• Sonuç bulunamadı

Başlık: KOYUNLARDA DOGAL SARCOPTES LYUZU ENFESTASYONUNDA IVERMECTIN VE FENVALERATE İLE SAGALTIM DENEMELERIYazar(lar):ŞAHAL, Mehmet ;İMREN, Hüseyin Yılmaz;KARAER, ZaferCilt: 37 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001326 Yayın Tarihi: 1990 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KOYUNLARDA DOGAL SARCOPTES LYUZU ENFESTASYONUNDA IVERMECTIN VE FENVALERATE İLE SAGALTIM DENEMELERIYazar(lar):ŞAHAL, Mehmet ;İMREN, Hüseyin Yılmaz;KARAER, ZaferCilt: 37 Sayı: 3 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001326 Yayın Tarihi: 1990 PDF"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. O. Vet. Fak. Derg.

37 (3): 499-515. 1990

KOYUNLARDA DOGAL SARCOPTES LYUZU ENFESTASYONUNDA

IVERMECTIN VE FENVALERATE İLE SAGALTIM DENEMELERI

Mehmet Şahaıı Hüseyin Yılmaz İmrenz Zafer Karaer3 Bchandlııngsycrsuehe ıııit Ivermeetin und Fenvalerate an natürlieh mİt Sarcoptesraude

İnfizierten Sehafen

Zusammenfassung: Um die klinisclıe Wirksamkeit eines neuen

Avermectin Praparates (IvomecILTopkim-MSD Sharp u. Dohme)

lInd eines Fenvalerate Praparates (Fenetrinn) zu prüfen, wurden

Belıandlungsversuche an natürliclı Sarcoptesraude erkrankten 159

Selıafe (von denen 7 Lammer) im alter zwisclıen 1 monate und 5 lahre durclıgefülırt. Von alIen Tieren wurden Hautgeschabsel entnommen und parasitologisclı untersucht. Ansehfiessend wurden die Tiere der einzelnen Bestande in drei Cruppen aufgeteilt, ıvobei die eine mit [vermeetin in einer Dosierung von200 meg pro kg Kürpergewicht in Abstanden von

jeweils 14 Tage wiederholende injektion subkutan behandelt, stark

verkrustete Küpfe und Olu'en wurden mit einer Clyzerinlösung Zwecks Aufweiehung der Borken und Krusten jedentag eingerieben und der an-deren ein Fenvalerale von 0.1

%'

igen Emulsion in abstanden jeweils 7 tage wiederholende Waschbehandlung dreimal gewaschen. Die anderen Tieren blieben zur Kontrolle unbehandelt. Die Kontrolluntersuchungen fanden naeh 14 und 28 tagen stalt.

Von den 66 mit [vermeelin behandelten Sı'hafen konnten vol' der

Behandlung bei alien Tieren Röudemilben (Sarcoptes ovİs)

nachge-wiesen werden. 14 Tage nach der Behandlung konnten l10eh bei 7 Tieren leblose hzw. tote Milben gefunden werden. Nach 28 Tagen waren bei keinem der 66 Tieren mehr Raudemilben zu finden.

Von den 63 mit Fenvaleraıe behandelten Schafen konnten {[uch

vol' der Behandlung bei alien Tieren Röudemilben (Sarcoptes ovis) i Doç. Dr. A.Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı, Ankara. 2 Prof. Dr. A.Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı, Ankara. 3 Doç. Dr. A.Ü. Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı, Ankara.

(2)

500 M. ŞAHAL-H.Y. lMREN -z. KARAER

naehgewiesen werden. 14 Tage nach der Be/landlung konl1felı noch 25 Tieren lebende Mi/ben gefunden ıverden. Nal'h 28 Tageıı waren audı bei 8Tierenlebende Riiudemilben zujinden. Am e/1(leder Untersuclıuııgen wurden auclı 30 Kontrolltiereıı mit Ivermel'tin behandelt. Nal'h 28 Tagen Ii'aren bei keinem der 30 Tieren mehr Riiudemilben zu jim/en.

Aufgrund der vorliegenden t.'rgebnisse koll/ıte die sehr gute Wirk.ıam-keit (100 -prozentig) von lvermectin bei der BehandlUlıg der Schafdiude bestiitig! werden, wohingegen bei der Bekiimpjimg 1'011Raudemilbeıı mi! Fenvalerate von einem durehschııittich 83-prozentigen ErlııIg gesproehen werden.

Özet: Doğal Sarcoptes uyuzu ile enfekte, 1 ayltkla 5 yaş arası

152 baş koyun ve 7 kuzuda yeni bir preparat olan Feııvalerate ve Iver-meetin'in klinik etkinlikleri araşt1l'lldl. Tüm hayvanlardan deri kazmtısı öl'11ekleri almamk parazitolojik olarak incelendi. Ağıl/ardak ihasta hay, vanlar üç gruba ayt/larak, birinci gruba,' 200 ml'g / kg dozda

ı

4 gün arayla iki kez subkutan Ivermectin ve, baş ve kulaklardaki kabuklartll yumuşatılması amacıyla hergün dıştan Gliserili solusyonuyla ji-iksiyon yaptlm'ak kabuklar yunıuşatıldı. Diğer grub ise 7 gün arayla üç kez

%

01'lik Fenvalerate emulsiyonu ile yıkandı. AlItldakidiğer hayvanlar sa,~altıma alınmadı ve kontrol grubu olamk ayuldl. Denemeye almaıı koyunlar 14. ve 28. günlerde klinik ve parazitolo;ik yönden kontrol edildi.

[vermeetin

+

Gliserin uygulaması yapılan 66 koyunuıı tümünde

sağaItım öncesi uyuz etkenlerine (Sarcoptes ovis) rastlandı. -";ağaltım uygulamasmdan 14 gün sonra, 7 hayvanda caıısız veya ölü uyuz etkenleri

saptandı. Yirmisekiz gün sonraki muayeııelerinde ise 66 hayvanm

tümünde uyuz etkenleri bulunamadı.

Fenvalerate uygulama.ı'! yapilan 63 koyunun tamamlılda, sa.~altım öncesi uyuz etkenleriııe (Sarcoptes ovis) rastlaııdl. Sa/taltıından J4 gün

sonra grubtaki 25 koyunda, 28 gün sonraki muayenelerde ise 8

ko-yunda, hala uyuz etkenleri bUIUlımaktaydl. Amştırma sonunda 30 kont-rol hayvanma [vermeetin

+

Gliserin solüsyonu uygıtlandı ve bu hayvan-larm 28. gündeki kontrol/at/nda hiç bir uyuz etkenine mstlanmadı.

