• Sonuç bulunamadı

Füreya'ya göre Atatürk, devrimleri halka anlatarak, gönüllü onaylatmış tek lider:'Atatürk, yalnız, tek adam'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Füreya'ya göre Atatürk, devrimleri halka anlatarak, gönüllü onaylatmış tek lider:'Atatürk, yalnız, tek adam'"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

•¡yet

G enel Y ayın Y ö n e tm e n i'G e n e l Y a v ın K o o r d in a tö rü Orhan E r in e # H ik m et Büleııl D ış H aberler: K ız a n lık Erguıı Balcı • Kültür: • Ekonomi: Yayın Kumlu: H a n d a n Orhan Erinç. Oktay Kurthüke. İlhan Selçuk (Başkan), Ankara Temsilcisi: M ustafa Doğan Akın Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar- KoorBalbay • Haber Mudunı: Mue

Ç etinkav'a • Y a z i i ş l e r i M ü d ü r le r i Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman • Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks:4195027#lzm ırTem - Mutu

İbrahim Yıldız Dinç Tavanç (Sorum lu) Makaleler: Sami Karaören • Düzelnııe: Ergun Balcı, DinçTayanç, İbra- silcisi:SerdarKızık,H.ZıyaBlv. 1352 S.2/3Tel:4411220. Huse

• H aber M erkezi M üdürü: Hakan Kara Abdullah Yazıcı • Bilgi-Belge: Edibe Buğra Mm Yıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Faks:4419117#AdanaTemsdcısı:Çetin Yığenoğlu,İnönü # G örsel Y önetm en: Fikret Eser # Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu Balbay, Hakan Kara______________ Cd. 119 S. No: I Kat: I ■ Tel: 3522550, Faks: 3522570______

insi. Basın Ye Yayıncılık A.Ş.

*K:246 İstanbul Tel: (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks: (0/212) 513 85 95 11 KASIM 1995 İmsak: 5.12 Güneş: 6.39 Öğle: 11.55 İkindi: 14.32 Akşam 16.57 Yatsı: 18.19

Füreya’ya göre Atatürk, devrimleri halka anlatarak, gönüllü onaylatmış tek lider

‘Atatürk, yalnız, tek adam’

Füreya, A tatü rk 'le birlikte olduğu yıllarda kendi deyim i ile, “ sosyetik bir ev k adını". Ö lüm ünden sonraki yıllarda hastalanıp yurtdışına gittiğinde seram ik sanatına bulaşıyor. Ünlü bir san atçı, yine kendi deyim i ile “ iş kadını" olduğu yıllara A tatürk'ün öm rünün yetm em esine üzülüyor.

Füreya, A tatü rk ’ü bir sanatçı gözü ile çok yakışıklı buluyor. Ç ocu kluğu nd an, başka toplum lardaki kadınların hayranlıklarından da bu konuda pek çok göz­ lem i var. A tatürk'ün yakın çevresindeki kadınlara çok özenli, o ölçüde de say­ gılı olduğunun bir dizi anısını aktarıyor. A ncak yaşam boyu duygulu, yalnız bir adam olm asının da buruk izlerini gözlüyor. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)

► Füreya’mn da bulunduğu bir

toplantıda Atatürk önce kendisi

olmak üzere orada bulunan

kadınlardan türkü söylemelerini

istiyor. Çoğunluk

bilemediklerini söyleyerek

kabul etmiyor. Macar asıllı bir

kadın, çok güzel türkü söylüyor.

Atatürk, sitemle yanındaki

kadınlara, “Türkü

söyleyemeyen millet bağımsız

olamaz” diyor.

ŞÜ K R A N S O N E R

Füreya, hastalığı nedeni ile gittiği Ley­ sen Sanatoryumu'nda başladığı resim ça­ lışmaları ile birlikte, o günlerde yaygın olan seramik yüzeyini boyama işine de gi­ rişir. 1947 yılında kille tanışır. İtk kişisel seramik sergisini açtığı yıl ise 1951 ’dir. So­ nuç olarak kendi deyişi ile “ iş kadını” dünya çapında bir seramik sanatçısı olma­ sı, kimliğini kanıtlaması, Atatürk’ün ölü­ münden yıllar sonradır.

