• Sonuç bulunamadı

Türk ceza kanunu'nda tanımlanan yaralanma suçlarına istinaden çıkarılan kılavuza göre başvurduğu sağlık kuruluşunda kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilip, katirapor verilmesi için adli tıp polikliniği'negönderilen olguların 1 yıllık maliyet ana

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk ceza kanunu'nda tanımlanan yaralanma suçlarına istinaden çıkarılan kılavuza göre başvurduğu sağlık kuruluşunda kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilip, katirapor verilmesi için adli tıp polikliniği'negönderilen olguların 1 yıllık maliyet ana"

Copied!
121
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TC.

ZONGULDAK BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ADLİ TIP ANABİLİM DALI

TÜRK CEZA KANUNU’NDA TANIMLANAN YARALANMA

SUÇLARINA İSTİNADEN ÇIKARILAN KILAVUZA GÖRE

BAŞVURDUĞU SAĞLIK KURULUŞUNDA KATİ RAPOR

VERİLEBİLECEKKEN GEÇİCİ RAPOR VERİLİP, KATİ

RAPOR VERİLMESİ İÇİN ADLİ TIP POLİKLİNİĞİ’NE

GÖNDERİLEN OLGULARIN 1 YILLIK MALİYET ANALİZİ

DR. MESUT YAPAR TIPTA UZMANLIK TEZİ

TEZ DANIŞMANI PROF.DR. RIZA YILMAZ

ZONGULDAK 2019

(2)

iii

ÖNSÖZ

Adli Tıp asistanlığım süresince ilgi ve desteğini esirgemeyen, adli tıbbın temel dinamiklerini öğrenmemde yoğun emeği bulunan, Anabilim Dalı başkanımız ve tez danışmanım Prof. Dr. Rıza Yılmaz’ a

Uzmanlık eğitimi boyunca birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum değerli hocamız Doç. Dr. Sadık Toprak’a ve asistan arkadaşlarıma,

Tez çalışmam süresince yardımlarını esirgemeyen Aile Hekimliği A.D. öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Aktunç’a

Bugüne kadar yetişmemde katkısı bulunan Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nde görev yapan tüm değerli hocalarıma,

Tüm eğitim hayatım boyunca yanımda olan, desteklerini bir an olsun eksiltmeyen sevgili anneme, babama ve benimle birlikte bu süreci yaşayan sevgili eşim Hilal’e teşekkürü borç bilirim.

Dr. Mesut YAPAR Zonguldak, 2019

(3)

iv

ÖZET

Mesut Yapar, Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralanma Suçlarına İstinaden Çıkarılan Kılavuza Göre Başvurduğu Sağlık Kuruluşunda Kati Rapor Verilebilecekken Geçici Rapor Verilip, Kati Rapor Verilmesi İçin Adli Tıp Polikliniği’ne Gönderilen Olguların 1 Yıllık Maliyet Analizi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Uzmanlık Tezi, Zonguldak, 2019

Amaç: Çalışmamızda adli olgularla sıklıkla karşılaşan pratisyen/uzman acil

hekimleri veya yatırıldığı servisteki uzman hekimler tarafından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Düzenlenecek Adli Raporlar İçin Kılavuz’a göre kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilip, sadece kati rapor almak için Adli Tıp polikliniğine başvuran olguları geriye dönük olarak tarayarak, olguların sosyodemografik özelliklerinin saptaması, hekimlerin geçici rapor kararı almasındaki etmenlerin tespit edilmesi, verilen geçici raporlardaki eksiklik ve yanlışlıkların sebeplerinin ortaya konması ve en önemlisi bu eksiklik ve yanlışlıkların devlete ve kişilere olan maliyetinin hesaplanması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp

A.D.’na 1 Ocak 2018-31 Aralık 2018 tarihleri arasında kati rapor verilmesi için gönderilen 395 olgunun Acil servislerde doldurulan genel adli muayene raporları, muayene ve tetkik sonuçları ile eğer yatırıldıysa yatırıldığı servisteki tüm muayene ve tetkik sonuçları göz önüne alınarak Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Kılavuzu rehberliğinde değerlendirildi. Adli olgular, ilk başvurduğu hekim tarafından kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilenler, yatırıldığı serviste veya sevk edildiği bölümdeki hekim tarafından kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilenler ve Adli Tıp polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilmesi mümkün olmayan olgular olarak 3 gruba ayrıldılar. 1. ve 2. Gruptaki olguların adli rapor için hastaneye geldiği tarihte yalnızca kati rapor için mi geldiği yoksa aynı zamanda tedavi amacıyla mı geldiği, çalışabilecek durumda olup olmadığı, çalışabilecek durumda olanların meslekleri, tüm olguların ikamet yerleri, yakınlarının refakat edip etmediği gibi sorular cevaplanarak her olgu için ortalama maliyet hesaplandı ve 1 olgunun ortalama maliyeti üzerinden Türkiye genelindeki ve Zonguldak ili ve ilçelerindeki

