• Sonuç bulunamadı

Genç ölümle gelen efsane:İdamının 20. yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşları üstüne yazılmış kitaplar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genç ölümle gelen efsane:İdamının 20. yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşları üstüne yazılmış kitaplar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Deniz (Bir İsyancının İz leri) / Turan . Feyizoğlu / Belge Yayınları / 320 s.

İlk siyasal arayışlar

(...) Deniz kitap okuma ilgisini babasına gönderdiği bir mektupta şöyle dile

getirmektedir:

“Dostoyevsky’nin kitaplarını bitirdim. Şimdi Balzac’tan okumaya başlayacağım. Çoğunu daha evvel'okumuştum, ama yine

rahatça, canım sıkılmadan okuyorum. Hele Dostoyevsky! Yaşadığı toplumun kesitini vermiş romanlarında. Tolstoy’un mujikleri varsa onun da bir türlü iki yakaları bir araya gelmeyen şehirli küçük burjuvaları var. Onları o kadar canlı anlatmış ki, insan görür gibi oluyor.

Sana İngiliz, Alman, İtalyan, İspanyol edebiyatı desem, akima her birinden bir isim gelecek. Örneğin, Shakespeare, Goethe, Dante, Cervantes. Ama Fransız ve Rus edebiyatı olunca durum değişir. Bir sürü isim gelir aklına. Her biri birbirinden büyük. Aynı durum İran edebiyatı için de geçerli. Ömer Hayyam, Gazali, Şirazlı Sadi...”

Deniz, dön Amerikalı askeri 8 Mart 1971 günü, bırakıp kaçtıkları apartman

dairesinde şu kitapları geride bırakmıştı: “Moskova Önlerinde, Emperyalizm - Tekelci Kapitalizm ve Türkiye, Sosyalist Parti, Silah Arkadaşları, İnsan Asker Doğmaz”.

istemediğini söyledi. Bunun üzerine, infazda hazır bulunan zabıt katibine sözlerini dikte ettirebileceği, infaz sav­ cısı Sami Uğur başta olmak üzere diğer yetkililer tarafından bildirildi. Deniz Gezmiş de sapsarı bir yüzle ve titrek sesle son sözlerini dikte ettirdi. ”

İnsan ölüme giderken sesi de titreye­ bilir, rengi de sararabilir kuşkusuz. Yüksel Baştunç’un bunu yazmış olma­ sının “yadırganacak” bir yanı da yok­ tur. Tabii 300 sayfalık öyküyü oku­ maz, neyin arandığını farketmezseniz!

Kitabın, arka kapaktaki tanıtım yazı­ sında şöyle deniyor:

“Bu kitap, o dönemde Hürriyet Ga- zetesi’nin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yapmakta olan gazeteci-yazar Yüksel Baştunç tarafından tam bir tarafsızlık ve büyük bir titizlikle hazırlanmıştır. miş için yazılmış kitaplara yenileri ek­

lendi. Bu yılın başlarında yayınlanan, Turan Feyizoğlu’nun titiz araştırması­ nın ürünü: “Bir İsyancının İzleri”. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir k i­ tap da, Yüksel Baştunç’un: “Şu 68 Ku- şağı”.

Turan Feyizoğlu, “Deniz’i toplumun değişik kesimleri, suç makinası, anar­ şist, paranoyak, maceracı, troçkist, fo- kocu, efsanevi kahraman vb. diye ad­ landırdı” diyor ve ardından kendi bakı­ şını anlatıyor: “Ben, öykümün örgüsü­ nü oluşturan bir insan olarak ele alıp yansıtmaya çalışacağım.”

Kitap, gerçekten de “isyancının bir insan olarak portresi”ni çizmeye çalışı­ yor. Anneannesinin ayakkabılarını gi­ yip, onun emeklilik maaşını mahalleliye dağıtan Deniz... Babasından korktuğu için akşam karanlığı basmadan koşa koşa evine giden Deniz... Arkadaşla­ rıyla Çamlıca tepesinde ekmek-peynir ve bir şişe şarapla piknik yapan De­ niz... Toraman ve afacan bir çocuk, atak bir genç olarak Deniz...

Ya sonra? Kitap dönüp dolaşıp, De­ niz Gezmiş hakkında “anlatılanları” aktarıyor. Turan Feyizoğlu’nun hakkı­ nı yememek lazım. Kitabı, çok titiz ve uzun süre almış bir çalışmanın ürünü. Hemen her belge taranmış, tanıklara doğrudan ya da dolaylı ulaşılmış, Deniz Gezmiş’in neredeyse tüm eylemlerinin dökümü yapılmış. Sonuçta, çok önemli bir başvuru kitabı yaratmış Feyizoğlu. Ama insan... Bütün bunlarda insana rastlamak çok güç.

Her ‘ ‘genç ölüm” ardında bir efsane bırakır. Hele bu ölüm, bir inanç/ideal uğruna ise. Ve hele ölüm darağacında gelmişse...

Turan Feyizoğlu, işte bu “efsane”nin arkasına ulaşıp, insana dokunmak iste­ miş, ama yalnızca soluk bir portre çize­ bilmiş. “Şu 68 Kuşağı”nın yazarı Yük­ sel Baştunç ise, insanı aramadan bul­ muş! Onun insanı, mass-media’nın sunduğu sıradan bir “anarşist delikan­ lı” prototipi. Aslında iyi niyetli... Aslın­ da yurtsever... Aslında coşkulu bir genç... Aslında zengin üniversiteli kız­ ların gönlündeki “esas oğlan”... Ama - artık kör talih mi dersiniz, dış mihrak­ lar mı- çeşitli nedenlerle anarşist olup darağacmı boylamış. Bu son “faslı” ki­ tabında şöyle anlatıyor Yüksel Baş­ tunç:

“ilk önce idam edilen Deniz Gezmiş, ailesine son mektubunu bizzat yazmak

M AREN O STRU M

En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de devrim

O, onun en güzel yüz metresini koştu

v

En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...

En hızlısıydı hepimizin,

En önce göğüsledi ipi...

Ama aşk olsun sana çocuk, A ŞK olsun!

Can Yücel

AYŞENUR ARŞLARI

Bir insan nasıl anlatılır? Yaptıklarıyla mı tanımlanır insan, yoksa düşleriyle mi? Bir insanı tanımanın yolu nereden geçer? Onun çocukluğunu bilmekten; ilk adımını atışına, ilk sözcüğünü söyle­ yişine tanık olmaktan mı? İnsan, en çok ne zaman insandır? Ağlarken mi? Sevi­ şirken mi? Ölürken mi?

*

Deniz Gezmiş,20 yıl önce öldü. Hü­

seyin İnan ve Yusuf Arslan’la birlikte darağacına çıkarıldıklarında, tarih 6 Mayıs 1972 idi. Bu 20 yıl boyunca, De­ niz Gezmiş için ne çok kitap yazıldı... Anılar, araştırmalar, belgeler.. Halit Çelenk’in “İdam Gecesi Anıları ve Ka­ rarlar”!, Nihat Behram’ın “Darağacın­ da Üç Fidan”ı, Erdal Öz’ün “Deniz Gezmiş Anlatıyor”u hemen akla geli- verenler.

Ölümünün 20. yılında, Deniz

Gez-İdam ının 2 0 . yılın d a D eniz G ezm iş ve ark ad a şla rı üstüne yazılm ış k ita p la r

Genç ölümle gelen efsane

(2)

’Şu 68 Kuşağı’, inanılmaz olaylar, inançları uğruna başveren kişiler, yüz­ den fazla fotoğraf, mektup ve bildiriyi içeren bir belgeseldir. ”

Oysa, kitap bir belgesel değil. Evet, çok sayıda fotoğraf, bildiri metni, za­ bıtlar, tutanaklar, tanık ifadeleri yer alı­ yor. Ama asıl olarak, kitapta bir öykü anlatılıyor. Kitabın kapağında, adı bi­ rinci sırada geçse de öykünün kahra­ manı Deniz Gezmiş değil, “Osman” kod adlı Ulaş Bardakçı ve onun şahsın­ da 68 kuşağı.

Yüksel Baştunç, “insanı” işte bu öy­ kü aracılığıyla anlatıyor. Ne var ki, Baş- tunç’un anlatım için seçtiği tarz, “ficti­ on”, yani kurmaca. Bildiklerinin, öğ­ rendiklerinin, en önemlisi de “düşün­ düklerinin üstüne, kurmaca bir ya­ şam oturtuyor. Doğal olarak, öyküdeki Osman ve öteki kişiler, Baştunç’un “verilerine” göre hareket ediyorlar, ■hissediyorlar. Örneğin Osman, için­ den “yaptığının yanlış olduğunu” dü­ şünüyor, ama “örgütü öyle emir verdi­ ği” için ölüme koşuyor. Örneğin Os­ man, aynı örgüt hücresini paylaştığı

hemşire Hicran’ın dolgun göğüslerini aklından çıkaramıyor, ama bir yandan da fırsat düştükçe hiçbir kadını kaçır­ mıyor.

“Şu 68 Kuşağı”, büyük bölümüyle Osman ile Hicran’ın “sonu acıklı bi­ ten” serüvenini anlatıyor. Yakın tarihe ilgi duymayan fotoroman okurlarını bi­ le sürükleyecek ayrıntılarla süslü bir se­ rüven bu. Ancak Yüksel Baştunç’un amacı, okuyucunun yalnız sürüklenme­ si değil, aynı zamanda ibret alması! O nedenle sık sık araya giriyor ve öyküsü­ nü bütünleyecek “örgüt talimatnamele­ rine” yer veriyor.

Yüksel Baştunç, asıl sözünü ise sona saklıyor. “Gazeteciler kocaman çanta­ larını sırtlanıp arabalarına doğru koş­ tular. Biraz sonra daktilolarının başına oturup ’bir şehir eşkiyasının sonu’nu yazacaklardı. Azılı bir anarşist öldürül­ müştü. Bazıları çarpık düzenden, gençlerin tatminsizliğinden bahsede­ rek olaya daha ciddi bir bakış açısı ver­ meye çalışacaktı. Ne var ki, güç şartlar­ la yetiştirilen bir ana-baba kuzusu da­ ha, 20 Şubat 1972 tarihli polis bültenin­ deki ölümler sayfasında yer al­ mıştı.”

Turan Feyzioğlu ile Yüksel Baştunç’un kitaplarını aynı yazı­ da buluşturmak bir bakıma

hak-Deniz Gezmiş ve arkadaşları duruşmalardan birine çıkarken slogan atıyorlar sizlik. Yola çıkış nedenleri bir “insanı”

anlatmak olsa bile, arayışları o kadar farklı kanallardan akıyor ki...

Bu fark herşeyden önce, Turan Feyi- zoğlu’nun kitap boyunca Deniz Gez- miş’ten hep ’’Deniz” diye söz etmesiyle kendisini ortaya koyuyor. Feyizoğlu,

bir kuşağın yaşadıklarına “içinden” bakmaya çalışıyor. Yüksel Baştunç içinse Deniz Gezmiş, en olumlu tanı­ mıyla “karayağız bir delikanlı”. Baş­ tunç, üstüne kitap yazdığı 68 kuşağına “dışardan” bakıyor. Hem de hayli uzaklardan! O

Deniz Gezmiş Enstitüsü Yönetim K urulu Üyesi V eli Yılm az:

19 9 2 'y i Deniz Gezmiş Yılı ilan ettik

Bir Belediye Başkanından „ , . „ . Gene sosyal demokrat • B aykal, K arayalçın, belediyeler üzerindeki

G ürseler.. baskıların trajikomik öyküsü.

‘ Yıllar boyu sosyal demokrasiye gönül verenlere, el yordamıyla çağdaş, demokratik sosyalimi mum ışığında bulmaya çalışanlara..."

Ödemeli İsteme/Yazışma

P.K. 347 Yenişehir-Ankara Tel: (9-4) 435 79 11 Fax: (9-4) 435 28 45

ÇIKTI» KiTAPEVlERiNDE ARAYINIZ

Deniz Gezmiş Enstitüsü

bu yıl içinde bir dizi

faaliyet yürütmeyi

planlıyor. Önce belgesel

bir film, ardından

kitaplar...

B

8’liler Birliği Vakfı Deniz Gezmiş Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi Veli Yıl- maz’a, Deniz’in ölümünün 20. yılında kurulma aşama­ sına gelen “Deniz Gezmiş Enstitü- sü”nün amaçlarmı sorduk

Veli Yılmaz: Deniz Gezmiş Ens­ titüsü temel bir faaliyet olarak siya­ sal kati olaylarını araştırmayı, idam kararlarını Türk Ceza Kanu- nu’ndan ve siyasal yaşamımızdan çıkarmayı ve en önemlisi de Deniz Gezmiş ve arkadaşları da dahil, 68 kuşağının dünyaya eylemci bakış açısını incelemeyi, 68’i tarihsel ola­ rak yerine oturtmayı amaçlıyor.

