• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyetimizin öncü sanatçıları Muhsin Ertuğrul'un izinde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyetimizin öncü sanatçıları Muhsin Ertuğrul'un izinde"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

CUMHURİYETİMİZİN Ö N C Ü SANATÇILARI

T t - S Srtfk/L,

Ertuğrul'un İzinde

Blr

genç o zamana kadar bizde olmayan bir meslek seçiyor. "Aktör olacağım" diyor. O zaman bunun ne demek olduğunu bi­ len acaba kaç kişi vardı? O güne dek tiyatro halk nazarında gü­ nahtı. Değilse de fındık fıstık yenilen bir eğlence yeriydi. İşte Muhsin Ertuğrul böyle bir ortamda tiyatroya heves ediyor. Ailesi­ nin karşı çıkması üzerine 6 yaşında evden kaçıyor. Vahram Pa- pazyan adlı bir tiyatro adamının tavsiyesi üzerine Avrupa'ya gi­ derek çeşitli tiyatroları tanıma fırsatı ediniyor.

Ertuğrul bir ihtilalci gibi sahneye atıldı, basmakalıbı, göreneği, rutini kırmak için meşrutiyetin son yılları ile cumhuriyet yıllarını kapsayan 70 yıl boyunca bıkıp usanmadan çalıştı. 1914 yılında Cemil Paşa'nın davetiyle Türkiye'ye gelen ünlü Fransız tiyatro adamı André Antoinen'in bir tiyatro okulu kurma çalışmalarına başladığını öğrenince büyük bir sevinç ve umut içinde ülkesine döndü. Antoine'nin önünde 14 Temmuz 1914 günü Hamlet'ten oynadığı bir parçayla en başarılı öğrenci adayı olarak Darülbeda- yi'ye girdi. (Diğer muallimler Burhanettin Tepsi, Fehmi Efendi, Celal Tahsin, Halid Fahri, Hakkı Tahsin). Böylece Ertuğrul henüz 22 yaşında tiyatro hocalığına başlamış oluyordu.

Muhsin

• Perihan KORKMAZ •

B

u yıl 70. yılını kutladığımız Cumhuriyet'in ilk yıllan aynı zamanda çağdaş Türk Tiyat- rosu'nun başlangıcıdır. Cumhuri­ yetten önce mahkeme önünde ye­ mini bile kabul edilmeyen aktörler Cumhuriyetten sonra manevi bir saygınlık kazandılar. Bu dönemin en önemli olayı Atatürk'ün desteği ile ilk Türk kadınının sahneye çık­ masıdır. Cumhuriyet sahnesinde sayılan azımsanmayacak kadar çok kadın tiyatroya hayatını adamıştır.

Geleneksel tiyatromuzda kadın rollerine erkekler çıkıyordu. Batı ti­ yatrosunun girmesiyle bunu Türki­ ye'deki azınlıklar özellikle Ermeni kadınlar üzerine aldı. Meşrutiyetin bitimine yakın Afife Jale ilk yürekli adımı atmış, tüm zorluk ve baskıla­ ra göğüs gererek H. Cahit Yalçm’ın "Yamalar" adlı oyununda sahneye çıkmıştır. Böylece Afife Jale Türk Tiyatro Tarihine sanatından çok ce­ sareti ile geçmiştir.

Halide Edip'in Kurtuluş Savaşı sırasında geçen bir aşk faciasını an­ latan Ateşten Gömlek adlı romanı o

