• Sonuç bulunamadı

Lisanslı Kulüp Sporcusu Ortaöğretim Öğrencilerinin Bazı Spor Branşlarına Göre Sosyal Beceri Düzeylerinin Karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Lisanslı Kulüp Sporcusu Ortaöğretim Öğrencilerinin Bazı Spor Branşlarına Göre Sosyal Beceri Düzeylerinin Karşılaştırılması"

Copied!
91
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

LİSANSLI KULÜP SPORCUSU ORTAÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNİN BAZI SPOR BRANŞLARINA GÖRE

SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

MUHARREM GÜNAY

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ……. (…….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Muharrem Soyadı : GÜNAY

Bölümü : Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği İmza :

Teslim Tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Lisanslı Kulüp Sporcusu Ortaöğretim Öğrencilerinin Bazı Spor Branşlarına Göre Sosyal Beceri Düzeylerinin Karşılaştırılması

İngilizce Adı : Comparison Of Social Skills Level Of High School Students Who Are Licenced Club Players According To Some Sport Branches

(4)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Muharrem GÜNAY İmza:

(5)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Muharrem GÜNAY tarafından hazırlanan “Lisanslı Kulüp Sporcusu Ortaöğretim Öğrencilerinin Bazı Spor Branşlarına Göre Sosyal Beceri Düzeylerinin Karşılaştırılması” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği/ oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet SEZEN

Bed. Eğt. ve Spor Öğr. Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ..……….

Başkan: Prof. Dr. İbrahim YILDIRAN

Bed. Eğt. ve Spor Öğr. Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ..……….

Üye: Doç. Dr. Hakan SUNAY

Bed. Eğt. ve Spor Öğr. Anabilim Dalı, Ankara Üniversitesi ..……….

Tez Savunma Tarihi: ……/……/…….

Bu tezin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Servet KARABAĞ

(6)

iv

Bu çalışmamı bu günlere gelmemde emeği olan sevgili Anneme ve Babama ve de tez çalışma sürecimde bana manevi desteğini esirgemeyen değerli eşim Muazzez Günay’a ithaf ediyorum.

(7)

v

TEŞEKKÜR

Araştırmamın her safhasında bana yol gösteren ve desteğini benden esirgemeyen danışmanım Yrd. Doç. Dr. Mehmet SEZEN hocama ve kendisinden çok şey öğrendiğim sevgili hocam Prof. Dr. İbrahim YILDIRAN’a teşekkür ederim.

Ayrıca her türlü konuda bana yardımcı olan Araştırma Görevlisi Oğuz Kaan ASİLTÜRK arkadaşıma, İngilizce çevirilerde yardım aldığım, görev yaptığım Abidinpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde İngilizce Öğretmeni olan Devrim AKTİMUR ve Sevgi GÜRSES KÜRÇE hocalarıma, yine aynı okulda görev yapan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Abdullah ÖZMEN arkadaşıma ve de anket uygulamalarının sporcu öğrencilere ulaştırılması ve toplanması aşamalarında bana yardımcı olan, Bahçelievler Deneme Anadolu Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni Avni OKUMUŞ hocama, Ankara Atatürk Anadolu Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni M. Akın AKYILDIZ hocama ve isimlerini tek tek sayamayacağım taekwondo, güreş, futbol ve voleybol branşlarında antrenörlük yapan antrenör arkadaşlarıma ve abilerime teşekkür ederim.

Son olarak da beni bu çalışmaya teşvik eden ve tez çalışma sürecimde hep yanımda olan sevgili eşime ve hayat kaynağım olan çocuklarım Mustafa Emre’me ve Mine Hüma’ma özel teşekkürlerimi sunuyorum.

Muharrem GÜNAY Eylül, 2017

(8)

vi

LİSANSLI KULÜP SPORCUSU ORTAÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNİN BAZI SPOR BRANŞLARINA GÖRE

SOSYAL BECERİ DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

(Yüksek Lisans Tezi)

Muharrem GÜNAY

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Eylül 2017

ÖZ

Bu araştırmanın amacı, lise düzeyinde öğrenim gören ve farklı branşlarda lisanslı olarak spor yapan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerini çeşitli değişkenler açısından incelemek ve aralarında ne gibi farklılıklar olduğunu ortaya koymaktır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Evrenini 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Ankara il merkezinde öğrenim gören, lisanslı spor yapan lise öğrencileri, örneklemini ise farklı okullarda öğrenim gören, futbol, voleybol, taekwondo, güreş ve badminton sporlarından birini lisanslı olarak yapan 77’si kız, 158’i erkek olmak üzere toplam 235 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Sosyal beceri ile ilgili veriler Riggio (1986) tarafından geliştirilen ve Yüksel (1998) tarafından Türkçeye uyarlanan “Sosyal Beceri Envanteri” ile toplanarak araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” kullanılarak elde edilmiştir. Sosyal Beceri Envanterinden elde edilen veriler SPSS 15,0 paket programı kullanılarak çözümlenmiştir. Normal dağılım gösteren parametrik veriler için T-testi, One Way Anova Testi kullanılmıştır. Sonuç olarak, lisanslı spor yapan sporcu lise öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından da karşılaştırıldığı bu çalışmada, kullanılan ölçeğin bazı alt ölçeklerinden anne-baba eğitim seviyesi, aile gelir durumu yüksek ve yaşı büyük olan öğrencilerin daha yüksek puanlar aldıkları görülmüştür. Branşlar arasında badmintoncu öğrenciler ile güreşçi öğrencilerin, “duyuşsal anlatımcılık” alt ölçeğinde aldıkları puanlarda badmintoncu öğrenciler lehine anlamlı bir farklılık bulunmaktadır. Cinsiyetler arasında ise, “duyuşsal anlatımcılık” alt ölçeğinde kızların, “duyuşsal kontrol” alt ölçeğinde ise erkeklerin daha yüksek puan aldıkları belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler : Spor, ortaöğretim, sosyal beceri. Sayfa Adedi : 89

(9)

vii

COMPARISON OF SOCIAL SKILLS LEVEL OF HIGH SCHOOL

STUDENTS WHO ARE LICENCED CLUB PLAYERS

ACCORDING TO SOME SPORT BRANCHES

(Master's Thesis)

Muharrem GÜNAY

GAZI UNIVERSITY

INSTITUTE OF EDUCATIONAL SCIENCES

September 2017

ABSTRACT

The purpose of this research is to examine the social ability levels of students who are at high school level and play sport with license under various branches in terms of different variables and to reveal the differences. Survey model is the method of the research. Population of the research is licensed sport player high school students in Ankara at 2014-2015 education season. Sample consists of 235 high school students, of which 77 are female and 158 are male and who are from different schools, play one of the sports football, volleyball, taekwondo, wrestling and badminton with license. Data regarding social ability were collected with a “Personal Data Form” prepared by the author in accordance with “Social Skills Inventory” improved by Riggio (1986) and translated into Turkish by Yüksel (1998). Data collected with Social Skills Inventory was analyzed using SPSS 15.0 software. For the parametric data showing normal distribution, T-Test and One Way Anova tests were used. In conclusion, as a research that examine the social ability levels of students who are at high school level and play sport with license in terms of different variables, it was observed that students with high level parent education, high level family income and older students, as sub-scales of used scale, got higher scores. In terms of sports branches, between badminton and wrestling player students, according to the “emotional expressivity” subscale scores, a significant difference was observed on behalf of badminton player students. As for the gender, it was understood that female students got higher scores according to the “emotional expressivity” subscale, while male students got higher scores according to the “emotional control” subscale.

Key Words : Sport, secondary education, social skills. Page Number : 89

(10)

viii

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

İTHAF ... iv TEŞEKKÜR ... v ÖZ ... vi ABSTRACT ... vii İÇİNDEKİLER ... viii TABLOLAR LİSTESİ ... x

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ... xi

BÖLÜM I. GİRİŞ

... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 3 1.4. Sayıltılar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 4 1.6. Tanımlar ... 4

BÖLÜM II. KURAMSAL ÇERÇEVE

... 6

2.1. Spor ... 6

2.1.1. Toplum ve Spor ... 8

2.1.2. Eğitim ve Spor ... 9

2.1.2.1. Beden Eğitimi ve Spor ... 11

2.2. Sosyal Beceri ... 12

2.2.1. Sosyal Beceri ve Sosyal Beceriler ... 16

2.2.2. Sosyal Beceri ve Sosyal Yeterlilik ... 17

2.2.3. Sosyal Becerinin Alt Boyutları ... 18

(11)

ix 2.2.3.2. Duyuşsal Duyarlık ... 19 2.2.2.3. Duyuşsal Kontrol ... 19 2.2.2.4. Sosyal Anlatımcılık ... 19 2.2.2.5. Sosyal Duyarlık ... 19 2.2.2.6. Sosyal Kontrol ... 20

2.3. Sosyal Beceri İle İlgili Yapılmış Araştırmalar... 20

2.3.1. Sosyal Beceri İle İlgili Yurt İçinde Yapılmış Araştırmalar ... 20

2.3.2. Sosyal Beceri İle İlgili Yurt Dışında Yapılmış Araştırmalar ... 24

BÖLÜM III. YÖNTEM

... 27

3.1. Araştırmanın Modeli ... 27

3.2. Evren ve Örneklem ... 27

3.3. Veri Toplama Araçları ... 28

3.3.1. Sosyal Beceri Envanteri ... 28

3.3.2. Kişisel Bilgi Formu ... 30

3.4. Verilerin Toplanması ... 30

3.5. Verilerin Analizi ... 31

BÖLÜM IV. BULGULAR

... 33

BÖLÜM V. TARTIŞMA

... 55

BÖLÜM VI. SONUÇ VE ÖNERİLER

... 60

5.1. Sonuç ... 60

5.2. Öneriler ... 64

KAYNAKLAR ... 65

ÖZGEÇMİŞ... 72

EKLER ... 73

EK-1. Kişisel Bilgi Formu ... 74

(12)

x

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Normallik Testi ... 32

Tablo 2. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Kişisel Özelliklerine İlişkin Dağılım ... 34

Tablo 3. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Branş ve Sınıflara Göre Dağılımı ... 35

Tablo 4. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Branş ve Anne Eğitim Durumu Dağılımı ... 36

Tablo 5. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Branş ve Baba Eğitim Durumu Dağılımı ... 37

Tablo 6. Çalışmaya Katılan Öğrencilerin Branş ve Aile Gelir Durumu Dağılımı ... 38

Tablo 7. Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına Yönelik Betimsel İstatistik ... 39

Tablo 8. Cinsiyete Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı ... 40

Tablo 9. Yaşa Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı ... 41

Tablo 10. Sınıfa Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı ... 43

Tablo 11. Okul Türüne Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 44

Tablo 12. Branşa Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı ... 45

Tablo 13. Lisans Yılına Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 46

Tablo 14. Baba Eğitim Durumuna Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 47

Tablo 15. Anne Eğitim Durumuna Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 48

Tablo 16. Kardeş Sayısına Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 50

Tablo 17. Gelir Durumuna Göre Sosyal Beceri Envanteri ve Alt Boyutlarına İlişkin Puanların Dağılımı... 51

(13)

xi

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

K-S Kolmogorov-Smirnov

SBE Sosyal Beceri Envanteri

SPSS StatisticalPackage for theSocialSciences

(14)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Bu bölümde, araştırmanın problem durumuna, amacına, önemine, sayıltılarına, sınırlılıklarına ve araştırma içerisindeki tanımlara yer verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Spor, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi ve böylece çağdaş toplumların yaratılmasında önemli bir araçtır. Özellikle, çocuklar ve gençlerin bedenen ve ruhen sağlıklı, sosyal yönden gelişmiş birer kişilik kazanmalarına katkı sağlarken, diğer taraftan, yapıcı, yaratıcı, üretken, kişilikli, centilmen, sağduyulu, hoşgörülü, ahlaklı, düzgün davranışlı, kendine güvenli, beşeri münasebetleri düzgün örnek bir insan olarak yetişmesinde büyük katkılar sağlar (Yetim, 2005).

Sporun çoğunlukla kolektif bir etkinlik olduğu göz önünde bulundurulduğunda, sportif faaliyetler aracılığıyla spor ile ilgilenen bireyler değişik insan grupları ile sosyal ilişkiye girmektedir. Spor, bireyin kendi dar dünyasından kurtularak başka ortamlarda, başka kişilerden, inançlardan, düşüncelerden insanlar ile diyalog içinde bulunmasını, onlardan etkilenmesini ve onları etkilemesini sağlamaktadır. Bu yönü ile sporun, yeni dostlukların kurulmasına, pekiştirilmesine ve sosyal kaynaşmaya destek sağladığı söylenebilir (Çaha, 2000).

Doğumundan itibaren kendini bedensel hareketler yoluyla tanımaya başlayan insanın, benlik bilincinin temelini oluşturan başarı ve motivasyonu en somut olarak görebileceği ortamlar oyun ve sportif aktivite ortamlarıdır. Birçok yetenek ve ilgilere hitap edebilen sportif aktiviteler bu özelliği ile kişiye “ben yapabiliyorum, yapabilirim” duygusunu yaşatmaktadır. Bu bağlamda sportif aktiviteler kişiye psikolojik ve fizyolojik doyumlar sağlayabilmekte, çeşitli ortamları yaşama ve deneyimler kazanma imkânı verebilmektedir.

(15)

2

Böylece bireyin olumlu benlik bilincine sahip olmasında etkili olmakta ve sağlıklı kişiler arası ilişkiler kurabilecek bireylerin yetişmesine olanak sağlamaktadır (H. Çamlıyer ve Çamlıyer, 2001).

Birey için başkalarının olumlu tepkiler vermesine yol açabilecek ve olumsuz tepkileri önleyebilecek becerilere sahip olmak önemlidir. İnsan, başkalarıyla etkileşimi mümkün kılacak, sosyal açıdan kabul edilebilir olan davranışlara sahip olmak ister. Diğerinin duygularını anlayabilme ve bu duyguları yönlendirmek amacıyla harekete geçebilmek, insanlarla ilişki yürütme sanatının özünü oluşturur. Bu beceriler, genel olarak, sosyal beceri olarak adlandırılmaktadır (Yüksel, 2004).

Yirmi birinci yüzyılda, değişen yaşam koşullarına paralel olarak eğitim sisteminin beklentilerinden biri de öğrencilerin tüm yönleri ile gelişimlerinin sağlanmasıdır. Bunun için öğrencilerin akademik gelişimlerinin yanı sıra sosyal ve duygusal gelişimlerinin desteklenmesi önemlidir (Tagay, Baydan, & Voltan Acar, 2010).

Formal eğitimde sosyal becerilerin gelişimsel bir süreç olduğu kabul edilmekte ve bunların geliştirilmesi üzerinde durulmaktadır. Bu beceriler birçok ergenin kendi yaş gurubu ve yetişkinlerle ilişkilerinde yaşanan bir durum olmamakta aynı zamanda öğrenme ortamına sağlayacakları yararlar üzerindeki önemi de vurgulamaktadır. Bunu destekleyen araştırmalara bakıldığında; sosyal beceri eksikliğinin düşük akademik başarının ortaya çıkmasına neden olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte sosyal ve psikolojik fonksiyonların önemli belirleyicileri olduğunu ortaya koyan kanıtlar vardır. Okulu bırakma, düşük akademik başarı, anti-sosyal davranış, alkolizm ve yetişkinlik psikozu gibi sorunların sosyal beceri yetersizliği ile ilişkili olduğu yapılan araştırma sonuçlarından elde edilmiştir (Ogilvy, 1994).

Dolayısıyla spor, eğitimin en önemli yapı taşlarından birisidir ve sosyal becerilerin gelişmesini sağlamakla beraber, eğitimde başarıya götüren unsurların da başında gelir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, spor yapan öğrenciler spora başlamadan önceki durumlarına göre, ya da spor yapmayan öğrencilere göre daha sosyal olmaktadır. Ancak spor yapan öğrencilerin kendi aralarında, yaptıkları sporun takım sporu ya da bireysel spor olması, cinsiyet, okul türü ya da anne-baba eğitim düzeyi gibi değişkenler açısından incelendiğinde ne gibi farkların olduğunu ortaya koyan bir çalışmanın eksikliği dikkat çekmektedir. Bu bilgiler ışığında, bu araştırmanın problemini “lisanslı kulüp sporcusu

(16)

3

ortaöğretim öğrencilerinin bazı spor branşlarına göre sosyal beceri düzeylerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesi” oluşturmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada, Ankara iline bağlı Merkez ilçelerde ortaöğretim düzeyinde öğrenim gören ve farklı branşlarda lisanslı kulüp sporcusu olan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin karşılaştırmalı olarak incelenerek aralarında fark olup olmadığı, varsa ne gibi farklılıklar olduğunun ortaya konulması amaçlanmaktadır.

Ayrıca araştırmada alt amaçlar olarak cinsiyet, okul türleri, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi, ailenin gelir durumu, kardeş sayısı, sınıf ve yaş gibi değişkenler ile sosyal beceri düzeyleri arasındaki ilişkiler de incelenecektir.

1.3. Araştırmanın Önemi

Spor, 21. yüzyıl modern toplumunun en yaygın ve etkili sosyal kurumlarından birisidir. Temel amacı, insanın bedenen, ruhen ve sosyal yönden gelişmesine katkı sağlamak olan spor, toplumların gelişmesinde de çok etkin rol oynayan sosyal bir olgudur. Günümüzde, bilinçli olarak sporun kitlelere yaygınlaştırılması ve halkın çağdaş anlamda spor yapması ile toplumların gelişmişliği arasında önemli ölçüde bir paralelliğin varlığı kabul edilmektedir. Spor, çağımızın modern toplumlarında, kültürel ve refah düzeylerinin bir göstergesi olarak kabul edilen ve sosyal hayatın tüm yönlerini etkileyen önemli bir sosyal kurumdur (Yetim, 2005).

Modern yaşamda spor, bireylerin kişilik oluşumunun ve bireysel yeteneklerinin gelişimlerini sağlamak amacıyla eğitimciler tarafından önerilen planlı çalışmalar bütünlüğü olarak kabul görmekte ve her geçen gün önemini daha da artırmaktadır (İnal, 2014). Sporu konu edinen sosyolojik bilgiye olan ihtiyaç süratle artmaktadır. Eğitim öğretim kurumlarından, endüstriden, turizmden, tıptan, devletten, yönetimden, cemaatlerden, polisten, ordudan, siyasal elitten, kitle iletişim araçlarından gelen talepler, sporu konu edinen sosyolojik bilgiye olan ihtiyacı artırmıştır. Ayrıca, sosyolojik açıdan toplumsal (sosyal) değerler sistemini ve normlarını, insanların sporla ilişkisini, davranışlarına etkisini analiz etmek ve sporun toplum için önemini ve insanlara olan etkisini araştırmak önemlidir (Voigt, 1998).

(17)

4

Yapılan literatür taramalarında spor yapan ve spor yapmayan ortaöğretim öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerinin kıyaslandığı bir çok çalışmanın yapıldığı ancak kulüp lisanslı olarak, yani bir kulüp çatısı altında düzenli olarak spor yapan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin kıyaslandığı, branşlar arasında ne gibi farklılıkların olduğunu ortaya koyan bir çalışmanın yapılmadığı görülmüştür. Bu doğrultuda bu çalışmanın, kulüp çatısı altında lisanslı olarak spor yapan ortaöğretim seviyesindeki öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinde branşlar arasında ne gibi farklılıklar olduğunun ve bu farkların oluşmasında hangi değişkenlerin etkili olduğunun ortaya konulabilmesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.

1.4. Sayıltılar

 Araştırmada kullanılan Sosyal Beceri Envanteri’nin (SBE), öğrencilerin sosyal beceri düzeyini belirlemek için yeterli olduğu varsayılmaktadır.

 Araştırmaya katılan tüm öğrencilerin, ölçme araçlarına içtenlikle cevap vereceği varsayılmaktadır.

 Örnekleme dâhil edilecek araştırma grubunun evreni temsil edeceği varsayılmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

 Araştırmanın uygulanması 2014-2015 eğitim öğretim yılıyla sınırlıdır.

 Araştırma 2014-2015 eğitim öğretim yılında Ankara il merkezindeki farklı liselerde öğrenim gören, kulüp lisanslı aktif sporcu öğrencilerle sınırlıdır.

 Bu araştırmanın bulguları, Ankara ilinde ortaöğretim düzeyinde eğitim gören kulüp lisanslı sporcu öğrencileri kapsamaktadır. Bundan dolayı çalışmanın bulgularının tüm lisanslı kulüp sporcusu, ortaöğretim öğrencilerine genellenmesi söz konusu değildir.

1.6. Tanımlar

Spor: Spor, bireyin beden ve ruh sağlığının geliştirilmesi, belli kurallara göre rekabet ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve üstün gelme ve gerçek anlamda başarı gücünün arttırılması kişisel açıdan en yüksek noktaya çıkarılması yolunda gösterilen yoğun çabalardır (Aracı, 1999).

(18)

5

Ortaöğretim: Sekiz yıllık ilköğretimden sonra bireyi dört yıllık bir eğitimle hayata veya yükseköğretime hazırlayan öğretim kurumudur.

Lisans: İl Müdürlüklerinden alınan ve her sezon İl Müdürlüklerine vize ettirilmesi zorunlu olan sporcu kimlik kartıdır. İl Müdürlükleri dışında verilen lisanslar geçersizdir ve lisans olmadan müsabakalara girmek mümkün değildir.

Sosyal Beceri: Kişiler arası ilişkilerde, kişinin kendisi dâhil insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlama ve bu anlayışa uygun davranma yeteneğidir (Marlowe, 1986).

Duyuşsal Anlatımcılık: Bireyin sözel olmayan duyuşsal mesajları iletebilme becerisidir (Yüksel, 1997).

Duyuşsal Duyarlık: Başka bireylerin sözel olmayan mesajlarını anlama ve yorumlama becerisidir (Yüksel, 1997).

Duyuşsal Kontrol: Bireyin kendisinin sözel olmayan mesaj ve duygularını düzenleme ve kontrol etme becerisidir (Yüksel, 1997).

Sosyal Anlatımcılık: Sözlü iletişimde, beden dilini kullanmada başarılı olma ve çevresindeki insanları etkileme becerisidir (Yüksel, 1997).

Sosyal Duyarlık: Başkalarının sözel iletişimlerini anlama ve yorumlama becerisidir (Yüksel, 1997).

Sosyal Kontrol: Sosyal ortamlarda kendinden emin olma, sosyal rol oynama ve kendini duruma göre ayarlama becerisidir (Yüksel, 1997).

(19)

6

BÖLÜM 2

KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Spor

Spor kelimesinin Dünya’ya tanıtılarak yayılmasında ve günümüzdeki anlamı ile kullanılmasında İngilizlerin önemli katkılarının olduğunun görülmesine rağmen, spor kelimesi İngiliz kökenli bir kelime değildir. Latince dağıtmak bir birinden ayırmak anlamına gelen “disportare” veya “deportare” kelimelerinden doğmuştur. Bu kelimeyi İngilizlerin disport ya da desport, Fransızların ise se deporter ya da se desporter olarak kullandıkları görülmektedir. Zaman içerisinde kelimelerdeki aşınma nedeniyle önce “Sport” daha sonra da “Spor” olarak kullanılmaya başlanmış ve literatürdeki yerini almıştır (Alpman, 1972).

Erkal’a (1982) göre, “spor, ferdin tabii çevresini beşeri çevre haline çevirirken elde ettiği kabiliyetleri geliştiren, belirli kurallar altında araçlı veya araçsız, ferdi veya toplu olarak boş zaman faaliyeti kapsamı içinde veya tam zamanını alacak şekilde meslekleştirerek yaptığı, sosyalleştirici, toplumla bütünleştirici, ruh ve fiziği geliştiren rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur”. Coakley’e göre ise, “spor, iç ve dış faktörlerle motive edilmiş bireylerin nispeten karmaşık fiziksel becerilerinin kullanımını veya fiziksel çabayı gerektiren kurumsallaştırılmış rekabete dayalı aktivitelerdir” (Coakley, 1986). Koludar’ın (1988) tanımına göre ise, “kişinin belli düzenlemeler içinde fiziksel aktivitesini ve motorik becerilerini zihinsel, ruhsal ve sosyal davranışlarını geliştiren ve bu özelliklerini belirli kurallar içinde yarıştırmasını amaçlayan biyolojik, pedagojik ve sosyal bir uğraştır”.

Spor, insan vücuduna yararlarının hemen beklenilmediği, kendi içinde kurallarının olduğu, bireysel ya da grup halinde, oyun olarak kendisini ortaya koyan fiziki yarışmaların bütünüdür (Kılcıgil, 1998).

(20)

7

Voigt’a (1998) göre ise spor, hem yarışma, zevk, sağlık, estetik, eğlence, oyun, reklam, propaganda, meslek, bilim, boş zamanları değerlendirme aracı, hem de kişi ve toplumlar arası ilişkileri düzenleyen bir olgudur. Spor aynı zamanda hem bedene hem de ruhsal yapısına hitap eden bir sosyal davranıştır. Sadece eğlence amacıyla yapılmayan spor, ciddiye alınması gereken ve daha sonra değiştirilmesi mümkün olan kurallardan oluşan bir oyundur.

Spor çok yönlü bir kavram olduğundan, sporun tanımı konusunda değişik yazarlar, farklı tanım ve görüşler ortaya koymuşlardır. Bunun sebebi ise, sporun kapsamı, branşları, hedefleri, içerikleri ve yapılış biçimlerinin farklı biçimde algılanıp değerlendirilmesindendir (Yetim, 2005).

Sporu tek bir boyut altında incelemek uygun değildir. Çünkü yapılış amaçlarına göre, yarışma ve performansa dönük, sağlıklı yaşam, serbest zamanlarını değerlendirmek, toplumsal bağları kuvvetlendirmek, hoş vakit geçirmek için yapıldığı gibi ayrıca gerçekleştirildiği yer ve zamanına göre farklı gruplara ayrılması mümkündür. Bu nedenle sporu tek ve kesin bir tanıma sığdırmak zordur. Sporun bir diğer yönü de, “oyun ve yarışma”dır. Spor, başarıyı geliştirme ve yarışmada üstün gelme amacı için gösterilen çabayı bedensel bakımdan daha yetenekli olanların seçilmesini ve seçilenlerin sürekli ve yoğun bir eğitimle yetiştirilmesini gerekli kılar. Modern anlamda oyun, bireyin çevresiyle etkileşim sürecidir. Spor ise, insana haz ve doyum veren oyun güdüsünün gelişkin kurallara bağlanmış bir ifade şeklidir (Fişek, 1980).

Spor tanımlarının bazıları, spor alanını aşırı şekilde dar hale getirmekte, sporu sadece elit düzeyde antrenman almış sporcularla sınırlamakta ve özellikle hafta sonlarında, rekreasyonel düzeyde spor katılımlarını dikkate almamaktadır. Sporlara rekreasyonel düzeyde katılanlar, profesyonel ve olimpik düzeyde katılanlardan daha fazladır. Spor hangi düzeyde tanımlanırsa tanımlansın, hangi düzeyde yapılırsa yapılsın, katılanların duygu, düşünce ve davranışları (psikolojik durumları) üzerinde etkili olmaktadır (Konter, 2006). Spor, bireyin beden ve ruh sağlığının geliştirilmesi, belli kurallara göre rekabet ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma, üstün gelme ve gerçek anlamda başarı artırılması kişisel açıdan en yüksek noktaya çıkarılması yolunda gösterilen yoğun çabalardır (Aracı, 1999). Spor, tek başına ve toplu olarak yapılan, kendine özgü kuralları olan, genelde yarışmaya dayanan bedensel ve zihinsel yeteneklerin gelişimini sağlayan, eğitici ve eğlendirici uğraşlardır (Mengütay, 1997).

(21)

8

Doğan’a (2005) göre spor, “amaçlı, belli kurallara ve teknik yöntemlere bağlı olan, yapanlarda olduğu kadar izleyenlerde de haz duyma ve coşku gibi gereksinimleri doyuran, sporcuları ve izleyenleri bütünleştiren bir etkinlikler kümesidir”. Sevim (1995) ise sporu, “insanların tek başına ya da toplu olarak fiziksel, psikolojik ve düşünsel yeteneklerini önceden saptanmış bir düzen ve belli kurallar içerisinde geliştirip ortaya koymaya yönelik eylemlerin tümüne verilen genel ad” olarak tanımlamıştır.

Spor, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın temel unsuru olan insanın beden ve ruh sağlığını geliştirmek, kişiliğin oluşumunu, karakter özelliklerinin gelişimini sağlamak, bilgi, beceri ve yetenek kazandırarak çevreye uyumu kolaylaştırmak, kişiler, toplumlar ve uluslar arasında dayanışma, kaynaşma ve barışı sağlamak, kişinin mücadele gücünü arttırmak yanında belirli kurallara göre, rekabet ölçüleri içerisinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve yarışmada üstün gelme amacıyla yapılan faaliyetler olarak tanımlanabilir. Bu özelliklerinden dolayı çağımızda spor çok yönlü, çok faydalı, çok amaçlı ve çok çeşitli boyutlar kazanmış ve evrenselleşmiştir (Yetim, 2005).

2.1.1. Toplum ve Spor

Toplum, ortak bir yaşam biçimini paylaşan, belli bir coğrafyada yaşayan, kendilerini bir bütün olarak gören, karşılıklı etkileşim içinde bulunan insanların oluşturduğu en geniş insan grubudur (Tan, 1981). Toplum, sosyal gereksinmelerini karşılamak için etkileşen ve ortak bir kültürü paylaşan çok sayıdaki insanın oluşturduğu bir birlikteliktir (Fichter, 1996).

Amiran Kurtkan ise toplumu “insan davranışlarını hem özgürlüğe kavuşturan hem de sınırlandıran, bir yandan karşılıklı yardımlaşmalara imkân veren, diğer yandan gruplaşmalara ve bölünmelere yol açan, değişken bir toplumsal örgütler ve ilişkiler ağıdır” şeklinde tanımlamaktadır (Dever, 2010).

Spor, toplum yaşamına çok değişik yollardan girerek, bireyleri doğrudan ya da dolaylı olarak kendisine bağımlı kılmış ve her zaman toplumun ilgisini canlı tutmayı başarmış sosyal bir olgudur. Bu olgu toplum yaşamında belli görevler üstlenmektedir. Toplumun vazgeçilmez zevklerini, ihtiyaçlarını karşılayarak kendisine bağlayan spor, günümüz dünyasında büyük bir sosyal kurum olduğunu kabul ettirerek, toplumu çok yakından ilgilendiren belli davranışlar, düşünceler, inançlar ve simgeler geliştirmiştir. Spor, her sosyal kurum gibi, diğer sosyal kurumlarla ilişki halindedir ve o toplumun hukukundan,

(22)

9

siyasetinden, ekonomisinden, demografik kültürel, coğrafi yapısından ve çevresinden ayrı düşünülemez (Kılcıgil, 1998).

Sporun toplumsal yaşam içindeki yeri eskiye göre çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu da sporun toplumsal yapıdaki durumunun bilinmesini zorunlu kılmaktadır. İnsanların yaşamında, önce doğal günlük yaşamın bir parçası olarak yakalama, atlama, kaçma, avlanma vb. faaliyetler şeklinde yer alan spor, daha sonra boş zamanları değerlendirme aracı olarak eğlence ve oyun, günümüzde ise bir meslek olarak yer almaktadır (Öztürk, 1998).

Tüm ülkelerde spor yapmaya ve izlemeye duyulan ilginin artması, çağdaş sosyal hayatın ayırt edici özelliklerindendir. Toplumların ilerlemesi, gelişmesi onu oluşturan bireylerin tüm yönleriyle sağlık, mutluluk ve refah seviyesine ulaşmalarıyla mümkün olabilir. Bireyin refahı ise, bir bakıma onun beden ve ruh sağlığının tam ve devamlı olmasına bağlıdır. İnsanın istenilen düzeyde bir varlık haline getirilebilmesinde, beden eğitimi ve spor etkinliklerinin rolü büyüktür. Beden eğitimi ve spor, insanın bedensel ve ruhsal eğitimine doğrudan olumlu etkilerde bulunurken, kişinin bu eylem içinde kendini tanımasına ve tanıtmasına, toplum hayatında yerini almasına yardımcı olur (Yetim, 2005).

Spor tüm insanlar içindir. Sporla her insan özgün yaşamasını yeniden bulur, bu sırada bütün insanlarla bütünleştiği bir etkinliğe ve denemeye girer (Erdemli, 1996).

Sportif faaliyetler, toplumdaki kültürel kaynaşmayı teşvik etmesi, sosyal davranış ve ilişkileri istenen düzeye getirmesi, insanların boş zamanlarını değerlendirmesi, sporun geniş kitlelere yaygınlaştırılması, bedeni, ruhi ve fiziki anlamda sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinin bir aracı olarak görev yapmaktadır (Keten, 1974).

Spor, çağımızın modern toplumlarında, kültürel ve refah düzeylerinin bir göstergesi olarak anlam kazanan ve sosyal hayatın tüm yönlerini etkileyen önemli bir sosyal olgudur (İmamoğlu, 1992).

2.1.2. Eğitim ve Spor

Eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir (Ertürk, 2013). Eğitim, bireyleri ve toplumları amaçlı, düzgün bir yaşam biçimine ulaştırmada ve sahip olunan bilgi, beceri ve değerleri planlı bir şekilde

(23)

10

bir sonraki kuşağa aktarmada ve bu arada insan davranışlarını yaşantılar yoluyla değiştirme süreci olarak ifade edilebilir (Yolcu, 1992).

Sosyolojinin önemli isimlerinden Durkheim, eğitimi, “kişiliğin gelişmesine yardım eden ve onu esas alan, onu yetişkin yaşamına hazırlayan, gerekli bilgi, beceri ve davranışlar elde etmesine yarayan bir süreç” (Tezcan, 1985) olarak tanımlamaktadır. Durkheim’a göre eğitimde bir süreklilik söz konusudur. Bu süreklilik boyunca, birey kendisini toplumsal hayata hazırlayan temel bilgileri almakta ve eğitim sayesinde başarılı bir toplumsallaşma süreci geçirmektedir (Dever, 2010).

Eğitim, bireyleri ve toplumları amaçlı, düzgün bir yaşam biçimine ulaştırmada ve sahip olunan bilgi, beceri ve değerleri planlı bir şekilde bir sonraki kuşağa aktarmada ve bu arada insan davranışlarını yaşantılar yoluyla değiştirmedeki bir süreçtir (Harmandar, 2000). Yetişkin nesiller tarafından sosyal hayata hazır olmayan nesiller üzerinde uygulanan işlemler ve faaliyetler olarak ifade edilen eğitim, kültür naklini ve sosyal hayatın sürekliliğini sağlamaktadır. Eğitim, aynı zamanda bireylere bilgi, davranış ve kabiliyet kazandırılması ve geliştirilmesi için uygulanan sürekli faaliyetler dizisidir. Toplum hayatında çok önemli fonksiyonlara sahip olan eğitim, bağımsız bir değişken olmayıp, diğer sosyal kurum, olgu ve bilimlerle karşılıklı etkileşim halindedir. Eğitim, ekonomi, hukuk, yönetim, din, kültür, boş zamanları değerlendirme, beden eğitimi ve sporla çok sıkı ilişki içerisindedir (Erkal, 1982).

Bugün sporun bir eğitim aracı olarak çocuğun her yönden gelişmesinde büyük rol oynadığı bilinmektedir. Sportif oyunlara bir ekip üyesi olarak katılma; çocukta yardımlaşma, beraber çalışma, diğer ekip elemanlarına ve oyun düzenine saygılı olma gibi duyguları geliştirir (Öztürk, 1998).

Günümüzde sporun önemi özellikle eğitim sisteminde giderek artmaktadır. Eğitimi spordan, sporu da eğitimden ayrı düşünmek mümkün değildir. Çünkü spor ve sportif faaliyetler, özellikle ergenlik döneminde bulunan ve ortaöğretim kurumlarına devam eden ergenlerin ilgilendikleri önemli alanlardan ve aktivitelerden birisidir (Yıldırım, 2003). Dolayısıyla spor, günümüzde özellikle ortaöğretim çağındaki öğrencilerin mutlaka yapması gereken bir aktivite olmakla birlikte, eğitimin en önemli yapı taşlarından birisidir.

(24)

11 2.1.2.1. Beden Eğitimi ve Spor

Türkiye’de büyük bir çoğunluk için beden eğitimi ve spor aynı anlama gelir. Aslında bu düşünce şekli yalnız bizim toplumumuza özgü değildir; hemen hemen tüm ülkelerde beden eğitimi ve spor aynı kavramda ele alınır (Açıkada & Ergen, 1990).

Birçok kavramda olduğu gibi beden eğitimi ve spor kavramları da toplumumuz tarafından yanlış kullanılmakta hatta bazen biri diğerinin yerine bile kullanılmaktadır (İnal, 2014). Ancak bu iki kavram birbirinden farklı içeriklere sahiptir (Dever, 2010). İnsanın fiziki ve zihinsel nitelikleri ile kendine olan güvenini geliştirmek için yapılan uygulamalı eğitim faaliyetlerine beden eğitimi; insanın fiziksel ve zihni yeteneklerini geliştirmek amacıyla, yarışma tarzında yapılan faaliyetlere spor denir (Hergüner, 2002).

Beden eğitimi ve spor, çağdaş eğitim anlayışı içinde birbirini tamamlayan iki kavramdır. Beden eğitimi, iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmanın başlıca unsuru olan insan gücünün beden ve ruh sağlığını ve bütün yapısının dengeli olarak geliştirilmesini sağlayan faaliyetlerdir. Bir başka ifadeyle beden eğitimi, fertlerin hareket tecrübeleriyle meydana çıkarttığı bir değişim süreci ve aynı zamanda fiziki aktiviteler yoluyla insanın bütün eğitimi ile ilgili bir faaliyet ya da eğitim şeklidir (Jersild, 1978).

Beden eğitimi, bireyin büyüme, gelişme ve davranışlarını sağlayan güçlü bir eğitim alanıdır. Spor ise, başarıyı genişletme ve yarışmada üstün gelme amacını güder. Beden eğitimi, bireyin beden ve ruh sağlığının gelişmesi için yapılan hareketlerin bütünüdür. Spor ise, bireyin beden ve ruh sağlığının geliştirilmesi yanında, belli kurallara göre, rekabet ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve üstün gelme amacını içerir (Yetim, 2005).

Beden eğitimi ve spor etkinlikleri bireyin sağlıklı gelişiminde önemli bir işleve sahip olmasının yanı sıra, sosyal ve duygusal gelişim yönünden de olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu etkinlikler, yaratıcılık, liderlik gibi yetenekleri işlevsel hale getirmekte, mücadeleci, azimli, uyumlu, üretken, kararlı, birbirine saygılı ve anlayışlı olma, kurallara uyma, işbirliği yapma, bağımsız davranma, kendini disipline etme, çalışkan ve gayretli olma gibi kişilik özelliklerini geliştirmektedir (Yenal, Çamlıyer, & Saracaloğlu, 1999). Günümüzde beden eğitimi ve spor, yetişmekte olan nesillerin temel kaynağı olan insanın fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini amaç edinen ve genel eğitimin tamamlayıcısı ve ayrılmaz bir parçası olarak görülen bilinçli ve planlı faaliyetlerdir (Yıldıran, 1996).

(25)

12 2.2. Sosyal Beceri

Sosyal birer varlık olan insanlar diğer insanlarla birlikte yaşamak durumundadır. Birlikte yaşamanın en temel gerekliliği; etkili iletişim kurabilmektir. Birlikte yaşayabilmek için toplumun gerektirdiği sosyal kabulü olan davranışlar sergilemek kaçınılmazdır (Tagay, Baydan, & Voltan Acar, 2010).

Sosyal beceriler, kişilerin başkaları ile olumlu etkileşimleri başlatma ve sürdürme için önemli olan davranış elemanları olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, içinde bulunulan sosyal ortama uygun davranma becerisi olarak tanımlanan sosyal beceriler, doyum verici kişilerarası ilişkilerin kurulmasında ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde çok önemli rol oynarlar. Birey için, başkalarının olumlu tepkiler vermesine yol açabilecek ve olumsuz tepkileri önleyebilecek becerilere sahip olmak önemlidir. İnsan, başkalarıyla etkileşimi mümkün kılacak sosyal açıdan kabul edilebilir olan davranışlara sahip olmak ister. Bu beceriler genel olarak sosyal beceri olarak adlandırılmaktadır. Ancak sosyal becerileri oluşturan bileşenlerin neler olduğu konusunda ortak bir anlayış yoktur (Yüksel, 2004). İlgili alan yazında, araştırmacılarca yapılan çok sayıda sosyal beceri tanımına ulaşmak mümkündür. Walker ve McConnell (1995), sosyal becerileri, öğretmenler, ebeveynler ya da akranlarca verilen sosyal görevleri yerine getirmek için kullanılan spesifik stratejiler olarak tanımlamıştır. Elliot ve Gresham (1993), sosyal becerileri bir bireyin olumlu tepkileri meydana çıkarıp olumsuz tepkilerden kaçınmasına yardımcı olacak şekilde diğerleriyle etkileşimini mümkün kılan sosyal açıdan kabul gören davranışlar olarak ifade etmiştir (Uz Baş, 2010). Hersen & Eisler (1976)’e göre ise sosyal beceri, bireyin tabii çevrelerinde; okul, ev ve işte başkalarıyla başarılı bir şekilde etkileşimde bulunma yeteneğidir. Kelly (1982)’ye göre ise sosyal beceriler, kişilerarası ilişkilerde kullanılan, başkalarından olumlu pekiştireçler gelmesini sağlayan öğrenilmiş davranışlardır.

Bates ve Harvey, sosyal becerileri, bireyin kişilerarası hem olumlu hem de olumsuz duygularını, sosyal ödül kaybetme endişesi duymaksızın ifade edebilme becerisi olarak tanımlarken (Çakıl, 1998), Sorias (1986) kişinin olumlu ya da olumsuz duygularını uygun bir biçimde anlatabilmesi, kişisel haklarını savunabilmesi, gerektiğinde başkalarından yardım isteyebilmesi ve kendisine ters gelen istekleri geri çevirebilmesini sağlayan becerileri sosyal beceriler olarak tanımlamıştır.

(26)

13

Jenson, Sloane ve Young, (Bacanlı, 1999) sosyal becerilerle ilgili tanımları şöyle sıralamaktadır:

1. Çocukların, kişiler arası bağlamda diğer bireylerin tepkilerini etkiledikleri sözel ve sözel olmayan davranışlar repertuarı. Çocukların başkalarını incitmeden istenir sonuçlar elde etmek ve istenmeyenlerden kaçma ya da kaçınmada başarılı oldukları ölçü, onların sosyal açıdan becerikli olduklarının düşünüldüğü ölçüdür. 2. Belli bir durumda, etkili olan veya etkileşim için olumlu etkiler üretme, sürdürme

veya artırma ihtimalini yükselten tepkiler.

3. Belli bir sosyal bağlamda, sosyal açıdan öncelikli, başkalarına yararlı olacak şekilde etkileşim kurma yeteneği.

4. Bireylerin kişilerarası durumlarda çevrelerinden pekiştireç elde etmek veya var olan pekiştireci sürdürmek için kullandıkları belirlenebilir öğrenilmiş davranışlar. 5. Bireyin okul, ev ve iş yaşamında başkalarıyla başarılı bir şekilde etkileşimde

bulunma yeteneği.

Yukarıda verilen tanımlar herhangi bir ölçüte göre seçilmiş tanımlar değildir. Bu tanımları sayfalar dolacak kadar çoğaltmak olanağı da vardır. Tanımların çoğunda ortak kullanılan bazı sözcükler bulunmaktadır (Yüksel, 2004). Cartledge ve Milburn (1983), sosyal beceriyi öğrenilmiş davranışlar olarak ele almakta ve sosyal beceri tanımlarında bazı ortak öğelerin bulunduğunu ifade etmektedirler (Yüksel, 1997).

Bu öğeler:

1. Başkalarının olumlu tepkiler vermesine yol açacak ve olumsuz tepkileri engelleyecek, başkalarıyla etkileşimi mümkün kılacak, sosyal olarak kabul edilebilir olan öğrenilmiş davranışlar olarak sosyal beceriler.

2. Çevrede etki bırakan, hedefe yönelik davranışlar olarak sosyal beceriler. 3. Duruma özgü ve sosyal içeriğe göre değişen sosyal beceriler.

4. Hem belirli gözlenebilir davranışlar, hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal öğeler içeren davranışlar olarak sosyal beceriler.

Sosyal beceriler, kişilerarası ilişkilerde, kişinin kendisi dâhil insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlama ve bu anlayışa uygun davranma yeteneğidir (Marlowe, 1986). Ackerman ve Stein (1982) sosyal beceriyle ilgili olarak çeşitli davranış tiplemeleri ortaya

(27)

14

koymuşlardır. Bunlar kontak kurmak ve sürdürebilmek, başkalarının dikkatini çekebilmek, herhangi bir eylemden duygusal tatmin, övgü, bilgi ve yardım alabilmek, bunu başkalarına da verebilmek, belirli oyunlara iştirak edebilmek, konuşmalar yapmak ve yürütebilmek, tartışmalı konulara çözüm bulabilmek, dostluklar kurabilmek ve yaşatabilmektir (Şahin, 2001).

Sosyal beceriler, bireyin sosyal ortamlarda olumlu sosyal sonuçlar elde etmesini sağlayan, öğrenilmiş davranışlardır. Bir sosyal becerinin sergilenmesi, birden fazla davranışta bulunmayı gerektirebilmekte, bu davranışlar sosyal davranışlar olarak adlandırılmaktadır. Sosyal davranışlar; bireye özgü gözlenebilen davranışlardır ve sosyal becerilerin alt bileşenleridir. Sosyal bir beceri olan selamlaşmanın beceri analizi yapıldığında göz kontağı kurma, el sıkışma gibi alt beceri basamakları elde edilmekte, her bir basamak bir sosyal davranış olarak kabul edilmekte ve bu basamaklar birleşerek sosyal beceriyi oluşturmaktadır (Poyraz Tüy, 1999).

Bacanlı (1999)’ya göre, sosyal beceriler diğer insanlarla iletişimde bulunmayı kolaylaştırıcı olduklarından birey ve toplum yaşamında önemli role sahiptirler. Günümüzde birçok araştırmaya konu olan sosyal beceri kavramının temelleri 1900’lü yılların başlarına dayanmaktadır. William James “Psikolojinin Prensipleri” adlı eserinde sosyal ilişkileri ele almıştır. James’in bu çalışması bu alanda yapılan çalışmalara yol gösterir niteliktedir. Bu eserde insanın sosyal ilişkilerinde birçok sosyal benliklerin bulunduğu öne sürülmüş ve bu benliklerin sosyal ilişkilerimizde nasıl davrandığımızı gösteren kalıplar olduğu belirtilmiştir. Sosyal beceri kavramının bir diğer öncüsü Thorndike’dır. Yaptığı zekâ analizleri sonunda Thorndike “sosyal zekâ” kavramını öne sürmüştür. Buna göre bazı kişilerin kolayca ilişki kurabilmeleri, sosyal ilişkilerindeki zorlukların üstesinden kolayca gelebilmelerinin temelinde sosyal açıdan zeki olmaları yatar. Sosyal beceri eğitiminin ortaya çıkmasında ise hızlı toplumsal değişme, annelerin iş hayatına atılması önemli etkenler olarak gösterilmektedir. Hızlı toplumsal değişmeye bağlı olarak bireyler çok fazla bilgi ve beceriye ihtiyaç duymaktadır. Bu bilgi ve becerilerden bir kısmı onların bir arada yaşamayı başarabilmeleri ile ilgilidir (Ekinci Vural, 2006).

(28)

15

Caldarella ve Merrell (1997), sosyal becerilerle ilgili yapılan 21 araştırmayı meta analiz yoluyla incelemiş ve sonucunda sosyal becerileri şu şekilde sınıflandırmışlardır (Yatkın, 2012).

Bunlar:

Akranlarla İlgili Beceriler: Arkadaşlarını takdir etme, ihtiyaç duyduğu zaman arkadaşlarından yardım isteme, arkadaşlarına yardım etme, arkadaşlarını oyuna davet etme, kolaylıkla arkadaşlık kurma, arkadaşlarıyla konuşma, tartışmalara katılma gibi arkadaşlık ilişkilerini olumlu yönde etkileyen becerilerdir.

 Kendini Kontrol Etme Becerileri: Kızgınlığını kontrol etme, kurallara uyma, problemler karşısında serinkanlı olma, başkalarıyla uzlaşma ve eleştirileri kabul etme gibi bireyin kendisini kabul etmesini sağlayan becerilerdir.

 Akademik Beceriler: Bağımsız olarak çalışma, verilen yönergeleri yerine getirme, boş zamanlarını uygun bir şekilde kullanma ve ihtiyaç duyduğunda yardım isteme gibi bireylerin başarılı olmalarını sağlayan becerilerdir.

 Uyum Becerileri: Yönergelere uyma, kurallara uyma, eşyalarını paylaşma, sorumluluklarını yerine getirme gibi başkalarının bireyden beklediklerini yerine getirme davranışları yer almaktadır.

Atılganlık Becerileri: Başkalarıyla konuşmak için girişimde bulunma, oyun oynamak için arkadaşlarını davet etme, yeni insanlara kendini tanıtma, duygularını ifade etme gibi beceriler yer almaktadır.

Merrell ve Gimpel (1998) ise, sosyal becerileri oluşturan sosyal davranışları üç alt kategoride ele almaktadır.

Bunlar:

Kişiler Arası İlişki Kurma Becerileri: Konuşma becerileri, işbirliği yapma ve birlikte oyun oynama becerileridir.

Kendisiyle İlişkili Beceriler: Duygularını ifade etme, kendine yönelik olumlu tutumlar geliştirme becerileridir.

Sorumlulukla İlgili Beceriler: Sorumluluklarını yerine getirme, yönergeleri takip etme becerileridir.

(29)

16

Michelson ve arkadaşları (1981) ise, sosyal beceri tanımlarında altı ortak noktanın bulunduğunu belirtmektedirler (Yüksel, 2004).

Bunlar:

1. Öğrenme ile kazanılır.

2. Sözel ve sözel olmayan davranışlardan oluşur. 3. Davranışı başlatmada etkilidir.

4. Diğerlerinden gelen olumlu sosyal pekiştireçleri artırır.

5. Karşılıklı ilişkilerde gerekli zamanlamaya ve etkileşime dayalı davranışlardır. 6. Diğerlerinin sosyal statüsü, cinsiyeti ve yaşı gibi faktörlerden etkilenir.

Sosyal beceriler geniş bir yapı olan sosyal yeterlilik kavramının bir parçasıdır. Sosyal becerilerin tanımlanması oldukça güçtür. Bunun nedeni, bu becerilerin, kişilik, zekâ, dil, algı, değer, tutum, becerinin kullanıldığı ortam gibi çeşitli değişkenlerden etkileniyor olmasıdır. Sosyal becerileri etkileyen değişkenlerin çok ve karmaşık olması, sosyal becerilerin farklı disiplin alanlarında çalışan kişilerin (eğitim, psikoloji, psikiyatri, özel eğitim ve psikiyatri hemşireliği gibi) ilgi alanı içinde olması ve her disiplin alanının karma bakış açısındaki farklılıklar nedeniyle çeşitli tanımlar yapılmıştır (Dökmen, 1995).

Sosyal becerilerin anlamı üzerinde daha önce yapılan genellemeleri geçerli sayarak şöyle bir tanım yapılabilir: Sosyal beceriler, kişiler arası ilişkilerde sosyal bilgiyi alma, çözümleme ve uygun tepkilerde bulunma, hedefe yönelik ve sosyal bağlama göre değişen; hem gözlenebilen hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal öğeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlardır (Yüksel, 2004).

2.2.1. Sosyal Beceri ve Sosyal Beceriler

Sosyal beceriler kavramı social skills karşılığıdır ve kelimenin İngilizce aslı çoğuldur. Burada sosyal beceriler olarak kullanılmasının nedeni ise, konuyla ilgilenenlerden bazılarının sosyal beceri ile sosyal beceriler ayrımı yapmalarıdır. Örnek olarak, Trower (1982) sosyal becerileri “sıradan insanların sosyal etkileşimde kullandıkları ve kurallar tarafından yönetilen gerçek normatif öğe davranışlar veya eylemler (bakış, sözcükler, vb.) tekil öğeler veya (selamlama gibi) öğelerin, eylemlerin veya senaryoların belirlenebilir

(30)

17

ardışıklığı” şeklinde tanımlamaktadır. Bu öğeler yaşantı veya gözlem vasıtasıyla öğrenilebilmekte ve geri getirilerek kullanılabilmektedir (Bacanlı, 1999).

Trower (1982)’e göre sosyal becerilerden farklı olarak, sosyal beceri ise “bir hedefe yönelik, becerikli davranışın ortaya konması sürecidir”. Sosyal beceriler belli davranışları ifade ederken, sosyal beceri süreci ifade etmektedir. Ancak, Türkçede “social skills” sosyal beceri olarak karşılanmakta ve (henüz) sosyal beceriler - sosyal beceri ayrımı yapılmamaktadır (Bacanlı, 1999).

2.2.2. Sosyal Beceri ve Sosyal Yeterlilik

Sosyal beceri yerine bazen, sosyal yeterlilik kavramının kullanıldığı da görülmektedir. Ancak, sosyal yeterlilik, sosyal becerileri de kapsayan daha genel ve çok boyutlu bir yapı olarak görülmektedir. Cavell (1990), sosyal yeterliliği üç boyutlu bir yapı olarak ele almıştır. Bunlar: 1) sosyal uyum, 2) sosyal performans ve 3) sosyal beceri olarak adlandırılmıştır. Görüldüğü gibi, sosyal beceri, sosyal yeterliliğin bir alt boyutu olarak ele alınmaktadır (Çakıl, 1998).

Sosyal yeterlilik kavramını sosyal beceriden ayırt etmek güçtür; bazen bu iki kavramın birbiri yerine kullanıldığı, daha doğrusu aralarında ayrım gözetilmediği görülmektedir. Temelde yatan mantık, “kişinin sosyal becerisi varsa, sosyal açıdan yeterlidir” düşüncesidir (Bacanlı, 1999). Literatürde sosyal beceri ile sosyal yeterlilik kavramlarının birbirleri ile ilişkisinin vurgulandığı görülür. Sosyal yeterlilik; sosyal, duygusal ve bilişsel beceriler, sosyal farkındalık, kendine güven ve başarılı sosyal uyum ile ilgilidir. Sosyal beceriler, bu bilgi ve becerilerin kişilerarası ilişkilerde uygun biçimde kullanımını ifade eder (Janet & Bierman, 1998).

McFall’a (1982) göre sosyal beceriler, bireyin sosyal sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla sergilediği davranışlardan oluşmaktadır. Bireyin yakın çevresinde yer alan anne baba, yaşıtlar ve öğretmenleri tarafından bu davranışlarının bir norm grubu ya da önceden belirlenen bir ölçüte göre karşılaştırılması sonucu elde edilen yargılar ise sosyal yeterliliği oluşturmaktadır (Dökmen, 1995).

