• Sonuç bulunamadı

Millî Mücadele'de Şark'ın sesi: Varlık gazetesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Millî Mücadele'de Şark'ın sesi: Varlık gazetesi"

Copied!
323
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YAKINÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

MİLLÎ MÜCADELE’ DE ŞARK’ IN SESİ:

VARLIK GAZETESİ

Halil İbrahim MERTCAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ

(2)
(3)
(4)
(5)
(6)

I ÖNSÖZ

Türk’ün ebedȋ yurdu olan Anadolu bir kış mevsimi yaşamış, bağları hazan yemiş, çiçekleri solmuş ve gülistan’da katmer gülleri kalmamıştır. Ancak her tarafta karanlığın hırıltıları ve baykuş sesleri duyulmakta olduğu bir dönemde, tıpkı tabiatın bahara uyanması gibi Şark’tan bir ışık sökün etmiş ve kaplayıvermiş semâyı. Bu ışık, İstiklâl mücadelesine hazırlanan bir milletin hayat emaresi olan ışıktır. Bu ışık, sağda solda arz-ı endam eden kar çiçeklerini kırağıya karşı muhafaza edecek olan can ışığıdır. Bu ışık mazlum, mağdur ve bir o kadar da asil ve şanlı bir milletin sesi soluğu, tabiri uygunsa haksızlığa karşı haykırışı olan bir ışıktır. Bu ışık, şark’ın sesi “Varlık Gazetesi” dir.

Bu çalışma, ilerleride ifade edileceği gibi Doğuda Millî Mücadelenin yayın organı olma bahtiyarlığına erişmiş olan Varlık Gazetesi’nden bir bölüm sunma niyetiyle ortaya çıkmıştır. Biz bu çalışmamızı yaparken Sarıkamış Kolordu matbaasında basılan Varlık Gazetesi’nin tespit edebildiğimiz kadarıyla mevcut olan nüshalarının farklı yerlerde olduğunu müşahede ettik. Hakkı Tarık Us Kütüphanesi, Bayezid Devlet Kütüphanesi TBMM mikrofilm arşivi bunlardan birkaçı ancak bizim çalıştığımız nüshaların ekseriyetinin bulunduğu yer Millî Kütüphane’de 1962 SC 281 numaralı mikrofilm arşivindedir. Gazete sayısının fazla ve konuları da muhtelif olduğundan gazeteye teferruatlı bakıştan ziyade parçadan bütüne gitme metodu ile meseleyi ele almanın daha doğru olacağını düşündük. Böylece Konu sınırlamasına gidip bu çalışmada yalnızca Sakarya Savaşı, Paris Konferansı ve Büyük Taarruz gibi Millî Mücadele konularının Varlık Gazetesi’ndeki akislerini yansıtmaya çalıştık. Bu arada karşılaştığımız en büyük zorluk gazete sayılarını tararken oldu. Öncelikle Millî Kütüphanede orijinal gazete nüshalarını pek göremedik. Buna karşılık verilen mikrofilm çekimleri ise netlikten uzak yapılmış olduğundan buna bir de katlanmış, yırtılıp tahrip olmuş ve ıslanmaktan kaynaklanan leke izleri de eklenince bu mikrofilmleri okumak biraz zor oldu. Bu sebeplerle okunamayan yerleri (…) işareti ile gösterdik.

Aşağıya Varlık Gazetesi’nin misyonunu yansıtacağı düşüncesi ile ilk sayısının 1. Sayfasındaki ilk yazıyı aldık. Bu mütevâzi çalışma Kâzım Karabekir ve onun kahraman kolordusunun yapmış olduğu bu tarihî hizmeti hakkı ile ifade edecek daha geniş çalışmalar için bir başlangıç olabilir.

(7)

II

Serencamesi devam eden bölümlerde anlatılacak olan bu çalışmada bana yardımcı olan başta danışman hocam Prof. Dr. Bayram ÜREKLİ’ ye, bu gazeteyi ilk kez tez konusu yaparak adım atan Ali Servet ÖNCÜ’ ye, Varlık Gazetesi’nin neşrini gerçekleştirerek doğuda Millȋ Mücade şuurunun gelişmesini sağlayan “Şark Fatihi”,“Yetimler Babası” Kâzım KARABEKİR Paşa’yı minnetle yâd ederek kerimesi Timsal KARABEKİR hanımefendiye, Sarıkamış’ın yetiştirdiği çok kıymetli, mümtaz hocam Doç. Dr. Gürsoy SOLMAZ beyefendiye, destekleri ile her daim yanımda olan fedakâr aileme ve hasseten

“Türk Yılmaz!” şuurunun soylu timsâli olan babam Bahadır MERTCAN’ a teşekkürü, ifası

elzem bir vazife bilirim.

Bu cennet vatanı bize miras bırakan, özellikle Sarıkamış’ta hareket ve fikir planında destanlar yazarak biz varislerine örnek teşkil eden 15. Kolordu’nun kahraman mehmetçiklerinin aziz ruhları şâd olsun.

“Türk İslâm Dünyasına!

Dumanlı ve alevli ufuklarımızdan doğup yükselen hilâlin getirdiği geçen kurban bayramı dileriz ki Türk ve İslâm dünyasına kurtuluş müjdesi olsun! Kâhir ve zâlim kuvvetlere boyun eğmeyen, kanlı ellerin hazırladığı karanlık mezara ve ölüme gülen kahraman ve azimkâr Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’nin zaferi bütün mazlum şark ve mahkûm islâm aleminin ebedî zaferi olacaktır.

Ezelî hak sahibi olan Allah’a ellerimizle beraber yüreklerimizi açalım, sönmez iman ile dua edelim:

Varlığımız sökülmesin. Amin!” Türk’ün boynu bükülmesin. Amin! Muzaffer et bizi. Bunca yetimin, Gözyaşları dökülmesin. Amin! Varlık”1

Halil İbrahim MERTCAN Konya-2014

1

(8)

V İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... I KISALTMALAR ... VIII GİRİŞ ... 1 1. Araştırmanın Konusu ... 2

2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 2

3. Araştırmanın Kaynakları ... 3

4.Kâzım Karabekir Paşa’nın Hayatı ... 4

4.1. Ailesi ... 4

4.2.Öğrenim ve Askerlik Hayatı ... 4

4.3. Millî Mücadele’de Karabekir... 6

4.4. Eğitimci Yönü ... 7

BİRİNCİ BÖLÜM ... 10

SARIKAMIŞ’IN COĞRAFİ KONUMU VE TARİHÇESİ ... 10

1. Sarıkamış’ın Coğrafi Konumu ... 10

2. Sarıkamış’ın Tarihçesi... 11

1.1. 93 harbi Sonrası ... 12

1.2. Yöredeki Rus Faaliyetleri ... 12

1.3. Millî Gayretler ... 16

2. Sarıkamış Harekâtı ... 18

2.1.Harekâtın Sebepleri ... 18

2.2. Harekât Planı ... 19

2.3. Harekâtın İcrası ... 20

2.3.1. Harekâtın Birinci Günü(22 Aralık 1914) ... 20

2.3.2. Harekâtın İkinci Günü (23 Aralık 1914) ... 20

2.3.3. Harekâtın Üçüncü Günü (24 Aralık 1914) ... 20

2.3.4. Harekâtın Dördüncü Günü (25 Aralık 1914) ... 20

2.4. Sarıkamış Harekâtının Sonuç ve Önemi ... 21

3. Brest-Litovsk Antlaşması ... 22

(9)

VI

3.2. Osmanlı Cephesi ... 23

4. Ermeni Mezalimi ... 25

4.1. Rus Basınından Bir Örnekle Ermeni Mezalimi ... 25

4.2. Türk Kaynaklarında Kısaca Ermeni Mezalimi... 29

5. Sarıkamış’ın İstiklâle Kavuşması ... 30

İKİNCİ BÖLÜM ... 32

VARLIK GAZETESİ ... 32

1. Varlık Gazetesinin Kuruluş Safhası ... 32

1.1.Bir Haber Kaynağı Olarak Varlık Gazetesi ... 32

1.1.1. Varlık Gazetesinin Künyesi ... 38

1.1.2. Varlık Gazetesinin Misyonu ve Yayın İlkeleri... 39

1.1.3. Şablonu... 39

2. Varlık Gazetesinin Haber Kaynakları ... 41

2. 1.Gazete Haberleri ... 41

2.1.1. Yerli Gazeteler ... 41

2. 1. 2.Yabancı Gazeteler ... 41

2.2. Telsiz Haberleri………..42

2.3. Ajans Haberleri ... 42

3. Varlık Gazetesinde Çıkan Haber Çeşitleri ... 43

3.1. Yurt İçi Haberleri ... 50

3.1.1. Millî Mücadele Haberleri ... 50

3.1.1.1. Millî Mücadele Haberleri Kronolojisi ... 58

3.1.2. Ermeni Meselesi ... 94

3.1.3. Resmi Tebliğ ... 98

3.1.3.1. Resmi Tebliğ Haberleri Kronolojisi ... 102

3.1.4. İlânlar ... 106

3.1.5. Kanun ... 107

3.1.6. Taziye... 108

3.1.7. Eğitim ... 109

3.1.7. 1. Eğitim Haberleri Kronolojisi ... 108

(10)

VII

3.1.8. 1. Ekonomi Haberleri Kronolojisi ... 117

3.1.9. Tamim ... 122

3.1.10. Edebiyat ... 124

3.1.10.1. Edebiyat Haberleri Kronolojisi ... 128

3.1.11. Yardımlaşma ... 132

3.1.12. Matbuat Haberleri Kronolojisi ... 136

3.1.13. Spor Haberleri Kronolojisi ... 141

3.1.14. Biyografi Haberleri Kronolojisi………...144

3.1.15.Yerel Haberler Kronolojisi... 146

3.1.16. Memleket Haberleri Kronolojisi ... 156

3.2. Genel Yurt Dışı Haberleri... 171

3.2.1. Genel Yurt Dışı Haberleri Kronolojisi ... 185

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 250

MİLLÎ MÜCADELENİN VARLIK GAZETESİNDEKİ YANSIMALARI ... 250

1. Sakarya Savaşı ... 250

2. Paris Konferansı ... 256

3. Büyük Taarruz ... 264

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 280

TİMSAL KARABEKİR İLE RÖPORTAJ ... 280

1. Varlık Gazetesi Hakkındaki Görüşleri ………..280

2. Millî Mücadele ve Babası Kazım Karabekir Hakkındaki Görüşleri ………...282

SONUÇ ... 286

KAYNAKÇA ... 289

(11)

