• Sonuç bulunamadı

Unutmayın 89 ada, 7 parsel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Unutmayın 89 ada, 7 parsel"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET DERGİ

YELİZ ERKILIÇ

T

ürk edebiyatının gerçekçi yazarla­rından, büyük ironi ustası Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı, kitap­ larına, hikâyelerine hayat verdiği, H eybeliada’daki evi 35 yıldanbuyanam ü- ze evine dönüştürüleceği günü bekliyor.

Heybeliada’nın dik yokuşlu yollarından, sayısız merdivenlerden çıkarak ulaşıyoruz Hüseyin Rahm i’nin evine. Yolun kenarın­ dan çıkan, kaybolmaya yüz tutmuş m erdi­ venler, sarmaşıkların bürüdüğü kapıya ula­ şıyor. Paslanmış demir kapının açıldığı bah­ çenin içi de, tıpkı evin etrafı gibi ağaçlarla çevrili. Bahçede ilk göze çarpan, çevreye gelişi güzel atılmış mermer parçalan ve eş­ yalar. 1944 yılında adadaki bu köşkünde ha­ yata veda eden, Türk edebiyatında eserle­ riyle bir döneme damgasını vuran Gürpı­ n ar’ın bir asırlık evine, devlet de, kuruluş­ larda ilgi göstermiyor.

Bundan 35 yıl önce, yani 1964’te, İstan­ bul Özel İdaresi ’ne, Gürpınar’m vârisi, ye­ ğeni GülçinTannnınkulu tarafından ‘müze evi olması koşuluyla’ verilen ev, hâlâ bu ko­ şulun yerine getirileceği günü bekliyor.

Bürokrasinin ilgisiz tavırlarıyla, 35 yıldır tek bir çivinin bile çakılmadığı, Kültür Ba­ kanlığından İstanbul Valiliği’ne, oradan da Adalar Belediyesi ’nin sorumluluğuna atı­ lan Gürpınar’ın evine yapılan bu vefasızlığı kimi aydınlar şöyle değerlendirdiler:

Yazar Selim İleri: Bizim bütün ölmüş ya­ zarlara karşı sürdüregeldiğimiz bu insafsız tutum, en büyük ironi ustası olan Hüseyin Rahmi Gürpınar için de geçerli. Eserini okumadıktan sonra, evini koruma duygusu elbette gelişmeyecektir. Bu evle birlikte yal­ nız bir tarihi eser değil, bir romancının ruh iklimi de gözümüzün önünden kaybolup gi­ diyor.

Fethi Naci: Gürpınar’ın evini görmedim, ancak bakımsızlığını bir yazıda okudum. Ölm üş yazarların birçoğunun evine sahip çıkılmıyor. M aalesef Hüseyin Rahm i’nin evinin bu durum u da Türkiye’nin alışılmış durumudur.

Ada sakinleri de tepkilerini dile getirerek G ürpınar’a ait eve gösterilen bu anlaşılmaz ilgisizliğin büyük bir ayıp olduğunu, haya­ tını okuyucularına adamış, onlarca eser ver­ miş bir yazarın bu saygısızlığı hak etmediği­ ni söylüyorlar.

Gürpınar’ın evinin bu içler acısı durumu Ada Dostlan D em eği’ni harekete geçirmiş. D em ek Başkanı Perihan Ergun, evin tamir edilmesi, bakım ının yapılması için Kültür Bakanlığı ’na başvuruda bulunmuş. Kültür Bakanlığı İstanbul 3 Numaralı Kültür ve

Ta-Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın evinden bir iç görüntü.

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın

Heybeliada’daki evi

kurumdan kuruma

devredilmekten perişan

düştü. Son karara göre

evin restorasyonu yine

Kültür Bakanlığı’na

verildi. Gürpınar’ın

evindeki eşyalar Adalar

Kaymakamlığı tarafından

lisede korumaya alındı.

(2)

5 EYLÜL 1999. SAYI 702

HÜSEYİN RAHMİ

Türk edebiyatına 37 roman, 7 hikâye ve bir de uzun hikâyeden oluşan 45 kitap armağan eden ve sürekli toplumu yansıtan gözlemlere yer veren Gürpınar, ele aldığı sosyal konularla ve gerçekçi anlatımıyla dikkat çekti. Kahramanlarını günlük hayatta her an karşımıza çıkabilecek insanlardan seçti. Büyük konak ve yalılarda yaşayan insanlardan kenar mahallelerde yaşayan yoksul halka kadar, paşasından dilencisine, hanımından hizmetçisine, her insanı kahraman olarak yapıtlarına konu edindi.

Gürpınar’ın çocukluğu ve gençliği, anneannesinin köşkünde dadılar ve kadınlar arasında geçtiğinden kadın ruhunun inceliklerini ve kırılganlığını gözlemledi, bu gözlemlerini eserlerine yansıttı. Genellikle yoksul kadınların çektiği acıları, onların ıstıraplı yaşamlarını konu aldı; İffet, Tesadüf, Nimetşinas, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç gibi romanlarında genel olarak bu konuyu işledi.

Romanlarında ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri, kadın erkek ilişkilerini ve din sorunlarını ele aldı.Yaşama bakışı karamsardı. Romanı “ ahlakın aynası” olarak gördü. Kimi romanlarında geleneklerin yıkılışı sırasında eskiye bağlanamayan, yeniyi de

hazmedemeyen taklitçi insanları eleştirdi. Eserleriyle halkı bilgilendirip düşündürmek istemiş, ancak bunu okuyucuyu sıkmadan yapmıştı. Öğretmek istediğini kendi ağzından değil kahramanlarının ağzından verirdi. Şıpsevdi romanında alafranga sofrada yemeğin nasıl yendiğini, Mürebbiye'de Moliere’nin “ Gülünç Kibarlar” komedisini kahramanların ağzından anlattırdı.

12 yaşındayken başladığı yazarlığa ölene kadar devam etti. 48 yaşında Heybeliada’daki evine taşındı ve 1935- 43 yıllan arasında, iki dönem boyunca yaptığı Kütahya milletvekilliği dışında yaşamını bu evde sürdürdü. 80 yaşında öldü. Heybeliada Mezarlığı’na gömüldü.

biat Varlıklarını Koruma Kurulu M üdürlü­ ğümden gelen cevap ise şu:

Konu: Heybeliada, 89 ada, 7 parsel İlgi: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel M üdürlüğü’nün 08.09.1998 gün ve 720/4433 sayılı yazısı.

İstanbul ili, Adalarilçesi, Heybeliada Ma­ hallesi, 19 pafta, 89 ada, 7 parsel hakkındaki başvurunuz incelenmiştir. Söz konusu 89 ada, 7 parselde yer alan Hüseyin Gürpınar Evi olarak bilinenkültür varlığı İstanbul Va­ liliği mülkiyetinde olup, Adalar Belediye Başkanlığı’na tahsis edilmiştir...”

IH Ağustos IS64 ’te doğmuştu...

Sürekli başka kurum lann sorumluluğuna devredilen G ürpınar’ın evi, 4.12 .1998’de Kültür Bakanlığı’nca A dalar Belediye- si’nden geri alındı. Restorasyonun Turing kurumunca yapılacağı açıklandı. Ancak ya­ zışmalar bitmedi.

Adalar Kaymakamı Mustafa Farsakoğlu, G ürpınar’a ait özel eşya ve kitapları kurtar­ mak için bir komisyon kurdu. Adalar Vak­ fı ’ndân sağlanan parayla evde çürümeye terk edilmiş eşyanın temizliği, onanm ı ve kurta- rılması gerçekleştirildi. Hüseyin Gürpı­ nar’ın eşyaları, adıyla anılan lisenin spor sa­ lonunda sergileniyor.

Hüseyin Rahmi ’nin unutulmaya yüz tut­ muş evinden geriye kalan e güzel şeyse, bu­ rada yaratıp okuyuculara hediye ettiği kitap­ ları . Çünkü binlerce insanın okuduğu, kimi satırında hüzünlenip, kimi satırında güldüğü eserlerin birçoğu bu evde var oldu, burada şekillendi. Gürpınar düşüncelerini adadaki bu evinde yazıya döküp, okuyuculanna ulaş­ tırdı. Gürpınar’ın yıllarca önce yazdığı eser­ leri, şimdi sadeleştirilmiş Türkçe ile yeniden basılıyor. 1995’ten buyana 18 eseri yeniden basılan Gürpınar’ın kitapları hâlâ okuyucu­ ya ulaşıyor, hâlâ sevilip okunuyor. Ancak böylesine büyük bir yazarın evi her nedense müzeleştirilemiyor.

G ürpınar’ın 1944 yılındaki ölümünden sonra evde, 1959-64 yıllan arasında yeğeni ve vârisi olan Gülçin Tanrınınkulu ve ailesi yaşamış. Köşkte yaşadığı dönemde evi gez­ mek isteyen Gürpınar okuyuculanna elin­ den geldiği kadaryardımcı olmaya çalıştığı­ nı söyleyen Tannnmkulu, evin geçmişini şöyle anlatıyor: “Ozamanlarilkokul çocuk- lan gelirdi evi gezmeye. Elimden geldiğince gezdirir, amcamın çalışma odasını, kitapla­ rını gösterirdim. Bir gün arkadaşım vasıta­ sıyla İstanbul Valisi Niyazi A kı’dan birteklif aldım. Evin müzeleştirilmesi için evi valili­ ğe verip veremeyeceğimi soruyordu. Eşim ve ben idealist insanlar olduğumuz için bu teklifi kabul ettik. İstedik ki evin bakımı ya­ pılır, okuyuculan rahat gezer ve gelen öğren­ ciler amcamın kütüphanesinden yararlanır. Evi, müze evi olması koşuluyla 23 Eylül 1964’te İstanbul Özel İdaresi’ne verdik.”

Aradan yıllar geçmesine rağmen evin ba­ kımı için hiçbir şey yapılmamış olmasının çok üzücü bir durum olduğunu vurgulayan Tanrınınkulu, 35 yıllık zaman dilimi içeri­ sinde evde bekçi ve ailelerinin kaldığını, G ürpınar’a ait eşya ve kitapların kayboldu­ ğunu sözlerine ekliyor.

Hüseyin Rahmi ’nin yıllarını geçirdiği üç katlı, bu ahşap ev yıllara direnmeye çalışıyor. Boyalan kalkmış, camlan kınlmış, bahçesi­ ni otlar bürümüş. Bahçedeki ağaçlarda tıpkı ev gibi bakımsız. Yerlere düşmüş yaprakları ne bir süpüren var ne de oraya buraya uzan­ mış dalları bir budayan. Her şeyiyle bakıma ihtiyaç duyuyor G ürpınar’ın evi. Resmen unutulmuş, ağaçlar arasında kaybol muş, ha­ yalet birev gibi.

Yapıtlarında hayaletlere ve boş inançlara olan inancı çürütmeye çalışan Hüseyin Rah­ mi Gürpınar, Heybeliada’daki bu evine 1912 yılında taşındı. 1935-43 yılları arasında Kü­ tahya milletvekili olarak Ankara’da bulun­ duğu dönem dışında ölene kadar bu evde ya­ şadı. Yaşamı boyunca evlenmeyen Gürpınar, evini kendisi gibi bekârolan yakın arkadaşı Miralay Hulusi Bey ilepaylaştı.

Gürpınar Meybeliada’ya taşındığı yıl üç romanını birden yayımladı. Kendisini büyük okuyucu kitlelerine ulaştıran ve daha fazla tanınmasını sağlayan “ Kuyruklu Yıldız Al­ tında Bir fzdivaç”a, falcılığın, büyücülüğün, doğa üstü varlıkların boş inançlar olduğunu kanıtlamak istediği “Gulyabani” ve “Ca­ dı ”y a bu evde hayat verdi.■^

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta ha To ros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

huşusî bir kıymet arzetmi- yen tablonun içinde gizli gizli yüreği atan nur kaynağının as­ lına geleceğim: Eski (Mektebi Sultanî) nin şahsiyetini yapan

Daha sonra Aksoy’un cenazesi Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. ■

Çünkü eser Loti’nin en çok okunmuş ve en çok alâka çekmiş romanlarından biridir ve Cânan’ın ölürken yazmış olduğu mektup, hakikaten Madam Lera

Heidelberg Darülfünunun dan felsefe doktoru olarak çıkmış olduğunu, ve Bulgar gençleri için en yüksek gayenin ikmali tahsil eder etmez bir bulgar köyünde

Retrofaringeal apsenin C1-C2 vertebra- lar aras›nda sa¤ taraftan spinal epidural apse ile devaml›l›k arzetti¤i görülmektedir..

Karakter Sermet, Aynınur’un sadakatsizliği konusunda arkadaşını daha çok düşünür ama karısının zoruyla daha sağduyulu hareket etmek zorunda kalır. Hem arkadaşını

Enis Buhari Eskiden vaiz olan Enis Buhari, Mualla Efendi’nin kitabında savunulan, insanların atalarının hayvanlar olduğu düşüncesine şiddetle karşı çıkar ve

Konunuz esrarengiz cin, peri gariplikleri ya da bir çarşambakarısı, bir dev, bir gulyabani olacak… Olay o kadar merak verici bir ustalıkla düzenlenecek ki biz, hep sizi çok