• Sonuç bulunamadı

On yıl önce bir şair...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "On yıl önce bir şair..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

U N Y IL O N C E

RİR SAİR

E v e t

1311ı»

O K T A Y A K B A L

H a y ı r

■ ' '1

'

F

aşist İspanya, Komünist Partisi üyesi Picasso'yu bugün «B ü­ yük İspanyol ressamı» diye benimsemiştir. Barselona'da bir Picasso Müzesi açılmıştır. Büyük İspanyol Ressamı Pieasso’- nun yıllar y ılı yurdundan uzakta yaşaması, Fıanko rejim inin yıkılması için elinden geleni yapması, hattâ Fransız Komünist Partisine üye olması, hiç biri hiç biri Picasso’nun «İspanyol» o l­ masını önleyemezdi. Zaten böyle bir şeyi de kimse düşünemez, di. B ir ulus yetiştirdiği büyük sanatçılarla, bilginlerle gurur du­ yar, duymalıdır. H ayır o bizden değildir, istediğince «Büyük» ol­ sun, bize ne, diyemezsiniz. Madem ki Picasso İspanyoldu, öm ­ rünün elli yılını Paris’te geçirse de îspanyolluğundan kurtula­ maz, kurtulmak da istemez, ulusu da onu İspanyolluktan çıka­ rıp atamaz, böyle bir şeyi İspanyolun en faşisti, en antikomü- nisti bile istemez...

Bugün Nazım Hikmet’in ölüm"< günüdür. On y ıl geçti ölü .

miinden bu yana. 3 Haziran 1963’te odasının kapısını açarken bir sabah, yığıldı kaldı oracığa. Altm ış bir yaşındaydı. Gene bir 3 Haziran günü doğmuştu. Paşa torunu olarak... Binbir serü­ venle dolu bir yaşam geçirdi. «Otobiyografi» adlı şiirinde ken­ dini şöyle tanımlar: «K im i insan otların kimi insan balıkların çe- şitini bilir, ben ayrılıkların. - kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin.»

B ir insanın yaşamında görüp duyabileceği herşeyi tatmış­ tır o. Acılar, sevinçler, korkular, umutlar, duruşmalar, aflar, aç­ lıklar, hastalıklar, seviler seviler, kadınlar... «Bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim » der sonunda da... İnsanca yaşamak... Bu görüşe göre değişir, ama inandığı bir ülkü uğruna harcarsa kişi bütün yaşamını, kendini o inanca verirse, tüm, o inanç, o ülkü ne olursa olsun bir «in . sanlık» gücü, bir «insanlık» örneği vermiş sayılmalıdır. İkide bir yol, fikir, inanç değiştirenler, eldiven giyer gibi kişi­ liğini çıkar kılıflarına sokanlar çağında belirli bir düşün, bir ülkü adına kendini acılara, gurbetlere, özlemlere mahkûm eden bir şaire ancak saygı duyulur.

Nazım Hikmet’in ölümünün onuncu yılındayız. Bugün onun ölüm günü. Şimdi bir yığın şeyi hatırlayacaksınız. K im i­ niz üzülerek, kiminiz kızarak, kiminiz duygulanarak... N iye böyle yaptı, niye hurdan gitti, niye komünist oldu, niye öte­ ki şairlerimizin ortak serüvenine uymadı? Daha böyle sorular... Olmadı, yapmadı, ayrı bir yol tuttu, çekti acılarını tek başı­ na. Baksanıza «Ben özlemlerin adını ezbere bilirim » demiş. Okursanız son yıllarda yazdığı şiirleri yurt özleminin, Türk in ­ sanından koparılmış olmanın zehir acılığını tadarsınız alabil­ diğine. O, oradaydı, ama şiirleriyle aramızdaydı, buradaydı: «Ben bir çınar ağacıyım Gülhane Parkında _ Ne sen bunun farkmdasın ne polis farkında» diyecek kadar bu kentin, bu yurdun bir parçası gibi duyuyordu kendini...

Kim ne derse desin Nazun Hikmet bir Türk şairidir. Dize- leriyle Türktür. duyarlığıyla Türktür, halkımıza karşı duydu­ ğu sevgisiyle Türktür. Bütün dünya onu en büyük bir Türk şairi saymaktadır, siz ne derseniz deyin.. İstediğiniz kadar ha­ y ır deseniz de Fransızm, Almanın, Italyanın, Amerikalının, In- gilizin, Rusun, Japonun vb. gözünde Nazım Hikmet «Türk şa- iri»dir. B iz onu Türk saymasak da Nazım Türklüğünü yitirmez. Zaman geçer, yaşam öykülerinin ayrıntıları unutulur, kalın çizgileri kalır bir yaşamın, bir de o ölümsüz dizeler... O zaman gelecek kuşaklar şaşarlar, bizden öncekiler birtakım önyargı­ lar, yanlış düşünüşlerle onu niye Türk şairi saymamışlar? der, ayıplarlar önceki kuşakları.

Fransa'da kocaman iki kitabı basıldı yakınlarda. B iri Mek­ tuplar ı, biri Ş iirleri. K im b ilir öteki ülkelerde daha neleri çık­ m ıştır, çıkacaktır! Y a biz, ya biz ne yapıyoruz bu alanda, ne düşünüyoruz? Daha karar bile verem edik. Gerçi kitapları sa­ tılıy o r açıkça, onları okumak suç olmaktan çıktı, ama gene de Anadolu'nun orasında burasında bir kuşku üzerine evi aranıp N azım ’ın b ir kitabı bulununca kişilerin başı derde giriyor. Evet kitapları çıkıyor, sanki lütfediyoruz, görmezlikten getiriyoruz, b ir zamanların yersiz bağnazlığı az çok ortadan kalktı. Ama ne radyolarda, ne T V ’de adı geçer, ne de büyük stirümlü ga­ zetelerde. Politikacıların büyük çoğunluğu ancak yerm ek için sözünü eder. Bazı edebiyat tarihçileri, bazı yazarlar onu unun turmaya, kötülemeye çalışırlar durmadan.

Neyse, ne olmuşsa geçmişin yapraklarında kalm ıştır artık. H aklılık, haksızlık, doğruluk, eğrilik, hepsi. Çekmiş gitmiş bu dünyadan N azım . Büyük bir şairimiz. Türk'ü yazmış, Tü rk’ü anlatmış b ir sanatçımız... Varsa yoksa Türk halkı. Türk insanı demiş biri... Ortada bütün yapıtları, insan sevgisiyle, yu rt sevgisiyle dolup taşıyor hepsi... On yıl da geçmiş aradan. Y etm ez mi bu kadar ayrılık? Türk şiirinin büyük bir ustasın­ dan ayırm ak ulusunu, halkını daha yıllar yılı? N erdevse suç saymak onun şiirlerini okumayı, sevmeyi? N azım ’ı övenlerin yakasına yapışmayı... E vet. N azım H ikm et büyük bir şairimiz­ dir, bizim dir, dizeleriyle dünyanın malı olmuş, çağımızın en güçlü birkaç şairinden biridir, onunla, onun şiirleriyle gurur duyuyoruz, benimsiyoruz, bizim sayıyoruz demek güç mü, yan lış mı? anlayamıyorum .

İstesek de istemesek de büyük bir Türk şairidir o. Faşist Ispanya'nın Picasso’ya gösterdiği saygıyı, sevgiyi Demokrat Türkiye N azım ’dan esirgeyemez. ölümünden on yıl sonra '»çup gider yasam kavgaları, serüvenleri, dizeleri kalır büyük bir şairin... Ulusunun yüreğinde yaşar onlar o ulus yaşadıkça. Bü­ yük şairler yetiştiren bir ulus da ölm ez h i' bir zaman... ölü miinden on y ıl geçti işte, 3 Haziran 1973'teyiz, kimse anmaya cak onu, radyolarda şiirleri okunmayacak, belki gazetem de adı geçecek, kötülemek, yerm ek için, o kadar! Ama şiirsever b ir tek genç açıp okursa dizelerini, yaşıyordur o, yasayacaktır Y aşıyor da, dediği gibi: «B ir çınar ağacıyım Gülhane Parkın da -Ne sen farkmdasın bunun ne polis farkında...»

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kültür Bakanlığı İslam klasikleri diye bir yığın abuk subuk kitap yayınlayacağına, Aziz Yardımlı gibi Selahat- tin Hilav gibi, hem bildikleri yabancı dillere hem de

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

Nâzım 10 Eylül 1959'da Rusça kaleme aldığı vasiyetnamesinde, en değerli mirası olan eserlerinin telif hakkının üçte ikisini karım Münevver ve oğlum Mehmet'e diyerek

Bu konu üzerinde çalışan araştırıcılar tulareminin ülkemizde özellikle kırsal alanlarda bir sağlık soru- nu olmaya devam ettiğini, vakaların artmasının ba- zı

Elde edilen bulgulara göre kültürel farklılıkların yönetimi konusunda IKEA dünya genelinde ve Türkiye’de global liderlik, çok kültürlü ekipler, örgütsel

yüzyılın başına kadar olan sürede Galata’nın yangınlara bağlı olarak geçirdiği fiziksel ve sosyal doku değişimleri üzerinde durulmuş ve bu değişimler sonucunda

Toplantıda söz alan Alman Sosyalist Par­ lamenter Fellermaier, Boran'ı TBMM üyesi olduğu zamanlardan tanıdığım belirterek, kendisini, &#34;Türk politikasında önemli