Araştmiladan elde edilen sonuçlara göre,' koyunlardak i uyuz

sağa/t1l11lnda, Iverl1lectin i Gliserili uygulama.ıll/ııı çok iyi etkisi olduğu

(%

100) kmııtla/1(li. Dıştan yıkanw tarZlılda Fenmlerate soıiis-yonunun uyuz etkenleriyle miil'ade!edekihaşart oranıııııı ise urtalama

(3)

KOYUNLARDA DOCii\L SARCOPTES UYUn:

Giriş

501

Salgın ~eyirli uyuz hastalığına bağlı ekonomik kayıplar, bütün cvcil hayvanlarda olduğu gibi koyunlarda da büyükönem t3.~lmaktadır.

Koyunlarda uyuz; et ve süt verimindc azalmaya, kilo kaybına, ayrıca yapağı kalitesinin düşmesine ve yaı)ağı bybına neden olabildiği gibi, derinin deri endüstrisinde gerektiği şekilde değerlendirilemcll1csine de yol açmaktadır. Bu yüzden halen birçok ülkede uyuz, bildirimi zorunlu salgın hastalıklar içerisinde yer alır ve mücadelesi biZlat devlct tant-rından yürütülür.

Koyun uyuzunu meydana getiren cıkenler vücutta yerleşim yeri olarak değişik bölgeleri scçerler. Bunlard,m Sarcopfes ovis baş bölgesine yerleşerek baş uyuzunu, Psoropfes ovis genellikle gövde li7.erine yer-leşir ve vücut uyuzunu, C/ıoriopfes ol'İs ayaklarda, ayak uyuzunu mey-dana getirir. Democ/ex avis ise kıl foliküllcri ile yağ bezlerine yerleşerek koyunların demodektif uyuzunu oluşturur (6, 12). Uyuz etkenleri vücutta böyle değişik yerleşim bölgelerini tercih ettikleri gibi, deri üzcrinde de farklı yerlerde yaşamlarını sürdürürler. Psaropfes ovis ve Clıoriopfes avis dcrinin üst tabakalarında yerkştiği halde, Sarcoptes ovis derinin daha çok alt katmanlarına (Str. granulosa) tüneller açarak girerler (5, 9, 12). Demadex ovis ise yukarıda açıklandığı gibi kıl folikülleri ilc yağ bezlerine yerleşirler. Etkenlerin farklı yerleşim böl-gelerinin bilinmesi tanıda olduğu gibi sağaltıında da stratejiyi sap-tamak için önemlidir. Örneğin; boyun ve baş bölgesinde yerleşn,iş bir uyuz tablosunda tanı 'imacıyla deriden kazıntı alınması gerekirse, etkenin (Sarcopfes ol'is) daha derin tabakalara yerleştiği kabul edi-lerek, diğer vücut Vt' ayak uyuZLma göre deri kazıntısını'!. daha derin

alınması gerekmektedir. Doğal ol,mık bu durum, sağaltım uygula-malarıııda da aynı şekilde olrm!.ktad1r.

Hastalık olaylarında ilk dikkati çeken semptom, yerleşim) erlerin-de ortaya çıkan şiddetli kaşıntıdır. Hayv~tl1lar kaşıntı dolayısıyla baş-larını bir yere sürterlcı, ayaklarıyla kaşınmaya çalışırlar, kaşıntı yerini ısırır, kanatır vc yalarlar. Yaygın uyuz olaylarında hayvanlarda sürekli huzursuzluk vardır, hastalar başlarını duvarlara çarpma, oraya-buraya ko~uşturımı gösterirler. Daha sonraki dönemlerde deri üzerinde; kabarcık, kepeklenme, kabukjanma ve hiperkeratoı oluşur. Kıllarda dökülmc ve eksudasyon şekillen.r. Hipcrkeratoı sonucunda deride kuruma, çatl,Lma, kalınlaşma ve kıvl"ll1llar meydana gelir (6, 23, 26).

(4)

502 M. ŞAHAL-H.Y. İMREN-Z. KARAER

Baş uyuzunda, derı üzerindeki kalınlaşmalar ve kıvrımlar, deride yüzeysel yerleşen vücut ve ayak uyuzu etkenlerine oranla daha faz-ladır. Bu yüzden sağaltıın amacıyla yapılacak banyo şeklinde ilaç uygulamalarında, uygulama öncesi uyuzlu bölgelerin gliserin, vazelin veya salisilik asit pomadı ile yumuşatıldıktan sonra üstteki keratin-leşmiş tabakanın kaldırılmasını takiben ilacın uygulanması önerilmek-tedir (5, 6, 12). Ayrıca Sarkoptik ve Korioptik uyuzda kullanılacak ilaç dozlarının da psoroptik uyUla göre biraz yüksek tutulması gerek-mektedir (9,24).

Uyuz etkenlerinin hayvandan hayvan''! buluşması, genellikle hasta hayvanın sağlam hayvanlarla direkt teması sonucu olmaktadır.

Bununla birlikte seyrek de olsa ağıldaki araçlar, temizlik malzemeleri veya bakıcı personel aracılığı ilc de indirekt bulasma gerçekleşebilir (5, 19).

Genellikle kış aylarında, hayvanların ağııda uzun süre birarada tutulmaları, ayrıca kışın derİnin iyi bakılamaması ve yetersiz bes-lenme gibi derinin rejenerasyon yeteneğini azaltan durumlar biraraya geldiğinde, uyuz olaylarında artış ve salgın haline dönüşmeler ortaya çıkmaktadır (6, 12).

Bu güne kadar hayvanlarda uyuz sağaitımında, diğer evcil hay-vanlarda olduğu gibi çeşitli sentetik akarisid ilaçlar kullanılmıştır (13, 15, 17, 18, 19). Bu çalışma ile ülkemizde son yıllarda üretilmiş enjek-tabı (sc) uygulanan Ivermectin grubu ile, banyo şeklinde uygulanan sentetik piretroidlerden Fenvalerate'ın etkinlik derecelerinin karşı-laştırılmalı olarak incelemenin yararlı olacağı düşünülmüştür.

Ivermectin'ler 8 adet geniş spektrumlu antiparaziter gruptan oluşmuştur. Bunlar, toprak mikroorganizmalarından "Streptomyces avermitilis"in fermenta.syon ürünü olup macrocyklique laktonlara da-hildir. Yeni kromatografik ayırım metodları yardnnıyla; Avermectin Ala, A2a, B2b ana kompenentleri ve A ib, A2b, BI b ve B2b yan komponentleri izole edilmiş bulunmaktadır (7).

Ülkemizde bulunan Ivermectin (IvomecR- Topkim, MSD)

%

80,22-23 Dihydroavermcctin Bla ve

%

20,22-23 Dihydroavermcctin B

ı

b 'den oluşmaktadır. ilacın artropodlar üzerİne etkisi, ventral internöron kollarındaki impulsların eksitatorik motor nöronlara geçişini durdurarak, artropodlarda felç oluşturmasıyla. ortaya çıkar (ll 16).

