• Sonuç bulunamadı

Abdülhak Hamide dair

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdülhak Hamide dair"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Abdülhak Hâmide dair

'T '1' S V * / ' " Abdurrahman A d il Eren | V ^ e d e n iy e tin o n d o k u z u n cu asrında d oğan b ir g ü n e ş 'y ir m in c i asrında e b e d iy e te karıştı. B u gü n eş d ö rd ü n c ü gü n eş idiî In gilizlerd e Ş ek isp ir, A lm a n » larda G ö t e , Fransızlarda V ik to r H ü g o , K ayı T ü r k le rin d e A b d ü lb a k H â m id ..

H âm id daba p e k k ü çü k yaşında, p e k ço k b ü y ü k lü k asarı g österd i. H â m id ç o ­ cu k lu ğ u n d a askerliğe m e clu p v e m eyyal idi. Ç o c u k lu k e ğ le n ce s i b ir sü rü k u r­ şu n d an d ö k m e taklit p iy a d e le rle , sü va ­ rilerle, zabitlerle, kum andanlarla asker taburları kurm ak; masa ü z e rin d e atları ta b iye e d e re k b a rp e ttirm e k idi. | İJ B abası m ü verrih H a y re ttin E fe n d i 1 ab ­ rana se fir olu n ca, oğlu on ü ç on d ö rt yaşlarında A b d ü lb a k H â m id id e bera ber Irana g ö tü rd ü . B ab asın ın v e fa tı ü zerin e İrandan diyarı R u m a gelen H âm id; bir e d ip v e b ir şair olarak geldi.

Y a z d ığ ı T ü r k ç e m an tık k ita b iyle, b ü ­ y ü k bir âlim o ld u ğ u n u âlem i Islâma teslim ettirm iş olan efad ıld a n O b a n e s Ç a m iç E fe n d i, P ir i zade S ahib M o lla y ı P a ş a b a b çe sin d e k i yalısın da ziyarete gel­ d ik çe, k ü çü k H â m id in h ü cre sin e d e u ğ­ rardı. H âm idin karalayıp yazdıklarını g ö z ­ d e n geçirir, on u n la alâkadar o lu rd u . B ir gün O h a n e s Ç a m iç E fe n d i H âm idin h ü c ­ resin d en çıkarken A l i Ç alım lıya rastladı.

[I] Hâmidin ağzından işitilmiştir.

(2)

— B u ç o c u k b ü y ü k bir adam, b ü y ü k £ b ir kalem sah ibi olacak tır., d ed i. [ l]

H â m id in b irin ci eseri «M a c e ra y ı aşk» ise de: k u d re ti icat itib a rile “ Sabra,, sı a d d olu n m a k lâzım gelir. S abra garp ş e ­ k lin e girm iş ilk T ü r k m a n zu m esid ir ve:

Bir zamanlar karargâhım idi Bedeviler gibi beyabanlar; Ona mucip te iştibahım idi N asıl imrarı v a zed e r onlar? d iy e başlar.

H â m id i parlatan v e b ü tü n g ö zle rd e y ü k s e lte n “ Tarık,, o lm u ştu r.

H â m id “ G a ra m „ı E d ir n e d e S elim iye* d e y irm i d ö r t gü n b ir od aya kapana* rak 12]; “ M a k b e r „i d e Ç am lıca da kız- k a rd eşin in a ilem an d e k ö ş k ü n d e [3] yazm ıştır.

(Tarık) ta n :

Bir Matemzede kız ağzından

H er yer karanlık pü nur o mevki, M ağrıp mı yoksa makber mi Yarap?

Y a habıgâhı dilber mi Yarap? R ü y a değil bu, aynile v a k i:

Bir gülşen olmuş bak ?u harabe, Ebri seher mi düşmüş türabe?

Mezarın başında

Yarim m' m edfun? A y mı tutulmuş? Bak. bak ŞU sönmüş nuru nigâha ! Kabri çiçekten bir türbe olmuş, Dönm üş o türbe bir haclegâha !

