• Sonuç bulunamadı

Arap dilinde Kasem

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Arap dilinde Kasem"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

ARAP DİLİ VE BELÂĞÂTI BİLİM DALI

ARAP DİLİNDE KASEM

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Muhittin UYSAL

HAZIRLAYAN Muzaffer GEDİKOĞLU

(2)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 1 KISALTMALAR ... 4 GİRİŞ ... 6 1.YEMİN VE ÖNEMİ ... 6 2.TARİHÇESİ VE DAYANAKLARI... 7 BİRİNCİ BÖLÜM ARAP DİLİNDE YEMİN I-) YEMİNİN TANIMI ... 12

A. Sözlük Anlamı ... 12

B. Terim Olarak Yemin ... 13

C. Araplarda Yemin... 14

II. YEMİNİN ÖGELERİ ...16

A. Yemin Cümlesinin Unsurları ...16

1. Yemin Edatı ...16

2. Muksemun Bih ...16

3. Yeminin Cevabı (Cevap Cümlesi) ...16

III. YEMİNİN ŞEKİLLERİ ...19

A. Açık Yemin...19

B. Kapalı Yemin ...20

IV. YEMİN HARFLERİ...22

A. ب İle Yemin ...22 B. ت İle Yemin ...23 C و . İle Yemin ...23 D. ل İle Yemin ...26 E. ﻦﻣ İle Yemin ...27 V. YEMİN FİLLERİ ...27

(3)

1. َﻦَﻤَﻳ ...27

2. َﻢَﺴَﻗ ...28

3. َﻒَﻠَﺣ ...29

B. Mecâzî Yemin Fiilleri ...29

1. َﺪِﻬَﺷ ...29 2. َﻢِﻠَﻋ ...30 3. َﺪَﺸَﻧ ...31 4. َلَﺄَﺳ ...32 5. َمَذْوَأ ...32 6. َﻊَﺘْآَأ ...32 7. َنﱠذَﺄَﺗ ...33 8. َرَﺬَﻧ ...33 9. َﺮَﻤَﻋ ...34 10. َقَﺪَﺻ ...34 11. ﱡﻦُﻇَأ ...35 12. َﺐَﺘَآ ...35 13. َﻂَﻤَﺳ ...36

C. Yemine Benzeyen Edatlar ...37

Tevkid...37 1. َﱠنَأ- ﱠنِإ ...38 2. İbtida Lâmı ءِاَﺪِﺘْﺑِﻻا ُمﻻ

...38 3. ﺎﱠﻣَا (Şart Edatı) ...40 4. Sin Harfi: ِﻦﻴﱢﺴﻟا ُفْﺮ ( س ) ...40 َﺣ 5. ْﺪﻗ Edatı ...41 6. Fasıl Zamiri: ِﻞْﺼَﻔﻟا ﺮﻴﻤَﺿ ...44 7. Tevkid Nunları ِﺪﻴِآﻮّﺘﻟا ﺎَﻧﻮُﻧ ...44 8. Zâid Harfler ِةَﺪِﺋاﱠﺰﻟا ُفوُﺮُﺤْﻟَا ...44 9. Tenbih Harfleri ِﻪﻴِﺒْﻨﱠﺘﻟا ُفوُﺮُﺣ ...46 10. Hitap Harfleri: بﺎﻄﺨﻟا فوﺮﺣ ...48

D. Arap Şiirinde Kullanılan Yemin Lafızları ...49

a. Şairin ْﻗَﻢ َأ Fiilini Kullanarak Yaptığı Yeminler...49 َﺴ b. Şairin ُﻦﻴِﻤَﻳ Kelimesini Kullanarak Yaptığı Yeminler ...50

(4)

c. Şairin َﻒَﻠَﺣ Fiilini Kullanarak Yaptığı Yeminler ...50

d. Şairin ﺮﻤﻌﻟ Yapısını Kullanarak Yaptığı Yeminler...51

e. Şairin Yemin Lafzı Yerine Geçen Çeşitli Edatlar ve Harflerle Yaptığı Yeminler ...52

İKİNCİ BÖLÜM KUR’AN-I KERİMDE YEMİN I. ZİKREDİLİŞİNE GÖRE YEMİNLERİ ...55

A. Açık Yeminler ...55

B. Kapalı Yeminler...57

II. ALLAH’IN ÜZERİNE YEMİN ETTİĞİ KONULAR ...60

A. Tevhit...60

B. Kur’an’ın Mübarek Bir Gecede İndirildiğine Dair Yemin ...61

C. Peygamberin Hak Olduğuna Dair Yemin ...63

D. Ahiretle İlgili Yemin ...65

E. İnsan’ın Bazı Halleri Üzerine Yemin ...66

III. KUR’AN’DA YEMİN EDİLEN ZAMAN DİLİMLERİ ...67

A. Fecir Vakti...67 B. Şafak Vakti ...68 1. Ufuktaki Kızıllık ...68 2. Ufuktaki Beyazlık ...69 C. Sabah ...70 1. Ağaran Sabah ...70

2. Teneffüs Eden Sabah ...71

D. Duhâ (Kuşluk Vakti) ...72

E. Gündüz Vaktine Yemin ...74

1. Tecelli Eden Gündüze...74

2. Açılıp Aydınlanan Gündüze ...74

F. Gece’ye Yemin ...75

(5)

2. Gündüzü Takip Eden Karanlık Geceye ...76

3. Gelip Giden Geceye ...76

4. Sakin Geceye ...77

5. On Geceye ...77

6. Gece ve Topladığı Şeylere Yemin ...78

G. Asr’a Yemin...78

IV. YEMİN EDENLERE GÖRE YEMİNİN TASNİFİ ...80

A. Allah’a Ait Yeminler ...81

1. Allah’ın Zâtına Yaptığı Yeminler ...81

2. Allah’ın Zâtı Dışındaki Mahlukâta Yaptığı Yeminler ...82

B. Peygamberlere ve Yaşadıkları Yerlere Yemin ...83

C. Kur’an ve Kitap ile Yapılan Yeminler ...84

D. Kâinatta Bulunan Birtakım Güçlere Yemin ...86

E. Kıyamet Gününe Yemin ...87

F. Kâinatta Bulunan Bazı Nesnelere Yemin ...89

V. MEKKE VE MEDİNE DÖNEMİNE AİT YEMİNLER ...90

A. Mekke Dönemindeki Yemin Âyetlerinin Özellikleri ...91

B. Medine Dönemindeki Yemin Âyetlerinin Özellikleri ...93

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HADİSLERDE YEMİN I. HZ. PEYGAMBER'İN KULLANDIĞI YEMİN LAFIZLARI ...96

A. ﻢﺴﻗ Kelimesi İle Yemin...96

B. ﻦﻴﻤﻳ Kelimesi İle Yemin ...96

II. HZ. PEYGAMBER'İN HADİSLERİNDE GEÇEN YEMİN KALIPLARI ...98

A. Lafzatullah Kalıbı İle Açık Yemin: ...98

B. Kapalı Yemin Kalıplarına Örnekler: ...99

C. ِﻩِﺪَﻴِﺑ ﻰِﺴْﻔَﻧ ىِﺬﱠﻟاو Kalıbı İle Yemin ...99

D. بﻮﻠُﻘﻟا ﺐّﻠَﻘُﻣوﻻ Kalıbı İle Yemin...100

(6)

F. ِﻪّﻠﻟاُﺮْﻤَﻌَﻟ Kalıbı İle Yemin ...101

SONUÇ ... 103

(7)

ÖNSÖZ

Yemin hakkında yapılmış çalışma yok denecek kadar azdır. Türkçe'de böyle bir çalışma görmedik ve buna ihtiyaç duyduğumuz için böyle bir çalışma yapmaya karar verdik. Çalışmamız süresince bu konuda Araplar arasında da müstakil olarak yazılı kaynakların son derece az olduğunu tespit ettik. Konuyla genelde tefsirciler ilgilenmişlerdir. Yemin âyetlerini açıklarken ilgili âyete binâen değişik açıklamarı olmuştur.

Arapça nahiv kitaplarında konumuzla ilgili müstakil bir başlık genelde kullanılmamış olup, te'kid konularının içerisinde ele alınmıştır. Kimi nahiciler ise yemin konusuna hiç yer vermemişlerdir.

Bu çalışmamızda bize yol gösteren, çalışmamıza ışık tutan kaynak eserler şunlardır: Kâzım Fethi er- Râvî’nin Esâlîbu’l- Yemin fî’l-Luğati’l- Arabiyye, İbnu’l-Kayyım el-Cevziyye’nin et-Tıbyân fî Aksâmi’l-Kur’an adlı eserleri; Tefsir alanında ise, ez-Zemahşerî’nin Keşşaf’ı, Şevkânî’nin Fethu’l-Kadir’i, Suyuti’nin el-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’an isimli eseri. Çalışmamız süresince değişik kaynaklardan da yararlandık. Ama çalışmamızın planını bu kaynak eserler üzerine bina ettik.

Diğer milletlerde olduğu gibi Araplar arasında da yeminin kullanımı oldukça yaygındır. Bunu Arap şiirine baktığımız zaman rahatlıkla anlayabiliriz. Araplar da şiir günlük hayatla iç içedir. Hicvetme ve övme sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bir kimseyi överken veya yererken sözü daha bir kuvvetlendirmek için başvurdukları yegâne lafız yemindir.

Araplar yemin ederken kendileri için kutsal olan bazı mekânları seçmişlerdir. Mesela: Kâbe bunlardan birisidir. Sadece Araplar değil, diğer milletler de kendileri için hayatta değerli olan bazı mekânlar veya toplum nezdinde özel bir yeri olan çeşitli nesneler (kılıç, kutsal dağ v.b) üzerine yemin etmişlerdir.

Her millet yemin ederken kültürüne has çeşitli yemin lafızları kullanmıştır. Yemin üslubu sadece bir tek lafızdan ibaret değildir. Herkesin

(8)

bildiği yemin lafızlarının yanında, mecâzî yemin lafızları da vardır. Araplar arasında kullanılan asıl yemin lafızları çok fazla değildir. Ama mecâzî olarak kullanılan, asıl yemin lafzının yerine geçen birçok yemin lafzı ve terimi vardır. Araplar günlük konuşmalarında asıl yemin lafızlarıyla birlikte yöresel kültüre uygun olan yemin lafızlarını da kullanmışlardır.

Kur’an-ı kerim nâzil olmadan önce yemin Araplar arasında öylesine çok yaygındır ki, bu geleneği Kur’an’da aynen devam ettirmiştir. Yüce Allah birçok konuda özelde Arapların, genelde İnsanlığın dikkatini çekmek için sürekli yemine başvurmuştur. Allah’u Teâla Kur’an’da; Kendi şahsına, Peygamberlere, Tevhide, Zamana, Doğadaki çeşitli nesnelere v.b üzerine yemin ederek insanlara çeşitli mesajlar vermektedir.

Hz. Muhammed (s.a.v) Sahabîlerine İslam dini’ni anlatırken sık sık yemin lafızlarına başvurmuştur. Yemin lafızlarına başvurarak anlattığı konunun ehemmiyetine dikkat çekmek istemiştir. Duruma göre çok değişik yemin lafzı kullanmıştır. Ama hepsinin işlevi de aynıdır.

