• Sonuç bulunamadı

Selman el-Farisi'nin hayatı, İslam tarihindeki yeri ve tesirleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Selman el-Farisi'nin hayatı, İslam tarihindeki yeri ve tesirleri"

Copied!
121
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI ANABİLİM DALI

İSLÂM TARİHİ BİLİM DALI

SELMAN EL-FARİSİ’NİN HAYATI, İSLAM TARİHİNDEKİ

YERİ VE TESİRLERİ

Abdulkadir YILMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Mehmet Ali KAPAR

(2)
(3)

İÇİNDEKİLER Kısaltmalar... iv Önsöz... v Giriş... 1 İSLÂM ÖNCESİ DÖNEMİ 1. Araştırmanın Kaynakları ... 1

2. Doğumu, Nesebi ve Ailesi... 3

3. Çocukluğu ve Gençliği... 5

4. Dinî Yaşayışı... 5

BİRİNCİ BÖLÜM HZ. PEYGAMBER DÖNEMİ 1. İslâmiyeti Kabulü... 13

2. Kölelikten Azâd Oluşu... 16

3. Ashab-ı Suffa’dan Oluşu... 18

4. Hz. Peygamber’in Ebü’d-Derdâ ile Selmân el-Fârisî’yi Kardeş Yapması... 18

5. Katıldığı Seferler... 21 5.1. Hendek Savaşı... 22 5.2. Hayber’in Fethi ... 25 5.3. Huneyn Savaşı... 25 5.4. Taif Kuşatması... 26 5.5. Veda Haccı... 27

6. Hz. Peygamber’in Selmân el-Fârisî’yi Övmesi... 28

7. Kur’an-ı Kerim’de Selmân el-Fârisî İle İlgili İnen Âyetler ... 30

8. Hz. Peygamber’den Rivâyet Ettiği Hadisler... 36

8.1. Temizlik İle İlgili Hadisler... 36

8.2. Yemekten Önce Elleri Yıkamak İle İlgili Hadis... 38

8.3. Vatanı Korumak İçin Nöbet Tutmanın Ve Cihad’ın Fazileti İle İlgili Hadis... 38

8.4. Dua ve Zikir İle İlgili Hadisler... 38

8.5. Yapılması Zemmedilenlerle İlgili Hadisler... 39

8.6. Cebrâil’in İnsan Şeklinde Hz. Peygamber’e Gelmesi İlgili Hadis... 40

8.7. Dünya Hakkındaki Hadisler... 40

8.8. Hastalıkla İle İlgili Hadisler... 40

8.9. Yapılması Faziletli Olan Amellerle İlgili Hadisler... 42

8.10. Allah’ın Rahmeti İle İlgili Hadisler... 43

8.11. Cuma Günü İle İlgili Hadisler... 44

8.12. Selamlaşma İle İlgili Hadisler... 45

8.13. Helal ve Haramlar İle İlgili Hadisler... 45

8.14. Namaz İle İlgili Hadisler... 46

8.15. Hediyenin Önemi İle İlgili Hadisler... 46

8.16. Allah Kulunu İmtihan Edip Sonra Afiyet Vermesi İle İlgili Hadis... 46

8.17. Ramazan Ayı İle İlgili Hadisler... 47

8.18. Recep Ayı İle ilgili Hadis... 48

(4)

8.20. Hz. Peygamber Hakkında Yalan Söz Söylemekle İlgili Hadis... 49

8.21. Kıyamet Gününde Yedi Sınıf İnsan İle İlgili Hadis... 50

8.22. Evlilik Gecesi İle İlgili Hadis... 50

8.23. Namazlarda Okunan Teşehhüd İle İlgili Hadis... 50

8.24. Selmân’ın Fazileti İle İlgili Hadis... 51

8.25. Ruhlar İle İlgili Hadis... 51

8.26. Kıyamet Günü İle İlgili Hadisler... 51

8.27. Mescid ile ilgili Hadis... 52

8.28. Malın Hakkını Ödemenin Önemiyle İlgili Hadis... 52

8.29. Hz. Ali’nin Fazileti İle İlgili Hadisler... 52

8.30. Selmân el-Fârisî’ye Nispet Edilen Hadisler... 53

II. B Ö L Ü M DÖRT HALİFE DÖNEMİ 1. Hz. Ebû Bekir Döneminde Selmân el-Fârisî... 55

1.1. Hz. Ebû Bekir’e Biat Karşısında Selmân el-Fârisî... 55

1.2. Ridde Olaylarında Selmân el-Fârisî... 57

2. Hz. Ömer Döneminde Selmân el-Fârisî... 57

2.1.Katıldığı Seferler... 58 2.1.1. Kâdisiye Seferi... 59 2.1.2. Belencer Savaşı... 59 2.1.3. Medâin’in Fethi... 60 2.1.4. Celûlâ Savaşı... 61 2.2. Aldığı Görevler... 62

2.2.1. Kûfe Şehrinin Kurulması... 63

2.2.2. Medâin Valiliği... 64

3. Hz. Osman Dönemi... 65

III. BÖLÜM VEFÂTI, ŞAHSİYETİ VE TESİRLERİ 1. Selmân el-Fârisî’nin Vefâtı... 66

2. Şahsiyeti... 69 2.1. Fiziki Özellikleri... 69 2.2. İlmi Özellikleri... 70 3. Ahlâkî Özellikleri... 74 3.1. Tevazûu... 74 3.2. Zühd Hayatı... 76 3.3. Adaleti... 78 4. Ahlâki Öğütleri... 79 5. İctimâî Hayatı... 84

5.1. Evlilik Hayatı ve Çocukları... 84

6. Selmân el-Fârisî’nin Tesirleri... 85

6.1. Ehl-i Beyt’teki Yeri... 85

6.2. Selmân el-Fârisî’nin Şîa’daki Yeri ve Önemi... 88

(5)

6.2.2. Selmân el-Fârisî’ye Gizlice Haber Verilmesi... 92

6.2.3. Takıyye’nin Selmân el-Fârisî’yle İrtibatlandırılması... 92

6.2.4. Selmân el-Fârisî’nin Mütevessimînden Oluşu... 93

6.2.5. Başını Traş Eden Kişilerden Oluşu... 93

6.2.6. Selmân el-Fârisî’nin Dört Rükünden Birisi Oluşu... 94

6.3. Selmân el-Fârisî’nin Tasavvuftaki Yeri... 94

6.4. Selmân el-Fârisî’nin Ahîlik Teşkilatındaki Yeri... 94

6.5. Selmân el-Fârisî’nin Türkler Arasındaki Yeri... 95

6.6. Selmân el-Fârisî’ye Atfedilen Kerametler... 96

SONUÇ... 99

(6)

KISALTMALAR b. : İbn Bkz. : Bakınız Bsk. : Baskı C : Cilt Çev. : Çeviren

DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi D.İ.B. : Diyanet İşleri Başkanlığı

H. : Hicrî Haz : Hazırlayan Hz. : Hazreti

İA. : Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi

İst. : İstanbul

M. : Miladî Nşr. : Neşreden s. : Sayfa Sad. : Sadeleştiren

S.Ü.İ.F.D. : Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Terc. : Tercüme

Thk. : Tahkik Tsz. : Tarihsiz Yay. : Yayını

(7)

ÖNSÖZ

İslâm Tarihi içinde Hz. Peygamber döneminin yeri pek büyüktür. Bu dönemde yaşayan Sahabîler, Hz. Peygamber’i görmüşlerdir. İnen Kur’an ayetlerine şahit olmuşlardır.

Hz. Peygamber, kendi döneminde yaşayan Sahabîler için, ümmetinin en hayırlıları olduğunu ifade etmiştir ve ashabını gökteki yıldızlara benzetmiştir. Nasıl ki gökteki yıldızlar parlaklık yönüyle birbirinden farklılık arz ediyorsa, Sahabîler arasında da farklılık bulunmaktadır.

Bazı yıldızların yön tayininde insanlara faydalı oldukları gibi, bazı Sahabîler de yaşayışlarıyla insanlara örnek olmuşlar, ilim nakletmişler ve bulundukları bölgelerde İslâm dinini insanlara öğretmişlerdir.

Bu çalışmanın konusunu teşkil eden Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’in güzide Sahabîlerinden birisidir. Hz. Peygamber’in hayır duasını almış ve övgüsüne nail olmuştur. Selmân el-Fârisî, düşünceleriyle ve yenilikleriyle İslâm Târihi’ne önemli katkıları olmuştur ve büyük insan kitleleri üzerinde tesirleri olmuştur.

Hz. Peygamber dönemi için önemli bir kişiliğe sahip olan Selmân el-Fârisî ile ilgili bu çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte, araştırmanın kaynaklarıyla birlikte, Selmân el-Fârisî’nin İslâm öncesi hayatı hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, Selmân el-Fârisî’nin Hz. Peygamber dönemi, ikinci bölümde, Dört Halife dönemi, üçüncü bölümde ise, vefâtı, şahsiyeti ve tesirleri ele alınmıştır.

Selmân el-Fârisî’nin Hayatı, İslâm Tarihi’ndeki Yeri ve Tesirleri’ni araştırırken, görüş ve önerilerine başvurduğum kıymetli Hocam Prof. Dr. Mehmet Ali KAPAR’a teşekkürü bir borç bilir, kendisine en içten saygılarımı sunarım.

Abdulkadir YILMAZ

(8)
(9)

GİRİŞ

İSLÂM ÖNCESİ DÖNEMİ

1. Araştırmanın Kaynakları

Selmân el-Fârisî, Sünnîlerin yanı sıra Şiîlerin de önemle üzerinde durdukları bir şahsiyettir. Onun Müslüman oluşundan itibaren, mensubu bulunduğu milliyeti ve o bölgede kullanılan bir takım askeri uygulamanın, Hz. Peygamber dönemine taşınmasına sebep olmuştur.

Onun İslâm öncesi hayatı ve Müslüman olduktan sonra, Hz. Peygamber’in yanından ayrılmaması ve özellikle Ehl-i Beyt’e dâhil edilişi, onun hem Hz. Peygamber toplumunda, hem de Müslümanlar arasındaki değerini artırmıştır. Bundan dolayı onun hayatı hakkında ve onun hayatını içine alan pek çok eser yazılmıştır.

