T T - ^OU‘
KOY ENSTİTÜLERİNİN 27. YILI
’
. J ”
“
Vur olııiiinın şartı: Miisııet İlim
Ord. Prof. H. V. VEUDEDEOĞLU
K
om ünist em peryalizm ine olduğu k a d a r k a p ita list em p ery alizm in e k arşı da diren m enin ve bağım sız m ille t k a lm a nın te k yolu, b u n la rd a n b irin e, ya da ö tekine k ay ıtsız ve ş a r t sız sırtım ızı dayayıp h alk ı b u g ü n k ü u y k u ve ceh alet d üzenin de ve y o k su llu k içinde b ırak m ak değil, ona önce T ü rk , sonra in san old u ğ u n u aşıla m a k ; A n ay a sam ıza göre sosyal ad a le ti b ir an önce k u ra r a k onu in lerd en , h ay v a n ı ile b ir lik te y a ttığ ı ah ırd an , çıra v eya içyağı ışığından hiç * an lam ad ığ ı b ir dilde dua ve â- y e t ezberciliğinden, kısacası m ad d i v e m an ev i y o k su llu k ve k a ra n lık ta n k u rta rıp insanca y a şa m ak düzeyine g e tirm e k lâzım dır. Bu ise m ü sb et b ilim lere dayanan lâ y ık ö ğ retim le o lu r. O zam an din, b u g ü n k ü m u taassıp m u k ad - d esatçılık şekilciliğinden k u r tu la ra k , bilg ili in s a n la rın v icd an ın da k u ts a l y e rin i a lır ve kişiyi d ah a ah lâk lı olm ağa, d aha iyiye, d ah a güzele d ah a ile riy e doğru ite n gerçek g örevini y erin e ge tirir.B
un a k a rşılık ce h a le t m ında din yozlaşır. Y alo rta nız din değil, sa n a t adına, f ik ir v e b ilim ad ın a Ve varsa hepsi y o zlaşır. Ç ünkü böyle b ir o rta m d a b ü tü n d eğ er y a rg ıla rı ve insanla* yozlaşır. Böyle in s a n la r dan k u ru lu to p lu m la r ise k o lay ca b aşk a to p lu m la n n kucağına düşer.İş te (m ille tle rin inkırazı, b a t m ası) d e n ilen oluş, b ir h alk ın böyle y o zlaşarak d iğ e r m ille tle r a ra s ın d a yaşam a gücünü k ay b e dip erim esi sonunda m eydana ge len yok olm a, ta r ih te n silinm e o- lu ş u d u r.
B irinci D ünya S avaşı sonunda bu oluşun eşiğine k a d a r gelm iş tik . T ü rk m ille tin in ru h u n d a giz li d u ra n d eğ erleri çeşitli h arp m ey d a n la rın d a b izzat görm üş ve ta k d ir etm iş o lan A ta tü r k ’ün de h ası bu gizli d e ğ e r ve k u d re tle ri h a re k e te g eçird i v e k u rtu ld u k . F a k a t henüz ce h a le tte n k u r tu la m adık.
Köye gelen aydınlık
H :
I
er m e m lek ettek i cahil k it le gibi, T ü rk köylüsü de m u haiazacı, gelenekçidir. F a k a t T ü rk k öylüsünün kafası ay d ın lan ın ca, d aha henüz o k u l sıra la rın d a bile n asıl ileriy e ve iy iy e yöneldiğini y ak ın d an a n la m ak için K öy E n s titü le ri D erg i le rin d e k i incelem eleri, anı, m a k a le v e ş iirle ri o k u m ak g e re k ir. B ir örnek v erm ek için, b u D er ginin Ocak 1945 ta r ih li 1 inci sa yısının 121 in ci sah ifesin d en şu m anzum eyi a k ta rıy o ru m . A ltın d a cK ep irtep e K öy E n s titü s ü ö ğ ren cilerin d en îly a s ö z c a n im zası v a r d ır :
K E P ÎR T E P E D E SU VE IŞ IK B ir avuç in san d ık b ild ik h u y u n u ,
K alb in d en k an değil su akan K ep ir! B ağ rın d a b u ld u ğ u n serin suyunu H asretin ta d ıy la iç de k an K ep ir! Y eşille işledik, süsledik seni, Yine sende b u ld u k özlediğini, Işığın çiçekten bin dem etini T akın p ırıl p ırıl p a rla , yan K ep ir! H e r gece ış ık la r konca giil san a; S u la rın çağlaya, için n u rla n a ; A t gam ı, k a sv e ti a rtık b ir yana C oşkun se lle r gibi çağla, yan
K ep ir! G ö rü lü y o rk i b ir köy en stitü sü , L üleburgaz y a k ın ın d a k i K ep irte- pe b o zk ırın a y ep y en i, ta p ta z e b ir h a y a t g e tirm iş; orasını sade m ad dî aydınlığa değil k afa ay d ın lığ ı na, ru h heyecanına k a v u ştu rm u ş ve b ir köy çocuğuna, y u k a n k i güzel m anzum eyi yazm a k u d re ti ni k a z a n d ırm ıştır.
