KUR’AN-BOŞANMA-III
BOŞANMA:
Bakara, 2: 226, “Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler dört ay beklerler. Eğer (bu müddet içinde)
kadınlarına dönerlerse, şüphesiz Allah çokça bağışlayan ve esirgeyendir.”
Bakara, 2: 227, “Eğer (müddeti içinde dönmeyip
kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah işitir ve bilir.”
Bakara, 2: 228, “Boşanmış kadınlar, kendi başlarına (evlenmeden) üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer onlar Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanmışlarsa, rahimlerinde Allah'ın yarattığını
gizlemeleri kendilerine helal olmaz. Eğer kocalar
barışmak isterlerse, bu durumda boşadıkları kadınları geri almaya daha fazla hak sahibidirler. Erkeklerin
kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Allah azizdir,
hakimdir.”
Bakara, 2: 229, “Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle
salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden
(boşanma esnasında) bir şey almanız size helal olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz,
kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.”
(Kadının kocasına bir bedel üzerinde
anlaşmaya varmak suretiyle, evlilik hayatını
sonar erdirme hakkına sahip olduğuna dair
ileri sürülen ayet.)
Bakara, 2: 230, “ Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle
evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah'ın
sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.”
Bakara, 2: 231. Kadınları boşadığınız ve onlar da
bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikah altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur.
Allah'ın ayetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin
üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın.
Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.”
Bakara, 2: 232, “ Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit,
aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte
bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Bakara, 2: 236, “ Nikahtan sonra henüz
dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir
zorunluğu yoktur. Bu durumda onlara müt'a (hediye
cinsinden bir şeyler) verin. Zengin olan durumuna
göre, fakir de durumuna göre vermelidir. Münasip
bir müt'a vermek iyiler için bir borçtur.”
Bakara, 2: 237, “ Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikah bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vaz geçmeniz), takvaya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.”
Bakara, 2: 241, “Boşanmış kadınların,
hakkaniyet ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamak haklarıdır; bu, Allah korkusu taşıyanlar üzerine bir borçtur.”
Ahzab, 33: 28, “Ey Peygamber! Eşlerine şöyle
söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını)
istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi
vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim.”
Talak, 65: 1, “Ey Peygamber! Kadınları
boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir
hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.”
Talak, 65: 2, “İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikahınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın.
İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe
inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.” (Boşamada şahit)
Talak, 65: 3, “Ve ona beklemediği yerden rızık verir.
Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah,
emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü
koymuştur.”
Talak, 65: 4, “Kadınlarınız içinden adetten kesilmiş olanlarla, adet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların
bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.”
Talak, 65: 5, “İşte bu, Allah'ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun
mükafatını arttırır.”
Talak, 65: 6, “Onları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın
emzirecektir.”