• Sonuç bulunamadı

El-Ahrufü's-Seb'a hakkındaki rivayetlerin sened ve metin açısından değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "El-Ahrufü's-Seb'a hakkındaki rivayetlerin sened ve metin açısından değerlendirilmesi"

Copied!
134
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

TEFSİR BİLİM DALI

EL-AHRUFÜ'S-SEB'A HAKKINDAKİ RİVAYETLERİN

SENED VE METİN AÇISINDANDEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

PROF. DR. FETHİ AHMET POLAT

Hazırlayan

SAYED NEMATULLAH MANSOOR 084244011002

(2)

i

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Sayed Nematullah MANSOOR

Numarası 084244011002

Ana Bilim /

Bilim Dalı Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/ Tefsir Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı El-Ahrufü’s-Seb’a Hakkindaki Rivayetlerin Sened ve

Metin Açısından Değerlendirilmesi

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (İmza)

(3)

ii

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

TEZ KABUL FORMU

Sayed Nematullah Mansoor tarafından hazırlanan “El-Ahrufü’s-Seb’a Hakkındaki Rivayetlerin Sened ve Metin Açısından Değerlendirilmesi” başlıklı bu

çalışma 01/07/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye: Prof. Dr. M. Sait ŞİMŞEK İmza

(4)

iii

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... vi

ÖZET ... ix

GİRİŞ “Yedi Harf” Hakkında Rivayet Edilen Hadislere Genel Bir Bakış ... 1

I. Hadislerin İrad Edildiği Yer Ve Zaman ... 1

II.Hadislerin Vurûd Sebepleri ... 2

III. Hadislerin İşaret Ettikleri İhtilafların Sebepleri Ve Konusu ... 4

IV. Yedi Harfle Kur’an Okumanın Mutlak Olmaması ... 6

BİRİNCİ BÖLÜM SAHABENİN KIRAATLERDEKİ İHTİLAFI SONUCUNDA YEDİ HARFİN ORTAYA ÇIKTIĞINI BELİRTEN RİVAYETLER I. Übeyy b. Ka’b’ın Rivayetleri ... 8

II. Ömer b. el-Hattâb’ın Rivayeti ... 32

III. Abdullah b. Ömer’in Rivayeti ... 40

IV. Ebu Talha’nın (Zeyd b. Sehl) Rivayeti ... 41

V. Ebu Cüheym el-Ensârî’nin Rivayeti ... 43

VI.III. Bu Bölümde Geçen Ravilerin Şeması: ... 45

VI.IV. Rivayetlerde İsmi Birden Fazla Geçen Raviler... 47

VI. Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 48

VI. I. Sened Açısından ... 48

VI. II. Muhtevâ Açısından ... 49

İKİNCİ BÖLÜM KUR’AN’IN OKUNUŞU ÇERÇEVESİNDE HZ. PEYGAMBER İLE CİBRİL (A.S.) ARASINDA GEÇEN DİYALOGLAR I. Hz. Peygamber İle Cibrîl (a.s.)’in Buluştuğu Yer, Gifâroğulları Gölet’i Olduğunu Ve Ümmetin Acziyeti Bu Bonuda da Dikkate Alınarak Yedi Harf Ruhsatı Verildiğini İfade Eden Rivayetler ... 52

I.I. Übeyy b. Ka’b’ın Rivayetleri ... 52

I.II. Ebu Bekre’nin Rivayeti ... 61

I.III. Abdullah b. Abbas’ın Rivayetleri ... 62

(5)

iv

I.V. Bu Kategorideki Rivayetlerde İsmi Birden Fazla Geçen Raviler: ... 68

II. Hz. Peygamber İle Cibrîl (a.s.)’in Karşılaştığı Yer, Ehcâru’l-Mirâ Olduğunu ve Ümmetin Acziyetini Sebebiyet Veren Hususlar Açıkça Zikredildiğini İfade Eden Rivayteler ... 69

II. I. Übeyy b. Ka’b’ın Rivayetleri ... 69

II. II. Huzeyfe’nin Rivayetleri ... 72

II. III. Bu Kategoride Geçen Ravilerin Şeması: ... 73

II. IV. Bu Kategorideki Rivayetlerde İsmi Birden Fazla Geçen Raviler ... 73

III. Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 74

III.I. Birinci Kategoride Geçen Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 74

III.I.I. Sened Açısından ... 74

III.I.II. Muhteva Açısından ... 75

III.II. İkinici Kategoride Geçen Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 76

III.II.I. Sened Açısından ... 76

III.II.II. Muhtevâ Açısından ... 76

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HERHANGİ BİR OLAY VEYA SEBEPTEN BAHSETMEDEN DOĞRUDAN YEDİ HARFTEN BAHSSEDEN RİVAYETLER I. Ümmü Eyyûb’un Rivayetleri ... 78

II. ‘Amr b. Dinâr’ın Rivayeti ... 81

III. Abdullah b. Mes’ûd’un Rivayeti ... 81

IV. Ebu Hüreyre’nin Rivayetleri ... 82

V. Übeyy b. Ka’b’ın Rivayeti ... 87

VI. Huzeyfe’nin Rivayeti ... 87

VII. Bu Bölümde Geçen Ravilerin Şeması: ... 88

VIII. Bu Bölümdeki Rivayetlerde İsmi Birden Fazla Geçen Raviler: ... 89

IX. Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 90

IX.I. Sened Açısından ... 90

(6)

v

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

HZ. PEYGAMBER’İN KUR’AN’IN OKUNUŞUNDA İHTİLAF EDİLMESİNDEN HOŞLANMADIĞINI BAYAN EDEN RİVAYETLER

I. İbn Mes’ûd’un Rivayetleri ... 93

II. Zeyd b. Erkam’ın Rivayeti ... 101

III. Bu Bölümde Geçen Ravilerin Şeması:... 103

IV. Bu Bölümdeki Rivayetlerde İsmi Birden Fazla Geçen Raviler: ... 104

V. Rivayetlerin Değerlendirilmesi ... 105

V.I. Sened Açısından ... 105

V.II. Muhteva Açısından ... 106

RİVAYETLERİN SENEDLERİNDE ZİKREDİLEN RAVİLER VE GEÇTİĞİ SENEDLER ... 109

RİVAYETLERDE GEÇEN MECRUH RAVİLER VE CERH SEBEPLERİ ... 116

SONUÇ ... 118

(7)

vi

ÖNSÖZ

Nasıl ki bir Müslüman için Kur’an-ı Kerim’in anlamı önemli ise, kıraati, lafzı ve okunuşu da önemlidir. Çünkü namaz gibi pek çok ibadetlerimizin sahih olup olmadığı, yapılan Ku’rân-ı Kerim’in tercümeleri, Kur’an’ın gerçek anlamını yansıtıp yansıtmadığı gibi konular, tamamen Kur’an-ı Kerim’in doğru okunuşuna ve lafzına bağlıdır. Dolayısıyla ibadetlerimizin kabul edilebilmesi, yaptığımız veya yapacağımız tercümelerin Kur’an’ın anlamını doğru bir şekilde yansıtabilmesi için, ilk önce Ku’rân-ı Kerim’in lafzını ve okunuşunu, nasıl gerekliyse öyle öğrenmemiz ve okumamız gerekir. Bu yüzden alimlerimiz ilk dönemden itibaren bu konuları ele almışlar ve yoğun faaliyetler neticesinde, kaynak mesabesinde olan çok değerli eserleri bize miras olarak bırakmışlardır. Şüphesizki bu, konunun ehemmiyetini ve önemini göstermektedir.

Dolayısıyla, nasılki geçmiş alimlerimiz o günkü şartlar ve imkanlarla bu konuda çok kıymetli eserleri telif etmişlerse, günümüz alimleri de, bugünkü şartlar ve imkanlar doğrultusunda daha da önemli eserler yazmaları gerekir; çünkü bu konuya, günümüzde ilk dönemlerden daha ziyade ihtiyaç hissedilmektedir.

Nitekim Abdurrahman ÇETİN ve İsmâil KARAÇAM da bu konunun önemine dikkate alarak önemli çalışmalar yapmışlardır. ÇETİN hocamız, Kur’an-ı Kerim’in

İndirildiği Yedi Harf ve Kıraatlar -Oryantalistlerin Görüşleri- adlı çok yönlü, hakikaten

takdire şayan ve istifadeye değer bir eser yazmıştır. Kitaptaki üç bölümde yedi harf konusu ele alınmıştır: 1. Bölüm- Yedi Harfle İlgili Hadisler; 2. Bölüm- Yedi Harfle İlgili Görüşler; 3. Bölüm- Yedi Harfle İlgili Diğer Meseleler. Fakat bizim çalışmamızı ilgilendiren birinci bölümün üzerinde gerektiği gibi durulmamıştır. Pek çok hadis kitaplarından derlenip ele alınan hadisler, değişik açıdan önemli değerlendirilmelere tabi tutulduğu halde, yine eksik tarafları da göze çarpmaktadır. Mesela; hadisler ele alınırken senedi zikredilmemiş ve doğrudan “نﻼﻓ ﻦﻋ” diye hadisin metnine geçilmiştir. Dolayısıyla bu hadisin senedinde hangi raviler var, senedde kopukluk var mı yok mu? bilinmemektedir. Ayrıca hadisler sened açısından da bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır. Sadece daha önceki tespitlere atfen sahih ya da zayıf olduğu hakkında hüküm verilmiştir. Özellikle zayıf olarak tespit edilen rivayetlerde, zayıf olma sebebi zikredilmemiş ve sadece muhtevasına göre hüküm verilmiştir. Bu eserde bu kadar emek sarfedilmişken, keşke biraz daha zaman ayrılıp hadisler ciddi bir sened değerlendirilmesine tabi tutulsaydı, çalışmaya daha da değer katmış olurdu. Çünkü hadisler genelde sened açısından itiraz ve eleştiri konusu olmaktadır.

(8)

vii

İsmail KARAÇAM hocamız, KUR’AN-I KERİM’İN NÜZÛLÜ VE KIRÂATİ isimli eserinde sadece “Kur’an-ı Kerim’in Yedi Harf Üzerine İnmesi” adı altında bir bölümünü yedi harf konusuna ayırmış, fakat konuyu ele alırken 10 civarında hadisle yetinmiştir. Üstelik ele alınan hadisler de sened açısından herhangi bir değerlendirilmeye tabi tutulmamıştır. Dolayısıyla bu eser iki açıdan eksiktir: 1- Yedi harfle ilgili pek çok hadis ele alınmamıştır. 2- Ele alınan hadisler sened açısından değerlendirilmemiştir.

