• Sonuç bulunamadı

Üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imajlarının araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imajlarının araştırılması"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ÜSTÜN YETENEKLİ ÖĞRENCİLERİN BİLİM İNSANI HAKKINDAKİ İMAJLARININ ARAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Gülfem KEMANECİ

(2)
(3)

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ÜSTÜN YETENEKLİ ÖĞRENCİLERİN BİLİM İNSANI HAKKINDAKİ İMAJLARININ ARAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Gülfem KEMANECİ

Tez Danışmanı Doç. Dr. Alev DOĞAN

(4)

JÜRİ İMZA SAYFASI

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ ne

Bu çalışma jürimiz tarafından İlköğretim Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

( İmza )

Başkan: Doç. Dr. Mustafa Sarıkaya ………..

Üye: Doç. Dr. Alev Doğan ………..

(5)

TEŞEKKÜR

• Yüksek lisans tezi çalışmalarım süresince bilgi ve tecrübeleriyle bana yol gösteren, desteğini her zaman hissettiğim tez danışmanım

Doç. Dr. Alev Doğan’a;

• Araştırma verilerinin istatistiksel analizinde yardımcı olan ve görüşlerini esirgemeyen

Doç. Dr. Mustafa Sarıkaya’ya;

• Ankara, Adana ve İstanbul bilim sanat merkezlerinde anket çalışmalarıma yardımcı olan öğretmenlere ve görüşlerini paylaşan tüm öğrencilere;

• Hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen, daima çalışmalarımda yanımda olan canım aileme;

Sonsuz teşekkür ederim…

(6)

ÖZET

Bilim ve teknolojinin devamlı gelişim gösterdiği şu çağda ülkelerin de kendisini yenileyip eğitim olanaklarını gözden geçirmesi gereklidir. Fen ve teknoloji dersi, öğrencilerin amaçlı ve planlı bilgilerle ilk kez karşılaştığı ilköğretim yıllarında, öğrencinin doğal dünyayı daha anlamlı bir şekilde yorumlaması, neden-sonuç ilişkileriyle muhakeme yeteneğinin gelişmesi, bilimi ve bilim insanlarını sevme ve örnek alma yönünde tutumlar geliştirmesi açısından önemlidir.

Fen ve teknoloji eğitiminde bilim ve bilim insanına yönelik olumsuz düşünceler ve kullanılan yanlış kavramlar tespit edilerek, öğrencilerin bilime ve bilim insanına karşı doğru imajlar geliştirmeleri sağlanmalıdır. Yapılan bu çalışmanın amacı, üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imaj ve görüşlerini ortaya koymaktır.

Bu araştırmanın çalışma evrenini 2011 – 2012 öğretim yılında Ankara, Adana ve İstanbul illerindeki Bilim ve Sanat Merkezlerinde eğitim gören üstün yetenekli öğrenciler oluşturmaktadır. Ankara ilinde Yasemin Karakaya bilim sanat merkezinden 94, Ankara bilim sanat merkezinden 60, İstanbul Bilim Sanat merkezinden 29 ve Adana bilim sanat merkezinden 77 öğrenci olmak üzere toplamda 260 öğrenci araştırmaya katılmıştır.

Araştırmada 3 bölümden oluşan bir ölçek kullanılmıştır. İlk bölüm öğrencilerin demoğrafik özelliklerini belirlemeye yönelik sorulardan oluşmaktadır. İkinci bölümde öğrencilerin bilim insanı hakkındaki düşüncelerini ve imajlarını belirlemeye yönelik 34 maddeden oluşan likert tipi ölçektir. Son bölümde de öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imajlarını belirleyebilmek amacıyla Chambers tarafından geliştirilen DAST ( Bir Bilim İnsanı Çiz ) testi kullanılmıştır.

Araştırmanın sonucunda öğrenciler genel olarak laboratuar önlüklü, gözlüklü, laboratuarda deney yapan bilim insanı çizmişlerdir. Anket sonuçlarında bayanların bilim insanı olma konusunda olumlu düşünceler besleyen öğrencilerin, çizimlerinde çoğunluk olarak erkek bilim insanı çizdikleri görülmüştür. Öğrencilerin bilim insanı hakkındaki düşünceleri öğrencilerin cinsiyetine göre, farklı bilim sanat merkezlerine göre ve ilk öğretim kademelerine göre farklılık göstermemektedir.

(7)
(8)

ABSTRACT

In this era during which the science and technology develop continuously the countries also need to update their education potentials and renew themselves. The science and technology class is very important in primary education where the students meet the first time with the purposive and planned information. Because it ensures the students interpret natural world correctly, develops the student’s ability of understanding cause and effect relations, ensures them love the science and scienctists and behave within this framework.

In the science and technology class negative opinions regarding the science ad scientist should be determined and the students should gain correct image as regards the science and the scientist. The purpose of this study is to present the images and opinions of the gifted students regarding scientists.

The target population of this study consists of the gifted students who have education in the Science and Art Centers in Ankara, Adana and Istanbul during the 2011-2012 education season. 94 students who attend yasemin karakaya science and art center, 60 students who attend Ankara science and art center, 29 students who attends to İstanbul science and art center and 77 students who attends to adana science and art center participate to this study. Totaly, 260 students are participated in this study.

A scale which is compose of tree section is used in this study. The first section of the scale contains questions to determine the demographic characteristics of the students. In the second Section there is 34-element likert scale for knowledge about students’ attitudes towards scientists. In the last part of the study, DAST ((Draw A Scientist Test) improved by Chambers is used get knowledge about students’ attitudes towards scientists.

Statistically significant result showed that students generally draw in their drawing scientists with laboratory dress, glasses and works in loboratory. Although, there were some students who is optimistic for being woman scientists in drawings, according to the resut of questionarys, man scientists were seen extencievely in their drawings. Student’s thoughts about the scientists isn’t seem to different from the primary school grades according to student’s sex and location of science and art center.

(9)
(10)

İÇİNDEKİLER 1- Kapak...i 2- Uygunluk Onayı...ii 3- Teşekkür...iii 4- Özet...iv 5- Abstract...vi 6- İçindekiler...viii 7- Grafikler Listesi...xii 8- Tablolar Listesi...xiii BÖLÜM I GİRİŞ………...………...1 1.1. Problem Durumu...1 1.1.1. Problem Cümlesi...2 1.1.2. Alt Problemler...2 1.2. Araştırmanın Amacı...3 1.3.Araştırmanın Önemi...3 1.4. Varsayımlar...3 1.5. Sınırlılıklar...4 1.6. Tanımlar……….…4

1.7. İlgili Yayın ve Araştırmalar………..5

BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE………..………..14

(11)

2.1. Bilim…...14 2.1.1. Bilimin Özellikleri…….……….…...….14 2.1.2. Bilimsel Yöntem…….………....17 2.1.3. Bilim ve toplum………..18 2.1.4. Bilim ve teknoloji………...20 2.2. Bilim insanı………..…………...20

2.2.1. Bilim insanının özellikleri………...……..21

2.2.2. Bilim İnsanı ve Toplum ………..….27

2.3. Eğitim………..………...……...28

2.3.1. Fen Eğitimi……….29

2.4. Zeka...30

2.4.1. Zeka’yı Etkileyen Faktörler………..………..….30

2.4.2. Zeka’nın Ölçülmesi………...….……31

2.4.3. Zeka Sınıflaması………..….……….32

2.5. Üstün Yetenek………..………32

2.5.1. Üstün yetenekli çocukların belirlenmesi………..33

2.5.2. Türkiye’de Üstün Yetenekliler Eğitiminin Tarihi………..34

BÖLÜM III YÖNTEM………..………..37 3.1. Araştırmanın Modeli...37 3.2. Araştırmanın Evreni...38 3.3. Araştırmanın Örneklemi...38 3.4. Verilerin toplanması...38 3.5. Verilerin Analizi...39

(12)

BÖLÜM IV

BULGULAR………...……….40

4.1. Bilim İnsanı Algılarıyla İlgili Çizim Anket Bulguları………...43

4.1.1. Bilim İnsanlarının Cinsiyeti………...………...45

4.1.2. Bilim İnsanlarının Yüz İfadesi……….………46

4.1.3. Bilim İnsanlarının Dış Özellikleri………..…..47

4.1.4. Bilim İnsanının Bulunduğu Mekan………...48

4.1.5. Bilim İnsanının Yaptığı Faaliyet………...…….50

4.1.6. Bilim İnsanının Kullandığı Bazı İşaretler………...……..51

4.1.7. Bilim İnsanının Kullandığı Bazı Bilimsel Araçlar……..………...52

4.2. Likert Anket Bulguları………..………..53

4.2.1. Öğrencilerin Bilim İnsanlarının Yaptığı Çalışmalarıyla İlgili Görüşleri………..………54

4.2.2.Öğrencilerin Bilim İnsanının Cinsiyetiyle İlgili Görüşleri………..56

4.2.3. Öğrencilerin Bilim İnsanının Sosyal Hayatı Ve Sosyal Faaliyetleriyle İlgili Düşünceleri………..……..57

4.2.4. Öğrencilerin Bilim İnsanının Karakteri, Duyguları, Özellikleri Ve Çalışma Hayatıyla İlgili Düşünceleri………...58

4.3. 1. Alt Probleme İlişkin Bulgular………...…..60

4.3.1. Öğrencilerin Bilim İnsanının İmajları Hakkındaki Görüşlerinin Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları………..……….60

4.4. 2.Alt Probleme İlişkin Bulgular………...62

4.4.1. Öğrencilerin Bilim İnsanının İmajları Hakkındaki Görüşlerinin İlköğretim Kademelerine Göre T-Testi Sonuçları………...62

(13)

4.5.1. Öğrencilerin bilim insanının imajları hakkındaki görüşlerinin

bilim sanat merkezlerine göre ANOVA sonuçları………..64

BÖLÜM V SONUÇLAR ve YORUMLAR………...67

5.1. Bilim İnsanı Algılarıyla İlgili Çizim Anketi sonuçları………..…68

5.2. Bilim İnsanı Algılarıyla İlgili Likert Anket Sonuçları……...………...71

5.3. Öneriler………...73

KAYNAKÇA………..……….74

EKLER EK-1. Öğrencilerin Çizdikleri Bilim İnsanı Modellerinden Örnekler………...…80

(14)

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik1.Öğrencilerin İlköğretim Kademelerine Göre Kız - Erkek Dağılımı…………...…41 Grafik2.Öğrencilerin Bilim Sanat Merkezlerine Göre Kız - Erkek Dağılımı………..42 Grafik3.Öğrencilerin bilim insanının cinsiyetine ilişkin verilerinin ilköğretim kademelerine göre dağılımı……….46 Grafik4.Öğrencilerin bilim insanının yüz ifadesine ilişkin verilerinin ilköğretim

kademelerine göre dağılımı………...47 Grafik5.Öğrencilerin bilim insanının dış özelliklerine ilişkin verilerinin ilköğretim

kademelerine göre dağılımı………...48 Grafik6.Bilim insanlarının bulundukları mekânlara ilişkin verilerinin ilköğretim

kademelerine göre dağılımı………...49 Grafik7.Bilim insanlarının yaptıkları faaliyetlere ilişkin verilerinin ilköğretim

kademelerine göre dağılımı………...51 Grafik8.Bilim insanlarının kullandıkları işaretlere ilişkin verilerinin ilköğretim kademelerine göre dağılımı………...52 Grafik9.Bilim insanlarının kullandıkları bilimsel araçlara ilişkin verilerinin ilköğretim kademelerine göre dağılımı………...53

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Anketlerin Uygulandığı Örneklemin Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Yüzde

Dağılımları………40

Tablo 2. Anketlerin Uygulandığı Örneklemin Öğrencilerin İlköğretim Kademelerine Göre Yüzde Dağılımları………….………...41

Tablo 3. Çizilen Resimlerin İncelenmesiyle Gruplamalar Sonucu Oluşan Başlıklar……..43

Tablo 4. Çizim Anketine Katılan Öğrencilerin Cinsiyete Göre Yüzde Dağılımları………44

Tablo5.Çizim anketine katılan öğrencilerin ilköğretim kademelerine göre yüzde dağılımları……….44

Tablo 6. Çizilen Bilim İnsanının Cinsiyeti………...45

Tablo 7. Çizilen Bilim İnsanının Yüz İfadesi………..46

Tablo 8. Bilim İnsanının Dış Özellikleri………..47

Tablo 9. Bilim İnsanının Bulunduğu Mekan………49

Tablo 10. Bilim insanının yaptığı faaliyet………50

Tablo 11. Bilim İnsanlarının Kullandığı Bazı İşaretler………51

Tablo 12. Bilim İnsanlarının Kullandığı Bazı Bilimsel Araçlar………..…….52

Tablo 13. Öğrencilerin Bilim İnsanının Yaptığı Çalışmalarıyla İlgili Görüşleri………….54

Tablo 14. Öğrencilerin Bilim İnsanının Cinsiyetiyle İlgili Düşünceleri………..56

Tablo 15. Öğrencilerin Bilim İnsanının Sosyal Hayatı Ve Sosyal Faaliyetleriyle İlgili Düşünceleri………..…57

Tablo 16. Öğrencilerin Bilim İnsanının Karakteri, Duyguları, Özellikleri Ve Çalışma Hayatıyla İlgili Düşünceleri ………58

Tablo 17. Öğrencilerin Bilim İnsanının Yaptığı Çalışmalarıyla İlgili Görüşlerinin Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları……….60

Tablo 18. Öğrencilerin Bilim İnsanının Cinsiyetiyle İlgili Görüşlerinin Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları………..60

Tablo 19. Öğrencilerin Bilim İnsanının Sosyal Hayatı Ve Sosyal Faaliyetleriyle İlgili Görüşlerinin Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları………....61

Tablo 20. Öğrencilerin Bilim İnsanının Karakteri, Duyguları, Özellikleri Ve Çalışma Hayatıyla İlgili Görüşlerinin Cinsiyete Göre T-Testi Sonuçları………..….61

(16)

Tablo 21. Öğrencilerin Bilim İnsanının Yaptığı Çalışmalarıyla İlgili Görüşlerinin

İlköğretim Kademelerine Göre T-Testi Sonuçları………62 Tablo 22. Öğrencilerin Bilim İnsanının Cinsiyetiyle İlgili Görüşlerinin İlköğretim

Kademelerine Göre T-Testi Sonuçları………..63 Tablo 23. Öğrencilerin bilim insanının sosyal hayatı ve sosyal faaliyetleriyle ilgili

görüşlerinin ilköğretim kademelerine göre T-testi sonuçları………63 Tablo 24. Öğrencilerin Bilim İnsanının Karakteri, Duyguları, Özellikleri Ve Çalışma Hayatıyla İlgili Görüşlerinin İlköğretim Kademelerine Göre T-Testi Sonuçları………...64 Tablo 25. Öğrencilerin bilim insanının yaptığı çalışmalarıyla ilgili görüşlerinin anketlerin uygulandığı farklı bilim sanat merkezlerine göre ANOVA sonuçları………..64 Tablo 26. Öğrencilerin Bilim İnsanının Cinsiyetiyle İlgili Görüşlerinin Anketlerin

Uygulandığı Farklı Bilim Sanat Merkezlerine Göre ANOVA Sonuçları……….65 Tablo 27. Öğrencilerin Bilim İnsanının Sosyal Hayatı Ve Sosyal Faaliyetleriyle İlgili Görüşlerinin Anketlerin Uygulandığı Farklı Bilim Sanat Merkezlerine Göre ANOVA Sonuçları………...66 Tablo 28. Öğrencilerin Bilim İnsanının Karakteri, Duyguları, Özellikleri Ve Çalışma Hayatıyla İlgili Görüşlerinin Anketlerin Uygulandığı Farklı Bilim Sanat Merkezlerine Göre ANOVA Sonuçları………...66

(17)

BÖLÜM 1

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

21. yüzyılda bilim ve teknolojinin sürekli gelişip, değişmesi ülkelerin bu değişime ayak uydurabilmeleri için eğitim girişimlerini de sürekli olarak yenilemelerini gerekli kılmıştır. Eğer eğitimciler, öğrencinin bilim insanı ile ilgili doğru ve pozitif algılamalarını etkiliyor ve onların bilimsel kariyerlerine olan katılımını arttırıyorsa, öğrencilerin algılamaları konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. İlköğretim öğrencilerinin bilim insanı ile ilgili düşünceleri, ileriki yaşamlarında bilime yönelik tutum ve davranışlarını etkileyecek ve kariyerlerine yön verecektir (Öcal, 2007).

Bazı fen bilgisi eğitimcileri, öğrenciler için ilginç olduğu bilinen bir teknolojik problem veya sosyal sorunla eğitime başlamanın uygun olduğunu belirtmektedir. Önümüzdeki yüzyılın bilgi çağı olacağına ilişkin yaygın görüş, beraberinde bilgiye sahip olanların bu yüzyıla damgasını vuracağı sonucunu da getirmektedir. Bu bakımdan bilime ve bilim insanına ilişkin olguların, öğrencilerin yaşamındaki yerini ve önemini ortaya koyacak çok yönlü çalışmalara girişilmesi gerekmektedir ( Mc Fadden, 1991).

Öğrencilerin bilimi öğrenme ve bilimle ilgilenmeye yönelik tavırlarını etkileme açısından, benimsedikleri bilim insanı modeli çok önemlidir ve gelecekteki yüksek eğitiminde bilimsel çalışmalarına devam edip edemeyeceklerine etki edebilir. Bilim insanları sıklıkla televizyonda, bilim kurgu programlarda ve kitaplarda görsel açıdan ve tavırları ile sembolize edilirler. Bu şekilde okul içindeki ve dışındaki medya etkisiyle öğrenciler çok sabit ve değişime karşı dirençli bir şekilde kendi bilim insanı görüşlerini geliştirirler. Geliştirdikleri bu görüş; onların bundan sonraki akademik hayatlarına etki edebilir. Bu nedenle şu ana kadar kafalarında yer eden bilim insanı görüşünün belirlenmesi ve doğru biçimde geliştirilmesi gerekir (Öcal, 2007).

Fen ve teknoloji öğretimi sadece ilköğretim düzeyinde değil, eğitimin her kademesinde etkili bir biçimde uygulaması yapılmaktadır. Bu uygulamaların yapıldığı

(18)

yerlerden birisi de Bilim ve Sanat Merkezleridir. Bilim ve Sanat Merkezlerinde öğrenim görecek öğrencileri belirlemek için, okul öncesi eğitimi çağındaki çocuklar okul öncesi eğitim kurumları öğretmenlerince aday gösterilmektedir. İlköğretim çağı öğrencileri ilköğretim kurumu sınıf ve şube rehber öğretmenlerince, ortaöğretim öğrencileri de sınıf rehber öğretmenler kurulunca aday göeterilmektedir (MEB, 2009). Birime kabul edilen İlköğretim ve ortaöğretim çağındaki öğrenciler, örgün eğitimlerine akranları ile birlikte kayıtlı oldukları okullarında devam etmektedirler. Örgün eğitimleri dışındaki zamanlarda bireysel yeteneklerinin farkında olmaları ve kapasitelerini geliştirerek en üst düzeyde kullanmalarını sağlayacak olan eğitim‐öğretim Bilim ve Sanat Merkezlerince verilmektedir. Bu birimlerde verilen eğitim öğrencilerin ilgi yetenek ve ihtiyacına göre şekillenmektedir (MEB, 2009).

Öğrencilerin ihtiyaçlarına göre, fen bilimleri alanında verilecek eğitimle, öğrencilerin bu alanda daha kapsamlı ve detaylı çalışmalarla, üst düzeyde düşünme becerisini geliştirmesi beklenmektedir. Öğrencilerin fen bilimine, fen bilimlerinin yapısına bakış açıları ve bilim adamları hakkındaki görüşleri, onların gelecekteki meslek seçimlerine ve o alandaki başarılarına olumlu veya olumsuz etkisi olacaktır. Bu amaçla öğrencilerin bilimsel tutumlarının, fen bilimlerinin yapısı hakkındaki düşüncelerinin ve bilim insanlarına bakış açılarının sıklıkla çalışıldığı görülmektedir (Demirbaş, 2009).

1.1.1. Problem Cümlesi

Üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imajları ve görüşleri nelerdir?

1.1.2. Alt Problemler

1. Öğrencilerin bilim insanı hakkındaki görüşleri arasında cinsiyete göre fark var mıdır?

2. Öğrencilerin bilim insanı hakkındaki görüşleri arasında ilköğretim kademelerine göre fark var mıdır?

(19)

3. Öğrencilerin bilim insanı hakkındaki görüşleri arasında bilim sanat merkezlerine göre fark var mıdır?

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı, üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imaj ve görüşlerini ortaya koymaktır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Fen bilgisi dersi, bireyin amaçlı ve planlı bilgilerle ilk kez karşılaştığı ilköğretim yıllarında, öğrencinin doğal dünyayı daha anlamlı bir şekilde yorumlaması, neden-sonuç ilişkileriyle muhakeme yeteneğinin gelişmesi, bilimi ve bilim insanlarını sevme ve örnek alma yönünde tutumlar geliştirmesi açısından büyük önem taşımaktadır (Öcal, 2007).

Bu çalışmada, üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imaj ve görüşleri saptanmaya çalışılacaktır. Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmaların çok az olması büyük bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Uygulanan bu çalışma üstün yetenekli öğrencilerin bilime ve bilim insanına bakış açılarını ortaya koyması açısından önem taşımaktadır.

Ayrıca bu çalışma literatüre kaynak teşkil etmesi üstün yetenekli öğrencilerin bilim ve bilim insanı görüşlerinin belirlenmesi ve geliştirilmesi açısından da önemlidir.

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmaya katılanların güvenilir ve geçerli cevaplar verdiği,

2. Araştırmaya katılan öğrencilerin çalışmaya katılmak için istek duydukları, 3. Araştırmaya katılan öğrencilerin çizimlerinde gereken ilgi ve özeni gösterdikleri,

4. Anketleri geliştirmek için görüşlerine başvurulan kişilerin alanlarında yeterli oldukları kabul edilecektir.

(20)

1.5. Sınırlılıklar

1. Bu araştırma, bilim insanı hakkında üstün yetenekli öğrencilerin, imaj ve görüşleriyle sınırlıdır.

2. Araştırma Ankara, Adana ve İstanbul bilim sanat merkezlerine devam etmekte olan ilköğretim 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencileriyle sınırlıdır.

3. Araştırma üstün yetenekli öğrencilerin bilim insanı hakkındaki imaj ve görüşlerini ortaya koyan çizim ve anket sonuçları ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Bilim:

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde bilim şöyle tarif ediliyor: “Bilim, evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan, genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren düzenli, yöntemli ve dizgesel bilgi, belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma sürecidir.”

Bilim İnsanı:

Bilim insanı, bilgiyi elde etme sürecinde bilimsel yönteme bağlı kalarak, düşünsel ve eylemsel işlemleri sürdüren kimsedir (Erdinç, 2007).

Üstün yetenekli öğrenci:

Üstün yetenekli birey; kendisiyle aynı yaş, aynı iş veya aynı ortamda bulunan diğerleriyle karşılaştırıldığında potansiyelini, yeteneğini dikkate değer, başarılı bir şekilde kullanan ya da gösteren ve onu daha ilerilere taşıyabilen kişidir (Callard-Szulgit, 2003; Ross,1993).

İmaj:

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde imge, genel görünüş, izlenim, zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey olarak tanımlanmıştır.

(21)

Korkmaz (2005), bilim insanına yönelik imajı bir bireyin zihninde ön yaşantılarına dayalı olarak, bilim insanını nasıl şekillendirdiği, tasarladığı ya da nasıl bir bilim insanı hayal ettiğine yönelik imgelemi olarak tanımlamaktadır.

1.7. İlgili Yayın ve Araştırmalar

1957’ den beri öğrencilerin bilim insanları algıları ile ilgili gittikçe artan sayıda araştırmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda öğrencilerin bilim insanı algılarını ortaya çıkarmak için çizimlerden faydalanılmıştır. Çıkan sonuçlar öğrencilerin eğitim derecesi, cinsiyet, ırk ve milliyete göre değişim göstermektedir ( Mead ve Metraux 1957 ).

Mead ve Metraux’un 1957’ de 35 000 lise öğrencisi ile yaptıkları çalışmalarında öğrenciler bilim insanı modelini tanımlayan birer makale yazdılar. Makalelerin analizinden ortaya çıkan bilim insanı modelinde, önlük ve gözlük takan, laboratuvarda tehlikeli deneyler yapan, orta yaşlı ya da yaşlı bir erkek gözlenmiştir. Bu klasik yaklaşımı göstermektedir.

Beardslee ve O’ dowd’ un 1961’de 1200 kolej öğrencisi ile yaptıkları görüşmelerden elde edilen fikir ve kelimeler kullanılarak, 7 ölçekli bir anket geliştirilmiştir. Araştırmacılar; kadın-erkek çizerlerden, özel-genel okulda okuyanlardan, birinci-ikinci sınıfta okuyanlardan, değişik sosyoekonomik sınıflardan ve topluluklardan kişiler seçilmiştir. Bu grupların sonuçları arasında bilim insanı modeli hakkında büyük bir fark ortaya çıkmamıştır. Beardslee ve O’dowd, kolej öğrencileri arasındaki bilim insanı modelini “büyük oranda aynı” olarak yorumlamıştır. Buldukları bir diğer sonuç ise; bilim insanlarının, zeki ve çalışkan görüldükleri gibi, asosyal ve insanlara karşı ilgisiz olarak kabul edilmeleridir.

“ 8 yaşındaki çocukların bilime karşı tutumlarıyla ilgili bir görüş” adlı bir çalışmada bu yaş grubundaki bilime duyarlı öğrencilerin görüşleriyle, bazı bilim kitaplarında bulunan 8 yaşındaki çocukların bilimsel tutumlarıyla ilgili yazılanlar karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın amacı, geniş bir test durumunda, kliniksel test uygulamalarını kullanmaya teşebbüs etmektir. Çalışma sonucunda, bilime duyarlı, bilim sınıflarında eğitim gören 8 yaşındaki çocukların kesinlikle bilime pozitif baktığı ortaya konmuştur. Bu çalışmayla, bu konuda, ilk defa kliniksel test uygulamaları başarıyla uygulanmıştır (Helenmarie H. Hofman, 1977).

(22)

1981’ de Chambers, Goodenoughs’un “ Bir adam çiz” testini şekillendirerek DAST’ı ( Draw-a-scientist test) geliştirmiştir. DAST yazılı yanıt gerektirmeyen psikolojik bir testtir. Bu test pek çok araştırmanın önünü açmıştır. Chambers, çizim metodunu düşüncelerini kelimelere dökmekte yetersiz olan 5. sınıf öğrencilerine uygulayarak, çocukların detaylı düşüncelerini elde etmiştir. Bu çalışmada, çizimlerde, 7 ayrıntı belirlenmiştir; önlük, gözlük, yüz kılları, araştırma göstergesi, bilgi göstergesi, teknoloji, gerekli yazı. Ayrıca önem taşıyan kısımlar olarak tehlike işaretleri, efsanevi modeller ve cinsiyetin ortaya çıktığı görülmüştür. Chambers 4807 çizimin yalnızca 28’ inin kadın olduğunu bildirmiştir.

Bir diğer çalışmada Bilim ve Bilim İnsanı Modeli Ölçeği denilen ve 48 ifade içeren bir araç geliştirilmiştir. Bu araç sayesinde, çocuklardaki imajın oldukça sabit olduğu belirtilmiş ve bu sabitlik ayrıca Chambers’ın 1983’de Çin’de yaptığı çalışmalarda da desteklenmiştir. Bu sonuçlar literatürdeki diğer çalışmalarla da örtüşmektedir (Krajkovich ve Smith, 1982).

13 yaşındaki erkek ve kız öğrencilerin, bilim öğrenmede oldukça benzer olduklarının belirtildiği bir diğer çalışmada bu benzerliğin 17 yaşındakilerde bulunmadığı ve bu değişikliğin olası bir sebebinin, sosyokültürel baskılar olduğu söylenmiştir. Bu çalışmada erkek ve bayan öğretmenler bilim sınıfları oluşturmuş ve aynı programları uygulamışlardır. Araştırma, oluşturulan bu sınıflarda, bilim öğretmeni cinsiyetinin öğrenciler üzerinde baskı kurup kurmadığını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Sonuçta bayan öğretmenlerin okuttuğu sınıflardaki öğrencilerin yorumları daha resmi ve daha amaca yöneliktir (Lawrenz ve Welch, 1983).

Çin’de yapılan ve literatürdeki diğer çalışmalarla aynı sonucu veren diğer bir çalışmada, “ bir bilim insanı çiz ( DAST )” Avustralya’ da biri kırsal alanda daha çok siyahların gittiği, diğeri de şehirde beyazların çoğunlukta olduğu bir şehirde uygulanmıştır. Güvenilirliği p<0,01 de 0,86 olan çalışmada siyah ve beyaz öğrencilerin çizimlerinin klasik modeli desteklediği görülmüştür. Çizimler arasındaki en büyük fark ise beyaz çocukların çizimlerinin siyahlarınkine göre daha fazla gösterge içermesidir (Schibeci ve Sorensen, 1983).

(23)

Bilim kariyerindeki kadınlara karşı gençlerin tutumunun ölçülmesi amaçlanan çalışmayı yapmak için, bilim projesindeki konuları araştırmak üzere, 27 maddelik bir araç sağlanmıştır. Bu aracın adı “Bilim Skalasında Kadınlar ( BSK )” dır. Skala yüksek bir güvenirliliğe sahiptir. Geçerlik, bilinen gruplar ve korelasyon yöntemleri kullanılarak sağlanmıştır. BSK, bilim kariyerindeki kadınlara karşı, genç tutumunun bir ilgi alanı olduğunu, müfredat değerlendirmesi ya da temel araştırma için değerli bir araç olduğunu kanıtlamıştır (Erb ve Smith, 1984).

R.A. Schibeci’ nin 1986’ da yaptığı çalışmanın amacı; popüler kültürde bilim ve bilim insanı görüşü, bilim ve bilim insanlarına karşı toplum tutumları ve bilim insanlarıyla ilgili öğrencilerin algıladıklarının belirlenmesidir. Daha önce yapılan çalışmalardan da faydalanılarak yürütülen çalışmada, daha çok literatüre hizmet etmesi açısından önemli sonuçlar elde edilmiştir. Ayrıca çalışmada, en etkili kitle iletişim araçlarından televizyonun öğrencilerin algılarında oluşturabildiği değişik bilim insanı imajlarından da söz edilmektedir.

1986’ da, Talton ve Simpson’ın, “ Ergenler Arasında Birey, Aile ve Okula Karşı Tutumla Bilime Karşı Tutumlar Arasındaki İlişkiler” adlı çalışmalarının amacı, bağımsız değişkenler ( birey, aile ve sınıf ortamı ) ile, bağımlı değişkenler ( 6-10 sınıfındaki öğrencilerin ), bilime karşı tutumları arasındaki ilişkileri incelemektir. Çalışmanın bir diğer amacı ise, Amerikan okullarındaki öğrenciler arasında bilime katılımı arttırabilmek ve bilimde başarıya nasıl ulaşabileceklerini öğrenmektir. Sonuç itibariyle; bireysel düşüncenin, ev çevresinin ve okul çevresinin, bilime karşı öğrenci tutumlarına karar vermede önemli bir rol oynadığı belirtilmiştir.

Smith ve Erb 1986’ da, öğrencilerdeki bilim insanı modelini değiştirebilmek amacıyla bir çalışma yapmışlardır. 5-8. sınıflardan 286 öğrenci, kadın bilim insanlarını ziyaret etmişler, öğretmenleriyle önemli bilim kadınları hakkında konuşmuşlar ve yayınlar okumuşlardır. Smith ve Erb çalışmadan önce ve sonra bilim ve bilim insanı imajı ölçeğini ve bilimde kadın ölçeğini kullanmışlardır. Çalışma sonrası testlerde, kız ve erkek öğrencilerde bilime ve bilim kadınına olan yaklaşımda pozitif yönde önemli gelişmeler olmuştur.

Oliver ve Simpson’ ın 1988’ de yapmış oldukları bir çalışmada, zaman içinde lise öğrencilerinin bilimdeki başarısını izlemek ve öğrencilerin karşılaştırmalı başarısını

(24)

belirleyebilmek amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucunda; çocukların bilimdeki başarı ölçeğinin diğer konulardan farklı olmasının, bilime karşı tutumlarının, diğer konulara karşı tutumlarından farklı olmasından dolayı kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.

Bir başka çalışmada 2-12. sınıflar arasında değişen 1600 öğrenciden elde edilen bilim insanı çizimleri değerlendirilmiş ve öğrencilerin % 60’ının kız olmasına rağmen çizimlerin yalnızca 165’ inde kadın bilim insanı gözlenmiştir. Bunun üzerine araştırmacılar, insanlar birisinin çizilmesi istendiğinde, herkesin kendi cinsiyetinden birini çizmek isteyeceğini fakat bu kanının bilim insanı çizilmesi istendiğinde, geçerli olmadığını belirtmişlerdir (Fort ve Vanney, 1989).

Flick’in 1990’ da yaptığı bir araştırmada, yerel bir üniversiteden 4 doktora öğrencisi, 5. sınıf öğrencileriyle bilimle ilgili heyecanlarını paylaşmak için davet edilmiştir. Çalışma 47 öğrenciyle, 3 hafta boyunca haftada yaklaşık 1 saat olarak yapılmıştır. Öğrenciler bilim insanlarının laboratuvarlarını da ziyaret etmişlerdir. Sınıflardan birini ziyaret edenlerden ikisi kadın, diğer sınıftakilerden biri kadın diğeri erkektir. Bilim insanları sınıfları ziyaret etmeden önceki çizimlerde, erkek modeli kadın modellerinden fazladır. Test öncesi çizimlerde önlük ve ekipman gibi göstergelerin varlığı not edilmiştir. Test sonrası çizimlerin çoğunda, daha çok kadın modeli gözlenmiştir ve duman çıkan test tüpleri, bitki ve hayvanlarla yer değiştirmiştir. Çalışmada bilim insanı ve öğretmenler arasındaki işbirlikçi bir çabanın, öğrencilerce benimsenen bilim ve bilim insanı algısı üzerinde uzun süreli bir etki sağlamak için gerekli olduğu belirtilmiştir.

Başka bir araştırmada 14 biyoloji öğretmeninin de katılımıyla lise öğrencilerine bilim insanı imajı için bir değişim programı uygulanmıştır. Çalışmanın amacı, DAST’ın sonuçlarını tartışmak ve güvenirliliğini yansıtabilmektir. Hazırlanan değişim programı, bilim ve bilim insanı algısı ölçeği, bilimsel tutum anketi, kariyer ilgisi araştırması ve bilimsel deneyim araştırması araçları kullanılarak 549 biyoloji öğrencisine uygulanmıştır. Uygulama grubunun çizimleri kontrol grubuna göre daha fazla sayıda kadın modeli içermiştir. Ayrıca şiddet içeren figür sayısı da belirgin bir şekilde azalmıştır (Mason, Kahle ve Gardner, 1991).

Bir diğer çalışmada DAST tekniğinin kullanıldığı tüm araştırmalar sonucu ortaya çıkan kalıplaşmış, klişeleşmiş özellikler özetlenmiş ve ardından DAST tekniği

(25)

cinsiyet rollerinin açık bir şekilde farklılaştırıldığı bir ulus olan Malezya’da 2 ilkokul ve 2 lise öğrencilerinden oluşan 121 öğrenciye uygulanmıştır. Çalışma, öğrencilere soru-cevap yöntemi kullanılarak öğrencilerin bilim insanı hakkındaki düşüncelerini elde etme amacıyla ilerletilmiştir. Verilen cevaplar doğrultusunda öğrencilere, soruyu destekleyen veya verdikleri cevabın neden öyle olduğunu sorgulayan bir diğer soru yöneltilmiştir. Verilen tüm cevaplar istatistik analizine tabi tutulmuştur. Sonuç itibariyle, Durum Belirleme Mülakat ( IAI ) tekniğinin, öğrencilerin bilim ve bilim insanlarına ilişkin algıladıklarını incelemede kullanılabileceği belirlenmiştir. Ayrıca, bu teknikle öğrencilerden daha ayrıntılı bilgiler elde edildiği görülmüştür. Bu çalışma, klişeleşmiş, kalıplaşmış bilim insanı imajının, hem ilkokul hem de lise seviyesi öğrencilerinde var olduğunu göstermiştir (Boylan, Hıll ve Wallace, 1992).

Rosenthall’ın 1993’te yaptığı bir araştırmada, kolej öğrencilerindeki bilim insanı modelini öğrenmek için DAST ( Bir bilim insanı çiz) ve kısa bir anket kullanılarak uygulanan bir çalışmada 90 biyoloji ve 76 güzel sanatlar öğrencisine, kolej eğitimi başladığında bir bilim insanı çizmeleri sorulmuş ve daha sonra yenilenmiş versiyona göre ( DAST-C ) değerlendirilmiştir. Sanat öğrencilerinin çizimlerinde, biyoloji öğrencilerinin % 417 fazlası kadar erkek modeli oluşmuştur fakat biyoloji öğrencilerinin çizimlerinde cinsiyeti belli olmayan çizimlerde mevcuttur. DAST-C skorlarına bakıldığında, sanat öğrencilerininkiler, biyolojicilerinkinden % 67 fazla çıkmıştır. Sonuç olarak, çalışmada az sayıda kadın bilim insanı modeli çizilmiştir. Bu imajın değiştirilebilmesi için, okulda bilgilendirme sağlanmalıdır, sonucuna gidilmiştir. Ancak öğretmenlerin de bu basmakalıp imaja sahip olmasının, durumu daha da kötü hale getirdiği belirtilmiştir.

Cinsiyet ve ırk’ın iki önemli özellik olarak ortaya çıktığı bir çalışmada ise lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan 93 öğrenci araştırmaya katılmıştır. Her çizim, ölçütleri Chambers tarafından sağlanan DAST ile analiz edilmiş ve her özellik kodlanmıştır. Çizimler tamamlandıktan sonra, çizimlerin belirlenmesinde öğrencileri nelerin etkilediği öğrencilere sorulmuş ve alınan cevaplar sınıflandırılmıştır. Araştırmacılara göre öğrenciler, kendi etnik gruplarına ait çizimler yapmıştır. Ayrıca çalışmada, azınlıkların Kafkasyalılara ait imajlar çizdiğini fakat Kafkasyalıların çizimlerinde hiç azınlığa ait bir model olmadığı gözlenmiştir (Odell, Hewitt, Bowman ve Boone, 1993).

(26)

Schriver, Wolfe ve Strickland’ in 1995’te yaptıkları çalışmanın odak noktası, Georgia’nın kırsal kesiminden 7 kız öğrencinin tecrübe ettiği bilim ve matematik kampı çalışmasıdır. Bu çalışmanın amacı, bilim ve matematiğe yeterli katılımcılar sağlamak ve kız öğrencilerin kendilerini keşfetmelerine yardımcı olmaktır. Bilgi toplama araçları, Bir bilim insanı çiz testi ( DAST ), anketler ve dergilerden oluşmaktadır. Kamp çalışmasının sonucunda, kızların bilime karşı tutumlarında, yeterlilik hislerinde ve bir bilim insanı nedir ve ne yapar hakkındaki görüşlerinde pozitif yönde değişmeler olduğu gözlenmiştir.

Sumrall’ın 1995’te DAST kullanarak yaptığı çalışmada öncelikle 358 konu dağıtılmış sonra DAST uygulanmış ve 25 tane ast ya da üst seviyedeki hizmet öncesi ortaokul öğretmenleri ile görüşmeler yapılmıştır. Dağıtılan konular 24 ortaokul 1. ve 7. sınıflardaki eğitim içeriği ile ilişkilidir. Bu çalışmayla, kişilerin bir bilim insanı imajı çizmek için kullandıkları öncelikli sebeplerin ne olduğu saptanmaya çalışılmıştır. Sumrall, çizimlerde özellikle ırk ve cinsiyetle ilgili ilişkileri yansıtabilmek için niceliksel karşılaştırma yapmıştır. Çalışmada özellikle elde edilen sonuç öğrencilerin belirli bir ırk veya cinsiyetten bir bilim adamı çizmeleri olmuştur.

Huber ve Burton 1995’te yaptıkları bir çalışmada 9-12 yaş aralığındaki 243 öğrenciye, önceden belirlenen aracı stratejileri uygulamadan önce ve uyguladıktan sonra çizdikleri bilim insanı şekillerinde bir cinsiyet farkı olup olmadığını gözlemlemişlerdir. Çalışmalarında, bilim insanının cinsiyeti, gözlüğünün olması, laboratuvar önlüğü, komik saç, tuhaf bir gülümseme, vahşi gözler, robotsal özellikler ve yüzdeki yara izleri gibi tipikleşmiş özellikleri analiz edebilmek için açıklamalar ve alt başlıklar kullanmışlardır. Çalışmanın sonucunda, erkek öğrencilerin ön test çizimlerinde kız öğrencilerden daha çok tipikleşmiş görüş benimsediklerini belirtmişlerdir.

Bir bilim insanı araştırması için kontrol listesi ( DAST-C ) ve gelişimi adlı bir diğer çalışmada, daha önceden belirlenmiş DAST-C kontrol listesinin gelişimi amaç edinilmiştir. DAST’ın doğruluğunu, tarafsızlığını ve geçerliliğini arttırmak için, DAST-C kontrol listesi oluşturulmuş ve çizimler gözden geçirilip DAST-DAST-C’ ye göre değerlendirilerek sonuçlar kaydedilmiştir. Çalışmanın DAST-C kontrol listesine pozitif yönde etkileri olmuştur, listeye yeni maddeler eklenmiştir (Finson ve Bavear, 1995).

(27)

1996’ da Greenfield’in yapmış olduğu çalışmada, öğrencilerin bilime karşı tutum ve katılımlarını belirlemek ve sınıf seviyelerine göre, nasıl çeşitlilik gösterebileceğini değerlendirmek için 3 devlet okulundaki öğrencilerle araştırma yapılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin bilim derslerine katılımları ve laboratuvar etkinliklerindeki aktiflikleri gözlenmiştir. Genel itibariyle kız ve erkek öğrenciler tüm araştırma skalalarında benzer görüşler ifade etmişledir. Fakat küçük öğrenciler, kendilerinden büyük öğrencilere göre, bilime karşı daha pozitif tutumlar açıklamışlardır.

Bir başka çalışmada Hong Konglu 675 tane Çinli öğrenciye bilim insanı imajlarını araştırmak üzere, “bir bilim insanı çiz ( DAST )” testi uygulanmıştır. Bu çalışmadaki ana amaç, farklı seviyeler ve kız-erkek öğrenciler arasındaki farklılıkları ortaya çıkarmak ve sonuçların dünyanın diğer yerlerinde yapılan çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılabilir olup olmadığını görmektir. Önceki araştırmaların bulgularındaki gibi, öğrencilerin bilim insanını yaşlı ve baskın şekilde erkek olarak, tipikleşmiş bir imajla çizdikleri ortaya çıkmıştır. Ayrıca bazı öğrencilerin küçük bir yüzde de olsa, bilim insanı görüşlerini ifade etmek için özel terimler ve yorumlar kullandıkları kaydedilmiştir. Fung çalışmasının sonucunda DAST’ ın uygulanabilir ve basit bir test olmasına rağmen, öğrenci yapılarını daha derin anlayabilmek için, gelecekte yapılacak çalışmalar ve mülakatlarla desteklenmesi gerektiğini söylemiştir (Yvonne Y. H. Fung, 2002).

Buldu’nun 2006’da farklı sosyoekonomik düzeyler ile cinsiyet farkı göz önüne alınarak yürütülen çalışmasında 5 ile 8 yaş arası öğrencilerin bilim insanına karşı olan algıları ve bilim insanı çizimleri değerlendirilmiştir. Çalışmada öğrenci çizimlerinde laboratuvar ekipmanları, araştırma göstergeleri olan bilindik figürlere yer verildiği, yaşlar büyüdükçe daha detaylı çizimlerin yapıldığı gözlenmiştir. Çalışmada bulunan bir bulgu erkek öğrencilerin hiç kadın bilim insanına yer vermedikleri ama kız öğrencilerin kadın bilim insanını çizdikleri gözlenmiştir. Sosyoekonomik faktörlere göre de yapılan değerlendirmede ise düşük sosyoekonomik düzeye sahip olan öğrencilerin yüksek olanlara göre daha tipik çizimler yaparak detaya yer vermedikleri belirtilmiştir.

Örneklemini Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesinden 48 son sınıf öğrencinin ve yine aynı ildeki bir ilköğretim okulunun 5. sınıfına devam eden gönüllü 65 öğrencinin oluşturduğu bir çalışmada, araştırmaya katılan öğrencilere açık uçlu 7 soru sorulmuştur.

(28)

Bu yedi açık uçlu soru Strauss ve Carbin (1999) tarafından geliştirilen “kuram oluşturma süreci” ile analiz edilmiştir. Daha sonra öğrencilerden zihinlerindeki bilim insanı imajını çizmeleri istenmiştir. Çizimler, DAST-C’nin araştırmacı tarafından yeniden yorumlanmasıyla oluşturulan listeye göre incelenmiştir. Elde edilen nitel bulgular, ilköğretim ve üniversite düzeyindeki öğrenciler arasında anlamlı bir fark olup olmadığını karşılaştırmak üzere sayısal analize dönüştürülmüştür. Yapılan analizlerden sonra araştırmacı tarafından üniversite düzeyindeki öğrencilerin zihinlerindeki bilim insanı imajının ilköğretim öğrencilerine göre daha steotip (laboratuvar önlüklü, sakallı, erkek bilim insanı) olduğu tespit edilmiştir (Oğuz, 2007).

Bir başka çalışmada Ankara İlinde rastgele seçilen 4 ilköğretim okulunda okuyan 6. , 7. ve 8. sınıf öğrencisi olan 304 öğrenci ile yapılan çalışmada öğrencilerden bir bilim insanı çizmeleri istenmiş ve çizilen resimler DAST-C’den elde edilen değerlendirme listesi ile analiz edilmiştir. Araştırmacı tarafından konuya ilişkin kaynaklar tarandıktan sonra oluşturulan “Bilim İnsanlarıyla İlgili Görüş Anketi” öğrencilere uygulanmıştır. Yine literatür araştırması sonucu araştırmacı tarafından hazırlanan 18 soruluk “Açık Uçlu Sorular Anketi” öğrencilere cevaplatılmıştır. Ayrıca DAST’ı desteklemek amacıyla öğrencilerle çizimlerine dair 14 soruluk mülakat yapılmıştır. Araştırmacı, araştırma sonucunda öğrencilerde tipikleşmiş bilim insanı imajının hakim olduğunu saptarken bilimle ilgili olumlu düşüncelere de rastlamıştır (Öcal, 2007).

Güler ve Akman’ın 2006’da Ankara ilindeki özel ve devlet okulundan seçilen 6 yaş grubundaki 330 öğrenci ile yaptıkları çalışmada öğrencilere sorulan Bilim nedir? Bilim insanı kimdir? Bilim insanı ne iş yapar? Sorularının cevapları, cevap formuna kaydedilerek araştırmanın verileri oluşturulmuştur. Veriler DAST-C’ye göre değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda cevaplarda sıklıkla laboratuvar önlüğü, gözlük, kitaplar, dağınık saça rastlandığı görülmüştür. Bu noktadan yola çıkarak öğrencilerin okul öncesi dönemde de bilim insanıyla ilgili ön yargılı görüş geliştirdikleri saptanmıştır.

İstanbulda bir ilköğretim okulunun 8. sınıfına giden 26 öğrencinin katıldığı bir diğer çalışmada araştırmacılar tarafından öğrencilere önce bilim nedir görüşme formu verilmiş, ölçeğe verilen cevaplar açık kodlama yoluyla değerlendirilmiş ve yerleşik

(29)

teoriye uygun şekilde savlar geliştirilmiştir. 2. veri kaynağı olarak çizdirilen bilim insanı resimleri de değerlendirilerek savlar yazılmıştır. Araştırma sonunda öğrencilerin bilim ve bilim insanıyla ilgili görüşlerinin geleneksel bilim anlayışına (laboratuvar önlüklü, sakallı, gözlüklü) daha yakın olduğu tespit edilmiştir (Muşlu ve Akgül, 2006).

Yetim’in 2006’da Mersin İli halkından seçilen 90 kişi, 60 üniversite öğrencisi ve Mersin Üniversitesi’nde çalışan 60 öğretim elemanıyla yaptığı bir çalışmada toplumun farklı kümelerindeki bilim insanı imajını belirlemek amaç edinilmiştir. Veri toplama aracı olarak anket ve mülakat yapma yoluna gidilmiş ve sonuçta çalışılan üç toplum kümesinde de farklı bilim insanı özelliklerine sahip görüşlerin olduğu tespit edilmiştir.

1957’den bu yana öğrencilerin bilim insanlarının algılarını araştıran çok sayıda çalışmalar yapılmıştır. Daha çok çizimlerden yararlanarak bu algıların neler olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar da cinsiyet, ırk, eğitim derecesi ve milliyete göre farklılık göstermiştir.

(30)

BÖLÜM 2

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Bilim

Bilim, bilgi ve yöntem bütünüdür. Ussal analiz ve uygulama ( deneyleme ) olmak üzere iki ana öğeden oluşur. Kanıtlayıcı bilgi olarak bilim, pratikten elde edilen bulgularla desteklenen, birbirine bağlı ve birbirini doğrulayan ussal önerilerden oluşur. Zaten, pratik ve ussal analiz bilginin bütünü içinde birbirinden soyutlanamaz. Bilim ancak bu öğelerin bir arada ve birbirini destekler biçimde kullanılarak geçerlilik kazanır ( Oskay, 1987 ).

Genel çerçevede bilim, evren ve evrende olup bitenleri anlama çabasıdır. Olgusal dünya ile beklentilerimiz arasında uyum kurmaya yönelik bu çaba bir yandan gözlem, deney ve ölçme gibi işlemleri, öte yandan belirlenen olguları açıklayıcı hipotez ya da kuramları oluşturma ve yoklama yolunda yaratıcı ve eleştirel düşünme süreçlerini içerir. Özünde entelektüel ilgi vardır; bilme, öğrenme ve açıklama tutkusuna dayanır ( Yıldırım, 1979).

Benzer bir başka tanımda ise, bilginin konusunu oluşturan olay ve nesnelerin gözlenebilir, nesnel ve tekrar edilebilir olmasının yanında varsayımlara, kuramlara ve yasalara ulaşma amacı da bulunuyorsa o zaman bilimsel bilgiden, bilimden söz edilebilir denilmektedir ( Sencer, 1989).

2.1.1. Bilimin Özellikleri

Bilimde modeller geniş ölçüde kullanılır. Üç tip model fark edilebilir; taslaksı, kuramsı, imgelemsi. Birincisi bir nesnenin fiziksel temsilidir; ikincisi bir nesne veya bir bölge hakkında birtakım tahminlerdir; üçüncüsü bir nesne veya bir bölgenin belli şartlar altında ne hale girecekleri hakkında birtakım tahminlerdir ( Kneller, 1978). Bilimin

(31)

kendisi en nihayetinde bir olgudur. Bir olgu olarakta bilime iki yönden yaklaşmak olanaklıdır:

1. Epistemolojinin ve bilim felsefesinin konusu olarak bilim,

2. Bir tarihsel-kültürel ürün, bir toplumsal olgu olarak bilim (Özlem, 1995). Bir insan girişimi olarak bilim ayağı kayabilen özelliktedir; yozlaşabilir veya insanların en yüce özlemlerine karşılık verebilir. Toplumun bir parçası olması bakımından bilim de dış etkilere açıktır; herhangi bir toplumsal girişim gibi, o da iyiye veya kötüye kullanılabilir. Demek ki bilim farklı yönleriyle farklı tepkiler oluşturmaktadır.

Bütün bilimsel çalışmalarda iki öğe vardır:

1. Olguların araştırılması ve gözlenmesi,

2. Delillerin sistematik analizi. İkinci öğe olmazsa gözlem ve araştırma sadece ampirik nitelikte kalır, birinci öğe olmazsa sistematik analizler felsefi savurmalar olarak kalır ( Duverger, 1973).

Bilimin temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1. Bilim olgusaldır. Bilimi bilim olmayan etkinliklerden ayıran en önemli özellik, onun olgusal yönüdür. Bilimsel önermelerin tümü ya doğrudan ya da dolaylı gözlenebilir olguları dile getirir.

2. Bilim gözleme dayalıdır. Bilimin amacı dış dünyaya ilişkin kestirimci ve açıklayıcı bilgi elde etmektir. Bilim bunu gerçekleştirebilmek ve dışsal dünyada bulunan düzenli ilişkileri ifade edebilmek için gözlem ve deneyden yararlanır ( Keat ve Urry, 1994). Russell’ da bilimsel metodun aşamalarını vurgularken bunlardan birincisinin gözlem olduğunu belirtmekte ve önemini vurgulamaktadır ( Russell, 1969).

3. Bilim mantıksaldır. Bilimin varmış olduğu sonuçların her türlü çelişkiden uzak ve kendi içinde tutarlı olması gerekir. Yine bilim bir varsayımı doğrulamaya çalışırken mantıksal düşünme yöntemlerinden yararlanır.

(32)

Dolayısıyla bilim mantığın getirmiş olduğu doğru düşünme kurallarından bağımsız değildir.

4. Bilim objektiftir. Bilim, bir insan etkinliğidir. Bilimin özünde bilim insanının sahip olduğu entelektüel ilgi vardır. Bilme, öğrenme ve açıklama tutkusuna dayanır. Bilim insanı bir hipotezin kurulmasında veya araştırma konusunun seçiminde kendi birikimleri ve değer yargıları çerçevesinde soruna yaklaşabilir. Ancak bilimsel çalışmaya başladığı andan itibaren önyargılarından arınmalı, olguları olduğu gibi saptamaya ve betimlemeye çalışmalıdır. Bununla birlikte, en basit gözlemlerde bile tam ve katıksız bir objektiflik sağlanamadığı da bilinmektedir ( Kızılçelik ve Erjem, 1994). Çünkü bütün algılarımız, belli varsayımlar ve kavramlar çerçevesinde gerçekleşir. O halde, bilimde objektiflik mutlak değil, sınırlı ve özel bir anlamda yorumlanmalıdır ( Yıldırım, 1979).

5. Bilim eleştireldir. Bilim, hem kendi içindeki kuramlara hem de bilim dışı görüşlere kuşku ile bakar. Çünkü bilimde bir kuramın ya da görüşün doğru olarak kabul edilebilmesi için, bu kuram ya da görüşün olgular tarafından desteklenmesi gerekir. Olgular tarafından desteklenemeyen ve gözlem sonuçları ile doğrulanamayan kuramlar eleştirilir ve değiştirilir. Bunların yerine o günkü koşullar içinde daha geçerli kuramlar oluşturulur. Çünkü bilim her zaman deneyicidir. Şimdiki kuramların eninde sonunda değişikliklere uğrayacağını bilir. Bilimin her hipotez ya da kurama yaklaşımı, herkesçe kabul edilmiş olsalar bile, eleştiricidir. Çünkü dün için doğru olanın bugün için doğru olmayabileceğini öngörür.

6. Bilim genellemelerde bulunur. Bilimsel kuramlar, doğruluğu veya yanlışlığı gözlem ve deneyle değerlendirilebilecek evrensel ifadelerden oluşur. Bu ifadeler, olgular arasında varolan değişmez ilişkileri karşılamaktadır.

(33)

7. Bilim seçicidir. Bilim, evrendeki sonsuz olguların hepsini kendine konu edinmez. Çözümlenmek istenen sorunun, yanıtına ilişkin olguları saptamaya çalışır.

8. Bilim inanca dayanmaktadır. Ele alınan konunun nesnelliğine gösterilen inanç bilimin ön koşuludur. Ayrıca bilimsel yöntemin doğruluğuna ve etkililiğine olan inanç varlığı da aynı derecede önem taşır ( Althusser, 1990).

2.1.2. Bilimsel Yöntem

Bilimsel yöntem, tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini bir arada kullanmaktadır. Bilimsel yöntemin tekrar edilebilir, sorgulanabilir ve sınanabilir olması bilimin diğer özellikleriyle de paralellik göstermektedir. Bilimsel yöntem için yapılan tanımlardan bir tanesi problem çözmek için takip edilen düzenli yol tanımıdır. Bu tanımda dikkat çeken nokta düzenli bir yol ifadesidir. Bu ifadeden de anlaşılacağı gibi bilimsel yöntem bir takım aşamaları beraberinde getirmektedir. Bu aşamalar aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Yaşar, 1998):

- Merak, anlama isteği, gözlem - Problem cümlesi

- Hipotez kurma

- Kontrollü deney yapma - Ölçme yapma

- Hipotezi test etme gerekirse yeniden başka bir hipotezle çözümü tekrar etme - Sonuca ulaşma

Öğrencilerin çoğu, fen bilgisi derslerinde bilimsel yöntemler hakkında bir şeyler öğrenseler bile, yöntem standartları çok teknik, karmaşık ve belli bir disipline özgü olabilir. Genel yöntem standartları ( Bilimsel yöntem ) ile belli bir disipline özgü normlar arasında bir ayrım yapmak önemlidir. Genel yöntem standartları, herhangi bir bilimsel disiplinde araştırmaları yöneten ilkelerdir; belli bir disipline özgü standartlarsa, hedefleri, teorileri, gelenekleri ve teknikleri belirlenmiş belirli bir meslekteki araştırmalara uygulanan ilkelerdir. Örneğin “deneylerini tekrarla” genel ilkesi deneyler yapan her bilime uygulanır, fakat; “virüs türlerinin bulaştırılmasını önle” ilkesi sadece

(34)

virüsler üzerine araştırma yapan disiplinler için geçerlidir. Bütün yöntem standartları araştırmada benzer bir role sahiptir: Bilimsel yöntemler, araştırmalarda, bilginin sistematik ve nesnel bir biçimde kazanımını sağlayarak ve bilgisizliğin önüne geçerek bilim insanlarına kılavuzluk yapar ( Resnik, 2004 ).

Bilimsel yöntemin gerekleri yanında, bilimle yakından bağlantılı başka nitelikler de bulunmaktadır. Bunlardan biri gözlemde doğruluk ve kesinliktir ki, bunun gerekliliği ortadadır. Nicel ölçüm de vurgulanır. Bilim insanlarının uyguladıklarına inandıkları, daha da önemli görülen bir özellikte nesnellik ilkesine uyulması ya da önyargıdan uzak durulmasıdır. Bilimin daha yüksek alanlarında size ya da bir başkasına ait iki teoriyi karşılaştırırken tamamen tarafsız olmak ya da hipotez kurarken diğer kişinin sonuçlarına sizinkilere eş bir ağırlık verdiğinden emin olmak son derece zordur ( Standen, 1997).

2.1.3. Bilim ve toplum

Bilim yapıldığı toplumu ve kültürü etkiler. Bir üretim gücü olarak, bilim sanayileşmiş milletlerin ekonomilerinde hayati bir yere sahiptir. Bilimsel yöntem ve bilimsel ethos daha geniş bir toplumsal açılım için önerilmiştir. Ne var ki, bilimsel yöntem siyasetin işleyiş tarzına uyum gösterecek nitelikte değildir. Siyasette çatışma konusu olan olgular değil, değer yargılarıdır. Bilimsel yöntem olsa olsa üretimi ve dağıtımı ilgilendirdiği kadarıyla ekonomiye uygun düştüğü yerlerde uygulanabilir. Bilimsel ethos her günkü hayatın bir yasası olmak için fazla dardır ( Kneller, 1978 ).

Bilim her şeyden önce sosyal bir kurumdur. Diğer toplumsal kurumlar gibi bilim de geniş bir sosyal çevredeki ortak hedeflere ulaşmak için farklı insanların işbirliğine ve düzenine ihtiyaç duyar. Bilim, cemiyet içinde görevini yerine getiren bir cemiyettir. Bilimsel araştırmalar pek çok farklı açıdan, farklı insanların işbirliğini ve düzenini gerektirir; deney yapma, tahlil etme, bilgi analizi, araştırma makaleleri, bağış önerileri, hakem kuruluna sunulacak makaleler ve özetler, araştırma projelerine personel atama ve geleceğin bilim insanlarını eğitme gibi. Araştırmaların bazı kısımları, bilim insanlarını toplumla doğrudan ilişkiye sokar; medyaya sonuçları bildirme, uzman tanıklığı, insan ve hayvan denekler üzerinde deneyler yapma, araştırmaya devlet desteği vs. durumlarında olduğu gibi; fakat bilim toplumsal bir kurum olmaktan öte bir şeydir, sosyal bir kurumdur, aynı zamanda bir meslektir de. Her toplumsal kurum bir meslek değildir ( Resnik, 2004 ).

(35)

Toplumun bilimi yanlış anlaması aşağıdaki şekillerde ortaya çıkar : • Toplumun bilim hakkındaki bilgisi az olabilir.

• Toplum karmaşık bilimsel kavramları ve teorileri anlamayabilir.

• Toplum bilimsel doğrulama veya yanlışlamanın deneysel, kademeli ve parça parça doğasını anlamakta güçlük çekebilir.

• Toplum istatistiksel bilgileri ve tartışmaları anlamayabilir. • Toplum gerçek bilimi reddedebilir, sahte bilimi benimseyebilir. • Toplum bilimsel bulguları yanlış yorumlayabilir.

• Medya, bilim insanlarının sözlerini yanlış ya da konu dışında aktararak, temel kavramları basitleştirerek, istatistiksel yanlışlara saplanarak, güvenilir olmayan kaynaklara başvurarak, öyküleri çarpıtarak, duygusallaştırarak ve bozarak, gerçeklik ve düşünce hataları yaparak ve önemli öyküleri atlayarak veya gündemdeki öyküleri derinlemesine incelemeyerek bilimin yanlış anlaşılmasına katkıda bulunabilir ( Resnik, 2004 ).

Bilim her zaman tartışmalı bir konu olagelmiştir. Meselelerin akla uygun çözümüne yaklaştığı ve sınanabilir bilginin ilerleyişiyle ilgilendiği için bilim kimilerince hoşnutlukla karşılanmıştır. Geleneksel düşünceye karşı çıktığı ve mistisizme saldırdığı için de kimilerince reddedilmiştir. Günümüzde bilim, mümkün kıldığı yüksek yaşama standardını üstün tutanlar tarafından savunulmaktadır. Bilimin yakın çevreleri tarafından kötü yönlendirildiği veya insan çıkarlarına duyarsız, kendi başına ilerleyen bir güç olduğu iddiasında bulunanlar tarafından bilim eleştirilmektedir ( Kneller, 1978 ).

Bilim eğitimi bazı durumlarda etiğe aykırı tavırlara olanak verebilir. Pek çok bilim insanı araştırma etiğini öğretmek için ciddi bir çaba içerisine girmez. Öğrencilere nasıl etik değerlere saygılı birer bilim insanı olunacağı öğretilmezse, onların bilim kariyerlerinde bu değerlere aykırı tavırlar sergilemeleri doğal karşılanmalıdır. Öte yandan, eğitim uygulamaları ve akademik baskılar da suistimalleri teşvik edebilmektedir. Öğrenciler, laboratuvar çalışmalarında elde ettikleri doğru sonuçlar için, bunları nasıl elde etmiş olurlarsa olsunlar, genellikle ödüllendirilirler. Öğrenciler nasıl bir sonuç elde etmeleri gerektiğini çoğu zaman bildiklerinden, bu sonuçları elde etmek için verileri bulandırma, uydurma veya kırma eğiliminde olabilirler. Eğer bir öğrenci sırf iyi not alma derdindeyse, amacına ulaşmak için hilekarlık yapabilir. Bu durum tıp

(36)

öğrenimi görmek isteyen, ancak bunu başarabilmek için çok yüksek notlar alması gerektiğini bilen öğrencilerde sık sık görülür ( Resnik, 2004 ).

2.1.4. Bilim ve Teknoloji

Teknoloji insan eliyle ürünler ortaya koymanın tarihi olarak gelişen girişimi ve insan ihtiyaçlarını gidermek üzere çalışmayı örgütlemedir. Hem sanatla, hem de pratik eylemle yakın bağları vardır. Amacı bütün alanlarda insan etkinliğini arttırmaktır. Bu amaca varmak için teknoloji hem pratik hem de kuramsal bilginin çevresinde dolaşır ve belli hedeflere giden etkin araçların neler olduğunu hesaplar ( Kneller, 1978 ).

Bugün bilimin ve teknolojinin birbirine bağımlılıkları karşılıklıdır. Teknoloji bilimden temel bilgiler, aygıt ve teknikler alır. Bilim teknolojiden aygıtlar ve çözüm için meseleler alır. Bilim ve teknoloji uygulamalı bilim alanında alış veriş halindedir. Sözgelimi; bilim, teknolojik bakımdan uygulanabilir olacağı umulan çözümleri, araştırma meseleleri olarak ele alır (Öcal, 2007).

Bazı teknolojik yenilikler zorunlu ve istenilir özelliktedir. Bütün toplumların modernleşmesi için gerekli olmuş ve batı medeniyetlerinin hayatta kalması ve gelişmesine yeterlilik sağlamıştır. Yeni teknolojilerin gelişmesi cesaretlendirilmeli ve hayal gücü olan bilim insanları teşvik edilmelidir. Yeni teknolojilerin bir çok sonucu hayata sokulmadan önce eleştirel bir tutumla değerlendirilmeli ve hayata sokulduktan sonra da sürekli olarak gözetlenmelidir. Bu amaca varmak için izlenecek yollar, bilime danışma sürecindeki zayıflıkları gidermeye yönelik olmalıdır (Öcal, 2007).

2.2. Bilim insanı

Bilim insanı, bilgiyi elde etme sürecinde bilimsel yönteme bağlı kalarak, düşünsel ve eylemsel işlemleri sürdüren kimsedir. Bilim insanına ilişkin yapılan bu tanımda geçen “bilgi” kavramı klasik sosyologlar tarafından çok çeşitli alanları içine alabilecek şekilde kullanılmaktadır. Bu çerçevede “bilgi” kavramı günlük yaşam içerisindeki deneyimlerden çağdaş bilimsel bilgilere kadar olan her şeyi ( olgulara

(37)

dayalı hükümler, politik inançlar, düşünce kategorileri, ahlak normları, ontolojik varsayımlar, empirik olgular v.b. ) kapsamaktadır ( Arslan, 1992 ).

Bilim insanı; bilgiye elde etme sürecinde bilimsel yönteme bağlı kalarak düşünsel ve eylemsel işlemleri sürdüren kimsedir (Yetim, 1996 ).

Bilim insanı; evrendeki olay ve olguları inceleyen, onun altında yatan gizemin kaynağını araştıran ve bu gizemin nedenlerini anlamaya çalışan ve anladıklarını basitleştirip kitlelerin anlayabileceği bir şekilde yayın yolu ile doyuran kişidir (Ortaş, 2004).

Taranabilen kaynaklarda bilim insanının açık bir tanımının olmaması oldukça dikkat çekicidir. Birbirinden farklı az sayıdaki tanımlama girişimleri de, bilim insanlarının toplumsal yaşamdaki önemine ilişkindir. Oysa bu konunun açığa kavuşturulması, bilimsel etkinliğin en önemli sorunlarından biri olmalıydı. Çünkü bilimi ya da bilimsel bilgiyi anlamanın en önemli şartlarından birisi bilimsel bilgiyi üreten bilim insanları topluluğunun anlaşılmasıdır ( Kuhn, 1986 ).

2.2.1. Bilim insanının özellikleri

Bilim insanları bireysel olarak, kibirli değil, genellikle içtenlikli, alçakgönüllü ve hatta çekingen insanlar oldukları yolunda sizi temin edeceklerdir. Şatafatlı övgüleri genel olarak bilim adına kabul eder, kendilerini onun alçakgönüllü temsilcileri olarak görürler. Bilim insanları, bilim insanı olarak kesinlik, gözlem, akıl yürütme, güç, entelektüel merak, hoşgörü ve hatta alçakgönüllülük gibi bir çok insani özelliğe sahiptirler. Bizler, ancak bilim insanlarının öğrettiklerine dikkatle bakarak ve öğretme nedenlerini inceleyerek bilimin gerçekte nasıl bir şey olduğunu anlayabiliriz ( Standen, 1997 ).

Ne yazık ki, bilim insanlarının her zaman zeki oldukları bile doğru değildir. Hilaire Belloc, bilimin, popülerleştikten sonra olumsuz bir gelişme gösterdiğini belirtmiştir. Birkaç yüzyıl önce, sadece son derece az rastlanan, fazlasıyla orijinal ruhlar bağlanırdı bilime; bilimsel işlerde bu nedenle, üstün zekalı insanlar tarafından yürütülürdü. Günümüzde üniversitelerde bilim insanlarının sayısı çoğalıyor ve bu nedenle de aralarında son derece sıradan, hatta vasat entelektüel güçlere sahip

(38)

insanlarda bulunmaktadır. Bu, bilim insanlarını böyle üretmemeliyiz anlamına gelmemektedir; yaptıkları şey son derece kullanışlı ve hatta vazgeçilmez olabilir; fakat grup halinde ele alınan bilim insanlarının beyinlerinin özel olduklarını düşünüyorsak, gözümüzü bağlıyoruz demektir. Sıradan, profesyonel insanlardır onlar ve bütün sıradan insanlar gibi, tek bildikleri kendi işleridir. Aralarında, diğer alanlardaki beyin devleri gibi, bazı dehalar vardır. Hatırı sayılır büyüklükte bir orta grup vardır ki, bunlar, toplumda en azından tek bir çizgide zeki olan bir sürü insan gibi, kendi belirli çizgilerinde oldukça zekidirler ( Standen, 1997 ).

Bir bilim insanında bulunması gereken özellikler aşağıdaki gibidir:

1. Dürüstlük :

Bilim insanları, enformasyonu veya sonuçları saptırmamalı, yalanlara dayandırmamalı ve yanlış sunmamalıdır. Araştırma işleminde her açıdan nesnel, tarafsız ve dürüst olmaları gerekir.

Bu ilke bilimin en önemli kuralıdır; çünkü bu ilkeye uyulmazsa, bilimin hedeflerine ulaşması imkansızdır. Hilekarlık başı çektiği zaman ne bilgi arayışı ne de problemlere getirilen çözümler bir adım ileriye gidebilir. Dürüstlük, bilimsel bilgi için gerekli güveni ve işbirliğini sağlar. Bilim insanları birbirine güvenebilmelidir, eğer bilim insanları dürüst değilse bu güven zedelenir. Dürüstlük ahlaki bakımdan savunulan bir konudur: Bilim insanları dahil herkes dürüst olmalıdır.

2. Dikkat:

Bilim insanları, araştırmalarında, özellikle de sonuçlarını sunarlarken, hatalardan kaçınmalıdırlar. Deneysel, yöntemsel hataları ve insani hatalarını asgari düzeye indirmeli ve kendi kendini kandırmadan, taraflılıktan ve menfaat çatışmalarından uzak durmalıdırlar.

Yalanlar gibi hatalar da bilginin gelişim sürecini önlerken, dikkat, tıpkı dürüstlük gibi, bilimin hedeflerine ulaşmasına yardım eder. Dikkatsizlik, hilekarlıkla aynı şey değildir; çünkü dikkatsizlik, kandırma niyeti taşımaz. Dikkat, bilim insanları

(39)

arasındaki işbirliğini, güveni ve bilimsel kaynakların kullanımındaki verimi arttırmada önemlidir.

3. Açıklık:

Bilim insanları verileri, sonuçları, yöntemleri, fikirleri, etkinlikleri ve araçları paylaşmalıdır. Başka bilim insanlarının çalışmalarını değerlendirmelerine izin vermeli ve eleştiriye, yeni fikirlere açık olmalıdırlar.

Açıklık ilkesi, bilim insanlarının birbirlerinin çalışmalarını değerlendirmelerine ve eleştirilerine olanak sağladığı için bilginin çoğalmasına yardımcı olur; bilimin danışmanlık sistemi açıklığa bağlıdır. Açıklık, bilimin dogmatik, eleştirisiz ve peşin hükümlü olmasını engeller. Açıklık, ayrıca bir işbirliği ve güven atmosferi oluşmasına ve bilim insanlarının kaynakları verimli bir biçimde kullanmasına yardımcı olarak bilimin gelişmesine katkıda bulunur.

4. Özgürlük :

Bilim insanları, herhangi bir sorun veya hipotez üzerine araştırma yapmakta özgür olmalıdır. Yeni fikirler ortaya koyup eski fikirleri eleştirmelerine olanak tanınmalıdır.

Bilim tarihindeki en büyük savaşlar bu prensibe dayanır. Galileo’nun, Bruno, Vesalius ve Sovyet genetikçilerinin savaşı, bilimde özgürlüğün öneminin en güzel örnekleridir. Özgürlük ilkesi pek çok açıdan bilimsel hedeflere ulaşmaya hizmet eder. Öncelikle, özgürlük, bilim insanlarının yeni fikirler üretmelerine ve yeni sorunlar üzerinde çalışmalarına olanak vererek bilimin ilerlemesinde önemli bir rol oynar. İkincisi, fikir özgürlüğü, bilimsel yaratıcılığı kamçılamakta önemli bir yere sahiptir. Üçüncüsü, özgürlük, bilim insanlarına eski fikirleri ve varsayımları eleştirme ve bu tür görüşlere meydan okuma olanağı tanıyarak bilimsel bilginin meşrulaşmasında önemli bir rol oynar. Tıpkı açıklık gibi özgürlük de, bilimin durağan, dogmatik ve taraflı olmasını önler.

(40)

5. Onur Payı :

Onur payı hak edilen yerde kişilere verilmeli, hak edilmeyen yerde verilmemelidir.

Bu ilke doğrudan doğruya bilimin ilerlemesine ya da bilimin pratik hedeflerine hizmet etmese de, bilim insanlarını araştırma yapmak için motive ettiği, güveni ve işbirliğini sağladığı ve bilim yarışında ödüllendirmelerin adil olacağını garanti ettiği sürece meşrudur. Bilimde onur payı verme, tanınmayı, saygınlığı, prestiji, parayı ve ödülleri içerir. Bilimde onur payı verme ilkesi işlevini yerine getirmediği zaman, bilim insanları araştırma için fazla motive olmayacaklar, fikirlerinin çalınacağından korkarak bilgilerini paylaşmak istemeyeceklerdir.

6. Eğitim :

Bilim insanları, geleceğin bilim insanlarını eğitmeli ve onlara iyi bilimin nasıl yapılacağını öğretmelidir. Bilim insanları, halkı eğitmeli ve bilim hakkında bilgilendirmelidir.

Eğitim, işe alma, resmi öğrenim ve akıl hocalığını içerir. Bilimde eğitim ilkesi önemlidir; çünkü bilim insanları, bilim cemiyetine katılan yeni üyeleri işe almaya çalışmaz ve eğitmezse, bu meslekte gelişme olmaz. İşe alma, yeni insanları bilimsel mesleklere çekmekte önemli rol oynar. Bilim öğrenimi lisede ve daha alt sınıflarda yapılsa da, bilim insanları bilim öğreniminin bu bölümünde aktif olarak rol oynamazlar. Ancak, bilim insanlarının, lisede ve daha alt sınıflarda öneriler sunma, bilim eğitimine müdahale etme yükümlülükleri vardır ve en yüksek seviyede bilim öğretmek isteyen insanları bilgilendirmek görevleridir.

Bilim insanları, ayrıca, halkı popüler kitaplar, dergi makaleleri, televizyon programları vs. ile eğitmekle de yükümlüdür. Bu, bilim eğitiminin önemli bir parçasıdır; çünkü halkın bilimi kavraması gerekir. Bilim halk desteğine dayandığı için, halk bilimi doğru kavrarsa bilim yarar görür, eğitimsizlik hüküm sürdüğü zaman ise zarar görür.

(41)

7. Toplumsal Sorumluluk:

Bilim insanları topluma zarar vermekten kaçınmalı ve topluma faydalı olmaya çalışmalıdır. Bilim insanları araştırmalarının sonuçlarından sorumlu olmalı ve bu sonuçlar hakkında halkı bilgilendirmelidir.

Bu ilkenin altında yatan temel düşünce, bilim insanlarının halka karşı sorumlulukları olduğudur. Bilim insanları, başka kişilerin yaptıkları araştırmalardan rahatsız olacağı düşüncesiyle ya da bilimin toplum üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak hareket etmemelidir. Toplumsal sorumluluk, bilim insanlarının toplumsal olarak değerli araştırmalar yapmalarını, toplumsal tartışmalara katılmalarını, uzmanlık görüşü bildirmelerini, bilim siyasetini çizmelerini ve kötü bilimin kirli çamaşırlarını çıkarmalarını gerektirir.

8. Yasallık :

Araştırma aşamasında, bilim insanları çalışmalarıyla ilgili yasalara uymalıdır. Yasalara uymak bilim insanları da dahil olmak üzere tüm insanların ahlaki görevidir. Bilim insanları yasalara uymadığı zaman bilim zarar görebilir: Bilim insanları tutuklanabilir, teçhizata el konabilir, fon kesilebilir, halkın bilime verdiği destek azalabilir. Yasalar, tehlikeli ve kontrole tabi maddelerin kullanımı, insan ve hayvanların kullanımı, atık maddelerin atılması, çalışma alanlarının kiralanması, fonların ayrılması, telif hakkı ve patentler gibi araştırmaların farklı yönleri için geçerli olabilir.

9. Fırsat :

Bilim insanlarının bilimsel kaynakları kullanmaları ya da bilimsel mesleklerde yükselmeleri haksız olarak engellenmemelidir.

Fırsat ilkesi, ahlaki ve siyasi bakımlardan gerçeklendirilebilir: Eğer toplumdaki herkesin haksız olarak fırsatlardan mahrum bırakılmaması gerekiyorsa, bilim insanları da bu fırsatlardan yararlanmalıdır. Bu ilke, bilimsel hedefleri arttırması nedeniyle de haklı görülebilir. Bilim cemiyetlerini yeni fikirlere ve yeni insanlara açtığı için fırsat ilkesi tıpkı açıklık ilkesi gibi önemlidir. Bilim peşin hükümleri ve dogmaları aşmak,

Şekil

Tablo 1. Anketlerin Uygulandığı Örneklemin Öğrencilerin Cinsiyetlerine  Göre Yüzde Dağılımları
Tablo 2. Anketlerin Uygulandığı Örneklemin Öğrencilerin  İlköğretim  Kademelerine Göre Yüzde Dağılımları
Grafik 2. Öğrencilerin Bilim Sanat Merkezlerine Göre Kız - Erkek Dağılımı
Tablo 3. Çizilen Resimlerin İncelenmesiyle Gruplamalar Sonucu Oluşan  Başlıklar
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ Planlama ve Başlama Gözlem Sınıflama Çıkarım yapma Tahminde bulunma Kestirme Değişkenleri belirleme ve tanımlama... BİLİMSEL SÜREÇ

Çağrı Merkezi Hizmetleri Bölümü Öğrencilerinin Gelecek Beklentileri Üzerine Bir Araştırma: Selçuk Üniversitesi Örneği. A Research on the Future Expectations of the Call

Birinci araĢtırma sorusu olan ―KKTC‘de okul öncesi eğitimi alan 60-72 aylık dönemdeki çocukların sınıflarında sıklıkla okunan resimli çocuk

Bu çal ış mam ı zla elde etti ğ imiz sonuçta (11. 3) Ergenlik ya şı ile iskelik endisi korelasiyon, Her üç m ı ntakada.

We used rat renal tubular (NRK-52E) cells, transformed cells with HO-1 overexpression or knockdown, and an adenovirus carrying the HO-1 gene (Adv-HO-1) as gene therapy

Olumlu fark yanıtını verenlere bu farkların neler olduğunu sorduğu- muzda şimdiki gençlerin daha serbest, rahat, girişken olduğu seçeneği (% 14.3) ilk sırayı,

Kız kavramına yer verdiği şiirlerine Küçük Kızın Türküsü, Yalnız Kız, Küçük Kızlarla İhtiyar Sığınlar, Deli Kızın Türküsü gibi başlıklar vererek

 It is thought that the validity and reliability of student selection exams for the science and arts centers should be improved. If necessary, the duration of the exam will