B
ir ö rn ek d aha v erelim : K öy E n s titü le ri dergisinin 3 ü n cü sayısının 401 in ci sa- h ifesin d e A rifiy e K öy E n stitü s ü ö ğ ren cilerin d en M ustafa K ara im zalı ve (A rifiy e K öy E n s titü sünde m üzik ç a lışm a la rı) b a şlık lı b ir yazıdan öğreniyoruz ki, 1000 m ev cu tlu E n stitü d e n o tad an a n lam ayan, m üzik â leti çalam ayan, m illî o y u n ları b ilm iy en ço cu k lar sâdece y en i g elen lerd ir. 694 öğ ren cid en an cak 90 öğrenci m üzik â le tle rin i çalm ayı ö ğrenem em iş tir. Bu m ak aled e şöyle s a tırla r v a r d ır : «H er p a z a r günü, o rk e s t r a ve k oroda b u lu n m ası lazım - g elen ierin hepsi b ir e r b ir e r (A ) d ersh an esin e gelip m u ay y en y e r le rin e o tu r u rla r . Biz ö ğ ren ciler ak o rd io n a göre b ü tü n m üzik â- le tie rin e a k o rt y a p arız. M üzik başım ızı sa b ırsız lık la b ek leriz. H islerin i yenem eyen a rk a d a ş la rın sa h a n lık ta gezinerek m ü zik b aşı- mızı gözetlediklerini görü rsü n ü z.A kşam ları m illi oyunlarda 12 m andolin bulunm ası lâzım ken 17 • 20 m andolin bulunur. Y arının efe endam lı gençleri, 1 - 2 h alkanın or- tasın d ad ırlar. Oyuna ahenkli b ir bağırm a ile başlanır...»
Arifiye Köy E n stitü sü n d e müzik- den hoşlanm ayan hiç kim se yok. ö ğ retm en in d en öğrencisine varın caya k a d a r hepim izde müziğe k a r şı derin b ir ilgi var. Bu ilgi yarı n ı sabırsızlıklar içinde bekliyor.» Yine b u m akaleden öğreniyoruz kİ E n stitü öğrencilerinin en çok çal d ık ları ve söyledikleri besteler şun la rd ır: (İstik lâl rtıarşı; Gençlik
M arşı, E fem , T im u r A ğa, T o k a t y ay lası, E m irdağı, İndim k u y u di bine, K öroğlu ve b a şta Beethoven olm ak tizere çeşitli B atılı besteci lerd en serenatlar, m enüetler, bar-
k a ro lla r vs.)
Yabancılar da hayran
kültelerinde b ir te k yıl içinde bu ölçüde b ir dergi çıkm am aktadır. Bu derginin asıl değeri, yaprak sa yısının çokluğunda, yani niceliğin de değil, içindeki yazf; etüd, incele me, hikâye ve şiirlerin niteliğin dedir. Çok sayıda ş iir ve küçük hikâyeleri b ir yana b ırak arak , d er ginin d ö rt sayılık 1945 cildinde yer alan ciddi araştırm a, incelem e ve tercüm elerden bazılarının sadece başlıkları gözden geçirilirse, o yıl lard a fik ir ve bilim hayatım ıza köy enstitülerinin yaptığı katkı kendili ğinden m eydana çıkar. B aşlıklar şu n lard ır: Birinci sayıda: (H asan- oğlan köyü ile ilgili ta rih î belgeler. H asanoğlan, Üregü, A raplar Köyü n ün aralık bitkileri; Ç ukurova’da to p rak ve m üstahsil durum u; işlet m esi; B ozkır ve söğüt k ü ltü rü : Çekirge, (Tercüm e); İkinci sayıda: (Köye göre çeyizin toplum sal an lam ı; Foça çiftliğinin Foça köyü üzerinde sosyal etkileri; M asallar nasıl derlenm eli; köyde tedavi ve ilâçlar nasıldır?; T oprak meselesi; Y üksek köy enstitüsünde iç süsle m ecilik; Üçüncü sayıda: (Arsız ot lar; M acar köyünde b ir aile; Kızıl- caham am da b ir b o tan ik gezisi; H a sanoğlan Köy E n stitü sü n d e heykel ve m ulâj işleri; B ir doğu köyün de). D ördüncü sayıda: (İb i köyün de ödünçlem e; Ş arap köyünde çer çilik; B ir m üzik denem esi; Kan gütm e; T oprak m eselesi; V itam inli besinler; P atates hastalıkları; (T er cüm e); T abiat k anunları (T ercü m e);
B
u n lar D erginin birinci cildindeki ta m 123 incelem e, etüd, makale, şiir, hikâye ve tercü m eden seçilm iş b irk aç başlıktır. Bu başlıklardan bazıları dikkati çekm ektedir. B unların arasında (Ç ukurova'da to p ra k ve m üstahsil d u ru m u , T oprak m eselesi) gibi ik tisadi ve sosyal k onular da var. O devirde, h a ttâ devrim izde böyle konuları İşlem ekten d aha büyük b ir k ab ah at olur m u?B ir köylü çocuğunun veya bir köy öğretm eninin böyle so ru n lara b u rn u n u sokm ası ne m ü th iş b ir suç, ne yıkıcı b ir kom ünistlik! Oy saki b u konuları h ü rriy et içinde inceleyip eleştirm ek, sosyal adalet için çalışm ak, ta rih te daim a var olm ak için gerçek m illiyetçi aydın la rın görevi değil m idir?
B
irk aç yıl önce b ir defa d ah a yazm ıştım : Sapancanın yakı nındaki Arifiye Köy E n s titü sü, 1941 de b ir ta til günü, İsta n b u l Ü niversitesinin yabancı hocalarım günü birliğine dâvet etm işti. G itti le r ve döndüler. İ k i gün sonra rastladığım P rofesör K essler ve D oçent iken k ü rsü d e d erslerin i T ü rk çey e çev ird iğ im P ro f. Schw â rz ’a b u gezinin izlen im lerin i sor dum . H er ikisi b ird en ve te k ağız d an olağanüstü şeylerle karşılaş m ış in san ların hayranlığı içinde bu E n stitü d en tak d irle bahsettiler: «E nstitünün hocaları çok uyanık ve k ü ltü rlü . Kız ve erk ek öğrenci le r b ir arad a okuyor ve gözlerin de öğrenm e aşkı ve zevki p arıld ı yor. H ele kız ve erkek öğrenci lerin teşkil ettiği b ir m üzik top luluğunun m andolin ü e B atı m ü ziği konseri dinledik. Beethow en ve M ozart’ın bazı p a rç a la rın ı bu ço cu k la r b ir a ra d a ve h a ta sız çal d ılar. B ir kısm ı Anadolu Bozkır ların d an gelm iş ve, ru h la rı o za m ana k a d a r T ü rk halk müziğiyle beslenm iş olan bu çocukların klâsik b atı m üziği alanında gösterdikleri bu başarı ve icra k u d re ti bizi hay retlere dü şü rd ü . T ürk m illeti ha kikaten büyük m eziyetleri olan bir m illet» dediler, ve E n stitü çalışm a larını övdüler. T am am en gerçeği söylüyorlardı. A radan otuz yıla ya k ın b ir zam an geçtiği halde o gün k ü m u tluluk ve heyecanım ı hâ lâ hatırlıyorum .Y abancı üniversite hocalarını hayran bırakan o sonuç, T ürk ze kâsının, T ürk istidadının sadece birkaç yıllık işlenm esiyle elde edil m işti. Bu işlem e Y urdun h er ya nında her yöııde, aynı hızla bugü ne k ad ar sürseydi, herhalde de m okrasi m em lekette otu rm u ş ve şim diki k ısır ve cahilce çekişm eler safhası çoktan geride kalm ış olur du!
Yurt gerçekleri
B
u inancım ı destekleyecek baş ka bir belge vereyim: Köy E n stitü leri D ergisinin 1945’de yayınlanm ış olan Birinci cildinin sahife toplam ı 623 tü r. Bugün hiç b ir ilk veya o rta okulda veya lise de, h a ttâ üniversitelerin birçokFa-Y A K I M
İnceleme ve
gözlemler
KOY ENSTİTÜLERİNİN 27. YILI
iim i'i '
ııımııııı ııı iMim m ı
• r ı r
¡ncelemevegözlemler
ışmmmm
Ord. Prof. H. V. VELİDEDEOGLU
□
B
e lk i bazı o k u y u cu larım , benim Köy E n s titü le ri ile ilgi li dergi, k itap , n u tu k , m aka le vesairey i m asa başında ince ley erek b u n la rın cazibesine ka pılıp yazı yazdığım ı sa n ırla r. E- ğ er böyle olsaydı benim yüzyıl la rd a n b eri k ara k ap lı k itap tan ö ğ ren cilerin e y a p tık la rı a k ta r m alarla ilim y a p tığ ın ı sanan m edrese h o cala rın d an ne fa rk ım k alırd ı?E ğ er ben Köy E n stitü le rin e bu k a d a r y ü re k te n b ağ lı isem, b u g ü n k ü T ü rk iy e n in k ü flü zih n iy etten k u rtu lu p çağdaş u y g a r lık düzeyine erişm esi için b u k u r u m la n g erek li g ö rü y o r ve o n la r dan bu d erece heyecanla ve i- nançla b ahsedebiliyorsam , b u n u v ak tiy le b u E n stitü le rd e yapm ış olduğum in celem elere b o rçlu yum .
1945'te b ir akşam H asanoğlan K öy E n stitü sü n d e e le k trik m oto ru n a n ö b etçilik eden öğrencinin B atı k lâ sik le rin d e n Millî E ğitim B akanlığınca dilim ize çevrilm iş olan b ir k ita b ı d ik k a tle o k u d u ğunu g ö rm ü ştü m . B u, b ir rom an değil, y a rı felsefi b ir edebî eser di. K endi kendim e «Acaba göste riş mi» diye d ü şü n e re k öğrenci ye. k ita b ın o d a k ik a y a k a d a r o- k u d u ğ u k ısm ın d a n ne an lad ığ ın ı sordum . D üzgün b ir ifade ile k ı saca a n la ttı. B unu a n la ta n b i zim a sk e rlik te (M ehm etçik) d i ye v asıflan d ırd ığ ım ız b ir köylü çocuğu idi.
Y
ine ay n ı sene K astam o n u ’nun G ölköy E n stitü sü n d e ağaçla m a iş le rin i, k ö y lü kız öğren cilerin (iş lik ) d en ilen atölyedeki çalışm aların ı, d ik tik le ri elbise ve işled ik leri n a k ışla rı, dokum a c ılık işle rin i, y ü n ö rg ü lerin i gö rü n ce, b ir T ü rk e v lâd ı olarak gö ğüslerim kab ard ı.1947 y azın d a da kendi param la bazan kam yon, bazan k ap tı k açtı şoför m ahallinde seyahat ed erek E rz u ru m ’un P u lu r, K ars’ m C ilavuz. T rabzon’un Beşik- düzü Köy E n stitü lerin i incelem e fırsa tın ı b u ldum . B ütün bu E ns titü le rd e de. 1945’te d iğ e rle rin d e gördüğüm aynı h eyecanlı ve me- todlu çalışm aya şâhid oldum . Çı ra la rd a T ü rk erk eğ in i ezik lik ten , T ü rk kızını k ö lelik ten k u rtu l m uş, nefsine gü v en li, in san ın gö zünün içine b a k a ra k k o n u şan , kişilik sah ib i ve geleceğim izin u m udu b ire r T ü rk v a ta n d a şı o- la ra k buldum .
İşte d o ğ ru d an d o ğ ru y a y e rin de yapm ış olduğum b u gözlem le r T ü rk zek âsın ın n a sıl işlen ip a y d ın la tıld ığ ın ı, g ö sterd i b an a. B u işlem y u rd u n h e r y a n ın d a , h e r yönde ay n ı hızla b u g ü n e ka d a r sü rsey d i, şim di h e rh a ld e en az b ir Y u n a n ista n , b ir Y ugoslav ya, veya b ir M acaristan k a d a r ile ri o lu rd u k . H em de bu ile rle m e h ü rr iy e t içinde, aşk la, şevk le, kendi k en d in e o lu y o rd u . E sa sen h ü rr iy e t olm azsa in sa n lık hü viyeti. y a ra tıc ı in san şahsiyeti ölür.
Tâvizcı bir Bakan
M ■■ A ğ u sto s’u n d a Beşik-
g M f f l I düzü Köy E nstitü- ■ ■ sünde ö ğ retm en ler le k o n u ştu ğ u m sırad a, ik tid a rd a b u lu n a n H alk P a rtisin in b ir Ba kanı o ray a geldi. A ram ıza o tu r du. E n s titü le rd e k i eğitim ve öğ re tim sistem i, kız ve erk e k le rin b irlik te d ers g ö rm elerin in sakın cala rı üzerin d e u lu o rta konuştu ve te n k itle rd e b u lu n d u . Ben Ü- n iv e rsite hocalığının verdiği a- lışk an lık ve r a h a tlık la b u n ları c ev ap lan d ırd ım ve kendisini sis tem in d o ğ ru lu ğ u h a k k ın d a ik n aa çalıştım , ö ğ re tm e n le r ağ ızlarım açam ıy o rlard ı. Z ira o ta r ih te rah m etli H aşan A li M illî E ğitim B akanlığından ve yan ılm ıy o r sam ra h m e tli İsm ail H akkı Ton- guç da ilk ö ğretim G enel M üd ü r lüğünden a y rılm ışla r, E n stitü le r böylece m an ev î d estek ten yok su n k alm ışlard ı. Ö ğ re tm e n le r is
tik b a lle rin d e n endişe e d iy o rla r dı. B akanla tartışm am ız oldukça uzun sürdü. N ihayet söyleyecek söz b u lam ad ı ve b a k la y ı ağzın d an ç ık a r a ra k : «Ne yapalım , köy lerd e kız e rk e k b irlik te yapılan k arm a te d ris a tı h alk istem iyor, d eğ iştirm ek lâzım dır« deyip çık tı.