(5)

KOYUNLARDA DOGAL SARCOPTES UYUZU 503

Piretroidier doğal piretrinlerin sentetik deriveleridir ve allethrin, cypermethrin, decamethrin, fenvalerati, fulivatinate, permethrin ve tetramethrin gibi çeşitleri içerir. Genelolarak bunlar, doğal piretrin-lerden daha etkili ve daha az toksiktir. Deriden emilimleri çok azdır. Sentetik piretroidlerden Fenvalerata (FenetrinR) memeliler üzerinde

kullanılabilen en az toksik etkili insekıisitlerdendir. Kontakt yolla etkir. ilaçla temas eden artropodlarda sinirler üzerine etkisi dolayı-sıyla paraliziere neden olmaktadır (2).

Materyal Ye 'Metot

ı-

Deneme Hayvan/art:

i989 kış ve ilkbahar aylarında, Ankara yöresi köylerinde doğal uyuz enfestasyonunun görüldüğü ağıllaıda bulunan Akkaraman ve Mor-karaman ırkına ait, 4 haftalıkla 5 yaş arası orta veya şiddetli derecede u-yuza yakalanmış i59 kuzu ve koyun araştırma materyalini oluşturdu.

2- K/inik Muayene/er:

Hastaların klinik muayenelerinde özellikle; baş, dudak, burun kenarları, kulak, boyun, gövde, skrotum ve ekstremiteler derisindeki değişiklikler incelendi. Lezyonlu bölgelerde oluşan kabuklanma dere-celeri kaydedildi. Tüm hayvanların, ilaç uygulamasından önce, 14. ve 28. günlerden sonraki klinik ve parazit{)lojik olarak deri kazıntıs! örneklerinin muayeneleri yapıldı.

3- Örnek/erin Top/anması:

Sağaltım uygulamasından önce. tüm hayvanlardaki kepekli ve kabuklu lezyonlar kaldırıld,ktan sonra kenar kısımlarından bistüri ya.rdımıyla kanatıncaya kadar kazınarak, ağzı lastik tıpa ilc kapatıl-mış, içinde

%

1O'luk KOH bulunan şişelere deri kazıntısı örne.kleri alındı. Sağaltımı takibeden 14'ncü gün ve 28'nci günlerde de aynı şekilde deri kazıntısı örnekleri ıoplandı.

4- Mikroskopik Muayene/er:

Laboratuvara getirilen

%

1O'luk KOH'li deri kazıntıs! örnekleri Him üzerine alınıp iyice ezildikten sonra lam el kapatılıp hafifçe ısıtıldı. Bunu takiben, binakuler araştırma mikroskopunda IOO'lük büyüt-melerde parazitlerin muayeneleri yapıldı. Sağaitımdan sonraki 28'inci günde ise bu incelemelere ilaveten ayrıca, santrifüjle çoğaltım yöntemi uygulandı.

(6)

SOl M, ~AI-:IA!.-I-:I,Y, iMR[N 1. KARAFR

5- i/acııı Kul/am/mas!:

Araştırm,ıda kullanılan !vernıeetiıı (IvomecH), 200 meg/ kg dozda. sc. yolla koltuk altı derisi altına. 14 gün arayla iki kez uygu-landı. Kepeklenme ve kalın kabııklanma. görülen şiddetli olaylara kabukların yumu~atılması için her gün gliserinle friksiyon yapıldı.

Diğer prepJ,rat olan Fenvaleratc (Fenetrinn)

%

0.1 oranında sul,uıdırılarak hcr koyuıı<ı 1.5 litre karışım hesabcdilerek, hastaların Iczyonlu k ısımları bsti k ddi ven k ullanarak süngerle. bi rer hafta arayla üç kcz yıkandı.

6 Deııeme IIayvan/amlın Gi'ııp/andll'l/ma,ı'ı:

Denemc hayvanları ilaçlarm uygulama amacına göre 3 ayrı ağılda gru pland irı Imıştı r.

J. Ağı!: Bu ağılda bulunan 30 koyun ve 7 kuzudnn 13 koyuna Fenvaleratc, 7 koyun ve 7 kuzuya: isc Ivcrmcetin

+

Gliscrin solüs. yonu (dıştan) uygulanmış, LO baş koyun ise kontrololarak ayrılmıştır.

JI. Altı!: Bu ağılda bulunan 47 koyundan IS'İne Fenvaleratc, i9'unal vermeetin j- G liscrin sol üsyonu (dıştan) uygulanmış, LO baş koyun kontrol bırakılmıştır.

III. A{tI!: Bu ağıldaki 75 koyundan 32'sine Fenvalerate, 33'üne Ivermcetin -! Gliserin solüsyonu (dıştan) - uygulanmış, LO koyun sağaltıma alınmayarak ayrı bir bölmede kontrololarak bırakılmıştır.

Bulgular

Araştırmada üç ağılda bulunan toplam 152 Akkaraman ve Mor karaman ırkı koyun ve Akkaraman ırkı 7 kuzuda, dışbakıda; özel--liklc baş, kulak ve ekstremitelcr olmak üzere, deride kalınlaşma, kabuklanma, kepeklcnme, deri Lıtmanlarında kıvrımlaşma, kunıma ve şiddetli kaşınıı saptandı. Şiddetli uyuz olgularında boyun, sırt ve hatta koçlarda skrotum ve koyunlarda nıeme dcrisi üzerİnde aynı layonların gelişmiş olduğu gözlendi.

Her üç ağıla ait koyun ve kuzulardan sağaltını öncesi alınan deri kazıntısı örneklerinin parazitolojik muayenelerinde, tümünün yoğun olarak Sarcopıes (His ile enfektc oldukları saptandı (Şekil 1).

i. Ağııda Fertvalerate ilc sağaltıhm 13 hayvanın 9'lInda baş böl-gesinde lokalize kabuklanma, 4'ünde ise generalize kabuklanma olıı~-tuğu gözlendi. Koyunların 14 gün sonra yapılan klinik kontrollarında

(7)

KOYUNI.ARDA DO(iAl SARCOPTES UYUZU

Şekil I. Sarcopıes ovis eıkeni (Sarcopıes ovis, etwa 100 fac;, vergr.)

. .

kabukların yer yer dökülmeye başladığı, 8 koyunda az bir kabuklan-ma kaldığı, 5'inde ise kabukların dökülmemiş olduğu dikkati çekti. Bu hayvanların deri kazınliSt örneklerinden yapılan parazitolojik muayenelerde 5'inde (% 38.5), canlı uyuz etkenleri görüldü. Yiı 111

i-sekizinci günde yapılan klinik kontrollarda,

ı

i koyunda kabukların tamamen döküldüğü ve kılların yeniden çıkmaya başladığı ve kaşıntı-nın kaybolduğu saptandı. Bu koyunlardan yapılan parazitolojik muayenelerde cansız veya ölü etkenlere rastl,md,

(%

15.4) (Grafik

I). Diğer i

ı

koyunda klinik bir iyileşme ile birlikte parazitolojik muayenelerindt: de etkene rastlanmadı (Tablo I).

(8)

L.---J ! ve...mectir. g:,serin scl - Kontrof 100 'CO O 91 40~ i i • '2 5 14 28 lII. AGIL o 1001CC100 '!o POZlileLIK 100 O 14 .28 II. AGIL ~C ::

---,

3591 i 22 2 f o 100'00100 "'o PCZI:IFLlK GJ!\iER 100 ıeo 14 3 --, 38 5: i v : 5 4 O C ~!. 28 AG!L ICO'C01::0 % POZ:::F~IK

Grafik ı. Koyunlarda doğal Sarcoptes ovis enfestasyonunda sağaltım öncesi ve sağaitımdan sonraki 14 ve 28. günlerde, ağıılarda derinin parazitolojik muayenesinde saptanan % pozitirıik dereceleri.

(9)

Tablo). Koyunlarda doğal Surcoptes ovis enfestasyonunda sağaltun öncesi ve sa~allımdan sonraki 14 ve 28. günlerde deride saptanan klinik değişiklikler ve parazitolojik muayene sonuçları

O{ II ~4.() iD 100.0 O O O

!

ı

i Sağaitım öncesi 14 Gün Sonra

i

28 Gün Sonra

i

! Kabuklanma i" parazitoIO-ji-k-n-ıU-a-y-e-ne-ı--K-a~bu-k-ı-a-m:--I parazitol~jik m-=-:~~-:! Kabuklama i parazitolOj~~ -::ayene

I 'sağaltımda Ha~ta i derecesi sonucu derecesi ,onucl" derecesi sonucu

ANğo•l:I' kullanılan : hayvan ,- - -1---: -, - i Pozitif INcgati( I-I---! ,---, -- ----.---1

---ilaçlar sayısı .• 0 i ii iIII i --- ~/ - i°ı' O" . i i ii III -1-, 0/ -- 0/. O" i Iİİ i iii i -'- 0/

, lt /0 i' • i 'D ,''). i' 'i /0 --- ---_.---,---_._---,---1-1- -'---1-- ---1---:.._--:.._---- ._- --,----Fenvaleratel13 19413110010,01,,, 8" '-,lS.5' 8 /-ı_s'ıı'/. 2 1~,4 Jvernıect in ! i +Gliserin 14 43 S 2 14 100 OiOi i 4 3 2 14_3 128:'71141-'-soliisyonu i i I Kontrol. i lo LO LO, 100 : Oi O B 2, LO 100.0 i O! O ,- i - i 6 4 i LO 1000 --: --- - -!- - -;---'--:---1---- -j --- ----1- ---1-

---I,

! i Ferıvalerate IB 18 IBI 100 (10'-115: 3!-, 7! 38.9 II,!'I.I 144- - 4 722 1~1 77. Rı,

I Ivermectin 'i i

'I

I ' i

iı 2 .1';~ı~~~~~n i. 19 il_ - i 141 5 19! i00 iı O O Iı'.. - ! 16 'I' 3

--i

2 'i i0.51 ı7 , 89 SI 19 - i -' : O c i 19 i 100.o ,

Kontrol. , _1_0_1_- __

-_1

10 i -- 10' 100 O ~ O --- i - 7 3 LO lOO.O! o' O ,-- - i 6 4 LO 100.0

i

O'i O i

11--:

iv:~.~~~~~~~e

J2 r- - ;

i

24,nl

100

1,1,1

1-- '11-1-7- Iİ21-46-

---81-1":'-

;4ü.61

19-.5941,2363

,-,I~

4:125-1,,1-,,:51

3 -' Gliserin 33! - 7 22! 4' 33 100 O O 3 9. i 30 90. i I O! O i 33 100.0! i solüsyonu 'i i i i LOi' Kontrol" Lo LO LO 100 O O - - 6 4 i LO 100.0 O O 6 4 100.0 O O O : Kabuklanma yok. J : Kabuklarıma az.

ır :

Lokal kabuklanına. III : Generalize kabuklanma

0* Kabuklanma yok, deri düz, kıllar yeniden çıkmaya başlamış.

••• Kontrol grubundaki deney hayvanları araştırma sonunda ivermectin ile sağallıma alınmış ve bütün grubtaki hayvanlar sağaitımdan sonraki 2B'nci günde iyileşmişlerdir.

(10)

M. SAIIAIII.Y. i\1RLN.z. KARAJ-:R

Aynı ağılda, sc. Iyermectin cnjeksiyonu Ye dıştan Gliserin frik. siyonu ilc sağ,ıltılan 14 kOYLlI1un (Tsi kuzu) sağaitım öncesi yeı.ptlan parazitolojik mua.yenelerinde, enfestasyon oranının

%

100 olduğu görüldü. Bu ağılda bulunan 7 koyundan Yinde lob\. Tsinde ise gene ralize kaşıntılı bhuklanmaların geli~tiği (baş hölgesi, tırnakların korona bölgelerinde Ye memelerde) kaydedildi. Analarıyla hir arada tutulan birer ,ıylık 7 kuzunun 4'ünde kılsız bölgelerde kırmızı renkte 0.5 cm. çapında kaşıntllı nadiillerin oluştuğu, 3'ünde ise burun üstü ve yanaklard,ı hiperkeratotik değişikliklerin m eydil.n ,'. gelmiş olduğu görüldü. S,l.ğa1tım sonrası 14'ncü günde, k<ıbuklu Jezyonların döküI-meye başladığı, 3 kuzuda kabukların döküldüğü. yerlerinde kılların çıkmaya haşladığı, diğer 4 kuwda ise nadüllerin kaybolduğu \e ka-şıntının ortadan kalktığı s,ıptandı. Dört koyund,ı HZ hir kabuklanma

kaldığı, 3'ünde lob.l kabukl<ınma od,ıklarının henüz dev,'.m ettiği dikkati çekti. Bu sağaitım grLıbund,ı. 14'Lincü günde yapılan p,ıra-zitolojik muayenelerde, cansıZ etken bulunan koyun s:wısının 2'ye

(%

14.3) gerilediği s,tptandı (Grafik I). Yirmisekizinci günde yapılan klinik muayenelerde, kabuklu Iczyonların tamamen döküldüğü, kılların yeniden çık maya başladığı ve kaşıntının lamamen ortadan kalktığı görüldü. Tüm koyunlard,ı klinik hir iyileşme ile birlikte bunlardan alımı.n deri kazıntı örneklerinin parazitolojik muyane-lerinde de eıkene rastlanmadı (Şekil 2). Bu ,•.ğılın ayrı bir bölme-sinde ıunılan LO konırol haywnının. deney başlangıcında Ye 14-28' inci günlerde yapıl,w klinik ve parazitolojik muayenelerinde cnfes-tasyonunun giderek yaygınlaştığı saptandı,

2. Ağııda Fcnvalerate uygulanan 18 koyunun hepsinde, lokaliz~ kaşıntılı bir kahuklanmanın oluştuğLI görüldü. Bu hayvanların 14 gün sonraki klinik muayenelerinde, i5 koyunda hbukların yer yer dökülmeye b,ışladığı, 3'ünde ise lokal kabuklanma odaklarının devam ettiği. kaşıntının ,t.7aldığl saptandı. Bu hayvanların deri kazın-lısı örneklerinden yapıhm mikroskopik muayenede Tsİnde

(%

38.9) canlı uyuz etkenine rastlandı. Aynı hayvanların 2S'inci gün yapılan klinik konlroll,ı.rında, 14 hayvanda kabukların ıamamen döküldüğü, kılların yeniden çıkmaya başladığı, kaşıntının tamamen ortadan k,ıldığı dikkati çekti. Dört koyunda ise lokalize kabuklanmaların henüz tam olarak döklilmcdiği ve hafif bir bşıntının devam ettiği görüldü. Hayvanların deri kazıntısı örneklerinin mikroskopik mua-yenesinde. yalnızca lezy()nları bulunan 4 koyunda

C~

22.2) canlı etkenlere r<ı.stlandı (Gmfik 1). Böylece topla.m 14 koyunda

(%

77. S), klinik bir iyileşme ile birlikte mikroskopik muaycnede de etkene

(11)

rast-KOYUNLARDA DO(;AL SARCOPTES U) UZU 509

Şekil 2. Koyunlarda Sarcoptes ovis olgularında lvermectin -;- Gliserin solüsyonuyla sağaitım öncesi (solda) ve sağaitımdan 4 hafta sonraki durum (sağda). (Sarcopıes ovis-Infektion bei Schafen vor (linke Seite) und 4 Wochen nach der

[vermeeıin .j. Glyzerinlösung Behandlung (rechıe Seite»).

lanmadı (Tablo I). Bu ağılda Ivermeetin

-+

Gliserin solüsyonu uygulanan 19 koyunun i4'nde baş bölgesinde lokal kabuklanma odakları, 5'nde is~ generalize (baş, tırnakların korona bölgesi, meme ve skrotumda) kaşıntılı kabuklanmaların gelişmiş olduğu görüldü. Bu hayvanların 14 gün sonraki klinik gözlemlerinde, 16 koyunda kabukların dökülmeye başladığı, 3 koyunda ise generalize, az kaşıntılı kabukların devam etıiği gözlendi. Tüm hayvanlardan alınan deri kaLıntısı örneklerinin parazitolojik muayenelerin'de yalnızca 2 ko-yunda

(%

10.5) ölü uyuz etkenine rastlandı. Yirmisekizinci günde yapılan klinik kontrollarda tüm hayvanlarda kabukların tamamen döküldüğü, kılların yeniden çıkmaya başlamış olduğu ve kaşıntının kaybolduğu gözlendi. Koyunların tümünden bu dönemde alınan deri kazıntısı örneklerinin parazitolojik muayenelerinde etkene rastlan-madığı gibi, klinik olarak da belirgin bir iyileşmenin ortaya çıktığı saptandı (Şekil 2). Bu ağııın ayrı bir bölmesinde tutulan

Lo

kontrol

(12)

510 M. ŞAl-l'AL-HYiMREN-Z. KARAER

koyununun deneme başlangıcında ve 14 ila 28'ncİ günlerde yapılan klinik ve parazitolojik muayenelerinde, enfestasyonun giderek yaygın-laştığı gözlendi.

3. Ağıldaki 32 koyun, yalnızca FenvaJerate ile dıştan yıkama tarzında denemeye alındı. Bu hayvanların 8'nde lokal kabuklanma, 24'nde generalize kabuklanma ve kaşıntı odakları (baş, tırnakların korona bölgesi, skrotl1m ve memede) saptandı. Birinci yıkamadan 14 gün sonra yapılan klinik kontrollarda, 28 hayvanda yer yer lokal kabuklanma, 4 hayvan da ise generalize kabuklanma odaklarının devam ettiği gözlendi. Alınan deri kazıntısı örneklerinin mikroskopik muayenelerinde 13 hayvanda (% 40.6) canlı uyuz etkenine rastlandı (Grafik 1). Yirmisekizinci günde yapılan kontrollarda 26 hayvanda kabukların tamamen döküldüğü, kılların yeniden çıkmaya başladığı ve kaşıntının ortadan kaybolduğu (Şekil 3), 6 koyunda İse lokal kabuklanma ve kaşıntılı lczyonların devam ettiği dikkati çekti. Tüm hayvanlardan alınan deri kazıntısı örneklerinin mikroskopik muaye-nelerinde 4 koyunda canlı etkene rastlandı

(%

12,5) (Grafik 1). Bu sağaltım uygulamasında toplam 28 koyunda

(%

87.5), klinik iyileşme ile birlikte mikroskopik muayenelerinde de etkene rastlanmadı.

Şekil 3. Koyunlarda Sarcoptes AYİs olgularında Fenyaleratc İle sağaltım öncesİ (solda) ye sağaitımdan 4 hafta sonraki durum (sa~da).

(Sarco~lles oYİs-Infektion bei Schafen yar (Iinke Seite) und 4 \Yochen nach der Fenyalcrate Behandlung (rechte Seİte)).

Bu ağııda lvermectin -\- Gliserin solüsyonu (dıştan) uygulanan 33 koyunun klinik muayenesinde, 7 koyunda az miktarda kabuklan-ma, 22 koyunda baş bölgesinde lokalize kabuklanma, 4'nde ise gene-ralize kabuklanma (baş, ekstremite vı; skrotumda) gözlemlendi. Birinci enjeksiyondan 14 gün sonra yapılan klinik muayenelerde, 17 koyunda

(13)

KOYUNLARDA OOGAL SARCOPTES UYUZU Sıl

az mikta rda kabuklanma, i6 koyunda ise dökülmeye başlayan lokal kabuklanmalar saptandı. Aynı hayvanlarda, deri kazıntısı örneklerin-den yapılan mikroskopik muayenelerde, 3 koyunda

(%

9. i) ölü etkene rastlandı. Yirmisekizinci günde yapılan klinik kontrollarda; koyunların tümünde kabukların döküldüğü, kılların yeniden çıkmaya başladığı ve kaşıntının kaybolduğu gözlendi. Bu hayvanlardan alınan deri kazıntısı örneklerinin parazitolojik muayenelerinde hiçbirinde (% O) etkene rastlanmadı (Grafik I). Bu sağaitım uygulamasında hayvanların tamamında klinik iyileşme görüldü, parazitolojik yok-lamalarda etkenIere rastlanmadı.