(4)

v

toplam maliyet hesaplanmaya çalışıldı. Ayrıca Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yetişkin acil ve çocuk acil servislerine başvuran tüm hastalar içerisindeki adli olgu oranı hastanemizin kullandığı bilgi sistemi üzerinden tespit edildi. 2204 adli olgudan rastgele örneklem metoduyla 200 olgu(150 olgu yetişkin acil, 50 olgu çocuk acil) seçildi. Bu 200 olgunun ne kadarına geçici ne kadarına kati rapor verildiği araştırıldı ve tespit edilen veriler literatür eşliğinde değerlendirildi. Hesaplama yapılırken, acil servislere başvuran her 100 vakanın 4’ünün adli olgu olduğu ve her 100 adli olgunun da 90’ına geçici rapor verildiği kabul edildi.

İstatistiksel analiz SPSS 19.0 programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: Adli Tıp Polikliniği’nde kati rapor verilen 395 olgunun 365’ine Adli Tıp

Polikliniği’ne başvurmadan önce kati rapor verilebileceği görüldü. 2018 yılında ZBEÜ yetişkin ve çocuk acil servislerine 2204 adli olgu(%3,84) başvurduğu tespit edildi. Acil servislerde 0-18 yaş grubundaki olgulara, hangi yaş grubunda olursa olsun zehirlenme olgularına, taburcu edilme dışında diğer şekillerde(sevk, yatış veya kendi isteği ile) acil servisten ayrılanlara ve basit yumuşak doku yaralanması (ekimoz, abrazyon, ödem gibi) dışındaki tüm yaralanmalarda diğer olgulara göre anlamlı derecede fazla geçici rapor verildiği anlaşıldı. Türkiye’de yılda ortalama 100 milyon kişinin acil servislere başvurduğu, acil servislere başvuran her 100 olgunun 4’ünün adli olgu olduğu, adli olguların da ortalama %90’ına geçici rapor verildiği düşünülmektedir.

Sonuç; Yapılan hesaplamalarda olguların her birinin kendisine ve devlete

maliyetinin ortalama 155,6 TL olduğu, 2018 yılında acil servislerde veya yatırıldığı serviste kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilen olguların Türkiye çapındaki toplam maliyetinin ortalama 520 milyon TL(3,337 milyon kişi x 155,6 TL), Zonguldak ili ve ilçelerinde ise ortalama 3.8 milyon TL olduğu anlaşılmıştır. Bu yüksek maliyetlerin düşürülmesi için acil servisteki tedavisi sonrası taburcu edilen adli olgulara acil servisteki hekim tarafından, herhangi bir servise yatırılan veya sevk edilen adli olgulara eğer ilk olarak başvurduğu acil serviste geçici rapor verildiyse, sevk edildiği yerdeki veya yatırılan servisteki hekim tarafından, olgu taburcu edilirken kati raporları verilmelidir. Ayrıca Tıp Fakültelerinde adli tıp eğitimine verilen önem artırılmalı, özellikle mezuniyet öncesi intörnlük döneminde uygulamalı adli rapor yazımı eğitimleri yapılmalıdır. Ayrıca sahada çalışan acil hekimlerine ve

(5)

vi

diğer uzman hekimlere de çalıştıkları kurumlarda belirli aralıklarla uygulamalı adli rapor eğitimi verilmesinin adli rapor yazımında yapılan hataları azaltacağını düşünüyoruz.

Anahtar kelimeler: Adli Bilimler, Adli Tıp, Adli Rapor, Adli Olgu, Geçici Rapor,

(6)

vii

ABSTRACT

Mesut Yapar, According to the Guideline which has published with regard to Injury Criminals which are expressed in Turkish Penal Law, 1-Year Cost Analysis of Cases that are sent to Forensic Medicine Outpatient Clinic for Submission of the Final Report, Submitting a Temporary Report instead of being able to be Submitted a Final Report in the Medical Organization that is applied, Zonguldak Bülent Ecevit University, Faculty of Medicine, Forensic Medicine Specialization Thesis, Zonguldak, 2019.

Aim; In our study, it is aimed to determine the sociodemographic characteristics of

the cases, to determine the factors of the physicians’ decisions on a temporary report, to reveal the reasons of deficiencies and mistakes in the submitted temporary reports, and – the most important- to calculate the cost of these deficiencies and mistakes for the government and people by scanning backdate the cases applied to Forensic Medicine Outpatient Clinic to take only the final report, submitting a temporary report instead of being able to be submitted a final report according to the Guideline for Forensic Reports that will organize within the frame of Turkish Penal Law no.5237 by the practitioner or specialist emergency physicians who are frequently encountered forensic cases or by the specialist physicians who decide to hospitalize a patient.

Material and Method: It was evaluated that the general forensic examination

reports, which are filled in the emergency services, of 395 cases that are sent to Zonguldak Bülent Ecevit University, Faculty of Medicine, Department of Forensic Medicine between the 1st January in 2018 and the 31st December in 2018 for submitted a final report under the guidance of the Guideline of Evaluations the Injury Criminals which are expressed in Turkish Penal Law in terms of Forensics, having regard to the results of the examinations and investigations and –if patients were hospitalized- the results of all the examinations and investigations in the department they were hospitalized. Forensic cases were divided into 3 groups as ones that were submitted a temporary report instead of being able to be submitted a final report by the physician who was applied for the first time, ones that were submitted a temporary report instead of being able to be submitted a final report by the physician who is in a department that the patient was hospitalized or in a section the patient

(7)

viii

was sent, and ones that cannot be possible to be submitted a final report if that one doesn’t arrive the Forensic Medicine Outpatient Clinic. It was calculated the average cost for each cases by answering some questions such as the cases in the 1st and 2nd group whether they arrive only for a final report or for also the aim of treatment in the date of arriving the hospital for a forensic report, whether they are able to work or not, occupations of those who are able to, residences of all the cases, whether their relatives accompany them, and it was tried to be calculated the total cost for Turkey in general and the city Zonguldak and its towns on the basis of one case’s average cost. In addition, the rate of forensic cases in all patients admitted to the adult emergency and paediatric emergency departments of Zonguldak Bülent Ecevit University Medical Faculty was determined through the information system used by our hospital. 200 patients (150 patients with adult emergency, 50 patients with paediatric emergency) were selected from 2204 forensic cases by using random sampling method. To what extent those 200 cases were submitted a temporary report and to what extent they were submitted a final report were investigated and the determined data were evaluated in the light of the literature. In the calculation, it was accepted that 4 out of every 100 cases that applied to emergency departments were forensic cases and 90 of every 100 forensic cases were submitted a temporary report. Statistical analysis was performed using SPSS 19.0 software.

Findings: It was seemed that 365 out of 395 cases that were submitted final reports

in the Forensic Medicine Outpatient Clinic were able to be submitted a final report before applying to the Forensic Medicine Outpatient Clinic. It was determined that 2204 forensic cases (3.84%) applied to Zonguldak Bülent Ecevit University adult and paediatric emergency services in 2018. It was found out that cases in the group of 0-18 ages, poisoning cases in any age groups, ones who leave from the emergency service for some reasons (referring, hospitalizing, or voluntarily) except for being discharged and all injuring except for simple soft tissue injuries (ecchymosis, abrasion, oedema) were submitted temporary reports significantly more than other cases. It has been thought that on average 100 million people apply to emergency services in a year in Turkey, 4 out of every 100 cases applied to emergency services are forensic cases, on average 90 percent of the forensic cases was submitted temporary reports.

(8)

ix

Results: It was found out that the cost of each of the cases themselves and of the government is 155.6 Turkish Liras in average in the calculations made, the total cost of the cases that are submitted temporary reports instead of being able to be submitted final reports in the departments they are hospitalized or in emergency services in Turkey in the year of 2018 is 520 Million Turkish Liras in average( 3.337 million people x 155.6 Turkish Liras) , and it is 3.8 Turkish Liras in average in Zonguldak and its towns. The cases' final reports must be submitted to the forensic cases that are discharged after their treatments in the emergency service by the physician in that emergency service, to the forensic cases that are hospitalized in any department or sent – if they were submitted a temporary report in the first emergency service applied – by the physician who works in the department where the cases are sent or hospitalized when they discharge. Also the importance given to forensic medicine education in medical faculties should be increased, practical forensic report writing trainings should be performed especially in pre-graduation internship period. In addition, we think that performing practical forensic report training periodically to the emergency physicians working in the field and other specialist physicians at certain intervals will decrease the mistakes made in forensic report writing.

Keywords: Forensic Sciences, Forensic Medicine, Forensic Report, Forensic Case,

Temporary Report, Final Report, Simple Medical Response, Life Hazard, Cost Analysis.

(9)

x İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ ... iii ÖZET... iv ABSTRACT ... vii İÇİNDEKİLER ... x

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ... xii

TABLO DİZİNİ ... xiii ŞEKİL DİZİNİ ... xiv GRAFİK DİZİNİ ... xv 1. GİRİŞ VE AMAÇ ... 1 2. GENEL BİLGİLER ... 3 2.1. Adli Tıp ... 3

2.2. Adli Tıbbın Türkiyede’ki Yapılanması ... 3

2.2.1. Adli Tıp Kurumu ... 4

2.2.2. Adli tıp grup başkanlıkları/şube müdürlükleri ... 5

2.2.3.Üniversitelerin adli tıp anabilim dalları ... 6

2.3. Adli Olgu ... 6

2.4. Adli Olgularda Hekim Sorumluluğu ... 7

2.4.1. Adli olguları belirleme ve ihbar etme sorumluluğu………7

2.4.2. Bilirkişilik ve adli rapor hazırlama sorumluluğu………8

2.5. Adli Rapor ... 8

2.6. Adli Rapor Türleri……….8

2.6.1. Kullanım amaçlarına göre adli raporlar………..9

2.6.2.Sonuçlarına göre adli raporlar……….9

2.7.Adli Rapor Hazırlanması Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar………..16

2.8.Adli Rapor Düzenlenirken Dikkat Edilecek Hususlar………..17

2.9.Türk Ceza Kanunu’nun Yaralanma Suçlarını İlgilendiren Maddeleri………..19

2.10.Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Kılavuzu ... 20

2.11.Maliyet Analizi... 26

2.11.1.Türkiye istatistik kurumu kazanç sorgulama bilgi ekranı………....27

2.11.2.Asgari ücret………..27

2.11.3.Asgari geçim indirimi(AGİ)………28

2.11.4.Asgari geçim indirimsiz (AGİSİZ)asgari ücret………28

2.11.5.Kamu sağlık hizmetleri satış tarifesi usul ve esasları………..29

2.11.6.Adli tıp kurumu'nca yapılan iş ve hizmetlere ait fiyat listesi…………..30

3. GEREÇ VE YÖNTEM………...31

3.1. Adli Tıp Polikliniğine Gelmeden Önce Kati Rapor Verilebilecekken Geçici Rapor Verilip Sadece Kati Rapor Almak Amacıyla Adli Tıpa Başvuran Olguların Tespiti……….31

(10)

xi

3.2. Bir Olgu İçin Ortalama Maliyet Hesabının Yapılması………32

3.2.1.Kişilere yansıyan maliyetin hesaplanması……….34

3.2.2.Devlete yansıyan maliyetin hesaplanması……….35

3.2.3.Örnek olgularda maliyet hesabı……….37

3.3. Türkiye Genelindeki Maliyet Hesabı……….39

3.4. Hekimlerin Yazdıkları Raporlarda Geçici veya Kati Rapor Kararlarını Etkileyen Sebeplerin Tespit Edilmeye Çalışılması……….39

4. BULGULAR………...41

5. TARTIŞMA………72

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 97

7. KAYNAKLAR ... 99

8. EKLER ... 106

(11)

xii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

A.D. Anabilim Dalı

AGİ Asgari Geçim İndirimi AIS Abbreviated Injury Scale ATK Adli Tıp Kurumu

BTM Basit Tıbbi Müdahale

DSM Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders HbCO Karboksihemoglobin

HT Hayati Tehlike

ISCO Uluslararası Meslek Sınıflaması KDZ. Karadeniz

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi TCK Türk Ceza Kanunu

TL Türk Lirası

TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu

(12)

xiii

TABLO DİZİNİ

Tablo Sayfa

Tablo 1: Adli olguların yaş grupları ve cinsiyete göre dağılımı ... 41

Tablo 2: Adli Olguların Olayın türüne göre dağılımı ... 42

Tablo 3: Adli nitelikli olguların yaralanan vücut bölgelerine göre dağılımı ... 43

Tablo 4: Adli Olguların kati rapor için gönderildiği uzmanlık dalları ... 44

Tablo 5: 200 kişilik örneklem grubunda olguların olayın türüne göre dağılımı ... 54

Tablo 6: 200 kişilik örneklem grubunda olay türünün cinsiyete göre dağılımı ... 55

Tablo 7: 200 kişilik örneklem grubunda Adli Olguların Yaş grubu ve cinsiyete göre dağılımı ... 55

Tablo 8: 200 kişilik örneklem grubunda adli olguların yaralanan vücut bölgelerine göre dağılımı ... 56

Tablo 9: 200 kişilik örneklem grubundaki adli olguların Acil Servislerde verilen rapor sonuçları ile tıbbi belgeleri incelenerek belirlenen doğru rapor sonuçların hayati tehlike açısından uyumluluğu ... 61

Tablo 10: 200 kişilik örneklem grubunda yaralanma bölgesine göre acil servislerde verilen rapor sonuçlarının dağılımı ... 64

Tablo 11: 200 kişilik örneklem grubunda yaş gruplarına göre acil servislerde verilen raporların sonuçlarının dağılımı………..65

(13)

xiv

ŞEKİL DİZİNİ

Şekil Sayfa

Şekil 1:Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği genel adli muayene raporu sayfa 1 ... 11 Şekil 2: Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği genel adli muayene raporu sayfa 2………....12 Şekil 3: Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği genel adli muayene raporu sayfa 3………....13 Şekil 4: Genel Adli Muayene Formu vücut diyagramı(kadınlar için)………....14 Şekil 5: Genel Adli Muayene Formu vücut diyagramı(erkekler için)………....15 Şekil 6: Geçici rapor verilip kati rapor alması için Adli Tıp Polikliniğine gönderilen

20 olguyu gönderen bir Devlet Hastanesinde kullanılan Adli Rapor Formu örneği…...79 Şekil 7: Adli raporlarda kullanılan BTM ile giderilebilir/ BTM ile giderilemez/

Hayati tehlikesi yok ifadelerinin gösterimi………....86 Şekil 8: Adli raporlarda kullanılan BTM ile giderilebilir/ BTM ile giderilemez/