İslâm Tarihi’nin temel kaynaklarının yanı sıra, bilhassa biyografik eserlerde, onun hayatı hakkında bilgi sahibi olmamız mümkündür. Çalışmamız boyunca onun genel olarak hayatını içine alan İbn Sa’d’ın et-Tabakâtü’l-Kübrâ, İbn Abdi’l-Ber’in el-İstiâb, İbn Hacer’in el-İsâbe, İbnü’l-Esîr’in Üsdü’l-Ğâbe, Zehebî’nin Siyeru A’lami’n-Nübelâ, Ziriklî’nin el-A’lâm gibi biyografik eserlerden istifade edilmiştir.

Selmân el-Fârisî’nin İslâm öncesi hayatı, Hz. Peygamber ve Raşid halifeler dönemindeki olaylar karşısındaki durumu ile ilgili olarak da İslâm Tarihi’nin temel kaynaklarından İbn İshâk’ın es-Sîre, İbn Hişâm’ın es-Sîretü’n-Nebeviyye, Taberî’nin Târihu’t-Taberî, Vâkıdî’nin el-Meğâzi, İbnü’l-Esîr’in el-Kâmil fi’t-Târih ve İbn Kesîr’in el-Bidâye ve’n-Nihâye isimli eserlerinden de yararlanılmıştır.

Selmân el-Fârisî’nin rivâyet ettiği hadisler ve hadis literatüründeki yeri ile ilgili olarak da Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce, Nesâî ve Dârimî’nin yanı sıra, Mâlik b. Enes, İbn Hanbel, San’ânî gibi muhaddislerin hadis mecmuaları kaynaklarımız arasında yer almıştır. Bunun dışında Selmân el-Fârisî’den rivâyet edilen hadisleri içine alan Şiî kaynaklardan da istifade edilmiştir. Kütübü Tis’ada olup da Selmân el-Fârisî’den rivâyet edilmeyen hadisler Şiî menşeli kaynaklardan alınmıştır. Endelüsî’nin el-Hulelü’s-Sündüsiyye, Hargûşî’nin Menâhilü’ş-Şifâ, isimli eserlerinden de faydalanılmıştır.

(10)

Selmân el-Fârisî hakkında inzâl buyurulduğu ifade edilen âyetlerin tespiti ve sebeb-i nüzûl konusunda ise Zemahşerî, Râzî, İbn Kesîr, Elmalılı ve Sâbûnî gibi müfessirlerin görüşlerinden ve eserlerinden istifade edilmiştir.

Ayrıca İbadet ve ahlâkı ile örnek teşkil eden Selmân el-Fârisî’nin bu yönünün tespiti için, Ahlâk ve Tasavvuf kitaplarına müracaat edilmiştir.

Bilhassa Şiîler’in, görüşlerini büyük ölçüde Selmân el-Fârisî’ye dayandırmaları münasebetiyle, bu konuyla ilgili yayınlanmış Müfid’in el-İhtisas, Şîrâzî’nin Derecetü’r-Refîa, Âmilî’nin A’yânü’ş-Şîa, Tüsterî’nin Kâmûsü’r-Ricâl, İbn Merdûye’nin Menâkıbu Ali b. Ebî Tâlib, İbnü’l-Megâzelî’nin Menâkıbu Ehli’l-Beyt, Mehran’ın el-İmâme ve Ehlü’l-Ehli’l-Beyt, Reyşehrî’nin Mevsuâtü’l-İmam Ali b. Ebî Tâlib, Tabâtabâî’nin Ricâlü’s-Seyyid gibi eserler bu konuda başvurduğumuz kaynaklar arasında yer almaktadır. Bu eserler içerisinde özellikle el-İhtisas Şiî kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. A’yânü’ş-Şîa isimli eser ise, hem sünnî hem de Şiî kaynaklarda geçen, Selmân el-Fârisî ile ilgili geniş bilgilere yer vermektedir.

Akâid ve Kelâm kaynakları da başvurduğumuz eserler arasında yer almaktadır. Ayrıca, konuya ışık tutacak bibliyografyada yer alan pek çok yerli ve yabancı makaleden ve diğer çalışmalardan istifade edilmiştir.

Bunların dışında, Âmilî’nin, Sâbir Abduh’un, Mısrî’nin ve Zehrüddîn’in Selmân el-Fârisî isimli müstakil eserlerinden faydanılmıştır. Bu müstakil eserler Selmân el-Fârisî’nin farklı yönlerini ortaya koymaya çalışmıştır. Bunların dışında, Abdülmevcûd Abdulhâfız’ın, Ahmed Şakirât’ın, Hüseyin Butî’nin, el-Minşâvî’nin, en-Nevâvî’nin, Hasan İbrahim’in, Abdurrahîm Serûr’un, kaleme aldıkları Selmân el-Fârisî konulu makalelerinden de yararlanılmıştır.

Bu arada Ahmed Şükrü Altay tarafından hazırlanan Selmân el-Fârisî ile ilgili tez çalışmasının mevcudiyeti, çalışmamın son merhalesinde fark edilmiş ve bu çalışmada yer verilmeyen konularda araştırma yapılmıştır. Muharrem Ergül tarafından kaleme alınan ancak içerisinde herhangi bir kaynak verilmeyen Selmân el-Fârisî isimli bir küçük biyografik çalışma da mevcuttur.

(11)

2. Doğumu, Nesebi ve Ailesi

Selmân el-Fârisî hicretten 48 yıl önce,1 Miladî 574 yılında dünyaya gelmiştir. İran asıllı bir sahabîdir.2 Onun soyu, İran Meliklerinden,3 Menucehr el-Mülk oğullarına dayanır4 ve dedesi Behnûzan İran hükümdarındandır.

Selmân el-Fârisî’nin Müslüman olmazdan önceki ismi, Mâbeh b. Büzehşân b. Mürselân b. Behbûzan İbn Feyrûz b. Sehrik’tir.5 Bunun yanında Selmân el-Fârisî’nin, Şiî kaynaklarda Rûzibâ İbn Haşnûdân, Nâciye b. Bedhûşân ve Semnekân olarak,6 bazı Fars nesepçilerinin de onu, Selmân b. Kürsâbûr şeklinde isimlendirdiği görülmektedir7.

Selmân el-Fârisî Müslüman olduktan sonra, Selmân el-Fârisî,8 Selmân el-Hayr,9 Ebû Abdullah,10 Selmân b. İslâm Mevlâ Resûlüllah,11 Mevlâ’l-İslâm12 ve Selmân el-Muhammedî13 isimleri ile isimlendirilmiş olup, bu isimlerin içinde en çok

1

Mısrî, Hüseyin Mûcib, es-Sahâbiyyü'l-Celîl Selmân el-Fârisî, Kahire, 1392/1973, s. 66.

2

İbnü’l-Esîr, Ebü’l-Hasen İzzüddîn Ali b. Muhammed b. Muhammed eş-Şeybânî el-Cezerî(H.630/M.1233), Üsdü’l-Ğabe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, Beyrut, 1409/1989, II/265; İbn Abdi’l-Ber, Ebû Ömer Yusuf b. Abdullah b. Muhammed b. Abdi’l-Ber (H.1071/M.1660), el-İstiâb fî

Ma’rifeti’l-Ashâb, Beyrut, 1.bsk.,1415/1995, II/194. 3

Sahibü'l-Meâlim, Hasan b. Zeynüddin Sahibü'l-Meâlim (H.1011/M.1602), et-Tahrîrü’t-Tâvûsî, Thk: Fazıl Cevâhiri, Kum: Ayetullahü'l-Uzmâ el-Mar’aşî, 1411/1990, s. 284; Nevâvî, Mahmud,

“Sâbikü’l-Fars ile’l-İslâm Selmân Fârisî”, Sayı: 8, Kahire, 1377/1958, s. 729; Âmilî, Muhsin Emin

el-Hüseyni Âmilî, A'yânü'ş-Şîa, Mecelletü’l-Ezher, Thk: Hasan Emin, Beyrut, 1403/1983, VII/279-280;

4

Diyârbekrî, Hüseyin b. Muhammed b. Hasan (H. 990/M. 1582), Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi

Nefîs, Beyrut, tsz., I/469. 5

Sönmezsoy, Selahattin,“Selmân-ı Fârisî ve Nusaybin”, Makalelerle Mardin-1, İstanbul, 2007, s. 177.

6

Tabâtabâî, Muhammed Mehdi b. el-Murtazâ Bahrülulum-i Tabâtabâî (H.1212/M.1797),

Ricâlü's-Seyyid Bahrü'l-Ulûm, Thk: Ricâlü's-Seyyid Muhammed Sa’d Bahrü’l-Ulûm, Hüseyin Bahrü’l-Ulûm, Tahran,

1414/1994, III/17.

7

Tâberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr et-Tâberî (H.310/M.923), Târîhu’t-Taberî, Târîhu’r-Rusül

ve’l-Mulûk, Thk: Muhammed Ebü’l-Fazıl İbrahim, Kahire, 1387/1967, III/171. 8

İbn Hacer, Şihâbüddîn Ebü’l-Fazl Ahmed b. Alî b. Muhammed b. el-Askalânî (H.852/M.1448),

Takrîbü’t-Tehzîb, Haleb, 1412/ 1992, s. 246. 9

İbn Hacer, Tehzibü’t-Tehzîb, Thk: Ömer es-Sellamî, Ali b. Mesud, Beyrut, 1417/1996, II/371. 10

Tebrizî, Ebû Abdullah Veliyyüddin Muhammed b. Abdullah et-Tebrizî (H.741/M.1340), al-Hadis

an English Translation Commertary of Miskat-ul-Masabih, Terc: al-Haj Maulana Fazlul Karim,

Pakistan, 1979, I/75.

11

Berîkî, Ahmed b. Muhammed Beriki(H.281/M.895), Kitâbü’t-Tabakât, Dirâse ve Tahkîk: Samir Kazım Abdülhafacî, İran, 1428/2007, s. 28.

12

İbn Kesîr, İmaduddîn Ebü’l-Fidâ İsmâîl b. Ömer b. Kesîr (H.852/M.1448), el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut, tsz., V/275.

