• Sonuç bulunamadı

Başlık: II. Meşrutiyet Döneminde Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasî FaaliyetleriYazar(lar):YALÇIN, Emruhan Sayı: 45 Sayfa: 157-176 DOI: 10.1501/Tite_0000000321 Yayın Tarihi: 2010 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: II. Meşrutiyet Döneminde Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasî FaaliyetleriYazar(lar):YALÇIN, Emruhan Sayı: 45 Sayfa: 157-176 DOI: 10.1501/Tite_0000000321 Yayın Tarihi: 2010 PDF"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

II. Meşrutiyet Döneminde Fener Rum Ortodoks

Patrikhanesi’nin Siyasî Faaliyetleri

Dr. Emruhan YALÇIN

Özet

Osmanl›’n›n Bizans’tan devrald›ğ› bir kurum olan Patrikhane’nin, İmparatorluğun yükselme ve duraklama dönemlerinde “millet sistemi” esas›na dayanan siyaseti gereği baz› yetkilerle donat›larak Rum tebaa üzerinde etkinleştirildiğini görmekteyiz. İmparatorluğun gerileme ve yeni Türk Devleti’nin Milli Mücadele dönemlerinde milliyetçilik ak›mlar›ndan etkilenen ve d›ş güçlerin desteğini de alan Patrikhane; Megali İdea için çok önemli bir dönüm noktas› olan Yunanistan’›n bağ›ms›z bir devlet olma düşüncesini hayata geçirmiş, kurulduğu günden I. Dünya Savaş›’n›n sonuna kadar topraklar›n›n katlanarak genişletilmesi yolunda k›sa sürede çok mesafe kat ederek Bizans’›n yeniden canland›r›lmas› amac›yla yürütülen her faaliyeti ya organize etmiş, ya desteklemiş, ya da faaliyeti bizzat icra etmiştir.

M. Kemal’in “bir fesat ve h›yanet ocağ›” olarak gördüğü ve tarihî süreç içerisinde devlet ve millet aleyhine faaliyetleri göz önünde bulundurulan Patrikhane’nin Lozan görüşmeleri s›ras›nda Misak-› Millî s›n›rlar› d›ş›na ç›kar›lmak istenmesine rağmen, Hristiyan Bloğun direnci ve ›srar› nedeniyle başar›l› olunamam›şt›r. Türkiye Cumhuriyeti s›n›rlar› içinde kalan 1500-2000 Ortodoks Rum tebaan›n sadece dinî vecibelerini yerine getirmek üzere topraklar›m›z üzerinde kalmas›na izin verilen Rum Patrikhanesi, bugün demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü bir kurumu olarak diğer Türk kurumlar› gibi Devletin istiklali ve Cumhuriyetin bekas› için üzerine düşen görevi yapmak zorundad›r.

Anahtar Kelimeler: II. Meşrutiyet, Patrikhane, Metropolit, İttihat ve Terakki, Yunanistan.

(2)

The Phanar Greek Patr›archate During the Second Constitutional

Period

Abstract

The Patriarchate, which was inherited by the Ottomans from Byzantium, was endowed with certain political rights over the Greek subjects during the “nation system” policy of the Empire. With the support of other states and nationalism during the Decline of the Empire and Turkish War of Independence, the Patriarchate was essential for the establishment of Independent Greece along with its Magalia Idea. From the Greek independence to the end of the First World War, the Patriarchate helped, organized and supported every activity to expand Greece and to restore Byzantium.

Because of its activities against the state and nation Mustafa Kemal had seen it as a “society of sinister activities and betrayal”. The Patriarchate was to be expelled from the Misak-› Milli borders in the Treaty of Lausanne, but this could not succeed because of pressures from the Christian Bloc. The Patriarchate was allowed to stay inside the Turkish Republic only to fulfill its religious activities for 1500-2000 Orthodox congregation, and today it is a fundamental foundation of the democratic and secular Turkish Republic, which has to support for the stability of the State, like the other Turkish foundation.

Key Words: The Second Const›tut›onal Period, the Patriarchate, the Metropolitan, the Committee of Union and Progress, Greece.

GİRİŞ

Frans›z Devrimi’nin milliyetçi ve özgürlükçü fikirleri, bat›l› devletlerin ç›karlar› ile birleştirilerek Balkan milletleri aras›nda yay›l›yordu. Değişen tarihsel koşullar Osmanl› Devleti’nin aleyhine çal›ş›yordu. Öte yandan, imparatorluğun kaç›n›lmaz çöküşünü bat›l›laşma çareleri ve yap›lan ›slahatlar durduram›yordu. Balkanlarda esen bağ›ms›zl›k ve özgürlük rüzgâr›na ne Padişah ne de Patrik karş› koyabildi.1 Bir zamanlar Avrupa

k›tas›nda hâkimiyet kurmuş olan Müslüman Türklerin Avrupa’dan sürülüp at›lmalar›n›n vakti gelmişti. Bat› bu hedefini, Balkan Savaşlar› ve Birinci Dünya Savaş›’nda büyük ölçüde gerçekleştirdi.2

Bat›l›lar›n “Şark Meselesi” ad›n› verdiği, gerçekte “Türk Meselesi” olan ve Türklerin Avrupa’dan, hatta Anadolu’dan sürülerek kendi Öz Yurtlar›na yani Orta Asya’ya gönderilmesi bu dönemde gerçekleştirilmeye çal›ş›lm›şt›r.

1 Chavles A. Frazee, The Orthodox Church and Independent Greece 1821-1852,

Cambridge, 1969, s.14.

2 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnk›lap Tarihi, Cilt II, K›s›m III, Türk Tarih Kurumu

(3)

Avrupal›lar, Türklerin üstün ve güçlü olduğu birinci safhadaki (1071-1683) Türk taarruzlar›na karş› koyamayarak; Türkleri Anadolu’ya sokmamak, Anadolu’da durdurmak, Rumeli’ye geçirmemek, Avrupa içlerine ilerlemesini durdurmak olan hedeflerine ulaşamam›şt›r. Ancak, Türklerin Viyana mağlubiyetinden sonra başlayan ve ikinci safha olarak kabul edilen devrede; Balkanlarda isyanlar ç›kararak Hristiyan milletlerin bağ›ms›zl›klar›n› kazanmalar›n› sağlamak, Türkleri Balkanlardan tamamen atmak, İstanbul’u Türklerin elinden almak, Anadolu’da bulunan Hristiyan az›nl›klar lehine ›slahatlar yapt›rmak ve istiklallerine kavuşturmak, Anadolu’yu paylaşarak Türkleri buradan da ç›kartmak olarak özetleyebileceğimiz olaylar› yak›n geçmişimizde teker teker yaşad›k. İtilaf Devletleri, 30 Ekim 1918’de Osmanl› Hükûmeti’ne imzalatt›rd›klar› Mondros Mütarekesi’nin yedinci maddesine dayanarak, yap›lan antlaşman›n meclislerinde onaylanmas›n› dahi beklemeden, 6 Kas›m’dan itibaren memleketimizi işgal etmeye başlad›lar. Çünkü bu, Bat› Dünyas›’n›n eline geçmiş en büyük f›rsatt›. Ne var ki, Bat›l›lar bu sefer de hedeflerine ulaşamam›şlard›r. Fakat onlar hedeflerine ulaşmak için her yolu denemektedir. Silah gücü ile yenemedikleri Türkleri, bu sefer içten çökerterek amaçlar›na ulaşmak istemektedirler. “Şark Meselesi”, tarih kitaplar›m›zda bu şekilde iki safhaya ayr›lmaktad›r.3 Savaşlar sonras›

değişen dünya koşullar› çerçevesinde, Bat› Dünyas›’n›n Türkiye’ye karş› geliştirdikleri savaşs›z, silahs›z politikay› siyaset sahnesine sürmeleriyle, “Şark Meselesi”nin üçüncü safhas›na girildiğini gözlemlemekteyiz. As›l tehlikelisi de bu safhad›r. Çünkü kimin dost, kimin düşman olduğunu fark edemeden Anadolu topraklar›n›n da elimizden ç›kabileceğini düşünmek çok da uzak bir ihtimal değildir. Bu son safhada, bir yandan AB sürecinde Türkiye’ye dikte ettirilen hususlar›, bir yandan da merkezinde Patrikhanenin oturduğu Ortodoks dinine mensup devletler taraf›ndan Türkiye’nin “Ortodoks çemberi içine al›nmas›” ve Türkiye’ye karş› bir “Ortodoks İttifak›” kurma gayretleri, ayn› aktörler taraf›ndan ayn› mekânda tarihte uygulanan oyunlar›n tekrarland›ğ›n›n göstergesidir. Bunun as›l amac› da Anadolu topraklar›ndan Türklerin ve Müslümanl›ğ›n sürülerek ç›kar›lmas›d›r.4 1000 y›ll›k Şark Meselesinin günümüzdeki versiyonu olan

AB, Türkiye’yi bölerek hazmedilebilir şekle getirme planlar›n› gerçekleştirmeye çal›şmaktad›r. Bu nedenle, Türk Milleti’nin tarihten ders alarak gerekli tedbirleri geliştirmesi ve olaylarda ön almas› gerekmektedir. Bir Truva At› misali “Misak-› Millî” s›n›rlar› içerisinde b›rak›lan Patrikhanenin, “Megali İdea” çerçevesinde çizilen yolda yavaş yavaş, fakat emin ad›mlarla nas›l ilerlediğini görmek için yak›n tarihimizdeki olaylar› iyi

3 Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnk›lâp Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyeleri,

Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004, s.56.

4 Emruhan Yalç›n, Atatürk Türkiye’sinde Ekümenik Ortodoks Patrikhanesi ve Bizans

(4)

tahlil ederek yorumlamak gerekmektedir. Yeni ç›kar›lan “Vak›flar Yasas›” ile hedefine bir ad›m daha yaklaşan Patrikhane gözünü hedefinden bir saniye dahi ay›rmamaktad›r.

1. Trablusgarp Savaş› S›ras›nda Patrikhanenin Faaliyetleri

Osmanl› hâkimiyeti alt›nda varl›ğ›n› muhafaza etmeye çal›şan Patrikhane, Megali İdea doğrultusundaki isteklerini daha da ileri götürerek, Rumeli bölgesindeki tüm Ortodoks tebaay› Rumlaşt›rma, kiliseleri ve mektepleri de Rum kilisesi ve mektebi haline getirme gayretlerini art›r›yordu. Bu durumun Osmanl› Devleti’ne de tesir edeceğinin fark›nda olan Bab›ali, Ortodoks unsurlar aras›nda kilise anlaşmazl›klar›ndan doğabilecek büyük bir kar›ş›kl›ğ›n önüne geçmek için; 3 Temmuz 1910 tarihinde, halk aras›nda “Kiliseler Kanunu” olarak adland›r›lan “Rumeli’de kain münazaun-fih kilise ve mektepler hakk›ndaki kanun”u, Sultan Mehmet Reşat ve Sadrazam İbrahim Hakk›’n›n da onaylamalar›ndan sonra yürürlüğe soktu. 11 maddeden meydana gelen kanun k›saca; kilise ve mekteplerin paylaş›m›n›n nüfus yoğunluğuna göre olacağ›, eşit dağ›l›ml› mahallerde halk›n kilise ve mekteplerden birisini tercih etmesinin gerektiği, yeni kilise ve mektep inşas› için nakdi yard›m›n hükûmet taraf›ndan yap›lacağ› ve uygulaman›n da Dâhiliye ile Adliye Nezaretleri taraf›ndan yap›lmas› hususlar›n› içermektedir. Kiliseler Kanunu, devlete maddi olarak oldukça fazla bir yük getirmiş olmas›na rağmen, Patrikhane devletin katk›lar›yla yeni kilise ve mektep yap›lmas› meselesine şiddetle karş› ç›kt›. Çünkü Patrikhanenin halk üzerindeki etkinliğinin ve Bulgarlar›n kendilerine olan bağl›l›ğ›n›n azalacağ›n› düşünüyordu.5

Rumlar, Trablusgarp Savaş› süresince Patrikhaneden ald›ğ› talimatlar gereği "Kiliseler Kanunu"nu kald›rtabilecekleri ümidiyle Rumeli'nin birçok yerinde bu kanun ile sözde baz› imtiyazlar›n›n ellerinden al›nd›ğ›na dair iddialarla gösteriler yapmaya başlad›lar. Bu gösterilerin amac› Trablusgarp’te savaş ile uğraş›rken Hükûmeti zor durumda b›rakmak ve Patrikhane için arzu ettikleri statüyü elde etmekti. Patrikhaneye bağl› metropolitler de ayn› çaba içinde idiler. Bunlardan Vidin Rum Metropoliti, çal›şanlar›n›n bir k›sm›n›n görevlerine son vererek, yerlerine yard›m ve yatakl›k yapmalar› için çetelerden baz›lar›n› yerleştirdi. Bunlar askerî elbiseler giyerek dolaşt›klar›ndan, hem güvenlik aç›s›ndan tehlike arz ediyorlar hem de o çevrede yaşayanlar rahats›zl›k duyuyordu.6

İzmir Metropoliti Hrisostomos'un, savaş şartlar› ile birlikte olumsuz davran›şlar›nda art›ş görüldü. Metropolit Hrisostomos'un, 23 Nisan 1911

5 Bülent Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923),

Tarih ve Tabiat Vakf› (TATAV) Yay›nlar›, İstanbul, 2001, s.54.

6 Selânik ViIâyeti'nden Dahiliye Nezareti'ne gönderilen 15 Şubat 1329/27 Şubat 1911

(5)

tarihinde İzmir Metropolithanesi'nde Ayayorgi Yortusu münasebetiyle yapt›ğ› konuşmalar ve Rumlar› Türklere karş› aç›kça k›şk›rtmas›, Ayd›n Valisi Naz›m Paşa'y› bir tak›m tedbirler almaya zorlad›. Hrisostomos'un daha önceki olumsuz davran›şlar›n› da göz önünde bulunduran Vali, kendisini vilâyet azal›ğ›ndan uzaklaşt›rd›. Y›llarca Türk milletinin kadirşinasl›ğ›ndan istifade ettikleri halde, baz› Rumlar›n, savaş sebebiyle oluşan olağanüstü hali aç›kça istismar etmeleri Vali Naz›m Paşa’y› çok öfkelendirdi. Bu öfke ve heyecan›n› önleyemeyen Naz›m Paşa, Rum Cemaat› İhtiyar Meclisi azalar›n›n hepsinin ihtilalci olduklar›n› ifade etti. Valinin bu aç›klamalar›ndan sonra Meclis-i Mebusan'da İzmir mebusu Pavlo Karalodi Efendi bu suçlamalar›n çok ağ›r olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirterek, Rumlar› savundu. Fakat olaylar›n üzerinden çok k›sa bir süre geçmesine rağmen, Vali Naz›m Paşa'n›n ne kadar hakl› olduğu bir kez daha ortaya ç›kt›. İzmir'de 8 May›s 1911 tarihinde Yunan kraliyet ailesinin özel günleri münasebetiyle İzmir Metropolithanesi'nde yap›lan ayinden sonra bir tören düzenlendi. Bu törene Yunanl›lar ile yerli Rumlar›n ve özellikle Osmanl› Rum mektebi öğrencilerinin kat›l›mlar› sağland›. Tören s›ras›nda Yunan Konsolosluğu önüne kadar yüründü ve burada devam eden sevinç gösterilerinde Yunan bayraklar› aç›larak, Türkler tahrik edilmeye çal›ş›ld›.7

Gayrimüslimlerin yapt›klar› ve Avrupa Devletlerinin Osmanl› Devleti'ne karş› uygulad›klar› bask› politikas›ndan b›kan halk, 21 Eylül 1911 tarihinde İkindi namaz›ndan sonra hiçbir plan ve program yap›lmadan Ayasofya Camii avlusunda topland›. Burada Ayd›n Mebusu Âbidin Efendi, mebusluk s›fat›n› dikkate almadan çok muzdarip durumda bulunan milletin bir ferdi olarak içinden geldiği gibi yine milletin ›st›rab›n› dile getiren bir konuşma yapt›. Abidin Efendi'nin konuşmas›ndan sonra al›nan karara bağl› olarak; İngiltere Kral›'na, Almanya ve Avusturya İmparatorlar›na protesto amac›yla telgraflar çekildi. Çekilen bu telgraflar, Avrupa bas›n›nda geniş yank› uyand›rd›. Her şeyi Bab›âli’ye karş› bask› unsuru olarak kullanmay› adet haline getiren Avrupa Devletleri, Ayasofya Camii önünde yap›lan bu gösterileri hakl› ç›kar›rcas›na, kendilerine milletin fertlerinin çektiği telgraflar›n nezaket s›n›rlar›n› zorlad›ğ› iddias› ile Bab›âli’yi, yap›lan gösterilere engel olmamakla suçlad›8

2. Balkan Savaşlar›nda Patrikhanenin Faaliyetleri

1829’da Yunanistan’›n bağ›ms›zl›ğ›n› elde etmesi ile başlayan genişleme süreci, 1897 Osmanl›-Yunan Harbinden Yunanistan’›n hezimete uğrayarak ç›kmas›ndan sonra bir müddet için durmuştur. Olabildiği kadar Yunan halk›n› içine alarak Yunan Devletini genişletmek ve Akdeniz’de

7 Ayd›n Vilâyeti'nden Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen 26 Nisan 1327/9 May›s 1911

tarihli tahrirat: BOA, Dâhiliye Hukuk, Nu. 14-1/22.

8 Hariciye Nezareti'nden Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen 6 Teşrinievvel1327/19 Ekim

(6)

önemli bir devlet haline getirmek isteyen Elefterios Venizelos,9 başbakanl›ğa

geçmeden önce, gizlice papaz k›yafeti giyerek Girit’ten İstanbul’a geldi. Fener’de bir Rum’un evinde kalan Venizelos Patrikhaneye yeni talimatlar verdi.10 Bundan sonra art›k Patrikhane, Venizelos’un ve Yunanistan’›n

Türkiye’deki icra vas›tas› haline gelmiştir. Tarih boyunca toprak isteklerini destekleme konusunda dini, politik bir silah olarak kullanm›ş ve ondan büyük ölçüde yararlanm›ş olan Yunanistan, böylece d›şar›da Patrikhane gibi önemli bir kuruluşun tekrar desteğini kazanm›şt›r.11 1910’da askeri darbe ile

başbakan olduktan sonra, Ruslar›n Pan-Slavist propagandalar›ndan da etkilenerek Balkan Devletleri ile ikili anlaşmalar yapmak suretiyle Balkanlardaki Türk varl›ğ›na son vermek ve Megali İdea’y› gerçekleştirmek istiyordu. Bu işe, Patrikhane yoluyla girişti. Patrik önce Rum ve Bulgar Milletvekillerinin anlaşmalar›n› sağlad›. 1911’de S›rp Kral› Pierre İstanbul’da Patrik ile Yunanistan’la birleşme konusunu görüştü. İtalyanlar›n Trablusgarp’e asker ç›karmas› üzerine, 17 Ekim 1912’de Yunanl›lar, S›rplar ve Bulgarlar koordineli bir şekilde hep birlikte sald›rarak Türk Kuvvetlerini Çatalca’ya kadar sürmüşlerdir. Bu savaş s›ras›nda Patrikhane de Makedonya, Teselya ve Epir’deki Rumlar› kiliseler vas›tas›yla Osmanl›’ya karş› k›şk›rtm›şt›r. Yunan ve Bulgar ordular›n›n Edirne’yi al›p Çatalca’ya doğru ilerlemesi üzerine Rum Patrikhanesi, o bölgede bulunan Rum Metropolit ve Papazlar›na Yunan askerleri geldikçe karargahlar›na gidip kendilerini takdis etmelerini emretmiştir. Edirne Metropoliti Polikaryos, Trakya’da bulunan papazlar› da yan›na alarak Atina’ya kadar gitmiş ve orada Venizelos’la uygulanacak hareket tarzlar› hakk›nda görüşmelerde bulunmuş ve ona uzun ömürler dilemiştir.12 Patrik III. Yovakim Avrupa Devletlerinin dikkatini

çekmek maksad›yla, Türk Milleti’nin Balkan Savaşlar›’n›n ›st›rab› ile k›vrand›ğ› bir dönemde 1912 y›l›nda ölümünden k›sa bir süre önce Le Figaro Gazetesi'nin İstanbul muhabirine; "Ben çaresiz bir ruhbandan başka bir şey

değilim. Esir bir koyun sürüsünün zavall› çoban›y›m. Cismanî hiçbir iktidar›m yoktur. Can›m ve makam›m tehlike alt›ndad›r. Irkdaş ve mezhepdaşlar›m korku içindedirler. Benden öncekilerin neler çektiklerini bütün dünya biliyor. Ancak bütün bunlara rağmen ümitli olmal›y›z. Seleflerimizin mezara yaklaş›rken yapt›klar› nasihatler, dinîmizin tebliğine aitti. Ben gelecekten eminim. Ben bir fikir ve gayeyi temsil ediyorum. İşte maddî aczime rağmen, bana kuvvet veren bu fikirdir. Bu fikir de er geç bize yap›lan zulme rağmen gerçekleşecektir. Bu fikre hiçbir şey karş› gelemez. Bu

9 Adnan Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yay›nc›l›k,

İstanbul, 1996, s.71.

10 Uğur Y›ld›r›m, Keşiş Güç Emperyalizmin Ortodoks Kart›, 1.Bask›, Otopsi Yay›nlar›,

2005, s.73.

11 Sula Bozis, “Yoakimyon Rum K›z Lisesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi,

C.3, İstanbul, 1993.

12 Tuncer Günay, Misyonerler ve Fener Rum Patrikhanesi Haçl›lar›n Ajan-Provokatör

(7)

fikir bir ›ş›kt›r. Ölmeden önce bu ›ş›ğ›n ayd›nl›ğ›n› ve fikirlerimizin gerçekleştiğini görürsem kendimi bahtiyar hissedeceğim." diyerek,

Patrikhanenin gerçek niyetini ortaya koymuştur.13

K›sa bir süre sonra Yunanl›lar Selanik’i; S›rplar Manast›r ve Makedonya’y›, Bulgarlar Edirne ve K›rklareli’ni ald›lar. İstanbul hariç, Türklerin Avrupa’daki varl›ğ› sona ermiştir. Osmanl›’dan ald›klar› topraklar› paylaşamayan Balkan Devletleri bu sefer kendi aralar›nda II. Balkan Savaş›’n› başlatt›lar. Bu f›rsattan istifade eden Türk kuvvetleri Edirne ve K›rklareli’ni geri alm›şt›r. Balkan savaşlar› tarihte Osmanl›’n›n en büyük toprak kay›plar›ndan birine sebep olmuştur. Rumeli ve Balkanlar›n Türklerin elinden ç›kmas›nda Patrikhanenin pay› büyüktür.14 Trakya, Makedonya ve

Epir’den 200 binden fazla Türk göç etmiştir. Bu durum Osmanl› Devleti’nde tepkiler doğurmuştur. Yunan Hükûmeti karş›l›kl› bu tehcir işini durdurmak için, o s›rada tek baş›na bir savaş› da göze alamay›nca, iki ülke aras›nda bir nüfus mübadelesi yap›lmas›n› teklif etmiştir. 1 Temmuz 1914’de Makedonya’da kalan Türklerle Doğu Trakya ve Ayd›n vilayetlerindeki Rumlar›n karş›l›kl› olarak ihtiyari bir şekilde mübadelesi hususunda anlaşmaya var›lm›ş olmas›na rağmen, I. Dünya Savaş›’n›n ç›kmas› nedeniyle uygulanma f›rsat› bulunamam›şt›r.15

3. Girit İsyan› ve Ada’n›n Yunanistan’a Kat›lmas›nda Patrikhanenin Faaliyetleri

Megali İdea’y› gerçekleştirmek maksad›yla, 1814’de Odesa’da Filiki Eterya (Dostluk Cemiyeti) kuruldu. Cemiyetin arkas›nda Rus Çar› bulunuyordu. Yunan İsyan›n› haz›rlayan Filiki Eterya, Patrikhaneyi bir silah deposu haline getirerek ellerinde Yunan ve Bizans bayraklar› olduğu halde bizzat isyanda ön saflarda görev yapan Patrikhane üyelerinin ve kilise papazlar›n›n da desteği ile 1830 y›l›nda bağ›ms›z bir devlet kurmay› başarm›ş ve art›k Filiki Eterya görevini tamamlam›şt›r. Ancak, Mora’da bağ›ms›z bir Yunan Devleti kurulmas› Rumlar› tatmin etmemişti. Bu sefer 1894’te Atina’da kurulan Etniki Eterya (Millî Cemiyet) görevi üstlendi. Hedef ayn› idi. Büyük ideali gerçekleştirmek.16 Osmanl› Devleti’nin birçok

yerinde olduğu gibi, Girit adas›nda da Cemiyetin şubesi kuruldu. Yunan ayaklanmas› ve Balkan Savaşlar›’na kadar her türlü fesad› tezgâhlayan Fener Patrikhanesi, Cemiyetin ajanlar› ile işbirliği yaparak Ada’ya çok say›da silah ve cephane ç›karm›şlard›r. Yunanl›lar ve papazlar taraf›ndan silahland›r›larak Atina Kilisesi ve Fener Patrikhanesinin aral›ks›z tahrikleri sonucu isyana teşvik edilen eşk›ya Ada’daki Türklere sald›r›yor, yer yer

13

Osman Ergin, Türkiye'de Şehirciliğin Tarihî İnkişaf›, İstanbul, 1936, s. 9.

14 M. Süreyya Şahin, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1980,

s.150.

15 Tevfik B›y›koğlu, Trakya’da Millî Mücadele, C.I, Ankara, 1987, s.92-93. 16

(8)

isyanlar ç›kar›yordu. Nitekim Heybeliada Papaz Okulu mezunlar›ndan Retimo Piskoposu Diyonitos’un önderliğinde, Papaz Sofyanos ve diğer Ruhani liderler, tüm dini görevlerini bir kenara b›rakarak Patrikhane ile el ele vermek suretiyle Girit İsyan›’n› başlatt›lar. Patrikhane ve Osmanl› Rumlar› asileri büyük ölçüde desteklediler. Bu destek maddi ve manevi olmaktan öte, s›k s›k gönüllü olarak isyana kat›l›p ön saflarda yerini alm›şt›r. Patrikhane hem isyan› organize ve idare ediyor hem de kiliseler ve halktan toplad›ğ› yard›mlar› ve temin ettiği silah ve cephaneyi Ada’ya sevk ediyordu. İsyan böyle uzay›p giderken Avrupal› Devletler araya girerek 28 Kas›m 1897’de Girit’e özerklik verildi. 1901’de bir anayasa haz›rlayarak bağ›ms›zl›ğ›n› ilan eden Girit Genel Meclisi, 6 Ekim 1908’de Atina’n›n tahrikleriyle, Ada’n›n Yunanistan’a bağlanmas›na karar verdi. Rahip Fatios’dan bu haberi öğrenen Rumlar toplanarak Türklere küfürler ederek, Türk bayrağ›n› yerlerde sürükleyerek tahriklerde bulundular. Balkan Savaşlar›’nda yenik düşen Osmanl›, 30 May›s 1913’te yap›lan Londra Antlaşmas› ile Girit üzerindeki haklar›ndan vazgeçmiş ve 29 Eylül 1913’te imzalanan İstanbul Antlaşmas› ile Girit’in Yunanistan’a bağlanmas›n› resmen kabul etmiştir.17

4. Birinci Dünya Savaş›’nda Patrikhanenin Faaliyetleri a. Patrikhanenin kendisini Yunanistan’a bağlama teşebbüsü

Gayrimüslimlerin büyük bir k›sm› ve özellikle Rumlar I. Dünya Savaş› y›llar›nda, düşman devletler lehine olmak üzere, Osmanl› Devleti'nin savaş gücünü k›rmak amac›yla casusluk, propaganda, sabotaj, tahrik, vahşet vs. faaliyetlerini art›rd›lar. Çok say›da Gayrimüslimin, Osmanl› Devleti aleyhine, İtilaf Devletleri temsilcileriyle işbirliği yapt›klar›na dair belgeler, başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa Devletleri arşivlerinde de bulunmaktad›r.18 Bunlarla ilgili bilgiler Osmanl› belgelerinde de mevcuttur.

Bu cümleden olarak Osmanl› ülkesinde varl›ğ›n› sürdüren Patrikhane, tâbi olduğu devletin uygulamalar›n› yok sayarak, Kiliseler Kanunu'nu bahane etmiş ve kar›ş›kl›k ç›karmaya I. Dünya Savaş›'ndan önce başlam›şt›. Trablusgarp ve Balkan Savaşlar›'n›n doğurduğu kargaşal›k Patrikhaneye neredeyse hangi devletin kurumu olduğunu unutturan bir zemin oluşturmuştu. Bunu f›rsat bilen Patrikhane, mensubu olduğu Devleti küçük düşürmek ve milletin genelinde hâkim olan "Osmanl›l›k" hissini rencide etmekle birlikte özellikle, Devletin aslî unsuru olan Türklerin manevî mukavemetlerini k›rmak için değişik yollara başvuruyordu. Bu amaçla her

17

Fahir Armaoğlu, Siyasi Tarih, Ankara, 1975, s.297; M. Süreyya Şahin, Türkiye’deki

Patrikhaneler, İlke Yay›nc›l›k, İstanbul, 2003, s.70.

18

Salâhi R. Sonyel, "Hristiyan Az›nl›klar ve Osmanl› İmparatorluğu'nun Son Dönemi",

Osmanl›'dan Günümüze Ermeni Sorunu, (Editör: Hasan Celal Güzel), Ankara, 2000, s.

(9)

türlü yolu deneme ve bütün f›rsatlar› değerlendirme hususunda kararl›yd›.19

Osmanl› Devleti taraf›ndan kendilerine tan›nan birtak›m imtiyazlara rağmen, gerek Fener Rum Patrikhanesi gerekse Osmanl› tebaas› olan Rumlar, İstanbul’un Türklerin elinden al›nmas› ve Bizans İmparatorluğu’nun ihyas› gibi hayalleri o günden itibaren kurmaya başlam›ş ve y›llarca bu hayal peşinde koşmuştur. Bu düşüncenin itiraf› 1918 y›l›nda Fener Rum Patrikhanesi’nin resmî yay›n arac› Eklisyastiki Alitya’da yap›lm›ş ve “Rumlar›n Wilson Prensiplerine dayanarak 1453 senesi 29 May›s›nda

yap›lan haks›zl›ğ›n tamiri yani İstanbul’un Rumlara iadesi”20 isteği aç›kça

dile getirilmiştir.

Rumluğu ön plana ç›karmak isteyen Patrikhane, fazla dikkat çekmemek amac›yla doğrudan kendisi olmasa dahi, bağl› cemiyetler ve okullardaki dernekler veya işbirliği içerisinde bulunduğu devletlerin, Türkiye'de bulunan diplomatik görevlileri vas›tas›yla oluşturma gayretindeydi. Bu cümleden olmak üzere Tepebaş› tiyatrosunda düzenlenen bir baloda, hiç gereği yokken, Yunan millî marş› çal›nd›. Bu tür uygulamalar yanl›ş olduğu halde Balkan Savaşlar› s›ras›nda da s›k s›k tekrarlanm›şt›. Her sene Tatavla (Kurtuluş)'da Rus Sefiri’nin himayelerinde tertip edilen baloda da benzer durumlar meydana geliyordu. Ancak Tepebaş› tiyatrosunda yap›lan baloda durum farkl›yd›. Yunan Sefiri'nin himayesinde düzenlenmeyen ve sefirin kat›lmad›ğ› bir baloda Yunan millî marş›n›n çal›nmamas› gerekirdi. Zira böyle bir uygulama tamamen teamüllere ayk›r› idi. Benzer bir durum da Pangalt›'nda Osmanl› Rum Mektepleri yarar›na düzenlenen baloda gerçekleşti. Balo s›ras›nda Osmanl› millî marş›ndan sonra hemen Yunan millî marş› da çal›nd›. Burada da Yunan Sefiri bulunmad›ğ› halde ayn› yanl›ş hareket tekrarland›ğ›ndan, baloda görevli Maarif Vekâleti’nden bir yetkilinin uyar›lar› üzerine balo tertip heyeti özür diledi. Bu gibi hareketler, kas›tl› olarak Yunanl›l›k şuurunun canl› tutulmas› için yap›l›yor ve ayn› zamanda Yunanistan’a olan bağl›l›klar›n› aç›kça ortaya koyarak sadakat mesajlar›n› da göndermiş oluyorlard›.21

Patrikhane bir taraftan Rumluk ve Yunanl›l›k fikrini canl› tutmaya gayret ederken, diğer taraftan da bu fikirlerin hedeflerine ulaşmas› amac›yla çal›şacak Rumlar›n lehine çaba sarf etmekteydi. Bunun için Hükûmet nezdinde teşebbüslerde bulunarak, Rum mahkûmlar›n serbest b›rak›lmalar›n› istedi. Patrikhanenin b›rak›lmas›n› istediği mahkûmlar aras›nda; Meis Adas›'n›n Yunanistan'a ilhak› için Yunan çetelerine yard›m ve yatakl›k yapt›klar› sabit olup, cezalar› henüz kesinleşmeyen ve mahkemeleri devam

19

B. Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923), s.84.

20

Ati, 21 Teşrin-i Sâni 1334 (21 Kas›m 1918).

21 İstanbul Vilâyeti'nden Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen 16 Şubat 1329/1 Mart 1914

(10)

eden ve hatta aralar›nda doğrudan doğruya ayr›l›kç› hareket içerisinde bulunan Rumlar da vard›.22 Görüldüğü üzere Fener Rum Patrikhanesi

Osmanl› Devleti aleyhinde başlat›lan ayaklanmalara destek vermiş ve suçu tespit edilenler devlet taraf›ndan ağ›r bir şekilde cezaland›r›lmaktan kurtulamam›şt›r. Genel olarak bu düşüncede olan Fener Rum Patrikhanesi, Birinci Dünya Savaş› ve sonras›nda bu politikas›n› Osmanl› Devleti’ne karş› düşmanca bir harekete dönüştürmüş ve Bizans’›n yeniden kurulmas› yönündeki faaliyetlerini art›rarak sürdürmüştür. Mütareke dönemi incelendiğinde bu tespitin ne derece doğru olduğu aç›kça görülecektir.

Ayr›ca Patrikhane, her zaman olduğu gibi propaganda faaliyetleriyle Avrupa kamuoyunu etkilemeye devam ediyordu. Son zamanlarda bu propagandan›n çok artt›ğ›n› gören Almanya Hariciye Nezareti, Bab›âli’nin nazik bir şekilde dikkatini çekti ve bu konuda daha hassas olunmas› hususunda müstakbel müttefikini uyard›. Bu durumun zaten fark›nda olan Hükûmet, konu ile ilgili hassasiyetini art›rmas›na rağmen, şayialar›n önüne geçemiyordu. Yunan Sefareti'nin iddias›na göre; Çorlu Kaymakam› yan›na ald›ğ› 40 jandarma ile Ereğli Rumlar›n› göçe zorlam›ş ve bunlar›n ayni ve nakdî bütün mal varl›klar›n› ellerinden alm›şt›r. Bab›âli, Alman Hariciye Nezareti'nin iyi niyetle yapt›ğ› uyar›lar› da göz önünde bulundurmuş olmal› ki aleyhine kullan›labilecek her türlü söylentiyi önlemek amac›yla hemen harekete geçmiştir. Edirne Valiliği'nin konu ile ilgili yapt›ğ› incelemede; Çorlu Kaymakam›'n›n Ereğli Rumlar›n› göçe zorlamad›ğ›, bu durumun Devletin aleyhine kullan›lmas›na f›rsat vermemek için Rumlara göç etmemeleri doğrultusunda nasihat ettiği ve bu amaçla gittiğinden dolay› da yan›nda 40 değil sadece bir jandarma bulunduğu, gasp ve irtikâb›n ise hiç söz konusu olmad›ğ› belirlenmiştir.23

Milletleraras› platformda Patrikhanenin istismar›na f›rsat vermemek için Bab›âli’nin oldukça hassas davranmas›na rağmen, Avrupa devletlerinin Adalar Meselesi'nde Osmanl› Devleti aleyhine karar vermeleri bir tak›m problemleri de beraberinde getirdi. Yunanistan'a geçen adalar›n karş›s›nda bulunan Anadolu k›y›lar›nda ve daha iç k›s›mlarda oturan maddî ve manevî yönden kuvvetli Rumlar, Yunanistan'›n ve Patrikhanenin de k›şk›rtmalar›yla rahat durmayacakt›. Her iki k›y›dan gelip gitme s›ras›nda Megali İdea için hem fikrî zemin, hem de bu fikirleri hayata geçirmeye çal›şacak maddî destekler sağlanacakt›. Bu da tabii olarak Yunanistan ile Patrikhanenin üzerinde bar›nd›ğ› topraklar›n bütünleştirilme sürecini h›zland›racakt›. Bundan başka Adalar Meselesi'nin, Yunanistan lehine hallinden sonra, Makedonya Rumlar› bask› ve zulümlerini art›rd›lar. Buralarda yaşayan

22 Konya Vilâyeti'nden Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen 6 Mart 1330/19 Mart 1914

tarihli tahrirat: BOA, Dâhiliye Kalem-i Mahsus, Nu. 14/33.

23 Edirne Vilâyeti'nden Dahiliye Nezareti'ne gönderilen 13 Teşrinievvel 1330/26 Aral›k

(11)

Türkler, Türkiye'ye doğru göç etmeye mecbur edildiler. Türklere uygulanan bu bask›ya karş›l›k, resmen olmasa da gayri resmî olarak, en az›ndan idarecilerin görmezden gelmeleri ve Türklerin biraz daha şuurlu hareket etmesiyle, Türkiye'de yaşayan Rumlar da, Yunanistan'a doğru göçe zorland›.24 Devlet görevlileri resmen bu işe kar›şmad›lar. Buna rağmen fazla

bir kargaşa yaşanmadan 100 bine yak›n Rum, Yunanistan'a göç etti. Yunanistan beklemediği bu hareket karş›s›nda, Osmanl› Devleti'ni protesto etti.25 Buna bağl› olarak olaylar, Bab›âli’nin de içinden ç›kmakta oldukça

zorland›ğ› bir şekilde gelişmeye başlad›. Şöyle ki; Sultan Reşad, Meclis-i Mebusan'›, yenilenmesi amac›yla 18 Nisan 1912 tarihinde feshetmişti. Bab›âli’nin de Rumlar ve Patrikhane ile aras› iyi olmad›ğ›ndan seçim tarihi bir türlü belirlenememişti. Çünkü yukar›da da belirtmeye çal›şt›ğ›m›z gibi, Yunanistan'›n Makedonya'daki Müslümanlar› göçe zorlamas›na karş› misilleme olarak, baz› Rumlar göçe zorlan›yor veya doğrudan doğruya s›n›r d›ş› ediliyordu.26

b. Ticari Boykot ve Seçim

Osmanl› Rumlar›n› ve Yunan Hükûmeti’ni son derece k›zd›ran bir olay da başta İstanbul olmak üzere özellikle büyük şehirlerde yaşayan Rumlara ticarî boykot da uygulanarak Yunanistan'a gitmeye mecbur b›rak›lmak istenmesidir. Osmanl› devrinde ekonomik hayata –Türklerin askerlikle meşguliyeti ve devlet dairelerinde çal›şmalar› sebebiyle-tamam›yla Türk olmayan unsurlar egemendi. Rumlar ise en iyi durumda olanla idi. El alt›ndan da olsa Hükûmet ve İttihat Terakki taraf›ndan desteklenen Osmanl› ülkesindeki Rumlarla al›ş veriş yapmamak karar›, bir yandan bunlar›n varl›ğ›n› baltalamak, öbür yandan da Türklerin ekonomik hayatta yer edinmeleri ve pek zay›f olan durumlar›n› geliştirmeleri işini kolaylaşt›rmak amac›n› güdüyordu. Ancak Osmanl› idaresinde hemen her tedbir aksi sonuçlar doğurduğu için, bu boykot işi de Türklerin ekonomik hayattaki mevkilerini yükseltmekten çok baz› zorbalara muvakkaten servet kazand›rmaya yarayacakt›r.27

Fener Patrikhanesi bu gayri resmî boykot uygulamas›na, seçimlerin gündeme gelmesiyle birlikte karş› bir boykotla cevap verme f›rsat›n› elde etti. Patrik V. Yermanos bütün Rumlar›, Meclis-i Mebusan seçimlerini boykot etmeye çağ›rarak, bundan kendilerine karş› uygulanan boykotun kald›r›lmas›yla vazgeçebileceklerini belirtti. Bab›ali, Rumlar seçimlere

24

Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnk›lab› Tarihi, Cilt:II/III, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara, 1983, s. 251.

25

Halil Menteşe, An›lar, İstanbul, 1986, s. 118.

26 B. Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923),

s.87.

27 Ayd›n Ömeroğlu, Türk Devleti ve Rum Patrikhanesi Kim Kimin Dostu?, Avc› Ofset,

(12)

kat›lmad›ğ› takdirde, Avrupa'da Osmanl› Devleti aleyhine olan durumun daha da kötüleşebileceği endişesini taş›d›ğ›ndan, boykotta kendilerinin dahli olmad›ğ›n›, hiç kimsenin boykota zorlanamayacağ›n› ve buna tevessül edenlerin cezas›z kalmayacağ›n› belirtti. Hükûmetin bu aç›klamalar›ndan sonra Patrikhane, 1914 Ocak ay› sonunda Rumlar›n seçimlere kat›lmas›na karar verdi. Patrikhane bu karar› almas›na rağmen baz› hususlarda endişeliydi. Çünkü Patrikhane, kendisine bağl› Rum seçim heyetinin göstereceği adaylar›n İttihat ve Terakki taraf›ndan seçtirilmesini istiyordu. İttihat ve Terakki ise, "Osmanl›l›k" duygular›n› incitmemiş, sicili temiz ve Türkçe konuşup, yazabilme şartlar›n› ar›yordu. (Bu şartlar› taş›mak zaten anayasa gereği idi.) Bir diğer anlaşmazl›k ise milletvekili say›s› üzerinde idi. İttihat ve Terakki 14-15, Patrikhane ise 20 kişilik bir kontenjanda ›srar etmekteydiler. Nihayet taraflar aras›nda 1914 y›l›n›n Şubat ay›nda, milletvekili say›s›n›n 17 veya 19 olmas› ve İstanbul'dan seçilecek üç Rum Mebus için Patrikhanenin alt› aday göstermesi hususunda anlaşmaya var›ld›.28 Seçim yap›ld›ktan sonra 14 May›s 1914 tarihinde Meclis-i Mebusan

aç›ld›. Patrikhane baz› yerlerde seçime itiraz etmesine rağmen,29 1914

seçimlerinden kazançl› bir şekilde ç›kt›.30

Patrik V. Yermanos başkanl›ğ›nda bir heyet, Adliye Naz›r›'n› ziyaret ederek boykotun kald›r›lmas›n› istedi. Bu hareket Avrupa devletlerinin dikkatini çekmek için her zaman başvurduklar› s›radan bir hareketten başka bir şey değildi. Ancak Adliye Naz›r›, boykotta Bab›âli’nin etkisinin olmad›ğ›n›, Rum esnaf ve tüccardan mal sat›n al›nmamas›n›n baz› vatandaşlar taraf›ndan yap›lan şahsi bir tercih olduğunu belirtti. Patrik, Naz›r'a Avrupa devletlerine şikâyet edeceklerine dair ağ›r bir dille yaz›lm›ş muht›ra vermek istedi.31 Fakat bu muht›ra kabul edilmedi. Patriğin, muht›ra

vermeye çal›şt›ğ› günlerde Yunan meclisinde de ayn› mesele ele al›n›yordu. Daha sonra Patrik, May›s 1914'de Padişaha muzdarip olduklar› noktalar› belirten bir dilekçe verdi. Beklediği gelişmeleri göremeyen Patrik, Rum kilise ve okullar›n› görünüşte matem ve protesto amac›yla, gerçekte Avrupa kamuoyunun dikkatini çekmek için kapatt›rd›.32 Rum okullar da iş

yapmayarak bir tür grev yapt›lar. Maddî s›k›nt›ya düşen Rumlar›n göçünü engellemek için yoğun bir çaba sarf eden Patrik V. Yermanos, Rum Muhtarlar üzerinde bask› kurarak, "Ferağ ve İntikal ilmühaberleri"ni,33 tasdik

etmemelerini istedi. Bunun üzerine Bab›âli muhtarlara, Patrikhanenin böyle

28

Y. H. Bayur, 1983, Türk İnk›lab› Tarihi, s. 274-275.

29 İhsan Güneş, Türk Parlamento Tarihi, I, Ankara, 1995, s. 269. 30

B. Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923), s.88.

31

Hüseyin Kâz›m Kadri, Rum Patriğine Aç›k Mektup, İstanbul, 1330, s. 4.

32 Y.H.Bayur, 1983, Türk İnk›lâb› Tarihi, Il/III, s. 254. 33

Ferağ ve İntikal ilmühaberi: Bir kimsenin gayrimenkuldeki tasarruf hakk›m bedeli karş›l›ğ›nda terk ettiğini gösterir resmî Belge (Mehmet Zeki Pakal›n, "Piskopos Mukataa Kalemi", Osmanl› Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, İstanbul, 1993, s. 602).

(13)

bir emir vermeye yetkisi olmad›ğ›n› belirterek görevlerini yapmalar› hususunda uyard›. Bu gergin vaziyet savaş süresince devam etmiştir. Fener Patrikhanesi, Rum Muhtarlar üzerinde tam olarak etkili olamay›nca, Yunanistan'a Rum göçünü engellemek için özellikle Edirne, K›rkkilise (K›rklareli), Çatalca ve Vize havalisinde görev yapmalar› için metropolit ve papazlardan nasihat heyeti oluşturdu. Patrikhanenin isteği üzerine, bu heyete gittikleri yerlerde kolayl›k gösterilmesi için Hükûmet taraf›ndan taşra idarecilerine talimat verildi.34

Türkiye'den Yunanistan'a olan Rum göçünün önüne geçilemiyordu. Zira göçün temel sebeplerinden olan boykot fiilen artarak devam ediyordu. Çünkü Türk milliyetçiliği beraberinde ticaret, endüstri ve şehircilikte Türkleşmeyi de getirmekteydi. Türk ticarî grubu oluştukça ve güçlendikçe Rumlara karş› ekonomik boykot artt›. Bunun tabii sonucu olarak da geçmiş y›llara göre Rumlar, özellikle ticarî hayattan d›şlanmaya başlad›lar.35 Ayr›ca

İttihat ve Terakki Hükûmeti, 5 Eylül 1914 tarihinde kapitülasyonlar› kald›rarak, iktisadî Türkçülüğü de öne ç›karmay› ve Türk kapitalist grubunun alt yap›s›n› oluşturmay› hedefliyordu.36 Rum ve Yunanl›lara karş›

uygulanan boykot Türk Millî Mücadelesi'nin arifesine kadar devam etti. Rumlar, Türkçe gazetelerin boykotu k›şk›rtt›ğ›n› düşünürken, Rumca gazetelerin yapt›klar›n› görmezden geliyorlard›.37 Bu arada Rum tüccarlar

Yunanistan'daki temsilcilerini ikinci bir emre kadar mal göndermemeleri için uyard›lar. Bununla amaçlar› piyasay› daraltarak, halk› kendi mallar›n› almaya mecbur b›rakmakt›.38 I. Dünya savaş› sonunda ve Kurtuluş Savaş›

y›llar›nda İstanbul’daki Rum bas›n› da Patrikhane’nin teşvikiyle k›şk›rt›c› yay›nlar yap›yordu. Bunlardan Patrikhane’nin resmî gazetesi olan Eklisiyartiki Alitia’da şöyle yaz›lar yaz›lacak kadar ileri gidildi.39 “...Bir

milletin, müsavat vaitleriyle iğfal edildiği zamanlar geçmiştir. Bu devlet y›k›l›yor. Bu köhne hayide vaitlerle devlet toplanamayacakt›r. Coğrafi istatistikler serdi ve Türk unsurunun ekseriyeti haiz olduğuna ve bununla beraber Rum milletinin de böyle bat›l tarz-› tesviyelerle idare-i maslahat edilmesi laz›m geldiğine kimseyi ikna edemez. Haritalar› tertip edenler unutmamal›d›r ki Rum unsuru bir çok yerlerde ekalliyette ise baba miras› üzerindeki tarihî ve sosyal hukukunu kaybedemez.” Burada “baba miras›”

dediği Bizans’tan kalma topraklard›r. Hâlbuki bir yerin miras› “baba miras›” ya da “dede miras›” ile ölçülmez. O yerin o anda sahip olduğu çehre ile ölçülür. 40 Bilindiği gibi, Balkan Savaşlar›’n› Birinci Dünya Savaş› izledi.

34 Adliye ve Mezâhib Nezareti'nden Dâhiliye Nezareti'ne gönderilen 21 Cemaziyülevvel

1332/17 May›s 1914 tarihli tahrirat: BOA, Dâhiliye Kalem-i Mahsus, Nu. 19/45.

35 A. Alexandris, The Greek Minority of Istanbul and Greek-Turkish Relitions..., s. 44. 36

Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İstanbul, 1987, s. 276-277.

37 Sabah, 17 Teşrinievvel 1334/17 Ekim 1918. 38

Türkçe İstanbul, 26 Mart 1335/1919.

39 Akşam, No:46, 4 Teşrinisani 1334/Kas›m 1918. 40

(14)

Savaşta Osmanl› Devleti yenildi. Bu yenilgi, yar› sömürge haline gelmiş olan Osmanl› İmparatorluğu’nun tamamen çökmesine neden oldu. İmparatorluğun çöküşü, Yunanistan’› ve Rum Patrikhanesi’ni “Megali İdea” y› gerçekleştirme çal›şmalar›nda daha da cesaretlendirip ümitlendirdi. Çünkü art›k zaman gelmişti. Bu inançla Yunanistan, Rumlar ve Rum Patrikhanesi Osmanl› Devletine karş› aç›ktan aç›ğa düşmanca faaliyetlere girişti. Fransa ve İngiltere de yine yanlar›nda idi.41

c. Hukûk-› Aile Kararnâmesi ve Patrikhane

Bütün hukukî meselelerde olduğu gibi, Rumlarda aile hukukunda da söz sahibi olan kurum Patrikhane idi. Tanzimat Ferman› ile başlayan ve sonra devam eden kanunlaşt›rma hareketleri Patrikhanenin yetki alan›n› daraltt›.42 Bu süreçte tedricen Patrikhanenin yetkileri günün şartlar›

içerisinde yasalara uygun olarak Devletin başka kurumlar›na verilmeye başland›. Patrikhane bu değişikliklere karş› ç›kt› ve bundan dolay› birçok patrik, kadim imtiyazlar› ellerinden al›nd›ğ› iddias›yla istifa etti. Bütün bask›lara rağmen Bab›âli hukuk birliğinin sağlanmas›nda kararl›yd›. Çünkü çok hukukluluk değişen şartlar içerisinde Devletin varl›ğ›n› tehdit ediyordu. Millet sistemi içerisinde benliklerini muhafaza eden unsurlar, Frans›z ihtilalinden sonra h›zla milletleşme sürecine girdiler. Osmanl› Devleti, tabiiyetinde olanlar›n birliği ve beraberliği üzerinde hassasiyetle duruyor ve bunlar› "Tebaa-i Devlet-i Osmaniye" yani "Osmanl› Vatandaş›" kavram›yla bir arada tutmak istiyordu. Bu amaçla 19 Şubat 1869 tarihinde "Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi" ç›kart›ld›.43 Ç›kart›lan yeni kanuna rağmen,

Avrupa Devletleri, kapitülasyonlar› gerekçe göstererek Gayrimüslimlerin haklar›n›n ihlâlini ileri sürüyor ve Osmanl› Devleti'nin içişlerine müdahaleye devam ediyorlard›. Bu müdahalelere engel olmak ve cemaatler üzerinde denetimini devam ettirmek isteyen Bab›âli, "Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi"ni de yeterli görmediği için 1O y›ll›k bir çal›şma sonunda, 1878 y›l›nda "Mecelle"yi haz›rlatt›. Böylece hukuk birliğinin sağlanmas› hususunda çok önemli bir mesafe kat edilmiş oldu.44

Cemaat üzerindeki etki ve denetiminin azalarak istediği gibi yönlendiremeyeceği endişesiyle Patrikhane, Mecelle'nin uygulanmas›na da karş› ç›kt›. Bab›âli ise hukuk birliğiyle tebaas›n› tam anlam›yla "Osmanl› Vatandaş›" statüsüne kavuşturmak istiyordu. Böylece tebaa aras›ndaki farkl› uygulamalar›n sak›ncalar›ndan doğan meseleler ortadan kalkarken, ayn› zamanda da Ortodokslar›n ve özellikle Rumlar›n, Patrikhane taraf›ndan

41 Nail Arslanpay, Diyanet İşleri Başkanl›ğ› Yay›nlar›, Ankara, 1973, s.6. 42

Athanasia Anagnostopulu, "Tanzimat ve Rum Milletinin Kurumsal Çerçevesi Patrikhane, Cemaat Kurumlar›, Eğitim" 19. Yüzy›l İstanbul'unda Gayrimüslimler, (Editör: Pinnelopi Stathis), (Çev. Foti ve Stefo Benlisoy), İstanbul, 1999, s. 12-13.

43 Düstur, I/I, s. 16-18. 44

(15)

ayr›l›kç› oluşumlar içerisinde kullan›lmalar› engellenmiş olacakt›. Özellikle kapitülasyonlardan dolay› Devletin hâkim güç olarak kendi tebaas› ya da vatandaş› üzerinde nüfuzunu tesis etmesi çok zordu. Bunlara ilave olarak, Osmanl› ülkesinde yaşayan Avrupa Devletleri vatandaşlar›yla ilgili belirsizlik de bu durumu tamamen içinden ç›k›lmaz bir hale getiriyordu. Yap›lmaya çal›ş›lan düzenlemelerle vatandaşl›k esas›na dayanan hukuk birliğine doğru önemli bir ad›m at›lm›ş oldu.45

Osmanl› Devleti, y›llard›r istismar edilen kapitülasyonlar›n k›skac›ndan kendisini kurtarmak için 5 Eylül 1914 tarihinde kapitülasyonlar› kald›rm›şt›. Buna rağmen arzu edilen noktaya gelinemediği için 1916 y›l›nda yap›lan İttihat ve Terakki Kongresinde al›nan karara bağl› olarak, Şer'iye Mahkemeleri 25 Mart 1917 tarihinde Adliye ve Mezâhib Nezareti'ne bağland›. Hukuk-u Aile Kararnamesi de bu sürecin tabii sonucu olarak ortaya ç›kt›.46 Hukuk-u Aile Kararnamesi kapitülasyonlara karş› verilen

mücadelenin en önemli safhalar›ndan birisidir. Kararname, Isparta Mebusu Seydişehirli Mahmut Esad Efendi başkanl›ğ›nda bir heyet taraf›ndan 157 madde olarak haz›rland› ve 25 Ekim 1917 tarihinde Sultan Reşat taraf›ndan onaylanarak yürürlüğe girdi.47 Bu kararname ile hukuk alan›nda önemli bir

ad›m at›larak çok hukukluluğun sak›ncalar› ortadan kald›r›lmaya çal›ş›ld›. Hukuk-u Aile Kararnamesi48 ile as›l gerçekleştirilmek istenilen, başta

Gayrimüslimler olmak üzere bütün tebaay›, tam anlam›yla vatandaş haline getirmekti. Tebaan›n din farkl›l›ğ› göz önüne al›narak aile hukuku düzenlendi. Bu düzenleme hukuk birliğine ayk›r› gibi görünse de bunun ile kanun birliği sağland›.49 Hukuk-u Aile Kararnamesi ile Patriğin yarg› yetkisi

kald›r›larak, Devlete devredildi. Bunun tabii sonucu olarak, Gayrimüslimleri bahane ederek, Osmanl› Devleti'nin içişlerine müdahale etmeye çal›şan devletlere de engel olunacakt›.50 Patrikhane, Hukuk-u Aile Kararnamesi'nden

çok rahats›z oldu ve buna şiddetle karş› ç›karak, yetkilerinin kendisine iade edilmesini istedi.51 Patrik Vekili Dorotheos, Mondros Mütarekesi'nden sonra

daha da ileri giderek, Patrikhane için yeni bir nizamnamenin haz›rlanmas›n› istedi.52

45

B. Atalay, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin Siyasi Faaliyetleri (1908-1923), s.92.

46

Sina Akşin, Jön Türkler ..., s. 277, 302.

47 Mehmet Âkif Ayd›n, İslâm ve Osmanl› Hukuku Araşt›rmalar›, İstanbul, 1999, s. 179. 48

Hukûk-› Aile Kararnâmesi'nin maddeleri için bkz. Düstur, IX, "Hukûk-› Aile Kararnamesi", İstanbul, 1928, s. 762-783.

49

Taha Akyol, Medine'den Lozan'a, İstanbul, 1997, s. 70.

50 Ali Fuat Türkgeldi, Mesâil-i Mühimme-i Siyasîyye, I, (Yay. Bekir S›tk› Baykal),

Ankara, 1987, s. 381.

51 Sabah, 15 Teşrinievvel 1334/15 Ekim 1918. 52

(16)

d. Bat› Trakya ve Oniki Adalar›n Yunanistan’a kat›lmas›nda Patrikhanenin Faaliyetleri

Balkan Savaş› sonunda Selanik ve Makedonya’n›n bir k›sm›n› al›p Karasu’ya dayanan Yunanistan, şimdi de gözünü Bat› Trakya’ya çevirmişti. Megali İdea uğrunda yüzy›llarca pusuda beklemesini bilen Rumlar, uygun zamanlarda harekete geçerek paylar›na düşeni al›yor ve büyük hedefe doğru ad›m ad›m yaklaş›yorlard›. Giritli Elefterios Venizelos, Yunanistan’› İngiltere ve Fransa yan›nda savaşa sokarak, kazan›lacak zaferden büyük ölçüde yararlanmak istiyordu. Onun “Gençliğimden beri ben Skiros adas›n›

Elenizmin coğrafi merkezi saym›ş›md›r” şeklinde ifade ettiği hayali

gerçekleştirebilirdi. Çökmekte olan Osmanl› Devleti’ne karş› Ege’yi bir Yunan denizi haline getirmek, iki k›taya uzanan ve beş denize aç›lan Yunanistan’› gerçekleştirerek, bir ayağ› Asya’da, bir ayağ› Avrupa’da olacak büyük Yunanistan’› Bizans-Grek İmparatorluğu’nu yeniden kurmak, bu hayalin sonuçlar›yd›.53 Nitekim Rauf Orbay hat›ralar›nda Patrikhane’den

“nifak ve fesat yuvas›” olarak bahseder.54 Patrikhane’nin böyle bir merkez

durumuna gelmesinde, buras›n›n Yunanistan’›n Türkiye üzerindeki emellerinin gerçekleştirilmesi yolunda çok uygun bir kuruluş olmas› başl›ca rolü oynam›şt›r. Çünkü Rum Ortodoks Kilisesi, Yunan tarihinde önemli bir fonksiyona sahipti. İstiklalini kazanan ve bir hayli de genişleyen Yunanistan, hedefine ulaşabilmek için doğudaki büyük Türk potansiyelini yaln›z Yunan Kilisesi ile etki alt›na alman›n mümkün olamayacağ›n› uzun bir deneme ile anlam›şt›r. Bu nedenle, başar›l› olabilmek için, daha önce de çok yararland›ğ› Türk topraklar›ndaki kiliseleri Türklere karş› tahrik ve baltalama arac› olarak kullanma karar› vermiştir. Bu karar›n bir gereği olarak 1908’de II. Meşrutiyet’in ilan› üzerine faaliyetlerini art›ran Patrikhane’yi yar› resmî de olsa Yunanistan’la birleştirmeyi birinci gaye olarak alm›şt›. Bizans’› ihya etmek, bu hülyay› millî bir siyaset haline getirmek için mutlak surette Fener Patrikhanesi’nin faaliyet ve tahriklerine ihtiyaç vard›. Zira Patrikhanenin daha önceki büyük hizmetleri bilinmekteydi.55 Patrikhane’nin

Yunanistan emellerine hizmet eden bir kuruluş durumuna gelmesi asl›nda 1910 y›llar›nda resmîleşmiş durumda bulunuyordu. Nitekim Yunan Millet Meclisinde 5 Mart 1921 y›l›nda yap›lan bir tart›şmada, D›şişleri Bakan› Baltacis’in sözlerinden Patrikhane’nin Yunanistan’a nas›l hizmet ettiği çok iyi anlaş›lmaktad›r. Baltacis, Patrikhane’ye hücumlarda bulunan milletvekili Kampanis’e şöyle cevap vermiştir; “Yunan Milleti bugün Fener

Patrikhanesine şükran borçludur. Onun geçmişteki mücadeleleri, Yunan Milletini bu fütuhata nail ettirdi. Sözlerinizi geri al›n›z...!”56 Nihayet, 27

53

A. Sofuoğlu, Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, s.72.

54 Süleyman Hayri Bolay, Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Ankara, 1999. 55

T. Günay, Misyonerler ve Fener Rum Patrikhanesi..., s.232.

56 Gülnihal Bozkurt, Alman ve İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişmelerin Iş›ğ› Alt›nda

(17)

Kas›m 1919’da Paris yak›nlar›ndaki Neuilly’de yap›lan bir anlaşma ile Bat› Trakya da Yunanistan’a verildi. 1944 Ekimi’nde Almanlar geri çekilirken Adalar› Türkiye’ye b›rakmay› teklif etmişse de, İngilizlerce reddedilmiştir. Savaş sonras› Adalar bir süre müttefik askerlerin elinde kald›. İtalyanlar yenildiği için sahipsiz kalan Adalara Yunanistan sahiplendi. Müttefikler 1947’de Paris’te yap›lan bir antlaşma ile Adalar› Yunanistan’a verdiler.57

5. SONUÇ

Osmanl› Devleti, bünyesinde çeşitli din ve ›rklar› bar›nd›ran bir imparatorluktu. XIX. Yüzy›ldan itibaren Bat›l› devletler taraf›ndan “Hasta Adam” diye nitelenerek miras›n›n bölünmesi planlan›yordu. Bu y›k›m› h›zland›rmak için de devletin içerden de zorlanmas› gerekiyordu. Bunun yolu ise, Osmanl› topraklar›ndaki az›nl›klar› kullanmakt›. Başta büyük devletler olmak üzere dinî yolu kullanarak az›nl›klar› etkilemek ve onlar›n gücünden istifade etmek istiyorlard›.

Osmanl›’n›n Bizans’tan devrald›ğ› bir kurum olan Patrikhane’nin, Osmanl›’n›n siyaseti gereği baz› yetkilerle donat›larak “millet sistemi” esas›na dayanan Osmanl› gücünün Patrikler arac›l›ğ› ile Rum tebaa üzerinde etkinleştirildiğini görmekteyiz. Sistemin iyi işlediği Osmanl›’n›n güçlü dönemlerinde Patrikhane de kendisine biçilen rolü iyi oynuyordu. Ne var ki, Osmanl› İmparatorluğu’nun gerileme ve çökme dönemlerinde Patrikhane, milliyetçilik ak›mlar›ndan etkilenerek d›ş güçlerin desteğini de almak suretiyle, Yunanistan’›n bağ›ms›z bir devlet olma yolunda yürütülen her faaliyetin içerinde olmuş; ya olay› organize etmiş, ya desteklemiş, ya da bizzat icra etmiştir. Megali İdea için çok önemli bir dönüm noktas› olan Yunanistan’›n bağ›ms›z bir devlet olma düşüncesini hayata geçirmiş, Bizans’› yeniden canland›rmak için Balkanlarda yaşayan bütün Ortodokslar› Rumlaşt›rma siyasetine h›z vermiştir. Yunanistan, topraklar›n› genişletme yolunda k›sa sürede çok mesafe kat ederek, Patrikhane’nin desteği ile kurulduğu günden I. Dünya Savaş›’n›n sonuna kadar topraklar›n› katlayarak büyütmeyi başarm›şt›r.

Bir Osmanl› Kurumu olan Patrikhane; Meşrutiyet döneminde ve takip eden süreç içerisinde “Sen Sinod” Meclisi Mukaddes Nizamnamesini ikinci plana b›rakarak Osmanl› Hükûmeti’ne karş› herhangi bir sorumluluk duymadan, doğrudan doğruya Yunan Başbakan› Venizelos’un temsilcisi s›fat›yla siyaset sahas›ndaki etkinliğini art›rm›şt›r. F›rsat buldukça bütün sorumluluğunu unutarak siyasetle uğraşm›ş, bağl› bulunduğu devlete ihanet etmiştir. Venizelos da, Patrikhanede’ki çal›şmalar için hiçbir yard›mdan kaç›nmam›şt›r. Patrikhane’nin bu dönemde gösterdiği her türlü faaliyette başl›ca rolü oynayan şah›s Patrik Vekili Doroteos Mamelis idi. Doroteos

57

(18)

gözü pek, azimli ve zeki bir papazd›. Patrikhane’nin imtiyazlar›n›n Jön Türkler taraf›ndan fes edilmesini her şeyden önce Bab›âli nezdinde protesto etmiş, Rum çetelerinin bütün faaliyetlerinde bizzat bulunmuştur. Mavri Mira Örgütünün başkanl›ğ›n› da yapan, 17 Ekim 1919’da Ermeni Patriği Zaven Efendi ile birlikte “bütün Türkiye’nin işgal edilmesini” isteyen, 14 Şubat 1920’de “Lloyd George’a İstanbul için Yunan mandas›n›” teklif eden de yine Doroteos Mamelis idi.

Patrikhane makam› Bizans’›n dinî ve dünyevi olan iki yönlü iktidar›n›n ayakta kalan tek tarafl› devam›d›r. Yani Bizans Patrikhane’nin şahs›nda yaşamaktad›r. Bizans’›n sembolü olan çift başl› kartal, bugün Patrikhane’nin simgesi durumundad›r. Patrikhane’nin amac›; Megali İdea’y›, büyük Yunanistan hayalini gerçekleştirmek, yani İstanbul başkent olmak üzere Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltmektir. Zaman içinde Türk Milleti’nin çektiği ›st›rap ve s›k›nt›larda Patrikhane’nin etkisini ve sonra meydana gelen değişiklikler göz önüne al›nd›ğ›nda k›saca şunu belirtmek mümkündür: Fener Patrikhane’si, Türkiye topraklar›n›n köklü bir kurumu olarak, bu topraklar üzerinde hâkim olan Osmanl› Devleti, daha sonra da yine Türk Milleti’nin kurtuluş ve yeni Türk Devleti’nin kuruluş safhas› ile birlikte, Türk Milleti’nin ve Devleti’nin düşmanlar› ile işbirliği içerisinde olmuştur. Fener Patrikhanesi’nin, Türk Devleti güçlü olduğu zaman daha temkinli ve ›l›ml› hareket etmesine rağmen, devlet zaafa düştüğünde hiç tereddüt etmeden bütün iç yüzünü ortaya koyduğunu tarihî olaylardan anlamak mümkündür.

KAYNAKÇA

Akşin, Sina; Jön Türkler ve İttihat ve Terakkî, İstanbul, 1987. Akyol, Taha; Medine'den Lozan'a, İstanbul, 1997.

Alexandris, Alexis; The Greek Minority of İstanbul and Greek-Turkish Relitions

1918-1974, Athens, 1983.

Anagnostopulu, Athanasia; "Tanzimat ve Rum Milletinin Kurumsal Çerçevesi Patrikhane, Cemaat Kurumlar›, Eğitim" 19. Yüzy›l İstanbul'unda

Gayrimüslimler, (Editör: Pinnelopi Stathis), (Çev. Foti ve Stefo Benlisoy),

İstanbul, 1999.

Arslanpay, Nail; Diyanet İşleri Başkanl›ğ› Yay›nlar›, Ankara, 1973.

Atalay, Bülent; Fener Rum Patrikhanesi’nin Siyasî Faaliyetleri (1908-1923), Tarih ve Tabiat Vakf› (TATAV) Yay›nlar›, İstanbul, 2001.

(19)

Bayur, Yusuf Hikmet; Türk İnk›lâb› Tarihi, Cilt:I, K›s›m:II, Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›, Ankara, 1983.

Bolay, Süleyman Hayri; Felsefi Doktrinler ve Terimler Sözlüğü, Ankara, 1999. Bozis, Sula; “Yoakimyon Rum K›z Lisesi”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi,

C.3, İstanbul, 1993.

Bozkurt, Gülnihal; Alman-İngiliz Belgelerinin ve Siyasî Gelişmelerin Iş›ğ› Alt›nda

Gayrimüslim Osmanl› Vatandaşlar›n Hukukî Durumu (1839-1914), Ankara,

1996.

Cevdet Paşa, Maruzat, (Yay. Yusuf Halâçoğlu), İstanbul, 1980.

Ercan, H. Yavuz, Ondokuzuncu Yüzy›lda Balkanlarda Kilise, Ankara, 1987. Ergin, Osman; Türk Maarif Tarihi, II, İstanbul, 1940.

Frazee, Chavles A.; The Orthodox Church and Independent Greece 1821-1852, Cambridge, 1969.

Güneş, İhsan; Türk Parlamento Tarihi, I, Ankara, 1995.

Tuncer Günay, Misyonerler ve Fener Rum Patrikhanesi Haçl›lar›n Ajan-Provokatör

Kollar›, Berikan Yay›nevi, Ankara, 2002.

Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnk›lap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyeleri,

Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004.

Kadri, Hüseyin Kâz›m; Rum Patriğine Aç›k Mektup, İstanbul, 1330/1914.

Kâmil Paşa'n›n An›lar›, (Yay. Gül Çağal› Güven), İstanbul, 1991.

Menteşe, Halil; An›lar, İstanbul, 1986.

Ömeroğlu, Ayd›n; Türk Devleti ve Rum Patrikhanesi Kim Kimin Dostu?, Avc› Ofset, İstanbul, 1995.

Pakal›n, Mehmet Zeki; "Piskopos Mukataa Kalemi", Osmanl› Tarih Deyimleri ve

Terimleri Sözlüğü, II, İstanbul, 1993.

Sofuoğlu, Adnan; Fener Rum Patrikhanesi ve Siyasi Faaliyetleri, Turan Yay›nc›l›k, İstanbul, 1996.

Şahin, M. Süreyya; Fener Patrikhanesi ve Türkiye, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1980. Şahin, M. Süreyya; Türkiye’deki Patrikhaneler, İlke Yay›nc›l›k, İstanbul, 2003. Sonyel, R. Salâhi; "Hristiyan Az›nl›klar ve Osmanl› İmparatorluğu'nun Son

Dönemi", Osmanl›'dan Günümüze Ermeni Sorunu, (Editör: Hasan Celal Güzel), Ankara, 2000.

(20)

Türkgeldi, Ali Fuat; Mesâil-i Mühimme-i Siyasîyye, I, (Yay. Bekir S›tk› Baykal), Ankara, 1987.

Yalç›n, Emruhan; Atatürk Türkiye’sinde Ekümenik Ortodoks Patrikhanesi ve Bizans

Projesi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2008.

Y›ld›r›m, Uğur; Keşiş Güç Emperyalizmin Ortodoks Kart›, 1.Bask›, Otopsi Yay›nlar›, 2005.

BOA (Başbakanl›k Osmanl› Arşivi). Meclis-i Ayan Zab›t Ceridesi.

MMZC (Meclis-i Mebusan Zab›t Ceridesi).

Düstur, IX, "Hukûk-› Aile Kararnamesi", İstanbul, 1928. Akşam, Ati, Sabah, Türkçe İstanbul Gazeteleri.

Referanslar

Benzer Belgeler

In the next part of the article the instagram accounts and instagram stories of 5 private theatre, account of State Theater and Istanbul City Theater in Turkey will be analyzed

In this study, a ring resonator is modeled with both rectangular- and cylindrical-FDTD packages, which are also calibrated against analytical exact solution derived in terms

In [4-8] by using zeta function and teta function V.A.Sadovnichiy has obtained formulae for regu- larized traces for wide class of di¤erential operators.. 2000 Mathematics

As a result of 46 months mean follow-up of 20 patients implanted with artificial urinary sphincter, we suggest that this is an intervention, which increases the quality of life

To our knowledge, 7 cases of coexisting sarcoma and transitional cell carcinoma of the urinary bladder have been 216 COEXISTING TRANSITIONAL CELL CARCINOMA AND

Ankara University Faculty of Sport Sciences SPORMETRE Journal of physical Education and Sports Sciences in published two times a year. All the articles appeared in this journal

(2005) ise Wingate Anaerobik Güç Testi’nde optimal yükün belirlenmesi amacıyla vücut ağırlığı başına 75 gr/kg, 85 gr/kg, 95 gr/kg ve yağsız vücut kütlesi başına

Bu doğrultuda öncelikle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (Bundan sonra CMK olarak anılacaktır), daha sonra ise sırası ile İnsan Hakları Avrupa