(14)

xv

GRAFİK DİZİNİ

Grafik Sayfa

Grafik 1: Adli olguların cinsiyete ve yaş gruplarına göre oranları……….42 Grafik 2: Adli olguların Adli Rapor için gönderen makama göre dağılımı………....43 Grafik 3: Adli olguların başvurdukları hastane ve takip sonuçları………...45 Grafik 4: Adli Olguların Adli Tıp Polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilip

verilememesine göre dağılımı………...46 Grafik 5: İlk gören hekim tarafından kati rapor verilmesi için herhangi bir eksiklik

olmayan olguların(1.grup) acilden ayrılış biçimine göre dağılımı….…...47 Grafik 6: Adli Tıp polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilmesi mümkün

olmayan olguların Kati rapor verilememe sebeplerine göre dağılımı……...48 Grafik 7: Adli Tıp polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilemeyen olguların

yaralanma türüne ve kati rapor verilememe sebebine göre dağılımı………..48 Grafik 8: Sadece kati rapor almak maksadıyla hastaneye gelen olguların çalışıp

çalışamama durumları ve gelir kaybı olup olmadığı………...49 Grafik 9: Sadece kati rapor almak maksadıyla hastaneye gelen olguların refakatçi

eşlik edip etmeme durumları...50 Grafik 10: Adli Tıp Polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilebilecekken geçici

rapor verilen olguların ikamet yerleri………...51 Grafik 11: Adli Tıp Polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilebilecekken geçici

rapor verilen olguların toplam maliyeti………..52 Grafik 12: Adli Tıp Polikliniğine gelmeden önce kati rapor verilebilecekken geçici

rapor verilen olguların maliyetinin devlete ve kişilere dağılımı...52 Grafik 13: 200 kişilik örneklem grubunda olguların yaralanan vücut bölgelerine göre

geçici veya kati rapor dağılımı...56 Grafik 14: 200 kişilik örneklem grubunda yaralanmanın niteliğine göre geçici ve

kati rapor dağılımı………..57 Grafik 15: 200 kişilik örneklemde yaş grubuna göre geçici ve kati raporların

dağılımı………...58 Grafik 16: 200 kişilik örneklem grubundaki olgularda konsültasyon istenip

(15)

xvi

Grafik 17: 200 kişilik örneklem grubundaki adli olgularda prognoza(acil servisten ayrılış biçimine) göre geçici ve kati raporların dağılımı……...59 Grafik 18: 200 kişilik örneklem grubundaki adli olgularda yaralanma türüne göre

geçici veya kati rapor dağılımı…………...60 Grafik 19: 200 kişilik örneklem grubundaki adli olgularda hekimlerin verdikleri

rapordaki sonuç ifadesine göre geçici veya kati rapor dağılımı………..60 Grafik 20: 200 kişilik örneklem grubundaki olguların alkol kullanımı ve yaş

gruplarına göre dağılımı……….62 Grafik 21: 200 kişilik örneklem grubundaki olguların alkol kullanımı ile olay türü

arasındaki ilişki………...63 Grafik 22: 200 kişilik örneklem grubunda yaralanan bölgesinin acil servislerde

verilen rapor sonuçlarına etkisi………...……64 Grafik 23. 200 kişilik örneklem grubunda yaş gruplarına göre acil servislerde

verilen raporların sonuçlarının dağılımı……….66 Grafik 24. 200 kişilik örneklem grubunda yaralanma türü ile rapor sonucu arasında

ilişki………...67 Grafik 25. 200 kişilik örneklem grubunda yaralanma niteliğine göre acil servislerde

verilen rapor sonuçlarının dağılımı………...68 Grafik 26. 200 kişilik örneklem grubundaki adli olgularda konsültasyon istenip

istenmemesine göre acil servislerde verilen rapor sonuçlarının dağılımı…..69 Grafik 27. 200 kişilik örneklem grubunda olguların prognozuna göre acil servislerde verilen rapor sonuçlarının dağılımı……….70

(16)

1

GİRİŞ VE AMAÇ

Kendisinde mevcut hastalık dışında başka kişi veya kişilerin kasıt, ihmal, tedbirsizlik veya dikkatsizliği sebebiyle yani kısaca bir suç şüphesi neticesinde hastaneye başvurduğu düşünülen olgular adli olgu olarak adlandırılır (1-3).

Türk Ceza Kanunu’nun 280. maddesine göre hekimler karşılaştıkları adli olgular hakkında adli rapor düzenlemekle yükümlüdür (4). Bu nedenle tabipler, adli vaka olarak değerlendirilebilecek yaralanma ve benzeri durumları, adli makamlara bildirmek durumundadır (5-7).

Adli raporlar geçici rapor veya kati rapor olarak düzenlenebilir. Aslında yasal anlamda geçici rapor diye bir rapor türü yoktur. Ancak raporun yazıldığı anda tanının konulamamış olması, adli olgunun değerlendirilmesi için süreç isteyen tetkiklere ihtiyaç duyulması, hekimin çalıştığı kurumun olanaklarının adli olgunun değerlendirilmesi için yeterli olmaması, ek radyolojik, biyokimyasal vb. inceleme yöntemlerine gereksinim duyulması, başka bir uzmanlık alanından görüş alınmasına gerek duyulması, adli olgunun anlattığı anamnez ile hekimin muayene bulguları arasında fark olması durumlarında geçici rapor verilebilmektedir (8).

Adli olgular hakkında yukarıda saydığımız geçici rapor verilme gerekçeleri ortadan kalkmışsa yani bir diğer ifadeyle muayene ve tanı süreci tamamlanmışsa kati rapor verilmesi gerekmektedir. Ancak bazen hekimler hukuki süreçlerden çekinmeleri, adli raporlar konusundaki bilgi ve deneyim eksikliği gibi nedenlerle de kati rapor vermekten imtina edebilmektedirler.

Hekimler kati rapor vermeleri gereken olgulara geçici rapor verdiklerinde, kendilerine geçici rapor verilen olgular sadece rapor almak amacıyla tekrar hastanelere başvurmakta ve bu nedenle hem kendileri işlerinden geri kalmakta hem de hekimlerin iş yükünü artırmaktadırlar. Ayrıca bu durum adli soruşturma ve kovuşturma sürecinin gereksiz yere uzamasına sebep olmaktadır (9).

Adaletin gecikmeksizin doğru şekilde tecellisi, objektif kriterlere dayanan eksiksiz olarak düzenlenmiş adli raporlar sayesinde mümkündür (10). Adli raporların doğru şekilde düzenlenmesinde yol gösterici olması amacıyla 2005 yılında, yeni bir rehber niteliğinde olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Düzenlenecek Adli Raporlar İçin Kılavuz yayınlanmış ve 2013 yılında da revize edilmiştir (11).

(17)

2

Bu çalışmanın amacı adli olgularla ilk olarak karşılaşan pratisyen/uzman acil hekimler veya yatırıldığı servisteki uzman hekimler tarafından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Çerçevesinde Düzenlenecek Adli Raporlar İçin Kılavuz’a göre kati rapor verilebilecekken geçici rapor verilip, sadece rapor almak için Adli Tıp polikliniğine başvuran olguları geriye dönük olarak tarayarak, olguların sosyodemografik özelliklerini saptamak, verilen geçici raporlardaki eksiklik ve yanlışlıkların sebeplerini ortaya koymak ve en önemlisi bu eksiklik ve yanlışlıkların devlete ve kişilere olan maliyetini yaklaşık olarak hesaplamaktır.

(18)

3

2. GENEL BİLGİLER

Bu bölümde Adli Tıp, Adli Tıbbın Türkiye’deki Yapılanması, Adli Olgu, Adli Olgularda Hekim Sorumluluğu, Adli rapor, Adli Rapor Türleri, Adli Rapor Düzenlenirken Dikkat Edilecek Hususlar, Türk Ceza Kanunu’nun Yaralanma Suçlarını ilgilendiren maddeleri, Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Kılavuzu, Maliyet Analizi alt başlıklarında genel bilgiler verilecektir.

2.1.Adli Tıp

Kısaca tıbbi bilgilerin hukuka uygulanmasını konu edinen ve bu doğrultuda hekimlerin yasal yükümlülüklerini inceleyen bir alan olarak tanımlanabilir. Adli tıp uzmanları, ilgili konu hakkında adli makamlara belge ve bulgular ışığında yazılı ya da sözlü olarak rapor düzenleyerek adli sürece katkıda bulunmaktadırlar (12).

2.2.Adli Tıbbın Türkiye’deki Yapılanması

Selçuklular ve Osmanlılar döneminde tıbbı ilgilendiren hukuksal metinlere rastlansa da Adli tıp gerçek anlamda, Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde Mektebi Tıbbiye-i Şahane’nin kurulmasıyla birlikte başlamıştır. Viyana’dan getirilen Dr. Charles Ambroise Bernard, Adli Tıp derslerini ilk kez 1841’de “Tıbb-i Kanuni” adı ile vermeye başlamıştır. 1857 yılında Sultan Abdülmecit’in fermanı ile Meclis-i Umur-ı Tıbbiye’ye bağlı “Tıbbi ve Adli Komisyon”un kurulmasıyla ülkemizdeki adli tıp teşkilatının ilk adımı atılmıştır (1). Cumhuriyet döneminden itibaren ise Türkiye’de adli tıp uygulamaları genel olarak, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı (ATK) ile 9 ildeki Adlî Tıp grup başkanlıkları, 72 ildeki şube müdürlükleri ve Tıp Fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dallarında yürütülmektedir. Adlî Tıp Kurumu’na bağlı grup başkanlıkları, bulundukları ildeki Adli Tıp Şube Müdürlüklerini de

(19)

4

bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca son dönemde Sağlık Bakanlığı içerisinde de adli tıp uzmanı kadroları açıldığı görülmektedir (13).

2.2.1.Adli tıp kurumu

1879’da yürürlüğe giren Usulü Muhakematı Cezaiye Kanunu (Ceza Muhakemeleri Kanunu) ile Polis Müdürlüğü’ne bağlı Zabıta Tababet-i Adliye Şubesi kurularak, başına Dr. Ali Rüştü Paşa getirilmiştir. Bu birim bugünkü Adli Tıp Kurumu’nun öncüsü kabul edilebilir. 1917 yılında 225 sayılı kanunla mevcut adli tıp teşkilatı Sağlık Bakanlığı’ndan ayrılarak Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Müessesesi olarak kurulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açılışından altı ay sonra, 11 Ekim 1920’de 38 Sayılı Tababet-i Adliye Kanunu’nu kabul etmiştir. 1953 yılında 6119 sayılı kanun çıkmış ve bu kanunla “Tıbb-i Adli” ismi “Adli Tıp” şeklinde değiştirilmiş, üniversite bulunan şehirlerde adli tıp enstitüleri ile sinir ve ruh hastalıkları klinikleri adli tıpla ilgili konularda resmi bilirkişi kılınmıştır (1). Bugün Adli Tıp Kurumu merkez ve taşra örgütlenmesi olarak iki yapıdan oluşmaktadır. Merkez yapılanmayı İstanbul’da yer alan “Adli Tıp İhtisas Daireleri” ve “Adli Tıp İhtisas Kurulları” oluşturmaktadır. Adli Tıp Kurumunda Morg, Gözlem, Kimyasal Tahlil, Biyoloji, Fizik İncelemeleri Trafik ve Adli Bilişim İhtisas Dairelerinden oluşan yedi ihtisas dairesi, yargılama makamlarının doğrudan başvurusu üzerine resmi bilirkişi olarak inceleme ve araştırma yapmaktadır. ATK’da görev alanları yasa ile belirlenen sekiz ihtisas kurulu bulunmaktadır. İhtisas kurulları, mahkemelere doğrudan bilirkişi olarak hizmet vermek yerine, mahkemelerce kanaat verici nitelikte görülmeyen bilirkişi raporlarındaki çelişkileri gidermekle yükümlüdür (13). İkinci Adli Tıp İhtisas Kurulu, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar ile işkence ve eziyet suçlarına ilişkin fiillerde travmatik yaralanmalara bağlı kişilerin sağlık durumlarında meydana gelen değişikliklerle ilgili rapor düzenler (14). Mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek, Adlî tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı eğitimini tıpta uzmanlık mevzuatına uygun olarak vermek, Adlî tıp ve adlî bilimler alanlarında çalışmaları yürütmek üzere seminer, sempozyum, konferans ve

(20)

5

benzeri etkinlikler düzenlemek, bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak ve ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları adlî tıpla ilgili eğitim programlarının yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olmak, Adlî tıp hizmetlerinin görülmesi sırasında yapılması zorunlu sağlık hizmetlerini vermek de Adli Tıp Kurumu’nun diğer görevlerinden bazılarıdır (15).

2.2.2.Adli tıp grup başkanlıkları/şube müdürlükleri

Adli Tıp Grup Başkanlıkları ve Şube Müdürlükleri, Adli Tıp Kurumu yapılanmasının taşra teşkilatı kısmını oluştururlar. Adlî Tıp Kurumu grup başkanlıkları 9 ilde(Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, İzmir, Malatya, Trabzon) kurulmuştur. Adlî Tıp Kurumu Grup Başkanlığı, adlî tıp uzmanı bir Başkan ile buna bağlı bürodan oluşur. Adlî Tıp Kurumu grup başkanlıklarının görev, çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir. Adlî Tıp Kurumu grup başkanı, grup başkanlığındaki tüm görevlilerin özlük hakları itibarıyla ve bütçe ile verilmiş harcama kalemleri sarfiyatından itâ amirliği görevini de yapar. Adli Tıp Grup Başkanlığı, bulunduğu ildeki Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nü de bünyesinde barındırır ve Adli Tıp Şube Müdürlükleri’nin görevlerini yapmakla yükümlüdür (16).

Adli Tıp Kurumu şube müdürlükleri; Adli Tıp Kurumu Kanununun 1 inci maddesi gereğince Adalet Bakanlığınca ağır ceza mahkemesi bulunan yerlerde kurulur. Ancak, ağır ceza mahkemesi bulunmayan ilçelerde de coğrafi durum ve iş yoğunluğu da göz önünde tutularak, adli tıp şube müdürlükleri kurulabilir. Adli Tıp Kurumu şube müdürlükleri, iş hacmine göre bir veya birden fazla adli tıp uzmanı ve diğer personelden oluşur. Adli Tıp Kurumu şube müdürlüğünde görevli personel, Adalet Bakanlığınca görev sınırları belirlenen yerlerde bulunan mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklar tarafından adli tıpla ilgili olmak üzere gerekli görülecek otopsi, muayene ve keşifleri, gerekirse olay yerine de gitmek suretiyle yaparak bu hususta rapor vermek ve yapılan davet üzerine sözlü görüşlerini bildirmekle yükümlüdür (17).

