¡
T a r i h î B a h i s l e r
|
nıı=ımnımmımHmıımmııııııımııımmııi!iııımııımıııımııımmıımmmmııııımıııııımnı|mı
Cumhuriyet devrinde dışişlerimiz
Cumhuriyet dev rinin realist dış siyaset esasları A-
tatürk tarafından
çizilmişti. Yurtta sulh, cihanda sulh
cümlesiyle formüle edilen bu dış siyaset Millî Mücadelenin başında müstevlilere karşı Sovyet Rusya ile sıkı bir işbirliği kurmak sure tiyle başlamış, Lozan Anlaşmasın dan sonra da garb demokrasilerine yakınlaşma hareketleriyle geliş mişti.
İkinci Dünya Harbinde takip e- diien yol şüphe yok ki Atatürk’ ün çizdiği ve işaret ettiği salim yoldu. Atatürk, Türkiveyi dış tehlikeler den uzak ve huzur içinde tutacak bir siyasetin esaslarını hazırlamış bulunuyordu.
Kendisi Lozan sulh müzakerele riyle pek yakından alâkadar olmuş
ve en buhranlı devirlerinde mu
rahhas heyetine isabetli direktifler vermişti.
Lozan Muahedesinin imzasından ve Cumhuriyeti^ ilânından sonra da Türkiyenin dış siyaseti üzerin de yorulmadan meşgul olmuş, za man zaman bazı çetin meselele rin hal şeklini kendisi ileri sür müştür.
İkinci Dünya Harbinin son yıl larından birinde bir akşam rah metli Refik Şevket înce’nin bir hâ tırasını dinlemiştim. Kendisi Iz-
mirde Atatürk’ün de bulunduğu
| bir akşam yemeğine dâvetli imiş, j O yemekte Atatürk zamanın Dışiş
leri Bakanını işaret ederek Türki- j yenin dış işlerini bu zat değil, ben
ı idare ediyorum, demiş.
Atatürk. Lozan Anlaşmasının
: Türk Boğazlan hakkındaki ağır
| hükümlerini değiştirmek için de müsait zamanı sabırla beklemiş ve nihayet 1936 da Montrö anlaşma- siyle Rusya ve tngiltereyi de tat
min eder mahiyette bulunan hü
kümlerin mer’iyete girmesine mu vaffak olıpustu.
ikinci Dünya Harbi yıllarında Atatürk’ün yakın bir arkadaşından Atatürk'ün dış meseleler hakkmda- ki görüşlerini öğrenmçk istemiş ve bilhassa o sıralarda Atatürk sağ olsaydı bu harbe girerdik sözleri nin sıhhat derecesini sormuşturm.
Atatürk’ün arkadaşı tâkip edilen siyasetin Atatürk’ün işaret ettiği siyaset olduğunu belirtmiş, Büyük Önder’in Türkiyeye bir büyük dev letin yükünü çektirmekten daima içtinap ettiğini, sağ olsaydı İkinci
mek üzere Türki
ye Cumhurbaşka
nını dâvet etmiş ler. İsmet İnönü Kahire’de bir em
rivaki karşısında
kalmaktan çekinmiş ve Mareşal Fevzi Çakmak’m tavsiyesiyle ev velâ bu hususu teminat altına alan bir telgraf çekilmişti.
İsmet İnönü- verilen teminata rağmen Kahirede İngiliz heyeti ta rafından harbe girmek teklifi ile karşılaşmış, fakat Birleşik Ameri
ka Cumhurbaşkanının tavassutu
havayı yumuşatmıştı. Ankaraya dö
nüşünde Cumhurbaşkanının yap
tığı hükümet toplantısında bu top lantıya katılan iki zat, mukni se beplerle Türkiyenin harbe giremi- veceğini izah etmişlerdi. Bu suret le nihaî karara müessir olanlar Mareşal Fevzi Çakmak’la o sırada
Türkiyenin Londra Büyükelçisi
Rauf Orbay olmuştu.
Yine o sıralarda Ankaraya gelen İngiliz Dışişleri Bakanının ziyaret günlerinden birinde rahmetli A l bay Safyeddin Dağada ile beraber Rauf Orbay’ı Bahçelievlerdeki e- vinde ziyaret etmiştik. Rauf Bey gayet kat’i bir lisanla, Türk mille tini bu Dünya Harbi cehennemin den uzak tutacaklarını söylemişti. Dış siyasetimizdeki daha sonraki inkişaflar Amerika ile olan dostluk münasebetleri ve Türkiyenin NA- TO'ya katılışıdır.
Atatürk’ün hayatında Hatay ü-
zerindeki Türk haklarının tanın
ması, daha sonra da Kıbrıs mese lesinin muslihane bir hal tarzına bağlanması da, dış siyasetimizin muvaffak eserleri arasındadır.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
r
L
.
Yazan:
Halûk Y . Şehsuvaroğlu
Dünya Harbine Türkiyeyi sokmı-yacağını söylemişti.
Atatürk Balkan Bildiği ile, eski Osmanlı imparatorluğunun kuvve tini tazelemek istiyor, tecavüzî hiç bir emeli olmıyan bu Birlikle Bal
kanların ve Türkiyenin müdafaa sını sağlamak istiyordu.
Türkiyenin dış siyasetinde en çe tin devrenin İkinci Dünya Harbi
yılları olduğunda şüphe yoktur.
Türkiye bu harbde garb demok rasileriyle bazı anlaşmalar imza lamakla beraber eski dostu Sovyet Rusyayı gücendirmekten de çekin
miş ve bu anlaşmalara Sovyet
dostluğunu koruyucu bir madde de koymuştu.
O sıralarda Dışişleri Bakanımız Moskovaya gitmiş, Almanya ile te dafüi bir anlaşma zemini üzerinde görüşmelere girişen Sovyet Rusya, Dışişleri Bakanımıza gerekli alâ kayı göstermemiş, daha sonra da Kars, Ardahan ve Boğazlar üzerin deki Rus istekleri ortaya çıkmıştı. Atatürk’ün dış siyasetini muvaf fakiyetle ve basiretle yürüten İsmet İnönü, dünya şartlarının karışıklı ğı içinde her taraftan esen türlü tesirleri yumuşatmış ve eski dost lukları devam ettirmek kiyasetini göstermişti.
İkinci Dünya Harbi yıllarında
Müttefikler Türkiyenin bu harbe katılmasını da temenni etmişler, Adanada Türk devlet adamlariyle İngiliz Başvekili arasında yapılan görüşmelerde bu harbe katılmanın şartları görüşülmüştü.
Kahireye gelen Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı ile, İngiltere Baş vekili ve Dışişleri Bakanı görüş