biri de hiç ad söylememe si. Ya onlar «Sen» diyor ya da «Bu...», «O...» diye onları işaret ediyor. Jacqueline, «Bu onun âde ti. diyor. A rtık alıştım. Bana pek seyrek «Jacqueline» der. Onun gözünde ben çoğu zaman «bu»- yumdur.»
K arısı. Picasso nün çok ç a
lıştığını belirterek «Şimdiye
dek görm ediğim kadar çalışı yor. B ütün öğıe sonrası ve ço
ğu zam an gece geç vakit >ere
k a d a r atölyesine kapanıyor
Birinci kattaki atölyesi. P i
casso’nun sığmağı İzinsiz b u raya kim se girem iyor. K apının a n ah ta rı da cebinde A tö'vesi- ne «Avignon atölyesi» adını tak m ış, «Neden Avig'ıonV. Ben de
bilm iyorum . B urada çalışıyo
rum . Şim di tuvallerim i göre
ceksin. Eski tuvallerim i, ö t e kileri de.. Göçüp giden do stla-
rım ınkileri. C octeau’nun, Ma
tisse’in, Duly’ninkileri.. » diyor Atölye uzun bit octaaan ib a ret. H er vanda ner boydan tu valler var. d u v a ra r o a y erler de, yere y atım m ış ya da birbı rine dayalı... Hernen hepsi aynı tarihi taşıyor: 1971...
Bize Pir vandan cabloiannı
gösteriyor oir vandan da uya rıyor. «Aman verdek' taslak la ra basm ayın... Çok rik k at e t
mek gerek Boya kurum adı...
Nefis bir renkle boyanm ıştı i
bu, «Van Dyck» ne Çok gü
zel bir renk taka* akm ak gibi kötü bir huvu var Ben de ver de çalışıyorum »
Atölyenin on kösesinde İti
nayla aşılm ış garip gıvsiİPr ve kim onolar vat . Picasso, k an
sı-nı, M iguel’i ya d a nefis Afgan köpeğini eğlendirm ek için ba- zan bu giysilere b ü rü n ü y o r.
Köpek, giderken bahçede de peşim izden geıdi. Sık adım lar la yürüyen Picasso. «Bu bah
çeyi seviyorum» dedi. «Bazen
hayatın seslerini dinliyorum
burada, biliyor m usun. Böcek lerin. ya da dallardaki küçük kuşların seslerini...» Patikanın
sonunda, kapım n yanında bizi
uğurladı.-T EŞEK K Ü R
5B iricik kardeşim iz, Yüksek M imar
Dündar ELBURUZ’un
m üessif vefatı m ünasebetiyle cenaze m erasim ine bizzat ge len, çelenk gönderen, telefon telgraf, m ek tu p la acımızı pay
laşan m uhterem zevata ve
ODTÜ M im arlık Fakültesi
m ensuplarına, öğrencilerine,
kıym etli ark ad aşların a, a k ra ba ve dostlarım ıza gazeteniz aracılığıyle m innet ve şükran larım ızı bildiririz. KARDEŞLERİ: M clâhat GÜLLÜOĞLU. T arık E D BURUZ. C um huriyet: 2469 T a h a Toros Arşivi