Î

’illarda büyük ilgi uyandırmıştır, stanbul Kemal Film müessesesi Muhsin Ertuğrul'un rejisörlüğü ile bu romanı filme çekmeye karar ve­ riyordu. Türk milliyetçiliği hareke­ tini canlandıran bir filmde roller Türk olmayanlar tarafından can- landırılamazdı. H. Edip romanın­ daki Ayşe ve Kezban rolleri için iki Türk kızının bulunmasını istiyor­ du. Rejisör M. Ertuğrul o zamana dek bir çok makalesinde Türk ka­ dınının sahneye çıkması lüzumu­ nu, Türk sahne hareketinin ancak o zaman tamamlanabileceğini belirt­ miştir. Romanın kahramanı Ayşe rolü için Muvahhid'in karısı Media, Kezban rolü için kız öğretmen oku­ lundan ve Amerikan Kolejinden yetişmiş Münire (Neyyire Neyir) bulundu. Daha sonra M. Ertuğrul

ile evlenen Münire Hanım gerek Neyyire N EY İR

kültürü gerek sahne yeteneği bakı­ mından en gözde sanatçılarımız- dandır. Film hissi ve milli olduğu içindir ki Türk kadınının 1922'deld bu ilk sahne denemesi yadırganma­

mış tır. ,

Cumhuriyete kadar varlığını çok az sürdüren Darülbedayi 1923 yılında dağılmak üzeredir. Bunun üzerine Muvahhid Bey ve arkadaş­ ları Anadoluya gidip temsiller ver­ mek istiyorlar. İşe işgalden yeni kurtulmuş olan İzmir'den başlanı­ yor. O sırada Atatürk İzmir'dedir. Behzat Butak, Mahmut Morali, Sa­ di, Raşit Rıza ve Ermeni kadın sa­ natçılardan oluşan topluluk İzmir'e gidiyor. Bedia Hanım sadece İzmir'i görmek ve kocası ile birlikte olmak

(3)

Bedia MUVAHHİD

için bu seyahate katılıyor. Heyet Atatürk'ü ziyarete gitiğinde niçin geldiklerini anlatıyorlar. Ve bir son­ raki gün Kordon Palas'ta verecekle­ ri ilk temsile Atatürk'ü de davet ediyorlar. Büyük adamın sorduğu sual:

- Temsil Heyetinde kimler var? İsimler sayılıyor tabii ki kadın olarak da Şehber, Anayis, vesaire...

Büyük adam soruyor

- Niçin Türk Hanımlarına rol vermiyorsunuz?

Atatürk Bedia Hanımın heyetle birlikte gelmiş olduğunu öğrenince Muvahhid'e dönüyor.

- Niçin karınızı sahneye çıkar mıyorsunuz? Ben onu Ateşten Gömlek filminde gördüm, pek mu­ vaffakiyetliydi.

Daha önce Afife Jale başta ol­ mak üzere bazı kadınlar sahneye çıkmıştı. Fakat sahne sanatçılarının o dönemde bir güvenceleri yoktu. Bu görüşmeden sonra Atatürk Türk kadınının sahneye çıkmasının güvence altına alınacağını açıkla­ mıştır.

Bedia Muvahhid iyi bir eğitim almıştı. Fransızca öğretmenliği yap­ mıştı. Kocası Muvahhid Bey değerli bir sahne sanatçısıydı. İzmir'de veri­ len temsil sonrası Ahmet Nuri Bey'in Ceza Kanunu adlı oyununa bir gece içinde hazırlanarak başrol olan Sacide'yi başarıyla canlandı­ ran Bedia, Atatürk'ün teşvikiyle ti­ yatroya başlamıştır. Aynı yıl M. Er- tuğnd, "Othello"yu sahneye koydu­

ğunda Bedia "Desdemona"yı, Ney- yire "Emile''yi canlandırdı. Diğer roller de "Muhsin Iago", "Raşit Rı­ za", "Othello" idi.

