• Sonuç bulunamadı

Tokat - Kazova yöresinde sırık domates yetiştiriciliği yapılan arazilerde hasat sonrası yarayışlı fosfor birikimlerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tokat - Kazova yöresinde sırık domates yetiştiriciliği yapılan arazilerde hasat sonrası yarayışlı fosfor birikimlerinin belirlenmesi"

Copied!
57
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ayşin CAN Y.Lisans Tezi

Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı Prof. Dr. Mehmet Rüştü KARAMAN

2010

(2)

Y.LİSANS TEZİ

TOKAT-KAZOVA YÖRESİNDE SIRIK DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ

YAPILAN ARAZİLERDE HASAT SONRASI YARAYIŞLI FOSFOR

BİRİKİMLERİNİN BELİRLENMESİ

Ayşin CAN

TOKAT 2010

(3)

edilmiştir.

Başkan : Prof. Dr. M. Rüştü KARAMAN İmza :

Üye :Doç. Dr. Hikmet GÜNAL İmza :

Üye :Yrd. Doç. Dr. Ali ECE İmza :

Yukarıdaki sonucu onaylarım

Prof. Dr. Metin YILDIRIM Enstitü Müdürü

(4)

normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

TOKAT-KAZOVA YÖRESİNDE SIRIK DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ YAPILAN ARAZİLERDE HASAT SONRASI YARAYIŞLI FOSFOR BİRİKİMLERİNİN

BELİRLENMESİ

Ayşin CAN

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı

Danışman: Prof.Dr. Mehmet Rüştü KARAMAN

Bitkisel üretimde kimyasal girdilerin dengeli kullanımı, yüksek verim ve kalite ile birlikte doğal kaynakların kirletilmemesi ve toprak verimliliğinin sürdürülebilirliği açısından büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada, sırık domates yetiştiriciliği açısından çok önemli bir potansiyele sahip olan Tokat-Kazova yöresinde üst ve alt topraklarda hasat sonrası kalıntı (residual) fosfor durumlarının ortaya konması, elde edilecek bulgular ışığında etkili fosforlu gübreleme programlarına ve amenajman tedbirlerine yön verilmesi, özellikle en az girdi ile en kaliteli ve kazançlı üretimi esas alan iyi tarım uygulamalarına ışık tutacak güncel verilerin elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede Yeşilırmak nehrinin sağ ve sol sahil şeridi istikametinde yer alan arazilerde bu bölgeyi temsil edecek şekilde tarama yapılarak, domates yetiştiriciliği yapılan toplam 50 noktada hasat sonrası toprak örneklemesi yapılmıştır. Analizlere hazır hale getirilen üst toprak (0-20 cm) ve alt toprak (20-40 cm) örneklerinde tekstür, kireç, pH, EC, organik madde ve yarayışlı fosfor analizleri yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; örnekleme yapılan topraklar genel olarak tın ve kumlu-tın bünyeye sahip olup, tuzluluk sorununa rastlanmamıştır. Toprakların kireç içerikleri genel olarak orta ve yüksek düzeylerde, organik madde içerikleri ise yetersiz düzeylerde bulunmuştur. Üst ve alt toprak örneklerinin neredeyse tamamında yarayışlı fosfor fazlalığına (>15 kg P

2O5/da) ve

topraklarda hasat sonrası önemli oranda kalıntı fosfor birikimlerine rastlanmıştır. Araştırma sonuçları, yüksek verimli sırık domates yetiştiriciliği yapılan yöre topraklarında önemli gübreleme sorunları olduğunu ve bilinçsiz fosforlu gübreleme yapıldığını ortaya koymaktadır.

2010, 46 sayfa

Anahtar kelimeler: Kazova, sırık domates, yarayışlı fosfor, kalıntı fosfor, toprak analizleri,

(6)

ii

DETERMINATION OF AVAILABLE PHOSPHORUS ACCUMULATIONS AFTER HARVESTING OF POLE TOMATOE PRODUCTION AREAS OF

TOKAT-KAZOVA REGION

Ayşin CAN

Gaziosmanpasa University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Soil Science and Plant Nutrition

Supervisor: Prof. Dr. Mehmet Rüştü KARAMAN

Balanced use of chemical inputs has great importance in vegetable production for high yield and quality as well as for protecting the natural resources and sustainable soil fertility. Aim of this study conducted in Tokat-Kazova region an area with important potential in pole tomato farming, was to supply up-to-date data for the upper and lower soil after the harvest, to expose the residual phosphorus status and obtain findings to guide the effective phosphorus fertilization programs and prevention of improvement measures and especially good agricultural practices for the highest quality and profitable production. In this context in the land at the direction of the right and left bank of the river Yeşilırmak region, sampling was made after harvesting in 50 points which can represent the whole land where pole tomatoe cultivation is done. Soil samples (0-20 cm) and the upper soil (20-40 cm) prepared for analyses were subjected to texture, lime, pH, EC, organic matter and available phosphorus analyses. According to the findings, the sampled soil generally have a structure of loamy, sandy-loamy and no salinity problem has been found. Lime content of soils were generally medium and high level, while insufficient levels of organic matter content was found. In almost all of the upper and lower soil samples, excess beneficial phosphorus (> 15 kg P

2O5/da) and

significant post-harvest residues in the soil of phosphorus accumulation were encountered. Research results shows, in the territory of the region with high yield farming pole tomato that there are important fertilization problems, and unconscious phosphorous fertilization was done.

2010, 46 pages

Keywords : Kazova, pole tomatoe, available phosphorus, residual phosphorus, soil analysis

(7)

iii

ilgisini esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Mehmet Rüştü KARAMAN’a teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarım. Ayrıca laboratuar çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen ve destek veren Doç. Dr. Hikmet GÜNAL’a, jüri üyeliğimde yer alan Yrd. Doç. Dr. Ali ECE’ye, bana çalışmamın her safhasında yardımcı olan Yrd. Doç. Dr. Sezer ŞAHİN’e katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Hayatım boyunca sevgisini, desteğini ve sabrını karşılıksız olarak hiçbir zaman esirgemeyen, bu çalışmayı yapmam için beni teşvik eden babam Ahmet Şinasi COŞKUN’u sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunarak rahmetle anıyorum. Bu çalışmayı babama adıyorum.

Bu çalışma esnasında beni teşvik edip sabırlarını bir an olsun esirgemeyen eşim Mehmet CAN’a, annem Münevver COŞKUN’a ve oğlum Akif Emre CAN’a şükranlarımı sunarım.

(8)

iv ÖZET……….. i ABSTRACT………... ii TEŞEKKÜR ……….. iii İÇİNDEKİLER……… iv ÇİZELGELER DİZİNİ………... vi ŞEKİLLER DİZİNİ ……….. vii 1.GİRİŞ……….. 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ……….. 6 3. MATERYAL VE YÖNTEM ……… 10 3.1. Materyal ………. 10

3.1.1. Araştırma Alanının Konumu ……….………. 10

3.1.2. Araştırma Alanının Topoğrafik ve Jeolojik Yapısı ……… 10

3.1.3. Araştırma Alanının İklim Özellikleri ………. 12

3.2. Yöntem ……….. 12

3.2.1. Toprak Analizlerinde Uygulanan Yöntemler ……….. 13

3.2.1.1. Bünye ……… 13

3.2.1.2. Kireç İçeriği……….. 13

3.2.1.3. Organik Madde ………. 13

3.2.1.4. Toprak Reaksiyonu (pH) ……….. 14

3.2.1.5. Elektriki İletkenlik (EC) ……….. 14

3.2.1.6. Yarayışlı Fosfor ……… 14

3.2.2. İstatistiki Analizler ……….. 14

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA ………... 15

4.1. Bünye ……….. 15

4.2. Toprak Reaksiyonu (pH) ……….. 21

4.3. Elektriksel İletkenlik (EC) ……….. 22

4.4. Kireç İçeriği (%) ………. 26

(9)

v

6. KAYNAKLAR ………... 39

(10)

vi

Çizelge 3.1. Topraktaki yarayışlı fosfor değerlendirilmesinde kullanılan sınır

Değerleri……… 14

Çizelge 4.1. Üst toprakların tekstür dağılımları (0- 20 cm)……….. 17

Çizelge 4.2. Alt toprakların tekstür dağılımları (20-40 cm)……….. 19

Çizelge 4.3. Sırık domates yetiştirilen toprakların pH değerleri……… 23

Çizelge 4.4. Sırık domates yetiştirilen toprakların EC değerleri……… 24

Çizelge 4.5. Sırık domates yetiştirilen toprakların kireç içerikleri………. 28

Çizelge 4.6. Sırık domates yetiştirilen toprakların organik madde içerikleri….. 29

Çizelge 4.7. Sırık domates yetiştirilen toprakların yarayışlı fosfor içerikleri…. 33 Çizelge 4.8. Üst toprak özelliklerinin aralarındaki korelasyonlar ……… 36

(11)

vii

(12)

1. GİRİŞ

Dünyada 20.yy.’ın ikinci yarısında hızlı sanayileşme ve nüfus artışı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Çözüm olarak; açlık probleminin giderilmesine yönelik stratejiler geliştirilmiş ve yoğun girdi kullanılarak birim alandan yüksek verim elde etmeye yönelik hedefler belirlenmiştir. Sonuçta yoğun ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, yanlış toprak yönetimi, kalıntı riski, toprağın fiziksel yapısının bozulması, besin maddesi dengesinin bozulması, tuzlulaşma, çoraklaşma gibi önemli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir (Aksoy, 1999). Ülkemiz tarımsal üretim potansiyeli, üretilen tarımsal ürünlerin çeşitliliği ve doğal kaynaklarının yapısı ile önemli bir tarım ülkesidir. Diğer çoğu dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretim yapılabilir arazi miktarının sabit kalmasına karşılık nüfusun giderek artması, toprakların yıllarca işlenmesi, bazı bölgelerimizde yoğun bitkisel üretim ile toprakların aşırı sömürülmesi sonucu toprak verimliliği azalmış, özellikle kimyevi gübrelerin ve diğer kimyasalların aşırı ve bilinçsiz kullanımı sonucu toprak kalitesi hızla bozulmuştur. Toprak kalitesinin bozulması ise bitkisel üretimde beslenme bozuklukları ile kendini göstermekte, bu durum verim kaybı, yetersiz ve kalitesiz ürün anlamına gelmektedir (Kacar ve Katkat, 1998).

Tarımsal topraklarımızın daha verimli hale getirilmesi, doğal kaynakların muhafaza edilmesi, çevre kalitesindeki bozulmanın önlenmesi ve üretim maliyetinin düşürülmesi için uygun verimlilik ve amenajman sistemlerinin geliştirilmesi ve benimsetilmesi gerekmektedir (Mulla ve Annandale, 1991). Mekansal olarak fazlaca farklılık gösteren geniş bir alanda uygulanan homojen bir gübreleme programı genellikle bitki besin elementlerinin israfına, doğal kaynakların kirlenmesine ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Seri, hatta tarla bazında bile, toprak özelliklerinin mesafeye bağlı olarak önemli farklılıklar gösterdiği uzunca süredir bilinmektedir (DeCourt ve ark., 1996). Arazinin bu özelliği gözetilmeden yapılan gübrelemede, tarlanın bazı yerlerine ihtiyaçtan fazla bazı yerlerine ise ihtiyaçtan daha az gübre düşmekte, bu durum ise ihtiyacın üzerinde gübre verilen alanlarda gübrelerin toprakta birikmesine veya yıkanmasına, ihtiyacın altında gübre verilen alanlarda ise verim düşüklüğüne neden olmaktadır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, çoğu bölgemizde olduğu gibi çalışmanın yürütüldüğü Tokat yöresinde de toprak ve bitki analizlerine

(13)

dayalı bilinçli gübreleme ve dengeli bitki besleme programının halen yetersiz olduğu görülmektedir (Oğuz ve Tetik, 2004).

Tokat yöresi ve ülkemiz ekonomisinde büyük önemi olan domates yetiştiriciliğinde yüksek ve kaliteli ürün elde etmek için diğer kültürel uygulamaların yanı sıra toprakların verimlilik durumlarının takibi de gerekmektedir. Pratikte elbetteki bir besin maddesinin topraktaki miktarının yetersiz olmasından kaynaklanan besin noksanlıklarına sık sık rastlanır (Aktaş, 2004). Buna rağmen ülkemizde tarımı yapılan birçok bahçe ve tarla bitkisinde ortaya çıkan beslenme noksanlığı, besin elementinin topraktaki miktarından çok, alınabilirliğini etkileyen olumsuz faktörlerden ileri gelmektedir. Gübrelemeden maksimum faydanın sağlanabilmesi ve gübre kullanım etkinliği ise başta iklim ve toprak şartları olmak üzere çok sayıda faktöre bağlıdır (Özbek, 1970; Taban ve ark., 2005). Özellikle fosforlu gübreleme bu açıdan özel bir önem taşımaktadır.

Ülkemiz dünya domates üretiminde, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’den sonra 3. sırayı almaktadır. Araştırmanın yürütüldüğü Tokat ili Doğu Karadeniz ve Orta Anadolu Bölgeleri arasındaki geçit bölgede yer almaktadır. Tokat ilinin Kazova, Niksar-Erbaa ve Zile Ovalarında yaygın olarak domates tarımı yapılmaktadır. Tokat ili, Türkiye domates üretiminde on birinci sıradadır. 29 812 ha alana sahip olan Kazova'da başta hububat (buğday ve arpa) olmak üzere şeker pancarı, domates, meyve (elma, şeftali vb.), soğan, fasulye, sebze, yonca, ayçiçeği ve patates tarımı yapılmaktadır. Sebzeler içerisinde en çok yetiştirilen ürünlerin başında domates gelmektedir (Noyan ve ark., 2004). Ovada 7.619 ha sebze ekiliş alanının % 42’sini domates bitkisi kaplamakta olup, 352.520 ton domates üretimi gerçekleştirildiği bildirilmiştir (Noyan ve ark., 2004). 2007 yılı istatistiklerine göre ise Tokat yöresinde 63.952 dekar alanda 420.145 ton sofralık domates, 21.767 dekarlık alanda 90.516 ton salçalık domates üretimi yapıldığı belirlenmiştir (Anonim, 2009).

Domates yetiştiriciliğinde verim ve kalite artışı açısından azottan sonra en fazla önem verilen besin elementi fosfordur. Bitki kuru maddesinin % 0.3-0.5’ini oluşturan fosfor; bitkilerde rol aldığı sayısız fizyolojik rolleri nedeniyle çok önemli bir bitki besin elementidir (Schachtman 1998; Ragothama, 1999; Smith, 2002). Ortalama olarak yerkürenin üst kabuğunda % 0.1 (Brinck, 1978), topraklarda ise % 0.06 (Lindsay, 1979) düzeyinde toplam fosfor bulunmakla birlikte, toprakta yarayışlı fosfor miktarının

(14)

genellikle az olması, fosforun çeşitli reaksiyonlar sonucu bitkilerce alınamaz hale dönüşmesinden ileri gelmektedir (Bertrand ve ark. 1999; Lu and Cooner, 1999; McGechan ve Lewis 2002; Dodor ve ark., 2003; Gallet ve ark., 2003; Alam ve Ladha, 2004). Ülkemiz topraklarının kireç, pH ve organik madde yönünden sahip olduğu özellikler, topraklarımızın fosfor yarayışlığını sınırlayabilecek durumdadır (Mengel ve Kirkby, 1987; Dinç ve ark., 1988; Rodriguez ve ark., 2000; Gallet ve Ark., 2003; Fransson ve ark., 2003).

Tüm bu olumsuz faktörlere bağlı olarak tarımsal alanlarda uygulanan fosforun önemli bölümü toprak tarafından büyük bir güçle tutulmakta ve toprağa uygulanan fosforlu gübrelerin % 80’inden fazlası fiksasyon ve çökelme yoluyla veya organik bileşikler oluşturarak bitkilerin alamayacağı formlara dönüşmektedir (Velayutham, 1980; Holford,1997; Richardson, 1994; Daroub ve ark., 2003; Leytem and Westermann 2003; Shibata and Yano 2003; Zhu ve ark., 2003; Shin ve ark., 2004). Diğer taraftan toprağa uygulanan fosforlu gübrelerin oransal olarak az bir bölümü hasat edilen bitkilerce kaldırılmakta ve çok azı da alt katmanlara karışmaktadır. Nitekim yapılan çeşitli araştırmalarda, toprağa uygulanan fosforun ancak % 5-10’undan bitkilerin yararlandığı, fosforun geri kalan kısmının toprakta fiksasyona uğrayarak bitkilerin kolaylıkla yararlanamayacağı formlara dönüştüğü belirlenmiştir (Hibberd ve ark., 1991). Bunun bir sonucu olarak fosforlu gübre tarım topraklarında yoğun bir şekilde birikim gösterebilmektedir (Webster, 1985; Ishaaks ve Sriwastava, 1989; Mallants vd., 1996; Kacar ve Katkat, 1998).

Topraklarda uygulanan fosforun belli bir bölümünün yarayışsız hale geçmesi nedeniyle, çiftçiler genellikle bitki ihtiyacının çok üzerinde fosforu gübre olarak uygulamakta, bu durum ekonomik zarar ve çevre kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Ham maddesinin tamamen ithal edilerek sağlandığı fosfatlı gübrelerin, sadece ülkemizde 2000 yılındaki tüketim miktarı 600 milyon tonun üzerindedir (FAO, 2000). Mevcut tüketim hızıyla yapılan hesaplamalar, önümüzdeki 60–90 yıl içerisinde dünyada yüksek saflıkta bulunan ham fosfat kayası kaynaklarının tükeneceğini göstermektedir (Runge-Metzger, 1995; Vance, 2003; Plaxton, 2004). Fosforun çeşitli amaçlar için kullanılmasında rezerv kaygısından çok, özellikle iç sularda nitratla birlikte neden olduğu ötrofikasyon sorunu gündeme gelmektedir. Fosforun bu olumsuz

(15)

etkisinden sorumlu tutulanlar da kuşkusuz tarım sektörü ve kimya endüstrisidir (Derici, 1996).

Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde fosfatlar önemli bir kirletici olarak nitratla aynı sınıfa konulmuştur. Gerçek kaynağı ne olursa olsun, çözünmüş fosfatların çok büyük bir bölümü toprakta tutunmakta, denizlere ulaşabilen bölümü de çökelerek milyonlarca yıl hapsedilmektedir. Fosforun bu şekilde veya erozyonla katı faz içerisinde denizlere taşınması, sadece bir kaynak kaybı değil aynı zamanda yerleşimin yoğun olduğu yerlerde önemli bir kirlilik kaynağı olarak da değerlendirilmekte olup, toprak tarafından fosforun adsorpsiyonu ve desorpsiyonu su kalitesi ve gübreleme açısından çok önemlidir (Zhang ve ark., 1997; Sharpley, 2001; Litaor ve ark., 2003; Mcdowell ve ark., 2003; Pote ve ark., 2003; Siemens ve ark., 2004). Ayrıca fosforlu gübrelerin bu denli fazla kullanılması fosforlu gübrelerin yapısında bulunan Cr, Cd, Pb, Ni ve Cu gibi bazı ağır metallerin de toprağa ve bitki bünyesine geçmesine neden olarak olumsuz etkiler yaratmaktadır (Camela ve ark. 1997; Richards ve ark., 1998).

Tarımsal üretim sistemi içerisinde bitkinin toprakta bulunan besin elementlerinden etkin bir şekilde yararlanabilmesi, kullanılan gübrelerin ekonomik kullanım oranını artırarak, girdilerin daha etkin kullanımını sağlayacaktır. Hedef; ürün verimi ve kalite düzeyini düşürmeden çevre ile dost bir gübreleme programı uygulanabilirliğinin sağlanmasıdır. Etkili gübre kullanımı, maksimum verim, kalite ve ekonomik kazancın elde edilmesi, çevre kirliliği riskinin ise en az düzeyde tutulması ve toprak verimliliğinin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. Yapılan fosforlu gübreleme ile topraktaki bitki besin elementleri arasındaki denge bozulmamalı, bitkinin ihtiyacını tam olarak karşılayabilecek ve toprakta kalıntı fosfor düzeyini önemli seviyelere çıkarmayacak oranlarda ve uygun yöntemlerle fosforlu gübre uygulanmalı, yoğun bitkisel üretim yapılan topraklardaki fosfor birikim durumları bilimsel veriler ışığında takip edilmelidir.

Bu çalışmada, sırık domates çeşitleri açısından çok önemli bir potansiyele sahip olan Tokat-Kazova yöresinde üst ve alt topraklarda hasat sonrası kalıntı (residual) fosfor

(16)

durumlarının ortaya konması, elde edilecek bulgular ışığında etkili fosforlu gübreleme programlarına ve amenajman tedbirlerine yön verilmesi, özellikle en az girdi ile en kaliteli ve kazançlı üretimi esas alan iyi tarım uygulamalarına ışık tutacak güncel veriler elde edilmesi amaçlanmaktadır.

(17)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Olsen ve ark. (1950), izotop tekniğinden yararlanarak yonca, şeker pancarı, arpa, buğday ve patates bitkilerinin toprağa uygulanan fosforlu gübreden yüzde yararlanma oranlarını araştırdıkları hassas bir çalışmada, toprağa uygulanan fosforlu gübreden bitkilerin yararlanma oranlarının çok düşük olduğunu, bu oranın örneğin bir yıllık yoncada % 2 ile şeker pancarında % 12 arasında değiştiğini belirlemişlerdir.

Hemwall (1957), tarafından bildirildiğine göre, fosforlu gübrelemeyi takiben yetiştirilen bitkilerin gübredeki fosforun yaklaşık % 10-30’undan yararlanabildiğini, geriye kalan fosforun % 70-90’ının toprakta fikse edildiğini, bu oranın uygulanan fosforlu gübrelerin cins ve miktarı, fosforlu gübrelerin toz ya da granül halde bulunup bulunmamaları, gübrelerin toprağa uygulanma şekli gibi koşullara bağlı olarak değiştiğini bildirmiştir.

Dinç ve ark. (1988), Harran Ovası topraklarında yaptıkları çalışmalar sonucunda, yirmibeş toprak serisinde incelenen toprakların fiziksel, kimyasal, minerolojik, mikro-morfolojik, biyolojik özellikleri araştırılmış ve ayrıca P adsorbsiyon özelliklerini saptamışlardır. Çoğunda yarayışlı fosfor içeriğinin oldukça düşük (7 ppm P) olduğunu, yüzeyde ise bu oranın fazla olup aşağıya doğru azalma gösterdiğini belirlemişlerdir.

Hibberd ve ark. (1991), toprağa uygulanan fosforun ancak % 5-10’undan bitkilerin yararlandığını, fosforun geri kalan kısmının toprakta fiksasyona uğrayarak bitkilerin kolaylıkla yararlanamayacağı formlara dönüştüğünü bildirmişlerdir.

McBride (1994), fosfor alınımı ve fiksasyonu üzerine bir çalışma yapmış ve 1:1 tipi killerin, 2:1 tipi killere göre daha fazla fosfor fikse ettiğini belirlemiştir. Çalışmada ayrıca fazla yağışlı ve sıcaklığı yüksek bölge topraklarında 1:1 tipi kaolinit tipi killerde fosfor fiksasyonunun daha fazla olduğu, ayrıca Fe ve Al oksihidroksitlerin ortamda bulunmasının da P fiksasyonunu artırdığı belirlenmiştir.

Kacar ve Katkat (1997), Türkiye topraklarında Olsen metoduna göre yapılan çalışmalar sonucunda toprakların yarayışlı fosfor içeriklerinin Orta Anadolu Bölgesi’nde 3.19-34.10 ppm arasında, Çarşamba Ovası’nda 4-130 ppm, Karadeniz Bölgesi’nde 0.35-62.54 ppm arasında, Trakya Bölgesi’nde 1.72-43.57 ppm arasında, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 0.35-24.67 ppm arasında değiştiğini bildirmişlerdir.

(18)

Brady ve Weil (1999), toprak taksonomisinde Vertisol ve Mollisol ordoları olarak tanımlanan ve 2:1 tipi killeri içeren toprakların düşük fosfor fiksasyonuna sahip olduğunu, ayrıca Fe ve Al oksitlerce zengin Ultisol, Oxisol ve Andisol ordoları olarak tanımlanan 1:1 tipi killeri içeren topraklarda ise fosfor fiksasyonunun 2:1 tipi killere göre daha belirgin olduğunu belirlemişlerdir.

Eyüpoğlu (1999), Türkiye topraklarının yarayışlı fosfor içeriklerinin bölgesel dağılımını ortaya koyduğu bir çalışmada, tüm bölge ortalaması olarak toprakların yaklaşık % 56’sının fosforca yetersiz olduğunu, % 9.7 sinin yüksek, % 17.8’inin ise çok yüksek düzeylerde fosfor içerdiğini bildirmiştir. Çalışmada ayrıca yoğun ve sulu tarım uygulamalarının ön planda olduğu Akdeniz, Ege, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde toprakların yarayışlı fosfor durumlarının çok daha iyi durumlarda olduğunu, buna karşılık Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesi topraklarında fosforlu gübre kullanımlarının halen istenilen düzeylerde olmadığını vurgulamıştır.

Gahoonia ve ark. (1999), toprakta yarayışlı fosfor oranının düşük olması durumunda, tahıl çeşitleri için fosforlu gübre uygulamasına ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir. Toprakta fosfor yarayışlılığını artırmak için yetiştirilen tahıl çeşitlerinin fosfor etkinliğinin de bilinmesi gerektiğini belirlemişlerdir.

Havlin ve ark. (1999), toprakta bitkilerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde yeterli oranda yarayışlı fosfor olmadığı durumlarda, ancak fosfor ilave edilerek optimum verim elde edilebileceğini belirtmişlerdir.

Levent ve ark. (1999), yaptıkları çalışmada Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz ve Batı Asya ülkeleri topraklarında bitkisel üretimi sınırlayan temel beslenme sorunlarının başında, topraklardaki yarayışlı fosfor miktarının düşük olmasının geldiğini belirterek, Orta Anadolu Bölgesi topraklarının % 30’unda yarayışlı fosforun çok az (< 3 kg P2O5 da-1) ve % 29’unda az (3-6 kg P2O5da-1) olduğunu rapor etmişlerdir.

Stevenson (1999), bitki gelişimi üzerine oldukça önemli etkiye sahip olan fosforun bitkiler tarafından alınabilirliğinin bazı faktörlerin kontrolü altında gerçekleştiğini, bitki ve toprak faktörleri olarak ayrılabilen bu faktörlerin fosfor lehine düzeltilmesinin oldukça güç olduğunu belirtmiştir. Ayrıca toprağın sahip olduğu kil tipi ve miktarı, toprak reaksiyonu, kireç, toprağın OM içeriği, değişebilir haldeki katyonlar gibi faktörlerin topraktaki fosforun yarayışlılığı üzerine oldukça etkili olduğunu bildirmiştir.

(19)

Pierzynski ve ark.(1994), doğada fosfor döngüsünü üç temel kategoriye ayırmıştır. Birinci kategori; fosforlu gübrelerin farklı kaynaklardan toprağa ilavesi (bitki kalıntıları, gübre vd.), ikinci kategori; içsel döngü, çökelme/dissolusyon, adsorbsiyon/desorbsiyon, minerilizasyon/immobilizasyonu gibi fosforun kendi içinde içsel döngüsü, üçüncü kategori ise; erozyon, yağış, yıkanma ile fosforun topraktan uzaklaşması.

Karaman ve ark. (2001), Tokat Kazova yöresinde yer alan 85 dekar genişliğinde bir arazi üzerinde yürütmüş oldukları bir çalışmada, alınabilir fosfor ve diğer bir kısım toprak özelliklerine ilişkin uzaysal değişkenlikleri incelemişler, uzaysal değişimi esas alan örneklemeye göre araştırma sahası 25 x 25 m ızgaralara ayrılmış, daha sonra her hat üzerinden üst ve alt topraktan birer örnek olmak üzere toplam 140 noktada örnekleme yapmışlardır. Uzaysal değişimi esas alan örnekleme ile mukayese amacıyla, günümüzde kullanılan klasik örnekleme yöntemine göre, örnekleme yapılan arazi yaklaşık 20 dekarlık homojen kısımlara ayrılmış, her birimde yapılan örneklemeler ortalama bir örnekleme kabul edilmiştir. Toprak analizlerini takiben, örnekleme yapılan arazilerde buğday yetiştirildiği göz önünde bulundurularak, buğdayın fosforlu gübre ihtiyacı toprak analiz sonuçlarına göre belirlenmiş ve Türkiye Gübre ve Gübreleme Rehberi’ne göre gübre ihtiyacı yönünden karşılaştırma yapılmıştır. Mesafesel değişim esas alınarak yapılan gübre ihtiyacı hesaplamalarında birinci örnekleme birimi (yaklaşık 21.25 da) için gerekli olan fosforlu gübre ihtiyacı (97-245 kg TSP), klasik yöntemle belirlenen miktara (172-323 kg TSP) göre önemli düzeyde düşük kalmıştır. Diğer taraftan, ikinci, üçüncü ve dördüncü örnekleme birimlerinde bu durum tam tersi olup, mesafesel değişime göre sırasıyla 58-187, 73-219, 92-224’er kg TSP uygulanması gerekirken, klasik yöntemde bu bölgeler için ortalama 0-85 kg TSP uygulaması öngörülmüştür. Sonuç olarak, gübre tavsiyelerinde 21.25 da’lık birimler esas alınarak ortalama analiz sonuçlarına göre yapılacak olan gübreleme tavsiyelerinin, arazinin belli kesimlerinde gereksiz gübre kullanımına belli kesimlerinde ise fazla gübre kullanımına yol açacağı belirlenmiştir. Üst ve alt toprak birlikte değerlendirildiğinde, yarayışlı fosfor düzeyinin özellikle alt toprakta % 65 oranında yeterli olduğu görülmüş, bu durum sürekli olarak aynı derinlikte toprak işlemesi ve sert pulluk tabakasının oluşmasına bağlanmış, önemli bir amenajman tedbiri olarak zaman zaman bu tür topraklarda derin işleme ile pulluk tabakasının kırılarak alt ve üst toprağın birbirine karıştırılması önerilmiştir.

(20)

Braschi ve ark. (2003), özellikle kurak ve yarı kurak bölge topraklarında, fosforun yüksek oranlarda kalsiyum tarafından tutulduğunu ve güç çözünür Ca-fosfatların oluştuğunu, ayrıca yüksek pH, karbonat ve düşük organik madde içeriklerinin fosfor yarayışlılığını azalttığını tespit etmişlerdir.

Gallet ve ark. (2003), bitkinin ihtiyacından fazla oranlarda toprağa uygulanan fosforlu gübrelerin özellikle toprak yüzeyinde (0-20 cm) biriktiğini, toplam ve inorganik formda bulunan fosfor içeriğinin arttığını, ilerleyen yıllarda uygulama yapılmayan topraklarda toplam, organik ve inorganik fosfor formlarının önemli oranlarda azaldığını yedi yıllık bir çalışma sonucunda belirtmiştir.

Oğuz ve Tetik (2004), Tokat yöresi çiftçilerinin gübreleme konusundaki eğilimlerini araştırmışlar, yöre çiftçisinin gübre çeşidi ve miktarını belirlemede toprak özellikleri, yetiştirilen bitkinin gübre isteği ve bu konuda yapılmış teknik çalışma sonuçlarını dikkate almadıklarını tespit etmişlerdir. Anket çalışmasında, yöre çiftçisinin gübre kullanımı konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını, tecrübelerine göre gübreleme yaptıklarını, çiftçilerin % 94’ünün toprağını gübreleme amacıyla hiç analiz ettirmediklerini belirlemişlerdir. Çalışmada, yöre çiftçilerinin gübre çeşidini belirlemelerinde etkili ana unsurun, çiftçinin daha önceki uygulamalardan edindiği kendi tecrübeleri olduğu, toprak özellikleri ve yetiştirilecek ürünün özel gübre isteklerinin dikkate alınmadığı da görülmüştür.

(21)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

3.1.1. Araştırma Alanının Konumu

Tokat yöresinde sırık domates yetiştiriciliği yapılan alanlar içerisinde Turhal arasında yer alan Kazova yöresi önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışma, Tokat-Kazova yöresinde sırık domates yetiştiriciliğinin yoğun olduğu alanlarda domates hasadının tamamlanmasını takiben yürütülmüştür.

Yeşilırmak nehrinin sağ ve sol sahil şeridi istikametinde yer alan arazilerde bu bölgeyi temsil edecek şekilde tarama yapılarak domates yetiştiriciliği yapılan toplam 50 noktada hasat sonrası iki derinlikten (0-20, 20-40 cm) alınmıştır. Toprak örneklerinin alındığı yerler Şekil 3.1’de verilmiştir. Tokat İli Türkiye’nin Orta Karadeniz Bölgesinin iç kısımlarında yer almakta olup coğrafi koordinatları: 39 derece 51’- 40 derece 55’ Kuzey enlemleri ile 35 derece 27’- 37 derece 39’ Doğu boylamları arasındadır.

3.1.2. Araştırma Alanının Topoğrafik ve Jeolojik Yapısı

Tokat yöresinin denizden yükseltisi 623 m olup, Karadeniz'in 110 km güneyinde bulunan Yeşilırmağın Tozanlı kolu boyunca doğu batı doğrultusunda uzanır. Sağ ve sol sahil sulama kanalları ile mevcut arazilerin % 68.8'i sulanabilir durumdadır. Yöredeki araziler genellikle taban arazi niteliğinde ve IV. jeolojik devirde Yeşilırmak ve bir takım yan derelerin birikintilerinden oluşan aluviyal topraklar olup kum, silt, kil ve bir miktar çakıl içeren karışımlardır. Yamaç arazilerin jeolojik kökeni yaşlı şist metamorfik seriler ile üst tabakalardan yaşlı kalkerler ve alçak tepelerde ise oligosen yaşlı kızıl gri marnlı seriler teşkil eder. Yamaçla tabanın birleştiği kısımları koluviyal topraklar oluşturmaktadır. Taban arazilerin eğimleri genellikle % 0.0-1.0 arasında değişmektedir. Taban arazilerin toprakları taşınmış olduklarından bir profil boyunca aynı bünyeye sahip topraklara geniş alanlar içerisinde rastlamak mümkündür. Yamaç arazilerdeki toprak profilleri ise taban arazilere göre yerinde oluştukları için daha üniform bir yapı göstermektedir (Anonim, 1971).

(22)
(23)

3.1.3. Araştırma Alanının İklim Özellikleri

Tokat ili, Orta Karadeniz bölümünün iç kısımlarında yer almakta olup, hem Karadeniz iklim özellikleri hem de İç Anadolu’nun karasal ikliminin etkisi altındadır. Bu özelliği ile Tokat iklimi; Karadeniz iklimi ile İç Anadolu'daki step iklimi arasında geçiş özelliği taşır. Tokat ilinde genel olarak yaz mevsimi alçak alanlarda sıcak-kurak, yüksek yerlerde serin yer yer yağışlı, kış mevsiminde soğuk ve kar yağışlıdır. Tokat'ın iklim özelliğinde denize olan uzaklık ve yüksekliğin etkisi önemlidir. Bu nedenle iklimde kuzeyden güneye doğru (yükseltinin artması nedeniyle) önemli farklılıklar görülmekte, güneye doğru kış mevsimi daha sert bir karakter göstermektedir.

Tokat Meteoroloji İstasyonu kayıtları esas alındığında son 54 yıllık istatistiklere göre iklimle ilgili bazı özellikler şöyledir; yıllık ortalama sıcaklık: 12.3 °C, minimum sıcaklığın 0 °C’nin altında olduğu gün sayısı: 125, minimum sıcaklığın -5 °C’nin altında olduğu gün sayısı: 23, yaz ayları ortalama sıcaklık: 21.2 °C, sıcaklığın 20 °C’nin üzerinde olduğu gün sayısı: 177, sıcaklığın 30 °C’nin üzerinde olduğu gün sayısı: 44, en yüksek sıcaklık: 45 °C, en düşük sıcaklık: -22.1 °C, ortalama yıllık yağış toplamı: 456.4 mm, en çok yağış alan aylar ve ortalama yağış miktarları: Nisan 63.8 mm, Mayıs 67.6 mm, hakim rüzgar yönleri: Doğu Kuzey Doğu, Kuzey Doğu, Doğu, kuvvetli rüzgar gün sayısı: 47, fırtınalı gün sayısı: 10, ortalama güneşlenme süresi: 5 saat 58 dakika, yıllık ortalama nispi nem: % 65’dir. Araştırmanın yürütüldüğü dönemde iklim verileri incelendiğinde; ortalama sıcaklığın en düşük olduğu değer Aralık ayında -4.1 ºC, ortalama sıcaklığın en yüksek olduğu değer ise Ağustos ayında 24.6 ºC, maksimum sıcaklığın en düşük olduğu değer Ocak ayında 17.0 ºC, maksimum sıcaklığın en yüksek olduğu değer ise Ağustos ayında 39.2 ºC‘dir. En düşük yağış miktarı Ağustos ayında 6.8 mm, en yüksek yağış miktarı ise Mart ayında 108.7 mm olarak tespit edilmiştir. En düşük nispi nem Nisan ayında % 56.1, en yüksek nispi nem ise Kasım ayında % 72.9 olarak ölçülmüştür (Anonim, 2007).

3.2. Yöntem

Tokat yöresinde sırık domates yetiştiriciliği yapılan alanlar içerisinde Tokat-Turhal arasında yer alan Kazova yöresi önemli bir yer tutmaktadır. Çalışmada, Yeşilırmak nehrinin sağ ve sol sahil şeridi istikametinde yer alan arazilerde bu bölgeyi

(24)

temsil edecek şekilde Rastgele Örnekleme Metoduna göre tarama yapılarak, böylece sırık domates yetiştiriciliği yapılan toplam 50 noktada hasat sonrası toprak örneklemsi yapılmıştır. Bu çerçevede; domates hasadının tamamlanmasını takiben belirlenen her örnekleme noktasından, 0-20 cm (üst toprak) ve 20-40 cm (alt toprak) olmak üzere iki farklı derinlikten tekniğine uygun en az altışar toprak örneği alınarak, her domates tarlası için birer örnekleme birimi oluşturulmuştur. Toprak örnekleri kurutularak tahta tokmakla dövüldükten sonra 2 mm’lik elekten geçirilerek laboratuar koşullarında bünye, kireç, organik madde, toprak reaksiyonu, elektriki iletkenlik ve yarayışlı fosfor analizlerine hazır hale getirilmiştir (Ülgen ve Yurtsever, 2006).

3.2.1. Toprak Analizlerinde Uygulanan Yöntemler 3.2.1.1. Bünye

Toprak örneklerinin kum, silt ve kil oranları (%) olarak hidrometre yöntemi ile belirlenmiş ve tekstür üçgeninden yararlanılarak tekstür sınıfları belirlenmiştir (Bouyoucos, 1951).

3.2.1.2. Kireç İçeriği

Scheibler kalsimetresi kullanılarak ölçülmüştür. Yöntemin temel prensibi, toprağın seyreltik hidroklorik asit ile scheibler kalsimetresinde işleme tabi tutulması, böylece karbonatlardan açığa çıkan CO2 gazının kapalı bir boruda tutularak hacminin

ölçülmesi ve bu ölçümden yola çıkılarak toprağın karbonat içeriğinin hesaplanması esasına dayanmaktadır (Allison ve Moodie, 1965).

3.2.1.3. Organik Madde

Modifiye Walkley - Black yaş yakma yöntemiyle dikromat yükseltgenmesi esasına göre belirlenmiştir. Bu yöntemin temel prensibi, toprağı kromik ve sülfürik asit ile işleme tabi tutarak, kapsadığı organik karbonun kromat (Cr2O7=) ile oksitlenmesini

sağlamak ve bu oksidasyon için kullanılan miktardan arta kalan kromatın standart demir sülfat ile titre edilmesiyle toprakta bulunan karbonu saptayarak, buradan organik madde miktarını bulmaya yöneliktir (Walkley-Black, 1947).

(25)

3.2.1.4. Toprak Reaksiyonu (pH)

Toprak örneği 1:2.5 oranında saf su ile sulandırılarak cam elektrodlu Neel pH metresi ile ölçülmüştür (Jackson,1958).

3.2.1.5. Elektriki İletkenlik (EC)

Toprak örneği 1:2.5 oranında sulandırılarak konduktimetre ile ölçülmüştür. Yöntemin temel prensibi, su ile doygun toprağın elektriği geçirmeye olan direncinin ölçülerek bu dirence göre tuzluluğunun belirlenmesidir (Richards,1954).

3.2.1.6. Yarayışlı Fosfor

Yarayışlı P Olsen metoduna göre belirlenmiştir. Toprakta bulunan P’nin bikarbonat (0,5 M NaHCO3) çözeltisinin pH 8.50’ye ayarlanması ile açığa çıkan

çözeltide bulunan P miktarına göre mavi renk oluşturan bir ortamda bağlayıp, indirgeyerek elde edilen mavi rengin spektrofotometrede 880 nm dalga boyunda okunmuştur (Olsen ve ark., 1954). Yarayışlı P değerleri Çizelge 3.2’deki değerlerle karşılaştırılarak yorumlamalar yapılmıştır.

Çizelge 3.1. Topraktaki yarayışlı fosfor içeriğinin değerlendirilmesinde kullanılan sınır değerleri (Olsen ve ark., 1954)

Fosfor kg P

2O5/da (Olsen) Değerlendirme

<3 Çok Az 3-6 Az 6-9 Yeterli 9-15 Fazla >15 Çok Fazla 3.2.2. İstatistiki Analizler

StatMost paket programı kullanılarak toprak özelliklerinin minimum, maksimum, aritmetik ortalama, standart sapma, varyasyon katsayısı, basıklık (kurtosis) ve yatıklık (skewness) parametreleri belirlenmiştir. (StatMost, 2005).

(26)

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

4.1. Bünye

Sırık domates yetiştiriciliği yapılan alanda örnekleme yapılan üst toprakların kum içerikleri % 30.25-64.8 arasında çıkmış, ortalama kum içeriği % 45.59 düzeyinde bulunmuştur. Toprakların kil içerikleri % 11.35-57.25 arasında bulunmuş olup, ortalama % 21.70 düzeyindedir. Örnekleme yapılan toprakların silt içerikleri ise % 12.5-47.05 arasında olup, ortalama % 32.71 düzeyinde çıkmıştır (Çizelge 4.1). Üst toprak örneklerinin tekstür dağılımlarına bakıldığında; % 20’sinin kumlu-tınlı, % 54’ünün tınlı, % 10’unun kumlu-killi-tınlı, % 14’nün killi-tınlı, % 2’sinin ise killi bir yapıya sahip olduğu görülmektedir.

Alt toprakların kum içerikleri % 29.1-69.8 arasında olup, ortalama % 45.42 düzeyindedir. Örnekleme yapılan toprakların kil içerikleri % 10.9-34.75 arasında olup, ortalama % 22.12 düzeyindedir. Toprakların silt içerikleri ise % 17.95-49.55 arasında olup, ortalama silt içeriği % 32.45 düzeyinde bulunmuştur. Toprak örneklerinin tekstür dağılımlarına bakıldığında; %20’sinin kumlu-tın, %50’sinin tın, % 16’sının kumlu-killi-tın, % 14’ünün killi-tın bir yapıya sahip olduğu görülmektedir (Çizelge 4.2).

Çalışılan topraklar Yeşilırmak’a paralel bir hat üzerinde alınmıştır. Aluviyal bir arazide topraklar nehrin materyalleri depolama rejimine uygun bir şekilde, nehre yakın yerlerde kumlu nehirden uzaklaştıkça killi bünyede olurlar. Nehire yakın örnekleme yapıldığından dolayı örneklerimiz genelde kaba tekstürlüdür.

Çalışma yapılan alanda toprak bünyesi ile ilgili sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, yörede domates yetiştiriciliği yapılan alanların toprak tekstür sınıflarının oldukça değişken olduğu, bununla birlikte örnekleme yapılan gerek üst toprakların ve gerekse alt toprakların yarıdan fazlasının tınlı bir yapıya, bir bölümünün ise kumlu-tın yapıya sahip olduğu görülmektedir. Çoğu bitki yetiştiriciliğinde olduğu gibi, tınlı topraklar domates yetiştiriciliği açısından da gerek havalanmanın iyi olması ve gerekse su tutma kapasitesinin düşük olması açısından oldukça uygun bir yapı oluşturmaktadır. Araştırma alanında domates yetiştiriciliği açısından uygun bulunmayan ağır bünyeli (killi) toprakların oranı ise oldukça düşük düzeylerde bulunmuştur.

(27)

Fosfor gereğinden fazla olduğu zaman özellikle tarla bitkilerinde ürün azlığı gözlenmektedir. Kumlu topraklarda fosforun gereğinden fazlası ürün miktarını düşürebilir. Bu olayda fosfor, olgunlaşmayı hızlandırarak vejetatif büyümeyi azaltmaktadır (Ergene, 1987).

Camberdella ve ark. (1994), toprak değişkenliğini varyasyon katsayısına göre 3 sınıfa ayırmışlardır. Buna göre varyasyon katsayısı %15’den küçük olanlar az değişken, % 16-35 arasında olanlar orta derecede değişken ve % 36’dan büyük olanlar ise yüksek derecede değişken olarak gruplandırılmıştır. Örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların kum, silt ve kil içerikleri bu sınıflama baz alındığında orta derecede değişkenlik söz konusudur.

(28)

Çizelge 4.1. Üst toprakların tekstür dağılımları (0- 20 cm)

Örnek No % Kum %Kil %Silt Tekstür Sınıfı

1 55.70 13.05 31.25 Kumlu-tın 2 54.45 20.55 25.00 Kumlu-killi-tın 3 50.70 16.80 32.50 Tınlı 4 45.70 23.05 31.25 Tınlı 5 45.70 21.08 32.50 Tınlı 6 41.95 21.08 36.25 Tınlı 7 34.45 29.30 36.25 Killi-tın 8 41.95 21.80 36.25 Tınlı 9 53.20 20.55 26.25 Kumlu-killi-tın 10 38.20 30.55 31.25 Killi-tın 11 41.95 24.30 33.75 Tınlı 12 41.95 18.05 40.00 Tınlı 13 38.00 19.30 42.50 Tınlı 14 55.70 11.35 32.95 Kumlu-tın 15 43.20 18.85 37.95 Tınlı 16 50.70 17.15 32.15 Tınlı 17 33.20 30.10 36.70 Killi-tın 18 48.20 18.40 33.40 Tınlı 19 44.45 15.90 39.65 Tınlı 20 31.60 21.35 47.05 Tınlı 21 39.10 17.60 43.30 Tınlı 22 36.60 17.60 45.80 Tınlı 23 46.60 18.85 34.55 Tınlı 24 39.10 27.60 33.30 Killi-tın 25 44.80 15.55 39.65 Tınlı 26 39.10 21.35 39.55 Tınlı 27 49.80 19.30 30.90 Tınlı 28 41.60 25.10 33.30 Tınlı 29 37.30 18.05 44.65 Tınlı

(29)

Çizelge 4.1’in devamı 30 37.30 26.00 36.70 Tınlı 31 50.25 18.50 31.25 Tınlı 32 59.10 15.10 25.80 Kumlu-tın 33 38.55 18.50 42.95 Tınlı 34 64.80 12.25 22.95 Kumlu-tın 35 53.55 18.50 27.95 Kumlu-tın 36 54.10 21.35 24.55 Kumlu-killi-tın 37 41.05 29.75 29.20 Killi-tın 38 37.30 32.25 30.45 Killi-tın 39 46.05 24.75 29.20 Tınlı 40 44.80 25.55 29.65 Tınlı 41 37.30 34.75 27.95 Killi-tın 42 30.25 57.25 12.50 Killi 43 49.80 26.00 24.20 Kumlu-killi-tın 44 46.05 26.00 27.95 Kumlu-killi-tın 45 50.70 18.40 30.90 Tınlı 46 55.70 16.80 27.50 Kumlu-tın 47 54.45 16.80 28.75 Kumlu-tın 48 53.20 16.80 30.00 Kumlu-tın 49 54.45 16.80 28.75 Kumlu-tın 50 55.70 18.05 26.25 Kumlu-tın Minimum 30.25 11.35 12.50 -Maksimum 64.80 57.25 47.05 -Ortalama 45.59 21.70 32.71 -Standart Sapma 7.88 7.33 6.63 -Varyasyon Katsayısı 17.28 33.84 20.27 -Basıklık -0.66 10.35 0.80 -Yatıklık 0.15 2.52 -0.04

(30)

-Çizelge 4.2. Alt toprakların tekstür dağılımları (20-40 cm)

Örnek No % Kum %Kil % Silt Tekstür Sınıfı

1 55.70 11.80 32.50 Kumlu-tın 2 50.70 21.80 27.50 Kumlu-killi-tın 3 45.70 19.30 35.00 Tınlı 4 49.45 20.90 29.65 Tınlı 5 45.70 21.80 32.50 Tınlı 6 41.95 23.05 35.00 Tınlı 7 34.45 29.30 36.25 Killi-tın 8 41.95 23.05 35.00 Tınlı 9 50.70 21.80 27.50 Kumlu-killi-tın 10 38.20 29.30 32.50 Killi-tın 11 43.20 25.10 31.70 Tınlı 12 43.20 18.40 38.40 Tınlı 13 41.95 24.30 33.75 Tınlı 14 53.20 10.90 35.90 Kumlu-tın 15 43.20 19.65 37.15 Tınlı 16 45.70 22.15 32.15 Tınlı 17 30.70 33.85 35.45 Killi-tın 18 45.70 20.90 33.40 Tınlı 19 40.70 18.40 40.90 Tınlı 20 29.10 21.35 49.55 Tınlı 21 34.10 17.60 48.30 Tınlı 22 34.10 17.60 48.30 Tınlı 23 46.60 21.35 32.05 Tınlı 24 39.10 25.10 35.80 Tınlı 25 39.80 25.55 34.65 Tınlı 26 54.10 18.85 27.05 Kumlu-tın 27 47.30 19.30 33.40 Tınlı 28 42.30 24.30 33.40 Tınlı 29 37.30 25.55 37.15 Tınlı

(31)

Çizelge 4.2’ nin devamı 30 38.55 24.75 36.70 Tınlı 31 52.75 22.25 25.00 Killi-tın 32 61.60 25.55 22.85 Killi-tın 33 46.05 18.50 35.45 Tınlı 34 69.80 12.25 17.95 Kumlu-tın 35 54.00 18.50 27.50 Kumlu-tın 36 54.10 21.35 24.55 Kumlu-killi-tın 37 37.30 29.75 32.95 Killi-tın 38 37.30 29.75 32.95 Killi-tın 39 47.75 24.75 27.50 Kumlu-killi-tın 40 41.60 25.10 33.30 Tınlı 41 33.55 34.75 31.70 Killi-tın 42 29.80 34.75 35.45 Killi-tın 43 53.55 22.25 24.20 Kumlu-killi-tın 44 46.05 26.00 27.95 Kumlu-killi-tın 45 49.45 20.90 29.65 Tınlı 46 55.70 19.30 25.00 Kumlu-tın 47 53.20 19.30 27.50 Kumlu-tın 48 54.45 16.80 28.75 Kumlu-tın 49 54.45 16.80 18.75 Kumlu-tın 50 54.45 20.55 25.00 Kumlu-killi-tın Minimum 29.10 10.90 17.95 -Maksimum 69.80 34.75 49.55 -Ortalama 45.42 22.12 32.45 -Standart Sapma 8.56 5.18 6.46 -Varyasyon Katsayısı 18.84 23.21 20.04 Basıklık 0.09 0.68 1.23 -Yatıklık 0.24 0.38 0.46

(32)

-4.2. Toprak Reaksiyonu (pH)

Örnekleme yapılan alanda üst toprak örneklerinin pH değerleri 7.47 ile 8.38 arasında olup, ortalama 7.88 düzeyinde bulunmuştur. pH değerleri örneklemelerin %30’unda kuvvetli alkali (8.0-8.9), %70’inde hafif alkali (7.0-7.9) düzeylerde çıkmıştır. Alt toprakların pH değerleri 7.48 ile 8.41 arasında olup, ortalama 7.89 düzeyindedir. pH değerleri örneklemelerin %38’inde kuvvetli alkali, %62’sinde hafif alkali bulunmuştur (Çizelge 4.3). Domates tarımında yüksek ve kaliteli ürün için en uygun pH değerinin 6.5-7.5 arasında olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte, asit, alkalin ve nötr olmak üzere her üç toprak reaksiyonunda da diğer koşulların sınırlayıcı etkisi olmadığı sürece yetiştiricilik yapılabilmektedir. Ancak; toprak pH’sının çok düşük ya da yüksek olması, toprağın fiziksel yapısı, mikrobiyal aktivite, besin elementlerinin toprakta yarayışlılığı ve bitkilerce alınabilirliği gibi hususları olumsuz etkileyebilir.

Domates bitkisi pek çok sebze gibi hafif asit ve nötr toprak reaksiyonu koşullarında gelişebilmektedir (Sevgican, 1989). Toprak pH’ının 7.5’in üzerine çıkması durumunda bazı beslenme sorunlarının çıkabileceği veya sorunun düzeyinin artabileceği bilinmektedir. Bu bilgiler ışığı altında değerlendirmeler yapıldığında bu çalışmadaki reaksiyonlarının domates yetiştiriciliği açısından yüksek olduğu görülmektedir. Bu durumda toprak reaksiyonunun asit karakterli gübreler ve kükürt gibi asit etkili materyaller kullanılarak pH’larının 6.0-6.5 aralığına düşürülmesi önerilmektedir (Anonim, 1983). Özellikle fizyolojik asit karakterli gübre uygulamaları ile rizosfer pH’ının düşürülmesi yaklaşımı da üzerinde durulması gereken önemli bir çözüm şeklidir. Ayrıca yetiştiricilikte yüksek pH’ya dayanıklı çeşitlerin seçilmesi de bu sorunun hafifletilmesinde yararlı olabilir.

Kaplan ve ark. (1995) tarafından, Batı Akdeniz Bölgesinde domates yetiştirilen seralarda bitkilerin beslenme durumlarını belirlemek için yapılan çalışmada alınan toprak örneklerinin pH değerlerinin Kumluca ve Finike yörelerinde hafif alkali ve alkali reaksiyon gösterdiği bildirilmiştir. Kumluca ilçesi ve Finike ilçesi sera toprak reaksiyonlarının domates yetiştiriciliği açısından yüksek olduğu belirtilmektedir.

Toprak değişkenliği (Camberdella ve ark.,1994) varyasyon katsayısına göre yapılan sınıflandırmada değerlendirildiğinde örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların pH değerleri az derecede değişkenlik göstermektedir.

(33)

4.3. Elektriksel İletkenlik (EC)

Örnekleme yapılan alanda üst toprakların elektriksel iletkenlik (EC) içerikleri 0.18 ile 1.09 arasında olup, ortalama 0.42 düzeyindedir (Çizelge 4.4). Çalışma yapılan alt toprakların elektriksel iletkenlik (EC) içerikleri 0.19 ile 0.86 arasında olup, ortalama 0.38 düzeyindedir. Sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde, üst topraklarda EC değerlerinin bir miktar daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu durum muhtemelen yörede damla sulama sisteminin yaygın olması ve alt tabakalara önemli kimyasal yıkanmalarının gerçekleşmemesinden ileri gelmiştir. Diğer taraftan, EC değerleri örneklemelerin % 100’ünde düşük düzeylerde (0-4 mmhos/cm) bulunmuştur. Kum içeriği yüksek iyi drenajlı arazilerde tuzluluk sorununa rastlanılmamaktadır. Bu durum, örnekleme yapılan alanda genel olarak tuzluluk sorunu bulunmadığını ortaya koymaktadır.

Ayers ve Westcots (1976), tarafından farklı elektriksel iletkenlik değerlerine sahip topraklarda yetiştirilen domatesin verim yüzdesinin değişimi incelenmiş ve EC(dS/cm.25 ºC) değeri 2.5 olduğunda verimin %100 olduğu, EC değeri 3.5 iken verimin %90 olduğu, EC değeri 5.0 iken verimin %75 olduğu, EC değeri 7.6 iken verimin %50 olduğu, EC değeri 13.0 iken verimin % 50’den düşük olduğu belirlenmiş ve toprakların tuz içeriklerindeki artışların domates verimini yüksek oranlarda düşürdüğü bildirilmiştir.

Toprak değişkenliği (Camberdella ve ark.,1994) varyasyon katsayısına göre yapılan sınıflandırmada değerlendirildiğinde örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların elektriksel iletkenlik değerleri az derecede değişkenlik göstermektedir.

(34)

Çizelge 4.3. Sırık domates yetiştirilen toprakların pH değerleri

Üst Toprak (0-20 cm) Alt Toprak (20-40 cm)

Örnek No pH Örnek No pH Örnek No pH Örnek No pH 1 8.12 26 8.05 1 8.01 26 7.80 2 7.66 27 7.89 2 7.78 27 7.84 3 7.91 28 7.99 3 8.01 28 8.08 4 7.90 29 7.91 4 7.88 29 8.12 5 7.99 30 8.22 5 7.84 30 8.27 6 7.72 31 7.81 6 7.67 31 7.82 7 7.91 32 7.80 7 8.05 32 7.82 8 7.95 33 7.90 8 7.93 33 7.68 9 7.92 34 7.67 9 7.90 34 7.69 10 7.97 35 7.71 10 8.01 35 7.68 11 8.01 36 7.59 11 8.01 36 7.56 12 8.07 37 7.52 12 8.07 37 7.63 13 8.01 38 7.62 13 8.00 38 7.65 14 8.03 39 7.58 14 7.99 39 7.65 15 8.38 40 7.68 15 8.36 40 7.86 16 8.27 41 7.89 16 8.41 41 7.89 17 8.25 42 7.67 17 8.08 42 7.8 18 8.18 43 7.65 18 8.22 43 7.90 19 8.31 44 7.74 19 8.30 44 7.58 20 8.17 45 7.62 20 8.00 45 7.85 21 7.83 46 7.8 21 7.83 46 7.76 22 8.21 47 7.54 22 8.05 47 7.48 23 7.92 48 7.47 23 7.89 48 7.49 24 8.06 49 7.53 24 8.13 49 7.59 25 7.96 50 7.62 25 8.17 50 7.65 Minimum 7.47 Minimum 7.48 Maksimum 8.38 Maksimum 8.41 Ortalama 7.88 Ortalama 7.89

(35)

Çizelge 4.3’ün devamı Standart Sapma 0.23 Standart Sapma 0.22 Varyasyon Katsayısı 2.93 Varyasyon Katsayısı 2.84 Basıklık -0.77 Basıklık -0.40 Yatıklık 0.16 Yatıklık 0.24

Çizelge 4.4. Sırık domates yetiştirilen toprakların EC değerleri

Üst Toprak Alt Toprak

Örn. No EC mmhos/cm Örn. No EC mmhos/cm Örn. No EC mmhos/cm Örn. No EC mmhos/cm 1 0.26 26 0.18 1 0.27 26 0.22 2 0.35 27 0.24 2 0.36 27 0.31 3 0.25 28 0.25 3 0.25 28 0.25 4 0.22 29 0.37 4 0.21 29 0.32 5 0.41 30 0.30 5 0.46 30 0.33 6 0.68 31 0.27 6 0.65 31 0.23 7 0.60 32 0.19 7 0.44 32 0.20 8 0.28 33 0.31 8 0.30 33 0.31 9 0.34 34 0.18 9 0.37 34 0.19 10 0.46 35 0.41 10 0.40 35 0.34 11 0.43 36 0.38 11 0.34 36 0.37 12 0.38 37 0.46 12 0.37 37 0.34 13 0.56 38 0.40 13 0.53 38 0.34 14 0.22 39 0.42 14 0.21 39 0.33 15 0.33 40 0.31 15 0.31 40 0.36 16 0.41 41 0.70 16 0.35 41 0.56 17 0.45 42 1.04 17 0.35 42 0.74 18 0.27 43 0.58 18 0.23 43 0.31 19 0.25 44 0.27 19 0.28 44 0.48 20 031 45 0.61 20 0.32 45 0.48

(36)

Çizelge 4.4.’ün devamı 21 0.51 46 0.73 21 0.37 46 0.64 22 0.28 47 0.92 22 0.28 47 0.86 23 0.33 48 1.09 23 0.30 48 0.82 24 0.23 49 0.96 24 0.25 49 729 25 0.38 50 0.52 25 0.30 50 0.51 Min. 0.18 Min. 0.19 Max. 1.09 Max. 0.86 Ort. 0.42 Ort. 0.38 Standart Sapma 0.22 0.16 Varyasyon Katsayısı 51.71 41.93 Basıklık 1.96 1.70 Yatıklık 1.51 1.46

(37)

4.4. Kireç İçeriği (%)

Örnekleme yapılan alanda üst toprakların kireç içerikleri % 2.97 ile 29.29 arasında değişmekte olup, ortalama 10.68 düzeyindedir. Dağılım olarak bakıldığında örnekleme yapılan üst toprakların %10’u az, %70’i orta, %14’ü fazla, %6’sı çok fazla kireçlidir. Alt toprakların kireç içerikleri % 2.54-27.99 arasında olup, ortalama %10.83 düzeyindedir. Örnekleme alanlarının %10’u az, %72’si orta, %14’ü fazla, %4’ü çok fazla kireç içermektedir (Çizelge 4.5).

Aktif kireç içeriğinin çok yüksek olması, başta demir ve çinko alınabilirliği olmak üzere bitkisel üretimde önemli beslenme sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Yüksek kireç kapsamı, özellikle fosfor bileşikleri ile çözünmez bileşikler oluşturmakta ve toprakta alınamaz formlarda fosfor birikimlerine yol açmaktadır (Mengel ve Kirkby, 1987; Rodriguez ve ark., 2000; Gallet ve Ark., 2003; Franson ve ark., 2003). Bu nedenle, araştırma alanı topraklarında belirlenen yüksek kireç içerikleri bitkilerce fosfor alınabilirliğinin engellenmesi yönünden genellikle önemli bir risk oluşturmaktadır.

Toprak değişkenliği (Camberdella ve ark.,1994) varyasyon katsayısına göre yapılan sınıflandırmada değerlendirildiğinde örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların kireç içerikleri yüksek derecede değişkenlik göstermektedir.

4.5. Organik Madde

Örnekleme yapılan alanda üst toprakların % organik madde içerikleri 0.79 ile 3.63 arasında olup, ortalama 1.69 düzeyinde organik maddeye rastlanılmıştır. Organik madde içerikleri örneklemelerin % 2’sinde çok az, %72’sinde az, %22’sinde orta, %4’ünde iyi bulunmuştur. Alt toprakların organik madde içerikleri %0.79-2.78 arasında olup, ortalama %1.69 düzeyindedir. Örnekleme alanlarının %3’si çok az, %74’ü az, %24’ü orta düzeyde organik madde içermektedir (Çizelge 4.6).

Bulgular toplu olarak değerlendirildiğinde, genel olarak domates tarımı yapılan alanlarda organik maddenin büyük ölçüde yetersiz olduğu görülmektedir. Toprakta organik madde miktarının, bazı durumlarda topraktaki besin maddeleri miktarlarından da önemli olduğu, organik maddece fakir topraklarda verimliliğin de önemli ölçüde azaldığı bilinen bir gerçektir (Karaman, 2006). Özellikle kumlu ve killi yapıya sahip, yetersiz organik madde içeren arazilerde olanaklar ölçüsünde çiftlik gübresi ve diğer organik materyallerin ilavesi toprağın fiziksel özelliklerinin iyileştirilmesi, katyon

(38)

değişim kapasitesinin yükseltilmesi ve pH yönünden tamponlama kapasitesinin artırılması ve besin elementleri açısından çok önemlidir (Güçdemir ve Usul, 2004).

Kılınç ve Yokaş (1989), toprağa uygulanan P, Fe, Zn ve organik maddenin bitkide %P kapsamına etkilerini inceledikleri çalışma sonucunda, P ve Fe uygulamalarında fosforun bitkinin % P kapsamını artırırken, demirin % P kapsamında azalmalara neden olduğunu, organik madde ve fosfor uygulamalarında her iki etmenin de bitkinin % P kapsamında önemli artışlar oluşturduğunu ve bu artışa organik madde uygulamalarının daha etkili olduğunu belirlemişlerdir.

Braschi ve ark (2003), nem ve organik maddenin kireçli topraklarda fosfor yarayışlılığına etkisini araştırmışlardır. Toprağın organik madde kapsamı arttırıldığında ekstrakte edilen Olsen-P’nin miktarında toprağın su içeriğinden bağımsız olarak önemli derecede bir artış meydana gelmiştir. Organik madde uygulamalarının etkinliği düşük nem içeriklerinde daha yüksek bulunmuştur. Organik madde ilavesinden sonra toprakların adsorpsiyon izotermlerinde herhangi bir değişim meydana gelmezken, çökelme izotermlerinde önemli bir azalma meydana gelmiştir.

Toprak değişkenliği (Camberdella ve ark.,1994) varyasyon katsayısına göre yapılan sınıflandırmada değerlendirildiğinde örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların organik madde içerikleri orta derecede değişkenlik göstermektedir.

(39)

Çizelge 4.5. Sırık domates yetiştirilen toprakların kireç içerikleri Kireç (%)

Üst Toprak (0-20 cm) Alt Toprak (20-40 cm)

Örnek No Kireç Örnek No

Kireç Örnek No Kireç Örnek No Kireç 1 2.97 26 8.48 1 2.97 26 24.59 2 6.78 27 8.06 2 5.51 27 8.48 3 7.63 28 10.18 3 6.78 28 10.18 4 4.24 29 8.48 4 3.82 29 9.75 5 3.82 30 10.18 5 3.82 30 9.75 6 4.66 31 27.14 6 4.41 31 23.75 7 5.09 32 24.59 7 5.09 32 26.72 8 5.94 33 10.18 8 5.51 33 9.75 9 7.21 34 26.72 9 7.21 34 24.59 10 3.82 35 29.26 10 2.54 35 27.99 11 5.09 36 21.20 11 5.51 36 20.35 12 8.48 37 7.63 12 8.48 37 8.48 13 11.03 38 7.63 13 11.45 38 7.21 14 8.06 39 6.78 14 8.48 39 6.36 15 10.18 40 5.94 15 10.60 40 8.48 16 8.48 41 11.87 16 7.63 41 11.45 17 8.48 42 11.45 17 6.78 42 11.03 18 8.06 43 11.03 18 8.06 43 13.57 19 9.75 44 12.30 19 9.75 44 11.03 20 7.63 45 13.57 20 6.78 45 13.57 21 7.63 46 16.11 21 7.63 46 13.57 22 5.51 47 17.81 22 6.78 47 17.39 23 8.06 48 17.81 23 8.48 48 17.39 24 9.33 49 15.27 24 10.18 49 16.96 25 7.63 50 18.66 25 10.18 50 14.84 Minimum 2.97 Minimum 2.54 Maksimum 29.26 Maksimum 27.99 Ortalama 10.68 Ortalama 10.83

(40)

Çizelge 4.5.’in devamı Standart Sapma 6.27 Standart Sapma 6.25 Varyasyon Katsayısı 58.71 Varyasson Katsayısı 57.68 Basıklık 1.82 Basıklık 1.11 Yatıklık 1.52 Yatıklık 1.30

Çizelge 4.6. Sırık domates yetiştirilen toprakların organik madde içerikleri Organik Madde (%)

Üst Toprak (0-20 cm) Alt Toprak (20-40 cm)

Örnek No Organik Madde Örnek No Organik Madde Örnek No Organik Madde Örnek No Organik Madde 1 1.03 26 1.17 1 1.36 26 2.18 2 3.63 27 1.16 2 2.78 27 1.43 3 2.53 28 1.90 3 2.18 28 1.42 4 1.46 29 1.10 4 1.57 29 1.60 5 1.42 30 1.39 5 1.38 30 1.21 6 1.77 31 2.28 6 2.19 31 2.23 7 2.39 32 1.52 7 2.64 32 1.47 8 1.46 33 1.44 8 1.63 33 1.27 9 1.34 34 2.21 9 1.38 34 2.15 10 1.67 35 2.22 10 1.62 35 1.86 11 1.85 36 1.85 11 1.48 36 1.58 12 1.36 37 1.70 12 1.27 37 1.44 13 1.25 38 1.61 13 1.40 38 1.72 14 1.23 39 2.01 14 1.05 39 1.69 15 0.79 40 1.67 15 1.16 40 1.95 16 1.21 41 2.08 16 1.29 41 2.18 17 3.16 42 2.46 17 2.14 42 2.69 18 1.16 43 1.41 18 1.24 43 2.30 19 1.21 44 1.47 19 1.32 44 1.28 20 2.66 45 1.69 20 2.38 45 1.64

(41)

Çizelge 4.6’nın devamı 21 1.23 46 2.23 21 1.32 46 1.96 22 1.64 47 1.29 22 1.76 47 1.97 23 1.60 48 2.25 23 1.40 48 1.99 24 1.69 49 1.45 24 1.70 49 0.79 25 1.05 50 1.33 25 1.38 50 1.61 Minimum 0.79 Minimum 0.79 Maksimum 3.63 Maksimum 2.78 Ortalama 1.69 Ortalama 1.69 Standart Sapma 0.56 Standart Sapma 0.45 Varyasyon Katsayısı 33.22 Varyasyon Katsayısı 26.37 Basıklık 2.07 Basıklık -0.16 Yatıklık 1.29 Yatıklık 0.61

(42)

4.6. Yarayışlı Fosfor

Örnekleme yapılan alanlarda üst toprakların yarayışlı fosfor içerikleri 19.92 kg P

2O5/da ile 49.42 kg P2O5/da arasında olup, ortalama 33.55 kg P2O5/da düzeyinde

yarayışlı fosfora rastlanmıştır. Yarayışlı fosfor içerikleri örneklemelerin %100’ünde çok fazla (>15 kg P

2O5/da) bulunmuştur. Alt toprakların yarayışlı fosfor içerikleri 15.99 kg

P

2O5/da ile 47.43 kg P2O5/da arasında olup, ortalama 33.53 kg P2O5/da düzeyinde

yarayışlı fosfora rastlanmıştır. Yarayışlı fosfor içerikleri alt toprak örneklerinin de % 100’ünde çok fazla düzeylerde (>15 kg P

2O5/da) bulunmuştur (Çizelge 4.7). Ortalama

fosfor içerikleri yönünden karşılaştırıldığında genel olarak alt ve üst toprak örneklerinde fosfor birikimlerinin neredeyse birbirlerine yakın düzeylerde olduğu görülmektedir.

Elde edilen bulgular, çalışmanın yürütüldüğü örnekleme alanlarında fosforlu gübre uygulamalarının dengesiz yapıldığını çok açık ortaya koymaktadır. Bu durum muhtemelen domates tarımında toprak analizlerine dayalı bilinçli fosforlu gübreleme yapılmadığını, ya da çok geniş örnekleme birimleri esas alınarak geniş araziler için benzer fosfor dozlarının uygulandığını, böylece arazide hasat sonrası çok önemli oranlarda kullanılmayan fosfor birikimleri ortaya çıktığını göstermektedir. Nitekim, homojen olarak kabul edilen düz bir arazide dahi toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri önemli ölçüde değişmekte, özellikle verimlilik analizlerinde kriter olarak kabul edilen önemli parametrelerden alınabilir fosfor kapsamı da mesafesel bazda önemli değişim göstermektedir. Bu durumda arazideki fosfor dağılımları da çok düzensiz olmaktadır. Diğer taraftan, gübre ile uygulanan fosforun ancak % 5-10’undan bitkilerin yararlandığı, fosforun geri kalan kısmının ise toprakta fiksasyona uğrayarak bitkilerce kolayalınamayan formlara dönüştüğü belirtilmektedir (Hibberd ve ark., 1991). Böylece topraktaki fosfor yığılması her geçen sene artarak devam etmektedir. Toprakta fosfor birikimlerine yol açan tüm bu yanlış uygulamalar yalnız verim ve kaliteyi olumsuz yönde etkilemekle kalmaz, aynı zamanda bitki besin elementleri arasında oransızlığa yol açabileceğinden, domates bitkilerince diğer besin elementleri alımını da olumsuz yönde etkileyecektir (Karaman ve ark., 2005).

(43)

Toprağa gereğinden fazla uygulanan fosfor bitkilerde çinko ya da demir gibi besin elementleri noksanlıklarının görülmesine neden olurken alüminyum gibi ağır metallerin zehir etkisi yapabilecek düzeyde alınmasını engeller. Fosfor fazlalığı bitkilerde kalsiyum, bor, bakır ve mangan noksanlıklarını teşvik eder (Loneragan,1978).

Roorda van Eysinga ve Smilde (1981), domates bitkisi üzerinde yapılan çalışmada, fosfor noksanlığı görülen domates bitkisinde dallanmanın zayıf olduğu ve gödenin ince kaldığı, yaprakların küçülerek aşağı doğru kıvrıldığı, yaprakların altlarında pembemsi damarlar oluştuğu bildirilmiştir.

Toprak değişkenliği (Camberdella ve ark.,1994) varyasyon katsayısına göre yapılan sınıflandırmada değerlendirildiğinde örnekleme yapılan noktalardaki alt ve üst toprakların yarayışlı fosfor içerikleri orta derecede değişkenlik göstermektedir.

(44)

Çizelge 4.7. Sırık domates yetiştirilen toprakların yarayışlı fosfor içerikleri Yarayışlı Fosfor (kg P

2O5/da)

Üst Toprak (0-20 cm) Alt Toprak (20-40 cm)

Örnek No Fosfor Örnek No Fosfor Örnek No Fosfor Örnek No Fosfor

1 22.01 26 27.21 1 20.61 26 33.69 2 26.44 27 21.31 2 27.98 27 26.44 3 41.69 28 42.62 3 30.37 28 38.04 4 22.01 29 25.68 4 22.73 29 35.40 5 38.04 30 32.01 5 32.85 30 26.44 6 37.15 31 30.37 6 35.40 31 31.19 7 46.45 32 24.92 7 40.76 32 22.01 8 28.77 33 43.56 8 24.18 33 42.62 9 22.01 34 43.56 9 19.9 34 38.94 10 29.57 35 33.69 10 33.69 35 29.57 11 34.54 36 42.62 11 36.27 36 43.56 12 28.77 37 36.27 12 32.01 37 34.54 13 32.85 38 40.76 13 33.69 38 41.69 14 41.69 39 24.18 14 38.04 39 23.45 15 32.01 40 19.92 15 34.54 40 15.99 16 31.19 41 38.94 16 36.27 41 38.94 17 40.76 42 47.43 17 42.62 42 45.48 18 21.31 43 39.85 18 23.45 43 41.69 19 25.68 44 29.57 19 28.77 44 43.56 20 49.42 45 30.37 20 44.52 45 40.76 21 29.57 46 43.56 21 32.01 46 47.43 22 28.77 47 34.54 22 29.57 47 36.27 23 30.37 48 38.04 23 29.57 48 40.76 24 34.54 49 39.85 24 32.85 49 30.37 25 32.01 50 38.94 25 33.69 50 31.19 Minimum 19.92 Minimum 15.99 Maksimum 49.42 Maksimum 47.43 Ortalama 33.55 Ortalama 33.53

(45)

Çizelge 4.7’nin devamı Standart Sapma 7.74 Standart Sapma 7.40 Varyasyon Katsayısı 23.07 Varyasyon Katsayısı 22.07 Basıklık -0.93 Basıklık -0.50 Yatıklık 0.08 Yatıklık -0.26

(46)

4.7. Toprak Analiz Sonuçları Arasındaki Korelasyonlar

Domates tarımı yapılan alanlarda hasat sonrası üst ve alt toprak örneklerinde belirlenen yarayışlı fosfor birikimleri ile diğer toprak özellikleri arasındaki korelasyonlar incelenmiştir. Buna göre;

Üst toprakların pH özellikleri ile EC, kireç kapsamları ve % kum miktarı arasında %1 önem seviyesinde negatif ilişkiler (r = 0.476**, r = 0.390** ve r = -0.378**) belirlenmiştir. EC özellikleri ile pH ve % silt miktarı arasında sırasıyla % 1 ve % 5 önem seviyelerinde negatif ilişkiler (r = -0.503** ve r = -0.320*); yarayışlı fosfor içerikleri ve % kil miktarı arasında sırasıyla % 1 ve % 5 önem seviyelerinde pozitif ilişkiler (r = 0.397**, r = 0.329*) belirlenmiştir. Kireç içerikleri ile pH ve %silt miktarı arasında sırasıyla %1 ve % 5 önem seviyelerinde negatif ilişkiler (r = 0.409**, r = -0.399*) belirlenmiştir. Organik madde kapsamı ile yarayışlı fosfor ve % kil miktarı arasında sırasıyla % 1 ve % 5 önem seviyelerinde pozitif ilişkiler (r = 0.423**, r = 0.324*) belirlenmiştir. Yarayışlı fosfor kapsamı ile EC özelliği ve organik madde içeriği arasında % 1 önem seviyesinde pozitif ilişki ( r = 0.397**, r = 0.423**) belirlenmiştir. Kum kapsamları ile pH özellikleri arasında % 1 düzeyinde negatif ilişki ( r = -0.378**) belirlenmiştir. Kil kapsamları ile EC özellikleri arasında %5 düzeyinde pozitif ilişki ( r = 0.329*) belirlenmiştir. Silt kapsamları ile EC özelliği ve Kireç içeriği arasında sırasıyla % 5 ve % 1 düzeylerinde negatif ilişkiler ( r = -0.320*, r = -0.399**) belirlenmiştir.

Alt toprakların pH özellikleri ile EC, kireç kapsamları ve % kum miktarı arasında %1 önem seviyesinde negatif ilişkiler (r = 0.476**, r = 0.390** ve r = -0.412**) belirlenmiştir. EC özellikleri ile pH özelliği arasında % 1 düzeyinde negatif ilişkiler (r = -0.476**); yarayışlı fosfor içerikleri arasında % 1 düzeyinde pozitif ilişkiler (r = 0.362**) belirlenmiştir. Kireç içerikleri ile pH özellikleri arasında % 1 düzeyinde negatif ilişkiler (r = -0.390**) belirlenmiştir. Organik madde kapsamı ile yarayışlı fosfor ve % kil miktarı arasında % 5 önem seviyesinde pozitif ilişkiler (r = 0.296*, r = 0.315*) belirlenmiştir. Yarayışlı fosfor kapsamı ile EC özelliği % 1 önem seviyesinde pozitif ilişki ( r = 0.362*) belirlenmiştir. Kum kapsamları ile pH özellikleri arasında % 1 düzeyinde negatif ilişki ( r = -0.412**) belirlenmiştir. Kil kapsamları ile organik madde içerikleri arasında %5 düzeyinde pozitif ilişki ( r = 0.315*) belirlenmiştir.Silt

(47)

kapsamları ile pH özelliği arasında % 1 düzeyinde pozitif ilişkiler ( r = 0.517**) belirlenmiştir.

Çizelge 4. 8. Üst toprak özelliklerinin aralarındaki korelasyonlar

Top.

Özel. pH EC Kireç O.M. P2O5 %Kum %Kil %Silt

pH -0.503** -0.409** -0.247 -0.183 -0.378** -0.134 0.593 EC -0.503** 0.150 0.190 0.397** -0.039 0.329* -0.320* Kireç -0.409** 0.150 0.169 0.220 0.535 -0.210 -0.399* O.M. -0.247 0.190 0.169 0.423** -0.066 0.324* -0.278 P2O5 -0.183 0.397** 0.220 0.423** -0.159 0.278 -0.119 Kum -0.378** -0.039 0.535 -0.066 -0.159 -0.620 -0.500** Kil -0.134 0.329* -0.210 0.324 0.278 -0.620 -0.369** Silt 0.599 -0.320* -0.399** -0.278 -0.119 -0.500** -0.369** * %5, ** %1 seviyesinde önemli,

Çizelge 4.9. Alt toprak özelliklerinin aralarındaki korelasyonlar

Top.

Özel. pH EC Kireç O.M. P2O5 %Kum %Kil %Silt

pH -0.476** -0.390** -0.324 -0.185 -0.412** 0.075 0.517** EC -0.476** 0.062 0.185 0.362** -0.041 0.159 -0.175 Kireç -0.390** 0.069 0.114 0.132 0.598 -0.213 -0.571 O.M. -0.224 0.185 0.114 0.296* -0.112 0.315* -0.055 P2O5 -0.185 0.362** 0.132 0.296 -0.174 0.211 0.025 Kum -0.412** -0.041 0.538 -0.112 -0.174 -0.630 -0.792 Kil 0.075 0.159 -0.213 0.315* 0.211 -0.630 0.086 Silt 0.517** -0.175 -0.571 -0.055 0.025 -0.752 0.086 * %5, ** %1 seviyesinde önemli,

(48)

5. SONUÇ

Tokat ilinde son yıllarda tarımı hızla artan sırık domates yetiştiriciliğinde toprakların mevcut yarayışlı fosfor potansiyelleri konusunda mevcut bilgilerin güncellenmesi çerçevesinde toprak analizlerine dayalı bir survey çalışması yürütülmüştür. Nitekim, yörede hızla artan domates yetiştiriciliği, bu çerçevede her geçen yıl yörede tarıma alınan yeni çeşitler, diğer taraftan birim alandan daha fazla ürün alabilmek için yapılan yoğun gübre uygulamaları, yöre topraklarında verimlilik çalışmalarının düzenli olarak güncellenmesini ve takibini çok önemli bir hale getirmiştir. Yöre topraklarında zaman zaman yapılmakta olan rutin toprak analizleri ise üst toprak örneklerine yönelik olup, bu analizlerde genel olarak alt topraklar hesaba katılmamaktadır. Oysa yapılan araştırmalar, alt toprakta fosfor birikimlerinin önemli düzeylere ulaşabildiğini, bu durumun sürekli olarak aynı derinlikte toprak işlemesi ve sert pulluk tabakasının oluşmasından ileri geldiğini ortaya koymaktadır.

Sırık domates yetiştiriciliğinin yaygın olarak yapıldığı Tokat-Kazova yöresinden temsili olarak alınan toprak örneklerinde yapılan analizler sonucunda, üst ve alt toprak örneklerinin neredeyse tamamında yarayışlı fosfor fazlalığına (>15 kg P

2O5/da) ve

topraklarda önemli oranda kalıntı fosfor birikimlerine rastlanmıştır. Buna karşılık toprakların organik madde içerikleri yetersiz bulunmuştur. Araştırma sonuçları, yüksek verimli sırık domates yetiştiriciliği yapılan yöre topraklarında önemli gübreleme sorunları olduğunu ve bilinçsiz fosforlu gübreleme yapıldığını ortaya koymaktadır. Yörede yürütülen araştırma bulgularının ışığında aşağıdaki önerilerin dikkate alınması ve yöre domates tarımında gerekli önlemlerin alınması gerekir;

1. Gübreleme basit bir tarımsal girdi olmayıp, bilgi ve özen isteyen, teknik bir uygulamadır. Bu çerçevede, yöre domates tarımında toprak analizlerine dayalı bilinçli gübreleme programı yaygınlaştırılmalıdır. Dengeli gübreleme domates tarımında yalnız verim ve kalite artışı değil, aynı zamanda sürdürülebilir toprak verimliliği ve doğal kaynakların kirletilmeden en etkili bir şekilde kullanımı açısından da çok önemlidir.

2. Domates tarımı yapılan arazilerde zaman zaman derin toprak işlemesinin yapılması ve toprak patlatma işlemleri, alt topraklarda birikim gösteren alınabilir fosforun da etkili kök derinliğine çekilmesine, böylece uygulanacak fosforlu gübre miktarının azaltılmasına yardımcı olacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

When image deformations are larger (high grain values), the data indicate a nonrigid layer of water; participants perceive a rigid transparent layer (structured glass) when local

Here, we report on a semi-analytic theory for the pulse dynamics in similariton amplifiers and lasers including the soliton-similariton laser, based on a novel model pulse with

small organic molecules are employed. [123] To achieve high efficiencies, charge injection, electron-hole injection balance and exciton formation should be

geni,ligi a,isal olarak ayni kalacak ancak kapsayacagi alan ar- Turm yonler i,in verev alani, N adet erim araligina tacagindan c,ziuniurliuk mesafeyle diu,ecektir. Her bir

Hastaların preoperatif USG tetkiklerinde; parotis olgusunda 3mm lik taş ve submandibuler olgularda ise kronik inflamatuvar ikincil değişimler ve birinde tükürük bezi atrofisi

The main purpose of the present study was to examine the differences between postmenopausal osteoporotic women and age-matched control group regarding energy expenditure

Bel ve bel-bacak a¤r›s› ya- k›nmas› olan hastalarda intervertebral disk herniasyonu veya ste- nozu taklit eden spinal kolon, spinal kord veya yumuflak dokular- dan

A¤›rl›kl› olarak erken dönemde travma yaflant›s›n›n tekrar yaflanmas› görü- lürken, taburculuk sonras›nda kaç›nma ve emosyonel küntleflme daha s›k ortaya