Yemin günümüzde de aynen geçerliliğini korumaktadır. Günümüz mahkemelerinin hemen hemen hepsi duruşmalarında yemini hukukun işleyişinde bir araç olarak kullanmışlardır. Herhangi bir makama atanan bir kimse kutsal bir kitap veya bayrak gibi millet nazarında kutsal olan bir nesnenin önünde yemin ederek görevine başlamaktadır. Kısaca yemin günümüz yasalarında mevcûdiyetini devam ettirmektedir. Hatta yeminli mütercim ve yeminli müşavirlik gibi çeşitli meslek grupları da oluşmuştur. Böylece yemin günlük ilişkilerimizde ve yaşantımızda varlığını devam ettirmektedir. Bazı insanlar yemini günlük hayatlarında o kadar sık kullanmaktadırlar ki, her cümlesinde yemine başvuranlar bile vardır. Ama bu tür insanların, toplum nezdinde inandırıcılığını çabuk yitirdikleri görülmektedir. Şu halde yemin, ihtiyaç duyulduğunda başvurulan bir ifade ve anlatım olursa, işlevini yerine getirebilir.

(9)

Bu tezi almamda ve hazırlamamda bana yardımcı olan Değerli Hocalarım Prof. Dr. Tacettin UZUN ve Danışman Hocam Yrd. Doç. Dr. Muhittin

UYSAL’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

20.01.2006 Muzaffer GEDİKOĞLU

KONYA

(10)

KISALTMALAR

A.g.e. : Adı geçen eser

A.g.d. : Adı geçen dergi

A. S. : Aleyhisselam b. : İbn Bkz. : Bakınız bsk. : Baskı C. : Cilt C.C. : Celle Celâlüh

D.İ.A. : Diyanet İslam Ansiklopedisi

H. : Hicrî

Hz. : Hazreti

İst. : İstanbul

İÖ. : İslâmiyetten Önce

M. : Miladî

M.E. B. : Milli Eğitim Bakanlığı

Ö. : Ölümü

S. : Sayfa

S.A.V. : Sallallâhü Aleyhi ve Selem

S.Ü.İ.F. : Selçuk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi

(11)

trc. : Tercüme

thk. : Tahkik

tsz. : Tarihsiz

Yay. : Yayınları

(12)

GİRİŞ 1. YEMİN VE ÖNEMİ

“Arap Dilinde Yemin” adlı çalışmamızın, öncelikle yemin lafzının tarihi kullanım sürecini ele almaktadır. Zira yemin lafzı çok eski milletler tarafından kullanılagelen bir lafızdır.

Yemin lafzını kullanmayan millet hemen hemen yoktur. Çünkü yemin, insanların sosyal hayatlarının bir parçasıdır ve çoğu zaman bir ihtiyaçtır. Yemin kelimesi Arap dilinde ﻦﻤﻳ kökünden gelmektedir.

Biz bu araştırmamızda, Arapça da yemin ifade eden edatlar üzerinde durduktan sonra, yemin fiillerini ele aldık. Yemin fiilleri de; asıl yemin fiilleri ve mecazî yemin fiilleri olarak iki kısma ayrılmaktadır. Bir cümlenin tam anlamıyla yemin ifade edebilmesi için; yemin edatı, yemin fiili ve muksemun bih’a ( üzerine yemin edilen şey)'e sahip olması gerekir.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’u Teâlâ çok farklı konular üzerine yemin etmiştir. Allah’ın Kur’an da yemin ettiği konuları şu şekilde özetlemek mümkündür. Yüce Allah; Tevhit’e, peygamberleri üzerine, yeryüzündeki çeşitli nesneler üzerine( yıldızlar, ay, güneş… vb.), zaman dilimleri üzerine (kuşluk vakti, şafak vakti, fecir vakti, sabah vakti vb.) yemin etmiştir. Ama en çok yemin ettiği konu îmân esaslarıdır. Bunun gayesi de insanların büyük bir yanlış içerisinde olduklarına dikkat çekmek olabilir.

Allah’ın Kur’andaki yeminleri, açık ve kapalı yeminler olarak iki kısımda ele alınır. Açık yeminler daha çok Mekke dönemine aittir. Bunun sebebi ise Mekke döneminde îmân konularının öne çıkmasıdır. Medine döneminde ise kapalı yeminler göze çarpmaktadır.

Bu durum Kur’an’daki yeminlerin “Mekke ve Medine dönemine ait yeminler" diye iki kısımda ele alınması sonucunu doğurmuştur. Ama yeminlerin büyük bir çoğunluğu Mekke dönemine aittir. Çünkü Kur’an’ın ilk inmeye başladığı Mekke de yemin, câhiliye Arapları arasında çok yaygındır. Bu durum

(13)

aynen Kur’an âyetlerine de yansımıştır. Çünkü Kur’an’ın mesajının doğru anlaşılabilmesi için muhatap insan topluluğunun dili, üslubu, duyuş ve sezişini göz önüne almaya ihtiyaç vardır. Allah bir konuyu anlatırken, dikkat çekmek için sık sık yeminleri kullanmıştır.

Hz. Muhammed (s.a.v)’de Arap dili geleneklerine uygun olarak, muhatabın dikkatini çekmek ve inandırıcılığını artırmak için sözlerinde sık sık değişik yemin kalıplarına başvurmuştur.

2. TARİHÇESİ VE DAYANAKLARI

Yeminin kullanılışı çok eskilere dayanmaktadır. Öyle ki insanoğlunun yeryüzünde var oluşuna kadar dayandırabiliriz. Hz. Âdem’in yaratılmasından sonra Allah’ın emrini yerine getirmek üzere Meleklerin ona secde etmeleri ve şeytanın bu emre karşı çıkarak isyan etmesi olayı Kur’an-ı Kerim de anlatılmaktadır. Söz konusu bu olaydan sonra şeytanın Allah ile konuşması esnasında yemin lafzının geçtiğini görmekteyiz.1

. َﻦﻴِﺼَﻠْﺨُﻤْﻟا ُﻢُﻬْﻨِﻣ َكَدﺎَﺒِﻋ ﱠﻻِإَﻦﻴِﻌَﻤْﺟَأ ْﻢُﻬﱠﻨَﻳِﻮْﻏُﻷ َﻚِﺗﱠﺰِﻌِﺒَﻓ َلﺎَﻗ

“İblis şöyle dedi: Gücüne yemin ederim ki, içlerinden ihlas ile seçilmiş samimi kulların müstesna, ben onları mutlaka azdıracağım.”2 Âyette İblis’in dilinden bir yemine yer verilmiştir.

Sözlüklerde geçtiğine göre yemin, milletlerin hayatlarında kullandıkları çok eski bir lafızdır. Yemin kavramı bir sözün veya haberin kesin olduğunu ifade etmek için kullanılır. Özellikle herhangi bir işte; bir ısrar, kararlılık

göstermek için veya kişinin açık olan bir şeyi başkasına kanıtlamak, inkâr edilen bir konuda yüzleşmek için kullandığı bir araçtır.

1 Kâzım Fethi er-Râvî, Esâlîbu’l-Yemin fi’l-Luğati’l-Arabiyye, Matbaatü Câmiati Bağdat, Bağdat, 1977, s. 17.

(14)

İnsanlar yemin ederken Allah lafzını sıkça kullanırlar. Yüce Allah Kur’an’da: Resullerin, Nebilerin, Salih kavimlerin, Firavun’un ve İblis’in üzerine yeminler etmiştir.3

Bu durum bizlere yemin lafzının sadece insanlar tarafından değil, Allah tarafından da kullanıldığını göstermektedir.

َﻦﻳِﺮِﺑْﺪُﻣ اﻮﱡﻟَﻮُﺗ ْنَأ َﺪْﻌَﺑ ْﻢُﻜَﻣﺎﻨْﺻَأ ﱠنَﺪﻴِآَﻷ ِﻪّﻠﻟاﺎﺗَو .

"Allah'a Yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım".4

Bu âyeti kerîmede ise; Hz. İbrahim (a.v.) putlar üzerine oynayacağı oyunu Allah adına yemin ederek kesin bir dille ifade ediyor. Öyleyse bu âyet yemin lafzını peygamberlerin de kullandığına bir delil olur.

Yine bir başka âyet-i kerime de Yüce Allah yemin lafzını Hz. Adem ve Hz. Havva vâlidemiz üzerine dayandırarak şöyle buyurmaktadır:

ًﺎﺤِﻟﺎَﺻ ﺎَﻨَﺘْﻴَﺗﺁ ْﻦِﺌَﻟ َﻦﻳِﺮِآﺎﱠﺸﻟا َﻦِﻣ ﱠﻦَﻧﻮُﻜَﻨَﻟ

.

“And olsun ki bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız.”5

Bu âyet-i kerime, ilk insan olan Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva Validemizin aralarında ki konuşmada kullanmış oldukları yemin lafzına bir delildir.

Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Salih (a.s.) ve kavminden bahseden âyette şöyle buyrulmaktadır َنﻮُﻗِدﺎَﺼَﻟ ﺎﱠﻧِإَو ِﻪِﻠْهَأ َﻚِﻠْﻬَﻣ ﺎَﻧْﺪِﻬَﺷ ﺎَﻣ ِﻪﱢﻴِﻟَﻮِﻟ ﱠﻦَﻟﻮُﻘَﻨَﻟ ﱠﻢُﺛ ُﻪَﻠْهَأَو ُﻪﱠﻨَﺘﱢﻴَﺒُﻨَﻟ ِﻪﱠﻠﻟﺎِﺑ اﻮُﻤَﺳﺎَﻘَﺗ اﻮُﻟﺎَﻗ .

3 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 17. 4 Enbiyâ: 21/57. 5 Â’raf: 7/189.

(15)

“Allah’a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım. Sonra da velisine: Biz (Salih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz diyelim.”6

Ayrıca Hz. Musa’nın konuşmalarında ve sihirbazların sözlerinde de yemin lafzının kullanıldığını görmekteyiz.

َﻗَو ْﻢُﻬﱠﻴِﺼِﻋَو ْﻢُﻬَﻟﺎَﺒِﺣ اْﻮَﻘْﻟَﺄَﻓ َنْﻮَﻋْﺮِﻓ ِةﱠﺰِﻌِﺑ اﻮُﻟﺎ َنﻮُﺒِﻟﺎَﻐْﻟا ُﻦْﺤَﻨَﻟ ﺎﱠﻧِإ .

“Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun’un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz dediler.”7

Özellikle bu son iki âyet-i kerime yeminin, geçmişte de günümüzde de kullanıldığını göstermektedir.

Şimdi biraz da yeminin ne şekilde ortaya çıktığına bakalım. Yeminin çıkış gayesi, bir kimsenin söylediği bir sözü doğrulatmak için bir şahit getirme isteğidir. Bu da Allah’ı şahit tutarak olur.8

Şâyet söylediği doğru değilse Allah’ın gazabına uğrayabilir. İşte bu noktadan hareketle yemin ortaya çıkmıştır. Eğer ki, insanlar yemin eder ve yalan söylerse, o kimseye Allah’ın gazap ve lânetinin uğramasından korkarlar.9

Bir diğer görüşe göre ise yeminin çıkış sebebi: Kendisi için yemin edilen şeyin kıymet ve önemine işaret etmek, ayrıca dinleyenlerin o şeye karşı dikkatlerinin çekilmesi için çıkmıştır.10

Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu, Kur’an-ı Kerim’de yemin lafızlarının olmasını şöyle izah etmektedir:

6 Neml: 27/49

7 Şuarâ: 26/44.

8 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 15. 9 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 22.