[1] Doktor Ali Çalımlının rivayetidir. [2] Kendi ağrından..

[3] Süleyman Naziften..

Hâmidin biistü.

Bir haclegâha döndüyse türben, A ç k°ynunu aç, maşukanım ben!

Tubi yer etmiş bu şürezarı.. Y o k bir açılmış huri kucağıl İsmet yatağı, A lla h ocağı;

Cennet sediri, canan mezarı. Y a bir velidir, gelmiş te vecde Etmiş müebbet surette secde! M u tlâ k bu yerde olsun zevalim, Hurşidim işte k arşunda garip.. Hurşit o, lâkin hurşiti muzlim, M aşrık k ararmış, yanmakta mağrıp! M atem libasım aksile gülsen.. Bir leyi isem de., bir leyli rüşen! H ep başka başka ezhar açılmış; N ahli em el mi cismi nizarın? B enzer şahaba senki mezarın,

¿ e r taraftan k e n d isin in b ü y ü k sanatkâr k a b iliy e tile b irleşti; ve şiir ta rih im izde kaç asırd an beri s ü rü k le n ip gelen v e ar­ tık s o n zam anlarını yaşam akta olan bir sanat d e v rin i kap attı. S anatta y e n i bir şekil kurm aya m u va ffa k o ld u . H ayatın* da b u kadar b ü y ü k b ir iş y a p m ış olan adam , ö leceği zaman g özlerin i rahatça k apayabilir. O n u n sanatın m u h te lif şu* b e le r in d e y a p tığ ı işi anlatm ak için sa= tırlar d eğil, b ü y ü k cild le r lâzım dır.

Mehmet Fuat Köprülü

B ir ay kadar o lu y o r; b ü y ü k şairi, M a çk a d a k i e v in d e ziyarete gitm iştim . D e m e k bu s o n görü şü m v e so n görüş* m em iz im iş. Bana ağular gibi acı b ir sö y le y iş le h a lin d e n şikâyet etm işti.

Büyük Ölü, ölüm döşeğinde.

Düşmüş zemine, nuru saçılmış! G ök mü yarılmış.. Yarap nedir bu? Ezharı pürnur.. envarı hoşbu!

»i! * *

H â m id gen çliğin d e yazdığı b ir ş iirin ­ d e d e

İnsan ki■■ bu alemde bütün çektiği gamdır; Bir neşvei uhraya sezavar olamaz mı? Olmuş ne çıkar çünkü serancamı ademdir. [ I ] dem işti.

H âm id, her fâ n iy e m u k ad d er olan â k ıb e te k avuştu . Ö ld ü , fakat o n u n bü* yü k hatırası, o n u n fik ir, sanat, k ü ltü r tarih im izde bıraktığı iş h içb ir zaman u n u tu lm ıya ca k , T ü r k m ille tile beraber e b e d iy e te g id e ce k tir. H âmit, m illetlerin ed ebiya tla rın da birkaç n e slin ya p tığı işi T ü rk ed eb iya tın d a tek başına başarm ış olan adam dır. O , şark k ü ltü r ü gibi garb e d e b î k ü ltü rü n ü d e h azm etm işti. B u e d e b î k ü ltü rü n b ü y ü k lü ğ ü , şu m u lü , di* [I]

[I] Hazine! evrak

— A ya k larım yü rü m ü y o r, gözlerim görm ü yor, b irşey ok u yam ıyoru m , E lle ­ rim titriy o r, yazam ıyorum . G ö z le rim e u y k u girm iyor, u yu ya m ıyoru m , u y u k lu - yoru m .

V e son ra ayni b u ru şu k v e ü z ü n tü lü sesle ilâve e t t i :

Tat y o k gecesinde, gündüzünde; Ben neyleyeyim bu Yeryüzünde?