Biz de, bu konunun önemini ve bugünkü zaruretini dikkate alarak, “El-Ahrufü's-Seb'a Hakkındaki Rivayetlerin Senet Ve Metin Açısından Değerl Endirilmesi” adlı bu çalışmamızı; başta Taberî Tefsiri olmak üzere, Kütübü’s-Sitte, Ahmed b. Hanbel’in

Müsned’i ve İmam Mâlik’in Muvattâ’sında yedi harfle ilgili geçen rivayetleri tespit

ederek, elimizden geldiğince rivayetleri iyi bir şekilde ele almaya çalıştık. Bizim çalışmamızı diğer çalışmalardan farkı, ele alınan rivayetlerin tamamı, sened ve muhteva olarak iki açıdan değerlendirilmesi, senedde geçen ravilerin hayatı da kısaca ele alnması ve bu çerçevede rivayetin sahih olup olmadığı tespit edilmesidir.

Çalışmamız giriş ve dört bölümden oluşmaktadır ve her bölümde rivayetlerin ortak noktaları dikkate alınmıştır.

Girişte, rivayetlerde söz konusu olan bazı mülahazaları ele almaya gayret ettik. Birici Bölümde, Sahâbenin işittiği farklı kıraatlere karşı gösterdiği tepkiler

sonucunda yedi harf konusunun ortaya çıktığını ihtiva eden rivayetleri ele aldık.

İkinci Bölümde, Herhangi bir olaydan bahsetmeden, doğrudan Kur’an’ın

okunuşuyla ilgili Hz. peygamber ve Cibrîl (a.s.) arasında geçen diyalogları, Hz.

peygamber’in ümmetinin acziyetini ön plana çıkarmakla, Kur’an okuma konusunda

Cibrîl (a.s.)’den kolaylık sağlama talebinde bulunduğunu ifade eden rivayetleri ele aldık. Üçüncü Bölümde, Herhangi bir olay veya sebepten bahsetmeden doğrudan Kur’an’ın yedi harf üzere indirildiğini ileri süren kısa rivayetleri ele aldık.

Dördüncü Bölümde, Hz. Peygamber’in, Kur’an-ı Kerim’le ilgili ihtilaflardan

hoşlanmadığını ve şiddetle sakındırdığını ifade eden rivayetleri ele aldık.

Her bölümde rivayetleri ele alırken hemen arkasında o rivayetin senedinde geçen ravilerin hayatına da kısaca temas etmeyi uygun gördük. Ayrıca her bölümün sonunda, o bölümde geçen rivayetleri sened ve muhteva olarak iki açıdan değerlendirmeye özen gösterdik. Problemli olan ravileri ve rivayetleri, rivayetler arasındaki farklılıkları tespit etmeye çalıştık. Üstelik her bölümde geçen ravilerle ilgili şemalar hazırladık. Bunun dışında dört bölümün sonunda, ele aldığımız bütün ravileri alfabetik sırasını göz önünde bulundurarak tek bir cetvelde yedi harfle ilgili rivayetlerde kaç defa geçtiğini ve hangi

(9)

viii

senedde yer aldığını, problemli ravilerini ayrı bir cetvelde kendileri hakkında kullanılan terimleriyle beraber ele almaya çalıştık.

Bu çalışmamızda, çalışma boyunca bana yol gösteren hocalarıma ve arkadaşlarıma, özellikle danışman hocam Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT’a teşekkürü bir borç bilirim.

Sayed Nematullah MANSOOR Konya - 2011

(10)

ix

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Sayed Nematullah Mansoor

Numarası 084244011002

Ana Bilim / Bilim

Dalı Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/ Tefsir Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans  Doktora

Tez Danışmanı Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT

Tezin Adı El-Ahrufü’s-Seb’a Hakkındaki Rivayetlerin Sened Ve Metin

Açısından Değerlendirilmesi

ÖZET

Kur’an’ın yedi harf üzere nazil olması meselesi, Kur’an-ı Kerim’i doğrudan ilgilendiren özellikle Kur’an tarihinde son derece önemli ve üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur. Konu ile ilgili pek çok rivayet nakledilmiş ve hemen hemen her hadis kitabında birkaç rivayet zikredilmiştir. Ayrıca klasik tefsircilerimiz de boş durmayarak az ya da çok, bu konuya de temas etmişlerdir. Özellikle Taberî’nin tefsirinde bu konu, diğer tefsirlere nispeten daha fazla ele alınmakta ve konu ile ilgili nakledilen rivayetlerin çoğu bu tefsirde yer almaktadır.

Bu rivayetler genel itibarıyla sağlam ve sadûk raviler tarafından nakledilip, senedlerinde dikkate alınabilecek ciddi problemler olmadığı gibi, muhteva olarak da akla ve mantığa aykırı önemli hususlar ihtiva etmemektedir. Ancak her ne kadar bu rivayetler arasında hadisin sağlamlığını zedeleyecek nitelikte olan farklılık veya ihtilaf söz konusu değilse de, yine bazı noktalarda küçük farklılıklar hatta birbirileriyle bağdaşmayan bir kaç rivayet de göze çarpmaktadır. Ayrıca yedi harf konusu, Kur’an-ı Kerim’in Allah’ın kitabı olmadığını iddia eden bazı oryantalistlerin iddialarının da odak noktası olmuştur. Çünkü yedi harfin konusu, gerçekten izahı zor ve istismara müsait konulardan biridir.

Yaptığımız bu çalışma, söz konusu iddiaların ciddi ilmi temellerinin olmadığını, rivayetlerin muhtevasının temel bir noktada birleştiğini ve bunun ümmete bir kolaylık olmak üzere Cebrail (as) vasıtasıyla gelen vahiyle tespit edilip, Hz. Peygamber tarafından da ümmete öğretilmiş bir mesele olduğunu göstermektedir.

(11)

x

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

The issue of Quran’s revelation through “seven letters” directly concerns the Quran itself, specially it is highly important in history of Quran and it needs to be focused precisely on the issue. Many hadiths have been narrated in this regard and many have been mentioned in almost every hadith book. Furthermore our classic interpreters also somehow glanced at this subject. In particular this subject has been discussed more in Taberi’s Interpretation (Tafsir) in comparison with the others and most of hadiths have existed concerning the subject there.

These hadiths have been generally narrated by sound and reliable narrators (ravi), there are no serious problems that can be taken into account as well as the content does not contain issues contrary to reason and logic. Although there are no differences or disputes between these hadiths which would damage their soundness, but there are some small differences at some points, even a few hadiths are incompatible with each other. In addition the issue of revelation through seven letters has been the focus point of some orientalists who claim that Quran is not the word of God. For the subject of seven letteres is really difficult to explain and it is one of the subjects available for exploitation.

This study shows that mentioned allegations are not based on scientific ground, the content of hadiths agrees with each other at one basic point which has been identified by inspiration through Gabriel (a.s.) in order to be a convenience to the nation and it has been taught by the Prophet PBH

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Sayed Nematullah Mansoor

Numarası 084244011002

Ana Bilim / Bilim

Dalı Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı/ Tefsir Bilim Dalı

Programı Tezli Yüksek Lisans  Doktora 

Tez Danışmanı Prof. Dr. Fethi Ahmet POLAT

Tezin Adı Evaluation of Narrations Regarding al-Ahrufu’s-Saba in Trems

(12)

xi

KISALTMALAR

a.s. : Aleyhisselâtü Vesselâm

b. : Bin/ İbn bkz. : Bakınız bt. :Bint c. : Cilt h. : H. Hz. : Hazreti m. : Miladi

r.a. : Radiyellahu Anh

s. : Sayfa

(13)

1

GİRİŞ

“Yedi Harf” Hakkında Rivayet Edilen Hadislere Genel Bir Bakış

Ana Konuya geçmeden önce şunu söyleyeyim ki, bu çalışmamızda derlediğim hadisler, ağırlıklı olarak “Taberî Tefsiri, el-Kütübü’s-Sitte, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i ve İmam Mâlik’in Muvettâ’sından derlediğimiz hadislerdir. Bunların dışında bazı hadis kitaplarımızda hemen hemen aynı anlamı taşıyan başka hadisler de geçmektedir. Ancak çalışmamız, yukarıda zikredilen kitaplara sınırlı olduğu için, o hadislerin üzerinde durmadık.

Ayrıca “yedi harf” ile ilgili nakledilen rivayetler hakkında bazı mülahazalar söz konusuydu, o mülahazaları ele almaya uygun gördük ve ana konumuza iyi bir giriş olabilmesi için o mülahazaları şu başlıklar altında özetlemeye gayret ettik:

Hadislerin İrâd edildiği Yer ve Zaman Hadislerin Vurûd Sebepleri

Hadislerin İşaret Ettikleri İhtilafların Sebepleri ve Konusu “Yedi Harf”le Kur’an Okumanın Mutlak Olmaması

I. Hadislerin İrad Edildiği Yer Ve Zaman

Yedi harfle ilgili rivayetleri dikkatle incelediğimizde, hadislerin vurûd zamanını net bir şekilde anlamış olabiliriz. Şöyle ki; hadislerin hem mefhumu ve hem de mantukundan anlaşıldığını göre, Kur’an’ın “yedi harf” üzerine okunmasının caiz görülmesi Mekke dönemi değil, Medine dönemidir. Çünkü bazı hadislerde açıkça yer isimleri zikredilmiştir. Mesela, Medine’de bulunan Ahcârü’l-Mirâ ve Giffâr Oğullarının Gölet’i gibi yerler açıkça hadislerde yer almaktadır. Hadislerin mefhumuna gelince; bazı hadislerde Kur’an’ın bir ayeti veya bir sûresi hakkında sahabiler arasında ihtilaflar vuku bulduğu zaman, devreye mescit meselesi girer ve ihtilafların gerçekleştiği yer mescit olarak zikredilir ki, kuşkusuz bu, Medine mescididir. Çünkü o dönemde mescit denildiği zaman “Medine mescidi” kastedilirdi.