VIII

KISALTMALAR

a.g.m. : Adı Geçen Makale

A.İ.İ.T.E. : Atatürk Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü A.Ü. : Atatürk Üniversitesi

A.Ş. : Anonim Şirketi Bkz. : Bakınız

C. : Cilt

Haz. : Hazırlayan

S. : Sayı

s. : Sayfa

T.B.M.M. : Türkiye Büyük Millet Meclisi TTK : Türk Tarih Kurumu

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti Y.Y.Ü. : Yüzüncü Yıl Üniversitesi

(12)

1 GİRİŞ

Kâzım Karabekir Paşa, 11 Nisan 1919’da veda ziyaretlerini yaparken, İstanbul Şişli’deki (Şimdi Atatürk Müzesi) ikâmetgâhında bir ameliyat geçirdiğinden istirahat etmekte olan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmeleri sırasında kendisine hitaben: “Paşam ben

yarın Erzurum’a hareket ediyorum. İstanbul’da kurtuluş imkânı ve ümidi yoktur. Anadolu’ya ordunun başına geliniz hem de Şark’a. Milletin kurtuluş anahtarı Şark’tadır. Orada her şey mümkün ve ortam müsaittir. Teslim-i silah etmeyen ordu da güçlüdür. Halk da beraber gider”2 diyerek Mustafa Kemal Paşa ve diğer silah arkadaşlarını Şark’a çağırmıştır. Mustafa Kemal Paşa da buna mukabil “ iyi olayım size mülâki olmaya

çalışırım3 vaadini vermiştir. Bu davet daha sonra Erzurum Kongresi öncesi icabet bulacak ve Mustafa Kemal Paşa da Şark cephesinden İstiklâl Mücadelesine başlayacaktır.

Kâzım Karabekir Paşa İstanbul’dan bu düşüncelerle ayrılıp 19 Nisan 1919 tarihinde önce Trabzon’a gelmiş, oradaki genel durumu müşahede ettikten sonra kop dağı geçidinden geçerek 3 Mayıs’ta4 Erzurum’a ulaşmıştır. Erzurum’da daha evvelden 9. Ordu’ya ait olan 3., 9., 11. ve 12. Tümenler ile merkezi Sivas olan 3. Kolordunun vilâyetleri 15. Kolordu adı ile kumandasına verilmiştir5. 29 Eylül 1920’de Sarıkamış’ın zaptı ile Kolordu Karargâhı Sarıkamış’a nakledilmiştir.

15. Kolordu Karargâhı Sarıkamış’a nakledildikten sonra askerî düzen kurulmakla beraber çok yönlü olarak eğitim ve kültür faaliyetlerinin yanında basın sayesinde iç ve dış siyasî gelişmelere paralel olarak tavır ve pozisyon alma mekanizması işler hale getirilmiştir.

Bu eğitim ve kültür faaliyetlerinin başında hiç şüphesiz stratejik öneme sahip 6 Sarıkamış’ın Kâzım Karabekir önderliğinde bir İlim- irfan kasabası ya da kendi deyimi ile

2

M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kâzım Karabekir, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1991, s. 24.

3

Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz 1, (Haz: Faruk Özerengil), 1. Baskı, Emre Yayınları, İstanbul 1995, s. 109.

4

Kâzım Karabekir, Çocuk Davamız I, (Haz: Faruk Özerengil), Emre Yayınları, İstanbul 1995, s. 14.

5

Kırzıoğlu, Kâzım Karabekir, s. 23.

6

Sarıkamış’ın günümüzde henüz işlevini yitirmemiş olan demiryolu ulaşım hattı, izleri halen mevcut bulunan tayyare meydanı, doğal bir set olan Aras nehri ve 90 bin hektarlık ormanlık alanı ile savunmaya

(13)

2

aileleri Ermenilerce katledilmiş bulunan yaklaşık 6000 çocuktan müteşekkil bir “Çocuklar

Ordusu” kasabası haline getirilme çalışmaları ile bütün bu faaliyetlerin ilan edildiği,

milletin psikolojisine hitap eden ve basım yeri Sarıkamış olan Varlık Gazetesi’nin çıkarılması faaliyetleridir.

1. Araştırmanın Konusu

Bu araştırmanın konusu; milletçe umumî bir seferberlik verildiği, millî duygu ve heyecanın yeniden alevlendiği, istiklâl-i tâm için tek yürek, tek bilek olunduğu Millî Mücadele günlerinin yayın organlarından pek az bilinen bir gazete olan Varlık Gazetesidir.

Kâzım Karabekir Paşa’nın yine pek az bilinen ama erbabının hakkını teslim ettiği, bu yönünden sitayişle bahsettiği ve eğitimci kişiliğinin eseri olan Varlık Gazetesinin, Şark Cephesinde varlık ve yokluk mücadelesinin verildiği bir zamanda “ Varlık” ismi ile ön plana çıkması, millet hayatında önemli bir boşluğu doldurması ve Millî Mücadele ile ilgili verilen haberler yönü ile ele alınmasıdır. Varlık Gazetesi bölgenin istiklâl mücadelesinden hemen sonra yayınlanan ilk gazete olması sebebiyle Kars basın tarihi açısından da çok önemlidir.

2. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bu araştırmanın iki mühim amacı ve takdirini konuya ilgi duyan insanların ve bu araştırmadan istifade ederek Varlık Gazetesi’ni daha iyi analiz edecek olan genç araştırmacıların yapacağı bir de önemi vardır.

Araştırmamızın amacından birincisi; böyle mühim bir yayını insanların istifadesine arz etmek ve daha orijinal tespitler yapılmasına vesile olmak suretiyle Türk gençliğine ecdâdındaki zorluklar karşısında pes etmeme ve teşkîlâtlanma şuurunu göstermeye çalışmaktır.

İkincisi ise; İstiklal mücadelesi için Anadolu’ya sevk edilen beş büyük kumandandan biri olan, askerî ve siyasî yönünün yanında eğitimci ve sosyal kişiliği ile öne çıkmış Kâzım Karabekir Paşa’nın bu yönüne bir işarette bulunmak, Sarıkamış’ta açmış

elverişli olmasının yanı sıra Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinin kesişim noktasında bulunması da stratejik öneme haiz olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

(14)

3

olduğu maarif yuvaları ve talimhanelerle cehâletin, sefâletin ve fikir ayrılığının düşmanı olan Karabekir Paşayı genç nesillere tanıtmaktır.

Emrindeki 15. Kolordu ile işgalci düşmana karşı savaşan ve şark cephesindeki elde ettiği zaferlerle de garp cephesinin ve onunla beraber topyekûn bir milletin kuvve-i maneviyesini takviye eden Kâzım Karabekir Paşa’nın bunun yanı başında kurmuş olduğu irfan ordusu ile de yetim, öksüz, bakıma muhtaç binlerce çocuğun7 istikbâlini kurtarmış olduğunu vurgulamaktır.

3. Araştırmanın Kaynakları

Bu araştırmamızdaki başlıca kaynak Varlık Gazetesi’dir. Millî Kütüphane’de 1962 SC 281 numaralı mikrofilm arşivinden elde ettiğimiz gazete koleksiyonu, araştırmamızın asıl kaynağıdır. Bununla beraber Kâzım Karabekir Paşa’nın eserlerinden “ Çocuk Davamız 8

”, “ İstiklal Harbimiz 9”, “ Şarkılı İbret”, “ Öğütlerim 10”, “ Ermeni Zulmü 11” ve Yapı Kredi Yayınlarınca yakın bir zamanda yayınlanan “Kâzım Karabekir Paşa’nın Günlükleri 12

” araştırma esnasında sürekli başvurduğumuz kaynaklardandır.

Ayrıca, Kâzım Karabekir Paşa’nın kızları tarafından kurulan İstanbul Erenköy’deki Kâzım Karabekir Vakfı ve Müzeye çevrilen evinde bulunan bilgi, belge ve dokümanları da tezimizde kullandık. Bu araştırma esnasında Kâzım Karabekir Paşanın küçük kızı Timsal Karabekir hanımefendi ile uzun bir mülâkat yaparak babaları hakkında az bilinen bazı bilgileri de kendisinden derlemiş olduk.

Millî Mücadele, Sarıkamış ve Kâzım Karabekir Paşa’nın çeşitli yönlerini ele alan tez ve makalelere de çalışmamızda müracaat edilmiştir. Bu bağlamda ayrıca belirtmek gerekir ki Ali Servet ÖNCÜ’nün Varlık Gazetesi(21 Ağustos 1921-31 Aralık 1923) adlı

7

Anne ve babaları ekseriyetle ermeni zulmü sonucu vefat etmiş 6.000 kadar çocuktan oluşmaktadır. Bunların 2.000’i kız, 4.000 kadarı da erkektir.

8 Karabekir, Çocuk Davamız 1-2

9 Kâzım Karabekir, İstiklal Harbimiz, Türkiye Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul 1969.

10 Kâzım Karabekir (Yayına Hazırlayan Faruk Özerengin), Öğütlerim, Emre Yayınları, İstanbul 1995. 11 Kâzım Karabekir, 1917–20 Arasında Erzincan’dan Erivan’a Ermeni Mezâlimi, Emre Yayınları,

İstanbul 2003.

(15)

4

basılmamış yüksek lisans tezini kaynak taramasından sonra görmüş olduk. Kütüphane yetkililerince ödünç almaya ve fotokopi çekmeye izin verilmediğinden Ankara’ya, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Kütüphanesine giderek tez çalışmasını yerinde inceleme imkânı bulduk. Tezimizin ikinci bölümünde yer alan Varlık Gazetesi sayılarını konu başlığına göre sıralama mantığından hareketle gazetenin belirttiğimiz tezden farklı olarak konularına göre sıralanmasının daha uygun olacağını ve ileride yapılacak olan araştırmalarda araştırıcılara kolaylık sağlayacağını düşündüğümüzden gazeteyi konularına göre sıralamış olduk.

4.Kâzım Karabekir Paşa’nın Hayatı 4.1. Ailesi

Şark Cephesi kumandanı, Kâzım Karabekir Paşa 1882 yılında İstanbul’un Kocamustafapaşa semtinde dünyaya gelmiştir. Ailesi Karaman’ın Gaferiyat-Gasaba (şimdiki ismi Kâzım Karabekir) kasabasındandır. Babası, Kırım Savaşı’na 16 yaşında gönüllü olarak yazılmış, Silistre ve Sivastopol Muharebelerinde bulunmuş ve yaralanmış Mehmed Emin Paşa’dır. Annesi ise Hacı Havva Hanım’dır13. Kâzım Karabekir beş erkek kardeşin en küçüğüdür. Diğerleri sırasıyla Hamdi, Hilmi, Şevki ve Hulusi beylerdir. 4.2.Öğrenim ve Askerlik Hayatı

Kâzım Karabekir, öğrenimine babasının görevi nedeniyle bulunduğu doğu illerinde14 mahalle mekteplerinde başlamış, sonra Fatih Askerî Rüşdiyesinden ve Kuleli Askerî İdâdisinden mezun olarak 1900 yılında Pangaltı Harbiye Mektebi’ne girmiştir. 1902’de “Piyade Teğmeni” rütbesiyle, sınıf birincisi olarak Kurmay Sınıfı’na ayrılmıştır. 1905 yılında da kurmay okulundan yine birincilikle mezun olan Kâzım Karabekir iki yıllık stajını görevlendirildiği Manastır’da 3. Ordu süvari topçu ve piyade bölük kumandanlığı hizmetinde yapmaya başlamıştır.

13

Timsal Karabekir ile 06.05.2011 tarihli mülakattan.

14

(16)

5

Burada Bulgarlarla yapılan büyük bir muharebe sonrasında, savaşta gösterdiği yararlılıktan dolayı Kolağası15 rütbesine yükseltilmiştir. 31 Mart hadisesinde Hareket Ordusu ile İstanbul hareketine katılmış, 1912 yılında da binbaşılığa terfi etmiştir.

Kâzım Karabekir, Balkan Harbi esnasında ise Edirne 10. Tümen Kurmay Başkanı olarak vazife yapmıştır. Şükrü Paşa ile birlikte Bulgarların Edirne’yi kuşatmalarına karşı büyük mücadeleler vermiş fakat iâne ve cephane eksikliğinden dolayı 22 Nisan 1913 tarihinde esir edilerek Sofya’ya götürülmüştür. 21 Temmuz 1913’te Edirne’nin geri alınmasını müteakip Bulgaristan ile imzalanan İstanbul Antlaşması’yla Sofya’daki esâretten kurtulup İstanbul’a dönmüştür.

Harb-i Umûmi’ye katılan Kâzım Karabekir, Çanakkale muharebelerinde Fransızlara karşı Kerevizdere’de kazandığı başarı üzerine Miralaylığa16 terfi etmiştir.

Takip eden dönemden sonra müttefik Alman Goltz Paşa’nın17 kurmay başkanı olarak Irak’a gitmiş ve Goltz Paşanın vefatından sonra da 18. Kolordu kumandanı olarak vazife yapmıştır.

15

Osmanlı Ordusunda Kullanılan “Ön yüzbaşı” rütbesidir. Yüzbaşılıkla binbaşılığın arasındaki rütbedir. Sol kol ağası ve sağ kol ağası olmak üzere iki derecedir. Kollarına alamet olarak üçer şerit dikerlerdi. Sol kol ağası, sağ kol ağalığına ondan sonra da binbaşılığa terfi ederdi. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü II, MEB Basımevi, İstanbul 1993, s. 288.

16

Miralay, Osmanlı ordusunda “ Albay” rütbesidir. Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri, s. 696.

17

“Colmar Freiherr Von Der Goltz, 12 Ağustos 1843’te Doğu Prusya’da Labiau Kasabası yakınlarında Bilkenfeld’de doğdu. Çocukluğunun ilk yılları, Königsberg yakınlarındaki babasından miras kalan çiftlikte geçti. Daha sonra Kulm ve Berlin askerî mekteplerinde tahsil gördü. Tahsilini tamamlayınca 26 Nisan 1861 yılında 41 numaralı 5. Doğu Prusya Piyade Alayı’nda teğmen olarak ilk görevine başladı. Düzenli, istikrarlı, başarılı meslek ve özel hayatının yanında; okumayı ve yazmayı çok seven bir kişiliğe sahiptir. Aşağıda görüleceği gibi birçok eser yayınlanmıştır. Bu sebeple 1903 Kasımında kendisine Königsberg’deki Albertus Üniversitesi’nin Felsefe Fakültesi Fahrî Doktorluğu tevcih edilmiştir. Almanya ve Türkiye’deki uzun hizmetlerinden sonra, 5 Ekim 1915’de Irak’taki 6. Türk Ordusu Komutanlığına tayin edilen General Goltz, hayatının son günlerinde Kut-el Amara cephesinde bulunurken, 19 Nisan 1916 tarihinde lekeli humma hastalığından gözlerini dünyaya kapamıştır. (Ramazan Çalık , “Colmar Freiherr Von Der Goltz (Paşa) ve Bazı Görüşleri”Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 36, C. XII, Kasım 1996.)

(17)

6

Kâzım Karabekir daha sonra I. Kafkas Kolordu Kumandanı18 sıfatıyla 18 Şubat 1918’de Erzincan’ı, 12 Mart 1918’de Erzurum’u ve daha sonra da Sarıkamış ve Kars’ı kurtararak 15 Mayıs 1918’de Gümrü şehrine kadar ilerlemiştir. Ermenileri barışa zorlayarak Batum Antlaşmasını yapmış, sonra da oradan Tebriz’e doğru hareket ederek İran Azerbaycan’ından İngiliz Kuvvetlerini çıkartmaya muvaffak olmuştur. Tüm bu başarıları sonucunda birçok harp nişanı ve madalyalarla taltif edilen Karabekir Mondros mütarekesinden sonra diğer kumandanlar gibi İstanbul’a çağrılmıştır.

4.3. Millî Mücadele’de Karabekir

Mondros ateşkes antlaşmasından sonra silahlarını teslim eden Osmanlı ordusunun subayları merkezden aldıkları emir gereğince İstanbul’a dönüyorlardı. Bu emir mucibince Kâzım Karabekir Paşa’nın da İstanbul’a avdet ettiği görülmektedir Firâsetli kişiliği ile temâyüz eden Kâzım Karabekir Paşa Osmanlı’yı Kurtarma Operasyonu19 çerçevesinde İstanbul’dan Anadolu’ya geçmek gerektiğini ilgili kumandanlara ifade ediyordu. Bu kapsamda Millî Mücadeleye girişmek isteyen Mustafa Kemal Paşa ile Şişli’deki evinde yaptıkları görüşme büyük tarihi değer taşımaktadır. Ameliyat olduğu için Şişli’deki köşkünde istirahat eden Mustafa Kemal Paşa ile aralarında şu konuşma geçmiştir:“Paşam

ben yarın Erzurum’a hareket ediyorum. İstanbul’da ne vakit kalırsanız kalınız, bir şey yapmak imkânsızdır. Sükût edersek mahvımız mukadderdir. Behemehâl Anadolu’ya ordu başına geliniz. Hem de doğuya; milletin kurtuluş anahtarı doğudur. Orada her şey mümkündür. Ordu da kuvvetlidir, halk da beraber gider. Ben kat’î kararımı verdim. Plânım basittir. Millî bir hükûmet teşkili ve doğu vilayetlerini istilâya hazırlanan Ermenistan’ı, bize güzel bir sulh rehinesi olarak elde tutmak, sonra hâdiselere göre batıya

18

Karabekir, İstiklâl Harbimiz, 6. Baskı, s. 14.

19

“Osmanlı’yı Kurtarma Operasyonu” ifadesi, hadiselerin gidişatından çıkarımda bulunduğumuz kendi düşüncemizdir. Gerek harbiye nazırı Ömer Yaver Paşa’nın Kâzım Karabekir Paşa’yı 15. Kolordu Kumandanlığına ataması gerek “Maçka Silahhanesi Hatıraları” gibi hatıra kitaplarında Cemal Karabekir Paşa gibi kumandanların daha Mondros ateşkes antlaşması yapılmamışken Anadolu’ya silah sevkîyatı yapıldığını belirtmesi ve gerekse Timsal Karabekir Hanımefendi’nin “Beşi Bir Yerde”dediği Mustafa Kemâl, Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele Paşaların Anadolu’nun Muhtelif yerlerine gönderilmeleri ve bulundukları yerlerde İstiklâl Mücadelesini ateşlemeleri bizde bu düşünceyi hasıl etmiştir.

(18)

7

dönmektir. İstanbul’da ne siz ve ne de kıymetli arkadaşlar, fazla müddet kalmayınız. Başka türlü millî birlik ve millî varlık göstermek imkânı yoktur. Benim ahdim tek dağ başı mezar oluncaya kadar uğraşmaktır. İstiklâlimizi ve hiç değilse millî namusumuzu kurtaracak, ancak bu karardır.” M. Kemal Paşa şu cevabı verdi: “Bu da bir fikirdir. Ahval günden güne size hak verdiriyor. Size muvaffakiyet dilerim.” Ben bunun bir fikir değil, kat’î bir karar olduğunu anlattım. “Ordu ve halk, bu fikir etrafında muhakkak toplanacaktır. Doğuda millî hükûmet esaslarını kurduktan sonra siz batıya teveccüh edersiniz. Doğu vazifesini ben üstlenirim. Eğer gelmeyecekseniz hareketimi ona göre tanzim edeyim dedim. Biraz düşündü ve ‘İyi olayım size mülaki olmaya çalışırım’vaadini verdi.”20

Millî Mücadele boyunca Edirne Milletvekili ve Şark Cephesi Kumandanı olarak vazife yapan Kâzım Karabekir, 1920’de Ermenilerce işgal edilen doğu illerini geri aldıktan sonra 31 Ekim 1920’de Ferikliğe21yükseltildi. 2 Aralık 1920’de Ermenilerle Gümrü anlaşmasını imzaladı. Rus ve Kafkasya Hükûmetleri ile yapılan Kars Antlaşmasına ait görüşmeleri Ankara Hükûmeti Murahhas Heyeti Başkanı olarak başarıyla sonuçlandırdı. 4.4. Eğitimci Yönü

Şark Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir, kumandanlığı süresince yalnız askerî ve siyasî alanda değil eğitim ve sosyal alanlarda da çok büyük hizmetler yapmıştır. O, kendi eğitim düşüncesini “Çocuk Davamız” adlı eserinde “ yoksul ve bakımsız çocukları devlet

himayesine alarak memleketin diğer çocukları gibi, hayat mücâdelesinde kudretli kılacak maddî ve fikrî bir talim ve terbiye ile donatmak; benim öteden beri güttüğüm bir davadır.”

22

cümleleri ile ifade eder.

Eğitim faaliyetlerinin önemini ifade sadedinde batı’nın ilerlemesi karşısında bizim geri kalışımızın nedenleri üzerinde duran Paşa; “buna sebep istibdat idaresiydi, millî bir

hükûmetin olmayışı idi... Bakın size birkaç darb-ı mesel okuyayım: Akar su pis tutmaz.

20

Karabekir, İstiklâl Harbimiz, s. 108.

21

Osmanlı Ordusunda “Korgeneral” rütbesidir. Osmanlı ordu teşkilatında bu kelime, bir kolorduyu teşkil eden yedi birlikten birinin ismidir. Feriklik yeniçeri ocağının kaldırıldığı 1241de (1825-1826) teşkil olunan “Asakar-i Mansure” teşkilatının genişlemesinden dolayı 1246 da (1830) miralaylıkla birlikte ihdas olunmuştur. Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri, s. 696.

22

(19)

8

Dünya gâvurların, ahiret İslâmların... Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar... Türk’e fırsat verme, katleder evlâdını. Efendiler, Türkler hiç böyle söz söyler mi? Bunları düşmanlarımız uydurarak söylemişlerdir” şeklindeki ifadelerden sonra “Bugün müstebit bir idarede şirket tesis olunamaz, sebeb-i felâketimiz Avrupa’da buharın tatbikatından itibaren başlar. Biz buhara başladığımız zaman Avrupa her şeyde terakki etmişti”derken,

geri kalışımızın başlangıcını sanayi inkılâbının başlarına kadar geri götürür ve bunun sebebini de ilim ve teknolojide geri kalışa bağlar.23

Kâzım Karabekir, Ermenilerce katledilen ailelerin yetim kalan çocuklarına gerçek bir baba olmuş, 4000 erkek 2000 kız çocuğu sefaletten kurtarmış ve vatana faydalı meslek sahibi bireyler haline getirmiştir. Çocukların eğitiminin yanı sıra halkın eğitimi ile de uğraşmıştır. Erzurum ve Sarıkamış’ta okullar kurmuştur24.

“Milletimizi kurtaracak yalnız ordu değildir... maarif denilince, milletin iktisadî, irfanî ve içtimaî hareketleri birlikte anlaşılmalıdır” diyen K. Karabekir, devamla “bütün aklımızı ve fikrimizi münhasıran yüksek tahsile hasretmek yerine memleketin iktisadiyatını yükseltmek için daha ziyade iş adamları yetiştirmek yeni maarif siyasetimizin umdesi olmalıdır” şeklinde düşüncelerini açıklarken mesleğe yönelik okullaşmanın ve bu

alanlarda bilgili insan yetiştirmenin gereği üzerinde durmaktadır. Şimdiye kadar iktisadî vaziyet ve ihtiyacımız nazar-ı dikkate alınmamıştır görüşünden hareketle, ziraat, ticaret, sanat ve fen mektepleri gibi bazı okulların merkezî yerlerde yapılmasının faydalarına dikkat çekerken, bu okullardan mezun olanların Batı’ya gönderilerek öğretmen olarak yetiştirilmelerini ister25

Şarktaki muzafferiyetin ardından 1. Ordu Müfettişliğine tayin olmuş, Büyük Millet Meclisi’nin 2. Döneminde İstanbul Milletvekili olarak bulunmuş ve 1924 yılında, Rauf ORBAY, Ali Fuat CEBESOY, Refet BELE, Cafer Tayyar EĞİLMEZ ve arkadaşları ile Cumhuriyet devrinin ilk muhalefet partisi “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nı kurmuşlardır. Karabekir Partinin başkanlığına seçilmiştir. Ancak adı geçen parti bir süre

23

Zekeriya Uludağ, “Kâzım Karabekir'in Eğitimle İlgili Düşüncelerinin Değerlendirilmesi”Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 38, C. 13, Konya 1997.s. 481.

24

Timsal Karabekir ile Mülakattan.

25

(20)

9

sonra kapatılmıştır. Kâzım Karabekir, aynı yıl Aydınlı Cemal Bey’in kızı İclâl Hanımla evlenmiştir. Bu evliliğinden 1927 yılında ikiz kızları Hayat ve Emel, 1941 yılında ise 3. kızı Timsal hanım dünyaya gelmiştir.

Kâzım Karabekir Paşa, 22 Haziran 1926’da İzmir suikastında rolü olduğu gerekçesi ile Ankara’da tutuklanıp İzmir’e götürülmüştür. İstiklâl Mahkemesi’nde idamla yargılanmış fakat 23 Temmuz’da söz konusu olayla bir ilgisi olmadığı tespit edilerek beraat etmiştir. 1927’de emekli edilen Kâzım Karabekir 1938 yılına kadar Erenköy’deki bugün müze olan köşkünde26 inzivaya çekilmiştir. Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerine ışık tutan eserlerini bu dönemde telif eden Kâzım Karabekir, 1938 yılı sonunda İstanbul Milletvekili olarak seçimlere gitmiş, 6. 7. ve 8. dönemlerde İstanbul Milletvekilliği yapmıştır. 5 Ağustos 1946 tarihinde TBMM Başkanlığına seçilmiş ve 26 Ocak 1948’de bu görevdeyken vefat etmiştir.

26

Günümüzde müze olarak kullanılan köşk, Sultan II. Abdülhamid devrinde Maarif Nazırı olan Antepli Münif Tahir Paşa tarafından İtalyan mimar Rozette’ye yaptırılmıştır. Köşk, bahçesinde bulunan ve Rozette tarafından yapılan dev bir zürafa heykeli nedeniyle “Zürafalı Köşk” olarak adlandırılmıştır. 1930 yılında Kâzım Karabekir Paşa tarafından satın alınan köşk içerisinde 2002 yılında Paşanın kızları Hayat Karabekir Feyzioğlu ve Timsal Karabekir Yıldıran ile Emel Hanımın kızı Gülden Gazioğlu tarafından Kâzım Karabekir Vakfı kurulmuştur. Bu Vakıf tarafından 2005 yılında köşkün iki katında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nınkatkılarıyla özel bir müze kurulmuştur. Üst katta; Karabekir Paşa ve eşine ait yatak odası, aile fotoğraflarının sergilendiği oda ve Paşa ile eşine ait kıyafetlerin sergilendiği bölüm yer almaktadır. Alt katta ise, oturma odası, kütüphanesi ile Paşa’nın çalışma odası, kabul salonu ve harp eşyalarının sergilendiği bölüm bulunmaktadır. ( Timsal Karabekir ile mülâkat ve köşk’ü ziyaretimizde gördüklemizden). Bkz. Ek: 15.

(21)

10

BİRİNCİ BÖLÜM

SARIKAMIŞ’IN COĞRAFİ KONUMU VE TARİHÇESİ 1. Sarıkamış’ın Coğrafi Konumu

Bugün Türkiye’ nin kuzey doğusunda yer alan Kars iline bağlı Sarıkamış, etrafı dağlarla çevrili bir plato görünümündedir. Doğudan etekleri ormanlarla kaplı Akbaba( Ağbaba)dağı, güneyden Aladağ ve sık ağaçlarla çevrelenmiş Bayrak tepe(cıbıl tepe), batıdan soğanlı ve çamurlu dağları, kuzeyden ise Allahuekber dağları27 ile çevrilidir. En yüksek dağı 3138 metre rakımlı Aladağ’dır. Aladağ’ı 2909 metre rakımlı Süphan Dağı, 2835 metre rakımlı Balıklı Dağı, 2599 metre rakımlı Kösedağı, 2634 metre rakımlı Çıplakdağ ve 2849 metre rakımlı Soğanlı Dağı takip etmektedir.

Başlıca akarsuları Aras Nehri, Kars Çayı, Zivin ve Keklik Dereleri’dir. Akarsuların akışlarının düzensizliği ve derin vadileri takip etmelerinden dolayı sulamada fazla kullanılmamaktadır.

İlçenin yüzölçümü 1732 km2 olup, 30 bin hektarlık alanı Sarıçam ormanları ile kaplıdır. İlçenin kadastrosu yapılmadığından tarım arazilerinin miktarı bilinmemektedir.

27

Allahuekber Dağları, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Erzurum-Kars Bölümü'nde, Sarıkamış ve Kars'ın kuzeyinde uzanan dağ sırasının adıdır. 2004 yılında, Erzurum ve Kars illeri sınırları içinde bulunan, Sarıkamış Ormanları ile Allahuekber Dağlarını kapsayan alan Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Park'ı olarak belirlenmiştir. Kars Çayı havzasını Kura Nehri havzasından ayırır. En yüksek doruğu Allahuekber Tepesidir (3.120 m). Kuzeydoğu Anadolu kıvrım sisteminin bir uzantısı olan Allahuekber Dağları güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu çeşitli çöküntüler arasında aynı doğrultuda düzenli bir dağ sırası oluşturur. Ülkemizde 2100 – 2200 metre yüksekliklerden sonra başlayan doğal olarak ağaç bulunmayan yüksek dağ basamağında (alpin zon) çayır otları ve bazı ardıç türlerinden oluşan kısa boylu bitki türleri yetişmektedir. Sarıkamış Ormanlarını oluşturan Sarıçam, Allahuekber dağlarının oluşturduğu bölgede optimum yayılıştadır. Bir diğer deyişle Alpin zon’da en iyi gelişime sahiptir. Allahuekber dağlarının kaynak değerlerinden birini oluşturan ormanlık alanlar saf sarıçam meşceresi ve çam türlerinin arasında çok az miktarda titrek kavak ve adi ardıç türlerinden oluşmaktadır. Alanın yaban hayatı da oldukça zengindir. Allahuekber dağlarının ikinci kaynak değerini oluşturan yönü ise Sarıkamış Harekâtı esnasında yaklaşık 90 bin askerimizin şehitlik mertebesine ulaştıkları yerler olması hususiyetidir.

T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı http://bolge13.ormansu.gov.tr/13bolge/AnaSayfa/birimler/kars/allahuekber.aspx?sflang=tr.

(22)

11

Karasal iklimin karakteristik özelliklerine sahip olan Sarıkamış’ta kışları çok soğuk ve sert, yazlar ise serin geçmektedir. Kış soğuklarının 6 ay hissedildiği ilçede en yağışlı ay Mayıs, en kurak ay ise Aralık’tır. Kar yağışı ortalama 1-2 metredir.

2. Sarıkamış’ın Tarihçesi

Millî Mücadele’de İstiklâl meşalesinin ilk yandığı doğu cephesi ve bu cephenin en stratejik yerlerinden biri olan Sarıkamış, Türk İstiklâl Harbinde bağımsızlığın en önemli sembollerinden biri olmuştur.

16. Yüzyıl Osmanlı tahrir defterlerinde “ Sarıkamışlı Türkmen oymağı” adı ile anılan Sarıkamış, eski tarihlerden itibaren yerleşim yeri olagelmiştir. Sarıkamış’ta M.Ö. 11 bin yıllarında Hurrilerden başlayıp sırasıyla Urartular, İskitler, Persler, İskender İmparatorluğu, Vanadlar, Arsaklar, Romalılar, Sasaniler ile Bizans ve Osmanlı devlet ve medeniyetlerine ait etnoğrafik ve arkeolojik kalıntıları ilçe merkezinde ve civar köylerde görmek mümkündür.

Bugün Kars ilinin en büyük ilçesi durumunda olan Sarıkamış, jeopolitik açıdan oldukça önemli bir konumda bulunmaktadır. Zira sahip olduğu topraklar doğuda Kağızman, güneyde Eleşkirt, güneybatıda Horasan, kuzeybatıda Şenkaya, kuzeyde ise Selim ile çevrili vaziyettedir28. Bu bakımdan doğu-batı hattında ilerlemek isteyen orduların muhakkak surette sahip olmaları gereken bir üs konumundadır. Nitekim Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran ve 4. Murat’ın Revan seferine giderken Erzurum, Soğanlı dağları, Kars istikametinde ilerlemeleri esnasında bir müddet bu coğrafyada âram ile buraları tahkim etmeleri bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Ayrıca Harb-i Umumi’de açılan ilk cephe olan Kafkas cephesinin başlangıç noktası olarak Enver Paşa’nın Sarıkamış Harekâtı ve daha sonra doğunun kurtarıcısı olarak tesmiye edilecek Kâzım Karabekir Paşa’nın doğu harekâtı neticesinde karargâhını Sarıkamış’ta kurması da bu bağlamda ifade edilebilecek cümlelerden sayılabilir.

28

(23)

12 1.1. 93 Harbi Sonrası

Tarihe 93 Harbi diye geçen 1877-1878 Osmanlı- Rus harbinden29 sonra iki devlet arasında Ayastefanos antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın 19. Maddesine göre; Osmanlı devleti 1.410.000 ruble harp tazminatının belli bir kısmına karşılık Ardahan, Kars, Batum ve Bayezid vilayetleri ile Dobruca’yı Ruslara terk etmeyi kabul etmiştir30. Özellikle antlaşmanın bu maddesine göre Rusya’nın sıcak denizlere inme emelini gerçekleştirmeye yönelik bu önemli adımı İngiltere başta olmak üzere Avrupa devletlerini tedirgin etmişti. Almanya’nın ev sahipliğinde Ayastefanos antlaşmasını tadil eden bir kongre Berlin’de toplanmış, Rusya’nın, kendi menfaatlerine zıt ilerlemesine karşı mühim kararlar alınmış ve Elviye-i Selâse’nin31 kaderi ile alakalı olarak da 58. Madde tertip edilmişti. Bu maddeye göre; Kars, Ardahan ve Batum sancakları harp tazminatı olarak Rusya’ya veriliyordu. Böylelikle Elviye-i Selâse bünyesinde yer alan Sarıkamış için “ Kırk yıllık kara günler” başlamış oluyordu. Rusya ise bu yeni maddeye göre Doğubayezid ve Eleşkirt’i Devlet-i Aliyye’ye iade ediyordu.

1.2. Yöredeki Rus Faaliyetleri

Üç sancağın Ruslara bırakılmasından sonra takip eden üç yıl içinde 82.000 Türk, Rusların olağanüstü tedbirlerine rağmen Anadolu’nun çeşitli yerlerine göç etmiştir32. Esaret bölgesinden göç etme fırsatı bulamayan Türklerin ise büyük bir kısmı sistematik soykırım politikası sonucu katledilmiş ve malları yağma olunmuştur. Ölümden kurtulanlar ise daha büyük bir ölüm olan kültürel ölüme mahkûm edilmiştir. Milletin önünde yürüyen münevver takım, okumuş aydın kesim ya öldürülmüş ya da sürgün edilmiş, camilerin, kültür ocaklarının ve medreselerin kapısına kilit vurulmuş, Türk Milletinin insanca ve Müslümanca yaşama hakkı ellerinden alınmıştır. Cami, medrese ve türbe gibi dini ve tarihi

29

1877/1878 yılları Rumi takvime göre 1293/94 yıllarına denk geldiğinden 1877-1878 tarihlerinde yapılan Osmanlı - Rus Savaşı 93 Harbi olarak adlandırılır.

30

Ahmet Ender Gökdemir, Cenûb-i Garbî Kafkas Hükûmeti, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1998, s.37.

31

Eski Kars, Ardahan, Artvin Livaları hakkında kullanılan bir tabiridir. Liva sancak demektir. Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri, s. 523.

32

(24)

13

yapılar yok edilerek Türk-İslâm medeniyet kalıntıları dahi ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.

Yukarıda işaret ettiğimiz sistematik asimilasyon, beraberinde Türklerden boşaltılan yerlere Rus ırkından yerleşimcilerin iskânını getirmiştir. Türklerden kalan yerlere Khokol(Ukraynalı) ve Malakan gibi Rus kolonisi köylüleri ile Alman, Rum, Ermeni, Yezidi ve Asuri gibi gayr-i Müslim ve gayr-i Türk unsurlar yerleştirilmiştir33.

Asimilasyon ve zorla göç ettirme politikası ürkütücü boyutlara ulaşınca Sultan II. Abdülhamid Han’ın emri ile şeyhülislâm34 desteğini de alarak 1880’de Kars’a gelen Mehmed Asım isimli ilk Osmanlı Şehbenderi35 göçlerin önünü almaya kısmen de olsa muvaffak olmuştur36.

Çarlık Rusya’sı Berlin antlaşmasından sonra işgal ettiği bölgede bazı idarî değişikliklerde bulunmuştur. Ardahan sancağının Ardanuç kazasını Batum’a, Ardahan sancağı ile Oltu kazasını da Kars’a bağlayıp Kars ve Batum’u oblast yapmıştır ki Oblast

33

Gökdemir, Cenûb-i Garbî, s. 10.

34 Osmanlı Devletinin yüz yedinci şeyhülislâmıdır. İsmi, Mehmed Cemâleddîn’dir. Babası, Tedkikât-ı Şer’iyye Meclisi reisi Kazasker Hâlid Efendi, dedesi ise Kazasker Yûsuf Efendidir. Annesi, Abdülmecid Han devri kazaskerlerinden Hacı Mehmed Sa’îd Efendinin kızıdır. 1848 (H.1264) senesinde İstanbul’da doğdu. Sultan İkinci Abdülhamid Han, her hafta Cumâ selâmlığına Şeyhülislâm Cemâleddin Efendi ve serasker Rızâ Paşa ile birlikte çıkardı. 21 Temmuz 1905 Cumâ günü Ermeniler Yıldız Câmii önüne bir saatli bomba yerleştirerek Sultan İkinci Abdülhamîd Hana karşı suikast tertiplediler. Her şey saniyesi saniyesine hesaplanmıştı. Ancak Abdülhamid Han hünkâr mahfelinde Şeyhülislâm Cemâleddîn Efendi ile birkaç cümle konuştu. Bu gecikme sırasında yerleştirilen bomba patladı. Padişah suikastten kurtuldu. Cemâleddîn Efendi de bir fâcianın önlenmesine sebep olduğu için padişahın ihsan ve iltifatını kazandı. 1919 (H. 1335) senesinde Mısır’ın İskenderiye şehri civarındaki Remle kasabasında vefât etti. İstanbul’da defnedildi. Türk Tarihi, Cemaleddin Efendi, http://www.dallog.net/tdsa/cemaleddinefendi.htm.

35

Şehbender; elçi demektir. Bir devletin yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlarının haklarını koruyan, bağlı bulunduğu hükümete siyasal ve ticari bilgileri veren dışişleri görevlisidir. Ticaret Nezareti’nin teşekkülünden evvel ticaret işlerine bakmak ve tüccar arasındaki ihtilafları halletmekle vazifelendirilen memurun unvanıdır. Bu tabir sonraları konsolos karşılığı olarak yabancı memleketlerde devletle memleket tebasının ticaret menfaatlerini korumak vazifeleriyle mükellef tutulan memurlara unvan olarak kullanılmaktadır. Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri III, s. 316., Artvin Livane Tarihi ve Artvin’in Kurtuluşu, http://www.artvinliyiz.net/archive/index.php/t-3238.html.

36

(25)

14

askeri vilâyet anlamına gelen Rusça bir terimdir ve tümgeneral rütbesindeki askeri vali ve onun yardımcısı tarafından idare edilen bir yönetim birimidir37. Buna göre bu iki vilâyette toprak mülkiyeti kaldırılarak buralar Gazonni denilen devlet toprağı haline getirilmiştir. Rusya; Kars, Sarıkamış, Cılavuz, Ardahan ve Kağızman gibi yerlerde kışla ve askeri pavyonlar yapıp Tiflis’ten gelen demiryolunu da dekovil tren hattı şeklinde Sarıkamış’a bağlamışlardır.38 Yapılan bu tren hattına çeşitli kollar da eklenerek Sarıkamış ormanları kenarına39 kurulan hızar atölyelerinde işlenen ağaçlar, Rusya’ya götürülüyordu. Handere’den Küp Kilise diye bilinen yer ile Tahta Paşa adı ile maruf menzillere çekilen bu hat aynı amaca hizmet için kullanılmıştır. Ayrıca bu hattın içeri uzanan bazı kolları şimdiki Sarıkamış Kolordu Mahallesi, Askeri Hastane ile Astsubay Orduevi önünden geçip aşağıya, istasyona varıyordu40.

Elviye-i Selâse’nin sükûtundan sonra 1886 yılında yapılan nüfus sayımına göre Kars Oblast’ında 200 bine yakın nüfustan 93.533’ü Müslüman Türk, 37.092’si Ermeni, 23.525’i Rum kolonisi, Estonyalı, Süryani, Asuri, Çingene gibi etnik unsurlar ile 12.144 asker ve 11.837 Hükûmet memuru ve ailesi bulunmaktaydı41.

Göç, itlaf ve sürgünlerden sonra Sarıkamış ve civarında kalan Türkler angarya işlerde çalıştırılmışlardır. Bina inşası, taş ve odun kesip çekme bu cümleden olarak zikredilebilir. Bugün Sarıkamış’taki o dönemden kalma birçok yapıda Türkler çalıştırılmışlardır ki belli bir yaşın üstündeki insanlar da bu olayları anlatırlar42. Bazı

37

Esin Dayı, Elviye-i Selâse’de(Kars, Ardahan, Batum) Millî Teşkilatlanma, Kültür Eğitim Yayınları, Erzurum 1997, s. 9.

38

Aydın, Sarıkamış, s. 29.

39

Sarıkamış kayak tesislerine 300 metre mesafede, çift gözeler diye bilinen mevkide ağaç işleme atölyeleri olduğu yöre halkınca ifade edilmektedir.

40

Aydın, Sarıkamış, s. 29.

41

M. Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi I. Cilt, Işıl Matbaası, İstanbul 1953, s. 553.

42

Eski kayak öğretmenlerinden Cengiz Tural Bey’in Sarıkamış Orman İşletmesi karşısındaki evi, Tren İstasyonundaki gaz ambarları, Şimdiki adıyla Sarıkamış Kültür Evi olarak kullanılan bina, Sarıkamış Askerlik şubesi, Fevzi Çakmak İlköğretim okulu, Şu an faal durumda bulunan askerî hastane ile doğu ve batı lojmanları, Katherina Köşkü, Horumlu Paşa Bey’in tepe mahallesindeki evi, yine tepe mahallesinde şu an mevcut olmayan eski postahane binası, şimdiki müftülük binası olarak kullanılan eski Rus hamamı, eskiden hapishane olarak kullanılan Kâzım Karabekir İlköğretim okulu, Türk süvari birliklerince at

(26)

15

Türkler “İstrajnik” denilen kendi atı ve silahı ile ücretli jandarma ve yol muhafızlığı ile orman muhafaza memurluğu gibi vazifelere alınıyorlardı. Bununla birlikte kendi içlerinden halkın ileri gelenlerinden birini seçip muhtar olarak belirliyorlardı ki Ruslar buna “Klava” (baş muhtar) demekteydiler.

Ruslar sistematik asimilasyonun bir gereği olarak Türkleri bir bütün olarak ele almamak için ya da kelimenin tam manası ile söyleyecek olursak Türklerin birlik olmasını engellemek için aynı milletten olan fertleri Azeri, Tatar, Türkmen, Özbek diye sınıflara ayırıp farklı muamele ediyor, sayım yapılacaksa bu sınıflandırmaya göre yapıyorlardı43. İncelediğimiz Varlık Gazetesinin bu menfi durumu tadil etme, onarma manasında çok önemli görevlerinden bir tanesi de ileri de üzerinde duracağımız gibi Müslümanlık ve Türklük bilincini sürekli canlı tutmasıdır. Gazeteyi ele alır almaz göze çarpan ilk önemli nokta gazetenin ismi ve altındaki ibaredir. Zira gazetenin ismi “Varlık” diye konulmuş, altındaki ibare ise “Birlikle Yaşar”şeklinde yazılarak milletçe var olmanın birlik olmaya bağlı olduğu vurgulanmıştır.

Türk Milletini teşkil eden ülküsü bir, mefkûresi aynı, dini bir, töresi ortak parçalar yukarıda belirttiğimiz gibi ayrı ayrı ele alınırken; din, gelenek-görenek ve an’anevî yönden çok farklılıklar gösteren Khokol, Malakan44 vs. gibi etnik unsurların ise hepsine birden Rus adı verilerek psikolojik ve demoğrafik yönden dünya kamuoyuna karşı baskı unsuru olarak kullanılmıştır.

tavlası olarak kullanılan şu an ki 29 Eylül İlköğretim okulu ve askerî cezaevi gibi yapılar Ruslar tarafından Türklere yaptırılan yapılardır ki bahsi geçen bu eski yapıların birinin yıkımı esnasında Sarıkamış tepe mahallesi, şehitler caddesinde mukîm Fahrettin Aladağ adlı vatandaşın bizzat müşahedesine göre ele geçen küçük bir kâğıtta bu gibi yapıların Türk’lere yaptırıldığı yazılmaktadır. Bkz. Ek: 13, Ek: 14, Ek: 16, Ek: 17.

43

Aynı zihniyetin günümüzde de benzer uygulamalarının olması tesadüf değildir. Dikkat edilecek olursa Irak’ı işgal eden ABD’nin Irak halkını Sünni, Şii, Türkmen, Kürt, Arap diye garip bir sınıflandırmaya tabi tutması ile Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türkiye’de yaşayan İnsanları Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Alevi, Sünni diye ayırması hatta doğuda kardeş anlamında kullanılan dadaş kelimesini etnik unsuriyetmiş gibi göstermesi ve bunu ayırım malzemesi olarak görmesi arasında sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu şekilde davranılmakla Şark Meselesinin gereğinin yerine getirilmeye çalışıldığı aşikârdır.

44

(27)

16

Ruslar ayrıca işgalleri altındaki yerlerde bulunan Müslüman ve Türk olan erkek nüfusa askerlik mesleğini de yaptırmamışlardı. Bununla bir uyuşturma politikası takip etmişlerdir. Varlık Gazetesi’nin kuruluş gayesinde olduğu gibi yine ileride üzerinde duracağımız Kâzım Karabekir’in Çocuklar Ordusu Projesinin altında yatan temel sebeplerden bir tanesi olarak Rusların bu uyuşturma politikasına karşı bir hamle geliştirmek olduğunu söylemek hakikatin bir başka yönden izahı olsa gerektir.

1.3. Millî Gayretler

Berlin antlaşmasından sonra muhtelif yollarla asimile edilen Sarıkamış ve civarında yaşayan Türk Milleti istiklâllerine yeniden kavuşmak için hemen her fırsatı değerlendiriyorlardı. Rusya’nın, 1905 yılında doğuda Japonlara yenilmesi üzerine Azerbaycan’da başlayan Türkçe neşriyattaki ilerleme ve gelişme Sarıkamış ve civarında da kendini göstermiştir. Anavatandan Kur’an-ı Kerim ve Mevlid kitabından başka kitap getiremeyen Türkler, bir yandan Azerbaycan gazetelerini okuyarak yavaş yavaş gündemdeki meseleleri takip ediyor ve sıkıştıkları esaret kabuğundan çıkma yolları araştırıyor bir yandan da iştirakin yoğun olduğu Cuma ve bayram namazlarında büyük camilerde bir araya gelerek hem durum değerlendirmesi yapıyor hem de buraya gelen Şehbenderden Devlet-i Aliye ile ilgili havadisleri öğreniyorlardı.

Rus işgalindeki bölgelerde yaşayan Müslümanlara, Ermeniler tarafından yapılan mezalimden kurtulabilenlerin durumları Azerbaycan Türk basını tarafından burada yaşayan Türklere duyurulmuştur. Anadolu’da kardeşlerinin yaşadığı bu tür felaketler onları yardım etme isteğine sevk etmiştir. Batum bölgesinden, Kars’tan, Ardahan’dan, Oltu ve civar yerlerden gelen felaket haberlerine bir taraftan yardım çalışmaları başlatırken, diğer taraftan Rus ve Ermenilerin tecavüzlerini durdurmak için çalışmalar yapmışlardır45. Anavatanda tahsil görüp bu civarda muallimlik eden Posoflu Yusuf Zülâlî Efendi46

45

Betül Aslan, I. Dünya Savası Esnasında “Azerbaycan Türkleri”nin “Anadolu Türkleri”ne

“Kardaş Kömeği (Yardımı)” ve Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2000, s. 85.

46

Yusuf Zülâlî(Âşık Zülâlî) Efendi 1873 yılında Poskov’a (Posof İlçesi) bağlı Suskap köyündendir. İlk tahsilini köyünde yaptı. Medreseyi Digor’da okudu. On iki yaşlarında iken başından geçen iki rüya

(28)

17

İntibahnâme adı ile tesmiye ettiği millî manzumelerini Kars ve civarı medreselere gönderip

yayılmasını temin ediyordu47. Yusuf Zülâlî Efendi’nin Türklük şuuru ve millete hizmet davasını yansıtması bakımından aşağıdaki manzumesi dikkat çekicidir.

Esir Türk Ellerine Umut

Biz bu zulmetler içinden çıkarız bir gün olur; Şarka garba yıldırımlar çakarız bir gün olur. Kara bulutlar içinden parlayıp şimşek atar, Gök gürler, dolular yağar; bakarız bir gün olur. Karsi Batum, Kafkas elinden çevrilen hisârları, Vurubân millî külünkle yıkarız bir gün olur. Türkiyâ’nın güneşinden bir kıvılcım alırız; Bir cehîm olur cihânı yakarız bir gün olur. Anadol’dan Hind û Çin’e geçeriz Temür gibi, Himalâya dağlarını çalkarız bir gün olur.

Dağıstan, Kırım, Kazan’ı; Îrân, Tûrân, Kaşgar’ı, İttihâdın zinciriyle sıkarız bir gün olur.

Bizi boğmak için yurda akan acı selleri, Dinimizin kuvvetiyle tıkarız bir gün olur.

Türk doğarız, Türk yaşarız, Türk gezeriz her zemân, Devrilen Moskof elinden çıkarız bir gün olur. Der “Zülâlî”, Dicle, Fırat, Ceyhûn, Araslar gibi Cûş eder deryalara akarız bir gün olur.48

Sarıkamış’ın Asbuğa köyünden İsmail ağa, Müftü Candaroğlu Hacı Musa ile Piroğlu Fahreddin 49milletin şuurlanması ve teşkilâtlanması için büyük gayret sarf

hadisesiyle “bade içmiş-Hakk Aşığı “olmuş ve şiir söylemeye başlamıştır. M. Fahreddin Kırzıoğlu, Edebiyatımızda Kars, Işıl Matbaası, 1958, s. 79.

47

Gökdemir, Cenûb-i Garbî, s. 13.; Şergiyye Heziyeva, “Kars Âşıklık Geleneği ve Badeli Âşık”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum 2010, S. 44, s. 223.

48

(29)

18

etmişlerdir. Ayrıca Difai Partisi adı ile Azerbaycan’da faaliyet gösteren teşkilâtın bir şubesi ermeni komitecilerine karşı mücadele etmek amacıyla açılmıştır. Bu şubeye münevverlerden Cihangiroğlu İbrahim Bey, Hasan Bey kardeşler, Settar Bey ve Hacı ağa dahil idiler. Takip eden dönemlerde Orenburglu50 avukat Mamiloğlu Tevhidüddin bey, eski yüzbaşılardan Hüseyin bey, Cihangiroğlu Aziz bey, Aydın bey ve Berber Mevlüt bey gibi daha birçok millîyetperver insan bu cemiyetin faaliyetlerine girerek istiklâl-i vatan için cansiperâne çalışmışlardır. Bakü merkezli kurulan Neşri Maarif Hayriye Cemiyeti, Nicât Medeni Maarif Cemiyeti gibi cemiyetlerin amacı da Türk mahalle ve köylerindeki okur-yazar Türk oranını artırmaktır. İbrahim Bey, Arif ve Ali ağalar, Molla Muhyiddin ve İğnezorlu Kurban efendi gibi münevverler bu cemiyetlerle beraber milleti tenvir istikametinde çalışmışlardır51.

Rus’lara ve onlara maşalık eden Ermeni’lere karşı sivil mücadele yukarıda bahsedildiği üzere yapılırken bu mücadelenin pekişmesi ve temadisi için askerî faaliyetler de yapılmaktaydı.

2. Sarıkamış Harekâtı 2.1.Harekâtın Sebepleri

Bilindiği gibi Devlet-i Aliyye’nin Harb-i umumiye girmesini netice veren iki Alman gemisinin Osmanlı’ya sığındıktan sonra Osmanlı bayrağı çekip Rus limanlarını bombalaması üzerine harekete geçen Rusya, Devlet-i Aliyye’ye harp ilan etmişti. Bunun üzerine karşı nota ile Osmanlı Devleti de topraklarını müdafaa mülahazası ile Rusya’ya ilan-ı harpte bulunmuştu. Bu suretle 1. Cihan Harbindeki ilk cephemiz olan Kafkas Cephesi açılmıştı.

Rus’lara karşı savaş ilanından sonra 1 Kasım 1914’te Rus orduları Sarıkamış’tan Pasinler istikametinde ileri harekâta geçti. 6 Kasım tarihi itibariyle başlayıp 6 gün boyunca 49

Dayı, Elviye-i Selâse, s. 151; ayrıca Divikli Piroğlu Fahrettin Erdoğan Bey, “Türk Ellerinde Hatıralarım” adlı kitabında Kars ve civarının kurtuluşu ile Ermeni Zulmünden bahsetmektedir. Fahreddin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1998.

50

Başkurt’lu demektir. Orenburg, Başkurt’un Ruslara tarafından verilen adıdır.

51

(30)

19

devam eden Köprüköy muharebelerinde Rus’ların mağlup olması üzerine Rus Çarı II. Nikola Sarıkamış’a gelerek Rus ordusunu madalya, hediye ve taltiflerle cesaretlendirdi.

Türk cephesinde ise ileri Kafkas harekâtı yapmak amacıyla çeşitli hazırlıklar yapılmaktaydı. Genel Kurmay İkinci Başkanı Kurmay Albay Hafız Hakkı Paşa52ile Başkumandan Vekili Enver Paşa Erzurum’a gelerek harekâta yerinden nezaret etmişlerdi. Erzurum’da 3. Ordu Kumandanı Hasan İzzet Paşa, Başkumandan Vekili Enver Paşa ve maiyetinin taarruz harekâtına karşı görüş belirterek bahara yakın bir zamanda harekete geçmek gerektiğini belirtmiş fakat itirazı kabul edilmemişti. Bu arada Samsun’da bulunan 10. Kolordu da 3. Ordunun emrine verilmiş ve taarruz planları şekillendirilmeye başlanmıştı. Kış taarruzu şu şekilde tespit edilmiştir:

2.2. Harekât Planı

9. Kolordu Pikkir- Çatak doğrultusunda hareket ederek Rus’ların kuzey yamacına düşecek53, 11. Kolordu ve 2. Nizamiye Süvari Tümeni merkezden gösteriş taarruzu yaparak düşmanı cephede tutacak ve oyalayarak asıl kuvvetlere destek olacaktı. 10. Kolordu ise Allahuekber dağlarını aşarak Rus’ların kuzeyinden gerisine atlayacak, ikmal yollarını kapatacak ve çevirme harekâtı yapacaktı. Bu arada 2. Süvari Tümeni de Aras nehrinin güneyinden Rus kuvvetlerinin güney hattını vurup taarruza iştirak edecekti54. Enver Paşa bu taarruz planına muhalefet eden 3. Ordu Kumandanını görevden alarak kumandayı üzerine almış ve harekâtı icraya koyulmuştu. Harekât öncesi silah, zahire ve mühimmat bakımından çok iç açıcı bir tablo görünmemekteydi. Ayrıca Rus orduları her bakımdan Osmanlı ordusundan daha nitelikli ve donanımlı idiler. 2 gün içinde

52

Manastır’da 1879 yılında doğan Hafız Hakkı, burada askeri idadiyi bitirdikten sonra İstanbul’a gelerek harp okulunu ve harp akademisini bitirdi. 1902 yılında kurmay yüzbaşı oldu. Enver Paşa ile aynı yıl ve aynı sınıftan kurmay olmuşlardı. İttihat ve Terakki Partisine girerek İkinci meşrutiyet inkılabınının hazırlıklarında görev almıştır. Askeri ataşe olarak Viyana'ya gönderildi. 31 Mart olayı'nın patlak vermesi üzerine görevinden ayrılarak Selanik'te Hareket Ordusu'na katılıp 1909 yılında İstanbul'a geldi. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra yeniden Viyana'ya döndü. Şanlı asker (1912) ve Bozgun (1914) adlı iki de kitabı vardır. Hafız Hakkı Paşa, Bozgun, Tercüman 1001 Temel Eser, s. 9.

53

Ramazan, Balcı, Tarihin Sarıkamış Duruşması, Nesil yayınları, İstanbul 2006, s. 137.

54

(31)

20

Tiflis’ten bir Kolordu getirecek kadar55 seri, sevk kabiliyeti yüksek ve güvenli ikmal yollarına sahip olmaları ki bunda en büyük pay şüphesiz tren hattına aittir. Beri taraftan Osmanlı ordusunda yukarıda belirttiğimiz gibi iaşe yetersiz, teçhizat noksan, lojistik destek yok, askerin geçiş güzergâhı gayet meşakkatli, yollar karlı, sisli ve tipili bir haldeydi. Tarihe Sarıkamış Harekâtı diye geçen ve sonu hazin tablolarla biten Kafkas cephesindeki umumȋ ahval bu şekildeydi ve bu şartlar altında 1914 yılı Aralık ayının 22’sinde Osmanlı Kolordularına Umumî taarruz emri verildi.

2.3. Harekâtın İcrası

2.3.1. Harekâtın Birinci Günü(22 Aralık 1914)

a. 11. Kolordu cepheden taarruz etti. Beklenmedik bu ani hücumda Rus ileri hatları geri çekilmek zorunda kaldı.

b. 9. Kolordu harekât planına uygun olarak ilk hedeflerini ele geçirdi. c. 10. Kolordu Oltu, Yeniköy, Narman hattına ulaştı.

2.3.2. Harekâtın İkinci Günü (23 Aralık 1914)

a. Rus Ordusu 11. Kolorduya cepheden taarruz ettiyse de geri püskürtüldü. b. 9. Kolordu Norşin( Norşun) ve Pikkir’e ulaştı.

2.3.3. Harekâtın Üçüncü Günü (24 Aralık 1914)

a. 11.Kolordu cephe hattındaki düşman kuvvetlerine taarruz etti. b. 9. Kolordu Bardız’a ulaştı.

c. 10. Kolordu 30 ve 31. Tümenle Kosor istikametinde, 1. Tümeniyle de Kop İstikametinde ilerledi. Bu arada Kolordu Kurmay Başkanı üzerindeki evrak ve vesikalarla esir düştü56.

2.3.4. Harekâtın Dördüncü Günü (25 Aralık 1914)

Enver Paşa Bardız’a57 geldi. Başkumandanlık, 10. Kolordu’nun Sarıkamış- Kars hattını kesmesini, 9. Kolordunun da 2 tümeni ile Sarıkamış’a girerek müdafaa tedbirleri

55

Balcı, Sarıkamış Duruşması, s. 142.

56

Aydın, Sarıkamış, s. 36.

57

(32)

21

almasını istiyordu. Fakat aşırı yorgunluk, açlık ve şiddetli tipi buna mani oluyordu. Ağırlık yaptığından dolayı sahra topları da yolda bırakılmıştı.

Sarıkamış’a taarruz için yalnızca 17. ve 29.Tümenler bulunmaktaydı. 10. Kolordu bu sırada Kosor’dan Beyköy’e 58 ilerlemek için -26 derece soğukta bir gece hareketi ile Allahuekber dağlarını aşmaya çalışıyordu. Fakat bu ordu silahlı düşmana karşı değil şiddetli tipi ve dondurucu ayaza karşı savaşıyor, bu iki çetin düşmana boyun eğmeyen askerler ise tifo ve tifüse yeniliyordu. Enver Paşa Yeniköy hattına bir tabur ayırdıktan sonra Sarıkamış’a doğru hareket etti. 9. ve 10. Kolordular nihayet Selim tarafında birleşti ancak 10. Kolordu’nun üçte biri erimişti. 9. Kolorduda da durum pek iç açıcı değildi. 18 Aralık’ta -ki harekâtın 7. günüydü- Osmanlı süvarileri Novo Selim’de59 Sarıkamış’ı Kars’a bağlayan demiryolunu havaya uçurdular. Bu durum Rus’larda çok ciddi moral bozukluğuna yol açtı. Çünkü anılan demiryolu Sarıkamış Cephesinde Rusya’nın ana ikmal hattı konumundaydı 9. ve 10. Kolordular Sarıkamış’a doğru harekete geçmişlerdi fakat kıtalardaki asker sayısı o kadar azalmıştı ki 9. Kolordu’nun 17. Tümen mevcudu 300 kişiye kadar düşmüştü. Harekât öncesi 100 bini geçkin 3. Ordunun toplam mevcudu 12 bine kadar düşmüştü.

29. Tümen ve Enver Paşa Sarıkamış’ın batısından, 9. ve 10. Kolordular da kalan mevcudu ile Sarıkamış’ın Kuzeydoğusundan hücum ettiler. 29 Aralıkta şehir Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti ise de mücadele bu safhadan sonra sokak çarpışmalarına dönüştü. Bu çarpışmalar 6 Ocak’a kadar devam etti ve 10 Ocak’ta Enver Paşa, artık her şeyin bittiğini ilan edercesine kumandayı Hafız Hakkı Paşa’ya devredip İstanbul’döndü. Böylelikle Sarıkamış Harekâtı, muharip-gayri muharip 120 bin kişilik Osmanlı Ordusunun büyük çoğunluğunun60 Sarıkamış dağlarında kalması ile noktalanmış oluyordu.

2.4. Sarıkamış Harekâtının Sonuç ve Önemi

58

Aydın, Sarıkamış, s. 37.

59

Bu yer bugün Kars’a bağlı Selim ilçesidir.

60

Son dönemde yapılan bazı akademik çalışmalarda bu rakamın 60 bin olduğu ifade edilmektese de yörede 90 bin şehit olduğu fikri hakimdir.

(33)

22

Askerȋ harp tarihinde Sarıkamış Harekâtı,“ Rus ordusunu imha etmek için geniş

bir çevirme manevrası muharebesi”61 adı ile anılır. Her ne kadar plan harekâtın icrası için uygunsa da geniş kuşatma manevrası, arazinin topoğrafik özellikleri ve amansız iklim şartları gibi ana sebeplerden ötürü başarısızlıkla neticelenmiştir. Bölgede muharip güç kalmadığından Ermeni mezaliminin daha da şiddetlenmesi Ermeni Tehcirine62 sebebiyet vermiştir. Sarıkamış Harekâtı Çanakkale cephesinin de açılmasına sebep olmuştur. Zira; Osmanlı ordusunun geniş çaplı çevirme harekâtından endişelenen Rusya, İngiltere ve Fransa gibi müttefiklerinden yardım talep etmiş, onlar da hem iç sarsıntılarla çalkalanan Rusya’ya yardım etmek hem de Almanya’yı doğudan kıskaca almak için Çanakkale cephesini açmışlardır.

3. Brest-Litovsk Antlaşması

Sarıkamış felaketinden sonra Ruslar bu bölgede 3 yıl daha kalmışlar, istihkâmlarını güçlendirerek yol ve köprü gibi orduya destek işlerine hız vermişlerdi. Bu imar faaliyetlerinde işgal altındaki esir Türkler çalıştırılmıştır. Bugün halen ayakta olan bazı bina, köprü ve yollarda işçi olarak esir Türkler kullanılmıştır ki 70 yaşın üstündeki bölge insanı babadan duydukları bu bilgileri nakletmektedirler.

3.1. Rusya’nın Durumu

61

Köprülü Şerif Bey, Sarıkamış İhata Manevrası ve Meydan Muharebesi, İstanbul 1338(1922), s. 199.

62

“Tehcir, 27 Mayıs 1915 Tarihinde yapılmıştır. Tehcir Kanunu şu maddeleri içerir:

a. Seferde Ordu, Kolordu ve Fırka Kumandanları; bunların yardımcıları ve bağımsız bölge kumandanları tarafından herhangi bir suretle hükûmetin emirlerine ve memleketin savunması, güvenliği korumaya ilişkin uygulamalara karşı koyma; silahla saldırı ve mukavemet görürlerse hemen askeri kuvvet şiddetli suretle cezalandırmaya ve saldırıyı tamamen yok etmeye yetkili ve mecburdur.

b. Ordu ve Bağımsız Kolordu ve Fırka Kumandanları askeri kurallara aykırı veya casusluk ve ihanetlerini hissettikleri köy ve kasabalar halkını ayrı ayrı veya topluca diğer yerlere sevk ve yerleştirebilirler. c. Bu kanun yayın tarihinden itibaren geçerlidir.” ( Gürsoy Solmaz, Yaşayanların Dilinden

Erzurum-Sarıkamış- Kars’ta Ermeni Zulmü (1918-1920), Y.Y.Ü. Yayınları No: 15, Birinci Baskı, Van 1995, s. 4.)

(34)

23

Cephe hattında bu faaliyetler olurken Rus yönetimi ise içten içe siyasî çalkantılarla kaynamaktaydı. Bolşevikler ülkede gayet etkin bir şekilde çalışıp iktidarı ele geçirmek niyetinde idiler. Bir tarafta Uzungel ve Denikin orduları diğer tarafta Bolşevik orduları kurulmuştu63. Bolşevikler nihayet uzun ve kanlı bir iç savaştan sonra amaçlarına 9 Mart 1917’de nail oldular ve Çarlık rejimini ortadan kaldırıp 74 yıl sürecek komünist sistemi kurdular.

Savaşlardan bunalan yeni Rusya hükûmeti, zayıflayan ekonomiyi düzeltmek ve iç istikrarı sağlayabilmek adına önceden savaş yaptığı devletlerle anlaşmalar yapıyor ve tüm diplomatik faaliyetlerinde barışçıl bir politika takip ediyordu. Bu duruma bağlı olarak Ruslar Osmanlı devletini çok yakından ilgilendiren bir karara imza atıyor ve Berlin anlaşmasından bu yana işgal ettiği topraklardan çekilerek buraları tampon bir bölge olarak64 Ermeni’lere bırakıyordu.

Bolşevikler Yukarıda ifade edilmeye çalışılan olaylar yüzünden ilk milletlerarası antlaşmasını Brest Litovsk’ta imzalamıştır. 3Mart 1918’de imza edilen bu antlaşma Osmanlı Devleti’nin 1878 Berlin Antlaşması ile Ruslara harp tazminatı olarak verilen Elviye-i Selâse’nin geri alınmasını temin ediyordu. Bu durum “ Kırk Yıllık Kara

Günlerin” sonu anlamına geliyordu.

Uzun bir karışıklık döneminden sonra Rusya, istediği barışı yapma fırsatını yakalamış ve 15 Aralık 1917'de Brest-Litovsk’da savaşan devletlerle mütarekeyi imzalayarak Kasım 1914’ten beri devam eden savaşı bitirmişti.

3.2. Osmanlı Cephesi

63

“Dr. Esat (Oktay) Bey'in Hatıratı”, Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası, C.2 (Yerel Kongreler Kars, Ardahan, Oltu, Trabzon), T.B.M.M. Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları No: 60, Ankara1993, s. 50.

64

Fahir, Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi 1914-1980, 3. Baskı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1985, s. 45.

Referanslar

Benzer Belgeler

Memleket sanayii nefîse tari­ hinde, Güzel Sanatlar Akademi­ mizin çok mühim bir rolü var­ dır. Ona daha nice nice seneler

Dikkat ederseniz eklenecek sayıyı hemen parçalıyoruz akıldan: 43=40+3 haline getiriyoruz.. Daima eklenecek sayıyı 10’un katlarına

Bugünlerde Beyoğlu Ga­ ranti galerisinde özel koleksiyonlardan derlenmiş ret- rospektit nitelikli bir toplamın yanı sıra Bebek Kile galerisinde Jacquelline

Henüz açık ve net bir bilgi olmadı- ğından, araştırmacılar bağışıklık ko- rumasının ne kadar uzun süreli ola- bileceğini tahmin etmek için eldeki bulguların

Sulu çözeltilerde kısa bir yarı- lanma ömrüne sahip olan sodyum klorür nano parçacıklar sistematik kanser tedavisi yerine bölgesel kan- ser tedavilerinde daha etkili özellik

Aslında Atatürk ile İsmet Paşa birbiri ile nerede ise tam zıt karakterler­ de, ama ikisi de önemli ve saygın, çok de­ ğerli kişiliklerdi.. Doğrusu aranırsa Ata­

Bununla birlikte, ekip genetiğin ötesinde, sigara içenlerin aynı yaştaki sigara içmeyenlere göre çok daha yaşlı bir bağışıklık profiline sahip olduğunu da tespit

Müdür, sekreteriyle, Fatoş ve çocuklar için, “sürekti giriş - çıkış ola­ nağı tanıyan üçer aylık vizelerin yapıl­ ması” için, bir kart yazarak,