Diğer ağıllarda olduğu gibi bu ağılın ayrı bir bölmesinde tutulan LOkontrol hayvanının deney başlangıcında, 14 ve 28'nci günlerde ya-pılan klinik ve parazitolojik muayenelerinde bol miktarda SarcopIes ovis'e rastlandığından, enfestasyonun giderek yaygınlaşmış olduğu saptandı (Tablo I).

Araştırma bitiminde, deneyler süresince elde edilen verilerin ışığı aitında 3 ayrı ağılda kontrololarak bırakılan toplam 30 kontrol hayvanına Ivermeetin

+

Gliserin (dıştan) uygulamaları yapıldı. Bu hayvanların 14'ncü gündeki klinik muayenelerinde, kabukların 22 hayvanda dökülmeye başladığı, 8'nde kabukların henüz dökülmediği görüldü. Deri kazıntısı örneklerinin parazitolojik muayenesinde ise 4 koyunda

(%

13.3) etken e rastlandı. Bu hayvanların 28'nci gün yapılan klinik muayenelerinde kabukların tamamen döküldüğü, kıııarın yeniden belirgin bir şekilde çıkmaya başladığı ve kaşıntının kaybolduğu saptandı. Aynı gün içerisinde yapılan deri kazıntısı ör-neklerinin parazitolojik kontroııarında ise tüm koyunlarda etken bulunamadı. Ayrıca 28'nci günde yapılan parazitolojik kontrollarda canlı uyuz etkeni bulunan Fenvalerate grubuna ait 8 koyuna, Iver-mectin -.:.-Gliseriıı uygulamaları yapıldı. Bu hayvanların 14'ncü gündeki klinik muayenelerinde kabukların döklilmeye başladığı, deri kazıntısı örneklerinin parazitolojik muayenelerinde ise ölü uyuz etken-lerine rastlandı. Yirmisekizinci günde yapılan klinik kontrollarda, hastalarda kabukların tamamen döküldüğü ve kaşıntının azaldığı gözlendi. Deri kazıntısının muayenelerinde de hiçbir uyuz etkenine rastlanılmadı.

Denemeler süresince, 3 ağııda bulunan hayvanlara uygulanan ilaçlara ait herhangi bir toksikasyon belirtisi kontrollar süresince gözlenmedi. Birinci ağılda, hayvanlarla sürekli ilgilenen aile fertlerinden bir kişinin kolunda, devamlı temas sonucu meydana geldiği anlaşılan

(14)

512 M. ŞAHAL-H.Y. iMREN-Z. KARA ER

uyuz belirtilerine rastlandı. Aynı kişinin hastahanede yapılan kontro-lunda da uyuz'a yakalandığı doğrulandı.

Tartışma \:e Sonuç

Şimdiye kadar koyunlardaki uyuz olaylarının eradikasyonu için çok sayıda akarisid etkili ilaçlar çeşitli dozlarda uygulanmıştır (9, 13, LS, 17-19). Araştırmada elde edilen sonuçlardan görülebileceği gibi İvermectin --:-Gliserin solüsyonu uygulaması yapılan ağıııarda.

Sarcopıes ovis etkenlerine karşı

%

100'lük bir başarı elde edilmesine karşın, aynı etkeniere Fenvakraıe solüsyonunun

%

Ol 'lik çözeltisinin uygulandığı birinci ağııda

%

84.6, ikinci ağılda

%

77.8, üçüncü ağııda ise

%

87. S'lik bir başarı elde edilmiştir (Tablo ı).

Fenvalerate

(%

OL'lik) solüsyonu uygulanan birinci ağııda, sağaltımdan 14 gün sonra

%

38. S (S örnek) oranında canlı uyuz et-kenine rastlanılmasına karşın, aynı ağılda Iveımectin enjeksiyonu

+

Gliserin solüsyonu (dıştan) uygulanan koyunlard<ı 14'ncü günde,

%

14.3 (2 örnek) oranında uyuz etkenlerinin öldüğü dikkati çekmiştir (Grafik I).

Sağaitımdan 28 gün sonra, Fenvalerate uygulanan koyunlarda

%

iS.4 (2 örnek) oranında uyuz etkenleri bulunmuş, fakat bu etken-lerin cansız veya ölü oldukları saptanmıştır. Ivermectin ve dıştan Gli-serin solüsyonu uygulanan koyunlarda 28'ncİ günde, deri kazıntısı örneklerinden hiçbirisinde uyuz etkenine rastlanılmamıştır.

İkinci ağılda Fenvalerate uygulanan koyunlarda, sağalt-ıından 14 gün sonra, deri kazıntısı örneklerinde

%

38.9 (7 örnek) oranında canlı uyuz etkenleri bulunmuş, Ivermectin --1-Gliserin uygulanan hay-vanlarda,

%

10.S (2 örnek) oranında cansız uyuz etkenine rastlanıl-mıştır. Fenvalerate uygulananların deri kazınıısı örneklerinde 28 gün sonra,

%

22.2 (4 örnek) oranında canlı uyuz etkenleri saptanmıştır. lvermectin'le sağaltılanlarda İse canlı uyuz etkenine rastlanılmamıştır.

Üçüncü ağııda Fenvalerate uygulanan koyunlardaki deri kazın-tısı örneklerinin sağaltııııdan 14 gün sonra

%

40.6 (I 3 örnek) ora-nında canlı uyuz etkenlcriyle bulaşık olduğu görülmüş, Ivermeetin uygulanan grupta ise

%

9. i (3 örn~k) oranında cansız veya ölü UyUZ

etkenlcribulunmuştur. Yirmisekiz gün sonra, Ivermectin ik sağaltılan grupta uyuz etkenlerine rastlanılmaını~, Fcnvalerate grubundaki ko. yunlarda ise deri kazıntısı örneklerinde

%

12. S (4 örnek) oranında canlı uyuz etkenleri saptarı.ınıştır.

(15)

KOYU~LARDA DO(;AL SARCOPTES UYUZU 513

Araştırma bitiminde ,~ğıııardaki, hem Fenvalerate grubunda bulu-nan ve canlı uyuz etkenleri saptanan, 2'nci ağılda 4 ve 3'ncü ağıldaki 4 koyun, hem de kontrol grubunda bulunan 30 koyuna lvermectin

-1- Gliserin uygulaımı.lan yapılmış, bu hayvanların sağaitımdan 28 gün sonraki deri kazıntısı örneklerinin muayenelerinde etkenlere rastlanıl-mamış ve (vermeetin --1-Gliserin'lc lIyuz sağaltımında

%

100'lük bir iyileşme saptandığı görülmüştür.