İdamlarının 20. yılında 1992’yi Deniz Gezmiş Yılı ilan ettik.

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının davasını belgeleri ve kanıtlarıyla

birlikte 20 yıl sonra yeniden gün­ deme getiriyoruz. Vakıf ve Ensti­ tü, 1992 yılı boyunca konuyla ilgili uluslararası bir adalet divaninin kurulmasını, paneller ve sempoz­ yumlar düzenlenmesini, kitaplar yayımlanmasını, sergiler açılmasını, bir imza kampanyası yürütülmesi­ ni de kapsayan bir dizi etkinlik sürdürmeyi hedefliyor.

Belgesel filmin çekimleri ve mon­ taj işleri tamamlandı.

Davanın hukuk cephesi ile ilgili belgeleri bir kitap haline getiriyo­ ruz. “Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan - Emirle Gelen İdam Karan” başlığını taşıyan ça­ lışmayı, mümkün olduğu kadar kı­ sa bir süre içinde okuyucunun eli­ ne ulaştırmaya çalışacağız.

Deniz Gezmiş kitapları

THKO Davası / Yöntem Yayınları, 1974

Darağacı / Burhan Dodanlı / Evren Yayınları, 1978

Deniz Gezmiş Anlatıyor / Erdal Öz / Cem Yayınevi, 1976 Darağacında Üç Fidan / Nihat Behram / May Yayınlan, 1976 (Kitabın yeni baskısı, bir bölüm eksik olarak Yurt Yayınları tarafından 1988’de yapıldı: Yürekleri Şafakta Kıvılcımlar). Öldükleriyle Kalmadılar / Orhan İyiler/Karınca Yayınları, 1978 Çıkmaz Sokak / Uğur Mumcu Tekin Yaymevi, 1984

TBMM Tutanakları (Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan - İdam Görüşmeleri) / BDS Yayınları, 1988

Hukuksuz Demokrasi / Halit Çelenk / Çağdaş Yayınları, 1990 Ben Devletim Asarım / Reha Öz BDS Yayınları, 1989

İdam Gecesi Anılan / Halit Çelenk Onur Yayınları, 1990 (8. baskı) Deniz: Bir İsyancının İzleri

Turan Feyizoğlu / Belge Yayınları, 1991

Şu 68 Kuşağı / Yüksel Baştunç Yılmaz Yayınları, 1992

C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I m S A Y F A 9

Referanslar

Benzer Belgeler

Dobra dobra ve neşeli konuşmasıyla MFÖ'nün önümüzdeki 5 yıl içinde ses getirecek çalışmalara imza atacağını söyleyen Fuat Güner, arkadaşımız Yener

Vakıflar idaresi, ecdadın güzel bir an'a- nesini ihya etmeğe çalıştığı için takdirle­ rimize ne derece hak kazanmışsa, kendi ekmeğini kendi kırabilecek

Söz konusu kök, Kur'ân'da bir kere mastar, iki kere özel isim (İdris), beş kere fiil kalıbında olmak üzere sekiz yerde kullanılmıştır.. Şimdi

Bu çalışma, ülkemizde eğitim sisteminin değişmesiyle birlikte yapılandırılan fen bilim- leri dersi öğretim programına ilişkin fen ve teknoloji öğretmenlerinin

Kas›m 2009 ile Aral›k 2009 tarihlerini kapsayan dönemde acil servis, gö¤üs hastal›klar› ve infek- siyon hastal›klar› polikliniklerine baflvuran, Sa¤l›k

Traverten Atıklarının Çimentolu Dolgu Malzemesi Olarak Kullanımında Renk ve Parlaklık Değerlerinin Araştırılması.. Ali Sarıışık 1* , Songül Can 2 , Keziban

Sancak zincir için demirden itibaren birinci zincir kilidi sonu açılır baklanın iki tarafındaki birer bakla beyaza boyanır.. Bu baklaların lokması bir tel ile sarılarak

Madde 8- Belirli bir sefer için yapılmış olan hizmet aktinin sonunda gemi adamı işveren veya işveren vekilinin muvafakatiyle işe devam eder ve gemi de sefere çıkarsa, hizmet