1946’da seçim ler yapılm ış, Halk P a rtisin in ik tid a rd a k alm ası hu su su n d a şü p h e le r doğm uş ve bu seçim lerin üzerinden henüz bir yıl geçm işti. Ş u halde 1950 seçim lerinde de ik tid a rd a k alm ak için cahil h alk ı şim diden m em n u n et m ek b u n u n için ta v iz le r verm ek lâzım dı. O ysaki bu b a k an ın ken di kızı şeh ird e k arm a m e k te p le r de okum uş, sonra da te k başına A v ru p a ’da tahsil g ö rm ü ştü Ken d i kızı için câiz g ö rdüğü şeyi, ta r la d a k arısı ile, bacısı ile b ir lik te çalışan köylüye câiz gör m ü y ordu.
H er ik i ra k ip p a rtin in b ir çok ü y elerin in âd eta y a rışırc a sın a y a p tık la rı tâ v iz le r, ne yazıkki T ü rk iy em izin en h a y a tî so ru n la rı olan Köy E n stitü le ri, o rm an la r ve lâ ik lik k o n u ları ü zerinde olm u ştu .
A n lıy o r m u sunuz şim di ideal den uzak p o litik a c ıla rın bu mem le k ete y a p tık la rı fe n a lık la rın öl çü sü n ü ve n ed en h â lâ d ü n y an ın g eri kalm ış ü lk e le ri ara sın d a y er aldığım ızın seb ep lerin i?
Cahilin tutuculuğu
C
ahil insan m uhafazacı, gele nekçi ve statü k o cu d u r. Es- kid en b eri gelen yaşayış ve düşü n ce ta rz ın ı değiştirm ek iste m ez; böyle b ir d eğiştirm eden ra h atsızlık d u y ar. Bu yalnız bizde değil, d ü n y an ın h er y e rin d e böy- led ir. (G ünah o lu r) diye 19 u n cu yüzyılda F ra n s a ’da öm rü bo yunca T ren e b inm eyen bazı ka- to lik le rin h ikâyesi k ita p la r a geç m istir.C ahil h alk ın ne d erece m u h a fazam v e a y d ın lığ a k arşı ne ka d a r k a p a lı o ld u ğ u n u gösteren canlı b ir örneği, yine b ir Köy E n stitü s ü öğrencisinin. Köy Ens titü le r i D ergisinin b irin ci cildi n in 121 sahifesinde çıkan (K öy den E n s titü y e ) b aşlık lı b ir yazı sında g ö rü y o ru z:
U y an ık am casının k endisini o- k u la y azd ırm ak tek lifin i ne bü y ü k b ir heyecanla kabul ettiğ in i a n la ta n bu genç, h ikâyesine şöy le devam ed iy o r: «E vet döndüm , tim . A nam k aşların ı çattı, bab am su ra tın ı astı. E llerin d en gelse em m im i (am cam ı) p a rç a la y a c a k la r dı. A nam se rt b ir ta v ı r l a : (H ay di to p al p is; b ab an ın m alı senin gibi doksandokuzunu besliyo. E ğer evlenm ek iste rse n e v e re lim de.) «Ana sen d e lird in m i ben evlenm ek istem em , m ektebe gideceğim».
O gece bizim ev d ö vüş içerisin de çalk a lan ıy o rd u . B azan babam
beni döveğe k a lk ıy o r, bazan a- ııam . Ben «m ektebe gideceğim» diye d ire n iy o ru m . G ece rü y a m d a da «M ektebe gideceğim » diye sayıklıvorm uşum ... E vin duvar- l a n bile b an a k ü sk ü n d ü . H er e- ve gelince açlığım ı so ran anara şim di y üzüm e bile b ak m ıy o r. A- ra d a b ir b a n a em zirdiği sü tü he
lâl etm iyeceğini söy lü y o rd u ..
Amcam 50 lira verdi... Ç an tay a biraz ekm ek k o y arak an am ın e- lini öpm eğe v ard ım . E lini v er m ed i; M elûl m ahzun evden ay rıldım ... N ik sa r’ın y o lu n u tu t tum.»
B akınız, o zam anki genç çocuk içli iç li: «H er eve geldiğim de aç olup olm adığım ı soran anam şim di yüzüm e bile bakm ıyor» diyor. N eden? Çocuk o k u la git m ek is tiy o r ve cahil ana bu n u istem iy o r da ondan.
D evlet y ö n e te n le rin yapacağı iş m illetim izi son üçyüz yıldan beri tam am en geri b ırak m ış olan ceh alete, zararlı g elen ek lere (h a lk böyle istiy o r) diye geri dönm ek değil, tam te rsin e , halkı a y d ın latm ağ a devam e tm e k tir. Tek d ereceli seçim e d ay an an de m okrasiye g eçerken bu esaslı nok ta la rın oy avcılığı aracı olarak kullan ılm ay acağ ı h u su su n d a p ar tile r an laşm alı id ile r. A m a o ide al n ered e ve kim de?
Millî Şefin
makalesi
O
emokrasiye geçiş devrinin ilk h a z ırlık la rın ın y a p ıld ığ ı sı ra la rd a , 18 M ayıs 1945 ta r ih li U lus gazetesinden Köy E n sti tü le ri dergisinin 1 inci cildinin 179 uncu sahifesine a k ta rıla n b ir yazısının sonunda devrin C um h u rb aşk an ı İsm et İnönü, ay nen söyle y azıy o rd u :«H ür v atan d a şlığ ın b ü tü n fe yizlerini hu su sî ve resm î m illet h a y a tın d a gösterm ek, ş u u r lu ve m ü stak il b ir m ille t o la ra k İçer den ve d ışa rıd a n çıkacak b ü tü n fırtın a la ra im an la göğüs germ ek, herşey d en evvel hiç olm azsa ilk öğretim tam am lığı ile sa ğ la n a b ilir. ti k öğretim i o lm ay an m em le k e tte . O rtaçağ id aresi, b ü tü n şek illeri ile. devam ed er. Res- m î k a n u n la r ne d e rle rse d esin ler, ne h a k la r v a ta n d a şla ra tan ı n ırsa ta n ın sın , hiç olm azsa ilk ö ğretim derecesinde bilgi olm az sa. h a k la r ve vazifeler c a n la n maz, g ö n ü llere ve y ü re k le re si nip yerleşm ez. B ilm eyen (c a h il) siyasî ve ekonom ik k u d re t sahip lerin in elinde. O rta ç a ğ d a olduğu gibi, köle h a y a tı s ü re r. Asıl acık Iı olan ta r a f da, h a lk kendi d ü ş k ün ve köle h a y a tın a k arsı duy gıısuz ve kayıtsız k a lır. H ü r va ta n d a ş la rd a n b irleşik b ir m ille t olm anın ça re le rin in basında ilk öğretim çaresi v a rd ır. D âvâyı bu k a d a r geniş ve d erin m ah iy eti ile görm eliyiz. İlk ö ğ retim d â v a sı. insan olm ak, m ille t olm ak, dâvâsıdır.»
Y A R I N ______________
Köy Enstitülerinin
felsefesi
İ
nö n ü ’n ün dediği gibi, «İlköğ retim dâvası, insan olm ak, m illet olm ak dâvasıdır.» Ne v a r ki T ü rk k ö y lü sü n ü n d erd i sa dece o k uyup yazm akla, ilk öğre tim görm ekle b itm iy o r. Köy Ens titü le rin in y eniden k u ru lm a sın ı evvelki yıl H alk P a rtili b ir B akana te lk in e çalışırk en b a n a : «Hocam, K öy E n stitü le rin in ye rin i Köy ö ğ re tm e n O k u lları p ekâla d o ld u ru y o r. M esele halkı o k u tm ak değil mi» cevabını v e r m işti. Bu zat T ü rk iy e ’de köy re alitesin i ve E n stitü n ü n bu g er çe k le r içindeki y erin i b ilm iy o r du.Köy E n stitü le rin in am acı, fe l sefesi yalnız m e k an ik o la ra k o- k u y u p yazm a öğ retm ek değil, kö y ü n ve k ö y lü n ü n ru h u n a işleye re k onu k afaca ay d ın lığ a k av u ş tu rm a k . onu yalnız â h ire ti düşü nen üm m etçi ru h ta n a y ırıp ka faca m illet h a lin e g e tirm e k ; ona e tra fı ile ilgilenm eyi, ta b ia tı, ağacı sevm esini öğretm ek ve böylece v a ta n sevgisini aşıla m a k ; köylü kadını köle d u ru m u n d an k u rta rıp ona kişiliğini ö ğ re tm e k ; b ü tü n b u n la rın ya n ın d a ara b a sın a te k e rle k yapıp tak m asın ı, b ir ev i ç atılan d ırm ası nı, basit ih tiy a ç la rı k arşıla y a c a k derecede m aran g o zlu k , işlerin i ve sağlık k u ra lla rın ı, k ad ın ve k ız la ra k en d ileri için dikiş, n a kış, örgü, ve çocuk bakım ı işle rin i ö ğ re tm e k ; kısacası T ü rk köy lü s ü n ü ilk e l b ir ziraatçi to p lu lu ğu h alin d en k u rta rıp , ta rım ın va n ın d a m addî ve m anevî başka ih tiy a ç la rın ı k arşıla y a c a k hale g etirm ek ve öte d ü n y an ın m a m u r olab ilm esi için, önce b u d ün yayı m a m u r y ap m ak ve h a y a tı sevm ek g erek tiğ in i ona ö ğ ret m ek idi.
Niçin böyle olmalı?
T
ü rk k öyünde ve K öy E n sti tü le ri ö ğretim inde m etod ve felsefe niçin böyle olm alı idi?.Ç ünkü A ta tü rk d e v rim le rin in ve özellikle lâ ik lik ilk esin in , nıez hep k a v g a la rın d a k i m ân asızlığ m h e r k ö y lü n ü n kafasına y erleşe bilm esi ve T ü rk zekâsına, T ü rk istid ad ın a eğitim ve .ijğ retim d e ..fırsat .eşitliğ in in sağlanm ası için, y u k a rıd a n aşağıya, yanı ay d ın dan, cahil k itle y e yap ılacak vaiz, n a sih a t ve öğretim in y e te rli ol m adığı g örülm üş, b u n u n ancak, köyün k en d i elem an ların ın , köy lü y ü fik re n h a re k e te geçirecek ; ona bilim de, düşüncede, s a n a tta ön cü lü k edecek hâle gelm esi ile m ü m kün olabileceği an laşılm ış tı. A çıkçası k a le y i içinden f e t hedip ay d ın la tm a k g e rek iy o rd u . B azan b ir çıb an ı te d a v i için o çıb an d a n a lın a n b a k te rile r fay dalı h a le g e tirile re k te k r a r v ü cuda a şıla n ır ve çıban iyi olur. B una hekim lik dilinde autovac- cination (y an i kend in d en aşıla m a) d en ilir.
İşte Köy E n stitü le ri, Köyleri m izde y ü zy ılla rd a n b eri iyi ol m ay an ceh alet ve k a ra n lık çıba n ını, o ç e v relerd en alın ıp oku tu la n ay d ın k afalı köy çocukla rı v asıtasiy le k ö k ü n d en kazım ak yolunda id ile r. Ne çare ki geçen y a z ıla rd a b ah settiğ im u n s u rla r b u n a m eydan b ıra k m a d ıla r. M il letçe çağdaş u y g a rlık düzeyine ancak böyle b ir ta b a n a basm ak, böyle b ir tem ele d ay an m a k su re tiy le ç ık ab ilird ik . B unu bu hal ka çok g ö rd ü ler.
Yüzeyde çabalar
K
öy E n stitü le rin e gelene d a r y a p ılan çalışm a la r hep k a yüzeyde k alm ıştı. B ilindiği gibi T ü rk iy e ’de y en ilik h a re k e t le ri hep y u k a rıd a n aşağıya doğ ru gelm iş, tem ele işleyem ediği için b aşarı sağlıyam am ış v ey a tam am en yüzeyde k a lm ıştır. Bu h a re k e tle r genç O sm an diye ta rihe geçm iş olan üçüncü S u lta n O sm an d ev rin d e b a şla r. A ra lık la rla Ü çüncü Selim , İkinci M ah m ut, ve T an zim at fe rm an ın ı im zalayan A bdülm ecit d e v irle rin d e devam ed er. Y enilik düşüncesi A v ru p a ’n ın İlmî m e to d la rla h a rb eden o rd u la rı k arşısın d a bizim eski düzendeki disiplinsiz o rd u larım ızın d ay an am ay ışın d an veböylece o rd u n u n Islâhı lüzum un dan doğm uştu. O d e v irle rd e ce halet alab ild iğ in e koyu idi. Ay rıca b ü y ü k y en ilg iler sonunda nefsim ize inanım ızı y itirm iştik . B unu y itird ik ç e din ta a s u b u bü tü n y u rtta a lab ild iğ in e genişle m iş b u lu n u y o rd u .
H alk, y o k su llu ğ u n , yenilgile rin , y a k ın la rın ı h a rp m ey d an la rın d a k a y b etm en in tesellisin i m is tik d u y g u la rd a a rıy o r, m ucize le r b e k liy o rd u . Y enilgilerin se b ep leri İlm î ve rasyonel b ir şe kilde a ra ştırılm ıy o rd u . Bizim i- çin b ir fe lâ k e t yüzyılı olan 18 inci Y üzyıl so n ların a doğru o r du larım ız R u sla r’la h arb e d e rk e n P ad işah ve H alife B irinci A bdül h am it P ey g am b er postu ü z e rin de b ü tü n v a k itle rin i o rd u la rım ı zın b aşarısı için dua ile geçiri y o rd u . Çok h a m iy e tli ve v a ta n sev er b ir P ad işah olan bu zât ö z i k alesin in R u s la r’ın eline geçtiği h a b e rin i alınca ü z ü n tü d e n ö ld ü ; d u a la rı tu tm am ış, beklediği m u cize g erçekleşm em işti. A rtık m u cizeler d e v rin in k ap an d ığ ı düşü- n ü lem iy o rd u . D evleti y ö n eten le r alab ild iğ in e cahildi. En ilkel po litik b ilg ile r şöyle d u rsu n , öte ki b ilg ilerd en de yoksu n d u . He y e ti V ükelâ (y a n i B a k a n la r K u ru lu ) R us B a ltık d onanm asının b ird e n b ire n asıl olup da A k d en iz’de, Ege D enizinde peyda o lu v erd iğ in e b ir tü r lü a k ıl er- direm em iş, şaşırıp k alm ıştı. Bu don an m an ın M anş D enizi ve At la n tik yolu ile C e b e lû ta rık Bo ğazından geçip A kdeniz’e gele bileceği k im senin a k lın a gelm e m işti. Ç ü nkü o n la r bugün h er ilk o k u l m ezununun bildiği en ba sit Coğrafya bilgisim i"*— «Jatıi-yoksundu. Oysa k i, o d evirden b irk a ç yüzyıl önce T ü rk Deniz cileri C e b e lû ta rık boğazından çı k ıp B üyük B ritan y a'y a h a tta İs- la n d a adasına ve A m erikaya ka d a r u zanm ışlardı. M eşhur P iri R eis’in h a rita sı bu n u is p a tlıy o r du. D em ek ki, o d ev ird ek i b aşa rıla rın m ucizesi d u a v ey a afsun değil, m ü sp et bilim di.
Birinci Dünya ve
İstiklal Savaşı
Â
bdülâziz ve İkinci m it d e v irle rin d e .İlk ö ğ retim A bdülha- a lan ın d a önem li çalışm a la r yg. p ılm am ıştı. B irinci m e şru tiy e tte ittih a tç ıla r m eseleyi ele a lm ışlar ilk C ihan Savaşı boyunca bu a- la n d a çalışm ışla r fa k a t y u k a rı d a n aşağıya doğru y ap ılan bu çlışm alard a, az önce iş a re t e tti ğim gibi yüzeyde k alm ışlard ı.B irinci D ünya S avaşından da y e n ile re k çıkm ıştık. D ev let b atı
yo rd u . O rdu y o k tu ; h içb ir şey y oktu. F ak at T ü rk h alk ın ın «si nesinde gizli» m eziy etler vardı. A ta tü rk bu n u h a rp m ey d an ların da g ö rm ü ştü . Bu sebeple h alk ın içine g ird i. O nun önderliğinde h alk ay ak la n d ı. D ü şm an lar y u rt ta n k o v u ld u . Ve C u m h u riy e t doğ du. V atan k u rtu lm u ş tu . Şim di h alk ı sö m ü rü d en ve ceh aletten k u rta rm a k lâzım dı. îş te Köy Ens titü le ri b u n u n için k u ru lm u ştu . O nların kap atılm ası, bence da m at F e rid ’in bu v a ta n a olan ih a n etin d en fa rk sız d ır.
Komünistlik itham»
K
öy E n stitü le ri h alk ın içinden ve h a lk ta n y u k a rıy a doğru çık an ilk T ü rk k ü ltü r ve eği tim çabası ve teşeb b ü sü idi. O- nu y ık tık . N eden? Bu E n stitü le re k o m ü n istle r kolay sızıyorlar- m ış. M em lek ette K om ünist ıhli- lâ lin in y u v a la rım h a z ırlıy o rla r mış. O nun için sistem d e ğ iştiril miş.B öyle b ir m an tığ a in san ancak g ü ler. D evletin zab ıtası, adlıye- si, den etlem e ö rg ü tle ri v a r. B un la rın vazifesi n ed ir? E n stitü le re b elk i de K om ünist sızm ası ol m u ş tu r. K om ünist v eya faşist hele m u k ad d esatçı id eo lo jiler ne re le re k a d a r sızm ıy o rlar ki! Köy E n stitü le rin e böyle k işile r sızmış diye h ep sin in b ird en sistem in i de ğ iştirip o n ları k u p k u ru ve m ed rese b e n z e ri n ak ilci öğretim mü- esseseleri h a lin e k o y m ak ; plâj- da adam boğuldu diye sahili mo lozla d o ld u rm ağ a v eya ine-—«*»*'' yürfftrtl d îy e n te k i b ü tü n dişleri ç e k tirm eğ e b en zer. M aalesef 20 in ci Y üzyıl T ü rk iy e 'sin d e bu m a n tık işlem iştir.
Sonuç
B
ir söz v a r d ır : «T ürk gibi b aş lam alı, In g iliz gibi bitirm eli» d e rle r. B unda T ü rk ü n ham le- ciliğine ve Ingilizin sab rın a işa r e t o lu n m ak iste n m iştir.H iç şü p h e edilm em eli ki, T ü rk gibi b aşlay ıp , T ü rk gibi bitirece ğim iz ay d ın lık g ü n le r e lb e tte ge le c e k tir. is tik lâ l m ücadelesinde böyle b aşlay ıp böyle b itirm iştik . K ü ltü r m ücadelesini de böyle ba saracağız. Y eter ki biz g e rç e k ' T ü rk m illiy e tç ile ri b ugün az lık ta da olsak, iftira y a , h a tta bas k ıla ra da u ğ rasak , b ü tü n dünya ta r ih i boyunca b ir y erd e gerile m işse b a şk a b ir y e rd e daim a b a şını d ik tu tm a s ın ı bilm iş yüce m illetim izin b ü y ü k lü ğ ü n e olan in an ım ızı y itirm iy e lim 1
S O N
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi