MAARİF
N
E
Hulusi Sürmen.
Samsun İlköğretim ispekterlerinden
T A B İ A T V E K İ T A P
S
AYIN Maarif Vekili H a s a n - Âli Yücel'in d ire k tif ve hamle dolu n utuklariyle başlıyan M aarif Şûrâsı bu gün bi tiyor. İnkılâp T ürkiy esi’nin y a p ı cı ve yaratıcı b a y a tın d a bu on üç günlük hum malı faaliyet başlı ba şına bir hâdise olarak yeni bîr ufkun açılışını, p a rla k bir güneşin doğuşunu m üjdeliyor.Bu inkılâpçı m üjde ve bayram n e k ö y okullarını beş sınıfa ç ık a rara k 130 bin köy çocuğ u nu m ek tebe, tahsile k a v u ş tu r a n ve ş u u r la rejim e bağlıyan k a r a r ve ne de gözden geçirilen ve tadil edilen talim a tn a m e ve nizam nam elerdir.
Hayır: o büsbütün b a ş k a ve daha çok geniş ve m anâlı bir in k ılâp tır. O 18 milyon K em a list T ü r k iy e ’de bilgiyi, m ek te b i, k ü ltü rü kalem ve k ita p m an â sın a alan ve k â in a tı bu zaviyeden gören ve gösteren geri, ¡skolâstik zihniyeti y ık a ra k ölü k ita p yerine canlı t a biatı ve tabiatın geniş ufuk ve k a n un larını, realiteyi koymasıdırS Bilgi ve kültü rü şeh ir m e k t e p le rinin dar dıvarları, k a p a lı pençe releri a rk a s ın d a n görm iye a lış a n lar ya cemiyetin, ta b ia tın , köyün, k ö y l ü n ü n , f a b r i k a n ı n , m otörün k arşısında tatb ik î ve amelî
kıy-12
ŞURASI
AZALARI
D
i
Y
O
R ?
m eti olmıyan boş nazariyeler, vus- ta î tarifleriyle ezilip g id e c e k le r veya toprağa, m ak in e y e, m addeye u z a n ac a k la r ve onunla anlaşa~ c ak lar.
K ita p ve k a le m adesesiyle k â i n a ta b ak an bu nazariyeci zümre k ü ltü r ve bilgiyi yalnız o k um ak ve y azm ak m anâsına alıyorlardı. O n la ra göre N a poleo n’un sevgili lerini, G o e t h e ’nin aşkını, Lou- is’nin hizmetçilerini sayan ve bilen baş ve dud ak münevver; f a k a t lok o m o tifi k o ştu ra n , fabri kayı işleten k a fa ve k ol cahil s a yılırdı.
Bu yanlış görüşü lok om otif ıs- lıklariyle, fab rik a bacalariyle kı saca m addeyle y ık an büyük millî Şef İsmet İnönü ve k a fa la rd a n da bu d ü şü n c en in son köklerini s ö küp a ta n onun vekili H aşan Âli Yücel oldu. Bu dar zihniyeti, fay dasız nazariyeleri m addeye, rea- liteye g ötürm e k için sayın Profes- sör İsmail H a k k ı B altacıoğlu’nun kullandığı balta Ç a ld ır a n ’da yıl dın ’mm kullandığı b a lta d a n daha çok kesk in ve faâl oldu.
İşte Maarif Şûrâsı ve onun bend ek i derin havası.
Hulûs i S Ü R M E N
B İ R D A V A N I N H A L L İ N E D O Ğ R U
K
Ö TÜ bir idarenin d o ğ u rd u ğu geri bir zihniyetle T ü rk çocuğu yalnız fani lik p ro p a g a n d a s ı elem anı yetişti ren m edreselerin k ö h n e sakıfları altında asırlarca diz çökmüştü. Beyhude bir em ek, faydasız bir enerji sarfı, yaratıcı değil, yıpra tı cı bir didinme onu her b akım dan ö ld ü rm e k te idi. Asîl kanının di m ağ ın da y a ra ttığ ı engin zekâsiyle T ü rk genci dünya tekniği ve ilmi k arşısın d a bir kıym e t değil, bir acz ifade e tm ek tey di. Buduru-Âdil Kortun.
m uyla a rtık istiklâl ve hürîyeti bile tazyik görmiye başlam ıştı. Bu m üthiş te h lik e k a rş ıs ın d a o n a y e ni u fu k la r a ç m a k , onu y a ra tıc ı ve yapıcı hâle s o k m a k lâzımdır. O da bunun için büny esine uygun yeni ve d in a m ik bir rejimin d o ğ m asını bekliyordu. İşte b üyü k ve ebed î A t a ’sı I923yılmda ona m u h taç olduğu bu kuvvet kay nağın ı getirm işti. C ü m h u riy e t’in ilânı ile başlıyan k ültürel k a lk ın m a geniş adım larla ilerliyerek T ü rk genç liğine kısa z a m a n d a hepim ize kı vanç verici bir zindelik bahşet- miştir. A n cak b ugü n e k a d a r elde edilen d e n e m e le rle k ü ltü r faali yetim ize yeni ve daha verimli bir veçhe v e rm e k zarureti başgöster- di. Bu h a k ik a ti derin bir vukufla sezen sayın M aarif Vekili y e p y e ni bir ham le ve en d oğru bir yol ile işe başladı. 16 yıldan beri yurdun m uhtelif k ö şe le rin d e çalı şa n öğretm en ve professörlerin enfüsî kalan tecrü belerini birleş tir m e k ve onlardan bir kül ç ık a r m a k için Maarif Ş û râ sı’nı t o p la dı. Vekilimiz bu çok yerinde te şebbüsleriyle ilim tek n iğ in i tec rübeyle y anyana y ü r ü te r e k r e a liteyi yeni p ren siple re bağlam ış ve k ü ltü r siyasetimizin yeni veç hesini de ğ iştirm iş bu lun u yor. Bu yeni yolda en büyük vazife fera- g a tk â r köy öğretm enleri a rk a d a ş larıma verilmiş bulunuyor. O n lara yürü y ecek leri bu y u rt davası y o lu n d a m u v affak iy e tle r dilerim.
Âdil K O R T U N
Taha Toros Arşivi * 0 0 1 5 8 4 4 1 2