• Sonuç bulunamadı

Bir mask'ın öyküsü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir mask'ın öyküsü"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bir mask'ın

■ ■ B ■■ ■■

oykusu

GÜNGÖR KABAKÇIOĞLU

m ı Yağmurlu bir gündü.

1954 yılının Mayıs ayının onbi İİ11111 riydi.

Boğazda martılar çığlık çığlığa uçuşuyordu.

Fındıklı da. Akademi de, Bedri Rahmi Eyüböğlu’nun Atölyesinde öğrenciydim...

Elimde füzenim, tuvalime modelimiz Mari’yi çalışıyordum.

O gün, Bedri Hoca atölyeye çok ama çok üzgün girdi.

Bize Sait Faik’in ölüm haberini duyur­ du.

Hasta olduğunu biliyorduk ama ölü­ münü beklemiyorduk.

Haber hepimizi çok üzdü.

Sevecen, hoş sohbet, iyi bir insandı... Bedri Hoca Sait Faik'in maskının alın­ masını istiyordu.

Sanki, kendine verilmiş bir görev sayı­ yordu...

Öğrencilerden Fatin Yılmaz bunu his­ setti...

Gerekli malzemeleri heykel atölyesin­ den aldı.

Bedri Hoca ile birlikte, Şişli deki Mar­ mara Kliniği'ne gittiler...

Fatin, bir hemşirenin yardımıyla, Sait Faik’in maskını aldı.

Heykeltraş Hüseyin Gezer de oraday­ dı...

Maskı Akademiye getirdiler.

Fatin ve heykeltraş Aloş atölyeye girdi­ ler.

Maskın -pozitif kalıbını çıkardılar. Maskı bir iki saatliğine bana termeleri­ ni istedim.

Verdiler... Tünel’e, Foto Süreyya’ya gö­ türdüm.

Fotoğrafını çektirdim ve maskı Fatin’e iade ettim.

O da aynı gün maskı Bedri Rahmi’ye verdi.

Ertesi gün. Foto Süreyya’ dan maskın negatif filmini ve fotoğraflarını aldım.

Fotoğraflardan birini Anakara’ya, Sa­ lim Şengil’e gönderdim.

Şengil, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nin. 1954’ün Nisan ayında çıkan

27. sayısını Sait Faik'e ayırdı. Mask ilk ve son defa orada neşredildi. Aradan birkaç yıl geçti...

Bedri Hoca’nm Tünel’de, Narmanlı Pasajı’ndaki Atölyesinde yangın çıktı. . Maskın o sırada kay­

bolduğunu öğrendim! Uzun bir zaman son­ ra, bir dost bana mas­ kın bronza dökülüp

Darüşşafaka Cemiye- ti’ne verilmiş olabilece­ ğini söyledi.

1994 yılında* Şişli’de, Site îşhanı’ndaki Cemi­ yet Merkezini aradım...

Olayı anlattım, ilg i­ lendiler... Depolarında insan suratına benze­ yen,

kara, madeni bir şe­ yin bulunduğunu söyle­ diler.

Ertesi gün için ran­ devu aldım ve gittim...

O, kara madeni önü­ me koydular... Elime al­ dım...

11 Mayıs 1995 günü Fatin Yılmaz’m aldığı, alçı maskın bronza dö­ külmüşü,

kapkara, tozlar için­ de avuçlarımın arasın­ daydı...

İlgililerden, temizlet­ tirip Burgaz Adası’nda- ki Müzeye konulmasını ricaettim.

1995 yılında Site İşhanı yandı... 1996 yılının ilk günlerinde, Darüşşafa­ ka Cemiyeti ni telefonla aradım.

Maskı sordum!

Başka bir yere taşınmışlar...

Akıbetinden kimsenin haberi yoktu... Şimdi, 42 yıl aradan sonra, 1996 yılının Mayıs ayındayız.

Çağdaş, gerçekçi öykücülüğün Türki­ ye’deki öncüsü ve

ilk temsilcisi Sait Faik’i sevgi ve saygıy­ la anıyoruz.

Kitaplığımın karanlık raflarında 42 yıl­ dır sakladığım maskın

negatif filmi grenlenmiş, bozulmuş. Yalnız bir fotoğrafı sağlam kalmış...

Akademi’nin Fotoğraf Bölüm Başkanı Tunç Tüfekçiye elimdeki

bu dokümanları götürdüm. Onlardan yeni bir negatif üretti.

Maskın fotoğraflarını buradan çoğalt­ tık.

Benden sonra kaybolur endişesiyle, maskı gün ışığına

çıkartmakta yarar gördüm...

Bu satırları masamın başında yazarken, arkamdan “hişt, hişt" diye bir şey işiti­ yorum!

Dönüyor, bakıyorum, kimse yok... Ben yazmaya devam ediyorum. Yine “hişt, hişt" diye bir ses.. Dönüyor, bakıyorum kimse yok!. “Sait Âbi, yoksa sen misin?

Bu uğraştan dolayı bana kızmıyorsun değil mi?” diyorum, kendi kendime...

“Abi biliyor musun? Bedri Rahmi seni çok sevdiği için maskını aldırttı.

Fatin Yılmaz, Hüseyin Gezer, Aloş, seni çok sevdikleri için, ona yardımcı ol­ dular.

Seni ve eserlerini çok sevdiğim için maskının fotoğrafını çektirdim

ve kitaplığımın karanlık raflarından gün ışığına çıkardım.”

Türk Edebiyatı’nm büyük ismi, guru­ ru Sait Faik...

Seni ve eserlerini çok seviyoruz ve önünde saygı ile eğiliyoruz.

“Hişt, hişt... Sait Abi, Sait Abi, işittin mi?”«

Sait Faik Abasıyanıkın Maskı, 11 Mayıs 1954. Güngör Kabakçıoğlu'nun arşivinden.

S A Y F A 1 1

Referanslar

Benzer Belgeler

• Oyun ve tiyatro pedagogunun işlevi tiyatro seyircisi ile tiyatro grubunu özel hazırlanmış bir atölye programı kapsamında bir araya getirmektir.. Bu ise tamamen

Beşinci faktörü (Öğrenilenleri Değerlendirme) oluşturan iki madde ölçeğin teorik altyapısı hazırlanırken öğrenmeler arası ilişki kurma kapsamında

Odayı kaplayan müzik, sesleriyle birlikte içini dolduruyordu: “Şarkılar bir çığlığa sığınmaksa şimdi/ Sonsuz bir yangın gibi/ Sevmesem öyle kolay çekip gitmek/

İç Mimar Aydın Burteçene Mimar Ömer Derin — 'Heykeltraş Mine Sunar (grup başı).. Mimar Naim Bekitoğlu — Heykeltraş

Telif kazançları ile ilgili vergi bağı- şıklığı oranının yükseltilmesi için yıllar- dır sürdürülen çabalar hiç bir sonuç ver- mezken, Tarım kazançları için

1962 yılında akademi heykel bölümüne girerek, Hü- seyin Gezer’in öğrencisi olan Topuz, mezuniyetinden sonra başladığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Temel Sanat Eği- timi

49 ﻲﺑﺮﻌﻟا ﻮﺤﻨﻟا ﺦﻳرﺎﺕ ﻲﻓ ةدﻮﻘﻔﻤﻟا ﺔﻘﻠﺤﻟا A.. MUK 53 ﺔﻳﻮﻐﻠﻟاو ﺔﻴﺑﺮﻌﻟا سورﺪﻟا Mustafa Ğalayînî 492. MUĞ.. 64 ﻞﻳﺰﻨﺘﻟا ﻂﺥ مﻮﺳﺮﻣ ﻦﻣ ﻞﻴﻟﺪﻟا ناﻮﻨﻋ Ahmed b.

Hemen akort edip — merhumun bir hususiyeti de hangi saz eline geçerse onu hemen akort etmesi idi — çal­ maya başlar, öyle bir çalar kİ sazcı baba