(16)

1) İslamiyet’ten önceki Arapların içtimaî hayatlarında yeminin rolü büyüktür. Kur’an-ı Kerim ise Arapların öteden beri alışageldikleri üslûbu muhafaza etmiş, yeminler de bu üslûba uygun şekilde gelmiştir.

2) Allah’u Teâla inzal ettiği âyetlerini ve delillerini bu türlü yeminlerle teyit etmiştir. Bunda garipsenecek bir durum yoktur.

3-) Yemin her zaman her şeyi teyit etmek için değil, bazen de o şeyin kıymetine işaret etmek ve kadrini yüceltmek için kullanılır.11

Eski Yunanlılarda da yemin oldukça zengin bir çeşitliliğe sahipti. Eski Yunanlılar yeminlerinin bir kısmını tapınakta (mabedde) yerine getirirken, bir kısmı Pazaryerinde; diğer bir kısmı ise yeminlerini hâkim önünde îfa etmekteydi. Yeminlerini genellikle Tanrılar, krallar, kral/Tanrılar, dünya üstü Tanrılar (ve Hıristiyanlığın kabulünden sonra, “Tanrı/ İsa/ Meryem-baba/ oğul/ kutsal ruh”- üçlüsü) gibi kutsal şeyler yer almakta ve onlar üzerine yemin edilmekteydi. Böylece yemin ifadesinin güçlendirilmesi (kuvvetlendirilmesi) temin edilmekteydi.12

Eski Türk’ler yemin ederlerken yüksek dağlar ve pınarları, hayırlı ruhların makamları sayıyorlardı. Bunlara “Yir-sub” deniliyor ve onlar da tâzim ediliyordu. Nitekim buralarda Tanrı’ya dua ediliyor, kurbanlar kesiliyor ve yeminler ediliyordu. “Tanrının makamı" olarak gördükleri bu dağ üzerine yemin etmişlerdir ki, meşhur Tanrı dağlarının da adını buradan almış olması ihtimal dâhilindedir.13

Eski Türklerin üzerine yemin ettikleri bir diğer nesne ise kılıçtır. Gök-Türkler istiklâl kazanmadan önce Avar’lara tâbi olduklarından, îmal ettikleri demir âletlerini onlara vergi olarak ödüyorlardı. Ergenekon destanına göre Gök-Türkler Avarların esaretinden bir demircinin, demir madeninden oluşan dağı eritmesiyle çıkmışlardır. Bu sebeple de bu günün bayramında demiri merasimle örs üzerinde dövmüşlerdir. Bu kutsiyeti dolayısıyla kılıç üzerine de yemin

11 Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, T.D.V, Yayınları, Ankara, 1997, s.169.

12 Yılmaz, Ejder, (Medeni Yargılama Hukukunda) Yemin, Yetkin Yayınları, Ankara, 1989, s. 30. 13 Turan, Osman, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefrûkesi Tarihi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul. 2000, I/51–52.

(17)

geleneğine rastlanır. Yemin edecek kimsenin önüne kılıç konup, şâyet ahdini bozacak olursa: “Bu gök girsün, kızıl çıksun” yani kılıç onu öldürüp kanlansın denirmiş. Anadolu’daki Oğuz beyleri de “kılıcıma doğramayım, okuma sancılayım” diye yemin ederlermiş.14

Yukarıda naklettiğimiz bilgi ve âyetlerden anlaşıldığına göre, Yemin sözü kuvvetlendirme ve muhatabı ikna etme amacıyla kullanılan bir araç olduğu için; tarihi de yaratılışla birlikte başlamıştır. İnsanın bulunduğu her yerde yemin de olagelmiştir. Kur’an’da birçok yemin ifadesinin bulunmuş olması, konunun doğrudan Nahiv ve Belâğat kitaplarına girmesini sağlamıştır. Böylece konu genelde insanlığın, özel anlamda da İslâmî ilimlerin, İslam Dilbiliminin ve Arap Edebiyatının önemli konularından biri olmuştur.

14 Turan, Osman, A.g.e, II/178.

(18)

BİRİNCİ BÖLÜM ARAP DİLİNDE YEMİN I- YEMİNİN TANIMI

A. Sözlük Anlamı:

Sözlükte yemin kelimesine köküne baktığımız zaman, bu kelimenin Arapça kökenli bir kelime olduğunu anlıyoruz. Kelimenin kökleri نمي harflerinden oluşan kökten gelmektedir. Anlamı ise: Sağ el, sağ taraf manasına gelir. Sağ elin genellikle zor işlerde kullanılmasından dolayı bu kelime Arap dilinde de güç ve kuvvet anlamına gelmektedir. Nitekim Kur’an’da bu kelime bir âyette şöyle geçmektedir:

ِﻦﻴِﻤَﻴْﻟﺎِﺑ ُﻪْﻨِﻣ ﺎَﻧْﺬَﺧَﻷ .

“Biz onu kesinlikle kuvvetle yakalardık”15 Âyette geçen “ﻦﻴﻤﻳ “ kelimesi kuvvet ve kudret anlamında kullanılmıştır.16

Bir diğer görüşe göre ise; Sözlükte yemin kelimesinin üç anlamı vardır. Birincisi “güç ve kuvvet” demektir. İkincisi “sağ el” anlamına gelir ki, kuvvetinin fazlalığı sebebiyle bu organa “el-yemin” adı verilmiştir. Üçüncüsü ise “yemin” veya “yemin etmek” anlamındadır. Yemin kelimesinin yemin hakkında kullanılmasının sebebi, insanlar karşılıklı olarak anlaştıkları zaman birinin, diğerinin sağ elini tutmasından dolayıdır. 17

Eskiden Araplar verilen sözün kuvvetli olduğunu göstermek için sağ tarafa veya sağ ele vurmalarından dolayı bu kelime sözü kuvvetlendirmek için kullanılmıştır.18

15 Hâkka: 69/45.

16 Şevkânî, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethu’l-Kadîr, 2. bsk. Matbaatü Mustafa, Mısır, 1964,

V/286.

17 Vehbe ez-Zuhayli, İslam Fıkıh Ansiklopedisi, (trc. A. Efe, B. Eryarsoy, H.F. Ulus, A. Ural, Y.V.

Yavuz, N. Yıldız), Feza Yay., İst., 1994, IV/199.

18 Cevherî, Tacü’l-Luğa ve Sıhahu’l-Arabiyye, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Kâhire, 1956, VI/2221; İbn

Manzur, Muhammed, Lisân’ul-Arap, Dâru’l- Maârif, Beyrut, tsz, XIII/472; Zebidî, Muhammed Mürteda, Tâc’ul-A’rus, Dâr sadr, Beyrut, H.1306, IX/373.

(19)

B. Terim Olarak Yemin:

Bir sözün doğruluğunu veya yanlışlığını kuvvetlendirmek için Allah adını anarak sözün söylemesine yemin denir. 19

Örnek: َو ِﻪﻠّﻟا َﻷ ُﻗ َﻣﻮ

ﱠﻦ “Allah’a yemin olsun ki, kalkacağım.”

Bir başka tarife göre yemin: Bir sözü kuvvetli bir şekilde söylemek veya bir kimseyi inandırmak için söylenen sözdür.

Örnek: َو ِﻪﻠّﻟا َﻷ ْﻓ َﻌ َﻠ ﱠﻦ

“Allah’a yemin olsun ki, yapacağım”20 örneğinde olduğu

gibi.

“Yemin: Haberin doğru veya yanlış olduğu hususunda Allah’ın ismini zikrederek veya cevapta bulunarak haberin kuvvetlendirilmesidir.”21

Veya Müspet veya menfi bir cümleyi pekiştiren, isim veya fiil cümlesine yemin denir.22

Bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah adını anmaya, Allah’ı şahit tutmaya yemin denir.23

Yemin; haberin iki tarafından bir tarafını ( yapmak veya terk etmek, doğru veya yalan) olduğunu ( Vallâhi, billâhi, tallâhi gibi) Allah (C.C.)’in ismi ile takviye etmek (kuvvetlendirmek) tir.24

19 İbn Ya’îş, Şerhu'l- Mufassal, Âlemü’l- Kütüb, Beyrut, tsz, VIII/90.

20 Hani George Tabrî, Mu’cemu Mustalahâtı'n-Nahvi’l-Arabî, Mektebetü Lübnan, Beyrut, 1990, s.

318.

21 Cürcanî, Seyyid Şerif, Kitabu’t-Tâ’rifât, Dâru'l-Kütübi'l-Ilmiyye, Beyrut, 1983, s. 259.

22 ez-Zemahşerî, Muhammed b. Ömer, el-Mufassal fî ilmi’l-Luğa, 1. bsk. Matbaatü’t-Tekaddüm, Kâhire,

H. 1323, s. 344.

23 Doğan, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Vâdi Yayınları, Ankara, 2001, s. 1409.

24 İbrahim Halebî, İzahlı Mülteka el- Ebhur Tercümesi, (trc., Mustafa Uysal), 2. bsk, Dizer Konca

(20)

Bir başka kaynak bu konuda: “Haberî bir cümleyi diğer haberî cümlenin kuvvetlendirmesine yemin denir25 bilgisine yer verirken; bir diğerinde ise, “Haberin pekiştirildiği cümleye yemin denir”26 kaydı geçmektedir.

Sonuçta Yemin “Sözü, Allah (c.c.)’i zikrederek kuvvetlendirmektir.”27 Muhatabı ikna etmek için veya inanmasını artırmak için kuvvetle söylenen söze yemin denir.

C. Araplar’da Yemin

Yemin, diğer milletlerde olduğu gibi, Sâmî ırkından olan Arapların hayatında da önemli bir yere sahiptir. İslam’dan önceki Arapların sosyal hayatında büyük rol oynar ve hakikati belirlemede başlıca çözüm yoludur. Yemin; yemin edenin bütün kuvvetini ihtiva eden sözdür. O kimse söylediği sözlerde bütün varlığını ortaya sürer. Ruhu ve hayatı, şerefi ve kuvveti, zülüfleri veya mızrağı gibi, şerefinin taalluk ettiği bazı şeyler üzerine yemin eder. Bu yemin kabîle veya akrabâlığa, ecdâ da ya da yemin edenin canını elinde tutan Allah’a karşı yapılan yeminin aynısıdır.28

Eski Araplar daha çok ilahları (Manât, Uzzâ, Lât) üzerine, Kâbe üzerine, mezarların üzerine, kurban üzerine veya kurbanlık hayvanların sahibi v.b. üzerine yemin ederlerdi. Bazen de şarta bağlı yemin ederlerdi. Bu tarz yemin daha çok bir intikam yemini olarak düşünülmelidir. Nitekim İmru’u’l-Kays intikamını almadan önce; “ne et yiyeceğim, ne şarap içeceğim, ne koku sürüneceğim ne de kadına yaklaşacağım” şeklinde yemin etmiştir.29

25 İbn Usfûrî, el-Mukarrab, thk. Âdil Ahmet Abdil Mevcût, Ali Muhammed Muavved, Dâru’l-

Kütübi’l- İlmiyye, Beyrut, 1998, s. 279.

26 ez-Zerkeşî, Bedrüddîn, el-Burhan fî Ulumi’l-Kur’an, Dâru’l-Fikr, Beyrut, III/40. 27 Yeğin, Abdullah, Yeni Lugat, İstanbul, 1968, s. 865.

28 Johs Pedersen, İslam Ansiklopedisi, İstanbul, ( M.E.B ) Yayınları , 1965, VIII/374-375.

29 Johs Pedersen, İslam Ansiklopedisi, VIII/375. Vaadi içine alan yeminden vaadi yerine getirmekle

kurtulunur. Eğer birisine vaadde bulunulmuşsa o kimse yemin edeni sorumluluktan kurtarabilir. Hatta bizzat yemin eden de bazı zorlayıcı sebepler dolayısıyla yeminini bozabilir. Halk karşısında bu türden bir beyanatta bulunulurken, elbisenin bazı kısımları koparılır veya yırtılırdı. Halen Bedevilerde kurban kesmek sûretiyle yeminden kurtulunur. Bkz. “ İslam Ansiklopedisi, “Yemin maddesi ” , ( M. E. B.) Yayınları, VI/377.

(21)

Câhiliye döneminin önde gelen kabile reislerinden olan Kuleyb’in şair olan eşi Celîle (h. 80, m. 540), eşinin intikamını almaya niyetlendiği bir sırada babası tarafından sakin olmaya ve kocasının diyetini kabul etmeye çağrılınca:

ْمُأ ﺔﺒﻌﻜﻟا ﱢبرو ٍعوﺪْﺨَﻣ ُﺔﱠﻴِﻧ

. “ Kâbe’nin Rabbine andolsun ki, bu kandırılmış kişilerin arzusudur” diye cevap verir.30 Bu Örnekte görüldüğü gibi, Kâbe Araplar arasında geçmişten günümüze kutsiyetini koruyan bir şehirdir. İslamiyetten sonra da Kâbe’nin üzerine yemin edilmeye devam edilmiştir. Emevi şarkıcılarından “Dellâl” bir gün şair “ibn Ebî Atîk”’in huzuruna geldi. İbn Atîk, Delâl’den bir şarkı söylemesini istedi. İbn Atîk’in yanında bulunan İbn Cafer şimdi bunun sırası değil deyince İbn Atîk şöyle dedi: “ ﱠﻦَﻴﱢﻨَﻐُﻴَﻟ ِﺔﺒﻌﻜﻟا ﱢبَرو “ (Kâbe’nin Rabbine andolsun ki, şarkı söyleyecek) diye ısrar edince Delâl eline defi alıp şarkı söylemeye başladı.31

Araplar kutsal mekânlar dışında, kendileri için değerli olan bazı varlıklar üzerine de yemin etmişlerdir. Şimdi buna Câhiliye dönemi şairlerinden olan Kuleyb’in oğlu Hicris’ten bir örnek verelim:

َﻧُذأو ﻲﺳَﺮَﻓَو ِﻪﻴ , ﻪْﻴَﻠْﺼَﻧو ﻲﺤْﻣُرو , ِﻪْﻳَراَﺮِﻏو ﻲﻔﻴَﺳو , َﻳﻻ ْﺘ ُﺮ ُك ُﺟّﺮﻟا ُﻞ ِﻪﻴِﺑأ َﻞِﺗﺎَﻗ َو ُه َﻮ َﻳ ْﻨ ُﻈ ُﺮ ِإ َﻟ ِﻪﻴ .

“Atıma ve kulaklarına, mızrağıma ve sivri ucuna, kılıcıma ve keskin ucuna and olsun ki, adam dediğin bakıp dururken babasının katilini sağ bırakmaz.”32

Kur’ân-ı Kerim Arap diliyle indirildiği için, Arapların yemin âdetini muhafaza etmiş, çeşitli edatlar kullanılarak yapılan yeminler ve ifadeyi güçlendiren edebî sanatlar ilahi hakikatleri te’kit ve teyit etmiştir.33

Sonuç olarak, Câhiliye dediğimiz İslamiyetten önceki dönem de, yeminin çok yaygın bir şekilde Araplar arasında kullanıldığını, ilahi kutsiyetini koruduğunu ve hayatta doğruluğun yegâne parçası olduğunu söyleyebiliriz.

30 Ebu’l-Ferec el-İsfehani, el-Eğânî, 1. bsk. Dâru’l-Kütüb, Beyrut, 1986, V/67. 31el- İsfehani, A.g.e, IV/290.

32 el-İsfehani, A.g.e, V/66–67.

(22)

II. YEMİNİN ÖGELERİ

A. Yemin Cümlesinin Unsurları

Örnek:

ِﻪﻠّﻟاو

ﺎَﻨﱡﻘَﺣ َﻊﱢﻴَﻀُﻳ ْﻦَﻟ “Allah’a yemin olsun ki, hakkımız zâyî olmayacak.”34

و : Yemin edatı, ِﻪﻠّﻟا : Muksemun bih,

ﺎَﻨﱡﻘَﺣ َﻊﱢﻴَﻀُﻳ ْﻦَﻟ : Yeminin cevabı olmaktadır.

1. Yemin Edatı: Yemin edatları ( و ،ب ،ت) harfi cerleri olup, kendilerinden sonra gelen ismi cer ederler. Ancak ( ت ) harfi sadece ( اﻪﻠّﻟ ) lafzının başına gelir.35

Örnek:

ﻪّﻠﻟﺎﺗ ﱠﻦَﻠَﻌْﻓَﻷ

. " Allah'a yemin olsun ki, yapacağım."

2. Muksemun Bih: Kendisine yemin edilen varlık. Muksemun bih: Genelde Allah lafzı veya Allah lafzı yerine geçen lafızlardan oluşur.36

Örnek:

ِﻪﻠّﻟاو : Allah’a yemin olsun ki

َو ِّﻘَﺣ

َﻚ : Senin hakkına yemin olsun ki

َﻚِﺗﺎَﻴَﺣَو : Senin hayatına yemin olsun ki

3. Yeminin Cevabı (Cevap Cümlesi): Yeminin cevabı ya isim cümlesi ya

da fiil cümlesi olarak gelir.37

Cevap cümlesinin geliş şekilleri için şu ihtimaller söz konusudur:38

34 Fuât Ni'met, el- Mülahhasu’l-Kavâidi’l-Luğati’l-Arabiyye, 13. bsk, Dâru'l-Maarif, Beyrut, tsz, s. 179. 35 Fuât Ni'met, A.g.e, s. 180.

36 Aynı eser. 37 Aynı eser.

(23)

a. Yeminin cevabı olumlu bir isim cümlesi ise onu ّنإ ve ل ile veya sadece ّنإ ile te’kid etmek vaciptir.

Örnekler: َو ِﻪﻠّﻟا ِإ ﱠن َﻓ ِﻋﺎ َﻞ ْﻟا َﺨ َﺮﻴ ٌبﻮُﺒْﺤَﻤَﻟ .

“ Allah’a yemin olsun ki, hayır yapan

sevilir.”

Veya

ٌبﻮُﺒْﺤَﻣ َﺮﻴَﺨْﻟا َﻞِﻋﺎَﻓ ﱠنِإ ِﻪﻠّﻟاَو

. “Allah’a yemin olsun ki, hayır yapan sevilir”

cümlesinde olduğu gibi.

b. Cevap cümlesi, müspet bir fiil cümlesi olur ve cevap cümlesindeki fiil de mâzi bir fiil olursa, cevap cümlesinin başına ﺪﻗ ve ل veya sadece ﺪﻗ gelir. Şu örneklerde görüldüğü gibi:

ِﻪﻠّﻟﺎﺗ َﻟ َﻘ ْﺪ َأ َﻃ ْﻌ ُﺖ َأ ْﻣ َﺮ َك

. “ Allah’a yemin olsun ki, emrine itaat ettim.”

Veya

ِﻪﻠّﻟﺎﺗ َكَﺮْﻣَأ ُﺖْﻌَﻃَأ ْﺪَﻗ

. “Allah’a yemin olsun ki,emrine itaat ettim.”

c. Cevap cümlesi olumsuz bir cümle olarak gelirse, cümle ister isim ister fiil cümlesi olsun cevap cümlesinin başına herhangi bir edat gelmez.39

Örnek:

.َكَدﻮُﻬْﺠ َﻣ ُﻊﱢﻴَﻀ ُﻳ ﺎَﻣ ِﻪﻠّﻟاو “Allah’a yemin olsun ki, çalışman boşa gitmeyecek.”

d. Yemine cevap olarak gelen cümle, olumlu fiil cümlesi olur ve müzari fiille başlarsa, müzari fiilin sonuna te’kid nûn’u, başına ل eklenir.40 Örnek:

38 Fuât Ni'met, A.g.e, s. 180.

39 Aynı eser. 40 Aynı eser.

(24)

ّﻦﻠﻌﻔﻨﻟ ﻪﻠّﻟاو ﺮﻴﺨﻟا

.

“Allah’a yemin olsun ki, hayır yapacağız” cümlesinde olduğu gibi.

e. Cevap cümlesinin fiili ﺲﻴﻟ ‘nin dışında bir câmit fiil olursa, cevap cümlesinin başına ل gelir

.

41

Örnek: ﻲَﺴَﻌَﻟ ِﻪﻠّﻟاو َﻳ ُﻖﻴِﻓْﻮﱠﺘﻟا ُﺐُﻌْﺼ ِﻟ ِﺺِﻠْﺨُﻤْﻠ .

“Allah’a yemin olsun ki, başarı samimi olanı zora sokabilir.”

f. Yemin ve şart cümleleri bir araya geldiği zaman cevap cümlesi, bu iki cümleden önde olana göre gelir.42

Örnek: ِﻪﻠّﻟاو ِإ َﻗ ْن َمﺎ َز ٌﺪﻳ َﻟ َﻴ ُﻘ َﻣﻮ ﱠﻦ وٌﺮْﻤَﻋ

. “Allah’a yemin olsun ki, Zeyd kalkarsa Amr da kalkacak.”

Bu örnekte görüldüğü üzere yemin cümlesi, şart cümlesinin önünde olduğu için cevap cümlesi yemin cümlesine uygun bir şekilde gelmiştir.

Şart cümlesinin önde oluşuna örnek:

َو ٌﺪﻳَز َمﺎَﻗ ْنِإ َو ّﻟا ِﻪﻠ َﻳ ُﻘ ْﻢ َﻋ ْﻤ ٌﺮ و

. “Zeyd kalkarsa, Allah’a yemin olsun ki, Amr da kalkar.” Cümlede geçen ( ﻢﻘﻳ ) fiili meczumdur. Zira şart fiili yeminden önce gelmiştir. Bu yüzden ( ﻢﻘﻳ ), yeminin değil, şartın cevabı olmaktadır.

g. Bütün kalbî fiiller, yemin cümlesi gibi yemin manası ihtiva eder. Örnekle:43 َﻋ ِﻠ ْﻤ ُﺖ َﻟ َﻴ ُﻘ َﻣﻮ ﱠﻦ َز ْﻳ ٌﺪ

. “Allah’a yemin olsun eminim ki, Zeyd kalkacak.”

41 Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, IV/451. 42 Fuât Ni'met, A.g.e, s. 181.

(25)

III. YEMİNİN ŞEKİLLERİ

Arap dilinde yeminler iki kısımda ele alınır.

A. Açık yemin:

B. Kapalı yemin: A. Açık Yemin:

Yeminin açık olarak zikredildiği cümledir.44

Açık olarak zikredilen bu yemin cümlesinin başına:45

1. Yemin harfi gelir. Örnek:

ِﻚُﺒُﺤْﻟا ِتاَذ ءﺎَﻤﱠﺴﻟاَو ﻒِﻠَﺘْﺨﱡﻣ ٍلْﻮَﻗ ﻲِﻔَﻟ ْﻢُﻜﱠﻧِإ

.

“İçinde yörüngeler olan göğe andolsun ki, siz çelişkili sözler söylüyorsunuz."46 âyetinde görüldüğü gibi "و." harfi yemin edatıdır.