Bu iznin hicretten sonra oluşunun diğer bir delili de, Hz. Ömer (r.a.)’in hadisidir. Bu hadiste ismi geçen Hişâm b. Hakim, Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Mekke hicretin sekizinci senesinde fetholunduğuna göre, bu müsaadenin bu sıralarda

(14)

2

olması gerekir. Bu izin daha evvel verilmiş olsaydı Peygamber (s.a.v.)’in en yakınlarından olan Hz. Ömer’in bunu bilmemesine imkân olmadığı gibi, Hişam’ı da Rasûlüllah (s.a.v.)’in huzuruna çıkarması yersiz olurdu.1

II. Hadislerin Vurûd Sebepleri

Malum olunduğu üzere bu hadisler Hz. Peygamber tarafından Allah’ın izniyle kendi ümmetine bir kolaylık ve hafifletme için irad edilmiştir. Çünkü konu ile ilgili pek çok hadise baktığımız zaman açıkça bunu ifade ettiklerini görebiliriz. Bazı hadislerde yaşlılar, ihtiyarlar, çocuklar, köleler ve hiç okuma yazması olmayan kimseler sebep olarak açıkça geçmektedir. Bunun en bariz örneği, Hz. Peygamber’in Cenab-ı Hak’tan bu izni alabilmek için, yalvarışlarını dile getiren hadislerdir. Mesela, Übeyy b. Ka’b’ın bir rivayetinde şöyle geçmektedir:

“Rasûlüllah (s.a.v.) Cebrâil’e rastladı ve (ona):

-Ey Cibrîl, ben ümmi (okuma-yazma bilmeyen) bir kavme gönderildim. Bunların arasında yaşlı kadınlar, ihtiyar erkekler, köleler, cariyeler ve hiç kitap okumayan adamlar var” dedi. (Cibrîl ise):

“Ey Muhammed, muhakkak ki Kur’an “Yedi Harf” üzerine indirilmiştir” dedi.2

Diğer bir hadis ise, yine Übeyy b. Ka’b (r.a.)’ın rivayet ettiği hadistir. Übeyy b. Ka’b demiş:

“Ben camideyken bir adam girdi, namaza durdu ve benim bilmediğim (kulağıma aşina olmayan) bir kıraati okudu. Sonra başka bir adam girdi, o da, arkadaşından farklı bir kıraati okudu. Nihayet hepimiz Rasûlüllah’ın yanına geldik ve ben:

-Ey Allah’ın Rasûlü! Şu adam benim tanımadığım ve bilmediğim bir kıraati okudu, ondan sonra şu adam geldi bu da arkadaşının okuduğundan farklı (bir kıraat) okudu, dedim. Allah’ın Rasûlü (a.s.):

-Onlara okumalarını emretti. Onlar okuduktan sonra Allah’ın Rasûlü, onları takdir etti. (güzel okudunuz dedi) Bunun akabinde benim içime (aklıma) öyle bir şüphe düştü ki, böylesi, cahiliye döneminde bile aklıma gelmemişti. Allah’ın Rasûlü, beni kaplayan bu hali fark edince, hemen benim göğsüme bir vurdu ve bunun üzerine beni öyle bir ter bastı ki, korkudan sanki ben Allah’ı görüyor gibiydim. Sonra Allah’ın Rasûlü bana şöyle buyurdu:

1

Karaçam, İsmâil, Kur’an-ı Kerim’in Nüzülü ve Kıraati, Nedve Yayınları, İstanbul 1974, s. 57.

2

Taberî, Ebu Ca’fer Muhammed b. Cerîr (310/922), Câmiu’l-Beyân An Te’vîl i-Âyi’l-Kur’an, I-XII, 2. Baskı, Matbaa Mustafa el-Bâlî el-Halebî, Mısır 1954, I, 16.

(15)

3

-Ey Übeyy! Kur’an’ı bir harf üzere okumam için bana bir elçi gönderildi. Ben ona, “Benim ümmetime hafiflet” diye müracaatta bulundum. O da bana ikincide de: “Onu bir harf üzere oku” diye cevap verdi. Ben tekrar; “Benim ümmetime hafiflet” diye ona müracaat ettim. Üçüncüde bana:” Kur’an’ı yedi harf üzere oku. Ayrıca sana verdiğim her cevapla birlikte, benden isteyeceğin bir dileğin de verilecektir (bir duan kabul edilecektir)”, dedi. Bunun üzerine ben:

-Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla, Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla” dedim ve üçüncü dileğimi de, Hz. İbrahim’den alıp ta bütün insanların bana yönelecekleri güne (kıyamet günü) bıraktım.” 3

Şu iki hadisin açıkça, Kur’an’ın “Yedi Harf” üzere okunmasının caiz olması, insanlar için bir kolaylık ve hafifletme olduğunu ifade etmektedir. Bu iki hadisi örnek olarak zikrettik, yoksa bunların dışında aynı anlamı taşıyan başka rivayetler de vardır.

Bu bağlamda M. Hamidullah, “Kur’an-ı Kerim Tarihi” isimli eserinde, konu ile ilgili şu bilgiyi vermektedir:

“Diller daima lehçe ve şive bölümleri gösterirler. Bazı bölgeler aynı dilin başka lehçesini konuşan diğer bölgelerin dilini anlamazlar. Hz. Muhammed (s.a.v.), dinin kolay olmasını, en mutevâzi insanların vüs’atnde olmasını istiyordu. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’in metni için bile değişik lehçelere müsaade ediyordu. Zira esas, kelime değil manası, ezber değil tatbik ve benimsenmesi idi. O severek şöyle diyordu: “Cebrâil bana, Kur’an-ı Kerim’i yedi türlü kıraate izin verdi”. Kendisi ve hamşehrileri tek bir kıraate bağlı kalmakla beraber, muhtelif kabilelerin mensuplarına bazı kelimelerin yerlerine, onlarca daha iyi bilinen, muadillerini kullanmalarına müsaade ediyordu. Müteakip nesilde Mekke lehçesi üstünlük sağlayınca, Halife Hz. Osman (r.a.), bundan sonra, Hz. Peygamber tarafından müsaade edilmiş olan farkların terk edilmesini emretmeye uygun buldu. Zira Taberî şöyle diyor: “Bunlar mecburi değil, sadece müsaade edilmiştir”. Vilayetlerde tanzim edilmiş ve onların nesilleri tarafından muhafaza edilmiş bu nüshalarda, sonraki asırlarda alimler, bir takım kelimeler topladılar ki, bunlar resmi

baskıdaki karşılıklarıyla tamamen aynı anlamdadır.”4

Diğer taraftan Peygamber (s.a.v.)’in son Peygamber olması, tek bir kavme değil, bütün insanlar için gönderilmiş olması, bu ruhsatın ne kadar gerekli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bütün insanlar onun ümmetidir ve ümmetin arasında Arapların yanında Arap olmayanlar da vardır. Zaten Kur’an-ı Kerim, İslam’ın hızla yayılmasını

3

Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 16.

4

(16)

4

müjdelemişti ki, bu müjde bir taraftan Peygamber’i sevindirmişse de, diğer taraftan düşündürmüştür. Bu sebeple Hz. Peygamber sadece o asırda o bölgede yaşayan insanları değil, diğer bölgelerde yaşayan insanları, Arap olmayanları ve daha sonraki nesilleri, kısacası bütün ümmetini düşünerek bu ruhsatı almak için Allah’a dua etmiştir.

Son olarak şunu da ilave etmeden geçmeyelim ki, Hz. Osman döneminde Kur’an cem‘ edilirken sadece Kureyş lehçesi esas alınması bir tercih meselesidir. Çünkü kritik bir dönemde bu olay gerçekleşmişti ve o zamanki şartlar bunu gerektiriyordu. Dolayısıyla Hz. Osman’ın sadece Kureyş lehçesini esas alması Kur’an’ın yedi harf üzerine okunmasını ortadan kaldırmak anlamında değildir. Çünkü Hz. Osman, hiçbir zaman Allah’ın lütuf ettiği bir ruhsatı ortadan kaldıramaz ve asla kaldırma teşebbüsünde de bulunmaz. Üstelik Hz. Osman Kur’an’ın evrensel bir kitap olduğunu ve müslümanların yedi harf ruhsatına şiddetle ihtiyacı olduğunu herkesten daha iyi bilmektedir. Ayrıca Ebu’l-Minhâl Seyyâr b. Seleme (129/746) kanalıyla Hz. Osman’dan şöyle bir hadis de rivayet edilmektedir:

Hz. Osman’ın bir gün minberde (otururken) şöyle dediğinin haberi bize ulaştı:

Peygamber (s.a.v.) “Kur’an yedi harf üzere indirilmiştir; hepsi de şâfidir, kâfidir” sözünü işiten varsa, Allah için söylesin! Hz. Osman ayağa kalkınca, peşinden çok sayıda kimse de ayağa kalktı ve Rasûlüllah (s.a.v.)’ın, “Kur’an yedi harf üzere indirilmiştir; hepsi de şâfidir, kâfidir” hadisine şahadet ettiler. Bunun üzerine Hz. Osman da: “Ben de onlarla beraber şahidim” dedi.5

III. Hadislerin İşaret Ettikleri İhtilafların Sebepleri Ve Konusu

1. Lügatte İhtilaf:

Lügatteki ihtilaflar genelde ses tonu, vurgular, telaffuz ve kıraat ilmince, “Tecvid İlmiyle” alakalı konulardır. Hemzeli ve hemzesiz kelimeler, İdğâm gibi konuları örnek olarak gösterebiliriz. Hakikaten bir kimsenin fesahatini, bu hususlar doğrultusunda ve bu konularla karşılaştırarak tespit edebiliriz.

5

Heysemî, Ebu’l-Hasan Nureddîn Ali b. ebî Bekir (807/1404) Mecmeu’z-Zevâid, I-X, 2. Baskı, Dâru’l-Kitâb, Beyrut, 1967, VII, 152.

(17)

5

Ebu’l-Âliye’nin rivayeti lügatte olan ihtilafın en bariz örneğidir. Ebu’l-Aliye şöyle demiştir:

“Hz. Peygamber’e her beş kişiden bir kişi okudu ve okudukları diller de

birbirilerinden farklıydılar. (Peygamber de) onların kıraatlerinin tamamını doğru buldu. Benu Temîm kabilesi Arapların bedevî olanlardandı.”6

2. Bazı kelimeler ve kavramlar arasında bulunan ihtilaflar:

Örneğin; Helümme ve Teal, Alîm ve Hakîm, Gafûr ve Rahîm, باﺬﻋ َﺔﯾآ ﻂﻠﺨﺗ ﻢﻟ ﺎﻣ باﺬﻌﺑ ﺔﻤﺣر ﺔﯾآ وأ ،ﺔﻤﺣﺮﺑ

. (azap ayeti rahmetle ve rahmet ayeti azapla karıştırmadığın

müddetçe).

3. Herhangi bir suredeki ayetlerin sayısıyla ilgili ihtilaflar:

Hadiste surelerin ayetleriyle ilgili ihtilaflar, Kur’an’ın tamamı için değil, sadece iki sure için söz konusudur. O sureler Mekkî olan Ahkâf ve Mutaffifîn sureleridir. Çünkü hadiste geçen 35 ayet mi yoksa 36 ayet mi diye ihtilaf vardır ve bu sayıda olan sureler bunlardır. Bu surelerin ayet sayılarıyla ilgili ihtilaflar, genelde iki ayeti bir ayet olarak kabul etmekten kaynaklanır. Bazen başka bir sebebe de müracaat edilebilirdi.