Ö lü m ü ile, zekâsından başka h em en h erşeyin i k ay betm iş olan şair, son su z sü kû n v e h u zura erm iş b u lu n u y o r. Be* yaz sakalının çe rçe v e le d iğ i n u r y ü z ü ile, şim d i gözlerim in ö n ü d e canlanan' A b - d ü lh ak H âm id in k o y u v e deha ışıkları parlıyan gözleri, artık sön m ü ş d em ek . O g ö zle rd e bir asra yakın bir mazi, yok* luk d e n e n akşam ın alaca karanlıkları için e, d ön m e m e k ü zere göm ü ldü .

Karlar altında nevbaharım ben... D iy e n şair, karlar altında bir ilk b a ­ har gib i yatsa da, n e yazık ki b ir daha d ö n m iy e ce k bir m evsim in havasını ve

(3)

olm asa b ile h iç olm azsa daha b eş y ıl aramızda g ö re b ilm e y i ü m it ed i- y o rd u k . „

Şükûfe Nihal

* * * “ ~~ 86 sen e A b d ü l- bak Hâmil: için azdır: B ü y ü k adam lar her yaş» ta va k itsiz ölü rler.

l ü r k ç e d e her şairi m u a yyen b ir yaşım a kadar sev d im . H e r sen e v e n id e n sevd iğim şair H âm ittir.

A b d ü lh a k Hâ mit k o rk u n çtu ; fakat L o n ­ dra te rzile rin d e g iy in ­ diği için biz, bir d e v i insan san ıyord u k .

Mitat Cemal

*

* * “ — H âm it T an zi» m attan b u g ü n e kadar gelen e d e b iy a tın en büyü k adam ıd ır. B ir­ ç o k b e d iî m ü n teh ap ların ı, ana m em b a ­ larını k ay b etm iş bir ed ebiya ^ 'n S3hte ö rn e k le rin d e n k e n d isin i tam b ir o riii- n alite, estetik , idrâk le ayırm ıştır- O n u n için d ir ki k e n d isin e “ d â h î„ d amgası v u ­ ru lm u ş, tam ta b iili yapılm asın a lüzu m gö rü lm e d e n b ü y ü k lü ğ ü k abu l ed ilm iştir.

B ana kalırsa H âm id T a n zim a t sonrası e d e b iy a tın ın en b ü y ü k adam ı olm akla beraber, b ü tü n bir te fe k k ü r sistem i ve d ü n y a g ö rü şile intik al e ttiğ i ce m iy e tin ana e d e b iy a tın ı k u rm u ş b ir adam d e ­ ğildir. Fakat, b ir ço k ese rle rin d e k i id e - o lo jis ile , m eta fizik arayışlarile, sanatkâ­ rın d ü şü n m e si lâzım geld iğin i te s b it e d e n ilk şairdir.

G e le c e k n esillerin , n esil h a lin d e Hâ* m it ok u yacağın ı u m m u yoru m . F e rt ha­ lin d e h erşeyi u m abilirim . B ir şe y y a p ­ mak azm in de olan h er T ü rk sanatkârı H âm idi ok u m ak m e cb u riy e tin d e d ir.,,

Necip Fazıl

* * *

H âm idin d eğerin i d oğru d a n d oğru ya anlam ak mı istiyoru z. O n u b ir ân için e d e b iy a t ta rih im izden çıkaralım da n e ile karşılaşacağım ızı görelim : $ in a si v e N am ık Kem al gibi şa h siyetlerin ba­ şarmak iste d ik le ri te c e d d ü t, H âm itsiz kalsaydı, irtica ham leleri karşısında m u ­ hakkak b oğu lu r; ed eb iya tım ız bu y e n i­ lik taraftarlarının te sirin d e n k u rtu lu r k u rtu lm az, kaside v e gazel d e v rin e d ö ­ nerdi. D ilim iz elsinei selâ sed en m ü teşek ­ k il bir balita olarak kalır, b u g ü n , bu ö z lü , b u p ü rü ssü z l ü k ç e y i yazamaz ve söyliyem ezd ik - H âm idi ed ebiya tım ızda n çıkarmalı; ed eb iya t tarihim izi çok laştırır v e b u g ü n k ü seviyem izi alçaltır. H â m i­ d in esk iye in d ird iğ i kat ı darbe say esin ­ d e d ilim iz hayata v e h ü rriyete k avu ştu h avassın ı b ilm ed iğ im iz

iklim in d e fan iliğin i parça parça e d erek n i­ h ayet b ir a vu ç top ra k olacak.

Zannederler ki biz yokolmadayız, Belki biz y ok değil,

çok olmadayız.. D o ğ ru ... P a rça la n ­ mak, eğer çoğalm aksa... A b d ü lb a k H âmid, h er fâ n in in h ayatın da ancak b ir k ere te crü b e e d e b ile c e ğ i a kıbeti kim b ilir nasıl d u y d u . Ö lü m ona n e v e rd i v e o n ­

dan n e a ld ı? B u n u bilm eyiz; fakat m u h ak ­ kak olan b irşe y varsa

on da n bize, o n u n b ü ­ y ü k adı yadigâr kaldı.

Haşan Ali Yücel

*

* *

H âm id, M a k b e r d e n d o ğ d u . İlk r e fi­ kası F atm a n m ö lü m ü ü z e rin e h is v e fik rî bir fe ry a t olarak yarattığı M a k b er, o n u n şah eseridir. H âm it bu eserd e, sa­ n a lın en y ü k se k n ok tasın a yü k selm iş­ tir. Fakat bu, ö b ü r eserlerin in k ıy m e ­ tin i k ü çü ltm ez. E ş b e r d e, T e z e r d e , V a li­ dem de. D iva n elik lerim d e b izd e eşleri olm ıyan bedialardır.

M. Turhan Tan

*

* *

A b d ü lb a k H âm id, T ü r k m illetin in fik ir v e sanat ta rih in d e bir m erbaledir. E d e b iy a tım ızın gelişip gen işlem esi, akıl- laşıp sağlamlaşması, v e dü n ya e d e b iy a t­ ları arasına k arışabilm esi için b u m er­ h aleyi aşm ası lâzım dı.

Refik Ahmet

*

* *

O n u n ölü m ü , b e n im içim d e , T ü r k şiirin in d o ğ d u ğ u m g ü n d e o b e r i k a y b e t­ tik lerin i, tarih sırasile! B abam ı, R e ca i- zadeyi, F ık reti, N a zifi, H aşim i, C en ab ı, S ezaiyi, A k ifi... yen i baştan ö ld ü rd ü . Ç ü n k ü o sağken, h e p sin in m ihrakı ola» rak öte k ile rin ışıklarını da biraz devam e ttiriy o rd u , şahsında birkaç d e v ri d e biraz yaşatıyordu . O ö lü n ce bana ö te ­ k iler d e on u n la beraber, bir daha, bir g ü n d e v e bir ânda ö lm ü şle r gibi geldi. A k if e kadar m uasır ed ebiya tım ızı tek - başına tem sil ed en o o ld u ğ u için , ö lü ­ m ü n e te c e d d ü t e d ebiya tım ızın b ü tü n m atem leri karışıyor.

Peyami Safa

* * *

“ — Eyvah ne yer, ne yâr faaldi!.

H âm idi ölü m ü n kucağına sanki bir babar h alin d e v e rd ik , B u yıl, on u n en sıh h atli y ılıy d ı; bu yıl kadar o n u to p lu ren k li görm em iştim . Daba on gün ev»

Millî şairin cenaze alayında AtatürkUn çelengi...

vel, so n g örd ü ğ ü m akşam, sıh h a tin d en b a h se ttik : “ N azar değm esin !„ d iy e e l­ lerim izi m asaların kenarına v u rd u k ; v e H âm itle b era ber h e p gü lü ştü k ... iy i

gel-Hamidin censzesice, Atatürk namına iştirak eden yaverleri

d i, d iy e g e çe n yaz gib i b u yazı da gen e E r e n k ö y civarın da g eçirm esin i ta vsiy e ettik . B ü y ü k sanatkârım ızı, o n b eş yıl

Büyük ölü genç subayların ihtiram omuzlari üzerinde..