Cumhuriyetin ilanıyla sahneye çıkan Şaziye Moral, hep öğretmen olmak istemiş. Bir okul gösterisin­ de sahneye çıkıp başarılı olmuş. Ai­ le dostlan ve aym zamanda yeni sahnenin kurucusu olan Faik Bey’in provalannı izlemiş ve M. Rauf un "Cariha" adlı oyununda Şadan'a ha­ zırlandığı halde durum uygun ol­ madığından temsile çıkmasına izin verilmemiş. Ferah Tiyatrosunun Kınk Kalp oyununda Feriha rolün­ de iken 2. perde yarıda kesilerek kadın oyuncular karakola

götürül-Şaziye MORAL

müş. Şaziye yargılanmanın sonucu­ nu beklemeden küçük bir tiyatro topluluğuyla Anadolu’ya kaçmış. Orada birçok temsilde yer aldıktan sonra Darülbedayi’ye girmiştir.

Cumhuriyet döneminin önemli oyuncularından olan Necla Sertel, bir gün Afife'yi yolda görüyor ve oyunculuğa heves ediyor. Aktör Ziya Bey’in topluluğuna girip ilk kez "Casus" adlı oyunda sahneye çı­ kıyor. Topluluk Karadeniz turnesin­ de iken o sırada Darülbedayi de Samsun'dadır. Burada M. Ertuğrul kendisini çok beğenir ve topluluğu­ na almak ister. Turne dönüşü Ferah Tiyatrosuna 1925'te Darülbedayi'ye giren Sertel Tepebaşı tiyatrosunda Devlet Kuşu, İpekçi Merhum, İstan­ bul Havası... vs. oyunlarda rol

al-H alide P İŞ K İN

mışhr.Halide Pişkin in tiyatro sev­ gisi Üsküdar’da öğretmenlik yapar­ ken içlerinde Afife'nin bulunduğu Darülbedayi'den bir topluluğun temsilini seyrederken başlamış. Aile dostlan Nurettin Şefkati'nin aracılı­ ğı ile topluluğa girip ilk kez "Sevda Hanım Zevcem" de rol almıştır. İlk kadın yönetmenlerimizden olan Halide Hamm başında bulunduğu kendi tiyatro topluluğunu kuran Uk Türk kadimdir.

Nazire Hanım ise müzikli sah­ nenin ilk Türk kadını olarak 1923 yılında Balo Kaçakçılan operetinde primadonna vazifesini almıştır. Ba- şansından dolayı Süs Dergisi'ne ka­ pak olmuştur. Müzikli sahneye çı­ kan kadınlarımız için hep bir basa­ mak olan operette, ilk kez tüm ka­ dın rolleri Türk kadınlarınca can- landınlmıştır.

Sahneye çıkan en genç sanatçı olan S uzan Surun 1925 yılında 17) yaşında iken Yeşilköy'de yeni ope­ ret heyeti ile ilk kez Balo Kaçakçıla­ rında rol almıştır. Yeteneği ve kül­ türü ile ulaştığı başan Türk Tiyat­ rosu için büyük kazanç olmuştur. 1932’de çok genç yaşta ölen bu de­ ğerli insem geniş bir sanatçı aileye sahiptir. Süreyya operetindeki başa­ rdı yıllarından dolayı Kadıköy Sü­ reyya Sineması girişine büstü yapd- mışhr.

1926 yılında Darülbedayi sanat­ çıları belediyenin kendderine öde­ nek vererek, düzenli çalışmalara başlamak istiyorlar. Bu nedenle Muvahhid Bey ve karısı Bedia

(4)

mm Ankara'ya gönderiliyor. Ata­ türk olayla ilgilenmiş ve Darülbe- dayi ilk ödenekli tiyatro olmuş, ay­ nı zamanda adının şehir tiyatrosu olarak değiştirilmesi karara bağ­ lanmıştır. Belediyeyle yapılan söz­ leşmeye ödenek almak için 16 sa­ natçı imza atmıştır. Bunlar: B. Mu- vahhid, Ş. Moral, N. Sartel H. Piş­ kin, Şahte, Nermin, Refika Hanım­ lar ile V. Rıza Zobu, B. Butak, H. Körmükçü, Muvahhit, E. Beliğ, M. Morali, H. Kemal, Ercüment, Kü­ çük Kemal, Zeki Beyler.

1927*de M. Ertuğrul ve Neyyire Hanım Rusya’dan döndüğünde Er­ tuğrul şehir tiyatrolarının başına getiriliyor. Dışarıda edindiği yeni görüşlerle tiyatroda düzenlemeler yapıyor. İlk olarak ahşap sahne be­ tona çevriliyor, ilk döner sahne, ilk müdevver sehpa, renkli ışık, tahta dekor, mizansen, reji düzenlemele­ ri yapılıyor, o zamana kadar aktör­ lerin keyfine bırakılan provalara disiplin getiriliyor, edebiyat heyeti kaldırılarak görevi memur olarak çalışan dramaturga veriliyor. Bu düzenlemelerden sonra sıra Darül- bedayi’ye öğrenci almaya geliyor ve bir sınav açılıyor. 1 kız, 6 erkek, stajyer artist olarak derslere başlı­ yor. 1934'te Atatürk'ün emriyle ha­ zırlanan ilk Türk operası Özsoy'da Ayşin rolüyle sahneye çıkarak Tür- kiyenin ilk kadın opera sanatçısı unvanını alan Semiha Hanım 6 yü şehir tiyatrosunda dram, komedi ve operetlerde başrol oynuyordu. Devlet tarafından Almanya'ya tah­ sile gönderilen ilk sanatçılanmız- dandır. Semiha Berksoy tahsilini henüz bitirdiği sırada ona "Ainada- ne of Naxes"de başrol verilmiş ve çok genç yaşta Berlin gibi bir sanat merkezinde Türkiye'yi şerefle tem- sü etmiştir.

1931 yılında Türk başvekili İs­ met İnönü Yunanistan’a resmi bir ziyaret yaptığı sırada Türk-Yunan kültür münasebetinin artması da amaçlanıyordu. Yunan Milli Eğitim Bakanlığınca Atina'ya çağrılan Be- dia, Yunan sanatçılarla Rumca ola­ rak Othello'da Desdemonayı oyna­ mıştır. 1933’te AvustralyalI sanat­ kar, konservatuvar öğretmenlerin­ den Fredrik Von Statzer Ue evlenin­ ce dünya tiyatrolarını tanıma ve meşhur Avrupa sanatkarlarını ya­ kından görme fırsatı edinmiştir. 1935 yılında İstanbul’da Löte Şane Ue Yarasa operetinde Fransızca oy­

nayan Bedia Hanım, tiyatro edebi­ yatımıza güzel Fransızca ve Rumca- sıyla da bir çok eser tercüme etmiş­ tir.

1914 yılında başlayan sinema faaliyetleri Cumhuriyetle beraber çağdaş bir görünüm almıştır. Bu dönemin ilk kadın sanatkarların­ dan olan Cahide Sonku 1932’de şe­ hir tiyatrosuna girmiş birçok ope­ rette çalışmış "Şehvet Kurbanı" adlı oyunda M. Ertuğrul ile sahneyi paylaşmıştır. 1934’te yine M. Ertuğ- rul'un yönettiği Bataklı Damın Kızı Aysel filminde başanlı bir kompo­ zisyon çizmiştir.

Cumhuriyet kurulduğu yülarda oyuncu yetiştirecek kurumumuz yoktu. 1936 yılında Alman tiyatro adamı Cari Elbert’in katkılarıyla Ankara Devlet Konservatuvan açıl­ dı. Tiyatro bale ve koro kısımların­ dan, oluşuyordu.