Hops ve Finch (1985) sosyal yeterlilik kavramının, hem sosyal hem de sosyal olmayan becerileri (motor, dil, bilişsel becerileri) içerdiğini, bu becerilerin birlikte ve olumlu yönde gelişmesinin bireyin sosyal yeterliliğini arttırdığını ifade etmişlerdir (Akkök ve Sucuoğlu,

(31)

18

1990). Trower (1982) de sosyal yeterliliği “becerikli davranışı ortaya koyma yeteneğine sahip olma” olarak tanımlamaktadır (Bacanlı, 1999).

Hops (1983) sosyal beceri ve sosyal yeterlilik kavramlarını ayrı ayrı olarak ele almaktadır. Ona göre sosyal yeterlilik, bireyin belli bir durumdaki performansının genel niteliği hakkında bir sosyal yargıyı bildiren geniş bir kavramdır. Sosyal olarak yeterli olan bir bireyin sosyal becerilere de sahip olduğunu da belirtmektedir (Şahin, 2001).

2.2.3. Sosyal Becerinin Alt Boyutları

Riggio (1986), mesajın gönderilme ve alınması ile ilgili becerilerin, temel sosyal beceriler olan; “anlatımcılık” ve “duyarlık” ile temsil edildiğini söylemektedir. Ona göre, duyuşsal mesaj gönderme ve alma yeteneği sözel olmayan sosyal becerilerin önemli bileşenlerini temsil eder. Sosyal Beceri Envanteri, sosyal iletişim becerilerini duyuşsal ve sosyal olmak üzere iki seviyede ölçen altı alt ölçeği kapsar. “anlatımcılık”, “duyarlık” ve “kontrol” her bir seviye ile değerlendirilmektedir. Anlatımcılık, bireylerin birbirlerine mesaj gönderme becerisini, duyarlık, bireylerin diğer bireylerden aldıkları mesajları yorumlama becerisini, kontrol ise çeşitli sosyal durumlarda iletişimsel süreci düzenleme becerisini ifade etmektedir (Yüksel, 2004). Riggio (1986), çok boyutlu bir yapı olarak ele aldığı sosyal beceriyi altı alt boyutta açıklamaktadır (Yüksel, 1997). Bunlar: “duyuşsal anlatımcılık”, “duyuşsal duyarlık”, “duyuşsal kontrol”, “sosyal anlatımcılık”, “sosyal duyarlık” ve “sosyal kontrol” olarak adlandırılmıştır.

2.2.3.1. Duyuşsal Anlatımcılık

Bireylerin sözel olmayan iletişim becerileri, özellikle duyuşsal mesajları gönderme becerileridir. Bu yapı ayrıca, bireyler arası etkileşimde eğilimlerin sözel olmayan anlatım yönünü ve duyuşsal durumları tam olarak ifade etme becerisidir. Duyuşsal anlatımcı bireyler, canlı, neşeli, cana yakın, atılgan, enerjik ve yaşam doludurlar ve bu becerileri ile diğer insanları etkileyebilmektedirler.

(32)

19 2.2.3.2. Duyuşsal Duyarlık

Başkalarının sözel olmayan mesajlarını alma ve çözümleme becerileridir. Duyuşsal yönden duyarlı bireyler, başka bireylerin sözel olmayan duyuşsal mesajlarını doğru, tam ve hızlı olarak çözümlerler. Ancak başka bireyler, duyuşsal olarak duyarlı bireyleri çabuk etkileyebilirler. Duyuşsal duyarlığı yüksek bireyler, başkalarının duyuşsal durumlarını empatik olarak ifade edebilirler. Başka bir deyişle, başkalarının duygularını sezmek bakımından yeteneklidirler. Bu bireyler, sempatik, duyarlı, iddiacı, gruba bağlı, gergin, atılgan ve özgür olarak tanımlanmaktadır.

2.2.3.3. Duyuşsal Kontrol

Bireylerin sözel olmayan, duyuşsal tepkilerini düzenleme ve kontrol becerileridir. Duyuşsal kontrol, belli başlı duyguları yetenekle birleştirme ve bu duyguları bir maske altında gizleme becerilerini kapsamaktadır. Duyuşsal kontrolü yüksek bireyler, iyi bir duygusal aktördürler, duruma göre hissedebilir ve duygusal zıtlaşma durumunda maske takabilirler. Örneğin, bir şakaya uygun ortamda gülmek veya üzüntüyü gizlemek için neşeli bir yüz ifadesi sergilemek gibi.

2.2.3.4. Sosyal Anlatımcılık

Sözel anlatımcılık ve bireylerin birbirleriyle sosyal iletişim kurma ve iletişime katılma becerileridir. Diğer bir deyişle sözel konuşma becerileri ve başkalarıyla sosyal yakınlaşmaya girme becerileridir. Sosyal anlatımcılığı yüksek bireyler, sosyal ve sempatiktirler.

2.2.3.5. Sosyal Duyarlık

Başkalarının sözel mesajlarını çözümleme becerileridir. Sosyal duyarlı bireyler, sosyal davranışları sergilerken sosyal normlara özen gösterirler ve ortama uygun hareket etme bilincindedirler. Bir başka deyimle, sosyal yönden duyarlı bireyler duygularının etkisinde daha çok kalır, gerilim ve içsel çatışmaları daha çok yaşarlar. Ancak iyi bir dinleyici ve izleyicidirler, çünkü sosyal normlar hakkında bilgi sahibidirler.

(33)

20 2.2.3.6. Sosyal Kontrol

Sosyal rol oynama ve bireyin sosyal olarak kendini ortaya koyma becerileridir. Sosyal kontrol becerisi gelişmiş bireyler, herhangi sosyal bir durumda ortama uygun hareket eden, kendinden emin ve sosyal durumlara kolayca ayak uydurabilen bireylerdir. Sosyal kontrol becerisi yüksek olanlar, sempatik, duygusal olarak durağan, atılgan, samimi ve rahat bireylerdir. Bu bireyler sosyal ilişkilerde aktif ve özgüvene sahiptirler. Farklı sosyal rolleri oynayabilirler ve tartışma sırasında kolayca özel tutum ve yönelim alabilirler.

2.3. Sosyal Beceri İle İlgili Yapılmış Araştırmalar

Bu bölümde araştırma konusuyla ilgili ülkemizde ve yurt dışında yapılan çalışmalara yer verilmiştir.

2.3.1. Sosyal Beceri İle İlgili Ülkemizde Yapılmış Araştırmalar

Yüksel (1997), 66 üniversite öğrencisiyle yürüttüğü çalışmasında sosyal beceri eğitiminin öğrencilerin sosyal beceri düzeylerine etkisini incelemiştir. Öğrencilerin sosyal becerilerini ölçmek amacıyla Riggio tarafından geliştirilen Sosyal Beceri Envanteri kullanılmıştır. Öğrencilerden, 33 kişi deney grubuna, 33 kişi de kontrol grubuna seçilmiştir. Seçilen deney grubuna 9 haftalık sosyal beceri eğitim programı uygulanmıştır. Uygulanan eğitimin sonunda da deney grubundaki öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin olumlu yönde arttığı görülmüştür. Benzer şekilde, sosyal beceri eğitiminin, sosyal becerinin bir alt boyutu olan duyuşsal duyarlık düzeyi üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Ancak sosyal beceri eğitimi, sosyal becerinin diğer alt boyutları olan, duyuşsal anlatımcılık, duyuşsal kontrol, sosyal anlatımcılık, sosyal duyarlık ve sosyal kontrol düzeyleri üzerinde etkili olmamıştır.

Çakıl (1998) tarafından yapılan araştırmada, grupla sosyal beceri eğitiminin üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırma sonucunda, deney grubundaki öğrencilerin yalnızlıklarında anlamlı düzeyde azalma görülürken, kontrol grubundaki öğrencilerin yalnızlıklarında anlamlı düzeyde bir değişme olmadığı görülmüştür.

Şahin (1999) araştırmasında, yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen Anadolu Liselerine devam eden öğrencilerin sosyal beceri düzeylerini karşılaştırmış, yurt dışı yaşantısı geçiren

(34)

21

öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilere göre daha yüksek olduğunu bulmuştur.

Hamarta (2000) araştırmasında, üniversite öğrencilerinin yalnızlık ve sosyal beceri düzeylerini cinsiyet, sınıf, bölüm, yetişmiş olduğu yer, barınma türü gibi değişkenler açısından incelemiştir. Bölüm değişkeni öğrencilerin sosyal beceri düzeyleri üzerinde etkili olurken, cinsiyet ve sınıf değişkeni açısından bir farklılaşma olmadığı bulunmuştur. Ayrıca aynı araştırmada sosyal beceri ve yalnızlık düzeyi arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu belirtmiştir.

Atılgan (2001), okul öncesi eğitim alan ve okul öncesi eğitim almayan öğrencilerin farklı değişkenler açısından sosyal beceri özelliklerinin karşılaştırmasını yapmıştır. Okul öncesi eğitim alan ve almayan öğrencilerin, cinsiyet değişkenine göre, anne-baba eğitim durumuna göre, anne-baba mesleği ve öğrenci başarı durumu değişkenlerine göre sosyal beceri özellikleri arasında anlamlı bir farklılık olduğunu ortaya koymuştur.

Kara (2003), yapmış olduğu araştırmada, öğretmen ve öğrencilerin sosyal beceri algılarına etki eden faktörleri belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın sonucunda, sınıf öğretmenlerinin algılamalarına göre sahip oldukları sosyal becerilerin; yaş, cinsiyet, öğrenim derecesi, kıdem, okuttukları sınıf düzeyi, devlet okulu veya özel okulda çalışma durumları değişkenlerine göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur. Öğrencilerin algılamalarına göre sahip oldukları sosyal becerilerin ise; yaş, cinsiyet, devlet okul veya özel okula gitme durumları, anne-baba eğitim durumu, sosyo-ekonomik düzey değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur.

Deniz (2003), 486 üniversite öğrencisinin sosyal beceri düzeylerini çeşitli değişkenler açısından incelemiştir. Kız öğrencilerin sosyal beceri toplam puan ortalamalarını, erkek öğrencilerin toplam puan ortalamalarından anlamlı derecede yüksek bulmuştur. Bunun yanında sınıf değişkenine göre, dördüncü sınıf öğrencilerinin sosyal beceri toplam puanlarının birinci sınıf öğrencilerinin toplam puanlarından anlamlı derecede yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Öcal (2006) yaptığı çalışmasında, okul sporlarına katılımın temel eğitim okullarının 8. sınıf öğrencilerinin akademik başarılarına ve davranışsal gelişimlerine olan etkilerini tespit etmeye çalışmıştır. Neticede okul sporlarına katılımın öğrencilerin akademik başarıları ve davranışsal gelişimleri üzerinde olumlu katkılar sağladığını, ayrıca okul sporlarına katılan

(35)

22

öğrencilerin devamsızlık oranlarının katılmayan öğrencilere göre daha az olduğunu belirlemiştir.

Çilingir (2006) yaptığı araştırmada, Fen Lisesi ve Genel Lise öğrencilerinin sosyal beceri ve problem çözme becerilerini karşılaştırmıştır. Sonuç olarak, Fen Lisesi ve Genel Lise öğrencilerinin sosyal beceri ölçeği toplam puanı arasında anlamlı bir farklılaşma bulunamazken, cinsiyet farklılığı açısından sosyal becerilerinde farklılaşma bulunmuştur. Seven ve Yoldaş (2007), yapmış oldukları araştırmada Buca Eğitim Fakültesinde okuyan öğretmen adaylarının sosyal beceri düzeylerine etki eden faktörleri belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonucunda, kız öğrencilerin sosyal beceri toplam puanı erkeklere göre yüksek bulunmuştur. Mezun olunan okul, anne-babanın eğitim durumu, doğum sırası, sosyo-ekonomik düzey gibi değişkenlerle, öğrencilerin sosyal beceri puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.

Gülay (2008), ortaöğretim 9. sınıf beden eğitimi dersinde işbirlikli oyunların öğrencilerin sosyal beceri düzeylerine ve beden eğitimi dersine yönelik tutumlarına etkisi üzerine bir çalışma yapmıştır. Rastgele yöntemle sınıflardan birisi deney, diğeri ise kontrol grubu olmuştur. Deney grubu öğrencilerinin ders süreci sonunda olumlu tutum geliştirdikleri, ders süreci içerisinde davranışlarında olumlu yönde gelişim gösterdikleri; derse ve oyunlara karşı görüşlerinin pozitif yönde olduğu görülmüştür. Gözlemci notlarından elde edilen temalarla deney ve kontrol grubu karşılaştırıldığında; deney grubunun sosyal becerilere daha yakın davranışlar gösterdikleri ve beden eğitimi dersine karşı daha olumlu tutum geliştirdikleri görülmüştür.

Tosunoğlu (2008), çalışmasında ortaöğretimde okuyan takım sporları ile uğraşan sporcu öğrencilerin spor branşlarına göre kişilik özelliklerini incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre; kız sporcuların erkek sporculara göre daha nevrotik eğilimler gösterdiği, branşlara göre nevrotik puanlar incelendiğinde en yüksek puan ortalamasının futbol branşı ile uğraşan sporcularda olduğu görülmüştür. Branşları kendi içerisinde cinsiyete göre karşılaştırıldığında basketbolcu kızların nevrotik puan ortalamalarının, basketbolcu erkeklerin nevrotik puan ortalamalarına göre yüksek olduğu, voleybol branşında erkek sporcuların psikotik değerlerinin kız voleybolculardan daha yüksek olduğu görülmüştür. Hentbol branşında ise kız sporcuların psikotik değerleri erkek hentbolculardan daha yüksek çıkmıştır. Kız sporcular branşlarına göre karşılaştırıldığında, psikotiklik boyutunda en yüksek ortalama hentbol branşındaki kız öğrencilere ait olduğu, basketbol branşındaki kız

(36)

23

sporcuların diğer branşlardaki kız sporculara göre daha içedönük özellik gösterdiği görülmektedir. Hentbolcu kız sporcuların diğer branşlardaki kız sporculara göre daha az nevrotik özellik gösterdiği; erkek sporcular karşılaştırıldığında ise sadece nevrotiklik boyutunda anlamlı düzeyde farka rastlanmıştır. Futbolcu erkek sporcuların diğer branşlardaki erkek sporculara göre daha nevrotik eğilim gösterdiği görülmüştür.

Arslanoğlu (2010)’nun, spor yapan ve spor yapmayan ortaöğretim öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerinin karşılaştırılması ile ilgili yapmış olduğu çalışmanın neticesinde ise, öğrencilerin spor yapıp yapmamaları ile sosyal beceri düzeyleri arasında pozitif yönlü, anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.

Türkel (2010), ilköğretim öğrencilerinin sportif faaliyetlere katılım düzeyi ile sosyal uyum ve iletişim beceri düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırmanın sonucunda öğrencilerin sportif faaliyetlere katılımlarının, sınıflarına, cinsiyetlerine, yaşlarına, anne babanın çocuğa karşı tutumuna, anne babanın eğitim ve gelir düzeyine göre öğrencinin sosyal uyum ve iletişim becerisini anlamlı olarak farklılaştırdığı bulunmuştur.

Koç Telli (2010), Mersin Üniversitesi öğrencilerinin sosyal beceri düzeyleri ile yetkinlik beklentileri üzerine yapmış olduğu çalışmada, sosyal beceri düzeyi ile yetkinlik beklentisi arasında pozitif bir ilişki olduğunu tespit etmiştir. Bunun yanında kızlar ve erkekler arasında anlamlı bir ilişkiye rastlayamamıştır.

Yıldırım (2011) ise, ortaöğretim seviyesindeki lisanslı olarak takım sporu ve bireysel spor yapan ile spor yapmayan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerinin belirlenmesi, karşılaştırılması, sosyal becerinin cinsiyete göre belirlenmesi, karşılaştırılması, takım sporu ve bireysel spor yapan öğrencilerin lisans yılı süresi değişkenlerine göre incelenmesi amacıyla bir çalışma yapmıştır. Lisanslı takım sporu, bireysel spor yapan ve spor yapmayan öğrencilerin sosyal beceri düzeylerini inceleyen bu araştırmada, değişkenlerden spor durumuna göre toplam puan değerlerinde takım ve bireysel spor yapan öğrenciler lehine anlamlı fark bulunmuştur. Sosyal beceri düzeyleri arasında sosyal beceri ölçeğinin alt boyutlarında duyuşsal anlatımcılık, duyuşsal duyarlılık, sosyal duyarlılık ve sosyal kontrol boyutunda takım ve bireysel sporlar lehine anlamlı fark olduğu saptanmıştır.

Şekil

Tablo 2 incelendiğinde, çalışmaya katılan öğrencilerin %67,2’si erkek, %32,8’i kız, %5,1’i  14  yaş,  %20,9’u  15  yaş,  %31,9’u  16  yaş,  %34,5’i  17  yaş,  %7,2’si  18  yaş  ve  %  ,4’ü  19
Tablo  4’te  çalışmaya  katılan  öğrencilerin  branşlara  göre  anne  eğitim  durumları  ele  alınmıştır
Tablo  5’te  çalışmaya  katılan  öğrencilerin  branşlara  göre  baba  eğitim  durumları  ele  alınmıştır
Tablo  7  incelendiğinde,  öğrencilerin  ”Duyuşsal  Anlatımcılık”  alt  boyutu  düzeyi  puanlarının  ortalaması  X=44,94  ve  standart  sapması  ss=5,95,  “Duyuşsal  Duyarlık”  puanı  ortalaması  X=48,93  ve  standart  sapması  ss=8,79,  “Duyuşsal  Kontrol
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Kurtuluş Savaşı yıllarından başlayarak ülkesi için çok şey yapmış olan Türk kadını, Atatürk tarafından daima takdir görmüş ve ön planda

Araştırma bulgularımızı destekler nitelikteki diğer çalışmalarda; Avşar ve Öztürk (2007), Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin Sosyal Beceri

Ön tarafta ilk mimarî tarzım muhafaza etmiş görünen bir iç avlu var­ dır ve bunun mermer granitten muhtelif kutur­ da ve hepsi eski on sekiz sütun

ilk Türk Müze M üdürü Osman Hamdi Bey, eski eser toplamış, arkeolojik kazı yapmış ve eski eser yağmacılığını önlemişti Osnuuıh dönelim de yan kı uy m ânim

Okuldaki arkadaşlarla ve öğretmenlerle kurulan ilişki, akademik başarı, okuldaki sosyal etkinlikler, spor etkinliklerinde üstlenilen roller ve alınan pekiştireçler

Öğrencilerin harita becerilerini orta düzeyde öğrendiği, gözlem becerilerini, coğrafi sorgulama becerilerini, tablo, grafik ve diyagram hazırlama ve yorumlama

Çetin ve Kuru(2009) tarafından, İç Anadolu bölgesinde bulunan 11 üniversitenin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinin sosyal beceri düzeylerini tespit