(4)

v e sö z söy ler, m eram anlatır, m âna ya- ratır, her şahikaya y ü k s e lir bir d il old u . D ilim iz, hu in k ılâ p çı adam sa y esin d e bu fe y z e erd iği gibi, kafam ız v e kalbim iz ta- sa n n u u n b ü tü n ça rp ık v e çapraşık yolla* rın daıı k u rtu ld u . Y ü k s e k d ü ş ü n ü ş, d erin i>a ra, en gin d u y u ş im kânlarını b u sayede e ld e ettik . N a z if m e rh u m u n H â ­ mili İçm \ . lîyin ioret idrakim iz» d e m e ­ sin in s e b e b i b u idi.

H âm id , yapacağın ı ya pm ış, m u v a ffa k o lm u ş, e d e b î in k ilâ bı daha soraki n e ­ sillere d e v re tm iş; ve on la rın da n e y a p ­ tığ ın ı, n e kadar ile rle d iğ in i görm ü ş bir bah h tiy ardır. B izi ileri g ö tü re n v e k o m ­ şularım ızla h em cin slerim iz arasında, b ize ço k y ü k sek bir m evk i veren b u eşsiz T ü r k ü n e kadar te b c il etsek lâyık tır. B izim k a filem izle irtib a tın ı k esen , bu dü n yad ad ak i ya ygısın ı toplayarak e b e d î yu rd u n a g ö tü re n

b ü y ü k H â m id yıllar g e ç tik ç e d e ğ e ri ar­ tacak, sesi y ü k s e ­ le ce k b ir şah siy et­ tir..

Ömer Rıza Doğrul

« H âm it Ç a mlı- cadan b ah sederken : — Ista n b u lu n en gü zel yeri., d erd i.

B ü y ü k şair ya­ zın g elm esin i b ü ­ yü k bir sabırsızlıkla b e k liy o rd u . Tekrar C-amlıcaya g id e b il­ m ek için . N e yazık ki, b u yaz H âm id Ç am lıca te p e le r in ­ d e n Ista n b u lu sey- red em iy ecek , C am - lıcada gu ruba karşı d udakları arasından şiirler fısıldayam ı» yaca k »..

Hikmet Feridun

« B e n H âm id i, son defa, İn g ilte re K ıralı ta h tın d an feragat ettiği gü n g ö r ­ m ü ştü m .

S ok ağa çık ıy o rd u . K o lu n a girerek apartm an ın ın m e rd iv e n le rin i inm esin e yardım e d erk en , ona s o rm u ş tu m :

ü s t a d ım , siz K ira lın y e r in d e ol« saydın ız, n e y a p a rd ın ız?

B ir d e n d in çleşm iş, g en çleşm iş gibi d im d ik d u rm u ştu : \

— A ş k insana sade taç v e tahtı d e ­ ğil, d ü n y a sın ı, h ayatın ı da fe d a e ttire ­ bilir.

V e yavaş yavaş adım larını aterken, k e n d i k e n d in e sö y le r gibi :

— A ş k .. A ş k .. d em işti. O n u n sö zü n ü d in le y e n i severim !»

Kandemir

Hâmldin “ölün sü top arabası üzerinde “ Makber, ine taşınırken...

(( S o n ziyaretim ö lü m ü n d e n birkaç gün e v v e ld i. Ç allı ile b era b er gitm iştik . S o n eserin i ok u d u k . S aat bir olm u ştu . V a k it geçtiğ i için b ize m üsaade etm e­ sin i defalarca tekrar e tlik .

— A r t ık yatınız! d edik .

O , o tu rd u ğ u k o ltu k ta başın ı arkaya d o ğ ru dayadı :

— Y a tm a k m ı? Y atarsam kalkam ıya- cağım , d iy e k o rk u y o ru m , d ed i.

