• Sonuç bulunamadı

SABİT ORTODONTİK TEDAVİ SONRASI RETANSİYON

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SABİT ORTODONTİK TEDAVİ SONRASI RETANSİYON"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAB T ORTODONT K TEDAV SONRASI RETANS YON

RETENTION AFTER FIXED ORTHODONTIC TREATMENT

Dt.Zeynep DEG.RMENC.* Yrd.Doç.Dr.Ömür Polat ÖZSOY* ÖZET

Retansiyon, ortodontik tedavi sonuçlar n n korunmas amac yla uygulanan prosedürleri kapsar ve tedavinin ayr lmaz bir parças d r. Retansiyon sonras dönemde görülen relaps büyüme paterni, orijinal malokluzyonun tipi, tedavi ekli gibi pek çok faktörden etkilenir. Bu derlemede relaps etkileyen belli faktörler ve sabit ortodontik tedavi sonras nda uygulanan güncel retansiyon prosedürleri detayl bir biçimde incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Retansiyon, relaps, retansiyon apareyleri, ortodontik tedavi, sabit retainerlar

SUMMARY

Retention includes the procedures, which are applied to preserve the outcomes of orthodontic treatment and is an inseparable part of the treatment. Relapse, which is seen at postretention period, is affected by several factors including growth pattern, type of original malocclusion and type of treatment. This review implies the factors affecting relapse and the actual retention procedures, which are applied after fixed orthodontic treatment.

Key Words: Retention, relapse, retention appliances, orthodontic treatment, fixed retainers

G R

Ortodontik apareyler yard m yla hareket ettirilen di lerin, büyümesi yönlendirilen veya cerrahi tedavi ile yeniden konumland r lan iskelet yap lar n orijinal durumlar na dönme e ilimlerine relaps ad verilir. Retansiyon ise tedaviyle elde edilen en uygun fonksiyonel ve estetik sonuçlar n korunmas amac yla aktif ortodontik tedaviyi takip eden pasif tedavi a amas d r. Retansiyonun tipi ve süresi kaç di in ne kadar hareket ettirildi i, hastan n oklüzyonu ve ya , maloklüzyonun nedeni, yap lan düzeltmenin h z , di lerin tüberkül yüksekli i ve çevre dokular n sa l , e imli düzlemlerin ili kisi, arklar n büyüklü ü ve harmonisi, kas bas nçlar , proksimal temas alanlar , hücre metabolizmas ve atmosferik bas nç gibi pek çok faktöre ba l d r1. Retansiyona ihtiyaç duyulmas n n üç

ana nedeni vard r: 1) gingival ve periodontal yap lar ortodontik di hareketinden etkilenirler ve apareyler ç kart ld zaman reorganize olmalar zaman al r; 2) di ler tedavi sonunda tam stabil olmayan bir pozisyonda olabilirler ve bu durumda yumu ak dokular n devaml bask s relapsa neden olabilir; 3) büyüme nedeniyle olu an de i imler ortodontik tedavinin sonucunu etkileyebilir 2.

RETANS YONU ETK LEYEN FAKTÖRLER 1) Di hareketi sonras periodontal ve gingival dokular n reorganizasyonu: Deneysel çal malarda di

hareketini destek dokular n remodelinginin takip

etmemesi sonucunda di lerin önceki pozisyonlar na dönme e iliminde oldu u gösterilmi tir3. Bu

periodontal ligament (PDL) reorganizasyonu, di pozisyonunu normal olarak kontrol eden dengelere olan katk s ndan dolay stabilite aç s ndan önemlidir. Gingival lif gruplar n n her biri di hareketlerine PDL’ den farkl cevap verir. Gingival lifler kemi e ba l olmamalar nedeniyle daha zor reorganize olurlar ve gingival konnektif dokunun turn-over h z PDL’ den daha yava t r4. Gingivadaki kollajen fibril a lar n n

reorganizasyonlar 4- 6 ay içerisinde tamamlan r, ancak elastik suprakrestal lifler çok daha yava ekillenirler ve ortodontik apareylerin ç kmas ndan bir y l sonra bile oklüzal kuvvetler kar s nda di lerin yer de i tirmesine neden olacak kuvvetler üretebilirler.

2) Büyümeyle ili kili okluzal de*i imler: Ortodontik

tedavi görmemi bireylerde aktif büyüme geli im dönemi bittikten sonra ikinci ve üçüncü dekadlarda iskeletsel ve dentoalveoler yap larda, yumu ak dokularda anlaml de i iklikler oldu u yap lan çal malarda gösterilmi tir5,6. 30 bireyin 10 y ll k periyotta incelendi i

çal mada alt yüz yüksekli inin artmas yla beraber mandibulan n anterior rotasyona u rayarak toplamda a a ve öne hareket etti i gösterilmi tir6. Ark geni li i

ve uzunlu unun zaman içerisinde azald pek çok çal mada gösterilmi tir7,8. Devam eden büyüme kadar

eri kin dönemde de olu an bu de i iklikler retansiyon aç s ndan büyük önem ta r. Büyüme geli im dönemi devam eden çocuklarda retansiyon, özellikle iskeletsel bozukluklar n düzeltilmesi aç s ndan önemlidir.

(2)

Cilt: 12 Say : 1 2009

3) Alt keser çapra kl * : Dental arklar incelendi inde

tedavi edilmemi bireylerde mandibular ark n

interkanin geni li inin en fazla 13- 18 ya lar aras nda azald , 20li ve 30lu ya larda bu azalman n yava lad ve 4. ve 5. dekadda tekrar h zland izlenmi tir9,10. Düzgün s ralanm bir alt dental arkta

zamanla artan çapra kl n nedeni tam

anla lamam t r.

4) 3. molarlar n etkisi: Alt keser çapra kl na en fazla

neden oldu u dü ünülen faktörlerden biri de 3. molar di lerdir. Tek tarafl olarak 3. molar di lerin veya germlerinin al nd çal malarda 3. molar n olmad tarafta anlaml miktarda daha az çapra kl k olu tu u

izlenmi tir.11-13 Broadbent14 ise mandibular

çapra kl kta 3. molarlar n etkisi olmad n

bildirmi tir. Bu konuda tam bir fikir birli i olmamakla beraber, 3. molarlar n mandibular çapra kl kta küçük bir rolü oldu u genel olarak kabul edilen bir görü tür15.

5) Tedavi tipinin relaps üzerine etkisi:

5.A. Büyüme yönüne göre elde edilen tedavi sonuçlar : a) Transvers Yön: Storey16, suturada devam eden

büyümeyle beraber yap lan yava ekspansiyonun

stabilite aç s ndan en iyi yol oldu unu göstermi tir. Yava ve devaml kuvvetlerle yap lan ekspansiyonun daha stabil sonuçlar verdi i ve histolojik aç dan distraksiyona benzedi i bir çok yazar taraf ndan onaylanm t r.17-19

b) Anteroposterior Yön: Anteroposterior yöndeki

uyumsuzluklar n tedavisinde erken dönemde kullan lan headgear veya fonksiyonel apareyler büyümenin yönlendirilmesine izin verir. Hastan n s n f II problemi ne kadar fazla ise ve aktif tedavi bitim ya ne kadar küçükse retansiyon apareyi olarak headgear veya fonksiyonel aparey kullan m o kadar uygun olur. Diferansiyel büyümeden kaynaklanan relaps önlemek için tedavinin geç ya lara b rak lmas da bir seçenek olabilir.

S n f III maloklüzyonda retansiyon büyük bir problemdir. Chin cap ile yap lan retansiyon ile mandibula a a ve geriye rotasyon yapar. E er hastan n büyüme yönü vertikal yönde ise chin cap alt yüz yüksekli ini daha fazla artt r r ve bu da istenmeyen bir sonuçtur. Bu nedenle s n f III ili ki iddetli ise hastan n cerrahi tedaviye b rak lmas daha uygundur.

c) Vertikal Yön: Derin örtülü kapan , vertikal

büyümenin onlu ya lar n sonuna kadar devam etmesi nedeniyle tedaviden sonra uzun süre retansiyon

gerektiren bir maloklüzyon tipidir. Retansiyon sonras derin kapan ta relaps miktar n n tedavide düzeltilen

kapan miktar na ba l oldu u, bununla beraber

düzelmenin %30 ila %50 sinin korundu u bulunmu tur20.

Stabilite için istenen kriterler sa land ktan sonra kapan derinli i retansiyon apareyinin sadece gece kullan lmas ile korunabilir2. Derin örtülü kapan tedavisinde a r

düzeltme yap lmas ortodontide genel olarak kabul gören bir yakla md r.

Aç k kapan ortodontide en s k relaps görülen

malokluzyon tiplerinden biridir. Aç k kapan

tedavisinden sonra relaps n nedeni molar ekstrüzyonu, keser intrüzyonu veya bunlar n kombinasyonu olabilir. Parmak emme veya dil itimli yutkunma gibi al kanl klar varl nda aç k kapan n al kanl k kesilmeden düzeltilmesi mümkün de ildir.

5.B. Çekimli ve çekimsiz tedavilerle elde edilen sonuçlar:

Çekimli ortodontik tedavilerde çekim zamanlamas n n relaps üzerindeki etkisi hakk nda çe itli görü ler mevcuttur. Seri çekimden sonra ortodontik tedavi görmeyen 55 birey üzerinde yap lan bir çal mada tedaviden sonraki 10 y l boyunca çapra kl kta art oldu u gösterilmi tir21. Persson ve ark22 taraf ndan yap lan çal mada ise 42 hastada seri

çekimden sonra çapra kl n 20 y lda artt , ancak tedavi öncesi dönemden daha az oldu u bulunmu tur. Seri çekimden sonra ortodontik tedavi gören bireyler üzerinde yap lan çal malarda çeli kili sonuçlar mevcuttur. Tweed23 erken dönemde di lerin kendi

kendilerine s ralanmalar n n ileriki dönemlerde

stabiliteyi artt rd n belirtmi tir. Little ve ark24 ise bu

ekilde tedavi edilen bireylerin %79’unda retansiyon sonras dönemde çapra kl n klinik olarak kabul edilemez oldu unu bildirmi tir.

Geç dönemde yap lan dört premolar çekimli

tedavilerde tedavi sonras çapra kl n ark

uzunlu undaki azalmayla ili kili olmad ve tedavi s ras ndaki interkanin mesafe de i imlerinin ve retansiyonun süresinin bu çapra kl k üzerinde etkili olmad gösterilmi tir24. Ayn çal man n materyali

üzerinde yap lan sefalometrik çal mada ise retansiyon sonras dönemde olu an çapra kl aç klayabilecek herhangi bir indikatör bulunamam t r25. Birinci ve ikinci premolar çekimlerinin çapra kl k üzerindeki etkilerinin kar la t r ld bir çal mada iki grup aras nda retansiyon sonras çapra kl k aç s ndan fark

(3)

bulunamam t r26. Riedel ve ark27 taraf ndan bir veya

iki alt keserin çekildi i 42 hasta üzerinde yap lan çal mada retansiyon sonras dönemde tek çekimli grupta %29, iki çekimli grupta %56 oran nda kabul edilemez miktarda çapra kl k saptanm t r. Bununla beraber retansiyon sonras ortalama çapra kl k dört premolar çekimli vakalardan daha az olarak bulunmu tur.

Çekimsiz tedaviler üzerine yap lan çal malarda retansiyon sonras dönemde çekimli tedavilere oranla daha fazla relaps oldu u gözlenmi tir.28,29 Buna kar n

öncesinde RPE yap lan çekimsiz tedavilerin daha stabil sonuçlar verdi i görü ü de ileri sürülmü tür.30-32

Çekimli ve çekimsiz tedavileri kar la t ran çal malarda genel bir görü birli i bulunmamaktad r. Çekimli tedavilerde daha az relaps gerçekle ti ini savunan Paquette ve ark.,33 Luppanapornlarp ve ark34

ve Kahl-Nieke ve ark’na35 ait sonuçlarla çekimsiz tedavide daha az relaps oldu unu ileri süren Artun ve ark36ile Rossouw ve ark37taraf ndan bulunan sonuçlar

aras nda istatistiksel ve klinik olarak anlaml bir fark yoktur.38 Shah,38 çal malar aras nda sa l kl bir

kar la t rma yapman n tam do ru olmad

savunmu tur ve bu görü ünü u sebeplere ba lam t r: 1) çapra kl n ölçülmesinde kullan lan yöntemlerin çe itlili i; 2) tedavi ya n n geni bir aral k göstermesi; 3) retansiyon ve retansiyon sonras dönemlerin sürelerinde farkl l k olmas ; 4) tedavi sonras uygulanan ek prosedürler (örn. stripping); 5) farkl Angle

malokluzyon gruplar n n varl . Bu görü ler

do rultusunda ortodontik tedavilerin tedavi tipinden ba ms z olarak genellikle relaps gösterdi i ve bu tipler aras nda göreceli olarak en stabil olan n RPE ile beraber çekimsiz tedavi oldu u sonucuna var lm t r.

SAB T TEDAV SONRASI KULLANILAN RETANS YON APAREYLER :

a) Hareketli Retansiyon Apareyleri: Yayg n olarak

kullan lan hareketli retansiyon apareyleri hasta kooperasyonu gerektirmeleri nedeniyle riskli olabilirler. En s k kullan lan hareketli retansiyon apareyleri:

I) Hawley Apareyi (Mekil 1): En s k kullan lan ve en eski hareketli retansiyon apareyi Hawley apareyidir39. Çekim bo luklar n n aç lmas n engelleyecek ekilde vestibül ark n kollar molar kro elerine lehimlenerek dental ark bir bütün haline getirmesi sa lanabilir. Böylece çekim bo luklar n n aç lmas engellenir. Bu apareyin bir avantaj di siz alanlar olan hastalarda akril

plak üzerine di eklenerek hem bu bo luklar n

korunmas na hem de esteti in iyile tirilmesine olanak sa lamas d r. Hawley pla n n vakumlu retansiyon apareylerine göre vertikal hareketlere daha fazla izin vermesi nedeniyle özellikle ba lang çta lateral aç k kapan olan hastalarda daha iyi bir retansiyon seçene i oldu u öne sürülmü tür.40

ekil 1. Alt ve üst Hawley Apareyi

II) Hareketli Wraparound Aparey (WA) (Mekil 2): Tam ark bir WA temel olarak periodontal problem nedeniyle di lerin splintlenmesini gerektiren vakalarda endikedir2. Alt anterior bölgede kullan lan kanin- kanin

aras WA varyasyonu özellikle hafif çapra kl k geli en olgularda aktif retansiyon apareyi olarak tekrar s ralanma için kullan labilir. Periodontal destek kayb olan yeti kinlerde üst çenede kullan labilir, ancak genç hastalarda okluzal interferenslere neden olaca için iyi tolere edilemez.

ekil 2. Hareketli Wraparound Aparey

III) Positioner (Mekil 3): Positioner genellikle bitirme apareyi olarak kullan lmas na ra men baz durumlarda retansiyon apareyi olarak da görev yapabilir. Aç k kapan n tedavi edildi i vakalarda positioner kullan m

(4)

Cilt: 12 Say : 1 2009

hastan n a z nda pasif olarak durur ve hasta apareye

devaml olarak bir çi neme kuvveti uygulayarak

molarlar n intrüze ve keserlerin ekstrüze olmas n te vik eder. Temizli inin kolay olmas , k r lmaya dirençli olmas , doku tonusunu stimüle etmesi ve devaml olarak di pozisyonlar n iyile tirici yönde kuvvet uygulamas avantajlar aras ndad r1. Apareyin

büyük olmas ve hastan n yeme, içme gibi temel fonksiyonlar n engellemesi kullan m n k s tlar.

ekil 3. Positioner

IV) Vakumlu Retansiyon Apareyi (Essix Retainer-VRA) (Mekil 4): VRA lar son y llarda popüler hale gelen retansiyon apareyleridir. Is yla ekillendirilen plastik, kopoliester yap dad r. S kl kla tercih edilmelerinin nedeni olarak estetik olmalar , üretim kolayl ve dü ük maliyetleri say labilir.41 Rowland ve

ark41 taraf ndan 310 hasta üzerinde yap lan ve Hawley

apareyi ile VRA n n 6 ayl k retansiyon sonu stabilitelerinin de erlendirildi i çal mada VRA’ n n Little Çapra kl k .ndeksi baz nda maksiller ve mandibular anterior segmentlerde Hawley pla ndan iki kat üstün oldu u gösterilmi tir.

ekil 4. Vakumlu Retansiyon Apareyi (Essix Retainer)

V) Jensen Apareyi (Mekil 5): Molar di ler üzerinde C kro e içeren bu apareyin en önemli özelli i vestibül ark n n farkl olmas d r42. Vestibül ark 0,017×0,025” kö eli çelik telden lateral- lateral aras n alacak ve di lerin labial yüzeylerine tam temas sa layacak

ekilde bükülür. Bu bükümün amac keserlerin tork kontrollerinin sa lanmas d r.

ekil 5. Jensen Apareyi

b) Sabit Retansiyon Apareyleri (SRA): SRA’lar n

kullan m direkt bonding mekanizmalar n n

geli tirilmesinden sonra yayg nla m t r. Literatürde ilk sabit retainer kullan m Newman taraf ndan 1965 y l nda bildirmi tir43. SRA’lar n en bilinen avantajlar

aras nda hasta uyumu gerektirmemeleri, estetik

olmalar ve labial segmentte daha az relaps

göstermeleri say labilir. Bununla beraber uygulamalar n n zaman al c olmas , teknik hassasiyet gerektirmesi ve baz bireylerde a z hijyeninin korunmas n zorla t rarak plak ve di ta birikimine yol açmas en büyük dezavantajlar aras ndad r.44

Sadece kaninlere yap t r lan teller yeterince sa lam, yerle tirilmeleri kolayd r ve hijyeniklerdir. Bu özelliklerine ek olarak tüm di lere yap t r lan retainerlar kadar güvenlidirler. Ancak yine de ba lang çta iddetli çapra kl olan baz vakalarda sadece kaninlere yap t r lan retainerlar relaps engellemede yeterli olmayabilir. Böyle durumlarda alt di in birden retansiyona dahil edilmesi daha do ru bir yakla m olur.