13

(12)

da Selmân el-Fârisî ismiyle meşhur olmuştur.14 Çünkü Selmân ismini ona, Allah Resûlü vermiştir.15

Selmân el-Fârisî’ye nesebi sorulduğunda; “Ben Selmân b. el-İslâm, kimin oğlusun?” denildiğinde; “Ben Selmân b. el-İslâm min Benî Âdem” şeklinde cevap vermiştir.16

Selmân el-Fârisî, Râmhürmüz’ün Cayy köyündendir.17 O, babasının İsbahân halkından olduğunu, kendisinin ise Râmhürmüz’de dünyaya geldiğini söylemektedir.18 Râmhürmüz’e Esbehân19 yahut da İsfahân20 denilmekle birlikte bugünkü ismi Şehristan’dır.21 Selmân el-Fârisî’nin aslının Şirâz, Ahvâz, Şuşetir22 ve İstahar’dan23 olduğu da söylenmektedir. Bu kadar farklı yerlere nisbet edilmesi, Selmân el-Fârisî’nin çok sevildiğini göstermektedir.

Selmân el-Fârisî’nin babası köy yöneticisidir (Dihkân).24 Çiftçiler, Dihkânların emri altında, köle gibi çalışan kişilerdir. Dihkânlar, gerekli olan askeri temin etmekle yükümlü kimselerdir.25

Selmân el-Fârisî’nin Beşir isimli bir de kardeşinin olduğu ifade edilmektedir.26

14

Sehâvî, Ebü'l-Hayr Şemseddîn Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî (H.902/M.1497),

Fethü’l-Muğîs bi Şerhi Elfiyyeti’l-Hadis li’l-Irâkî, Thk: Ali Hüseyin Ali, Kahire, Mektebetü’s-Sünne,

1424/2003, IV/219.

15

Tabâtabâî, Ricâlü's-Seyyid, III/17.

16

İbn Hadîd, Ebû Hamid İzzeddin Abdülhamid b. Hibetullah İbn Hadîd (H.655/M.1257), Şerhu

Nehci’l-Belâğa, Beyrut, 1415/1995, XVIII/34; İbn Abdi’l-Ber, el-İstiâb, II/194. 17

İbn Sa’d, Ebû Abdillah Muhammed b. Sa’d (H.230/M.844), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrut, 1376/195, IV/75.

18

Ebü’ş-Şeyh, Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Cafer Ebü’ş-Şeyh (H.369/M.979),

Tabakâtü’l-Muhaddisîn bi İsbehan ve’l-Varidin Aleyha, Beyrut, 1412/1992, I/218; Abdüssettâr,

Şeyh, A’lâmü’l-Huffâz ve’l-Muhaddisîn Abre Erbaa Aşere Karnen, Dımeşk, 1417/1997, I/474.

19

İbn İshâk, Ebû Abdullah Muhammed b. İshâk (H.151/M.768), Sîretü İbn İshâk, Thk: Muhammed Hamidullah, Konya, 1401/1981, s. 66; İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdülmelik b. Hişâm el-Himyerî İbn Hişâm (H.218/M.833), es-Sîretü’n-Nebeviyye, (II Cilt) Beyrut, tsz., I/214; Beyhâkî, Ebû Bekir Ahmed b. Hüseyin Beyhâkî (H.458/M.1066), Delâilü’n-Nübüvve ve Marifetü Ahvâli Sâhibi’ş-Şerîa, Beyrut, 1405/1985, VI/92; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II/289.

20

İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, IV/75.

21

Abdüssettâr, A’lâmü’l-Huffâz ve’l-Muhaddisîn, I/474; eş-Şevvâ, Eymen, “Selmânü’l-Fârisî”, el-Mevsûatü’l-Arabiyye, Dimeşk, 2005, XI/96.

22

Tabâtabâî, Ricâlü's-Seyyid Bahrü'l-Ulûm, III/17.

23

Belâzurî, Ahmed b. Yahyâ b. Câbir el-Belâzurî (H.279/M.892), Ensâbü’l-Eşrâf, Beyrut, 1417/1996, II/128.

24

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/75; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, II/265.

25

Karaman, Hayrettin, İslâm Hukuk Târihi, İstanbul, 1999, s. 28.

26

(13)

3. Çocukluğu ve Gençliği

Selmân el-Fârisî’nin çocukluğu ve gençliği anne babasının yanında geçmiştir.27 Babası Mecûsîler’in büyük âlimlerindendir. Selmân el-Fârisî’ye de Mecûsîliği öğretmiştir. Selmân’ın görevi, ateşgedede ateş yakmaktır. Selmân ateş sönmemesi için, bir saat bile oradan ayrılmamıştır.28

Selmân el-Fârisî ateşgedede çalışırken dini konularda fetva vermiş, çözüm üretmiştir. Bu makamda bulunan Mecûsîlerin kadı ve müftülerine, “Herabut” ismi verilmektedir.29 Babası ölünce yerine Selmân el-Fârisî geçecektir.30 Babası onu çok sevmekte ve kız evladı gibi evde tutmaktadır.31 Selmân’ın diğer çocuklar gibi oyuna ve tembelliğe meyletmesinden korkmuştur.32 Selmân’ın evde tutulması, oyun ve eğlence ile vaktini geçirmesine engel olmuştur.33

Selmân el-Fârisî, küçüklüğünden itibaren araştırıcı bir kişiliğe sahiptir.34 Hak dinin Mecûsîlik dışında olduğunu hissetmekte, ateşe taparken rahatsızlık duymaktadır.35 Yaşadığı bölgede bulunan kilisede ibadet edenleri görünce, hayret içinde kalmıştır. Babası ile din konusunda tartışmış ve Hıristiyanlığın Mecûsîlik’ten hayırlı olduğunu söylemiştir. Aldığı cevap ayağına bukağı vurulması olmuştur.36

4. Dinî Yaşayışı

Selmân el-Fârisî Mecûsî anne ve babadan dünyaya geldiği için, Mecûsî olarak büyümüştür. Daha sonra Hıristiyan olmuştur.

27

Abdülhâfız, “Hayatü Selmân el-Fârisî ve İslâmuhû”, Mecelletü Ezher,Kahire, 1383/1964, Sayı: 6, s. 697.

28

İbn İshâk, Sîre, s. 66; İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, I/215; Ebü’ş-Şeyh,

Tabakâtü’l-Muhaddisîn, I/209; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, VI/92; Zehebî, Ebû Abdullah Şemseddîn

Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (H. 748/M. 1348), Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ,

es-Sîretü’n-Nebevi, Thk: Şuayb Arnavut, 1.bsk., Beyrut, 1417/1996, I/83.

29

Mısrî, es-Sahabîyyü'l-Celîl, s. 111.

30

İbrahim, Sâbir Abduh, Selmân el-Fârisî, Bağdâd, tsz., s. 5.

31

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/75; Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/351.

32

İbrahim, Selmân el-Fârisî, s. 5.

33

Hasan, İbrahim, “Selmân el-Fârisî”, Livâü’l-İslâm, 1368/1949, Sayı: 9, s. 35.

34

Tebrizî, al-Hadis, I/75.

35

Serûr, Abdurrahim, “Mine’l-Nebi’r-Ruhî Selmân el-Fârisî”,Mecelletü’l-Cedîd, Mısır, 1393/1973, Sayı: 42, s. 58.

36

İbn Kayyım Cevziyye, Ebû Abdullah Şemsüddin Muhammed b. Ebû Bekir (H.751/M.1350),

(14)

Selmân el-Fârisî’nin babası, sahip olduğu büyük çiftliğine her gün gitmektedir. Ancak bir gün evinde inşaat işiyle uğraşmak zorunda kalınca yerine Selmân’ı göndermiştir. Çiftlikte yapılması gereken işleri ona bildirmiştir.37

Selmân el-Fârisî, babasının çiftliğine giderken yolu üzerinde bulunan bir kilisenin yanından geçmiştir. Kilisede dua ve ibadet eden insanların sesini duymuş ve bu çok hoşuna gitmiştir.38 Güneş batıncaya kadar onların yanında kalmış ve bundan dolayı babasının çiftliğine gitmemiştir.39 Selmân el-Fârisî’nin dönmesi gecikince babası, oğlunu merak etmiştir. Selmân’ı çağırmaları için adam göndermiştir.

Selmân el-Fârisî akşam olunca eve dönmüştür. Babası Selmân’a nerede olduğunu sormuş, Selmân da başından geçenleri anlatmıştır. Daha sonra babasıyla din konusunda tartışmaya başlamıştır. Babası kendi dinlerinin, Hıristiyanlık dininden hayırlı olduğunu, söylemiştir. Selmân el-Fârisî Hıristiyanlığın kendi dinlerinden hayırlı olduğunu, ateşi kendi haline bıraktıklarında söneceğini söylemiştir. Babası bunun üzerine Selmân’ın ayağına bukağı vurmuş ve eve hapsetmiştir.40

Selmân el-Fârisî, bölgelerinde yaşayan Hıristiyanlar’a, Şam tarafından Hıristiyan tüccarlar geldiğinde kendisine haber vermelerini istemiştir. Selmân’a beklediği haber gelince, babasının evinden kaçıp Hıristiyan tüccarlarla birlikte Şam’a gitmiştir.41

Şam’da Hıristiyanların büyüğü olan Üskûf’un yanında kalmıştır. Üskûf ihtiyaç sahiplerine vermek için topladığı altın ve gümüş paraları, kendisi için alıp saklamakta olduğunu gören Selmân’ın içinde Üskûf’a karşı kızgınlık oluşmuştur. Üskûf vefât edince, Hıristiyanlar onu defnetmek için toplanmışlardır. Selmân

37

İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, II/265; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II/289.

38

İbn Hanbel, Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Eş-Şeybânî el-Mervezî (H.241/M.855), Müsnedü’l-İmam Ahmed b. Hanbel, Thk: Şeyh Şuayb Arnavud, Beyrut, tsz., V/ 441; Hargûşî, Nebil b. Hişâm b. Abdullah Gamri Ebû Sa'd Abdülmelik b. Muhammed b. İbrâhim Hargûşî (H.406/M.1015), Menâhilü’ş-Şifâ ve Menâhilü’s-Safâ bi Tahkiki Kitâbi Şerefi’l-Mustafa, Mekke, 1424/2003, I/262; Fidâî, Rafi Ahmad, Companions of the Holy Prophet, New Delhi, International Islamic Publishers, 1986, I/82.

39

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/76; Ebü’ş-Şeyh, Tabakâtü’l-Muhaddisîn, I/211; Beyhâkî,

Delâilü’n-Nübüvve, VI/92; Nüveyrî, Şihâbüddîn Ahmed b. Abdülvehhab b. Muhammed Nüveyrî

(H.733/M.1333), Nihâyetü’l-Ereb fî Fûnuni’l-Edeb, Kahire, tsz., XVI/130; Abdüssettâr,

A’lâmü’l-Huffâz, I/476. 40

İbn İshâk, Sîre, s. 66; İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/76; Hargûşî, Menâhilü’ş-Şifâ, I/263; İbnü’l-Esîr,

Üsdü’l-Ğabe,II/265; Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb, XVI/130; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, I/84;

Fidâî, Companions of the Holy Prophet, I/82; Abdüssettâr, A’lâmü’l-Huffâz, I/476.

41

İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviyye, I/215; Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr el-Hatîb Ahmed b. Ali b. Sabit Hatîb el-Bağdâdî (H.463/M.1071), Târîhu Bağdâd, Beyrut, tsz., I/166.

(15)

Fârisî, Üskûf’un sakladığı altın ve gümüş paraların yerini Hıristiyanlara göstermiştir. Hıristiyanlar, Üskûf’un sakladığı yedi küp altın ve gümüş parayı çıkarmışlar ve Üskûf’un cesedini asıp taşlamışlardır. Hıristiyanlar Üskûf’un yerine yeni bir rahip getirmişlerdir. Bu rahip dünyaya önem vermeyen, ahiret hayatına önem veren bir kimse olduğu için, Selmân el-Fârisî onu çok sevmiştir. Ve Selmân yeni rahibin vefâtına kadar, orada kalmıştır.42

Selmân el-Fârisî, yeni rahibin vefâtı yaklaşınca ona, bundan sonra kimin yanına gitmesini tavsiye edeceğini sormuştur. Onun tavsiyesi üzerine Musul’a, Musul’daki rahibin tavsiyesiyle Nusaybin’e, Nusaybin’deki rahibin tavsiyesi ile de Ammûriye’ye* gitmiştir.43 Selmân el-Fârisî’nin Ankara’daki Hacı Bayram camiinin bitişiğinde bulunan, meşhur Hıristiyan mabedine kadar gittiği de ifade edilmektedir.44

Ammûriye’deki rahip, İsmâil b. İbrahîm çocuklarından, Arap topraklarında bir nebinin çıkacağını, doğduğu yer ile kalacağı yer arasında hurma ağaçlarının bulunacağını, hicret edeceği yerin iki taşlık arasında hurmalık bir şehir olacağını, onun sadaka yemeyeceğini, hediye kabul edeceğini ve sırtında peygamberlik mührü bulunacağını haber vermesi üzerine, Selmân el-Fârisî Hz. Peygamber’e ulaşmak istemiştir.45

Ammûriye’deki rahip vefât edince, Selmân el-Fârisî, bir müddet daha orada kalmıştır. Daha sonra Kelb kabilesinden bazı tüccarlarla karşılaşınca onlara, kendi

42

İbn İshâk, Sîre, s. 67; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, VI/98; İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed İbnü’l-Cevzî (H.597/M.1200), Sıfatü’s-Safve, Thk: Mahmûd Fahurî, Tahric: Muhammed Revvas Kal’acî, 2.bsk, Beyrut, 1399/1979, I/526.

*

XIX. Yüzyılda Seyyah Hamilton’nun araştırmaları sonucunda, Ammûriye’nin, iç batı Anadolu’da, İstanbul’dan Çukurova’ya giden eski Bizans askeri yolu üzerinde, bugün de harabeleri bulunan, Emirdağ’ın on iki km. doğusunda Hamzalı ve Hisar köylerinin yakınında bir şehir olduğu tesbit edilmiştir.( “Ammûriye”, DİA., İstanbul, 1991, III/79.)

43

İbn Hişâm, Sîre, I/216-217; İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/77; Makdîsî, Muhtâr b. Tahir Makdîsî (H.355/M.966), el-Bed ve’t-Târih, Nşr: Clement Imbault Huart, Bağdat, tsz., II/111; Hargûşî,

Menâhilü’ş-Şifâ, I/264; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/94; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam fî Târîhi’l-Mulûk ve’l-Ümem, Beyrut, 1415/1995, V/22-23; A.mlf., Sıfatü’s-Safve, I/527; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, II/266; Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb, XVI/131; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, I/84; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II/289; Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/351; İbnü'l-Adevî, Ebû Abdullah

Mustafa İbnü'l-Adevî, es-Sahihü'l-Müsned min Fezâili's-Sahâbe, Riyad, 1410/1990, s. 352; Abdüssettâr, A’lâmü’l-Huffâz, I/477; Sönmezsoy, “Selmân-ı Fârisî”, s. 180.

44

ez-Zebîdî, Zeynü’d-Din, Ahmed b. Ahmed b. Abdi’l-Lâtifi’z-Zebîdî (H.893/M.1488), Sahîh-i

Buhârî Muhtasarı, Tecrîd-i Sarîh, Terc: Ahmed Naim, D.İ.B., yay., Ankara, 1984, VI/522. 45

İbn İshâk, Sîre, s. 68; İbn Hişâm, Sîre, I/218; İbn Hanbel, Müsned, V/442; İbnü’l-Esîr,

Üsdü’l-Ğabe, II/266; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, I/85; Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb, XVI/132; Belâzurî, Ensâbü’l-Eşraf, II/129;Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/351; Abdüssettâr, A’lâmü’l-Huffâz, I/478.

(16)

memleketlerine götürmeleri karşılığında koyun ve ineklerini vermeyi teklif etmiştir. Tüccarlar Selmân el-Fârisî’nin teklifini kabul etmişler ancak Vâdi’l-Kurâ’ya gelince onu bir Yahudi’ye köle diye satmışlardır. Bundan sonra da Selmân el-Fârisî, azâd olununcaya kadar köle olarak hayatını devam ettirmiştir. Vâdi’l-Kurâ’daki Yahudi’den sonra Selmân’ı, Benî Kureyza’lı bir Yahudi satın alıp, Medine’ye getirmiştir.46

Başka bir rivâyete göre, Ammûriye’deki rahib, Şam mıntıkasında iki meşeliğin bulunduğu bir yeri tarif ettiği, her sene bir adamın meşeliklerin birisinden çıkıp diğerine geçtiğini, hastası olan bazı insanların onun etrafında toplanıp, hastalarına Allah’ın şifa vermesi için ondan dua istediklerini bildirmiştir. Selmân el-Fârisî’ye tarif ettiği yere gitmesini ve meşeliklerden çıkacak olan adama, beklenen peygamberi sormasını tavsiye etmiştir. Selmân el-Fârisî, rahibin tarif ettiği yere gittiğinde, bazı insanların hastalarıyla beraber toplandıklarını ve meşeliklerden çıkacak olan adamı beklediklerini görmüştür. Nice sonra meşeliklerden bir adam çıkmıştır. Orada bulunan hasta yakınları adamın etrafını sarmışlardır. Selmân el-Fârisî, sorması gereken soruyu sormak için bir fırsat bulduğunda, ona İbrahim Peygamber’in dini olan Haniflik’ten haber vermesini istemiştir. Bunun üzerine adam Selmân’a, kimsenin sormadığı bir şeyi sorduğunu söylemiş ve yakın zamanda harem bölgesinden Haniflik dini üzerine gönderilecek bir nebinin çıkacağını müjdelemiştir. Selmân el-Fârisî Müslüman olduktan sonra, Hz. Peygamber’e iki meşeliğin yer aldığı Şam’daki mıntıkaya gittiğini ve meşeliklerden birinden çıkıp, diğerine giren adamın söylediklerini anlattığında, Hz. Peygamber Selmân el-Fârisî’ye: “Bu söylediklerin doğru ise sen İsâ b. Meryem’i görmüşsün” demiştir.47 Bu rivayette Selmân’ın Hz. İsâ’yı gördüğü ve konuştuğu ifade edilmektedir. Oysa Hz. Peygamber’in hayatına baktığımızda, onun Hz. İsâ ile görüştüğüne dair bir rivayette bulunulmamıştır. Selmân el-Fârisî’nin ise Hz. İsâ ile görüşmesi mümkün değildir. Çünkü onun zamanında yaşamamıştır.

Selmân el-Fârisî’nin Hıristiyan oluşu ile ilgili şu ifadelere de yer verilmektedir:

46

İbn Hişâm, Sîre, I/218; İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/78; İbn Hanbel, Müsned, V/443; Makdîsî, el-Bed

ve’t-Târih, II/111; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/95; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/529;

İbnü'l-Adevî, es-Sahihü'l-Müsned , s. 353.

47

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/80; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/99; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II/292.