Atatürk’ün yakın çevresinde yaşadığı yıllar. Kılıç Ali'nin eşi olarak sofralara ev sahipliği yaptığı dönemdeki kimliğini

“ sosyetik bir ev kadını" olarak tanımlı­ yor. O tarihlerde de başta keman çalmak ol­ mak üzere pek çok sanat alanında uzman olmasını, dışarıda eğitim görmüş olması­ nı. yabancı dil ve kültür birikimini somut olarak üretimde kullanılmadığı için fazla önemsemiyor.

En çok, Atatürk’ün yaşayıp bir iş kadı­ nı olmasını görememesine hayıflanıyor. Atatürk'ün, kadınları yaşamın her alanın­ da aktif üretimde görmek için nasıl çaba gösterdiğini anımsıyor.

Yeniden Atatürk'ün Latife Hanım ile evlendikleri ve Füreya’nın annesinin şe­ reflerine evlerinde kokteyl verdiği güne dönüyoruz. ,14-15 ¡yaslarındaki Füreva. an- nesinin isteği ile konuklara keman çalıyor. Atatürk, Füreya’ya göre “ kafa şişiren” minik konserini büyük bir sabırla dinliyor. Sonra da Füreya’ya jest olarak defterine, eğitim görmüş aydın kadınlardan topluma dönük hizmet beklediğini ortaya koyan dü­ şüncesini de yansıtan şu satırları yazıyor:

“ Füreya Hanım, millete ifa edeceğin vazife mühimdir. Bunu bir an hatırın­ dan çıkarma! Ona göre çalış, hazırlan. Tarih 3.2.1339 (1923) Latife-M ustafa Kemal."

Latife HanımTa evlilik______

Füreya, bu arada Atatürk'ün Latife Ha­ nımda olan evliliğini değeHbndiriyor. La­ tife Hanım’ın eğitim görmüş, aydın, çağ­ daş kadına iyi bir örnek olduğu düşüncesi ile seçildiğini, ancak arada kişilik uyumu ve sevgi bağı olmadığı için bu evliliğin yü­ rümediğini söylüyor. Latife Hanım’ı, yö­ netmek isteyen, buyurgan bir kişilik olarak anımsıyor. Atatürk’ün kültürlü, çağdaş, toplum yaşamına katılacak bir kadın bek­ lentisi olduğunu, ancak yönetilmeyi kabul etmesinin söz konusu olamayacağının al­ tını çiziyor.

Atatürk'ün özel yaşamında yalnız bir in­ san olduğunu, bunun burukluğunu hep his­ settiğini, yakın dostlarının aile bağlarına gösterdiği büyük özeni anımsıyor.

Atatürk’ün duyarlılığını düşününce ak­ lına, çok sevdiği dostu Nuri C onker’in ölümü geliyor. Atatürk, ölümü sırasında yokmuş. Hemen söyleyememişler. Sonun­ da Salih Bozok, masada anlatmış. Anlatır­ ken de ağlamaya başlamış. Atatürk de ağ­ lamak üzere, ama ağlamamak için de ken­ dini zorluyor... “ Ne ağlıyorsun? Sen ken­ di ölümünden korktuğun için, kepdin için ağlıyorsun" diyerek bütün insanlar için geçerli olan bir gizli duyguyu sözcük­ lere döküyor.