2. Yemin harfi ve fiili ile gelir. Örnek: ٌﺔَﻳﺁ ْﻢُﻬْﺗءﺎَﺟ ﻦِﺌَﻟ ْﻢِﻬِﻧﺎَﻤْﻳَأ َﺪْﻬَﺟ ِﻪّﻠﻟﺎِﺑ ْاﻮُﻤَﺴْﻗَأَو ﱠﻦُﻨِﻣْﺆُﻴﱠﻟ ﺎَﻬِﺑ .

“Kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair kuvvetli bir şekilde Allah’a and içtiler.”47

3. Yemin fiili gelir. َكﺎَﺴْﻧَأﻻ ُﻢِﺴْﻗُأَو

. "Yemin olsun ki, seni unutmayacağım."

44 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 32. 45 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 33. 46 Zâriyât:51/7–8.

(26)

Açık yemin ikiye ayrılır:48

1. Yeminin cevabı haber cümlesi olarak gelir. Örnek:

ِﺑ ﺎَﺳُﻷ ِﻪّﻠﻟﺎ َﻒﻴِﻌﱠﻀﻟا ﱠنَﺪِﻋ

. "Allah'a yemin olsun ki, zayıfa yardım edeceğim."

2. Yeminin cevabı inşâî cümle olarak gelir. Bu az gelen bir kasem üslûbu şeklidir. Buna "kasem-i isti'tâfiyye"49 de denir.50

Örnek:

؟َﻒﻴِﻌّﻀﻟا ُﻢَﺣْﺮَﺗ ْﻞَه ِﻪﻠّﻟﺎِﺑ "Allah aşkına zayıfa merhamet ettin mi?"

Yeminin cevabı " َﻒﻴِﻌّﻀﻟا ُﻢَﺣْﺮَﺗ ْﻞَه" dır. Aynı zamanda inşâî cümledir.51

B. Kapalı Yemin:

Yemin cümlesinin hazfedilip sadece cevap cümlesinin bulunduğu yeminlerdir.52

Bu tür cümlelerin yemin cümlesi olduğunu cümlenin bazı özelliklerinden anlarız. Yeminin cevabında bulunan bazı edatlar, yemin cümlesi mevcut olmasa da bu cümlenin yemin cümlesi olduğunu gösterir. Söz konusu bu edatların sayısı oldukça fazladır. Bu edatların bir kısmı da ihtilaflıdır. Ama biz bunların içinde yeminin varlığına kesin olarak delâlet eden " ل " harfini gösterebiliriz.

Yemin Lâm’ı üç şekilde bulunabilir. 53

1. ﺪﻗ edatına bitişik olarak gelir. Örnek:

48 Kazım Fethi, A.g.e, s. 33.

49 Kasem-i isti'tâfiyye: Cevabı inşâî cümle olarak gelen yemin çeşididir 50 Kazım Fethi, A.g.e, s. 33.

51 Kazım Fethi, A.g.e, s. 34. 52 Kazım Fethi, A.g.e, s. 36. 53 Kazım Fethi, A. g. e, s. 37.

(27)

َﻘَﻟ َﻦﻴِﻨِﻣْﺆُﻤْﻟا ِﻦَﻋ ُﻪﱠﻠﻟا َﻲِﺿَر ْﺪ .

“And olsun ki, Allah mü’minlerden razı

olmuştur.”54 âyetinde görüldüğü gibi "ل" harfi "ْﺪﻗ " edatına bitişmiştir.

2. Te’kid Nûn’u ile gelen müzarinin başına gelir.55

Örnek: ﺎَﺠُﻤْﻟا َﻢَﻠْﻌَﻧ ﻰﱠﺘَﺣ ْﻢُﻜﱠﻧَﻮُﻠْﺒَﻨَﻟَو َﻦﻳِﺮِﺑﺎﱠﺼﻟاَو ْﻢُﻜﻨِﻣ َﻦﻳِﺪِه ﻢُآَرﺎَﺒْﺧَأ َﻮُﻠْﺒَﻧَو .

ْ

“Andolsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz”56 âyetinde görüldüğü gibi "ل " harfi te'kid nu'nu bitişmiş " ُﻠْﺒَﻧﱠنَﻮ " fiilinin başına gelmiştir.

3. Şart edatına bitişik olarak gelir. Örnek:

ْﻦِﺌَﻟ َﻟ ﻢُﻜﱠﻨَﻤُﺟْﺮَﻨَﻟ اﻮُﻬَﺘﻨَﺗ ْﻢ

.ْ “Eğer bu işten vazgeçmezseniz, and olsun ki sizi taşlarız.”57

Nahivcilerin çoğunluğu, geçen üç örnek ve benzerlerinde yemin fiillerinden uygun bir fiili veya lafzu'l-celâli takdir etmektedirler. Bu durumda sırasıyla şu yemin kalıpları,

ﻪّﻠﻟاو / ﻢِﺴْﻗُأ ِ ِﻪّﻠﻟﺎِﺑ ( َﻦﻴِﻨِﻣْﺆُﻤْﻟا ِﻦَﻋ ُﻪﱠﻠﻟا َﻲِﺿَر ْﺪَﻘَﻟ . ) ﻪّﻠﻟاو / ﻢِﺴْﻗُأ ِ ُِﻪّﻠﻟﺎِﺑ ( َﺣ ْﻢُﻜﱠﻧَﻮُﻠْﺒَﻨَﻟَو َﻦﻳِﺮِﺑﺎﱠﺼﻟاَو ْﻢُﻜﻨِﻣ َﻦﻳِﺪِهﺎَﺠُﻤْﻟا َﻢَﻠْﻌَﻧ ﻰﱠﺘ ﻢُآَرﺎَﺒْﺧَأ َﻮُﻠْﺒَﻧَو .

ْ

) ﻪّﻠﻟاو / ﻢِﺴْﻗُأ ِ ِﻪّﻠﻟﺎِﺑ ( ْﻦِﺌَﻟ َﻟ ْﻢُﻜﱠﻨَﻤُﺟْﺮَﻨَﻟ اﻮُﻬَﺘﻨَﺗ ْﻢ . ) takdîrindedir. 54 Fetih: 48/18.

55 Kazım Fethi, A.g.e, s. 37. 56 Muhammed: 47/31. 57 Yasin: 36/18.

(28)

IV. YEMİN HARFLERİ

Nahivciler kitaplarda yemin harfleri hakkında ihtilafa düşmüşlerdir. Asıl yemin edatları olarak, bütün nahivcilerin kitaplarında geçen üç edat vardır:

و , ب , ت

Bu edatlara ل ve ﻦﻣ harflerini de dâhil edenler olmuştur.

Hani George Tabrî, eserinde yemin harflerini beş olarak almıştır.58 Bunlar:

" ﻦﻣ ،و ،ل ،ت ،ب " harfleridir.

İbn Ya’îş Şerhu'l-mufassal adlı eserinde bu harfleri beş olarak almıştır.59

Abbâs Hasan ise bu harfleri ( ب ،ت ،ل ،و ) olmak üzere, dört olarak zikretmiştir.60

A. ب İle Yemin:

Aslî bir yemin harfidir. İlsak (yapıştırma) manasına gelir. Açık yemin lafzıyla beraber gelir, Allah lafzıyla birlikte kullanılır ve kendisinden önce “ ﻢﺴﻗ ” fiili gelir.61 Örnek: ُﻢِﺴْﻗُأ ِﺑ ِﻪﻠّﻟﺎ َﻷ ْﻓ َﻌ َﻠ ﱠﻦ

. “Allah’a yemin olsun ki, yapacağım.”

Bu yemin harfinin bir özelliği de zamire bitişmesidir.

ﺑ ِﻪ َﻷ ْﻓ َﻌ ﻠ ﻀ ﱠﻦ .

ُﻢِﺴْﻗُأ “Ona yemin olsun ki, yapacağım.

Bu yemin harfinin cevabı “yemin’i isti’tâfiyye” şeklinde de gelebilir.

ِﺑ ِﻪﻠّﻟﺎ َه ْﻞ َﺗ ْﺮ َﺣ ُﻢ ﱠﻄﻟا ِﺋﺎ َﺮ ﱠﻀﻟا ِﻌ ُﻒﻴ ؟

“Allah aşkına söyle zayıf kuşa merhamet eder misin?62

58 Hani George Tabrî, Mu’cem, s. 318. 59 İbn Ya’îş, Şerhu’l- Mufassal, s. 99. 60 Abbâs Hasan, en-Nahvu’l- Vâfî, II/452.

61 Tûnusî, Zeynel Âbidin, el- Mu’cem fi’n-Nahiv ve’s-Sarf, el-Matbaatü't-Taâriye, Şam, tsz., s. 164. 62 İbn Ya’îş, A. g. e, s. 107; İbn Sîde, el-Muhassas, XIII/111; Abdurrahman el-Metarî, Esâlîbu’t-Tevkîd

(29)

Kur’an-ı Kerim de ب ile yemin üç kez geçmektedir.63 Bunlar: Sâd: 82, A’raf: 16, Hıcr: 39 âyetlerinde yer almıştır.

B. ت İle Yemin:

Yemin harflerinden ikincisidir. و ‘ın yerine kullanılır. Bu yemin harfi sadece Allah lafzının önüne gelir.64

Örnek:

ِضْرَﻷا ﻲِﻓ َﺪِﺴْﻔُﻨِﻟ ﺎَﻨْﺌِﺟ ﺎﱠﻣ ﻢُﺘْﻤِﻠَﻋ ْﺪَﻘَﻟ ِﻪّﻠﻟﺎَﺗ ْاﻮُﻟﺎَﻗ َﻦﻴِﻗِرﺎَﺳ ﺎﱠﻨُآ ﺎَﻣَو

.

“Allah’a yemin olsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz.”65

“ت” ile yemin taaccüp manası da ihtiva eder.66

Örnek:

ﺎَﻨْﻴَﻠَﻋ ُﻪّﻠﻟا َكَﺮَﺛﺁ ْﺪَﻘَﻟ ِﻪّﻠﻟﺎَﺗ

. “Allah’a and olsun ki, hakikaten Allah seni bize üstün kılmıştır”67 örneğinde olduğu gibi.68 Bu âyet-i kerimede “ﺪﻗ” edatının başındaki “ل” harfi “lâmu’l- yemin”’dir, yeminin cevap cümlesinin başına gelmiştir ve aynı zamanda onu te’kid etmiştir.69

Kur’an’da ت ile yemin iki kez geçmektedir.70 Bunlar da: Nahl: 56, Enbiyâ: 57 âyetlerinde bulunmaktadır.

C. و İle Yemin:

Yemin harflerinden bir diğeri de و

harfidir. Yemin vâv’ı bir diğer yemin harfi olan ب ‘den bedeldir.71

63 Tasa, Muhammed, Kur’an’da Cümle Yapısı, ( Basılmamış Dok. Tezi), s. 153.

64 İbn Hişam, Muğni'l-Lebîb, thk, Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Matbaatü'l-Medenî, Kahire, tsz,

II/ 361; Kazım Fethi, A.g.e, s. 65.

65 Yusuf:12/73. 66 ez-Zemahşerî, el-Mufassal, s. 345. 67 Yusuf: 12/91. 68 İbn Ya’îş, A.g.e, s. 98–99. 69 Tûnusî, A.g.e, s. 164. 70 Tasa, Muhammed, A. g. e. s.153.

(30)

و Harfi iki durumdan dolayı ب ‘ye yakındır.

1-) Mahreç yönünden; ikisi de dudak harfidir.

2-) Mâna bakımından bir yakınlık vardır. و Harfi çokluk ifade eder. ب Harfi ise bitişme manasına gelir. Bir şey başka bir şeye bitişince çoğalma meydana gelir. Dolayısıyla “ ب” harfi de çoğalmayı ifade eder diyebiliriz.

Yemin harfi olan و sadece açık bir ismin başına gelir.72

Örnek:

ِﻢﻴِﻜَﺤْﻟا ِنﺁْﺮُﻘْﻟاَو

. “Hikmetle dolu Kur’an’a and olsun.”73 Misalde görüldüğü gibi yemin harfi olan "و " açık bir isim olan "نﺁْﺮُﻘْﻟا " kelimesinin başına gelmiştir. Yemin Vâv-ı yemin fiili ile beraber gelmez.74

Örnek:

.ِﺮْﺠَﻔْﻟ “And olsun günün ağarışına”اَو 75 Yemin "و "' ı direk isme bitişmiştir. Bir şiirde ise yemin harfi olan “ و “ şu şekilde geçmektedir:

ٍﻢْﻠِﺳ َﻻَو ٍبْﺮَﺣ ِمْﻮَﻳ ﻰِﻓ ٌﻪِﺒْﺸُﻣ ُﻪَﻟ ﺎًﻣِر ﺎَﺻ َﺪﱠﻠَﻘَﺗ ﺎَﻣ ﻰﱢﺑَر ِﻪّﻠﻟاَو .

“Allah’a yemin olsun ki, ne savaşta ne de barışta hiç kimse benim efendim gibi keskin (kılıç) kuşanamaz.”76

Yemin vâvı’nın yerine geçen harfler:

71 Kazım Fethi, A.g.e, s. 60.

72 İbn Hişam, Muğni’l-Lebîb, II/361; Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, II/452; İbn Ya’îş,

Şerhu’l-Mufassal, s. 99.

73 Yasin: 36/2.

74 Tûnusî, A.g.e, s. 152. 75 Fecr: 89/1.

(31)

1-) ﺎه harfini ب ‘den bedel oldu diyenler de vardır. el-Ahfaş ve Basralılar’dan bir grup bu durumu şöyle izah ediyor:

Örnek:

ُﻪّﻠﻟا ﺎَه “Allah’a yemin olsun ki!”

Gerçekte و , ب ‘den bedeldir. Bunun için ﺎه yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, hem ب ‘nin ve hem de و ‘ın yerine geçebilir.77

Örnek:

ُﻪّﻠﻟا ﺎَه ﱠﻦَﻣﻮُﻗَﻷ

. " Allah’a yemin olsun ki kalkacağım."

2-) أ : Hemze harfi de yemin vâvı’nın yerine geçebilir.78

و ﻪﻠّﻟا ّﻦﻠﻌﻓﻷ =

ﱠﻦَﻠَﻌْﻓََﻷ ﻪﻠّﻟا ﺁ “Allah’a yemin olsun ki, yapacağım.” Bu iki cümle aynı anlama gelir ve yemin ifade ederler.

3-) يا : ا ve ي harfleri de yan yana gelerek يا şeklinde yemin vâv’ının yerine geçebilir.

=

إ ِا ّﻟ ِﻪﻠ ﱠﻦَﻠَﻌْﻓَﻷ . ﱠﻦَﻠَﻌْﻓَﻷ ِﻪﻠّﻟا يَا = ﱠﻦَﻠَﻌْﻓَﻷ ِﻪﻠّﻟاو

“Allah’a yemin olsun ki, yapacağım.”79

Yukarıdaki örnekler üçü de aynı anlamı ifade eder.

Şerhu’l-Mufassal’da anlatıldığına göre bazı dil bilginleri “vav” yerine mim ile yemin etmiştir. ﱠﻦَﻠَﻌْﻓ َﻷ ِﻪﻠّﻟا ُم = ﱠﻦَﻠَﻌْﻓ َﻷ ِﻪﻠّﻟاَو “Allah’a yemin olsun ki, yapacağım”80 örneğinde olduğu gibi.

Atıf vâvı ile yemin vâvı’nın arasının ayrılması, karıştırılmaması konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

77 İbn Ya’îş, Şerhu’l-Mufassal, VIII/37; ez-Zemahşerî, el-Mufassal, s. 349. 78 Kazım Fethi, A.g.e, s. 62.

79 Suyûtî, Hem'u’l-Hevâmi’ ve Cem'u’l-Cevâmi’, II/39; Kâzım Fethi, A.g.e, s. 62–63. 80 İbn Ya’îş, Şerhu’l-Mufassal, VIII/37; ez-Zemahşerî, el-Mufassal, s. 346.

(32)

ِنﻮُﺘْﻳﱠﺰﻟاَو ِﻦﻴﱢﺘﻟاَو .

“ İncire ve zeytine and olsun.”81

Ez-Zemahşerî (538/1143) ve İbn Hişam (761/1360) diğer nahivcilerin aksine yukarıdaki âyette geçen ikinci vâv’ın atıf vâvı olduğunu söylemişlerdir.82

Burada üzerine yemin edilen “ِنﻮُﺘْﻳﱠﺰﻟاَو ِﻦﻴﱢﺘﻟاَو “ “incire ve zeytine yemin ederim” âyetinde edebî açıdan baktığımız zaman “mecâzî aklî”83 vardır. Burada mahalde bulunan zikredilmiş, mahal kastedilmiştir. Tercih dilen görüşe göre yüce Allah incir ve zeytinle, bunların yetiştiği yer olan Şam’a ve Beyt-i Mukaddes’e yemin etmiştir ve buraları kastetmiştir.84

Kur’an-ı Kerim de” vâv” ile yemin dokuz kez geçmektedir.85 Bunlar da: Hıcr: 92, Meryem: 68, Sebe: 3, Teğâbün: 7, İnşikâk: 17–19, âyetlerinde bulunmaktadır.

D. ل İle Yemin:

Yemin harflerinden dördüncüsüdür. Aynı zamanda teaccüp manasına da gelir.86 ِﻟ ِﻪّﻠ َﻳ ْﺒ َﻘ ﻲ ﱞﻲِﻠَﻋ َﻋ َﻠ ا ﻲ َﻸﻟ ﱠﻳ ِمﺎ

. “ِAllah’a yemin olsun ki, Ali günler boyu kalacak.”

Lâm’ın bir diğer özelliği de şart edatlarından sonra gelmesidir. Bu Lâm şartın cevabıdır. Örnek: . ُضْرَﻷا ِتَﺪَﺴَﻔَﻟ ٍﺾْﻌَﺒِﺑ ْﻢُﻬَﻀْﻌَﺑ َسﺎﱠﻨﻟا ِﻪّﻠﻟا ُﻊْﻓَد َﻻْﻮَﻟَو 81 Tîn:95/1. 82 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 65.

83 Mecazî Aklî: Bir fiili, o işi yapandan başkasına isnat etmektir, Bkz. Mustafa Emin,

el-Belâğatü’l-Vâdıha, Eda Neşriyat, İstanbul, 1993, I/117.

84 es-Sâbûnî, Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefâsir, (trc. Sadreddin Gümüş, Nedim Yılmaz), Ensar Neşriyat,

İstanbul, 1992, VII/359.

85 Tasa, Muhammed, A.g.e, s. 153. 86 ez-Zemahşerî, el-Mufassal, s. 345.

(33)

“Eğer ki Allah insanların bir kısmıyla diğerlerini savmasaydı dünya bozulurdu.”87

Yemin edatlarından sonra gelen Lâm ise, yeminin cevabıdır.88 َﻷ ِﻪﱠﻠﻟﺎَﺗَو

ﻢُﻜَﻣﺎَﻨْﺻَأ ﱠنَﺪﻴِآ

. “Allah’a yemin olsun ki, putlarınıza tuzak

kuracağım.”89 Burada müzari fiilin başında, yeminin cevabı olarak “Lâm” harfi gelmiştir.

E. ﻦﻣ İle Yemin:

“ Min“ yemin harfi olarak sadece“ ﱢبر ” kelimesinin önüne gelir.

اﺬآ ّﻦﻠﻌﻓﻷ ﻲّﺑر ﻦِﻣ

. “Rabbime yemin olsun ki şöyle yapacağım.”

V-) YEMİN FİİLERİ Yemin fiilleri ikiye ayrılır.

A. Asıl Yemin Fiilleri

Asıl yemin fiilleri bölümünde üç fiili “ ﻦﻤﻳ ، ﻢﺴﻗ، ﻒﻠﺣ “ vardır. Bu üç fiilden olan “ ﻦﻤﻳ “ fiilini konumuzun başında da ele almıştık.

1-) َﻦَﻤ َﻳ : Asıl olarak ن م ي kök harflerinden oluşur. Yemin kalıbına if’âl babında girer.

Örnek:

َﺔﻤﻃﺎﻓ ّنأ ْﻮﻟ ِﻪّﻠﻟا ُﻢﻳاو ﺎَهاَﺪَﻳ ُﺖْﻌّﻄّﻘﻟ ُﺖْﻗََﺮَﺳ ٍﺪّﻤﺤﻣ ُﺖﻨﺑ

.

"Allah'a yemin olsun ki, hırsızlık yapan kızım Fâtıma bile olsa elini keserim"90.

87 Bakara:2/ 251.

88İbn Ya’îş, Şerhu’l-Mufassal, s. 99- 100; İbn Hişam, Muğni’l-Lebîb, I, 235; İbn Sîde, el-Muhassas,

s. 111.

89 En’biya. 21/57.

(34)

Yemin fiilinden bazı harfler düşse de, yemin anlamı taşımaya devam eder. Şimdi bu harf düşmelerini örnekler üzerinde görelim.

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ُﻦُﻤْﻳَا

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ُﻢﻳ ِا

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ُمَأ

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟ ا ُم

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ُﻦُﻣ

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ُﻦِﻣ

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا َم

Allah’a yemin olsun ki = ِﻪﻠّﻟا ِم

Şeklinde değişik harflerin düşmesiyle bu kalıplar da gelebilir.91

2-) َﻢَﺴ َﻗ : " م س ق " Kökünden gelir. Câhiliye ve islamiyet döneminde, Kur’an ve Hadislerde sıkça kullanılan bir yemin fiilidir.

Yemin anlamına gelir. Ayrıca " ُﻢَﺴْﻘُﻤ َاْﻟ " kalıbı da yemin edilen yer anlamına gelir. Ama " ُﻢَﺴْﻘُﻤْﻟَا " kalıbı daha çok yemin edilen yer anlamına gelir. Bir diğer geliş şekli ise ُﺔَﻣﺎَﺴِﻘ َاْﻟ kalıbıdır. Bu kalıp ise mastar kalıbıdır.92

Örnek: ( Züheyr)

َﻓ َﺄ ْﻗ َﺴ ْﻤ ُﺖ ِﺑ ْﻟ ﺎ َﺒ ِﺖﻴ َّﻟا ِﺬ َﻃ ي َفﺎ َﺣ ْﻮ َﻟ ُﻪ ِر َﺟ ٌلﺎ َﺑ َﻨ ْﻮ ُﻩ ِﻣ ْﻦ ُﻗ َﺮ ٍﺶﻳ َو ٍﻢُهْﺮُﺟ .

"Kureyş ve Cürhüm kabilelerinin inşâ ettiği, etrafında insanların tavaf yaptığı Kabeye yemin ederim"93 beytinde (ﻢَﺴْﻗأَ ) fiili yemin etmek anlamına gelmektedir.

91İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, XIII/462; İbn Sîde, el-Muhassas, XIII/115.

92 Cevherî, es- Sıhah, VI/201; İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, X/481; Kâzım Fethi, ِA.g.e, s. 72; Tûnusî,

(35)

Kur’an-ı Kerim’de geçen bir diğer misalde ise, sözkonusu fiil şu şekilde geçmektedir:

ﻻ ِﺪَﻠَﺒْﻟا اَﺬَﻬِﺑ ُﻢِﺴْﻗُأ .

“Hayır! Bu kente yemin ederim!”94

3-) َﻒَﻠ َﺣ : Bir işi gerçekleştirmek için kararlılık, azim anlamlarına gelir. Arap dilinde yemin anlamına gelir. .ﺎًﻓﻮُﻠْﺤَﻣَو ,ﺎًﻔَﻠَﺣَو ,ﺎًﻔْﻠِﺣَو ,ﺎًﻔْﻠَﺣ ,ُﻒِﻠْﺤَﻳ ,َﻒَﻠَﺣ Kalıbında gelebilir.95

Örnek: ِﻪّﻠﻟﺎِﺑ ﺎَﻬَﻟ ُﺖْﻔَﻠَﺣ "Onun için Allah'a yemin ettim".

ﻰَﻠَﻋ َﻒَﻠَﺣ ْﻦَﻣ

ﺎَﻬْﻨِﻣ اًﺮﻴَﺧ ىَأَﺮَﻓ ِﻦﻴِﻤَﻳ " Kim sağı üzerine yemin ederse hayır görür.96

َأ ْﺣ َﻠ

َﻒ ve ٌﺔَﻓﻮُﻠْﺤَﻣ kalıplarında geldiği zaman da yemin ifade eder.”97

Kur'andan örnek:

.

ِﺮْﻔُﻜْﻟا َﺔَﻤِﻠَآ ْاﻮُﻟﺎَﻗ ْﺪَﻘَﻟَو ْاﻮُﻟﺎَﻗ ﺎَﻣ ِﻪّﻠﻟﺎِﺑ َنﻮُﻔِﻠْﺤَﻳ “(Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Hâlbuki o küfür sözünü elbette söylediler.”98 âyetinde geçen (ﻒﻠﺣ) fiili yine “ yemin etmek” anlamında kullanılmıştır.99

B. Mecâzî Yemin Fiilleri

1-) َﺪِﻬ َﺷ : Mecâz ya da istiare yoluyla yemin ifade eden bir fiildir. Asıl anlamı: Şahit olmak, tanık olmak… vb. anlamlara gelir. İkinci anlamı ise yemin anlamıdır. 93 Kâzım Fethi, ِA.g.e, s. 72. 94 Beled:75/ 1. 95 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 73. 96 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 74.

97 İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, IX/55; ez-Zebîdî, Tâc’ul-A’rus, VI/75; ez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâğa,

s. 92; Kâzım Fethi, A.g.e, s. 92.

98 Tevbe: 9/74.

(36)

َﺪِﻬ َﺷ ،ُﺪَﻬْﺸ َﻳ ,اًةَدﺎَﻬَﺷ ، ُةَدﺎَﻬّﺸﻟَا Gibi kalıplarda gelince yemin anlamı taşır.100 Örnek: َا ْﺷ َﻬ ُﺪ ِﺑ ّﻟﺎ ِﻪﻠ َز ﱠنإ ًﺪﻳ َﻟ ا ُﻤ ْﻨ َﻄ ِﻠ ٌﻖ

. “Allah şahidim olsun ki, Zeyd hareket etmiştir.”

Sîbeveyhe göre yukarıdaki örnek şu şekilde de gelir.

َا ْﺷ َﻬ ُﺪ ُﻪّﻧإ َﻟ َﺬ ِها ٌﺐ = َو ِﻪﻠّﻟا ِإ ﱠﻧ ُﻪ َﻟ َﺬ ِها ٌﺐ

. “Allah şahidim olsun ki, o gidicidir.”101

Söz konusu fiile bir örnek de âyet-i kerime'den verelim.

ِﻪﱠﻠﻟا ُلﻮُﺳَﺮَﻟ َﻚﱠﻧِإ ُﺪَﻬْﺸَﻧ اﻮُﻟﺎَﻗ ﻦﻴِﻘِﻓﺎَﻨُﻤْﻟا ﱠنِإ ُﺪَﻬْﺸَﻳ ُﻪﱠﻠﻟاَو ُﻪُﻟﻮُﺳَﺮَﻟ َﻚﱠﻧِإ ُﻢَﻠْﻌَﻳ ُﻪﱠﻠﻟاَو

َنﻮُﺑِذﺎَﻜَﻟَ

.

“Münafıklar sana geldiği zaman: Biz gerçekten şahadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin dediler. Allah da bilmektedir ki, sen gerçekten onun elçisisin. Allah şüphesiz münafıkların yalan söylemekte olduklarına şahitlik etmektedir.”102

Kurtûbî (671/1272) bu âyeti şöyle değerlendirmektedir: ﺪﻬﺸﻧ = ﻒﻠﺤﻧ manasına gelir. Kurtûbî bu tanımlamasıyla şahâdet ifade eden fiili, yemin anlamına gelen fiil olarak almıştır. Yemin ve şâhitlikten her biri, bilinmeyen bir iş için ispat olarak kullanılır.103

2-) َﻋَﻢ : Sözlükte bildi, anladı, kavradı… gibi anlamlara gelir. Mecâzî ِﻠ

manada ise; "ﻢَﻠْﻌَﻳُ ,َﻢِﻠَﻋ" mecâzî olarak yemin ifade eder.104

100 Kâzım Fethi, A.g.e, s.79. 101 Aynı eser.

102 Münâfikun: 63/1. Bu sûrede geçen ﺪﻬﺸﻧ kelimesini Elmalılı yemin olarak almaktadır. Bkz. Hak

Dini Kur’an Dili, VIII, 66; Mevdudî ise şehâdet kelimesini farklı bir boyuta taşıyarak ele almaktadır. Önce şehâti ikiye ayırır. a) Şehâdet edilen husus bir gerçek olmalıdır. b) Şehâdet eden (şâhit) yemin ettiği hususun gerçekliğine inanmalıdır. Yani şâhit şahâdet ettiği hususun gerçekliğine inanıyorsa her yönüyle doğru bir insandır. Ancak bir kimse yalan bir şey üzerine yemin ediyor ve ona inanıyorsa, bu kimse hiç değilse inancı bakımından tutarlı sayılır. Bkz. Tefhîmu’l-Kur’an, VI/327.

103 el-Kurtûbî, el-Câmi’li Ahkâmi’l-Kur’ân, XIII/122. 104 Kâzım Fethi , A.g.e, s. 80.

(37)

. ِﺔّﻴِﺸ َﻋ ﱠﻦَﻴِﺗْﺄَﺘ َﻟ ُﺖْﻤِﻠ َﻋ ْﺪَﻘَﻟَو “Allah’a yemin olsun biliyorum ki, akşam olacak.”105

ﱠﻦَﻴِﺗْﺄَﺘَﻟ ُﺖْﻤِﻠَﻋ ْﺪَﻘَﻟَو َﻣ ِﻨ َّﻴ ِﺘ ِإ ﻲ ﱠن ْﻟا َﻤ َﻨ َﻳﺎ َﺗﻻ ﺎ ِﻄ ُﺶﻴ ِﺳ َﻬ ًﻣﺎ ﺎ.

“Allah’a yemin olsun biliyorum ki, ecelim gelecek; gerçekten ecel okları hiç ıskalamazlar.”106 ْﺪَﻘَﻟَو ﱠﻦَﻴِﺗْﺄَﺘَﻟ ُﺖْﻤِﻠَﻋ bölümü "ّﻦَﻴِﺗْﺄَﺘَﻟ ِﻪّﻠﻟاَو" gibidir.107 َﻗ ْﺪ َﻋ ِﻠ ْﻤ ُﺖ َﻟ َﻌ ْﺒ ُﺪ ِﻪﻠّﻟا َﺧ ْﻴ ٌﺮ ِﻣ ْﻨ َﻚ

. “Allah’a yemin olsun biliyorum ki, Abdullah senden daha hayırlıdır.”108

Bir âyeti kerimede şöyle geçmektedir

.

ِإ ُﻢَﻠْﻌَﻳ ﺎَﻨﱡﺑَر اﻮُﻟﺎَﻗ َنﻮُﻠَﺳْﺮُﻤَﻟ ْﻢُﻜْﻴَﻟِإ ﺎﱠﻧ

.

“Elçiler: Doğrusu Rabbimiz bizim size gönderildiğimizi bilir dediler.”109

Burada “bilir” kesin biliyormuş gibi telakki edilmiş olup, yemin gibi anlaşılmıştır. Âyetin َنﻮُﻠَﺳْﺮُﻤَﻟ ْﻢُﻜْﻴَﻟِإ ﺎﱠﻧِإ bölümü cevap cümlesidir.110

3- َﺪَﺸَﻧ : Allah adına bir şeyi istemek demektir. ٌﺪِﺷﺎ َﻧ ،ُﺪَﺸْﻧ َأ ،َﺪَﺸَﻧ kalıplarında gelince yemin anlamı ifade eder.

Örnek:

ا.َﺬ َآ َﺖْﻠَﻌ َﻓ ّﻻ ِإ ِﻪﻠّﻟﺎ ِﺑ َكُﺪَﺸْﻧَأ “Allah için senden sadece şöyle yapmanı istiyorum.”111

105 ez-Zebîdî, Tac’ul-A’rus, VIII/ 407. 106 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 80.

107 Aynı eser.

108 Sîbeveyh, Kitâbu Sibeveyh, III/110. 109 Yasin: 36/16.

110 Râzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, XIII/460; Nesefî, Medârikü’t-Tenzîl ve Hakâiku’t-Te’vîl, III/135. 111 İbn Sîde, el-Muhassas, XIII/116; ez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâğa, s. 456.

(38)

Bu fiille yemin yapılırken, Allah lafzıyla yemin fiili zikredildikten sonra şu altı edattan birisi, cevapla yemin cümlesi arasına girer. ( ، ﻲﻬﻧ ،ﺮﻣا ، مﺎﻬﻔﺘﺳا ﻢﻟ ، ّﻻإ ، نإ )

Bu tür yeminlerde ّﻻإ v.b. bir edat yeminle cevap arasına girerse, cümle yapı olarak olumlu, anlam olarak olumsuz olur

.

Örnek: َأ ْﺷ َﻬ ُﺪ َك ِإ َآ ّﻻ َﺬ ا

. “Allah için sadece şunu istiyorum.”112 Misalde görüldüğü gibi " ّﻻِإ " yeminle cevabı arasına girmiştir.

4-) َﺳ َلَﺄ : İstemek manasına gelir. Yemin manası ihtiva edince, Allah için istemek manasına gelir.

Örnek:

. فوُﺮْﻌَﻤ ْﻟا َﺖْﻌَﻨ َﺻ ّﻻ ِإ ِﻪﻠّﻟﺎ ِﺑ َﻚُﺘْﻟَﺄَﺳ “Allah için senden sadece iyilik yapmanı istiyorum.”113

Âyeti kerimede ise şöyle gelir.

َمﺎَﺣْرَﻷاَو ِﻪِﺑ َنﻮُﻟءﺎَﺴَﺗ يِﺬﱠﻟا َﻪّﻠﻟا ْاﻮُﻘﱠﺗاَو .

“Adını kullanarak birbirinizden istekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riâyetsizlikten sakının.”114

5-) َمَذْوَأ : Allah için üzerine bir şeyi farz kılmak anlamında, mecâzî manada yemin anlamı içeren bir fiildir.115

ََأ َﻋ َمَذْو َﻠ ِﻪﻴ ْﻟا َﺤ ﱠﺞ َو ﱡﻨﻟا ُﺬ

َر

.

“Allah için üzerine haccı ve kurbanı farz kıldı.”

6-) َﻊَﺘْآَأ : Fiili َﻒَﻠْﺣ أ َ manasına gelen bir fiildir. Tac’ul-A’rus’ da َأ

َآْؤ

َﺪ "te'kid etmek" olarak gelir ve yemin anlamı içerir. Bu fiili te’kid fiili

112 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 81. 113 Aynı eser.

114Nisa: 4/1. Âyetin مﺎﺣر ﻻاو ﻪﺑ نﻮﻟءﺎﺴﺗ bölümü ﻢِﺣﱠﺮﻟاَو ِﻪﻠّﻟ ﺎِﺑ َﻚُﺘْﻟ َﺄَﺳ şeklinde

değerlendirilmiştir. Ve “ ل ﺄﺳ “ fiilinin mecazî olarak yemin ifade eden bir fiil olduğu ileri sürülmüştür. Bkz. el- El-Kurtûbî, A.g.e, V, 2.

115 Cevherî, es- Sıhah, V/2050; ez-Zebîdî, Tac’ul-A’rus, XX/ 91; ez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâğa, s.

(39)

olarak alan da vardır. Diğer bazı sözlüklerde fiil َﻒَﻠَﺣ manasında ele alınmıştır.116

7-) َنﱠذَﺄَﺗ : Fiili َﻢَﺴَﻗأَ manasına gelir.117

Örnek: َﺜَﻌْﺒَﻴَﻟ َﻚﱡﺑَر َنﱠذَﺄَﺗ ْذِإَو ﻦَﻣ ِﺔَﻣﺎَﻴِﻘْﻟا ِمْﻮَﻳ ﻰَﻟِإ ْﻢِﻬْﻴَﻠَﻋ ﱠﻦ ِبﺎَﻘِﻌْﻟا ُﻊﻳِﺮَﺴَﻟ َﻚﱠﺑَر ﱠنِإ ِباَﺬَﻌْﻟا َءﻮُﺳ ْﻢُﻬُﻣﻮُﺴَﻳ ٌرﻮُﻔَﻐَﻟ ُﻪﱠﻧِإَو ﻢﻴِﺣﱠر ٌ.

“Hani Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü tattıracak kimseleri göndereceğini bildirmişti. Şüphesiz Rabbin, elbette cezayı çabuk verendir. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 118

Burada ki نّذﺄﺗ fiili َﻢَﻠْﻋَأ manasına gelir. Bir diğer görüşe göre ise

َذ

َن fiili َﻦَﻘْﻳ َأ manasına gelir.119 “َن “ fiili “ َﻋﱠذَﺄَﺗ َﻢ “ manasında bir yemin fiilidir ِﻠ diyenlerde vardır. Bunun delili ise “ﱠﻦَﺜَﻌْﺒُُﻴَﻟ “ fiilinin yeminin cevabı olarak gelmesidir.120

8-) َﻧَر : Fiili َﺬ َﻒ manasına gelir. Asıl anlamı, adak adamaktır.َﻠَﺣ 121 Âyeti kerimede şu şekillerde gelir. ْﻢُهَروُﺬُﻧ اﻮُﻓﻮُﻴْﻟَو “Adaklarını yerine getirsinler.”122 ِرْﺬﱠﻨﻟﺎِﺑ َنﻮُﻓﻮُﻳ “Adağı yerine getirsinler.”123

Bir örnekte hadisten verelim:

ُﻪْﻌِﻄُﻴْﻠَﻓ َﻪّﻠﻟا َﻊﻴِﻄُﻳ ْنَأ َرَﺬَﻧ ْﻦَﻣ , َﻪّﻠﻟا َﻲِﺼْﻌَﻳ ْنَأ َرَﺬَﻧ ْﻦَﻣ و ُﻪْﻌِﻄُﻳﻼَﻓ .

116 ez-Zebîdî, Tac’ul-A’rus, V/491; İbrahim Mustafa ve diğerleri (Heyet), el-Mûcemu’l-Vasît, II/781;

el-Fîruzâbâdî, el- Kamusu’l-Muhît, III/77.

117 Kazım Fethi, A.g.e, s. 82.

118A’raf: 7/167. Bu âyette “bildirilmişti” fiili kesinlik ifade eder. Çünkü bildiren Allah’tır. Bu nedenle

bildirme; Âdeta yemin gibi kesin mana ifade eder denilmektedir. ّﻦﺜﻌﺒﺘﻟ Fiili de yeminin cevabı olur. Bundan dolayı bu fiil yemin gibi telakkî edilmiştir. Söz konusu bu fiilin yemin gibi algılanması, kesinlik ve yakîn ifade etmesinden dolayıdır. Zirâ fiilin anlamı “bildirdi” kesindir. Bunun tersi mümkün değildir. Allah’ın “bildirdim” dediği şey mutlaka bildirilmiştir. Bu nedenle yeminde ki kesinlik gibi fiilde de kesinlik vardır. Bkz. el-Keşşâf, II/127.

119 ez-Zebîdî, Tac’ul-A’rus, IX/121; el- Mu’cemu’l-Vasît, I/11; Esâlîbu’l-Yemin, s. 82. 120 ez- Zemahşerî, A.g.e, III/127.

121 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 83. 122 Hac:22/29.

(40)

" Her kim Allah adına vermek üzere bir adak adarsa onu hemen versin, ve kimde Allah'a isyan olarak bir adak adarsa onu vermesin."124

9-) َﺮَﻤَﻋ : Yaşamak anlamına gelir. Fiil yemin anlamında sıkça kullanılır.

Örnek:

. ٍﻢَﻠَﺳ يِذ َمﺎﱠﻳَأ ﺎَﻨﻀﺗَرﺎَﺟ َﺖْﻨُآ ْﻞَه ﺎَﻨَﻟ َتْﺮَآَذﺎَﻣ ّﻻِإ ُﻪﻠّﻟا َﻚُﺗْﺮﱠﻤﻋ

“Allah sana bizi hatırladığın sürece uzun ömür versin, selamette olduğun günlerde komşumuz muydun?”125

Bu fiil Allah lafzıyla geçtikten sonra, cevapla fiil arasına bir edat girer. Şâyet bu fiilin başına ( ل ) bitişirse fiil doğrudan yemin ifade eder.126

Örnek:

َنﻮُﻬَﻤْﻌَﻳ ْﻢِﻬِﺗَﺮْﻜَﺳ ﻲِﻔَﻟ ْﻢُﻬﱠﻧِإ َكُﺮْﻤَﻌَﻟ .

“Ömrüne andolsun ki, gerçekten onlar sarhoşlukları içinde nasıl azdıklarını bilmiyorlardı.”127 Buradaki yemin lafzını M.Esed (1900–1992) “Canı sağ olasıca”128 şeklinde anlamıştır. Burada kastedilen Hz. Muhammed (s.a.v)’dır.129 َﻟ َﻌ ْﻤ ُﺮ َك َﻷ ﻪﻠّّﻟا ْﻓ َﻌ َﻠ ﱠﻦ

. “Allah için hayatına yemin ederim ki, yapacağım”130 örneğinde görüldüğü gibi.

10-) َقَﺪ َﺻ : Arapça da yalanın zıddı olan doğruluk anlamına gelir.

Mecâzî manada yemin anlamı taşır.131

124 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 83. 125 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 84. 126 Aynı eser.

127 Hıcr: 15/72.

128 Muhammed Esed, Kur’ân Mesajı, II/525. 129 ez-Zemahşerî, A.g.e, III/396.

130 Cevherî, es-Sıhah, II/758, el-Fîruzâbâdî, el- Kâmusu’l-Muhît, II/ 95, ez-Zemahşerî, Esâsu’l-Belâğa, s.

(41)

Örnek: َﺻ َﺪ ْﻗ ُﺖ َﻪﻠّﻟا َﺣ ِﺪ ًﺜﻳ ِإ ﺎ ْن َﻟ ْﻢ َأ ْﻓ َﻌ ْﻞ َآ َﺬ ا.

“Allah için şöyle yapmayacağıma dair söz verdim”132 cümlesinde geçtiği gibi.

11-) ﱡﻦ : Fiili ُﻇَأ ُﺖْﻤِﻠَﻋ manasına gelir. Mecâzî olrak yemin manası taşır.133 Örnek: َأ ُﻇ ﱡﻦ َﻟ َﻴ ُﻘ َﻣﻮ ﱠﻨ ُﻪ

. “Allah’a yemin olsun ki, kalkacağını biliyorum.”134

Bir görüşe göre ﱠﻦَﻇ fiilinden sonra bir nefî harfi gelirse, ﱠﻦَﻇ fiili mecâzî olarak yemin ifade eder.135

Örnek: َو َﻇ ﱡﻨ َﻣ اﻮ َﻟﺎ ُﻬ ْﻢ ِﻣ ْﻦ َﻣ ِﺤ ٍﺺﻴ .

“Kendilerinin kalacak yerleri olmadığını anlamışlardır”136 âyetinde olduğu gibi.

12-) َﺐَﺘ َآ : Fiili َﻢَﺴْﻗأَ manasına gelir. Âyeti kerimede de bu manada geçer.137

Örnek:

ٌﺰﻳِﺰَﻋ .

ﱞيِﻮَﻗ َﻪﱠﻠﻟا ﱠنِإ ﻲِﻠُﺳُرَو ﺎَﻧَأ ﱠﻦَﺒِﻠْﻏَﻷ ُﻪﱠﻠﻟا َﺐَﺘَآ

“Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.”138

131 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 83. 132 Aynı eser. 133 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 85. 134 Aynı eser. 135 Aynı eser.

136 Fussilet: 41/48. Bkz. Celâleyn, s. 156; el-Keşşâf, III/457. 137 Kâzım Fethi, A.g.e, s. 85.

Referanslar

Benzer Belgeler

Umar lknu'l-Hattak radıyallahu anhu'dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 'Kim Allah'tan başkası üzerine yemin ederse muhakkaki o şirk koşmuştur.'

Beşik kertmek, söz kesmek ve nikâh kıymak gibi söz gruplarına göz attığımızda kesmek fiili etrafında bir anlatımın oluştuğunu fark ederiz.. Türk toplumunda iki

dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir..

Bir kavram olarak liân, bir erkeğin eşini zina ile suçladığında ya da eşinin doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını iddia ettiğinde,

Bu durumda davacı davasını ispat edemez, davalı da mahkemeye gelmezse davacının yemin teklif etme hakkını kullanamayacağından hakkının zayi olması veya gecikmesi

Hangi kulun günahsız olabilir ki!” (es-Sîratu’n-Nebeviyye, İbn İshâk, sy:27) İşte Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in kendilerine gönderilip tevhid’e davet

Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap et- sin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve

dığından diğer literatürlerle karşılaştırmalar yapılamarnıştır. Bu çalışmada elde edilen sonuçlara dayanarak etlik piliçlerin granül ve pelet şeklindeki