SRA’lar n genel ba ar s na bak ld nda %10,345

ila %4746 aras nda de i en ba ar s zl k oranlar

bildirilmi tir. Ba ar s zl k nedenleri aras nda uygulama s ras nda kontaminasyon nedeniyle di - adeziv aras ndaki ayr lma ve adezivin yetersizli ine veya a nmas na ba l tel- adeziv aras ndaki ayr lma say labilir.47

SRA yap m nda kullan lan iki ana materyal vard r: teller ve kompozit rezinler. SRA’lar ilk geli tirildikleri

(5)

günden bu yana kullan lan teller aç s ndan jenerasyonlara ayr lm lard r.

1) 1. jenerasyon kal nl klar 0,025” ile 0,036” aras nda de i en yuvarlak paslanmaz çelik veya Blue Elgiloy tellerdir. Terminal uçlar nda tutuculu u sa lamak için loop bükümleri bulunur. Bunlar yaln zca kaninlere yap t r l rlar.

2) 2. jenerasyon ise tüm anterior segmente yap t r lan 0,032” kal nl nda üç katl sarmal telleri içerir. Sarmal teller mekanik retansiyonlar n n fazla olmas , retansiyon için ek bükümlere ihtiyaç duyulmamas ve fizyolojik di hareketlerine izin vermeleri nedeniyle düz yüzeyli tellere tercih edilmi tir. Sarmal olmalar nedeniyle daha fazla plak birikimine neden olabilecekleri dü ünülse de yap lan çal malarda düz tellerden farkl olmad klar gösterilmi tir48.

3) 3. jenerasyon SRA’lar 0,030” alt n kapl veya 0,032” paslanmaz çelik telin 90 mikron kal nl nda kumla i lenmesiyle elde edilir. Mandibular kanin- kanin aras kullan l rlar49.

4) 4. jenerasyon SRA’lar 0,0215” be katl koaksiyal sarmal tel ile uygulan r (Mekil 6).

ekil 6. 4. Jenerasyon Sabit Lingual Retainer

5) 5. jenerasyon SRA’lar 0,032” kumlanm , düz Blue Elgiloy tellerdir ve sadece kanin di lere yap t r l rlar (Mekil 7).

ekil 7. 5. Jenerasyon Sabit Lingual Retainer

Tellerin yap t r lmas nda kullan lan kompozitlerde çok çe itlilik bulunmaktad r. Literatürde kompozit seçimiyle ilgili çal malarda gözlem sürelerinin farkl

olmas nedeniyle markalar aras nda do ru bir

kar la t rma yap lamamakla birlikte uygulama kolayl aç s ndan genel olarak dü ük viskoziteli olanlar önerilmektedir50.

SRA ile uzun dönem retansiyonun periodontal sa l k üzerindeki etkilerinin incelendi i bir çal mada SRA 20 y lda hem periodontal sa l k hem de retansiyon aç s ndan ba ar l bulunmu tur51. Pandis ve

ark52 SRA’ lar n periodontal sa l k üzerindeki etkilerinin apareyden çok hastan n sosyokültürel durumuna ba l oldu unu ileri sürmü lerdir. SRA’ lar n uzun dönemde di sa l üzerinde olumsuz bir etkisi oldu unu gösteren bir çal ma bulunmamaktad r53.

YARDIMCI RETANS YON ÖNLEMLER

Literatürde relaps önlemek amac yla di ler ve çevre dokular üzerinde yap lan iki yöntem bildirilmi tir. Bunlar:

1) :nterproksimal Stripping (:S): .S, keserlerin

protrüzyonun istenmedi i hafif- orta derecede (4- 8 mm) çapra kl a sahip vakalarda bir yer kazanma yöntemidir. Ayr ca Bolton fazlal olan dentisyonlarda bu fazlal n giderilmesi için de kullan l r. .S ile yer kazanman n yan s ra keserler aras nda düz kontak alanlar elde edilir2. Elde edilen bu düz yüzeyler ark stabilitesinin artt r lmas na katk da bulunur. Mine a nd rmas yap lmadan önce e er stripping diskinin veya frezinin interproksimal alana girmesini engelleyecek düzeyde çapra kl k varsa önce s ralama yap lmal d r. A nd rma miktar n n belirlenmesi için periapikal radyograf al narak her di için mine kal nl belirlenmelidir. A nd rma mine kal nl n n yar s ndan fazla olmamal d r, çünkü bu miktar geçen a nd rma di in çürü e yatk n hale gelmesine ve so uk, tatl gibi uyaranlara kar hassasiyet göstermesine neden olur54.