Ö l üm o n u bir u yk u d a n b ir u yk u ya g ö tü rd ü . H âm id ölm ed i. U y u y o r , u y u ­ yor. 16 ya şm d a n b eri şiir yazan H am idin k alem ini u y k u d a gelen ölü m e lin d e n aldı. Ö l ü m ü n d e gelen e b e d iy e t m ele­ ğini kucaklıyacak kadar geniş olan ruhu, e b e d iy e n m ü ste rih o lsu n !»

İsmail Habib

*

* *

« H âm id k e n d i­ sin e v e rile n «şairiâ* zam »lık p a yesin in eh lid ir. O n u n b ü ­ y ü k bir dim ağ o l­ d u ğ u m u h akkaktır. V e T ü r k ed e b iy a tı ta rih in d e başlı ba­ şına b ir “as„ ola­ rak yaşıyacak tır.»

Burhan Cahit

*

* * İsta n b u l Ü n iv e r ­ sitesi E d e b iy a t fa ­ k ü ltesi b ü y ü k m illî şair için bir ihtifal te r tip etm işti. B u to p la n tıd a b irçok m ü n e v v e rle r i m i z söz s ö y liy e re k A b - dü lh ak H âm idin ha­ yat v e eserlerin d en bah setm işler ; b u arada seçk in e d ip

(5)

1 — Hâmidin ^cenaze alayında “ matem» havas! çalmıyor.

2 — Büyük “ Ölü„sünü “Makber„ine teşyi eden Lüsiyen Abdülhak Hâmid. 3 — Dahîi Âzamin cenazesinde “ Şişli Terakki Lisesi» öğrenicilerl. le rim izd e n İsm ail H a b ip te gü zel bir

h ita b e d e b u lu n m u ştu r.

B u h ita b e n in bazı parçalarını nak- le d iy o ru z : «H â m id in b e n im im zam ı ta n ım ışı h a­ zin b ir v e s ile y le o ld u . B u n d a n on d ö rt y ıl e v v e l T a n in d e o n u n m eşh u r "‘ Şairi A z a m » şiiri çık tı. B e n o zam an A n k a - rada Y e n i G ü n ü n «H e rg ü n b ir d ü ş ü n ce » s ü tu n u n u y a z ıy o rd u m . A k a G ü n d ü z de H â k im iy e ti M illiy e d e h e rg ü n b ir k ron ik ya zıyord u , ik im iz karar verd ik . A y n i g ü n d e « U n u tu la n D â h i» için ş id d e tli birer yazım ız çık tı. V iyan a da fe c i bir m üzayaka için d e k aldığı anlaşılan H â- m id e karşı, B irin ci B ü y ü k M ille t M e c ­ lis in d e elek trik seyyalesi gibi bir h e y e ­ can d ola ştı. M ille t M e c lis i, h id em a tı va­ ta n iye te r tib in d e n H âm ide maaş tahsis etti. E n b ü y ü k o ld u ğ u için , b ü y ü k lü ğ ü h e rk e ste n iyi ta k d ir e d e n E n B ü y ü ğ ü ­ m ü z A ta tü r k , ilk v e s ile d e H âm idi m e b ’ - u s olarak M e c lis e alm ıştı.

B izim o yazılarım ızı V iyan ada gören H âm id, orada b ir T ü r k ga zetecisin e m ü- lâkat veriy o r, v e o zam anki İsta n b u l ga zetelerin d e in tişar e d e n b u m ülâkatta b en im «U n u tu la n D â h i» yazısı h ak k ın ­ da k e n d in e m ahsus n ezak etle takdirler v e iltifatlarda b u lu n u y o r.

O n u n la şahsan tanışm ak saadeti beş altı y ıl e v v e l, M a a rif E m in lik le rin in lâğ- v ın d a n son ra Ista n b u la gelişim le başla­ dı. E v in e g id erk en artık se k se n in e gi­ ren H âm idin, san at hayatını kapam ış olacağı zeh ab ın d ay d ım . H albuki b ü y ü k bir sü rp rizle karşılandım . B ana « D e v ­ ranı M u h a b b e t » şiirini o k u d u . B u u zu n v e n e fis şiir ş ö y le b aşlıyordu .