Araştırmada Ivermectin'in 200 mcg / kg dozda subkutan enjek-siyonuyla elde edilen sonuçlar, bu konuda yapılan diğer çalışmalarda ilacın, gerek koyun. gerek dana, gerekse keçilerdeki uyuz etkenlerine karşı

%

100 eıkinliği bulunduğu bildirimleriyle de büyük ölçüde uyum göstermektedir (3, 8, 10, 14, 20-22, 26). Wasfi ve Hashim (26) 7 gün aralıkla 2 kez 200 mcg / kg dozda sc. yoııa verdikleri ilacın S. ovis'e

%

100 etkidiğini, ancak bu eıkinin ilacın ilk verilişinden yak-laşık bir ay sonra s,'ptandığll1l bildirmektedirler. Alabay ve ark. (I) ve Doğanay (10) ise koyunlarda Psoroptes ovis'e karşı aynı etkiyi bir kez vererek elde ettiklerini belirtmektedirier. soıı ve ark. (24) ise 768 danada Psoroptes, Chorioptes ve Sarcoptes invazyonlarında, ilacın i4 gün aralıklarla iki kez 2eO mcg / kg dozd,ı sc. verilmesiyle uyuz etkenlerinin

%

100 oranında kaybolduğunu bildirmektedirler. Barth ve Suıherland (4) sığırlardaki doğal Sarcoptes bovis ve Psoroptes bovis miks invazyonlarında 200 mcg / kg sc. doz denemesinde,

%

100 başarı elde ettiklerini bildirmektedirler.

Bu çalışmada da 200 mcg / kg dozda 14 gün aralıklarla iki kez verilen 1vermectin, sağaItlindan 28 gün sonra

%

i00 etkili bulunmuş-tur. Ivermectin'le birlikte kabuklu deri kısımlarına dışardan uygu-lanan Gliserin solüsyonu uygulaması, diğer yazarların bildirimlerinde olduğu gibi (5, 6,

ı

2), kabukların kısa sürede dökülmesini sağlayarak iyileştirmeyi hızlandırıcı etki göstermiştir.

Sumitomo Chemical Co. (25)'ul1 bildirimlerine göre,

%

0.01 oranında 7 gün aralıkla iki kez banyo tarzında Fenvalerate uygula-malarında, koyunlard2- Psoroptes communi.'> invazyonunda sağaItım-dan 35 gün sonra

%

88. O oranında başarı sağlanmıştır.

Wright (27), sığırlardaki Psoropıik uyuzda,

%

0.05'lik doz denemesinde Fenvalerate solüsyonunun iki kez banyo tarzında uy-gulanmasıyla, etkenlerin tam olarak ortadan kaldırılmasının sağlan-dığını belirtmektedir.

(16)

514 M. ŞAHAL-H.Y. İMRFN-Z. KARAER

Bu çalışmada, Fenvalerate

%

OL oranında sulandırılarak birer hafta arayla 3 kez yıkama tarzında uygulandı. Araştırmada elde edilen sonuçlar Sumitomo Chemical Co.'nun bildirimlerine bir ölçüde ya-kınlık göstermekle birlikte, iyileşme oranı birinci ağılda

%

84.6, ikinci ağııda

%

77.8, üçüncü ağııda ise

%

87.5 olarak saptanmıştır (ortalama

%

83. O).

Araştırma sonu~'lanna göre, denemeye alınan her iki ilacın da koyunlarda doğal SarcopIes ovis invazyonu sağaltımında etkili olduğu görülmüştür. Yalnız, Ivermectin kullanılmasında, enjeksiyondan sonra 35 günlük bir süre içinde, hayvanların et ve sütlerinin insan gıdası olarak kullanılmaması gibi bir sakıncası bulunduğunun gözönüne alınması gerekmektedir.

Kaynaklar

1. Alabay, M., Çerçi, H. I'C Düzgün, A. (1987). h£'l'ıııecıiıı Treaııııellf Psoroplic Meııge

iıı Sfıeep. Ankara Oniv. Vet. Fak. Derg .•34 (I): 1-7.

2. Amstutz, H.K, Archibald, J., Armour, J., BloOO, D.C, l"ewberne, P.M. and Snoey-enbos, G.H. (1986). nıl' Merek Veteriııary Mailııa/. A Haııdl;ook (ıf Diagııosis, Therapy

and Disease Preveııtion aııd Colltro! jiır Veteriııariaıı. VI. Baskı. Published by Merek

LI. Co" Ine. Rahway, N.Y., U.s.A.

3. Bailey, J., Kuhl, G., Miller, H., Shaı'c, H and Torpc, D. (1981). Scabies resean'lı

ıvith injeetab!e [verıncerin. 241h Ann. Caıılc Fceders Dairy, Pf'. 44--47.

4. Barth, D. and Sutherland, I.H. (1980). /ııvestigarioııs 01 the ejjımcy of herıııeetiıı agaitıst e<topa/'(/sitesiıımtt!e. ZbI. Bak!. Parasit. Infec!. Hyg., I. Abt., No. 57. 267

-319.

5. Behren~, H. (1979). J.ehrbııeh der Sclıajki-aııkheire'ı. Verlag Paul Parey. Berlin und Hamburg.

6. Boch, J. und Suppcrer, R. (1983). Veteriııiirmedizinisc/ıe Parasito!ogie. 3. Aufl. Verlag Parey, Berlin und Hamburg.

7. Campbell, W.c. (1981). Aıı illtrodııcrioıı to tlıe Aı-ermecriııs. N.Z. Ve!. j., 29.174 -178.

8. Danck, J., Routa, V., Sereik, B. and Caslavka, J. (1985). Lj/ecrivmcss of hemıecriıı in rhe treatmeııt of fIlalıge aııd gasrroiııtestiııa! !ıe!fIlill'/IOSisiıı rıııııiııwııs (/ııd Sourlı Allierican tapirs. Bial. Vet. Chem. (Praha)., 21. 181-190.

9. Dedie, K. (1985). Sclwjkrankheiıeıı. Verlag Eugen Cımer, Stutıgart.

10. Doğanay, A. (1988). Koyıııı!arm b,m iç ve dış pal'£l:iı!eriııe jv,:rıııectiıı'iıı eıkisi. Do!~a

TÜ. Vet. ye Hay. D., 17, 3. s. 180-184.

i i. Fritz, L.e, Wang, Cc. and Gorio, A. (1979). Aıwıııectiıı B,a irıeı'e,"sib!y b!acks post-syııaptic poteıirials at tlıe !obsrer ııeııroıııııseııler juaetioıı by rcı/ııciııg /Ilıısele ıııeıııbraııe resistwıce. Proe. Nat. Aead. Sei., USA 76: 2062-2066.