Zachrisson55 taraf ndan .S protokolü uygulanan

hastalar n 10 y ll k takiplerinin yer ald çal mada di lerde proksimal çürüklere rastlanmad , hassasiyet geli medi i ve periodontal sa l kta bozulma olmad bildirilmi tir. Literatürde .S’nin retansiyon sonras dönemde olu an çapra kl n giderilmesinde yararl oldu u bildirilmi tir. Boese54 herhangi bir retansiyon

yöntemi uygulamad hastalar nda her hastan n bireysel ihtiyac na göre yap lan düzenli .S ile

çapra kl k ilerlemeden stabil sonuçlar n

(6)

Cilt: 12 Say : 1 2009

2) Sirkumferansiyel Fiberotomi (SF): .lk defa 1970

y l nda Edwards56 taraf ndan tan mlanan bu prosedür

rotasyonlu di lerin relaps n n önlenmesi amac yla geli tirilmi tir. Bu teknik, basit tarifle, bir bisturinin gingival sulkusa yerle tirilerek ilgili di in epitelyal ata man ndan ayr lmas i lemidir. SF aktif ortodontik tedavi s ras nda ve gingival enflamasyonu olan vakalarda epitelyal ata man n iyile mesinin öngörülememesi nedeniyle kontrendikedir. SF için en iyi zamanlama debondingden sonrad r,54 çünkü bu dönemde gingival

enflasyon azalm , doku gerilimi artm t r ve ilgili bölgelere eri im çok daha kolayd r. Bisturinin labial veya lingual kretlere temas etmesi engellendi i sürece kemik rezorpsiyonu olmad gösterilmi tir57. SF’nin

en belirgin endikasyonu rotasyonlu di ler olmakla birlikte labiolingual yönde hareket eden di lerde de SF yap lmas önerilmi tir58. Ayn çal mada 12-14 y ll k gözlem süresince SF yap lan grupta yap lmayanlara göre anlaml miktarda daha az relaps gözlenmi tir. Ayr ca SF’nin epitelyal ata man seviyesinde ve yap k di eti geni li inde bir de i ime neden olmad da gösterilmi tir.

Relaps olu umu her ne kadar istenmese de, küçük limitlerde olsa bile kaç n lmazd r. Bu sebeple planlama safhas ndan ba layarak relaps ihtimaline kar önlemler

al nmal ve en uygun retansiyon seçenekleri

kullan lmal d r. Özellikle alt anterior çapra kl klar en çok relaps gösteren durumlardand r. Geç mandibular büyüme bu bölgedeki relapsta tetikleyici görev yapar. Sonuç olarak ortodontik tedavinin stabilitesi aç s ndan verilebilecek klinik öneriler:

1. Hastan n büyüme paterni do ru tespit edilmelidir. 2. Tedavi sonland r l rken bitirme kriterlerine uyulmal d r.

3. Overcorrection ihmal edilmemelidir.

4. Alt anterior bölgede mümkün oldu unca sabit retansiyon uygulanmal d r.

5. 3. molar di lerin çekilmesi retansiyon b rak lmadan tamamlanmal d r.

Dr. Tancan Uysal’a makalemize katk lar ndan dolay te ekkür ederiz.

KAYNAKLAR

1. Joondeph DR. Orthodontics: Current Principles and Techniques. 4th ed. St Louis: CV Mosby;2005.p. 1123-51.

2. Proffit WR. Contemporary Orthodontics.3rd ed. St Louis: CV

Mosby;2000. p.597-614.

3. Reitan K. Clinical and histologic observations on tooth movement during and after orthodontic treatment. Am J Orthod 1967;53:721-45. 4. Thilander B. Biological basis for orthodontic relapse. Semin Orthod. 2000;6(3):195-205.

5. Hummerfelt A, Slagsvold O. changes in occlusion and craniofacial pattern between 11 and 25 years of age. Trans Eur Orthod Soc. 1972;113-22.

6. Akgül AA, Toygar TU. Natural craniofacial changes in the third decade of life: a longitudinal study. Am J Orthod Dentofac Orthop. 2002;122(5):512-22

7. Carter GA, McNamara JA Jr. Longitudinal dental arch changes in adults. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1998;114(1):88-99.

8. Richardson ME. A review of changes in lower arch alignment from seven to fifty years. Semin Orthod. 1999;5(3):151-9.

9. Richardson ME. Late lower arch crowding: Facial growth or forward drift? Eur J Orthod 1979;1:219-25.

10. Barrow DB, White JR. Developmental changes of the maxillary and mandibular dental arches. Angle Orthod 1952;22:41-6.

11. Bergström K, Jensen R. The significance of third molars in the aetiology of crowding. Trans Eur Orthod Soc 1960;84-96.

12. Schwarze CW. The influence of third molar germectomy- a comparative long-term study. London: Transactions of the Third International Orthodontic Congress, 1975;551-62.

13. Lindquist B, Thilander B. Extraction of third molars in cases of anticipated crowding in the lower arch. Am J Orthod 1982;81:130-9. 14. Broadbent BH. Ontogenic development of occlusion Angle Orthod 1941;11:223-41.

15. Blake M, Bibby K. Retention and stability: A review of the literature. Am J Orthod Dentofac Orthop 1998;114:229-306. 16. Storey E. Tissue response to the movement of bones. Am J Orthod 1973;64:229

17. Castro CM. Slow maxillary expansion: a clinical study of the skeletal and dental response during and following the application of low magnitude force, master’s thesis, Seattle, 1979, University of Washington.

18. Cotton LA. Slow maxillary expansion: skeletal versus dental response to low magnitude force in Macaca Mulatta, Am J Orthod 1978;73:1.

19. Hicks EP. Slow maxillary expansion: a clinical study of the skeletal versus dental response to low magnitude force. Am J Orthod 1978;36:445.

(7)

20. Little RM, Wallen T, Riedel R. Stability and relapse of mandibular anterior alignment: first premolar extraction cases treated by traditional edgewise orthodontics. Am J Orthod 1981:80;349-65. 21. Kinne JH. Untreated first premolar extraction: long term observations. [MSD thesis]. Seattle: university of Washington;1975. 22. Persson M, Persson EC, Skagius S. long-term spontaneous changes following removal of all first premolars in Class I cases with crowding. Eur J Orthod 1989;11:271-82.

23. Tweed CH. Clinical Orthodontics, Vol II. St. Louis: CV Mosby;1966.

24. Little RM, Riedel RA, Engst D. Serial extraction of first premolars: postretention evaluation of stability and relapse. Angle Orthod 1991;61:133-44.

25. Shields TR, Little RM, Chapko MK. Stability and relapse of mandibular anterior alignment: a cephalometric appraisal of first-premolar-extraction cases treated by traditional edgewise orthodontics. Am J Orthod 1985;87:27-38.

26. McReynolds D, Little RM. Mandibular second premolar extraction--postretention evaluation of stability and relapse. Angle Orthod. 1991;61(2):133-44.

27. Riedel RA, Little RM, Bui TD. Mandibular incisor extraction--postretention evaluation of stability and relapse. Angle Orthod. 1992;62(2):103-16.

28. Little RM, Riedel RA, Stein A. Mandibular arch length increase during the mixed dentition: postretention evaluation of stability and relapse. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1990;97(5):393-404. 29. Sadowsky C, Schneider BJ, BeGole EA, Tahir E. Long-term stability after orthodontic treatment: nonextraction with prolonged retention. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1994;106(3):243-9. 30.Moussa R, O'Reilly MT, Close JM. Long-term stability of rapid palatal expander treatment and edgewise mechanotherapy. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1995;108(5):478-88.

31. Elms TN, Buschang PH, Alexander RG. Long-term stability of Class II, Division 1, nonextraction cervical face-bow therapy: II. Cephalometric analysis. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1996;109(4):386-92.

32. Azizi M, Shrout MK, Haas AJ, Russell CM, Hamilton EH Jr. A retrospective study of Angle Class I malocclusions treated orthodontically without extractions using two palatal expansion methods. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1999;116(1):101-7. 33. Paquette DE, Beattie JR, Johnston LE Jr. A long-term comparison of nonextraction and premolar extraction edgewise therapy in "borderline" Class II patients. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1992;102(1):1-14.

34. Luppanapornlarp S, Johnston LE Jr. The effects of premolar-extraction: a long-term comparison of outcomes in "clear-cut" extraction and nonextraction Class II patients. Angle Orthod. 1993;63(4):257-72.

35. Kahl-Nieke B, Fishbach H, Schwarze CW. Post-retention crowding and incisor irregularity: a long-term follow-up evaluation of stability and relapse. Br J Orthod 1995;22:249-57.

36. Artun J, Garol JD, Little RM. Long-term stability of mandibular incisors following successful treatment of Class II, Division 1, malocclusions. Angle Orthod. 1996;66(3):229-38.

37. Rossouw PE, Preston CB, Lombard C. A longitudinal evaluation of extraction versus nonextraction treatment with special reference to the posttreatment irregularity of the lower incisors. Semin Orthod. 1999;5(3):160-70.

38. Shah AA. Postretention changes in mandibular crowding: a review of the literature. Am J Orthod Dentofac Orthop. 2003;124(3):298-308.

39. Hawley CA. A removable retainer. Dent Cosmos 1919;61:449. 40. Sauget E, Covell DA Jr, Boero RP, Lieber WS. Comparison of occlusal contacts with use of Hawley and clear overlay retainers. Angle Orthod. 1997;67(3):223-30.

41. Rowland H, Hichens L, Williams A, Hills D, Killingback N, Ewings P, Clark S, Ireland AJ, Sandy JR. The effectiveness of Hawley and vacuum-formed retainers: a single-center randomized controlled trial. Am J Orthod Dentofac Orthop. 2007;132(6):730-7. 42. Ba çiftçi FA, Uysal T, Sari Z, Inan O. Occlusal contacts with different retention procedures in 1-year follow-up period. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2007 Mar;131(3):357-62

43. Newman GV. Epoxy adhesives for orthodontic attachments: progress report.Am J Orthod. 1965;51(12):901-12.

44. Atack N, Harradine N, Sandy JR, Ireland AJ. Which way forward? Fixed or removable lower retainers. Angle Orthod. 2007;77(6):954-9.

45. Dahl EH, Zachrisson BU. Long-term experience with direct-bonded lingual retainers. J Clin Orthod.1991;25(10):619-30. 46. Artun J, Urbye KS. The effect of orthodontic treatment on periodontal bone support in patients with advanced loss of marginal periodontium. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1988;93(2):143-8. 47. Zachrisson BU. Clinical experience with direct-bonded orthodontic retainers. Am J Orthod. 1977;71(4):440-8.

48. Artun J. Caries and periodontal reactions associated with long term use of different types of bonded lingual retainers. Am J Orthod 1984; 86:112-8.

49. Zachrisson BJ. Third-generation mandibular bonded lingual 3-3 retainer. J Clin Orthod. 1995;29(1):39-48.

(8)

Cilt: 12 Say : 1 2009

50. Artun J, Zachrisson B. Improving the handling properties of a composite resin for direct bonding. Am J Orthod. 1982;81(4):269-76. 51. Booth FA, Edelman JM, Proffit WR. Twenty-year follow-up of patients with permanently bonded mandibular canine-to-canine retainers. Am J Orthod Dentofac Orthop. 2008;133(1):70-6.

52. Pandis N, Vlahopoulos K, Madianos P, Eliades T. Long-term periodontal status of patients with mandibular lingual fixed retention. Eur J Orthod. 2007;29(5):471-6.

53. Bearn DR. Bonded orthodontic retainers: a review. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1995;108(2):207-13.

54. Boese CFA. Fiberotomy and reproximation without lower retention, nine years in retrospect. Part I Angle Orthod 1980a;50:88-97. 55. Zachrisson BU, Nyøygaard L, Mobarak K. Dental health assessed more than 10 years after interproximal enamel reduction of mandibular anterior teeth. Am J Orthod Dentofac Orthop. 2007;131(2):162-9.

56. Edwards JG. A surgical procedure to eliminate rotational relapse. Am J Orthod. 1970;57(1):35-46.

57. Pinson RR, Strahan JD. The effect on the relapse of orthodontically rotated teeth of surgical division of the gingival fibres--pericision. Br J Orthod. 1974;1(3):87-91.

58. Edwards JG. A long-term prospective evaluation of the circumferential supracrestal fiberotomy in alleviating orthodontic relapse. Am J Orthod Dentofac Orthop. 1988;93(5):380-7.

Yaz&'ma Adresi: Dt. Zeynep DE[.RMENC. Ba kent Üniversitesi Di Hekimli i Fakültesi Ortodonti AD 06490 Bahçelievler Ankara Tel : 0 312 2151336 Faks : 0 312 2152962 E-posta : zeynep.degirmenci@gmail.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bölge bizden ›fl›k h›z›- na göre daha h›zl› uzaklaflt›¤› için, kay- naktan bize do¤ru gelmeye çal›flan ›fl›k, hiçbir zaman bize ulaflamayacakt›r.. Bu, yürüyen

nition of acute cardiac allograft rejection from serial integrated backscatter analyses in human orthotopic heart transplant recipients: comparison with conven-

Metabolik sendrom olarak da bi- linen bu de¤ifliklikler, kalp hastal›¤›, tip 2 diyabet ve kanser dahil pek çok hastal›k ris- kini art›r›yor.. Araflt›rmac›lar

 Petrol hidrokarbonları içinde mikrobiyel biyodegradasyon çalışmalarına en çok konu olanlar n- alkanlar, siklo alkanlar ve aromatiklerdir.  Mikrobiyel degredasyona

[r]

Önerilen Eleman Say›s› = (Birimde Ortanca Çal›fl›lan Gün Say›s› X Toplam Çal›flan Say›s›) / 220 Önerilen Eleman Say›s› = (120 X 8) / 220 = 4-5 Bu eflitlikte

Bu çalışmamızda kliniğimize başvuran diyabetik hastalarda, mikrovasküler veya makrovasküler hasara bağlı olarak, gelişebile- cek olan koroner iskemi mevcudiyetini

Hastan›n bu flikayetlerle bir ay ön- ce baflvurdu¤u merkezde çekilen meme ultraso- nografisinde, her iki memede normal fibrokistik meme paterni ve sol meme retromamarian