4. Acizlikten kaynaklanan ihtilaflar:

Bu acizlik yaştan da kaynaklanabilir, cehaletten de. Mesela, ihtiyar erkek ve kadınlar, henüz konuşma problemini halletmeyen çocuklar ve okuma yazma bilmeyen kimseler, Kur’an’ı öğrenmek istedikleri zaman, doğru bir şekilde okumaları kolay değildir. Çünkü çocuklar dillerinde telaffuz etme gücü henüz olgunlaşmadığından dolayı, harfleri uygun şekilde telaffuz edemezler. Aynı şekilde yaşlı olanlar, konuşma organları zaafa uğradığı ve dişleri düştüğü için, bazen iyi konuşamaz ve harfleri uygun şekilde telaffuz edemezler. Cehaletin problem olduğu zaten açık olan bir şeydir. O dönemde genel olarak okuma yazma bilmeyenler, hizmetçilerdi ki, bu kesim daha fazla Arap yarımadasının dışından gelen ve anadili Arapça olmayan kimselerdi. Dolayısıyla Kur’an’ı okumada son derece zorluk çekmeleri normaldır. Böyle oldukları halde Kur’an’dan birkaç ayet ezberlemeye mecburdular. Çünkü namaz gibi ibadetlerde Kur’an okuma farzdır, dolayısıyla sahih olması ve kabul edilmesi için, Kur’an’dan birkaç ayet okumak gerekir.

6

(18)

6

IV. Yedi Harfle Kur’an Okumanın Mutlak Olmaması

Kur’an-ı Kerim’in yedi harf üzere okunma ruhsatı herkes için mubah kılınmamıştır. Kureyş lehçesini bilen ve o lehçeyle kolayca konuşabilen biri, o lehçeyi bırakıp fasih olmayan bir lehçe ile okuyamaz. Zaten hadislerde geçtiği gibi bu izin, zaruretten dolayı verilmiştir. Ayrıca bu izinden maksat, Hz. Peygamber veya sahabelerden birisinin öğrettiği lehçeyle Kur’an’ı okumaktır. Hz. Peygamber (s.a.v) ve sahabiler dışında kimse Kur’an’ı okuma konusunda, ne başka birinin lehçesini taklit etme çabası caizdir, ne de kendi lehçesini diğer insanlar üzerine dayatması çabası. Fakat önemli olan, Hz. Peygamber (a.s)’in onaylamasıdır. Kıraatler arasında ihtilaf olsa bile Hz. Peygamber’in tasvibi olmuşsa, o kıraatler geçerli ve okunmalıdırlar.7 Hz. Peygamber (s.a.v.) bu Kur’an’dan mıdır, yoksa değil midir? diye tartışmalardan menetmiş ve hatta küfürdür diye ikazda bulunmuştur. Ayrıca Hz. Peygamber Kur’an’ı, Arap lehçesiyle okumamızı tesviye etmiş ve bu lehçeler arsında Kureyş lehçesini diğer lehçelere tercih etmiştir. Hz. Osman da Kur’an’ı topladığında Kureyş lehçesini esas almıştır. Dolayısıyla eğitim ve öğretimde, bu lehçeye öncelik verilmelidir.

7

(19)

7

BİRİNCİ BÖLÜM

SAHABENİN KIRAATLERDEKİ İHTİLAFI SONUCUNDA YEDİ

HARFİN ORTAYA ÇIKTIĞINI BELİRTEN RİVAYETLER

(20)

8

SAHABENİN KIRAATLERDEKİ İHTİLAFI SONUCUNDA YEDİ

HARFİN ORTAYA ÇIKTIĞINI BELİRTEN RİVAYETLER

Bu bölümde ele aldığımız onyedi rivayet, sahâbenin işittiği farklı kıraatlere karşı gösterdiği tepkiler sonucunda, yedi harf konusunun ortaya çıktığını bildiren hadislerdir. Yedi harf ruhsatından sahabenin haberi olmadığı zaman, işittiği farklı kıraatlere ani tepkiler vererek olayı Hz. Peygamber (a.s.)’e kadar götürmeleri, Hz. Peygamber’den duymuş oldukları cevaplar karşısında açıklama beklemeleri ve bunun neticesinde Hz. Peygamber’in konuya açıklık getirmesi gibi meseleleri kapsamaktadır. Bu rivayetler genelde, sened ve muhteva açısından dikkate alınacak seviyede ciddi sorunlar taşımamaktadır.

I. Übeyy b. Ka’b’ın Rivayetleri

-1 لﺎﻗ ،ﺐﯾﺮُﻛ ﻮﺑأ ﺎﻨﺛﺪﺣ : لﺎﻗ ،ﺮﯿﻤُﻧ ﻦﺑا ﺎﻨﺛﺪﺣ : ﻨﺛﺪﺣ ﺪﻟﺎﺧ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻞﯿﻋﺎﻤﺳإ ﺎ نﺎﯿﺑ ﻦﺑ ﺪﯿﻤﺤﻟا ﺪﺒﻋ ﺎﻨﺛﺪﺣو لﺎﻗ ،دﺎﱠﻨَﻘﻟا : ﻞﯿﻋﺎﻤﺳإ ﻦﻋ ،ﻲﻄﺳاﻮﻟا ﺪﯾﺰﯾ ﻦﺑ ﺪﻤﺤﻣ ﺎﻨﺛﺪﺣ ،ﻰﻠْﯿَﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻦﻤﺣﺮﻟا ﺪﺒﻋ ﻦﺑ ﻰﺴﯿﻋ ﻦﺑ ﷲا ﺪﺒﻋ ﻦﻋ لﺎﻗ ،ﺐﻌﻛ ﻦﺑ ّﻲﺑأ ﻦﻋ ،هﺪﺟ ﻦﻋ : ٌﻞﺟر ﻞﺧد ﻢﺛ ،ﮫﯿﻠﻋ ﺎﮭُﺗﺮﻜﻧأ ةءاﺮﻗ أﺮﻘﻓ ،ﻲﻠﺼﯾ ٌﻞﺟر ﻞﺧﺪﻓ ،ﺪﺠﺴﻤﻟا ﻲﻓ ﺖﻨﻛ ،ﺮﺧآ لﺎﻗ ،ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻰﻠﻋ ﺎًﻌﯿﻤﺟ ﺎﻨﻠﺧﺪﻓ ،ﮫﺒﺣﺎﺻ ةءاﺮﻗ َﺮﯿﻏ ًةءاﺮﻗ أﺮﻘﻓ : ﺖﻠﻘﻓ : لﻮﺳر ﺎﯾ ﮫﺒﺣﺎﺻ ةءاﺮﻗ َﺮﯿﻏ ًةءاﺮﻗ أﺮﻘﻓ اﺬھ ﻞﺧد ﻢﺛ ،ﮫﯿﻠﻋ ﺎﮭُﺗﺮﻜﻧأ ًةءاﺮﻗ أﺮﻗ اﺬھ نإ ،ﷲا . ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﺎﻤُھﺮﻣﺄﻓ ﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻦﱠﺴﺤﻓ ،آﺮﻘﻓ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﻲﻓ ﺖﻨﻛ ْذإ ﻻو ،ﺐﯾﺬﻜﺘﻟا ﻦﻣ ﻲﺴﻔﻧ ﻲﻓ ﻊﻗﻮﻓ ،ﺎﻤُﮭَﻧﺄﺷ ﻢ ﺔﯿﻠھﺎﺠﻟا ! ﻰﻟإ ﺮﻈﻧأ ﺎﻤﻧﺄﻛ ،ﺎًﻗَﺮﻋ ﺖﻀِﻔَﻓ ،يرﺪﺻ ﻲﻓ َبﺮﺿ ،ﻲﻨﯿﺸَﻏ ﺎﻣ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ىأر ﺎﻤﻠﻓ ﺎًﻗَﺮَﻓ ﷲا . ﻲﻟ لﺎﻘﻓ : ﮫﯿﻠﻋ تددﺮﻓ ،فﺮﺣ ﻰﻠﻋ َنآﺮﻘﻟا إﺮﻗا نأ ّﻲﻟإ َﻞِﺳْرأ ،ّﻲﺑأ ﺎﯾ : ﻲﺘﻣأ ﻰﻠﻋ نﱢﻮَھ ْنأ ﻲﻓ ّﻲﻠﻋ ّدﺮﻓ ، ﺔﯿﻧﺎﺜﻟا : فﺮﺣ ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا إﺮﻗا نأ . ﺔﻌﺒﺳ ﻰﻠﻋ هأﺮﻗا نأ ،ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا ﻲﻓ ّﻲﻠﻋ ّدﺮﻓ ،ﻲﺘﻣأ ﻰﻠﻋ َنﻮھ نأ ﮫﯿﻠﻋ تددﺮﻓ ﺖﻠﻘﻓ ﺎﮭﯿﻨُﻟﺄﺴﺗ ﺔﻟﺄﺴَﻣ ﺎﮭَﻜُﺗدَدَر ةّدَر ﻞﻜﺑ ﻚﻟو ،فﺮﺣأ : مﻮﯿﻟ ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا تﺮﺧأو ،ﻲﺘﻣﻷ ﺮﻔﻏا ﻢﮭﻠﻟا ،ﻲﺘﻣﻷ ﺮﻔﻏا ﻢﮭﻠﻟا ﻰﺘﺣ ﻢﮭﻠﻛ ﻖﻠﺨﻟا ﮫﯿﻓ ّﻲﻟإ ﺐﻏﺮﯾ ﻢﯿھاﺮﺑإ . ﮫﺜﯾﺪﺣ ﻲﻓ لﺎﻗ َنﺎﯿﺑ ﻦﺑا نأ ﻻإ : ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا ﻢﮭﻟ لﺎﻘﻓ : ﺪﻗ ﻢﺘﻨﺴﺣأو ﻢﺘﺒﺻأ . ﺎًﻀﯾأ لﺎﻗو : ﺎًﻗﺮﻋ ﺖﻀَﻀﻓرﺎﻓ .

Ebu Kürayb> İbn Nümeyr > İsmâil b. Ebî Hâlid > -Abdulhamîd b. Beyân el-Kannâd > Muhammed b. Yezîd el-Vâsıtî- >İsmâil > Abdullah b. İsâ b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ > Dedesi (Abdirrahman b. Ebî Leylâ) > Übeyy b. Ka‘b’tan şöyle rivayet etmiştir:

“Ben camideyken bir adam girdi, namaza durdu ve benim bilmediğim bir kıraati okudu. Sonra başka bir adam girdi, o da, arkadaşından farklı bir kıraati okudu. Nihayet hepimiz Rasûlüllah’ın yanına geldik ve ben:

(21)

9

-Ey Allah’ın Rasûlü! Şu adam benim tanımadığım ve bilmediğim bir kıraati okudu, ondan sonra şu adam geldi bu da arkadaşının okuduğundan farklı (bir kıraat) okudu, dedim. Allah’ın Rasûlü (a.s.):

-Onlara okumalarını emretti. Onlar okuduktan sonra Allah’ın Rasûlü, onlara takdir etti. (güzel okudunuz dedi) Bunun akabinde benim içime (aklıma) öyle bir yalanlama düştü ki, böylesi, cahiliye döneminde bile aklıma gelmemişti. Allah’ın Rasûlü, beni kaplayan bu hali fark edince, hemen benim göğsüme bir vurdu ve bunun üzerine beni öyle bir ter bastı ki, korkudan sanki ben Allah’ı görüyor gibiydim. Sonra Allah’ın Rasûlü bana şöyle buyurdu:

-Ey Übeyy! Kur’an’ı bir harf üzere okumam için bana bir elçi gönderildi. Ben ona, “Benim ümmetime hafiflet” diye müracaatta bulundum. O da bana ikincide de: “Onu bir harf üzere oku” diye cevap verdi. Ben tekrar; “benim ümmetime hafiflet” diye ona müracaat ettim. Üçüncüde bana:” Kur’an’ı yedi harf üzere oku. Ayrıca sana verdiğim her cevapla birlikte, benden isteyeceğin bir dileğin de verilecektir (bir duan kabul edilecektir)”, dedi. Bunun üzerine ben:

-Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla, Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla, dedim ve üçüncü dileğimi de, Hz. İbrahim’den alıp bütün insanların bana yönelecekleri güne (kıyamet günü) bıraktım.”

