SAYFA
4
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN______________
F. Baykurt - M.T. öngören
“ Herifçioğlu Saint Michel’de koyvermiş sakalı.
Nitsin ‘Bizim Köy’ü, nitsin Mahmut Ma- kal’ı.”
Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris’te ortak öğren
cilik yıllarında, Turan Güneş için yazmış bu di
zeleri.
Turan Güneş, Kandıralı, varlıklı bir ailenin ço cuğu, Galatasaray Lisesi’ni bitirip gelmiş Pa ris’e, hukuk okumakta.
Bedri Rahmi, belli ki kızmış Güneş’e ya da ta kılmak istemiş; Galatasaray’ı bitirmiş, varlıklı ai le çocuğunun ülke koşulları ve dertleriyle ilgisiz olduğunu ima ediyor.
Dizeler güzel, benzetme hoş, ama pek haklı değil. Sakalı Saint Michel’de koyvermiş olan de likanlı, sonra politikaya atılacak, ülkenin sorun larıyla haşır neşir olacak, kendi ülkesinin kültü rünü, Batı’yla kaynaştırarak, ama onu asla kay betmeyerek yaşayacaktır.
İkisi de iz bırakarak giden, Bedri Rahmi Eyü boğlu da, Turan Güneş de yoklar artık.
Ama yaşayarak bildiğimiz bir gerçeğin örne ğidir T. Güneş. Gerçekten de, Türkiye’de en iyi okulları bitiren, ama yaşamını ülkesine, halkına adamış daha başka aydınlarımız da oldu çok şü kür.
Dostum Mahmut Tali Öngören bunlardan
biriydi.
★★★
Robert College’i, ardından Columbia Üni- versitesi’ni bitirmiş olan Mahmut Tali Öngören ile Fakir Baykurt’u aynı gün toprağa verdik. Birbirlerine yakın yaşlarda aynı hastalıktan bir gün arayla yitip gittiler.
ikisi de derin izler, eserler bıraktılar yaşamla rında. Sevgi ve minettarlık duygulan uyandırdı lar çevrelerinde.
Burdur’un Akçaköy’ünde 1929 yılında doğan yoksul köylü çocuğu Fakir ile ondan iki yıl son ra İstanbul’da dünyaya gelen üç kuşaktan iyi eğitim görmüş burjuva kökenli varsıl Mahmut Tali’nin yaşam çizgilerini aynı doğrultuda birleş tiren nedir?
Başlangıçta çizgi aynı doğrultuya yönelmiyor du. Fakir köy çocuğu Gönen’deki Köy Enstitü- sü’ne gitmek olanağını bulurken, varsıl burjuva Robert College’in kapısından içeri giriyordu.
Köy Enstitülerinin ne olduğunu bilmeyenler, yarışın eşit koşullarda yapılmadığını düşünecek lerdir. Haklıdırlar ama, düşündükleri yönde de ğil.
• Ben de iyi bir okulda okumuş biri olarak bu Köy Enstitülülerin bizimle nasıl yarıştıklarını hiç anlayamaz, onları çok takdir ederdim.
Taa ki, Köy Enstitülerinin ne olduğunu anla yıp, oradan yetişmişleri tanıyana kadar.... • O zaman anladım ki üreterek öğrenen, öğre
nerek üreten, toprağın bağrından fışkırmış, ça
payı tutmayı da Balzac’ı okuyup yorumlamayı
da aynı hünerle yapmayı bilen bu insanlarla ya rışmaya kalkan biz klasik eğitimden geçmiş olanlar eşit olmayan bir yarışa arkadan başla yanlardık.
• ★ ★ ★
Her neyse, zaman ve Türkiye’nin koşulları, Fa kir ile Mahmut’un yaşam çizgilerini aynı doğrul tuya soktu. İkisi de baskılar, kovuşturmalar, ha pisler, işsizliklerle dolu yaşamlarının gergefleri ni, zorlu koşullarda, başarı motifleri ile dokuyor lardı. İkisi de kendi alanlarında başarılı ürünler verirlerken, aynı zamanda toplumsal savaşımın göbeğinde yer alıyorlardı.
Ayrı ayrı noktalardan yola çıkmış olan bu iki insanın yaşam çizgilerini birleştiren ise aydınlan ma tutkusu, ve kendi ülkesinin insanına duy dukları sevgi, yüreklerindeki barış çiçeğiydi.
■ Her ikisini de sevgi, saygı ve minnet duygula
rıyla anacağız hep.
Bizlere o kadar çok verdiler ve bu uğurda o kadar çok çaba harcadılar ve o kadar çok sıkın tıya katlandılar ki...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi