T T
-Osmanlı bahçe kültürü, İslâmî inancın yanısıra, Türklerin Orta As ya’dan İstanbul’a uzanan yolculukları boyunca karjılajtıklan farklı kültürler ile İstanbul’da gördükleri köklü Bizans kültürünün bir sentezidir. Handa, Fahri Kaptan’ın bir yağlıboya tablosunda roman tik ve rustik tasarım özellikleri gösteren Yıldız Sarayının bahçesi görülüyor. Altta, Surname-i Vehbi’de yer alan Nahıl’ların görüldüğü minyatürler, dönemin bahçe düzenlemelerinin anlatımı açısından önemli bir referans kaynağıdır. / Ottoman garden culture was a synthesis influenced partly by Islamic beliefs, and partly by the different cultures which the Turks encountered on the way from Central Asia to Asia Minor, including Byzantine culture in Istanbul. Right is an oil painting by Fahri Kaptan of Yıldız Palace gardens, showing their romantic and rustic design. Belove, miniatures from Surname-i Vehbi are a useful source of information about Ottoman gardens in past centuries.
Selçuklular dönemine kadar göçebe bir toplum olarak yaşam süren Türklerde sınırları belli bir bahçe fikrinin görüldüğünü söylemek mümkün değilken, Osmanlı döneminden itibaren yerle şik düzenin getirdiği yeni yaklaşımların top lumsal yaşamda yer bulduğu görülmektedir. Osmanlı dönemi aynı zamanda İslam inancının etkilerinin toplumsal yaşamda da güçlenerek hissedildiği bir dönemdir. Bu bağlamda, Os- manlı bahçe anlayışının, dünyadaki herşeyin Tanrının yansıması olarak gören, insanın hem kendini hem de doğadaki diğer canlıları
sev-Until the Seljuk empire arose in the 11th centu ry the Turks were a nomadic people a n d can not have had gardens in the true sense. But once they had adopted a settled existence life changed in many ways, and in Ottoman times we fin d gardens appearing. The Ottoman peri
od, which began in the late 13th century, was
also a time when the Islamic fa ith began to influence social life more extensively. The con- cept o f the Ottoman garden was influenced partly by Islamic belief which saw everything
Ottoman Palace Gardens
| , f
Osmanh saray yapıları içinde en erken tarihli olanı Topkapı Sarayı’nın dört avludan oluşan saray bahçelerinin ilk üçü, toprak yolları, gölge veren ağaçların yarattığı kuytu alanları ve çeşmeleri ile tümüyle Türk bahçelerinin tasarım özelliklerini taşımaktadır. /The first three courts at Topkapı Palace, the earliest Ottoman palace which is still standing, have the paths, clumps of trees casting deep shade, and fountains typical of Turkish gardens.
mesi fikrini dayanan İslâ mî inancın yanısıra, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya ve İstanbul’a kadar uzanan serüvenleri sırasında karşılaştıkları farklı kültürler ile İstan bul’da gördükleri köklü Bizans kültürünün etkile ri doğrultusunda şekil lendiği söylenebilir. Doğu kültürünün ilk du rağı olan İstanbul kenti; AvrupalIları etkilerken onlardan etkilenmekten korunamamıştır. Barok, Rokoko, Neo-Klasik üs lup anlayışları ile 19- yüzyıl sonunda yoğun şekilde görülen Art-No- uveau stilinin örnekleri
nin bulunduğu mimari yapıların yanında, bahçe tasarımında da bu anlayışların örnekleri belirmeye başlandı.
18. yüzyıl başlarında Fransa’ya gönderilen Yirmi- sekiz Mehmet Çelebi’nin Versailles Sarayı’nın bah çelerinden etkilenmesi ve seyahati ile ilgili olarak yazdığı anılarında uzun uzun yer alan bahçe be timlemeleri, İstanbul’da Fransız etkili bahçe tasa rımlarının görülmeye başlanmasına neden olmuş tur. İstanbul’daki Barok bahçe düzenlemeleri Fransa’daki örneklerinden farklı olarak Türk bah çe geleneği içinde erimiş, farklı bir ifade biçimi bulmuştur. Lale Devri’nin ilk önemli mimari ve çevre düzenlemesi olarak bilinen Kağıthane-Sada- bad, küçük bir kentsel tasarım olarak
Istanbul’da-based on the idea o f love fo r both o n e ’s fe llo w h u m a n beings a nd all other living things, and also by the dif fe r e n t cultures which the
Turks had encountered in the course o f their migra tion fro m Central Asia to A n a to lia , in c lu d in g the B y za n tin e s fo llo w in g the conquest o f Istanbul.