Ne devrandır bu devranı muhabbet. .

Onun, billur kadehten Doğan rengin ley ali.. Onun, kavsi - kuzahtan İnen eyyamı vardır 1

B e lli yaş sek sen e d e çıksa H âm if, m u h ay yelesin e vatan e d in d iğ i keh keşan- lar v e kavsi - kuzahlardan in m îy o ı; ve o n u n in m ed iğin i ik in ci b ir sü rp rizle da­ ha iyi anladık.

O sıralarda b ir İsta n b u l gazetesi «Hâ- m it dâhi m idir, d e ğ il m id ir ? » d iy e bir anket açm ıştı. S ank i d ehâ re y to p la ­ makla verilir., veya re y toplam akla alı­ n ırm ış gibi. K e n d is i b u a n k ete karşı sa­ d e ce lâkaydane b ir tebessüm le^ «dâhi d eğil v â h iy im !» d edi.

B u lâkaydan e te b e ssü m e inan dın ız m ı ? O te b essü m zih ir d o lu y d u ; insa> n ın için i k esk in b ir n e ş te rle çizer gibi sızlatan zih irli b ir teb essü m . B ü y ü k san atkârlar, insan olarak d ış tarafların­ dan n ezaket gösterir, m a h viy et g ö s te ­ rir, lâkaydî gösterir; fakat hangi b ü y ü k

san atkâr içte n d erin bir gururla d o lu d e ğ ild ir? D ışın d a n «hakir, m ü flis, p e s t» g ö rü n e n F ü z u lî «K aru n larda n daha z e n ­ gin », zah iren y o k s u l v e fak ir san dığın o b ü y ü k şair san a tın ın tah tı ü s tü n d e «h a şm etli bir p ad işa h » d eğil m iyd i ?

Hakir bakma bana kimseden sağınma kemem, Fakiri Padişehasâ, gedayı muhteşemem!

B ü y ü k san atkârlar, tah tların ın s u l­ tanlarıdır; zam anın dalgaları ü s tü n d e a- sırlardan asırlara giden o saltanatların, hal i v e zavali olamaz. B u na erm iş san ­ atkârların (jııruru; fakat bu gu rur on la ­ rın k u d siy e tid ir.

D ışın d a n «d âh i d eğil vâ h iy im » d iy e n Hâmid de, o a n k ete karşı için d e n b ir ya­ nardağ gibi fevera n e tti. « G a z u b b ir

( Arkası 28 uncu sayfada )

7

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1.maddesinde, bu kanunun amacının; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde

Zarar görmüfl güç kablosu yang›na veya elektrik flokuna sebep olabilir.. • Güç kablosunu ›slak ellerinizle tutmay›n›z

o KUYRUK SISTEMLERİNDE GEÇİŞ DEVRESİ VE KARARLI DURUM 2.Hafta o SAYMA SÜRECİ. 3.Hafta o

lan askerin de şehi.d olarak iTan edilmesini .istemişdi. Fakat mali sebeblerden dolayı küskün olan kilisa bu teşebbüsü reddetdi. · Bu faaliyet kabararak

I. X noktasına, odak uzaklığı f olan çukur ayna yerleştiri- lirse A noktasındaki aydınlanma 5E olur. X noktasına, odak uzaklığı 0,5f olan çukur ayna yer- leştirilirse

Akkuş Gayrimenkul , kalitesiyle adından söz ettiren Alya Residence, Alya Trio, Alya Penta ve Alya Grandis projelerini hayata geçirmiştir. 1993 yılında kurulan Lübnan’lı

3. Kasabadan şehre giden bir öğrenci servisi 60 km/sa hızla giderse, verilen süreden 15 dakika geç varıyor. Bir traktör A dan B ye doğru 16 km/saat hızla yola çıkıp 1,5

Kimya Mühendisleri Odas Sürek- li Eğitim Merkezi Yönetmeliğinin hayata geçirilmesi yönünde çalş- malar hzlandrarak bütün Şube- lerimizde, Bölge