(17)

KOYUNLARDA DOGAl SARCOPTES UYUZU 515

ı2, Gründer, H.D. (1978). iııRoseııberı;er, G.: Kraııkheiıeıı des Rinde.I'. 2. Aufl., Yerlag

Paul Parey, Berlin und Hamburg.

13. Guillııt, 1'.5., Wright, F.C. and Meleney, W.P. (1983). (fjicac)' or {iJllr acaricides applied as dips eoıılrol or Li'" slıeep scabies Illile. Psoroptes ovis on eattle. Prev. Yet.

Med., i: 176- 186.

14. Hagemeister, P. (1985). Belıaııdl/mgsversııclıe miı hermeeıin (lvoıııeeH! aıı nal/ırliclı

Illit Riiııi/eıııilbeıı lilllI Rımdll'iirıııem iııfizierıe/ı Rindem. Justus-liebig-Universitiit.

G iessen. Diss.

15. Kırkwood, A. and Ouick, M. (1978). 71le efl/cae)' of s/wıı'ers fi)r cantrol af

eelopa-rasiıes of slıeep. Yet. lke., 102, 50-54.

16 Leaning, W.H.D. (1983). The eff/wc)' aııd safeı)' evalııaıioıı of hewıeelin: A new inj(~cıable «Iıliparasilie agenl li)r mııle. XXIL World. Yet Congr., 21-26., Perth / Australien.

17. Liebisch, A., Meermann, A., Ffasshoff, F.G. und Runge, C. (1978). Beobaclıtııngen

zıır Epizootologie ıınd Lrfahrtlngen bei der Belımıdltıııg der Psoroptesriiııde der Sclıare ıııiı Asııntol-Emıılsioıı 16% iıı NordJriesland. Yet. Med. Naehr., 49-62.

18. Liebisch, A., Meermanıı, A., Runge, C. und Peırich, J. (1979). Zıır Tlıerapie der Rilider

-ııııd SchaJi"iiııde mil delil Organophmplıorsiiııreesıer "Plwxim". Dtsch. Tierarzt!. Wsehr., 86, 496-501.

19. Meermann, A. (1978). Bckiimpfııııg der Psoropıesriiııde bei Sc/wfen miı Plımphor siiııreesler iıı Nord Friesland. Diss. Hannovel'.

20. Puccini, Y., Tassı, P., Grimaldı, M. and Pelazzı, F. (1984). 7iwılıııenl of Psoroplic

ıııaııge in cMıle wiıh Irermeeıin. Obieııivi e Docıımeııli Veı., 5: 71-73 (Vet. Bull., 54:

7847).

21. Roncalli, R.A., Leaning, W.H.D. and Brokken, E.S. (1981). lvermecliıı: Enkacy emIliaıion in (:{Iııle. Proe. 26 th Ann. ıvleeting Anı. Assoc. Yet. Parasito!., St. louis, USA, Abstr. 5.

22. Roncalli, R.A., and Sutherland, I.H. (1986). Tlıe lise of lvermeclin injectable againsı Psoropıes ovis (Acarinu; Psoropıidae) iıısheep. Proe. 3pt Ann. Meet. Am. Assoc. Yet. Parasitol., No: LO.

23. Rossow, N. und Horvath, Z. (1985). ııınere Krankheiıeıı der Haıısıiere. Gustav Fisher Yerlag. Stuttgart.

24. Soll, M.D., Caimichael, U-I., SlVan, G.E. and Scherer, H. (1985). The conlrol of

mange miles iııSoııthem Afriea ıısing ılıe sysıemic parasiticide, !vermeeıin. Abst. 1ith Conf. World Assoc. Adv. Yet. Parasito!., No: 45.

25. Sumitomo Chemical Co. (1978). FellVolcraıe for Aniıııol healıh. Ref. No: AE-ı:ıı-2261. i5,5-Ch:mıe, Kitahama, Higaslıi-Ku, Osaka, Japan.

26. Wasfi, ı.A. and Hashim, N.H. (1986). bem/eC/in Treaıilielli of Sareopıic aııd Psoroplic

Maııge iıı Sheep aııd Goals. Wld. Anim. Rev., 59. 29-33.

27. Wright, F.C. (1986). Coııırol of Psoroplie Seabies of Cal/le ıviıh Feııvalerate. Yet. ParasitoL., 2ı.37-42.

Şekil

Şekil I. Sarcopıes ovis eıkeni (Sarcopıes ovis, etwa 100 fac;, vergr.)
Grafik ı. Koyunlarda doğal Sarcoptes ovis enfestasyonunda sağaltım öncesi ve sağaitımdan sonraki 14 ve 28
Şekil 2. Koyunlarda Sarcoptes ovis olgularında lvermectin -;- Gliserin solüsyonuyla sağaitım öncesi (solda) ve sağaitımdan 4 hafta sonraki durum (sağda)
Şekil 3. Koyunlarda Sarcoptes AYİs olgularında Fenyaleratc İle sağaltım öncesİ (solda) ye sağaitımdan 4 hafta sonraki durum (sa~da).

Referanslar

Benzer Belgeler

Dönemin Bağbakanı ðsmet ðnönü ise 1935 yılı nüfus sayımı sonuçları hakkında Ülkü Dergisine verdißi demecinde, 1927 yılında yapılmığ olan nüfus

Zaman içinde Türk Milleti’nin çektiği ›st›rap ve s›k›nt›larda Patrikhane’nin etkisini ve sonra meydana gelen değişiklikler göz önüne al›nd›ğ›nda k›saca

müsellah-ı bağiyenin kumandanlığında bulunmuş olduğu şahadat-ı mevcudeden ve kendilerinin neşretmiş oldukları beyanname-i vesair evrak-ı matbua

Turan, Türk Kültür Tarihi, Türkiye-İtalya ilişkileri, Türk Devrim Tarihi (5 kitap), Atatürk ve İnönü üzerindeki kitaplar› yan›nda daha nice çal›şmalara

Günümüzde &#34;Başbakanlık Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü&#34; binası olarak kullanılan Ziraat Mektebi, 27 Aralık 1919 tarihinde Ankara'ya gelen

Ancak 1960'ların sonlarında vilayet merkezinde yeni bir lise kurulması gündeme gelince Sivas Lisesi için Taşlısokak'ta yeni bir bina inşa edilmiş, kongre binasının adı ise

Büyük kayıp İtalya'da da geniş yankı uyandırmış, bütün İtalyan gazeteleri de çağdaşı Avrupa basınıyla aynı görüşleri paylaşmış, büyük liderin hayatını,

&#34;Geçenki yağmurlardan hâsıl olan seller, Gönen kasabası kenarında vakî olan köprünün kârgîr temellerini ve Rusçuklu İsmail Ağa'nın değirmen bendini hedm etmiş