The city o f Ista n b u l was where the Orient began, but was also in later centuries stro n g ly in flu e n c e d by Europe. Baroque, rococo, neo-classical and, towards the end o f the 19th century, art nouveau influenced not only architecture but ga r dens.
When Yirmisekiz Mehmet Çelebi was sent as envoy to France in the early 18th century he was so imp ressed by the gardens o f Versailles that he wrote long descriptions o f French gardens, a n d these influenced Turkish gardens in Istanbul. The earli est illustration o f this during the Tulip Era (1703- 1730) was the gardens o f the royal summer palace o f Sadabad at Kağıthane. Yet the use o f Persian names fo r all the landscaping elements also indi cates an Oriental influence from Iran, as well as the traditional European approach to landscape design, which can be traced back to the Romans.
While Topkapı Palace was a com plex entirely along eastern lines, the palace a n d gardens o f Sadabad were largely European in inspiration,
ki ilk uygulama dır. Sadabad’da kullanılan peyzaj öğelerinin tümü nün Farsça adlan dırılmış olması ise bahçe geleneğin de İran kaynaklı Doğu etkisini gös term ektedir. Bu etkinin yanısıra, çevre ölçeğinde bir tasarım olarak düşünülmesi kökü
Roma’ya kadar
uzanan geleneksel bir Avrupalı yakla şımın da sözkonu- su olduğunu his settirir. Topkapı Sarayı gibi Doğu anlayışı ile kurgu lanmış bir saray
kompleksinde yaşarken, Sadabad’da inşa edilen bu Avrupalı saray yapıları ve bahçe düzenlemele rinin aynı dönemde görülmesi açısından önemli dir. Surname-i Vehbi’de yer alan Nahıl’ların görül düğü minyatürler dönemin mimari yapılarındaki üslup özelliklerini ve bahçe düzenlemelerinin an latımı açısından önemli referans kaynaklarından birini oluşturmaktadır.
İstanbul’da 18 ve 19. yüzyıla ait bahçe tasarımları na ait örnekler tarihi miras olarak korunabilmiş saray ve kasır bahçeleri ile sınırlı kalmaktadır. Os manlI saray yapıları içinde en erken tarihli olanı Topkapı Sarayı’nm dört avludan oluşan saray bahçelerinin ilk üçü ana akstan ışınsal olarak da ğılan toprak yolları, gölge veren ağaçların yarattı ğı kuytu alanlar, çeşmeler ve sınırlandırılmamış çimler ile tümüyle Türk bahçelerinin tasarım özel liklerini taşımaktadır. Dördüncü avlu içinde yer alan Havuzlu Taşlık bölümündeki İslam etkili fıs kiyeli havuz düzenlemesi ile Lala Bahçesi, Şimşir- lik Bahçesi ve içindeki aslan heykellerinden dola yı Aslanlı Bahçe olarak adlandırılan bölümlerde ise Avrupa bahçelerinin etkisiyle formel düzen lenmiş alanları görmek mümkündür. 18. yüzyıl ortalarına tarihlenen III. Osman asma bahçeleri Babil’in asma bahçelerine verdiği referansla Doğu kökenli bir başka düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Gülhane Parkı ise; her dönemde sa rayın ihtiyaçlarının karşılandığı fonksiyonelliği ve aynı zamanda da koru özelliği ile ön plana çık maktadır. Bu düşünce aynı zamanda, İlkçağ Astır ve İran uygarlıklarından Bizans’a kadar gelen av
a n d it is interest in g to f i n d the two e x is tin g s i m u l t a n e o u s l y .
M in ia tu r e s in
Surnam e-i Vehbi are a v a lu a b le source o f in fo r
m a tio n a b o u t
architectural style and garden land sc a p in g o f the period.
The only su rviv ing exam ples o f 18th a n d 19th centu ry gardens in Is ta n b u l are those o f royal palaces. The ear
liest is the g a r dens o f Topkapi
P alace, w hose
inner gardens are divided into fo u r courts, the first three arranged along a m ain axis fro m which paths branch off radially. Trees to provide shade, fountains, a n d lawns without any strict bound aries are typical features o f traditional Turkish gardens. In the fourth court the paved terrace and pool with its jet fountain reflect Islamic influence,
while the §im§irlik Garden a n d the Garden o f Lions (so-called after the statues o f lions here) con tain formally arranged areas clearly influenced by European gardens.
The hanging gardens o f Osman III dating from the mid-18th century are eastern in concept, as evi dent from. the reference in the name to the hang ing gardens o f Babylon. Gulhane Park on the north side o f Topkapi Palace was originally part o f the outer gardens o f the palace, a nd derives from the tradition o f the royal hunting park, which goes back to the Assyrians, ancient Persians a n d the B yzantines. The palace gardens were not ju s t recreational but included orchards and vegetable gardens, an example o f the fu n c tio n a l garden concept seen in ancient Egyptian civilisation and carried through to the monastery gardens o f medi aeval times. This concept is parallelled by the idea o f the Islamic Garden o f Paradise in which fru it trees are depicted together ivith ornamental flower gardens.
Dolmabahge Palace built in the mid-19th century displays substantial European injluence in its architecture a n d gardens. It was designed by Garabet Balyan, one o f the most influential
archi-... asp;
Son İstanbul saray örneği olan Beylerbeyi Sarayı, Sarkis ve Agop Balyan tarafından, bahçe düzenlemesi ise Dolmabahçe Sarayı bahçesinin düzenlemesini de yapan Alman Sester, MUnika ve Vansel tarafından yapılmıştır. / The gardens of Beylerbeyi Palace, the last to be built in Istanbul, were designed by three Germans, Sester, MUnika and Vansel, who had also designed the gardens of Dolmabahçe Palace.
parkı geleneğinin bir uzantısı durumundadır. Meyve ve sebze bahçelerinin varlığı, İlkçağ Mısır uygarlığından, Ortaçağ Manastır bahçelerine ka dar uzanan fonksiyonel bahçe anlayışının devamı niteliğindedir. Bu yaklaşım İslam inancındaki Cennet Bahçesi’nin meyve veren ağaçlarının se yirlik çiçek bahçeleriyle birlikte betimlenmesiyle de paralellik göstermektedir.
19- yüzyılda Avrupa etkili mimari konsepti ve bahçe düzenlemeleriyle dikkati çeken Dolmabah- çe Sarayı, bu yüzyılın en önemli mimarlarından Garabet Balyan tarafından Neo-Klasik ve Barok üslup anlayışlarının karışımıyla inşa edilmiş, bah çe düzenlemeleri ise Alman Sester ile yardımcıları Fritz Vansel ve Koch Münika tarafından yapılmış tır. Sarayın Selamlık bölümündeki bahçe, tam or tasında yer alan havuzun etrafın
da gelişen kurgusuyla Avrupa tar zı açık bahçe kimliği taşımakta dır. Sarayın Harem ve Veliaht Da iresi bölümünde kalan bahçeler de aynı düzenleme prensiplerine göre tasarlanmıştır. Kuşluk bah çesi, A vrupa’daki naturalistik bahçelere benzemekle birlikte sebze yetiştirilen alanların varlı ğıyla fonksiyonel, hayvan yetişti rilen bölümü ile Doğu ve gölge veren ağaç gruplarıyla kuytu alanların oluşturulması şeklinde Türk bahçesinin ifadesini yansıt maktadır. Sarayın resmi daire bö lümünde bulunan Camlı Köşk, Art-Nouveau aydınlatma eleman ları ve üç cephesinin cam oluşuy la bir Avrupalı kış bahçesi yakla şımını sergilemektedir.
Sarayın bahçe tasarımlarında yerli bitki ve ağaçların yanısıra farklı
tects o f the century, in a mixture o f neo
c la ssica l a n d
baroque style, while the g a rd e n s were d e sig n e d by the German Sester a n d his assistants F ritz V ansel a n d Koch Münika. The garden at the western end is a characteristically E uropean gard en, d e sig n e d w ith an open plan around a pool as the central fe a tu r e . The g a rd e n s o f the H arem a n d Apartments o f the Heir Apparent are similar in style. However the Aviary Garden, while possessing some o f the naturalistic features o f European gar dens is also oriental in character, with its fu n c tional areas fo r growing vegetables and caring fo r birds, a n d its areas o f thick shade provided by groups o f trees. The Camlı Köşk is a glazed conser
vatory or winter garden very much in European style and lit by colourful art nouveau torchères.
As well as native species, trees a n d plants from
other countries were extensively planted. Yıldız Palace outer gardens, which were in the form o f a romantic and rustic park stretching from the shore up the hill are a good example o f the way form al gardens were making way fo r more natural
gar-19. yüzyılda Avrupa etkili mimari konsepti ve bahçe düzenlemeleriyle dikkati çeken Dolmabahçe Sarayı, Garabet Balyan tarafından Neo-Klasik ve Barok üslup anlayışlarının karışımıyla inşa edilmiş tir. Sarayın Selamlık, Harem ve Veliaht Dairesi bölümündeki bahçeler Avrupa tarzı açık bahçe kim liği taşımaktadır. Kuşluk bahçesi ise geleneksel Türk bahçesinin özelliklerini yansıtmaktadır. Dolmabahçe Palace built in the mid-19th century displays substantial European influence, and was designed by Garabet Balyan in a mixture of neo-classical and baroque style. While the main gar dens are characteristically European, designed with an open plan, the Aviary Garden resembles traditional Turkish gardens in several respects.
coğrafyalara ait yabancı bit kilerin de yer aldığı görül mektedir. Sahil şeridinden başlayarak tepelere doğru gelişen park bahçe tasarımı nın bir örneği olan Yıldız Sarayı bahçeleri romantik ve rustik tasarım özellikle riyle formel bahçelerin gi derek doğala dönüşmesinin güzel bir örneğidir. Park içinde görülen formel dü zenli küçük bahçeler, köşk lere bitişik alanlarla sınırlı dır. Sarayın Hasbahçesi’nde yer alan Hamid Havuzu içinde oluşturulan ve kara ya küçük köprülerle bağlı ada, üzerindeki küçük Art- Nouveau köşkler, çeşmeler, çeşitli hayvanların yaşadığı kafesler ve kameriyeler ile naturalistik Ingiliz bahçele
rinin özelliklerini taşımaktadır. Farklı yerlerden getirilmiş ağaç ve bitkilerin bulunduğu iki büyük kış bahçesinin oluşu, Kew Gardens örneğinin Os manlI Sarayı’ndaki küçük ölçekli uygulamasıdır. Sarayın yapıları arasında bulunan Rokoko beze meli Neo-Barok Limonluk binası ve içinde yer alan Art-Nouveau çeşme düzenlemesi Italyan mi mar Raimondo D’Aronco tarafından yapılmıştır. Mimar Sarkis Balyan ve kardeşleri tarafından ya pılan, park içindeki diğer saray yapıları, Çadır Köşkü, Malta Köşkü ve Şale Köşkü, Osmanlı Otağ-ı Hümayunlarının 19- yüzyıldaki ifadesidir. Yıldız Saray yapılarından Şale Köşkii’nün ikinci bölümü Sarkis Balyan tarafından, üçüncü bölümü ile bahçesinin düzenlemesi ise yine Raimondo D’Aronco tarafından yapılmıştır.
19- yüzyılın sonlarında Mimar Sarkis Balyan tara fından yapılan Çırağan Sarayı’nın mimari planında diğer çağdaşlarından farklı olarak Türk ev gelene ğine bağlı kalınmıştır. Formel bahçelerin vazgeçil mez çiçek tarhları ile döneminin diğer saray bah çesi örneklerinde olduğu gibi informel bahçelerin büyük boyutlu gölet havalı havuzları Çırağan Sa ray Bahçesi’nde de görülmekteydi. Saray, ilk yılla rında varlığından bahsedilen ve Billur Köşk ola rak adlandırılan Limonluk ve Yıldız Sarayı’na ka dar uzanan geniş ormanlık alanı, düzenli çiçek tarhlarıyla ve naturalistik tarzıyla çağdaşlarında ol duğu gibi eklektik özellik göstermekteydi.
Son İstanbul saray örneği olan Beylerbeyi Sarayı Sarkis ve Agop Balyan tarafından, bahçe düzenle mesi ise Dolmabahçe Sarayı bahçesi gibi Alman
dens. Here there are two large winter gardens fo r growing exotic trees and plants which would oth erwise not survive the cold winters, a n d these could be regarded as smaller versions o f Britain’s Kew Gardens. In the sultan’s private garden at the top o f the hill is an artificial lake with an island linked to the banks by small bridges on which are tiny art nouveau pavilions, fountains, and bowers characteristic o f naturalistic English gardens. There were also cages a n d pens here in which diverse animals were kept.
The neo-baroque conservatory at Yıldız Palace a n d the art nouvea u fo u n ta in inside it were desig n ed by the Ita lia n a rch itect R a im o n d o d ’Aronco. The Çadır Köşk and Malta Köşk in the p a rk were designed by the O ttoman architect Sarkis Balyan and his brothers, and are the 19th century equivalent o f the Ottoman royal pavilion tents. Şale Köşk, the building containing the state apartments o f the palace, was built in three sec tions, the second by Sarkis Balyan and the third, together with its gardens, by Raimondo d ’Aronco. Çırağan Palace, designed at the end o f the 19th cen tu ry by Sarkis Balyan, differs fr o m other palaces o f the period in reflecting the Turkish ver
nacular tradition. Its gardens included beds o f flowers in the form al garden tradition hut artifi
cial lakes along inform al lines as in the other palace gardens. There was a conservatory known as the Billur Köşk (Crystal Pavilion) a n d behind the palace a large wooded park, stretching up to meet the gardens o f Yıldız Palace, a n d
charac-OsmanlIların Otağ-ı Hümayun düşüncesinin 19. yüzyıldaki ifade biçimi sayılabilecek, ikinci derece saray yapıları olan kasırlar, daha ziyade or manlık alanların içinde, formel bahçelerin etkilerinden uzak, natural ve Türk bahçesi kimliğine uygun jekilde biçimlenmelerdir. / The kasırs or summer palaces of Istanbul, which may be regarded as the 19th century equivalent of the royal pavilion tent, were set in wooded parks. Their gardens were informal and naturalistic in style like traditional Turkish gardens.
Sester, Münika ve Vansel tarafından yapılmıştır. Saray yapısı mimari konsept açısından Neo-Klasik ve Barok üslup özellikleri taşımaktadır. Bahçeler genel konumu ve ayrıntıları ile İtalyan Rönesan- sı’na yakın bir İstanbul örneğidir. Dört set üzerin de tasarlanmış arka bahçeler ve Selamlık bahçe sindeki havuza göre simetrik düzeniyle formel Batı bahçesi özellikleri göstermektedir. Heykel ve tarh düzenlemeleriyle; havuz, parmaklık, patika lar, merdivenler, aydınlatma elemanları gibi bah çe öğeleriyle Avrupa’daki örneklerinden farklı de ğildir. Gölge veren ağaçların oluşturduğu gruplar ise Türk bahçesinin kuytu alanların aranması kay gısını yansıtır. Setlerin ve merdivenlerin Neo-Kla sik biçimlerine karşın bakışımsız planı, rampalar gibi özellikleriyle İstanbul’un eklektik bahçeleri nin bir örneğini teşkil eder.
Bu arada, Osmanlıların Otağ-ı Hümayun düşün cesinin 19. yüzyıldaki ifade biçimi sayılabilecek, ikinci derece saray yapıları olan kasırlar ancak ay rı bir yazının konusu olabilir.
Sonuç olarak, Osmanlı bahçelerinin tasarım prog ramlarında görülen Batı bahçe düzenlemelerinin etkileri yanında İstanbul’daki bütün saray ve kasır bahçelerinde Türk bahçesi kimliğinden hiç vaz-
geçilmemiştir. •
* Özlem Salman Günalp, KKTC Gime Amerikan Üniver sitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim görevlisi.
terised by an eclectic m ixture o f regular flow er beds and naturalistic landscaping.
Beylerbeyi Palace was designed by Sarkis and Agop Balyan, and its gardens, like those o f Dolmabahge Palace, by the G erm ans Sester, M iinika a n d Vansel. The palace building is neo-classical and baroque in style, but in both layout and detail the gardens have more affinity to Italian renaissance style. The gardens rise in fo u r terraces behind the palace with a rectangular artificial lake typical of form al western gardens on one terrace. The statu
ary a nd flow er beds, pool, railings, paths, steps, lamps and other garden features are no different fro m their equivalents in Europe. However, the clumps o f trees to provide shade belong to the tradi tional Turkish garden. With its terraces and flights o f steps having neo-classical forms, and asymmet ric plan a n d ramps, this is another example o f Istanbul’s eclectic gardens.
The kasirs or summer palaces o f Istanbul, which like the pavilions may be regarded as the 19th cen tury equivalent o f the royal pavilion tent, are a sub ject which must be left fo r another article. We may
conclude by saying that Ottoman gardens generally
combined Turkish and western aspects. •
* Özlem Salman Günalp is a lecturer at the Department o f
Architecture a n d Design at Gime in the Turkish Republic o f Northern Cyprus.
8 2
S K Y L IF E M A R T M A R C H 2 0 0 0
Kişisel Arşivlerde Istanbul Belleği Taha Toros Arşivi