• Sonuç bulunamadı

Avni Arbaş

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avni Arbaş"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

77 Sû 197-0

/ / Vé

Avni Arbaş

SOKAK

K

imi resimler vardır, üstelik başarılı re­simler, bunlar yaratıldıklarından kırk yıl önce ya da kırk yıl sonra yaratılmış olabilirler ve hiçbir şey değişmez. Çünkü sanat tarihinin kilometre taşları arasında yer

almazlar. Zaman-dışı değillerdir; ama kendi dönemlerinin resmi de değillerdir.

20. yüzyıl sanatında Doğu ile Batı

arasındaki zaman farkı ancak saatle ölçülebilir. Ulusal öğeler, yerel renkler ancak bu

eşzamanlılıkta yer aldığında bir önem taşır. Zamanı es geçtiğinizde, evrensellik de sizi es geçer; yalnızca yerel ve ulusal olarak kalırsınız. Resminize attığınız imza Nazmi Ziya, Halil Paşa, Çallı İbrahim olsa da. Çünkü sizden önce yapılana, siz yeteneğiniz ölçüsünde ve sonradan katılıyorsunuz. Yerel konular, renkler çerçevesi içinde.

1940’lara değin, Türk resminin genel çizgisi budur: Kırk yıl önce ya da sonra yapılabilecek resmi yapmak. Çok genellemeden söylüyorum; kırkı yirmiye indirdiğimizde genelleyebilirim de.

Ama bu genelleme içine girmeyecek bir ressam, kendi kuşağında bir tek ressam varsa eğer, o da Avni Lifij’dir.

Kendi kendine resim çalışmaları yapan, çalışmalarını Osman Hamdi Bey’e gösterip ilgisini çeken ve yirmi-bir yaşında Paris’e gönderilen bu genç, Paris Güzel Sanatlar Okulu’ndaki akademik hocaların en akademiğinin atölyesine devam ettiği halde, nasıl olup da günün sanatını yakalayabilmiştir Paris’te?

Kendisinden önce ya da sonra gidenler, Osman Hamdi'den Çallı’ya değin, hep otuzar, kırkar yıllık bir gecikmenin ressamlarıdır. Halil Paşa’lar, Sami Yetik’ler, Osman Nuri Paşa’lar, hatta Nazmi Ziya ve Namık İsmail’ler dahil.

1900’lerin başlangıcında yalnız onu, Avni Lifij’i, Batı’nın güncel resim diliyle

konuştuğunu görüyoruz. Bu izlenimcilik sonrası dönemdir. Nabilerin ortaya çıktığı dönemdir. Kuşkusuz, Avni Lifij ne Fovdur ne de Nabi. Ama, resimlerinin büyük bir çoğunluğu her iki akımı da görüp algılamış bir ressamın, o günün resim diline sahip bir ressamın resimleridir. Seçtiğim bu resim bile bu savımı kanıtlamaya yeter.

İzlenimcilerin, artlarında bıraktığı en büyük miras, ışık, onun tüm resimlerinde olduğu gibi, bu resminde de kendini gösterir. İşığın bir renk sorunu olduğunun bilincindedir Avni Lifij . İstifin ve lekenin de. Monet, Seurat, Signac sevdiği ustalar olmalı. Bu ustaların resimlerini görüp gereken dersleri alan Avni Lifij, üç yıllık bir Paris yaşamından sonra 1912’de Türkiye’ye

döner. Yazık. Çünkü böylesi bir “ gözü” olan ressam, Paris’te daha uzun bir süre kalabilseydi “ resimde devrim” in görgü tanıklarından biri olabilirdi. Tüm resimleri, böylesi bir duyarlığı ve merakı olduğunu belgeler nitelikte.

Doğa, bu resimlerde çıkış noktası. Resmini yaptığı manzarayı değil, resmini, kendi resmini görünür kılmak istiyor. İşık ve renk. Renk ve ışık. Manzara belli belirsiz yer alıyor bu resimde. Fonda, mavilerin bitip, sarıların başladığı yerde bir cami izdüşümü mü var? Önde, lacivert içinde yükselen biçim bir teknenin bacası mı?

Bilmiyorum.

Üstelik bunların hiçbirinin önemi yok. Bu küçük resimde (13x18 cm) nesneler ve manzara öğeleri değil ilgimizi çeken, renklerin uyumu. İstif (kompozisyon) sözcüğünü bile

kullanamıyorum. Çünkü desen olmadığı gibi, istif de, akademik anlamda yok. Resme bir de tersine bakmanızı salık vereceğim.

Baktınız mı? Ne gördünüz?

Ne gördünüzse, resmin kendisini gördünüz. Çünkü bu resmin altı üstü yok. (Zaten ressamın imzası da yok.)

Hatta sağı ve solu da yok.

Yalnızca resim var. nerden bakarsanız bakın. Çağdaş bir resim karşınızdaki.

Yapıldığı döneme ait, o dönem içinde yer alan Avni Lifij’lerden biri. Bir simge olarak seçtim bu resmi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

4 mm kalınlıktaki yüksek yoğunluklu polietilen levhaların farklı kaynak takım uç geometrisi ile yapılan sürtünme karıştırma nokta kaynak deneylerinden aşağıdaki

Can Kıraç, hayal ettiği öz­ gürlük ile karşılaştığı özgür­ lüğün çok farklı olduğunu da vurguluyor. Toplum içinde, aile sorumlulukları devam ederken bir

Bu yılki fuarın bir özelliği de De­ koratif Sanat Eserlerine yer ver­ mesi, antika eserlerin yanı sıra günümüzde yapılan çeşitli eşya­ ların da sergilenm

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.

Kikuchi-Fujimoto hastalığı (histiyositik nekrotizan lenfadenit) nadir görülen, klinik olarak servikal lenfadenit ve yüksek ateş ile seyreden, kendini sınır- layan ve sıklıkla

ÜSTADIN JÜBİLESİNDE — Milyonlarca değerindeki pek çok yazma eserini Üniversite Kütüp­ hanesine hediye eden büyük mütefekkir Ibn-ül-Emln Mahmut Kemal için

Bizim serbest matbuat hayatımız yirmi iki seneden ibarettir ki bunun da beşi ittihatçıların umumi idarei-urfiyesiyle, dördü umumi harbin bütün sefaletleri ve