İbn Beyân kendi rivayetinde şu ziyadeyi de rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber

onlara:

-Doğru ve güzel okudunuz. İbn Beyân, ‘Ben ter dökmeye başladım’ cümlesini de zikretmiştir."8

Hadiste Geçen Ravilerin Kısaca Hayatları

Bu rivayet İsmâil b. Ebî Hâlid’den iki tarikle bize gelmiştir ve her iki tarik de sağlamdır: 1. Ebu Kürayb > İbn Nümeyr > İsmâil tariki; 2. Abdulhamîd b. Beyân el-Kennâd > Muhammed b. Yezîd el-Vâsıtî > İsmâil tariki.

1. Tarik:

Ebu Kürayb

Muhammed b. el-‘A‘lâ b. Kürayb el-Hemadânî, Ebu Kürayb el-Kufî, onuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in büyük öğrencilerindendir. H. 160 tarihinde dünyaya

8

Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 16; Müsned’de bu rivayet Yahya b. Sa‘îd > İsmâil b. Ebî Hâlid kanalıyla gelmektedir. İbn Hanbel, Ahmed (241/855), el-Müsned (nşr. Şu‘ayb el-Arnavut), I-L, Muesseset’u-r-Risâle, Beyrut, 1999, XXXV, 102.

(22)

10

gelmiş ve 247 tarihinde vefat etmiştir.9 Abdullah b. Nümeyr’in öğrenciler arasında yer almaktadır. Kendisinden Buhârî (256/869), Müslim (261/874), Ebu Dâvûd (275/888), Tirmizî (279/892), Nesâî (303/915) ve İbn Mâce (275/888) hadis rivayet etmişleridir. Güvenilir ve hafız biridir.10

İbn Nümeyr

Abdullah b. Nümeyr el-Hemadânî el-Hârifî Ebu Hişâm el-Kufî (Muhammed b. Abillah b. Nümeyr’in babası) Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. H. 115 yılında dünyaya gelmiş ve 199 yılında vefat etmiştir.11 İsmâil b. Ebî Hâlid’in öğrenciler arasında bulunmaktadır. Kendisinden nakledilen rivayetler, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir ve hadis sahibi olan biridir.12

2. Tarik:

Abdulhamîd b. Beyân el-Kannâd

Abdulhamîd b. Beyân b. Zekeriyya b. Hâlid b. Eslem Ebu’l-Hasan b. Alî b. İsâ el-Attâr es-Sükkerî, h. 244 tarihinde vefat etmiştir. Muhammed b. Yezîd’in öğrencilerindendir. Kendisinden Müslim, Ebu Dâvûd ve İbn Mâce hadis rivayet etmişlerdir ve güvenilir bir ravidir.13

Muhammed b. Yezîd el Vâsıtî

Muhammed b. Yezîd el-Kelâî, Ebu Sa‘îd el-Vâsıtî, dokuzuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. Asıl vatanı Şam olan el-Vâsıtî h. 190 tarihinde

Vasıt’ta vefat etmiştir.14 İsmâil b. Ebî Hâlid’in öğrencilerindendir. Kendisinden

nakledilen rivayetler Ebu Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir ve sağlam bir ravidir.15

İsmâil b. Ebî Hâlid

İsmâil b. Ebî Hâlid; Hırmız el-Ahmesî Ebu Abdillah el-Kufî, dördüncü tabakadan olup Tâbiîn’in ortalarındandır. H. 145 veya 146 yılında vefat etmiştir. Abdullah b. İsâ’nın

öğrencilerindendir.16 Kendisinden nakledilen rivayetler Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd,

9

Mizzî, Cemâluddin Ebu’l-Haccâc Yusuf el-Mizzî (654/1256), Tehzîbu’l-Kemâl Fi Esmâi-r-Ricâl, I- XXXV, 1. Baskı, Muesseset’u-r-Risâle, Beyrut, 1992, XXVI, 243-248.

10

İbn Hacer el-Askalanî, Şehâbuddin Ebî’l-Fadl Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî, (852/1448), Tehzîbu’t-Tehzîb, I-XII, 1. Baskı, Dâr-ı Sâdır, Beyrut 1968, IX, 3851-386.

11

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, VI, 57- 58.

12

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XVI, 225- 229.

13

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, VI, 111; Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, VI, 413-414

14

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXVII, 30-34.

15

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 527.

16

(23)

11

Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir, hafız ve sağlamdır.17

Abdullah b. İsâ

Abdullah b. İsâ b. Abddurrahman b. Ebî Leylâ el-Ansâri Ebu Muhammed el-Kufî, altıncı tabakadan olup küçük Tâbiînlerinin çağdaşıdır. H. 130’da vefat etmiştir.

Abddurrahman b. Ebî Leylâ el-Ansârî’nin öğrencilerindedir.18 Kendisinden nakledilen

rivayetler Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir bir ravidir fakat bir şiî taraftarlığı vardır.19

Abddurrahman b. Ebî Leylâ el-Ansârî

Abddurrahman b. Ebî Leylâ el-Ansârî el-Evsî, Ebu İsâ el-Medenî el-Kufî (Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ’nın babasıdır) ikinci tabakadan olup Tâbiînin büyüklerindendir. H. 83’de vefat etmiştir. Übeyy b. Ka‘b’tan hadis rivayet etmiştir.20 Kendisinden nakledilen rivayetler Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn

Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir bir ravidir 21

Übeyy b. Ka‘b

Übeyy b. Ka‘b b. Kays b. Übeyd b. Zeyd b. Muâviye b. Amr b. Mâlik Ensârî el-Hazracî, ebu’l-Münzîr (ebu’t-Tufeyl de denilmiştir), birinci tabakadandır. H. 19 ve ya 32 yılında Medine’de vefat etmiştir. Kendisinden nakledilen rivayetler Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Sahabîdir. Bedir gazvesine katılmış, vehiy kâtiplerinden biri ve hafızların reisidir.22

-2 ﺳإ ﺎﻨﺛﺪﺣ ﻲﺑأ ﺎﻨﺛﺪﺣ ﺮﯿﻤﻧ ﻦﺑ ﷲاﺪﺒﻋ ﻦﺑ ﺪﻤﺤﻣ ﺎﻨﺛﺪﺣ ﻦﺑ ﻰﺴﯿﻋ ﻦﺑ ﷲاﺪﺒﻋ ﻦﻋ ﺪﻟﺎﺧ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻞﯿﻋﺎﻤ ﺑأ ﻦﺑا ﻦﻤﺣﺮﻟاﺪﺒﻋ لﺎﻗ ﺐﻌﻛ ﻦﺑ ﻲﺑأ ﻦﻋ هﺪﺟ ﻦﻋ ﻰﻠﯿﻟ ﻲ : ﮫﯿﻠﻋ ﺎﮭﺗﺮﻜﻧأ ةءاﺮﻗ أﺮﻘﻓ ﻲﻠﺼﯾ ﻞﺟر ﻞﺧﺪﻓ ﺪﺠﺴﻤﻟا ﻲﻓ ﺖﻨﻛ ﻢﻠﺳ و ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻰﻠﻋ ﺎﻌﯿﻤﺟ ﺎﻨﻠﺧد ةﻼﺼﻟا ﺎﻨﯿﻀﻗ ﺎﻤﻠﻓ ﮫﺒﺣﺎﺻ ةءاﺮﻗ ىﻮﺳ ةءاﺮﻗ أﺮﻘﻓ ﺮﺧآ ﻞﺧد ﻢﺛ ﻗ اﺬھ نإ ﺖﻠﻘﻓ ﻢﻠﺳ و ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﺎﻤھﺮﻣﺄﻓ ﮫﺒﺣﺎﺻ ةءاﺮﻗ ىﻮﺳ أﺮﻘﻓ ﺮﺧآ ﻞﺧدو ﮫﯿﻠﻋ ﺎﮭﺗﺮﻜﻧأ ةءاﺮﻗ أﺮ ىأر ﺎﻤﻠﻓ ﺔﯿﻠھﺎﺠﻟا ﻲﻓ ﺖﻨﻛ اذإ ﻻو ﺐﯾﺬﻜﺘﻟا ﻦﻣ ﻲﺴﻔﻧ ﻲﻓ ﻂﻘﺴﻓ ﺎﻤﮭﻧﺄﺷ ﻢﻠﺳ و ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا ﻦﺴﺤﻓ آﺮﻘﻓ ﻛو ﺎﻗﺮﻋ ﺖﻀﻔﻓ يرﺪﺻ ﻲﻓ بﺮﺿ ﻲﻨﯿﺸﻏ ﺪﻗ ﺎﻣ ﻢﻠﺳ و ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﺎﻗﺮﻓ ﻞﺟ و ﺰﻋ ﷲا ﻰﻟإ ﺮﻈﻧأ ﺎﻤﻧﺄ ﻦﯿﻓﺮﺣ ﻰﻠﻋ هأﺮﻗا ﺔﯿﻧﺎﺜﻟا ﻰﻟإ دﺮﻓ ﻲﺘﻣأ ﻰﻠﻋ نﻮھ نأ ﮫﯿﻟإ تددﺮﻓ فﺮﺣ ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا أﺮﻗا نأ ﻲﻟإ ﻞﺳرأ ﻲﺑأ ﺎﯾ ﻲﻟ لﺎﻘﻓ ﺖﻠﻘﻓ ﺎﮭﻨﯿﻟﺄﺴﺗ ﺔﻟﺄﺴﻣ ﺎﮭﺗددر ةدر ﻞﻜﺑ ﻚﻠﻓ فﺮﺣأ ﺔﻌﺒﺳ ﻰﻠﻋ هأﺮﻗا ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا ﻰﻟإ دﺮﻓ ﻲﺘﻣأ ﻰﻠﻋ نﻮھ نأ ﮫﯿﻟإ تددﺮﻓ ﻲﺘﻣﻷ ﺮﻔﻏا ﻢﮭﻠﻟا ﻢﻠﺳ و ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻢﯿھاﺮﺑإ ﻰﺘﺣ ﻢﮭﻠﻛ ﻖﻠﺨﻟا ﻰﻟإ ﺐﻏﺮﯾ مﻮﯿﻟ ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا تﺮﺧأو . 17 İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 291-292. 18 Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXV, 266-270. 19 İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, V, 352-353. 20

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XVII, 372-377.