Füreya, Atatürk’ün kendisine hep özen­ li ve çok saygılı davrandığını anlatıyor. Ge­ nellikle dışarıda yenilen yemeklerde, gece yarısı sonrası saat 2 ’ye doğru Atatürk, ku­ lağına eğilir, “ Yorulmuş olm alısınız, is­ terseniz siz istirahat buyurun” dermiş. O da “ Haklısınız” yanıtı ile sofradan kal­ kar, yaverle eve dönermiş. Kılıç Ali, Ata­ türk'le sofrada kalırmış. Sonradan Kılıç A li’den zaman zaman danslara, değişik eğ­ lence yerlerine gidildiğini, çoğunlukla da erkek ağırlıklı tartışmaların sabaha kadar sürdüğünü dinlermiş.

Füreya. kendisi ile “ sosyete kadını. Kı­ lıç A li’nin karısı” diye eğlendiği yılları, aslında çok anlamlı ve değerli buluyor. As­ la kayıp olarak görmüyor. Atatürk’ün be­ ğenisini aldığı sofraların düzenlenmesine

katkıda bulunmayı çok önemli bir işlev olarak görüyor. “Atatürk'ün yakın çev­ resinde olmak, bana büyük mutluluk ve­ riyordu. Hayatımı dolduruyordu. O iki- üç yıldan hiç pişman değilim. Sadece be­ nim de evinde sorumluluklarını yerine getiren bir kadından daha ileride, top­ luma dönük bir şeyler ürettiğimi gör­ mesini isterdim ” diyor.

Yatla gezi___________________

Yine daldan dala atlayarak küçük küçük, sıcak anılara dönüyoruz. Yaz ayları. Flor­ ya Köşkü'ııdeler. Atatürk, yatla geziye çı­ kacakları. hazırlanması haberini ulaştırı­ yor. Moda Koyu’nda yelken yarışlarını iz­ liyorlar. Derken kıyıda verilecek yemeğe çağrı geliyor. Kıyafetleri uygun değil. An­ cak Atatürk, kendisinin de aynı durumda olduğunu, habersiz çağrı aldıklarına göre bir sakıncası bulunmadığını söylüyor. Hep birlikte gece eğlencesine, yemekli kutla­ maya katılıyorlar. Derken masadan katkı­ lara sıra geliyor. Atatürk önce kendisinden başlayarak masadaki hanımlardan türkü söylemelerini istiyor. O ve 10 kadar ha­ nım, arka arkaya, türkü bilmediklerini, söyleyemeyeceklerini belirtiyorlar. Sıra Türk asıllı olmayan, ancak bir Türkle evli

çok güzel bir bayana geliyor. O, gerçekten çok güzel bir türkü söylüyor. Atatürk si­ temle, başta kendisi türkü bilmeyen bayan­ lara dönüyor. “Annesi Macar, bizim tür­ külerimizi çok güzel söylüyor, siz söyle­ yemiyorsunuz. Türkü söyleyemeyen bir millet, istiklalini alam az” diyerek bir ders daha veriyor.

Füreya, bir sanatçı ve kadın gözü ile Ata­ türk’ün çok fazla yakışıklı, çok güzel bir adam olduğu kanısında. İlk anısı çocuklu­ ğundan. Atatürk, Samsun'a gitmeden ön­ ce İstanbul’da birtakım görüşmeler yapı­ yor. Babası Emin Koral, evlerinde bir Fransızla özel görüşme ayarlamış. Füreya henüz 9 yaşında; olayın öneminin, bir şey­ lerin farkında bile değil. Babası, zil çaldı­ ğında kapıyı açmasını söylemiş. Kapıyı açıyor. Karşısında pelerinli, sarışın bir adam. Gözlerine inanamıyor, o çocuk yaş­ ta bile bakakalıyor.

Yine bu konuda annesinden bir anı. 1917'de Bulgaristan'da kaplıcadan dönü­ yorlar. Atatürk de görevle orada ve anne­ sini uğurlamaya geliyor. Trenin içindeki bütün Bulgar kadınlar kendilerini camlara atıyorlar. Annesine kendisini uğurlayan ya­ kışıklı adamı soruyorlar.

Füreya'nın anılarında, yaşamını, en özel

boyutları ile toplumla paylaşan bir insan var. Bütün devrimleri ve alman kararlan topluma gönüllü kabul ettirebilmek için uğraşan, özen gösteren ve kendisi örnek olmaya, örnekler oluşturmaya çırpınan bir lider. Yokluktan, yoksulluktan gelişmeye, çağdışı bir yaşamdan çağdaş yaşama geçiş­ te atılan adımlarda en önde, kitleleri sevgi ile, inandırarak peşinden sürükleyen bir özel lider. Dünyada devrimlerin kitlelere böylesine gönüllü benimsetilerek kabul et­ tirildiği bir başka örnek, lider bulunmadı­ ğım düşünüyor. “ Yapılması gerekenleri yapıyor, alınm ası gerekli kararları a lı­ yor. Bir yandan da yaptıklarını, niçin yaptığını bütün ayrıntıları ile halka an­ latıyor. Halkın içinde, halkla beraber ol­ maktan büyük bir zevk alıyor. Dünyada bu kadar geniş kapsamlı devrimler yap­ mış, toplumun yaşamını baştan sona de­ ğiştirmiş, ama halkın onayını, desteğini bu kadar güçlü biçimde arkasında tuta­ bilmiş başka bir lider biliyor musu­ nuz?” diyor.

Füreya, Atatürk ile İsmet Paşa’nın ara­ sının açılmasının da sofralarla ilgili oldu­ ğunu anlatıyor. Sofraların sonuç olarak, bir yerde devletin yönetiminde, en azından alı­ nan kararların değerlendirmesinde çok önemli bir konuma geldiğini, her şeyin sof­ ralarda görüşüldüğünü söylüyor. Gece ya­ şamını sevmeyen, düzenli bir yaşamdan hoşlanan İsmet Paşa’nın, fazla katılmadı­ ğı sofralarda alman kararların etkinliğin­ den rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. Göz­ lemlerini özetlerken şöyle diyor:

ism et Paşa’yı rahatsız eden

konu______ _____________ ■

“ Devlete ait bütün problemlerin sof­ rada konuşulması, sonuç olarak etrafa, halka yayılması İsmet Paşa’yı rahatsız ederdi. Aslında Atatürk ile İsmet Paşa birbiri ile nerede ise tam zıt karakterler­ de, ama ikisi de önemli ve saygın, çok de­ ğerli kişiliklerdi. Doğrusu aranırsa Ata­ türk, devrimler ve kararlarda çoğunluk­ la tek başına bir insandı. İsmet Paşa bi­ le onun çok cesur, ileri kararlarının bir­ çoğunda başlangıçta ürkmüş, karşı dur­ muştur. Benim dönemimden anımsadı­ ğım, Hatay’a girilmesine kendi başına karar vermiştir. Karşı çıkıldığında, ‘Ge­ rekirse tek başına sivil olarak giderim’ de­ mek zorunda kalmıştır. Öyle de yaptı. Ondan sonra da çok fazla yaşamadı.”

Füreya, tutkulu bir Atatürkçü olarak gü­ nümüzde özellikle laiklik karşıtı gelişme­ lere büyük tepki duyuyor. Atatürk sofrala­ rında yeterince laiklik yorumlanması yapı­ lamadığını, bunun bir önemli eksiklik ola­ rak kaldığını düşünüyor. “ O zam anlar kimsenin aklına şeriatın sonradan böy­ lesine yeniden büyük bir tehlike oluştu­ racağı gelmemişti. Önce Türkçe ezan­ dan dönüldü, sonra büyük ödünler ar­ ka arkaya geldi. Bu kadar çok imam- hatip okulu açılır mı? İmam yetiştirme ile ne ilgisi kaldı? Böyle böyle bugünle­ re vardık” sözleri ile karamsar bir havaya girince, yine Dolmabahçe’yi, Atatürk’ün son günlerini anımsıyor...

içki yasaklanınca...__________

Doktoru Prof. Neşet Ömer, içkiyi kes­ mesinde direniyor. Dr. Nihat Reşat, azalt­ masının yeterli olacağım söyleyince, bun­ dan çok hoşlanıyor; çevresine, Alman po­ litikacının “ Ben doktorumu değiştiririm, adetlerimi değiştirm em ” sözlerini akta­ rıyor.

Sirozun ilerleyip ağırlaştığı günlerde ge­ len Fransız doktorun kesin içki yasağı koy­ masıyla işin ciddiyetini anlayınca da, “ Ben askerim, emir vermesini de almasını da bilirim; komutan sizsiniz” yanıtını veri­ yor. Ama geç kalınmıştır. Tam da Füre- ya’nın Atatürk’ün yakın çevresindeki ya­ şam biçimine uyum sağladığı, benimsedi­ ği, kendi deyişi ile “ güneşinin parlama­ ya başladığı” bir zamanda, kaçınılmaz, kötü son gelir.

Son gecesi Kılıç Ali Dolmabahçe’de, kendisi evde yalnız beklemektedir. Sabah ölümünden bir iki dakika sonra “ Ö ldü”

haberini telefonla alır. Kişisel acısı bir ya­ na, bir gün sonra Dolmabahçe’ye görme­ ye gittiğinde, çevresi her zaman kalabalık o insanın yalnızlığından etkilenir...

“ Bütün ileri gelenler, siyasi nedenler­ le, yeni yönetimi belirlemek üzere Anka­ ra'ya gitmişlerdi. Dolmabahçe'de Ata­ türk’ün yanında Kılıç Ali, Salih Bozok, Haşan Rıza, bir de kâtibi kalmışlardı. Tek başına bırakmışlardı. Ondan sonra haber ulaştırılmış, komutanlar gelmiş, tabutunun başında nöbet tutulmaya başlanmıştı...” f

F ü r e y a H a n ım , m ille te ifa

T t {

",

e d e c e ğ in v a zife m ü h im d ir. B u n u

- — - — î \ «

-b ir a n h a tır ın d a n ç ık a rın a ! O n a

.

cJ ,

g ö r e ç a lış, h a zırla n .

M ustafa K em a l

L atife-M ustafa K em a l

3 .2 .1 3 3 9 İzm ir (3.2 .1 92 3)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Halkçılık ilkesi, tüm milleti kapsar; diğer sistemlerde olduğu gibi toplumun bir kesimi değil, tümü halk olarak görülür; sınıf çatışması yoktur, iş bölümü

2002’nin Nisan ayında artemisinin bazlı ilaçlarla teda- vi Dünya Sağlık Örgütü tarafından sıtma için birincil teda- vi olarak önerildi.. Bununla birlikte artemisinine

Tablo 1’de koroner arter hastalığı için düzeltilebilir ve düzeltilemeyen risk faktörleriniz verilmiştir.. Koroner arter hastalığı için

Çizelgeye göre esneklik değerleri peynir örneklerinde olgunlaşma süresi ve peynir çeşidi x olgunlaşma süresi interaksiyonu bakımından istatistiksel

a) Okulun ilk yıllarının çocukların kendi zihinsel kapasitelerini geliştirmeleri açısından önemlidir ve öğrencilerin kendi yetenekleri ile ilgili

pylori-infected peptic ulcer patients were randomly assigned to 1 of 3 groups: RAC4 (rabeprazole 20 mg, amoxicillin 1000mg; and clarithromycin 500 mg twice daily for 4 days),

管理學院與 KPMG 舉辦「銀髮生醫大數據產業發展論壇」 臺北醫學大學管理學院與安侯建業(KPMG)為協助企業掌握銀髮及生技醫療產業

Araştırmacılar ayrıca hipokampusun kesin görsel-mekânsal bilgi ile ilgili bağlantıları içeren septal bölgesinin hâlâ hızlı, doğru bir mekân belleği