1948 yılında M. Ertuğrul'un ça­ basıyla Türkiye'ye gelen "Ninette De Valois" Yeşilköyde ilk bale oku­ lunu kurmuş ve Sevinç Altıntaş ilk balerinimiz olarak sahneye çıkmış­ tır. İlk Türk balesi olan *Şeşmeba- şı'nın müziği Ferit Tüzün tarafın­ dan yapılmış olup bu eser 1965 yı­ lında sahnelenmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında bü­ yük bir yazar sıkıntısı çekiliyordu. M. Ertuğrul başka türde yazanları tiyatro için eser yazmaya teşvik et­ miştir. İlk 30 yıllık dönemde Musa- hipzade Celal, Reşat Nuri, Ahmet Kutsi, gibi pek çok yazarımız tiyat­ ro eseri yapmıştır.

Sem iha BERKSO Y, 16 yaşında

1961 yılında yaşanan özgürlük ortamında sahne sanatlarına ilgi büyük ölçüde artmış, Anayasanın verdiği rahatlık ile oyunlarda ko­ nular çeşitlenmiştir. Bu dönemde Türk Tiyatrosu iki kadın yazarm Ünal Koksal ve Bilgesu Erenus’un katkılarıyla zenginleşmiştir. 12 Ey­ lül sonrası yazarlar dönemin verdi­ ği kısıtlamalar nedeniyle sakıncasız yapıtlar üretmeye çalışmışlardır.

Atatürk'ün sanata olan sevgisi sayesinde birçok sanatkar yetişmiş­ tir. Onlar sadece sanatkar değil ay­ nı zamanda bir sanat davasına inanmış ilk idealist kişilerdir. Onlar yaşadıkları çağı aşan düşüncelerini hayata geçirmek için yobazlarla, parasızlıkla mücadele etmişlerdir.

Eğer M. Ertuğrul olmasaydı Türk seyircileriShakespeare'in ha­ kiki simasını, İbsen'in felsefesini, Tolstoy’un yüksek dehasını, Schil- ler ve Goethe’nin asil düşünceleri­ ni, Moliöre'in yaratıcı kuvvetini bil­ meyecek, G. Hauptmann, Prandel- lo, Molnar kimdir daha uzun müd­ det tanımayacaktı.

Almanya'da Reinhart, Rusya'da Mierhold, Fransa'da Gemier, Ingil­ tere'de Gordon Grek ne ise, bizde de Muhsin Ertuğrul od ur. ■

Cahide SO NKU

4

.

BOYUT/ 11

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çün- kü zaman algısı mikrosaniye (saniyenin mil- yonda biri), milisaniye (saniyenin binde biri), saniye ve biyolojik ritimler gibi farklı süre öl- çekleri için farklı

Çölaşan ısrarla, Barlas a- leyhine Sabah Gazetesi’nde yer alan “ fiıale Takipçisi Genel Müdür Kim?” başlıklı haberi gösterirken, bu gaze­ tenin Barlas

K arşısındakine de ne tesir yaptığını kontrol etm ekten h âli kalm azdı.. H uriye han ım la sonra

Daha önce iki kez fasiyal paralizi atağı öyküsü olan ve açık teknik mastoidektomi uygulanmış olan bu vaka bize üçüncü fasiyal paralizi atağı ve işitme azlığı

Tarihsel olarak bakıldığında genel amaçlı teknolojilerin ortaya çıktığı dönemlerde yeniliklerin sayısında bir artış gözlenmiştir.21 Mal ve hizmetleri kapsayan ürün

Picardo Calero Marco D el ‘Pc Qerardo PHcrola D u c / 10 Olivier Çagnére Selma Qürbüz ‘Kpmet A ki ‘Kuroda 'François & Jean Lamore. Loïc Madec 'Victor Mira

Grif- fith’ten beri yerleşmiş olan klasik sinema­ nın estetik öğeleri Godard tarafından ters­ yüz edilmiştir...” “..Godard, yeni bir estetik çizgiyi gerçekçiliğin

Altı sene kaldığım ve geçen büyük harp müddetini gç çirciğim Yemenden dönmüştüm. Altı sene evvel ayrıldığım İstanbul şehir bakımından hiç