21

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, VI, 260-262.

22

İbn Hacer, Şehabuddin ebî’l-Fadl Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî (852/1448), el-İsâbe Fi Temyizi-s-Sahâbe, I-XII, Matbaa es-Seâde, 1. Baskı, Kahire, 1328, I, 19-20.

(24)

12

Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr >Babası > İsmâil b. Ebî Hâlid > Abdullah b. İsâ b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ > Dedesi (Abdirrahman b. Ebî Leylâ) > Übeyy b. Ka‘b’tan şöyle rivayet edtmiştir:

“Ben camideyken bir adam girdi, namaza durdu ve benim tanımadığım (kulağıma aşina olmayan) bir kıraati okudu. Sonra başka bir adam girdi, o da, arkadaşından farklı bir kıraati okudu. Namazı bitirince hep beraber Rasûlüllah’a girdik ve ben:

-Ey Allah’ın Rasûlü! Şu adam benim tanımadığım ve bilmediğim bir kıraati okudu, ondan sonra öteki girdi, o da arkadaşının okuduğundan farklı (bir kıraat) okudu, dedim. Allah’ın Rasûlü:

-Onlara okumalarını emretti. Onlar okuduktan sonra Allah’ın Rasûlü, onları takdir etti. (güzel okudunuz dedi) Bunun akabinde benim içime (aklıma) öyle bir yalanlama düştü ki, böylesi, cahiliye döneminde bile aklıma gelmemişti. Allah’ın Rasûlü, beni kaplayan bu hali fark edince, hemen benim göğsüme bir vurdu ve bunun üzerine beni öyle bir ter bastı ki, korkudan sanki ben Allah’ı görüyor gibiydim. Sonra Allah’ın Rasûlü bana şöyle buyurdu:

-Ey Übeyy! Kur’an’ı bir harf üzere okumam için bana bir elçi gönderildi. Ben ona, “benim ümmetime hafiflet” diye müracaatta bulundum. O da bana ikincide: “Onu iki harf üzere oku” diye cevap verdi. Ben tekrar; “benim ümmetime hafiflet” diye ona müracaat ettim. Üçüncüde bana:” Kur’an’ı yedi harf üzere oku. Ayrıca sana verdiğim her cevapla birlikte, benden isteyeceğin bir dileğin de verilecektir (bir duan kabul edilecektir)”, dedi. Bunun üzerine ben:

-“Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla, Ey Allah’ım! Benim ümmetimi bağışla” dedim ve üçüncü dileğimi de, Hz. İbrahim’den alıp ta bütün insanların bana yönelecekleri güne (kıyamet günü) bıraktım.”23

Hadiste Geçen Ravilerin Kısaca Hayatları

Bu hadisteki raviler ile birinci hadisteki raviler aynıdır, fakat birinci hadiste Taberî, hadisi İbn Kürayb’in kanalıyla İbn Nümeyr’dan nakletmiş, Müslim ise, bu hadisi İbn Nümeyr’in oğlu Muhammed b. Abdillah’dan rivayet etmiştir.

Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr

Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr Hemadânî Hârifî, Ebu Abdirrahman el-Kufî, el-Hafız onuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in büyüklerindendir. H. 234

23

Müslim, Ebu’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî en-Nisâburî (261/874), Sahihu Müslim, I-III, 2. Baskı, Çağrı yay., İstanbul 1992, “Salat’u’l-Musâfirîn”, 48.

(25)

13

tarihinde vefat etmiştir. Babası Abdullah b. Nümeyr’den hadis rivayet etmiştir.24

Kendisinden Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce hadis rivayet etmişlerdir. Güvenilir, hafız ve fazilet sahibi olan biridir.25

-3 لﺎﻗ ،ﺐﯾﺮُﻛ ﻮﺑأ ﺎﻨﺛﺪﺣ : ﻞﯿﻋﺎﻤﺳإ ﻦﻋ ،ﻞﯿﻀُﻓ ﻦﺑ ﺪﻤﺤﻣ ﺎﻨﺛﺪﺣ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا ﻦﻋ هدﺎﻨﺳﺈﺑ ،ﺪﻟﺎﺧ ﻲﺑأ ﻦﺑ لﺎﻗو ،هﻮﺤﻨﺑ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ : ﻲﻟ لﺎﻗ : ﺐﯾﺬﻜﺘﻟاو ﻚﺸﻟا ﻦﻣ ﷲﺎﺑ كُﺬﯿﻋأ . ﺎًﻀﯾأ لﺎﻗو : ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا أﺮﻗأ ﻲﻧﺮﻣأ ﷲا نإ ﺖﻠﻘﻓ ،ٍفﺮﺣ : ﻲﺘﻣأ ﻦﻋ ﻒﻔﺧ ّبر ﱠﻢﮭﻠﻟا . لﺎﻗ : ﻦﯿﻓﺮﺣ ﻰﻠﻋ هأﺮﻗا . ﺔﻌﺒﺳ ﻦﻣ ،ٍفﺮﺣأ ﺔﻌﺒﺳ ﻰﻠﻋ هأﺮﻗأ نأ ﻲﻧﺮﻣﺄﻓ ﻨﺠﻟا ﻦﻣ ٍباﻮﺑأ ٍفﺎﻛ ٍفﺎﺷ ﺎﮭﻠﻛ ،ﺔ .

Ebu Kürayb > Muhammed b. Fudayl > İsmâil b. Ebî Hâlid’in isnadıyla Peygamber (a.s.v)’den geçen hadise benzer rivayet etmiştir. (Fakat bu hadiste şu ilaveler görülmüştür):

-Peygamber (a.s.) bana; ‘Senin şek ve şüphenden Allah'a sığınırım’ dedi ve şöyle devam etti:

-Bana Allah Teâlâ Kur’an'ı bir harf üzere okumamı emretti, fakat ben; Allah'ım benim ümmetime kolaylık sağla, dedim. Allah Teâlâ ise, iki harf üzere oku, dedi. (Yine ben aynı şeyi tekrarlayınca) Allah Teâlâ, cennetin yedi kapısı olduğu gibi, Kur’an'ı da yedi harf üzere okumamı emretti ve yedi harfın tamamı (Müslümanlar için) şâfîdir, kâfîdir”.26

Hadiste Geçen Ravilerin Kısaca Hayatları

Bu hadis ile birinci hadis arasındaki fark, birinci hadisi Ebu Kürayb, İbn Nümeyr’den, bu hadiste ise, Muhammed b. Fudayl’dan rivayet etmiştir. Diğer raviler aynıdır.

Muhammed b. Fudayl

Muhammed b. Fudayl b. Gazvân b. Cerîr, Ebu Abdirrahman el-Kufî, dokuzuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. H. 195 yılında vefat etmiştir. İbn Fudayl, İsmâil b. Ebî Halid’den hadis rivayet etmiştir. Senedde geçen Ebu Kürayb

24

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXV, 566-570.

25

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 282-283.

26

Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 16; Müslim’de bu rivayet, Ebu Bekir b. Ebî Şeybe ve Muhammed b. Bişr kanalyla zikredilmiştir ki, onlar da sağlam rvilerdirdir. Müslim, “Salat’u’l-Musâfirîn”, 48; Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman ebu Bekir b. Ebî Şeybe, onuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in

büyük öğrencilerindendir. H. 235 yılında vefat etmiştir. Kendisinden Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce hadis rivayet etmişlerdir. Güvenilir, hafız ve tasnif sahibidir. Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XVI, 34-42; İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 2- 4. Muhammed b. Bişr b. el-Ferâfisa b. el-Muhtâr el-Abdî, Ebu

Abdillah el-Kufî dokuzuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. H. 203 yılında vefat etmiştir. Kendisinden Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce hadis rivayet etmişlerdir. Güvenilir, hafız ve sağlamdır. Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXIV, 520- 523; İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 73-74.

(26)

14

öğrencilerindendir ve kendisinden hadis nakletmiştir.27 Kendisinden nakledilen rivayetler

Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Sadûk28 ve arif bir ravidir, fakat şiîlikle itham edilmiştir. Güvenilirdiyenler de olmuştur.29

-4 لﺎﻗ ،ﺐﯾﺮﻛ ﻮﺑأ ﺎﻨﺛﺪﺣ : ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻰﺴﯿﻋ ﻦﺑ ﷲا ﺪﺒﻋ ﻦﻋ ،ﺪﻟﺎﺧ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻞﯿﻋﺎﻤﺳإ ﻦﻋ ،ﻊﯿﻛو ﺎﻨﺛﺪﺣ و ﻢﻜﺤﻟا ﻦﻋ ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑا ﻦﻋ -ﻦﻋ ،ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑا -ﻦﻋ لﺎﻗ ّﻲﺑأ : ﻞﺟر ءﺎﺟ ﻢﺛ ،ﻞﺤﻨﻟا ُتأﺮﻘﻓ ،ُﺖﯿﻠﺼﻓ َﺪﺠﺴﻤﻟا ُﺖﻠﺧد ﺮﺧآ ُﺖﻨﻛ ﺎﻤﻣ ﱡﺪﺷأ ﺐﯾﺬﻜﺘﻟاو ّﻚﺸﻟا ﻦﻣ ﻲﺴﻔﻧ ﻞﺧﺪﻓ ،ﺎﻨِﺗءاﺮﻗ َفﻼِﺧ أﺮﻘﻓ ﺮﺧآ ﻞﺟر ءﺎﺟ ﻢﺛ ،ﻲﺗءاﺮﻗ ﺮﯿﻏ ﻰﻠﻋ ﺎھأﺮﻘﻓ ﺖﻠﻘﻓ ،ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا ﺎﻤﮭﺑ ُﺖﯿﺗﺄﻓ ﺎﻤﮭﯾﺪﯾﺄﺑ ُتﺬﺧﺄﻓ ،ﺔﯿﻠھﺎﺠﻟا ﻲﻓ : ﻘﺘﺳا ،ﷲا لﻮﺳر ﺎﯾ ﻦﯾﺬھ ئﺮ . أﺮﻘﻓ لﺎﻘﻓ ،ﺎﻤھُﺪﺣأ : َﺖﺒﺻأ . لﺎﻘﻓ ،ﺮﺧﻵا أﺮﻘﺘﺳا ﻢﺛ : َﺖﺒﺻأ . ،ﺐﯾﺬﻜﺘﻟاو ّﻚﺸﻟا ﻦﻣ ﺔﯿﻠھﺎﺠﻟا ﻲﻓ نﺎﻛ ﺎﻤﻣ ﱡﺪﺷأ ﻲﺒﻠﻗ ﻞﺧﺪﻓ لﺎﻗو ،يرﺪﺻ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر بﺮﻀﻓ : َنﺎﻄﯿﺸﻟا ﻚﻨﻋ ﺄَﺴْﺧأو ،ّﻚﺸﻟا ﻦﻣ ﷲا كذﺎﻋأ . ﻞﯿﻋﺎﻤﺳإ لﺎﻗ : ﺎًﻗﺮﻋ ُﺖْﻀِﻔﻓ ﻲﺑأ ُﻦﺑا ﮫﻠﻘﯾ ﻢﻟو ﻰﻠﯿﻟ -لﺎﻗ : لﺎﻘﻓ : لﺎﻘﻓ ُﻞﯾﺮﺒﺟ ﻲﻧﺎﺗأ : ﺪﺣاو فﺮﺣ ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا أﺮﻗا . ﺖﻠﻘﻓ : ﻻ ﻲﺘﻣأ نإ ُﻊﯿﻄﺘﺴﺗ . ﻲﻟ لﺎﻘﻓ ،تاﺮﻣ ﻊﺒﺳ لﺎﻗ ﻰﺘﺣ : ﺔﻟﺄﺴﻣ ﺎﮭﺗدِدُر ةدر ﻞﻜﺑ ﻚﻟو ،ٍفﺮﺣأ ﺔﻌﺒﺳ ﻰﻠﻋ أﺮﻗا . لﺎﻗ : ﺎﮭﯿﻓ ّﻲﻟإ َجﺎﺘﺣﺎﻓ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻢﯿھاﺮﺑإ ﻰﺘﺣ ،ﻖﺋﻼﺨﻟا .