(17)

Selmân el-Fârisî, çocukken arkadaşı ile birlikte dağa çıktığında, orada yaşayan bir rahiple tanışmıştır ve o rahiple birlikte, Şam’a, Ninova’ya, Nusaybin’e, Ammûriye’ye gitmiştir.48

Yine Selmân el-Fârisî’nin dağa çıktığı ve orada Hıristiyan bir kişiyle karşılaştığı, Hıristiyan’ın Selmân’a Ahmed isminde bir Peygamber’in çıkacağını haber verdiği, ona iman etmesini ve kendisinden ona selam götürmesini istediği belirtilmiştir.49

Selmân el-Fârisî’nin gittiği okulda, onunla beraber okula devam eden, ancak gizli bir şekilde keşişe gidip gelen iki arkadaşıyla birlikte, bir gün Selmân da keşişin yanına gitmiştir. Keşiş bulunduğu bölgeden ayrılıp başka bir köye gitmek isteyince, Selmân da onunla beraber gitmiştir. Keşiş gittiği köyde vefât edince, Selmân el-Fârisî, orada toplanan keşişlere ne yapması gerektiğini sormuştur. Keşişler, Beytü’l-Makdis’e gitmesini, hemen yola çıkarsa kendisine yardımcı olacak kişinin merkebini kapıda bağlanmış olarak bulacağını söylemişlerdir. Selmân el-Fârisî, Beytü’l-Makdis’e ulaşmış, tarif edilen kişiyi bulmuştur. O adama başından geçenleri anlatınca, o adam Teymâ topraklarından bir yetimin Peygamber olacağını, üç alâmetinin bulunacağını haber vermiştir.50 Toplanan keşişlerin Humus’a gitmesini söyledikleri, Humus’taki rahibin Selmân’a Beytü’l-Makdis’e gitmesini söylediği de rivâyetler arasında yer almaktadır.51

Cizre halkından bir Hıristiyan’ın Selmân el-Fârisî’nin yaşadığı bölgeye bir kilise inşa ettiği, Selmân’ın da bir arkadaşı ile gizlice oraya gittiği, ancak köy halkının Hıristiyan’ı bölgelerinden kovmaları üzerine, Selmân’ın Hıristiyan’la birlikte Nusaybin’e gittiği de rivâyetler arasındadır.52

Selmân el-Fârisî büyük kardeşinin her gün dağa çıktığını fark ettiğinde, onunla beraber dağa çıkmış, orada yaşayan Hıristiyanlar’la tanışmış, ancak Selmân’ın babası durumu fark edince, Hıristiyanlar’ı bölgelerinden kovmuştur. Selmân da onlarla

48

Belâzurî, Ensâbü’l-Eşrâf, II/129.

49

Ebü’ş-Şeyh, Tabakâtü’l-Muhaddisîn, I/220; Mizzî, Ebü'l-Haccac Cemaleddin Yusuf b. Abdurrahman b. Yusuf Mizzî, (H.742/M.1341), Tehzîbü’l-Kemâl fî Esmâi’r-Ricâl, Thk: Beşşâr Avvâd Ma'rûf, 2.bsk., Beyrut, 1408/1987, XI/248-249.

50

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/81; Ebû Şeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. İbrahim İbn Ebû Şeybe (H. 235/M.849), Kitâbü’l-Musannef fi’l-Ehâdîs ve’l-Âsâr, Haz: Kemal Yusuf Hut, Beyrut, 1409/1989, VII/341-342; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, VI/98-99.

51

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/82.

52

(18)

birlikte yola çıkmıştır. Musul’a gelince orada bulunan bir dağa çıkmışlardır. Dağda sürekli ibadetle vakitlerini geçiren Hıristiyanlar’la beraber kalmıştır. Hıristiyanlar’ın vaazını dinledikleri, uzun boylu yaşlı bir kimse ile Selmân aynı mağarada beraber kalmıştır. Burada yaşayan Hıristiyanlar’ın bir Pazar’dan, diğer Pazar gününe kadar mağaralarına çekilip, gündüzleri oruç tutup, geceleri ibadet ettiklerini, Pazar günü olunca mağaralarından teker teker çıkıp toplandıklarını ve uzun boylu yaşlı adamın sohbetini dinletiklerini, her hafta böyle yaptıklarını görmüştür. Bir müddet sonra yaşlı adam, günlerdir hiç evine gitmediğini söyleyerek onlardan ayrılmak isteyince, Selmân el-Fârisî, ondan ayrılmak istememiştir ve onunla beraber Beytü’l-Makdis’e gitmiştir. Yolda giderlerken Selmân el-Fârisî’ye Tihâme bölgesinden çıkacak olan Hz. Peygamber’i ve özelliklerini anlatmıştır.53

Selmân el-Fârisî Fars krallarından birinin çocuğu ile arkadaş olmuş ve onunla beraber çölde gezerken, çadırı önünde İncil okuyup ağlayan yaşlı bir kimseyle karşılaşmıştır. Selmân ve arkadaşı o yaşlı kişiden Hıristiyanlığı öğrenmişlerdir. Ancak kral durumu öğrenince, çocuklarının inançlarını değiştirdiği için o Hıristiyan’ı topraklarından çıkarmıştır. Bunun üzerine Selmân el-Fârisî anne ve babasını terk edip Suriye’ye gittiği ifade edilmektedir.54

Şiî kaynaklarda Selmân el-Fârisî’nin Hıristiyan oluşu ile ilgili şu bilgilere yer verilmektedir:

Selmân el-Fârisî’ye hak dinin batıda olduğu söylenince, Musul’a gittiği, Musul’daki rahibin vefâtından önce Selmân’a, Cezire’de bulunan bir rahibi tavsiye ettiği, bunun üzerine Cezire’ye gittiği, Cezire’deki rahibin ölüm anı gelince, Selmân’a, Rum diyarına gitmesini tavsiye ettiği, Rum diyarındaki rahip, Tihâme bölgesinden bir nebinin çıkacağını haber verdiği ifade edilmektedir.

Selmân el-Fârisî, Mekke halkından karşılaştığı bazı kişilere Hz. Peygamber’i sormuştur. Onlar Hz. Peygamber’i tanıdıklarını söyleyince Selmân, Mekke’ye götürmeleri karşılığında köle olmayı kabul etmiştir.55

53

Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/83-89; Yahya İsmail Ahmed, Mukaddimâtü’n-Nübüvve ve

İ’dâdi’r-Resûl Maa Mu’cizâtihi ve Hasâisihi, Kahire, tsz., I/111-112. 54

Ebû Hüseyin, “Selmân el-Fârisî”, Sahîfetü’l-İslâm, Sayı: 46, Mısır, 1358/1940, s. 30. 55

(19)

Şiî kaynaklarında geçen başka bir ifadeye göre; Selmân el-Fârisî Mecûsîlerin ibadethanesindeyken, “Allah’tan başka ilah yoktur, İsâ Ruhullah’tır, Muhammed Habibullah’tır” diye bir ses işitmiştir. Bu sesi duyduktan sonra yemeden içmeden kesilmiştir. Aynı zamanda evlerindeki bir odanın tavanından, aşağıya doğru sarkmış bir kitap görmüş, bu kitabın ne olduğunu annesine sormuş, ancak annesi Selmân’a, o kitaba yaklaşmamasını, yaklaşırsa babasının onu öldüreceğini söylemiştir.

Selmân el-Fârisî gecenin ilerleyen saatlerinde, gizlice o kitabı alıp içine bakmış ve o kitaptan Hz. Muhammed isminde bir peygamberin geleceğini öğrenmiştir. Selmân’ın anne ve babası, o kitaba Selmân el-Fârisî’nin yaklaştığını öğrenince, onu bir kuyuya atmışlardır. Selmân el-Fârisî, kuyunun içinden kendisini kurtarması için Allah’a dua etmiştir. Duasının sonrasında beyaz elbiseli bir adam onun elinden tutarak, onu kuyudan çıkarmıştır. Selmân el-Fârisî iki yıl o adamın yanında kalmış, sonra Antakya’daki bir kiliseye gitmiş, orada bulunan rahibin yanında iki yıla yakın kalmış, sonra İskenderiye’deki bir kiliseye gitmiş, orada da iki yıla yakın kalmıştır. İskenderiye’deki rahibin Muhammed b. Abdullah b. Abdülmuttalib’in çıkma zamanın yaklaştığını söylemesi üzerine, Selmân Hz. Peygamber’e ulaşmak için yola çıkmış ve yolda bir kavimle karşılaşmıştır. Yolda giderlerken bir hayvanı öldürmüşler ve yemişlerdir. Ancak Selmân, kilise çocuğu olduğunu söylemiş ve hayvanın etinden yememiştir. Selmân’a kızmışlar ve içmesi için içki getirmişlerdir. Selmân el-Fârisî’nin içki de içmediğini görünce, onu öldürmek istemişlerdir. Selmân kendisini öldürmeyip köle yapıp satmalarını, böylece para kazanabileceklerini söylemesi üzerine, onu köle diye bir Yahudi’ye satmışlardır. Yahudi, Selmân’ın Hz. Muhammed’i ve vasîsini sevdiğini söylemesi üzerine Selmân’ı öldürmekle tehdit etmiş, yapamayacağı şeyleri emretmiştir. Ancak Selmân Allah’a dua edip onun yardımıyla yapılması mümkün olmayan işleri yaptığını görünce, Selmân’ı sihirbaz zannederek onu bir başkasına satmıştır. Selmân el-Fârisî bundan sonra Hz. Peygamber’le karşılaşmış ve Müslüman olmuştur.56

Selmân el-Fârisî’nin Hıristiyan ve Müslüman oluşuyla ilgili bu farklı ifadelere bakıldığında, Selmân’ın önce Mecûsî olduğu, daha sonra Hıristiyan dinine tâbi olduğu görülmektedir. Selmân el-Fârisî’nin en son beraber olduğu rahipten, Hz.

56

Şîrâzî, Alihan el-Medenî Şîrâzî (H.1130/M.1708), ed-Derecetü'r-Rafîa fî’t-Tabakâti'ş-Şîa, 2. bsk., Beyrut, 1403/1983, s. 199-203.

(20)

Peygamber’in peygamber olarak geleceğini, peygamberlik alametlerini ve hangi bölgeden çıkacağını öğrendiği anlaşılmaktadır.

