BARAN AYDIN
ATATÜRK’ÜN GİZLENEN VASİYETİ
DESTEK YAYINLARI: 444 ARAŞTIRMA: 130
ATATÜRK’ÜN GİZLENEN VASİYETİ / BARAN AYDIN
Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, telif hakkı sahibinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.
Genel Yayın Yönetmeni: Ertürk Akşun Editör: Ayten Koçal
Kapak Tasarım: İlknur Muştu Sayfa Düzeni: Cansu Poroy
Destek Yayınları: Nisan 2014 Yayıncı Sertifi ka No: 13226 ISBN 978-605-4994-47-2
© Destek Yayınları
İnönü Cad. 33/4 Gümüşsuyu Beyoğlu / İstanbul Tel:(0212) 252 22 42
Fax:(0212) 252 22 43 www.destekyayinlari.com info@destekyayinlari.com facebook.com/ DestekYayinevi twitter.com/destekyayinlari twitter.com/BARAN_AYDIN
Deniz Ofset - Nazlı Koçak Sertifi ka No : 29652
Maltepe Mah. Gümüşsuyu Cad.
Odin İş Mrk. B Blok No.403/2 Zeytinburnu / İstanbul
BARAN AYDIN
ATATÜRK’ÜN
GİZLENEN VASİYETİ
Atatürk’ün istihbarat subayının torunu Meriç Tumluer’e, Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti’nin açıklanmasını amaç edinerek yaptığı çalışmalar ve kitabımın ikinci bölümündeki mahkeme belgelerini edinmemi sağladığı için
bu vesile ile teşekkür ediyorum.
İÇİNDEKİLER
Önsöz ...11
I. BÖLÜM ...17 1. Vasiyetin Açılması ...26 2. Atatürk’e Ait 105 Adet
Dosyanın Durumu ...27
II.BÖLÜM ...41 1. Türk Tarihinde Belge Saklama
Ve Aktarma Geleneği ...43 2. Neden 50 Yıllık Gizlilik? ...48 3. Gazi’nin 50 Yıllık Gizlilik Kararına Uyulmuyor, 1955 Yılında Kasalar İlk Kez Açılıyor! ...63
4. 1964 Yılı ve Kasalar İkinci Kez Açılıyor ...70
5. Kasaları Korumakla Görevli Özel Yeminli Ekip ...79
6. Kasaların 3. Kez Açılması ve 50 Yıllık Sürenin 1988 Yılında Dolması ...84
7- Atatürk’ün Gizlenen Vasiyetinin Açıklanmasıyla Gelecek “Bilgi Devrimi” ...99
8- Vasiyetin İçeriğinde Yer Alan Önemli Konu Başlıkları ...102
III. BÖLÜM ...105
Meriç Tumluer ile Söyleşi ...107
IV. BÖLÜM ...119
1. Milli Mücadele Dönemi’nde 17. Yıldız’a Yönelik Çalışmalar...123
2. 1923-1926 Döneminde 17. Yıldız’a Dönük Çalışmalar ve Halifelik Meselesi ...135
3. 1927 Yılında Gazi Mustafa Kemal Deruni Devleti Kuruyor ...148
4. Gazi’nin Deruni Kurumunun Emri İle Balkan Birliği Hedefi İçin Özel Bir Cemiyet Kuruluyor ...159
Balkan Birliği Cemiyeti Nizamnamesi (1931, Ankara, T.b.m.m. Matbaası ) ...165
5. Yıl 1934, Balkan Paktı Kuruluyor ...170
6. 1937’De Sadabat Paktı Kuruluyor ...183
7. Dünyanın 3. Büyük Süper Gücü: 17. Yıldız ...196
8. 17 Sayısının Sırrı...205
9. Gazi Mustafa Kemal’in Vizyonunu Hedef Alan Büyük Cinayetler ...208
10. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Vefatı ve 17. Yıldız Vizyonunun Duraksatılması ...216
V. BÖLÜM ...223
Türkiye’nin 16 kişilik ilk Strateji Kurumuna ait Belgeler ... 225
11
ÖNSÖZ
Türk’ün kadim coğrafyasında, Oğuzlardan Hunla- ra, Göktürklerden Selçuklulara, Osmanlılardan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar Türk devlet kuruculuğu incelendiğin- de üç ortak mekanizmanın varlığına şahit olmaktayız. Türk, devlet kurmaya karar verdiğinde; vizyon, istihbarat ve bunları idare edecek beyin takımını oluşturarak özgür- lük mücadelesine başlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de, İstiklal mücadelesine başlarken bu kadim öğretiyi uygulamaya sokarak, öncelik- le mücadeleyi verecek çekirdek beyin takımını oluşturmuş.
Daha sonra Türk’ün çağa uygun yeni vizyonunu beyin ta- kımı ile birlikte kurgulamıştır. Son olarak da çok önemli ve güçlü bir istihbarat ağı kurmuştur.
Gazi Paşa ve ona gönülden bağlı ekibi, İstiklal Savaşı’nın temelinin atılmaya başlandığı ilk andan itibaren, mücadele- nin belgelerini gün gün arşivlemişlerdir. Arşivleme süreci, Atatürk’ün vefatı olan 10 Kasım’a kadar sürmüştür. Ar- şivlenen çok gizli ve tarihe ışık tutacak çok önemli bel- geler 105 adet sarı dosya halinde fi hristlenmiştir. Daha sonra Çankaya Köşkü’nde özel kasalarda korunmuştur.
Atatürk’ün vefatından bir süre sonra Çankaya Köşkü’nde bulunan 105 adet sarı dosya Ziraat Bankası’nın zemin ka- tında ki özel kasalara getirilerek konulmuş ve Atatürk’ün
12 Baran Aydın
hukuk sistemimize uygun bir şekilde isteği üzerine, 50 yıl boyunca açıklanmaması koşuluyla saklanmıştır.
Devlet yetkililerimiz 2005 yılına kadar 105 adet dos- yanın varlığı hakkında sessiz kalmayı tercih etmişlerdir.
Devletimiz sessiz kalsa da elinizde ki kitapta; Atatürk’ün en yakınında bulunmuş ve en değer verdiği dönemin yet- kililerinin anılarında, röportajlarında, meclis tutanaklarında;
Atatürk’ün hususi evrakı olan 105 adet dosyanın varlığını doğruladıklarını ilk kez belgeleriyle göreceksiniz.
2005 yılına gelindiğinde ise; dosyaların varlığı ilk kez Cumhurbaşkanlığı düzeyinde kabul edilmiştir. Ancak bu kez de 105 adet olarak kayda geçen dosyalar, 104 adet ola- rak belirtilmiştir. Yani bir dosya eksik belirtilmiştir. İşte, Atatürk’ün özel evrakı olan bu dosyalardan eksik gösteri- len 105. dosya, kitabın konusu olan Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti’nin içeriğini oluşturmaktadır. Atatürk’ün hususi evrakından olan geri kalan 104 adet dosyanın içeriği hak- kında ise; gizlilik kararı kalkmasına rağmen hala üzerinde bir çalışma yapılıp halkımız bilgilendirilmemiştir.
Atatürk, özel evraklarından biri olan 105. Dosyasına, yani günümüze kadar üzerine devlet sırrı kapsamında yasak konulan Gizlenen Vasiyetine büyük önem vermiştir. Bu önemi Atatürk’ün 105. dosyayı muhafaza etme şeklinde görmek mümkündür. Atatürk 104 adet dosyasını sarı büyük zarfların içerisine koyarak saklamışken; 105. dosyasını, meşin kaplı sağ köşesinde G.M.K. mührü (Gazi Paşa’nın özel mührüne ait bilgi ve resimlerini kitabın ilerleyen bölümlerinde okuya- cak ve göreceksiniz) mevcut, üzerinde tek anahtarı bulunan ve kapalı kitap şeklindeki kilitli kutuda muhafaza etmiştir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere Gazi Paşa, kendi mührünü taşıyan kilitli kutudaki evraka özel bir önem atfetmiştir.1
1. Atatürk Terekesi, Cumhurbaşkanlığı Yayınları, Nokta Ofset, 2006, syf. 352
Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti 13
Anadolu’nun üzerine doğan son güneş M.D. “Yarın beni yokluğumda seyredersiniz. Aklınızda kalan sözlerim. Beni hatırlatan şeylerde. Yazılarımda, seslerimde seyredeceksi- niz. Beni arayan yazılarımda, kitaplarımda arasın. Ben on- lara gömülüyorum” demiştir.
Şimdi soralım…
Türk milletinin küllerinden yeniden doğmasını sağlayan Gazi Paşa’nın; büyük önem vererek Türk milletine miras bı- raktığı 105 adet özel evrakından biri olan Gizlenen Vasiyeti açıklanmadan onu tam anlamıyla nasıl tanıyacağız? Yokluğun- da onu nasıl seyredeceğiz? Türk’ün kadim öğretisiyle edindiği vizyonun temellerini, oluşturduğu beyin takımını, kurduğu çok özel istihbarat teşkilatının muhteviyatını tarihe nasıl not düşece- ğiz? Atatürk’ün Nutuk’unu, not defterleri, söylev ve demeçle- rini özel evrakı olan 105 adet dosyanın içeriğini bilmeden oku- mak, tarihe eksik ve yanlış bakmamıza neden olmayacak mı?
Günümüz dünya sisteminde yapacağımız en büyük yanlış;
tarihimizi eksik olarak milletimizin hafızasına işlemektir.
Dünya sistemi büyük bir dönüşümün eşiğinde bulunmak- tadır. Sanayi Çağı mekanizması yerini Bilgi Çağı adı veri- len yeni mekanizmanın yerine bırakıyor. Dünya sisteminin yaşadığı ekonomik sıkıntıları, ABD ve Avrupa ülkelerinin yaşadığı buhranları, yeni bölgesel güçlerin oluşmasını ve Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar, Kafkasya, Türk Cumhu- riyetleri bölgesinde yaşanan otorite boşluğuna yaşanan bu geçiş sürecinin neden olduğu bilinciyle bakmalıyız.
Bilgi çağının en önemli itici unsurları KÜLTÜR, TARİH ve TEKNOLOJİ ile bunların birlikteliğinden doğan VİZ- YON bilincidir. Bunlardan birinin eksik olması Bilgi Çağı’nda güç odağı olmanızı engelleyecektir.
14 Baran Aydın
Bilgi Çağı’na geçiş sürecinde dünyanın önemli güçleri;
geçmişlerinden günümüze kadar edindikleri VİZYONLARI açıkça deklare etmektedirler.
Vatikan, üçüncü bin yılda Asya’nın Hıristiyanlaştırıl- masına dayanan vizyonunu açıkça deklare etmiştir. ABD, Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişeceğine dayanan temel vizyonunu deklare etmiştir. Rusya, Çarlık döneminde hegemonyasında ki coğrafyada yeni bir birliktelik yaratma ideali olduğunu açıkça deklare etmiştir.
Türkiye bu durumda ne yapmıştır?
Atatürk’ün liderliğinde, İstiklal Savaşı başlamadan kur- gulanan ve 1938 yılına kadar devletimizin uyguladığı DE- RİN VİZYONU bilmeyen devlet adamlarımız ne yapabilir?
Devletimiz, Cumhuriyetimizin temeli olan Türk’ün yeni vizyonunu bilmeden; tarih bilinciyle bilgi çağı mekanizma- sını yeniden nasıl kurgulayabilir? Atatürk tarafından kaleme alınan Gizlenen Vasiyetinin içeriğinde yer alan vizyonun aslı milletimize açıklanmadan, toplumsal düzeye bu ideal aktarılabilir mi?
Elinizde ki kitabın dördüncü bölümünde Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti’nin en önemli konusu olan 17. Yıldız vizyonuna ait belgeleri bulacaksınız. Bu bölümde; unu- tulan ve saklı kalmış anıları, Atatürk’ün en yakınında ki devlet adamlarımızın meclis tutanaklarındaki konuşmala- rını, dönemin dergilerinde Atatürk tarafından yazdırılan yazıları bulacaksınız. En önemlisi de, yeni Türk vizyonu hedef alınarak; Gazi Paşa’nın emri ile kurulan çok özel bir cemiyete ait orijinal belgeleri ilk kez görecek ve okuya- caksınız! Sözün kısası; Atatürk’ün Gizlenen Vasiyetinde yer alan vizyonun, tarihi izlerini ilk defa okuyacaksınız.
Ayrıca kitapta;
Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti 15
Atatürk’ün 105 adet dosyasına yani, özel evrakına ait ka- saların açılma sürecini,
Atatürk’ün özel evrakını sakladığı kasalarına dair bilin- meyenleri,
Gizlenen Vasiyetin neden 50 ve neden GİZLİ ibareleri ile kayda geçtiğini,
Atatürk’ün istihbarat subayının torunu olan ve yıllardır Atatürk’ün Gizlenen Vasiyetini Türk milletinin gündemine getirmek için çabalayan Meriç Tumluer ile yapılan söyleşi- yi,
Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti için açılan mahkeme dava- larına dair belgeleri,
İlk kez Türk milletinin gündemine getirilecek olan, Gazi Paşa’nın gizli belgeleri için kullandığı özel mührünü ve bu mühürle ilişkili bir kuruma ait bilgileri bulabilirsiniz.
10 Kasım 2013’te Gazi Paşa’nın özel evrakından olan Gizlenen Vasiyetine ait devlet sırrı kapsamında koyulan giz- lilik kararı kalkıyor.
Oğuz Han’la başlayıp, Bilge Kağan’la, Tuğrul Bey’le, Osman Bey’le aşama aşama zirveye çıkan ve Gazi Mustafa Kemal’le devam eden kadim TÜRK geleneğinin ve vizyo- nunun sürekliliğinin sağlanması için Atatürk’ün Gizlenen Vasiyetnamesi açıklanmalıdır.
BARAN AYDIN İzmir Saat Kulesi, 2013
I. BÖLÜM
19
1933 yılı...
Türk milleti tarih sahnesinden silinmek üzere iken, küllerin- den tekrar doğan Anka kuşu misali, Gazi Mustafa Kemal önder- liğinde kurulan Cumhuriyet’in 10. yıldönümünü henüz kutla- mıştı. Yeni destanlar ve yeni devranlara doğru yol almaktaydı.
Gazi Mustafa Kemal henüz kurulan Türk devlet dinamik- lerinin her bir parçasını ayrı ayrı dizayn ederken çok dikkat etmişti. İnce eleyip sık dokumasına rağmen içinde çok yakın çevresi dışında kimseye açamadığı bir sıkıntı taşımaktaydı.
İçinde taşıdığı bu rahatsızlık 1927 yılında tamamladığı Nutuk’un son cümlelerine yansımıştı:
“İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek is- teyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.”
Bir çözüm bulmalıydı. Gelecekte Türk devletiyle husu- meti olanların dahi engel olamayacakları bir çözüm!
Gelecek nesillere aktarılacak ve içinde taşıdığı rahatsızlı- ğı giderecek oranda önemli bir çözüm!
Nihayet Gazi Paşa, yıllar öncesinden düşünmeye başladı- ğı sorunun çözümünü bulmuştu! Milletine, Türk devlet ge- leneğine uygun şekilde hazırlayacağı bir vasiyetname bırak- mayı planlamıştı. Günü geldiğinde vasiyetnamesini devlet yetkilileri açıklayacak ve Gazi Paşa’nın bilinmesini istediği gerçekler bir bir ortaya çıkarılacaktı. Ayrıca vasiyetname bir nevi II. Nutuk olacaktı! Nutuk’ta paylaşılmayan 1927 yılın- dan önceye ait konular ve belgeler de bu vasiyetnamede yer alacaktı. Ayrıca 1927 yılından sonra sakladığı belgelerin yo- rumlarına da ikinci Nutuk’ta yer verebilecekti.
Gazi Mustafa Kemal büyük bir titizlik içerisinde düşün- düğü bu planlarını uygulamak için çalışmalarına başlamıştı.
20 Baran Aydın
Yakın çevresinden Hasan Rıza Soyak’a konuyu açmıştı.
Yıllar sonra Soyak, Gazi’nin 1933 yılında yaşadıklarına anı- larında yer vermişti:
“Atatürk karnı delmek suretiyle su almayı mühim ve tehlikeli bir ameliye telakki ediyor, ameliyat sırasında bağır- saklarının delinmesinden korkuyordu; işte bu endişe iledir ki zaten uzun zamandan beri düşündüğü bir vasiyetname tanzimi işini daha fazla geciktirmeden bitirmek istemişti.
Aynı meselenin bahis konusu olduğu bir konuşma- mızda, bunun medeni kanuna göre imkânsız olduğunu, mirasçıların mahfuz hisseleri bulunduğunu arz etmiş- tim; cevap olarak:
‘Her ne ise... Bir çaresini bulmalı ve mutlaka istedi- ğim gibi bir vasiyetname yapmalıyız; sen bu işle meşgul ol!..’ buyurmuştu; bu hususta büyük hukuk alimi Saru- han mebusu rahmetli Mustafa Fevzi Efendi ile istişare etmeyi düşünmüş ve kendisine meseleyi açarak mütalaa- sını sormuştum; rahmetli Hoca, meseleyi bir iki gün tet- kik ettikten sonra ‘Paşa Hazretleri için hususi bir kanun çıkarmaktan başka çare bulamadım’ demişti. Keyfi yeti derhal Atatürk’e arz etmiştim. Ve muvafakati üzerine B.M.M.’ce aşağıdaki kanun çıkarılmıştı:
Kabul tarihi: 12.06.1933, numarası: 2307
Madde 1—Gazi Mustafa Kemal Hazretleri’nin, ka- nuni medenin 452. maddesi dairesindeki tasarrufl arı, mahfuz hisseler hakkındaki hükümden müstesna olup, bütün mallarında muteberdir.
Madde 2—Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 3—Bu kanun hükümlerini icraya, İcra Vekil- leri Heyeti memurdur.”1
1. Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Yayınları, 1972, s. 753-754
Atatürk’ün Gizlenen Vasiyeti 21
Gazi planlarını 1933 yılından itibaren uygulamaya başlamış- tır. Oysaki Atatürk’ün vasiyeti hakkındaki yazıların ve maka- lelerin hepsinde, Gazi Paşa’nın vasiyetini vefat etmeden bir ay önce yazdığı belirtilmiştir. Bu durum gerçeği yansıtmamaktadır.
Hasan Rıza Soyak’ın bahsettiği bu anı; Gazi’nin vasiyet- namesini en ağır vaziyette hasta zamanında iken değil, 1933 yılından itibaren planladığını ve uygulamaya başladığını bizlere göstermektedir.
1933 yılından itibaren yazılmaya başlanan vasiyetname- nin hazırlıkları 5 Eylül 1938 yılına kadar sürmüştür. 1938 yılında ise vasiyetnamenin son yazılarını ve metnini ta- mamlamak üzere Dolmabahçe Sarayı’nın 71 sayılı odasında Hasan Rıza Soyak ile Gazi Mustafa Kemal yalnız çalışmış- lardır. Odada yalnız iki kişinin olmasının sebebi; Gazi’nin vasiyetnamesini belli kişiler dışında sır gibi saklamasıydı.
Atatürk vasiyetnamesini o kadar gizli tutuyordu ki; vasi- yetname için teslim tarihi geldiğinde noter İsmail Kunter ev halkına, Atatürk’ün doktoru Neşet Ömer İrdelp’in eski bir doktor arkadaşı olarak tanıtılacaktı!
H.R. Soyak’ın anılarından o anları okuyalım:
“Düşündüm, aklıma Kocaeli mebusu rahmetli Se- lahaddin Yargı geldi; kendisini Atatürk de tanır, tak- dir eder ve severdi. Beraberce bu konudaki kanun hükümlerini tetkik ettik; vasiyetnameyi kendi eliyle yazıp, kapalı bir zarf içinde notere tevdi etmesi şek- lini münasip bulduk. Selahaddin Yargı’nın tavsiye- siyle bu vazifeyi o zamanki 6. Noter İsmail Kunter’e yaptıracaktık.’’1
Vasiyetnamenin son metninin yazımı için tüm çalışmalar ta- mamlanmıştı. Gazi, bir yandan ülkesinin kalkınması için çalışır-
1 Hasan Rıza Soyak, a.g.e., s. 756