Ebu Kürayb > Vekî‘ > İsmâil b. Ebî Hâlid > Abdullah b. İsâ b. Ebî Leylâ -İbn Ebî Leylâ’dan > Hakem > İbn Ebî Leylâ- > ibn Ebî Leylâ > Übeyy b. Ka’b’dan şöyle rivayet etmişlerdir:

-Camiye girip namaza durdum ve namazda, “Nahl” suresini okudum. Sonra biri geldi aynı sureyi benim okuduğumdan daha farklı okudu. Başka biri geldi o da aynı sureyi bizim okuduğumuzdan daha farklı okudu. (bunu görünce) benim içime (aklıma) öyle bir şüphe düştü ki, cahiliye dönemindekinden daha şiddetliydi. Nihayet onları Hz. Peygamber’in yanına getirdim ve ey Allah'ın Rasûlü:

-Bunların okumalarını bir dinler misin? Dedim. Onlardan biri okudu, Hz. Peygamber de:

-Doğru okudun, dedi. Yine benim içimde (aklıma) cahiliye dönemindekinden daha da şiddetli bir şüphe düştü. Hz. Peygamber bunu fark edince benim göğsüme bir vurdu ve şöyle buyurdu:

-Allah Teâlâ seni şüpheden korusun ve şeytanı senden defetsin.

(Ravilerden biri olan) İsmâil ise ‘Beni ter bastı’ cümlesini ilave etmiştir ve Ebu

Leylâ bunu zikretmemiştir.) Übeyy şöyle devam ediyor:

Hz. Peygamber, ‘Cibrîl (a.s.) benim yanıma geldi ve Kur’an'ı bir harf üzere oku’ dedi. Ama ben:

27

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXVI, 293-298.

28

Saduk: Zehebî ve Irakı’ye göre ta’dilin 3.; Sehavî’ye göre 5. mertebesinde bulunan bir ravî hakkında kullanılan bir sîga. Böyle bir ravînin rivayet ettiği hadis yazılır ve araştırılır. Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, Timaş Basım Ticaret ve Sanayi A.Ş., İstanbul 1987, s. 132.

29

(27)

15

-Benim ümmetim bunu yapamaz’ (okuyamaz) dedim. Bunu yedi kez tekrarlayınca en sonunda bana, ‘Yedi harf üzere oku, hem de sana verdiğim her cevapla birlikte, benden isteyeceğin bir dileğin de verilecektir (bir duan kabul edilecektir), dedi. Bunun üzerine ben:

-Onu, Hz. İbrahim'den tut bütün insanların bana muhtaç olan güne bıraktım, buyurdu”.30

Hadiste Geçen Ravilerin Kısaca Hayatları

Bu rivayeti İsmâil b. Ebî Hâlid, İbn Ebî Leylâ’dan iki tarikle rivayet etmiştir ve her iki tarik de muttasıldır. 1- Eb Kürayb > Vekî‘ > İsmâil b. Ebî Hâlid > Abdullah b. İsa b. Ebî Leylâ tariki; 2- Eb Kürayb > Vekî‘ > İsmâil b. Ebî Hâlid > İbn Ebî Leylâ (Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ) > Hakem b. Uteybe el-Kindî tariki. Birinci tarikta Vekî‘ b. el-Cerrâh; ikinci tarikta İbn Ebî Leylâ (Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ) > Hakem b. Uteybe hariç diğer raviler birinci rivayette geçti.

1. Tarik:

Vekî‘ b. el-Cerrâh

Vekî‘ b. el-Cerrâh b. Melih er-Ruâsî, Ebu Süfyân el-Kufî, dokuzuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. Asfehân’da dünyaya gelmiş ve h. 196 veya 197 yılında Mekke yolunda vefat etmiştir.31 Vekî‘, İsmâil b. Ebî Hâlid’den hadis rivayet etmiştir. Senedde geçen Ebu Küreyb onun öğrencilerindendir. Kendisinden nakledilen rivayetler, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir, hafız, abid ve meşhur âlimlerdendir.32

2. Tarik:

İbn Ebî Leylâ (Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ)

Muhammed b. Abdirrahman b. Ebî Leylâ Ansarî, Ebu Abdirrahman Kufî el-Kadî el-Fakih, yedinci tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in büyüklerindendir. H. 148 yılında vefat etmiştir.33 İbn EbÎ Leylâ, Hakem b. Uteybe’den hadis rivayet etmiştir. senedde geçen İsmâil b. Ebî Hâlid öğrencilerindendir ve kendisinden hadis rivayet etmiştir. Ayrıca İbn EbÎ Leylâ’nın rivayetleri, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn

30 Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 16-17. 31 Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXX, 462-484. 32

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 123-131.

33

(28)

16

Mâce’nin eserlerinde de yer almaktadır. İbn Ebî Leylâ sadûk bir ravidir, fakat hıfzı pekiyi değildir.34 Nesâî ise; kuvvetli değildir, demiştir.35

Hakem b. Uteybe el-Kindî

Hakem b. Uteybe el-Kindî, Ebu Muhammed el-Kufî, beşinci tabakadan olup

Tâbiîn’in küçüklerindendir. H. 113 yılında ve ya ondan sonra vefat etmiştir.36

Abdurrahman b. Ebî Leylâ’nın öğrencisidir ve ondan hadis rivayet etmiştir. Hakem b. Uteybe’den nakledilen rivayetler, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Güvenilir, sağlam, fakih, sünnete bağlı olan ve ona

özen gösteren biridir, fakat bazen tedlise başvurmuştur.37

-5 لﺎﻗ ،ﺐﯾﺮﻛ ﻮﺑأ ﺎﻨﺛﺪﺣ : ﷲا ﺪﺒﻋ ﺎﻨﺛﺪﺣ ﻦﻋ ،ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻦﻤﺣﺮﻟا ﺪﺒﻋ ﻦﻋ ،ﻢﻜﺤﻟا ﻦﻋ ،ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑا ﻦﻋ ، ﻦﻋ ،ﱟﻲﺑأ هﻮﺤﻨﺑ ،ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﻲﺒﻨﻟا .

Ebu Kürayb > Abdullah > İbn Ebî Leylâ > Hakem > Abdurrahman b. Ebî Leylâ > Übeyy b. Ka’b Hz.Peygamber (a.s.)’den yukarıdaki rivayete benzer bir rivayet nakletmiştir”.38

Bu rivaytta geçen ravilerle dördüncü rivayttaki raviler aynıdır. Senedde Abdullah ismiyle geçen ravi, Abdullah b. İsâ’dır.

-6 ﻲﻨﺛﺪﺣ لﺎﻗ ،ﻰﻠﻋﻷا ﺪﺒﻋ ﻦﺑ ﺲﻧﻮﯾ : لﺎﻗ ،ﺐھو ﻦﺑا ﺎﻧﺮﺒﺧأ : ،ﺮﻤﻋ ﻦﺑ ﷲا ﺪﯿﺒﻋ ﻦﻋ ،ﺪﻌﺳ ﻦﺑ مﺎﺸھ ﻲﻧﺮﺒﺧأ لﺎﻗ ﮫﻧأ ﺐﻌﻛ ﻦﺑ ّﻲﺑأ ﻦﻋ ،ﻰﻠﯿﻟ ﻲﺑأ ﻦﺑ ﻦﻤﺣﺮﻟا ﺪﺒﻋ ﻦﻋ : ،ﻲﺗءاﺮﻗ ُﻒِﻟﺎﺨﺗ ًةءاﺮﻗ ﻞﺤﻨﻟا ةرﻮﺳ ﻲﻓ أﺮﻘﯾ ﻼﺟر ُﺖﻌﻤﺳ ﷲا لﻮﺳر ﻰﻟإ ﺎﻤﮭﺑ ُﺖﻘﻠﻄﻧﺎﻓ ،ﻚﻟذ ﻒﻟﺎﺨﺗ ًةءاﺮﻗ ﺎھؤﺮﻘﯾ ﺮﺧآ ﺖﻌﻤﺳ ﻢﺛ ﺖﻠﻘﻓ ،ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ : ﺖﻌﻤﺳ ﻲﻧإ ﺎﻤﮭُﺘﻟﺄﺴﻓ ،ﻞﺤﻨﻟا ةرﻮﺳ ﻲﻓ نآﺮﻘﯾ ﻦﯾﺬھ : ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻻﺎﻘﻓ ؟ﺎﻤھأﺮﻗأ ﻦﻣ . ﺖﻠﻘﻓ : ﻰﻟإ ﺎﻤﻜﺑ ﻦﺒھذﻷ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻲﻧأﺮﻗأ ﺎﻣ ﺎﻤﺘﻔﻟﺎﺧ ذإ ،ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر . ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر لﺎﻘﻓ ﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﺎﻤھﺪﺣﻷ ﻢ : أﺮﻗا . لﺎﻘﻓ ،أﺮﻘﻓ : َﺖﻨﺴﺣأ . ﺮﺧﻶﻟ لﺎﻗ ﻢﺛ : أﺮﻗا . لﺎﻘﻓ ،أﺮﻘﻓ : َﺖﻨﺴﺣأ . ّﻲﺑأ لﺎﻗ : ﻲﺴﻔﻧ ﻲﻓ ُتﺪﺟﻮﻓ ﻲﻓ هﺪﯿﺑ بﺮﻀﻓ ،ﻲﮭﺟو ﻲﻓ ﻢﻠﺳو ﮫﯿﻠﻋ ﷲا ﻰﻠﺻ ﷲا لﻮﺳر ﻚﻟذ فﺮﻌﻓ ،ﻲﮭﺟو ّﺮﻤﺣا ﻰﺘﺣ ،نﺎﻄﯿﺸﻟا ﺔﺳﻮﺳو لﺎﻗ ﻢﺛ ،يرﺪﺻ : ﮫﻨﻋ َنﺎﻄﯿﺸﻟا ﺊﺴْﺧأ ّﻢﮭﻠﻟا ! ﻦﻣ ٍتآ ﻲﻧﺎﺗأ ،ّﻲﺑأ ﺎﯾ لﺎﻘﻓ ﻲﺑر : ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا أﺮﻘﺗ نأ كﺮﻣﺄﯾ ﷲا نإ ٍﺪﺣاو ٍفﺮﺣ . ﺖﻠﻘﻓ : ﻲﻨﻋ ﻒﻔﺧ ﱢبر . لﺎﻘﻓ ﺔﯿﻧﺎﺜﻟا ﻲﻧﺎﺗأ ﻢﺛ : ﺪﺣاو فﺮﺣ ﻰﻠﻋ نآﺮﻘﻟا أﺮﻘﺗ نأ كﺮﻣﺄﯾ ﷲا نإ . ﺖﻠﻘﻓ : بر ﻲﺘﻣأ ﻦﻋ ﻒﻔﺧ . ﮫﻠﺜﻣ ﺖﻠﻗو ،ﻚﻟذ ﻞﺜﻣ لﺎﻘﻓ ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا ﻲﻧﺎﺗأ ﻢﺛ . لﺎﻘﻓ ﺔﻌﺑاﺮﻟا ﻲﻧﺎﺗأ ﻢﺛ : َنآﺮﻘﻟا أﺮﻘﺗ نأ كﺮﻣﺄﯾ ﷲا نإ ﻰﻠﻋ ﺔﻟﺄﺴﻣ ةّدَر ﻞﻜﺑ ﻚﻟو ،فﺮﺣأ ﺔﻌﺒﺳ . ﺖﻠﻘﻓ : ﻲﺘﻣﻷ ﺮﻔﻏا بر ﺎﯾ ،ﻲﺘﻣﻷ ﺮﻔﻏا بر ﺎﯾ . مﻮﯾ ﻲﺘﻣﻷ ًﺔﻋﺎﻔﺷ ﺔﺜﻟﺎﺜﻟا ُتﺄﺒﺘﺧاو ﺔﻣﺎﯿﻘﻟا . 34

Seyyi’u’l-Hıfz: 1. Zehebî ve Irakıîye göre cerhin 5., Sehavî’ye göre 6. mertebesinde bulunan bir ravî hakkında kullanılan bir sîga. Böyle bir ravînin rivayet ettiği hadis itibar için alınır. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 138.

35

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IX, 301-303.

36

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, VII, 114-120.

37

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, II, 332-334.

38

(29)

17

Yunus b. Abdila‘lâ > İbn Vehb > Hişâm b. Sa‘d > Übeydullah b. Ömer > Abdurrahman b. Ebî Leylâ > Übeyy b. Ka’b’dan şöyle rivayet etmiştir:

“Nahl” suresini, benim kıraatime mühalif bir kıraatle okuyan bir kişiyi işitmiş oldum, sonra başka birini ondan da farklı okuduğunu işitince hemen onlarla birlikte Hz. Peygamber’in yanına gittim ve şöyle dedim:

-Şu iki kişiyi “Nahl” suresini okuduklarını duydum, size kim böyle okuttu diye sordom. Onlar da, Allah’ın Rasûlü böyle okttu deyince, sizinle beraber Allah’ın Rasûlünün ynına gideceğim dedim. Çünkü siz, Rasûlüllah’ın bana öğrettiklerinden daha farklı okuyorsunuz. Allah’ın Rasûlü:

-Birisine oku! Dedi, okudu, Rasûlüllah da güzel okudun, dedi. Übeyy demiş:

-(Bunu görünce) öyle bir şeytan vesvesesi içime düştü ki, yüzüm bile kıpkırmızı oldu. Hz. Peygamber yüzümde bunu fark edince eliyle göğsüme bir vurdu ve şöyle dua etti:

-Ey Allah’ım! Ondan şeytanı uzaklaştır… Ey Übeyy! Rabbim tarafından bana bir elçi geldi ve Allah Teâlâ Kur’an’ı bir harf üzere okutmanı sana emreder, dedi. Bunun üzerine ben:

- Ya Rabbim! “Benim ümmetime kolaylık sağla”, dedim. İkinci kez geldi ve yine Allah Teâlâ, sana Kur’an’ı bir harf üzere okutmanı emreder, dedi. Ben yine:

-Ya Rabbim! “Benim ümmetime kolaylık sağla”, dedim. Sonra üçüncü kez geldi ve aynı şeyi söyledi, ben de aynı şeyi söyleyince, dördüncü kez gelip, Allah Teâlâ, sana Kur’an’ı yedi harf üzere okutmanı emreder, hem de sana verdiğim her cevapla birlikte, benden isteyeceğin bir dileğin verilecektir (bir duan kabul edilecektir), dedi. Bunun üzerine ben:

-Ya Rabbim! “Benim ümmetimi bağışla”, Ya Rabbim! “Benim ümmetimi bağışla”, diye dua ettim. Üçüncü duamı kıyamet gününde ümmetim için bir şefaat olarak sakladım.”39

Hadiste Geçen Ravilerin Kısaca Hayatları Yunus b. Abdila’lâ

Yunus b. Abdila‘lâ b. Meysere b. Hafs b. Hayyân es-Sadefî, Ebu Musa el-Mısrî, h.

170 yılında doğmuş ve 264 yılında vefat etmiştir.40 Yunus b. Abdila’lâ onuncu tabakadan

olup Etba’u’t-Tâbiîn’in büyüklerindendir. Abdullah b. Vehb’ten hadis rivayet etmiştir.

39

Taberî, Câmiu’l-Beyân, I, 17-18.

40

(30)

18

Kendisinden Müslim, Nesâî ve İbn Mâce hadis rivayet etmişlerdir. Güvenilir41 hadis imamlarından biri, fakih ve müheddistir.42

İbn Vehb

Abdullah b. Vehb b. Müslim el-Kureşi, Ebu Muhammed el-Mısrî el-Fakih, h. 125 yılında doğmuş ve 197 yılında vefat etmiştir.43 İbn Vehb dokuzuncu tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in küçüklerindendir. Hişâm b. Sa‘d’dan hadis rivayet etmiştir. Kendisinden nakledilen rivayetler, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Kendisi güvenilir, hafız, abid ve meşhur âlimlerindendir.44

Hişâm b. Sa‘d

Hişâm b. Sa‘d el-Medenî Ebu Abbâd, yedinci tabakadan olup Etba’u’t-Tâbiîn’in büyüklerindendir. H. 160 yılında ya da daha önce vefat etmiştir. Hişâm b. Sa‘d’ın

hocaları arasında Übeydullah b. Ömer isimli herhangi bir ravi geçmemektedir.45

Kendisinden nakledilen rivayetler, Buhârî (ta‘lik olarak), Müslim, Ebu Dâvûd, Tirmizî,

Nesâî ve İbn Mâce’nin eserlerinde yer almaktadır. Kendisinde vehim bulunan sadûk46 bir

ravidir, fakat şiîlikle itham edilmiştir. Onun rivayeti delil alınmaz ve zayıf diyenler de vardır.47

Übeydullah b. Ömer

Übeydullah b. Ömer b. Hafs b. Âsım b. ‘Amr b. el-Hattâb el-Kureşî, el-Adeviyy el-Ömeriyy Ebu Osman el-Medenî, beşinci tabkadan olup Tâbiîn’in küçüklerindendir. Meşhur yedi fıkıhçılardan biridir. H. 140 ve 150 aralarında Medine’de vefat etmiştir. Übeydullah b. Ömer’in hocaları arasında Abdurrahman b. Ebî Leylâ geçmemektedir. Ayrıca vefat tarihleri arasında yaklaşık 70 sene vardır. Abdurrahman b. Ebî Leylâ’nın h.

83 yılında vefat etmiştir.Fakat bir sonraki rivayette (7 nolu rivayet) Übeydullah b. Ömer

aynı anlamı taşıyan hadisi, Seyyâr ebu’l-Hakem’den rivayet etmiştir ki, Seyyâr

Abdurrahman b. Ebî Leylâ’nın öğrencilerindendir. 48 Übeydullah b. Ömer’den nakledilen

41

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 440-441.

42

Muhaddîs: 1- Rivayet ve dirayet bakımlarından ravî ve mervînin hallerini bilen, hadisi senedi ile rivayet eden kimse; 2- Hadis ilminde üstad-ı kamil mertyebesini bulan kimse; 3- Hadis ve hadis rivayeti ile meşgul olan kimsedir. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 107.

43

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XVI, 277-287.

44

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, VI, 71-74.

45

Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXX, 204-209.

46

Saduk Lehu Evham: Ta’dilin 5. mertebesinde bulunan bir ravî hakkında kullanılan bir sîğa. Böyle bir ravînin rivayet ettiği hadis itibar için alınır. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 132.

47

İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, XI, 39-41.

48

Referanslar

Benzer Belgeler

• Tüm ekstremitenin başlıca rolü fonksiyon için ELİ uygun

"Ehl----i kitaptan, onun yâni İsa i kitaptan, onun yâni İsa i kitaptan, onun yâni İsa i kitaptan, onun yâni İsa ----aleyhisselâm aleyhisselâm

Bu bayramları kutlamak için yaptıkları dâvete icâbet etmek de câiz değildir.Çünkü onların dâvetine icâbet etmek, onları bu konuda teşvik etmek, onları

Bu hadis mütevatir olup, burada konumuz bu hadisin sıhhatini ispatlamak olmadığı için hadisin tariklerini zikretmeyeceğim. Zira sıhhati hakkında bir görüş ayrılığı

Erkeği asıl suçlu gösteren ve sanki kadını düşünüyormuş gibi yapanların asıl amacı, küreselci çeteye karşı omuz omuza direnen kadın ve erkeği birbirine hasım

1- Fatıma radıyallahu anha hadisi: Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem Ali Radıyallahu anh'e buyurdu ki; "Müjdelen ey Ali.. Şüphesiz sen ve seni sevenler

Aşağıdaki şiiri 5 kere okuyup altındaki satırlara yazın ve yazdıktan sonra yazdığınızı okuyun.. ANNEM

Şubat ayında düzenlenmekte olan MİEM eğitim programı aşağıda