(21)

BİRİNCİ BÖLÜM

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİ

1. İslâmiyeti Kabulü

Selmân el-Fârisî, hak dinin Mecûsîlik dışında bir din olduğunu hissetmiştir. Hıristiyanlığın Mecûsîlik’ten üstün olduğunu görmüştür. Hıristiyanlığı iyi öğrenmiş ve yaşamıştır. Selmân’daki Hz. İsâ’dan sonra gelecek olan peygambere ulaşmak arzusu, Tihâme bölgesinden Ahmed isminde bir peygamber’in çıkacağını57 ve bu peygamberin özelliklerini öğrenmesi ile başlamıştır.58

Selmân el-Fârisî’nin, tâbi olduğu son rahip vefât edince, Selmân Hz. Peygamber’e ulaşmak niyetiyle yola çıkmıştır. Yolda Kelb kabilesinden bazı tüccarlarla karşılaşmıştır. Arap diyarlarına götürmeleri karşılığında, onlara inek ve koyunlarını vermiştir. Ancak onlar onu, köle diye bir Yahudi’ye satmışlardır. Köle olduktan sonra, ondan fazla kişi onu alıp satmış,59 en sonunda Benî Kurayza’dan Osman b. Eşhel satın almış ve Medine’ye getirmiştir.60 Huleysa adında bir kadının satın aldığı ifade edilmişse de bu kadının Osman b. Eşhel’in hanımı olduğu ifade edilmektedir.61

Selmân el-Fârisî Medine’ye geldiğinde, bu şehrin, kendisine haber verilen son peygamberin hicret yerine benzediğini görmüştür.62 Ancak son peygambere ulaşmaya çalıştığını gizli tutmuştur. Bu arada Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret etmiş, Benî Amr b. Avf’a misafir olmuştur.63

Selmân el-Fârisî, günlerden bir gün, efendisinin bahçesinde bir ağacın üzerinde çalışırken, efendisinin amca oğlusu koşarak gelmiş ve “Allah Kayle oğullarını (Ensar’ı) öldürsün! Onlar Kubâ’da peygamber olduğunu iddia ettikleri, Mekke’den

57

Ebû Şuhbe, Muhammed b. Muhammed Ebû Şuhbe, es-Sîretü’n-Nebeviyye fî Dâv’il-Kur’ân

ve’s-Sünne, Beyrut, 1412/1992, I/254. 58

Nevâvî, “Sâbikü’l-Fars”, Mecelletü’l-Ezher, s. 731.

59

Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, I/164; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/534; İbn Hacer,

es-Sîretü’n-Nebeviyye min Fethi’l-Bârî, I/323; Aynî, Ebû Muhammed Bedreddin Mahmûd b. Ahmed b.

Musa el-Hanefî Aynî (H.855/M.1451), Umdetü’l-Kârî, İstanbul, 1308/1891, VIII/134.

60

Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/469.

61

Âmilî, Cafer Murtazâ el-Hüseyni Âmilî, “Selmân el-Fârisî”, 2. bsk., Kum: Müessesetü’n-Neşri’l-İslâmî, 1414/1994, s. 35-36.

62

İbn Hişâm, Sîre, I/218; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/529.

63

(22)

gelen bir adamın etrafında toplanmışlar” demiştir. Bu sözleri duyan Selmân el-Fârisî heyecana kapılmış, vücudu titremeye başlamıştır. Ağacın üzerinden neredeyse, efendisinin üzerine düşecek gibi olmuştur.

Selmân el-Fârisî, hızlı bir şekilde ağaçtan inmiş ve duyduklarını daha iyi anlamak istemiştir. Efendisi Selmân’a kızmış ve ona yumruk vurarak işinin başına dönmesini emretmiştir.64

Selmân el-Fârisî, akşam olunca Hz. Peygamber’i görmek için Kubâ’ya gitmiştir. Allah Resûlü’nün yanında on kişiye yakın sahabîsi bulunduğunu,65 ashabın içinde Hz. Peygamber’e en yakın oturanın Ebû Bekir olduğunu66 ve Hz. Peygamber’in üzerinde kadifeden dokunmuş ince iki örtü bulunduğunu görmüştür.67

Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’i ilk gördüğü anda, onun Allah Resûlü olduğunda şüphe etmemiştir ve Hz. Peygamber’e yaklaşıp selam vermiştir. Beraberinde getirdiği yiyecekleri onun önüne koymuş ve bu getirdiklerinin sadaka olduğunu söylemiştir. Ancak Hz. Peygamber yiyeceklere elini uzatmamış, yanında bulunan arkadaşlarına; “Buyurun yiyiniz” demiştir.68 Selmân el-Fârisî’ye; “Biz Ehl-i Beyt’iz, bize sadaka helal olmaz” dediği de ifade edilmektedir.69

Hz. Peygamber’in sadaka yemediğini gören Selmân el-Fârisî, bunun peygamberlik alâmetlerinden birisi olduğunu anlamıştır. Daha sonra Hz. Peygamber Medine’ye intikal edince, Selmân el-Fârisî tekrar Hz. Peygamber’in ziyaretine gitmiştir. Bu defa getirdiği yiyeceklerin hediye olduğunu söyleyerek Hz. Peygamber’e takdim etmiştir. Allah Resûlü bu defa hem kendisi yemiş, hem de sahabîlerine yemelerini söylemiştir. Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’in hediye kabul ettiğini görünce, bunun peygamberlik alâmetlerinden ikincisi olduğunu anlamıştır.70

Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’in peygamberlik alâmetlerinden üçüncüsünü de görmeyi arzu etmiştir. Bir gün Hz. Peygamber, Bakîü’l-Ğargad’da ashabından

64

İbn İshâk, Sîre, s. 69; İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/78; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve,VI/96; Zehebî,

Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, I/85; 65

İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, II/290.

66

“Kıssatü’s-Sahabîyyi’l-Celîl Selmân el-Fârisî” et-Tev’ıyyetü’l-İslâmiyye, Riyad, 1413/1993, Sayı:

206, s. 102.

67

İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, V/24.

68

Diyârbekri, Târîhu’l-Hamîs, I/469.

69

İbn Abdi’l-Ber, el-İstiâb, II/195.

70

(23)

Külsûm b. Hidm’in cenaze merasimine katılmıştır.71 Hz. Peygamber, arkadaşları arasında otururken,72 Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’in sırtındaki peygamberlik mührünü görebilmek için, Peygamber’in arka tarafına geçmiştir. Hz. Peygamber onun niyetini anlayınca, sırtındaki örtüsünü biraz indirmiş ve “Emrolunduğun şeye bak” buyurmuştur. Selmân el-Fârisî, güvercin yumurtası büyüklüğündeki peygamberlik mührünü görünce, üzerine kapanmış ve ağlamaya başlamıştır. Ve Kelime-i Şehadet’i söyleyerek Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber’e başından geçenleri anlatırken, Allah Resûlü, ashabının da anlatılanları duymasından memnun olmuştur.73

Selmân el-Fârisî Hicretin I. Yılında, Cemaziye’l-Evvel ayında Müslüman olmuştur.74 Uhud ve Hendek savaşları arasında Müslüman olduğu ifade edilse bile,75 Hz. Ömer’in Bedir savaşına katılanlara verdiği kadar atâ vermesi, hicretin ilk senesinde Müslüman olduğunu göstermektedir.

Selmân el-Fârisî’nin sahibinden izin alıp odun toplayıp sattığı, elde ettiği para ile yiyecek aldığı ve yemek yapıp Hz. Peygamber’e getirdiği,76 hurma toplayıp getirdiği,77 kuzu eti alıp tirit yapıp getirdiği,78 gibi farklı ifadeler de bulunmaktadır.

Selmân el-Fârisî’nin Hz. Peygamber’e geldiğinde, Selmân’ın konuşmasını Allah Resûlü anlamamış, bunun üzerine tercümanlık yapması için, Farsça bilen bir Yahudi’yi çağırmış, ancak Yahudi’nin sözleri değiştirerek tercüme etmesi üzerine, Cenâb-ı Hak Cebrâl’i göndererek, doğrusunu Hz. Peygamber’e bildirmiştir. Yahudi’nin bunun üzerine Müslüman olduğu ifade edilmektedir.

Hz. Peygamber Cebrâil’e, Selmân’a Arapça’yı öğretmesini emretmiştir. Selmân el-Fârisî de bundan sonra, fasih Arapça konuşmaya başlamıştır.79 Başka bir ifadeye

71

Umeyra, Ricâlun Enzelallahu, II/101.

72

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/79; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, VI/96.

73

İbn İshâk, Sîre, s. 69; İbn Hişâm, Sîre, I/220; el-Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. el-Buhârî (H.256/M.870), et-Târîhu’l-Kebîr, Beyrut, tsz., IV/136; Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, I/86; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV/29-II/291; Diyârbekri, Târîhu’l-Hamîs, I/352.

74

el-Huzâî, Ebü’l-Hasan Ali b.Muhammed b. Ahmed el-Endelüsî el-Huzâî (H.789/M.1387),

Tahricü’d-Delâleti’s-Semiyye, Thk: Ahmed Muhammed Ebû Selâme, Kahire, 1401/1981, s. 89. 75

Belâzûrî, Ensâbü’l-Eşrâf, I/319.

76

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/82; Ebû Şeybe, Kitâbü’l-Musannef fi’l-Ehâdîs, VII/341-342; İbn Hanbel,

Müsned, V/440, 443; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, IV/99. 77

Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/90.

78

Butî, Muzhammed Hüseyin, “Selmân el-Fârisî” el-Hidâye Mecelletü’l-İslâmiyye, Bahreyn, 1415/1994, Sayı: 203, s. 33.

79

(24)

göre de, Hz. Peygamber Selmân el-Fârisî ile Farsça konuşmuştur.80 Hz. Peygamber’in Farsça bildiğine dair ve Farsça konuştuğuna dair kesin bir bilgi mevcut değildir. Selmân el-Fârisî’nin Medine’de köle olarak bulunması ve Hz. Peygamber’in Kubâ’ya geldiğini, efendisinin amca oğlusu gelip haber verdiğinde, Selmân’ın anlatılanları anlaması, onun Arapça’yı Müslüman olmazdan evvel bildiğini göstermektedir.

2. Kölelikten Azâd Oluşu

Selmân el-Fârisî Müslüman olduktan sonra, Hz. Peygamber ona efendisi ile mukateplik sözleşmesi yapmasını söylemiştir. Selmân el-Fârisî, efendisi ile yaptığı anlaşmayı yerine getirdiğinde, azâd olunacak ve hürriyetine kavuşacaktır. Anlaşma şartlarına göre, 300 hurma fidanı dikecek ve 40 ukıyye* altın verecektir.81

Selmân el-Fârisî’nin hürriyetini satın almak için yaptığı bu anlaşma metni, hicretin 5. Yılında,82 Cemaziye’l-Evvel ayının Pazaretesi günü Hz. Ali tarafından yazıldığı ifade edilmektedir. Bu anlaşma metnine şahitlik edenler arasında Ebû Bekir, Ömer b. Hattâb, Huzeyfe b. Sad b. el-Yemânî, Ebû Zer el-Ğıfârî, Mikdâd b. Esved, Bilâl mevlâ Ebû Bekir, Abdurrahman b. Avf’ın bulunduğu söylenmektedir.83 Hz. Peygamber de bu mukatebe yazılırken hazır bulunmuş, Osman b. Eşhel’e kırk ukıyye altın verilmesi ve 300 hurma fidanı dikilmesi karşılığında, Benî Kurayza’dan hiç kimsenin Selmân üzerinde hak iddia edemeyeceğini söylemiştir.84

Hz. Peygamber hurma fidanı temin edilmesi konusunda, sahabîleri Selmân’a yardım etmeleri için teşvik etmiştir. Sahabîler bulabildikleri kadar hurma fidanını getirip Selmân el-Fârisî’ye teslim etmişlerdir.85 Hz. Peygamber Selmân’a, fidanlar için çukur kazmasını ve işlemin tamamlandığında kendisine haber vermesini

80

Kettânî, Muhammed Abdülhay b. Abdülkadir b. Muhammed (H.1382/M.1962),

et-Terâtibu’l-İdâriyye, Hz. Peygamberin Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar, Terc: Ahmet Özel, İstanbul,

1950, I/283.

*

Bir Ukıyye, 118,8 gramdır.

81

İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/ 532.

82

Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/468.

83

Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, I/170; Mısrî, es-Sahabîyyü'l-Celîl Selmân el-Fârisî, s. 126; Âmilî, Selmân el-Fârisî, s. 25.

84

Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XI/249.

85

(25)

söylemiştir. Çukurların kazılmasında arkadaşları da Selmân’a yardım etmişlerdir. Çukurların kazımı tamamlanınca, Hz. Peygamber gelip kendi elleriyle fidanları dikmiştir. Dikilen bütün fidanlar o sene meyve vermiştir.86

Selmân el-Fârisî’nin üzerinde yalnızca kırk ukıyye altın borcu kalmıştır. Bir gün Hz. Peygamber’e Benî Süleym madenlerinden tavuk yumurtası büyüklüğünde bir altın getirilmiştir. Hz. Peygamber, Selmân’ın nerede olduğunu sormuş, o gelince de altını ona vermiştir. Selmân el-Fârisî, bu altının borcunu karşılayacak kadar olmadığını düşünmüştür. Ancak o altın, bütün borcuna yetmiştir.87

Selmân el-Fârisî Hz. Peygamber’e, verdiği altın madeninin borcunu nasıl karşılayacağını sorması üzerine, Hz. Peygamber dilini altının üzerinde gezdirmiştir. Sonra Selmân’a vermiştir. Bunun üzerine altın bereketlenmiştir.88

Selmân’ı Hz. Peygamber’in emriyle Ebû Bekir’in satın alıp azâd ettiği de,89 ifade edilmiştir.

Şiî kaynaklarda, Selmân el-Fârisî’nin altın borcunun, Hz. Fatıma’nın sadakasıyla ödendiği iddia edilmektedir.90 Ancak bu iddia akla uygun değildir. Hz. Fatıma’nın bu kadar altını hiçbir zaman olmamıştır.

Dikilecek hurma fidanı sayısı konusunda da 100, 160, 500 gibi farklı sayılar telaffuz edilmektedir.91

Bu konuda farklı ifadeler bulunmakla birlikte, ortak olan nokta, Selmân el-Fârisî’nin kölelikten azâd olurken, Hz. Peygamber hem fidan dikiminde, hem de altın borcunu ödemede, Selmân’a yardım etmesidir.

86

İbn İshâk, Sîre, s. 70; İbn Hişâm, Sîre, I/221; İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/79; İbn Hanbel, Müsned, V/443; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, V/24; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, II/267; Zehebî, Siyeru

A’lâmi’n-Nübelâ, I/86. 87

İbn Hişâm, Sîre, I/221; İbn Hanbel, Müsned, V/444; Halîmî, Ebû Abdullah Hüseyin b. Hasan el-Halîmî (H.403/M.1012), Kitâbü’l-Minhac fî Şuabi’l-İman, 1399/1979, III/63.

88

İbn İshâk, Sîre, s. 71; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, VI/122; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, V/25; Diyârbekrî, Târîhu’l-Hamîs, I/468.

89

Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, II/91.

90

Âmilî, A’yânü’ş-Şîa, VII/283.

91

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/81; Belâzûrî, Ensâbü’l-Eşrâf, II/130; Ebü’ş-Şeyh,

Tabakâtü’l-Muhaddisîn, I/222; Makrizî, Ebü’l-Abbas Takiyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir el-Makrizî

(H.845/M.1442), İmtâü’l-Esmâ Bimali’n-Nebiyyi Mine’l-Ahvâl ve’l-Emvâl ve’l-Hatede ve’l-Meta, Thk: Muhammed Abdülhamid en-Nemîsî, 1.bsk., Beyrut, 1420/1999, V/184.

(26)

3. Ashab-ı Suffa’dan Oluşu

Selmân el-Fârisî kölelikten azâd olduktan sonra, Ashab-ı Suffa’nın içinde yer almıştır.92 Suffa, Medine’ye dışarıdan gelen ancak kalacak evi ve ailesi bulunmayan sahabîler için hazırlanmış, Hz. Peygamber’in mescidinin arka kısmında bulunan gölgelik yerin ismidir.93 Burada kalan sahabîlere de Ashab-ı Suffa ismi verilmektedir.

Ebû Hüreyre Ashab-ı Suffa’yı anlatırken onlardan yetmiş tanesini gördüğünü, giydikleri elbiselerinin namaz kılarken diz kapaklarına ulaşmadığını, bu yüzden rükuya gittiklerinde avret yerlerinin açılmaması için, eteklerini çekiştirdiklerini söylemiştir.94

Suffa’da yetişen sahabîler birer öğretmen olmuşlar, Hz. Peygamber’den öğrendiklerini insanlara öğretmişlerdir. Kur’an öğrenimi ile meşgul olmuşlardır.95 Yeni Müslüman olmuş kavimler, kendilerine İslâm’ı öğretecek öğretmenler istediklerinde, Hz. Peygamber buradaki sahabîlerden göndermiştir.

4. Hz. Peygamber’in Ebü’d-Derdâ ile Selmân el-Fârisî’yi Kardeş Yapması

Hz. Peygamber Medine’ye hicret ettikten sonra gerçekleştirdiği icraatlardan birisi, Muhacir ile Ensâr arasında kardeşlik tesis etmesidir. Bu kardeşlik öz kardeşlikten daha ileriye gitmiştir.

Hz. Peygamber iki sahabîyi kardeş yaparken, onların özelliklerini dikkate almıştır. Dinde ihlâslı olan Muhacir’le, dinde ihlâslı olan Ensâr’ı kardeş yapmıştır.96 Selmân el-Fârisî ile Ebü’d-Derdâ’yı kardeş yapmıştır.97

92

Sönmezsoy, “Selmân-ı Fârisî ve Nusaybin”, s. 187.

93

İsfahânî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdullah el-İsfahânî (H.430/M.1038), Hilyetü’l-Evliya ve

Tabakâtü’l-Asfiyâ, Beyrut, tsz., I/367; Kettânî, et-Terâtibu’l-İdâriyye, II/229. 94

Yılmaz, H. Kâmil, Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar, İstanbul, 2000, s. 97.

95

Hamidullah, Muhammed (H.1423/M.2002), İslâm Peygamberi, Çev: Salih Tuğ, İstanbul, 1414/1993, II/770.

96

Merâğî, Ebü’l-Vefâ, “Beyne’l-Kâdî ve’t-Tabîb”, Mecelletü’l-Ezher, Kahire, 1977, XLI/51.

97

İbn Hişâm, Sîre, I/506; İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, IV/84; Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh, İstanbul,1401/1981, Menâkıbü’l-Ensâr, 50; Beyhâkî, Delâilü’n-Nübüvve, III/225; İbnü’l-Esîr,

Üsdü’l-Ğâbe, II/267; İbn Teymiyye, Ebü'l-Abbas Takıyyüddin Ahmed b. Abdülhalim İbn Teymiyye

(H.728/M.1328), Minhâcü’s-Sünneti'n-Nebeviyye, Thk: Muhammed Reşad Salim, Riyad, 1406/1986, VII/279; İbn Haldûn, Ebû Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman b. Muhammed İbn Haldûn

(27)

Hz. Peygamber’in Selmân el-Fârisî ile Ebü’d-Derdâ arasında kurduğu kardeşlik, sadece Arap ile Arap arasında olmadığını, Müslüman olduktan sonra farklı milletler arasında da olduğunu göstermektedir.98

Selmân el-Fârisî, bir gün Ebü’d-Derdâ’yı ziyarete gittiğinde, Ebü’d-Derdâ’nın hanımını perişan bir halde görmüş ve sebebini sormuştur. Ümmü’d-Derdâ kocasının dünya ile ilişkisinin bulunmadığını söylemiştir. Ebü’d-Derdâ, Selmân el-Fârisî’ye yemek ikram etmiş, kendisinin oruçlu olduğunu söylemiştir.

Selmân el-Fârisî, Ebü’d-Derdâ’dan orucunu bozmasını ve kendisiyle yemek yemesini, aksi takdirde yemek yemeyeceğini söylemesi üzerine, Ebü’d-Derdâ orucunu bozup yemek yemiştir. Gece olunca Selmân el-Fârisî ve Ebü’d-Derdâ yatmışlardır.

Ebü’d-Derdâ nafile namaz kılmak için tekrar, tekrar kalkmak istemişse de Selmân el-Fârisî, ona yatmasını söylemiştir. Selmân el-Fârisî, gecenin sonuna doğru Ebü’d-Derdâ’nın kalkmasını söylemiştir ve beraberce kalkıp namaz kılmışlardır.

Selmân el-Fârisî, Ebü’d-Derdâ’ya; “Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır.99 Gözlerinin senin üzerinde hakkı vardır. Ailenin senin üzerinde hakkı vardır. Oruç tut, iftar da et, namaz kıl, aynı zamanda uyu da,” demiştir. Daha sonra beraberce Allah Resûlü’nün arkasında sabah namazı kılmak için gittiklerinde, Ebü’d-Derdâ Selmân’ın söylediklerini Hz. Peygamber’e haber vermiştir. Hz. Peygamber, Selmân’ın söylediklerinin doğru olduğunu100 ve Selmân’ın ilme doyurulduğunu101 söylemiştir.

Selmân el-Fârisî’nin Ebü’d-Derdâ’yı Cuma günü ziyarete gittiğinde onun uyuduğunu öğrenmiştir. Sebebini sorduğunda, Ebü’d-Derdâ’nın Cuma gecelerini ihya ettiğinde, gündüzünü de oruçlu geçirdiğini kendisine haber vermişlerdir. Bunun üzerine Selmân el-Fârisî, Hz. Peygamber’in bu konudaki hadisini hatırlatarak,

(H.808/M.1406) Târîhu İbn Haldûn = Kitâbü’l-İber ve Divanü’l-Mübtedei ve’l-Haber fî

Eyyami’l-Arab ve’l-Acem ve’l-Berber, 1992/1413, II/41; Âmirî, Ebû Zekeriyyâ İmadüddin Yahyâ b. Ebî Bekr

Âmirî (H.893/M.1488), er-Riyazü'l-Müstetâbe fî Ma'rifeti Men Revâ fi's-Sahihayn, Thk: Ömer ed-Deyrâvî Ebû Hacele, 2. bsk., Beyrut, 1400/1979; s. 105.

98

Cevâd Ali (H.1408/M.1987), el-Mufassal fî Târihi’l-Arab Kable’l-İslâm, Beyrut, 1413/1993, IV/365.

99

Buharî, Edep, 86.

100

Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed b. Îsâ b. Sevra (H. 279/M.893), Sünenu’t-Tirmizî, İstanbul, 1401/1981, Zühd, 63; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/536; Kandehlevî, Muhammed Yusuf (H.1384/M.1965), Hayâtu’s-Sahâbe, Dımeşk, 1389/1969, III/369.

101

(28)

geceler içinde Cuma gecesini ve günler içinde Cuma gününü ibadet için ayrı tutmanın doğru olmadığını söylemiştir.102

Hz. Ömer döneminde Selmân el-Fârisî, Medaîn’de valilik yaparken, Ebü’d-Derdâ da Şam’da kadılık yapmıştır. Kendi aralarında mektuplaşmışlar ve birbirlerine hayır tavsiyesinde bulunmuşlardır. Selmân el-Fârisî’nin Ebü’d-Derdâ’ya yazdığı bir mektupta, şükrünü edâ edemeyeceği dünyalığın peşinden koşmamasını tavsiye etmiştir.103

Ebü’d-Derdâ Selmân’a yazdığı bir mektupta, boş vaktin ve sıhhatin kıymetini bilmesini, bela ve musibete uğramış kişinin, hayır duasını almaya çalışmasını, mescid ile ilgisini artırmasını, kalbi yumşatan şeyin, yetime merhamet etmek, ona yakın olmak, yediğinden ona da yedirmek, onun başını okşamak olduğunu, kişi hizmetçi edinmediği müddetçe Allah’ın onunla beraber olduğunu, hizmetçi edindiğinde ise üzerine hesap verme sorumluluğunun da yükleneceğini, her ikisinin de kıyamet gününde hesaplarının tamam olmasını arzu ettiğini yazmıştır.104

Selmân el-Fârisî Kûfe’de bulunduğu bir sırada Şam’da bulunan Ebü’d-Derdâ, Selmân’a yazdığı bir mektubunda, Allah’ın rızkını, evlatlarını, malını artırdığını ve mukaddes topraklara yerleştiğini haber vermiştir. Bunun üzerine Selmân el-Fârisî, iyiliğin mal ve evlat çokluğunda olmadığını, asıl iyiliğin hilmin artmasında ve ilminin fayda sağlamasında olduğunu, bir yerin kişiye amel yapamayacağını, kendisini ölmüş gibi kabul ederek yaşaması gerektiğini yazmıştır.105

Selmân el-Fârisî, Derdâ’ya yazdığı mektupların birisinde, Ebü’d-Derdâ’nın doktor olduğunu duyduğunu; “Eğer tedavi edebiliyorsan ne mutlu, ancak doktorluk taslıyorsan, bir kişiyi öldürüp cehenneme gitmekten sakın” demiştir. Bundan sonra Ebü’d-Derdâ’ya bir dava gelirse tekrar tekrar dinleyip, doğru karar vermeye çalışmıştır.106 Burada Ebü’d-Derdâ’nın doktor olduğu söylenmektedir.

102

İbn Sa’d, et-Tabakât, IV/85.

103

Gazzâlî, Zeynüddîn Ebû Hamid, Muhammed ibn Muhammed el-Gazzâlî (H.517/M.1123), İhyâu

Ulûmi’d-Din, Terc: Ahmed Serdaroğlu, İstanbul, 1395/1975, III/518. 104

Râzî, Fahruddîn Muhammed b. Ömer b. el-Hüseyin b. el-Hasan İbn Alî et-Temîmî el-Bekrî Râzî (H.604/M.1207), et-Tefsîru’l-Kebîr, Beyrut, 1411/1990, IV/13; Kandehlevî, Hayâtu’s-Sahâbe, IV/367.

105

İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, II/268; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XI/253; Âmilî, A’yânü’ş-Şîa, VII/285.

106

Mâlik b. Enes (H.179/M.795), el-Muvatta, İstanbul, 1401/1981, Vasîyyet, 8; İsfahânî, Hilye, I/198; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, I/548; Zehebî, Târîhu’l-İslâm ve Vefeyâti’l-Meşâhiri ve’l-A’lâm,

(29)

Ancak o tıp doktoru değil, kendisine gelen dini sorulara fetva veren, mahkemeleri yöneten kadı olmuştur. İnsanlar arasında doğru hüküm vermenin önemine işaret etmek için, Selmân el-Fârisî Ebü’d-Derdâ’ya doktor benzetmesi yapmıştır.

Şam tarafından gelen Eş’as b. Kays ile Cerîr b. Abdullah el-Becelî, Medâin’de Selmân el-Fârisî’yi ziyarete gelmişlerdir. Ebü’d-Derdâ’nın yanından geldiklerini söyleyince Selmân, kendisine gönderilen hediyeyi vermelerini istemiştir. Onlar, Ebü’d-Derdâ’nın kendisine hediye göndermediğini söylemelerine rağmen Selmân, ısrarla hediyesini sormuştur. Sonunda onlar, Selmân el-Fârisî’ye kendi mallarından ne isterse almasını söylemişlerdir. Ancak Selmân, onların malına ihtiyacı olmadığını, kendisine gönderilen hediyeyi istediğini söyleyince, Ebü’d-Derdâ’nın yalnızca selam gönderdiğini, hediye göndermediğini haber vermişlerdir. Selmân el-Fârisî, beklediği hediyenin selam olduğunu, selamdan daha üstün hediyenin olmadığını söylemiştir.107

Selmân el-Fârisî ile Ebü’d-Derdâ arasında geçen bu mektuplaşmalarda, sahabîler arasındaki kardeşliğin maddi anlamdaki kardeşlikten daha ileri olduğu, özellikle ahiret hayatını esas alan bir kardeşlik tesisi edildiğini göstermektedir.

5. Katıldığı Seferler

Selmân el-Fârisî, Bedir ve Uhud savaşlarının yapıldığı sırada köle olması, bu savaşlara katılmasına engel olmuştur.108 Kölelikten hürriyetine kavuştuktan sonra, ilk katıldığı savaş, Hendek savaşı olmuştur.109 Bedir ve Uhud savaşları yapıldığı sırada hür olmuş olsaydı, bu savaşlarda Hz. Peygamber’in yanında yer alacağı

Vâsıtî, Ebû Abdullah Şemseddîn Muhammed b. Hasan b. Abdullah Vâsıtî (H.776/M.1375),

Mecmaü’l-Ahbâb ve Tezkiretu Üli’l-Elbâb, Tashih: Ahmed Muhammed Berekat, Beyrut, 1423/2002,

I/437; Kandehlevî, Hayâtu’s-Sahâbe, IV/360.

107

İsfahânî, Hilye, I/201; Kandehlevî, Hayâtu’s-Sahâbe, III/64.

108

İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim İbn Kuteybe ed-Dineverî (H.276/M.889),

el-Maarif, Beyrut, 1390/1970, s. 117; İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, V/20; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, II/178; Ebü'l-Mehâsin, Şemseddîn Muhammed b. Ali b. el-Hasan Hüseyni (H.765/M.1364), Kitâbü’t-Tezkire bi Ma'rifeti Ricâli Kütübi'l-Aşere, Thk: Rıfat Fevzi Abdülmuttalib, Kahire,

1997/1418, I/622; Abdüssettâr, A’lâmü’l-Huffâz, I/482.

109

İbn Hacer, Takrîbü’t-Tehzîb, s. 246; İbn Abdi’l-Ber, el-İstiâb, II/195; Zuhaylî, Vehbe,

Referanslar

Benzer Belgeler

33 bin sterline alıcı bulan eser, insanların eşitliğinden yana olan ve Tanzimat Fermanı'nı ilan eden Sultan Abdülnıecit’i olağanüstü bir gerçekçilikle

Gıda maddelerinde en çok görülen trans yağ asiti çeşitleri olan trans C16:1, trans C18:1, trans C18:2, trans C18:3 ve toplam trans ya ğ asiti miktarlarının daha

The indoor radon concentrations were measured in the basements of 74 dwellings spread over geologically differ- ent four parts of Afyonkarahisar Province using previously

Eğitim verileri Doğrusal Regresyon, Yapay Sinir Ağları tekniklerinden Çok Katmanlı Yapay Sinir Ağları ve Radyal Tabanlı Fonksiyon Yapay Sinir Ağları ile

Elde edilen değerlerden araştırmaya katılan cevaplayıcıların büyük bir çoğunluğunun satış noktasında bulunduracağı ürünlerin markasına karar vermede etkili

Park et-Devam et uygulamalarında başarı, nasıl kullanıldıklarına, erişmeyi gerçekten kolaylaştırıp kolaylaştırmadıklarına bağlıdır. Sistemin

Bu çalıĢmamız Türk kültürünün bir parçası olan Simav ve çevresinde yaĢatılan manevî halk inançlarını ve bunların temelinde yatan sebepleri Dinler Tarihi

We will show how these techniques can eciently be used to solve modelling problemsfor uid dynamics. As will be shown in the present paper, the traditional methods used by