(21)

6

2.2.3.Üniversitelerin Adli Tıp anabilim dalları

İlk olarak 1909 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki adli tıp birimi oluşturulmuştur. Sonra sırası ile 1946 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 1959 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde adli tıp birimleri kurulmuş; bunu diğer kurulan tıp fakültelerinin adli tıp anabilim dalları izlemiştir (1). Adli tıp anabilim dalları Yüksek Öğretim Kurumu yasasına göre eğitim, öğretim ve bilimsel araştırma yapan birimlerdir. Türkiye’de halen 50 den fazla üniversitede adli tıp anabilim dalı bulunmaktadır.

Üniversitelerdeki Adli Tıp Anabilim Dallarının görevleri olarak, Mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklar ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adlî tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek, otopsi, muayene ve keşifleri, gerekirse olay yerine de gitmek suretiyle yaparak bu hususta rapor vermek, Adlî tıp uzmanlığı eğitimini tıpta uzmanlık mevzuatına uygun olarak vermek, Tıp Fakültesi öğrencilerine Adli Tıp eğitimi vermek, Adlî tıp ve adlî bilimler alanlarında çalışmaları yürütmek üzere seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek, bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak ve ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları adlî tıpla ilgili eğitim programlarının yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olmak sayılabilir.

2.3.Adli Olgu

Kendisinde mevcut hastalık dışında başka kişi veya kişilerin kasıt, ihmal, tedbirsizlik veya dikkatsizliği sebebiyle yani kısaca bir suç şüphesi neticesinde hastaneye başvurduğu düşünülen olgular adli olgu olarak adlandırılır (1-3). Bir diğer tanıma göre de Adli olgu; harici etkenler sonucu oluşan, kişilerin beden ve ruh sağlığının bozulmasına ya da ölümüne sebebiyet veren durumdur (18, 19).

Adli olgularla tüm hekimler karşılaşabildiği gibi acil servislerde çalışan hekimler daha sık karşılaşmaktadırlar (20-21).

Trafik kazaları, iş kazaları, düşmeler, kesici-delici-batıcı-ezici alet yaralanmaları, bütün ateşli silah ve patlayıcı madde yaralanmaları, darp,

(22)

7

intoksikasyonlar, elektrik ve yıldırım çarpmaları, yanıklar, cinsel saldırı iddiaları, çocuk ve yaşlı istismarı şüphesi, mekanik asfiksiler(tıkanma, tıkama, elle ya da iple boğulma, ası, karın-göğüs tazyiki, suda boğulma, canlı gömülme), bütün intihar girişimleri, işkence ve kötü muamele iddiaları ile bütün şüpheli ölümler (cinayet, intihar, kaza şüphesi olan olgular),hayvan ısırıkları, tırmalamaları, sokmaları, alt ve üst soyun ihmal ve suistimali gibi durumlar adli olgu kapsamında değerlendirilir (1, 3).

2.4.Adli Olgularda Hekim Sorumluluğu

Hekimlerin yaptıkları tıbbi müdahalelerde ceza sorumluluğu, hukuki sorumluluğu, tıbbi kayıt ve arşiv tutma sorumluluğu, acil olgulara müdahale sorumluluğu, sır saklama sorumluluğu gibi birçok sorumlulukları vardır. Ancak bu başlık altında çalışmamızı yakından ilgilendiren Adli Olguları Belirleme-İhbar Etme Sorumluluğu ile Bilirkişilik ve Adli Rapor Hazırlama Sorumluluğu alt başlıkları değerlendirilecektir.

2.4.1.Adli olguları belirleme ve ihbar etme sorumluluğu

Sağlık çalışanları için; 5237 sayılı TCK'nın 280. maddesine göre; “görevini yaptığı sırada suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren sağlık mesleği mensubuna bir yıla kadar hapis cezası” öngörülmektedir. Bu noktada hekime düşen görev, hastaya gerekli acil tıbbi bakımı yaparken, adli açıdan da bir değerlendirme yapmaktır. Hekim adli olgu kararını verdikten sonra vakit kaybetmeden Cumhuriyet Savcılığı’na veya kolluk güçlerine yazılı veya sonradan tutanağa geçirilmek kaydıyla sözlü olarak adli olgu bildirimini yapmakla yükümlüdür (4,22). Olayın adli olup olmadığı hususunda kesin karar adli makamlar tarafından verilir (23).

(23)

8

2.4.2. Bilirkişilik ve adli rapor hazırlama sorumluluğu

1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun çerçevesinde, adli makamlar, bilirkişilik görevi için ülkemizde hekimlik yapma yetkisi olan bütün hekimleri görevlendirebilirler (24). Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde tüm hekimler, kendisinden adli makamlarca talep edilmesi durumunda, adli olaylarda verilen görevi almak, görüş ve kanaatini açıklayan raporu ilgili mercilere ulaştırmak zorundadır. Yargı makamlarınca adli rapor talep edildiğinde, hekimlerin bu görevi reddetme hakkı yoktur. Bununla birlikte; hekim, bu süreçte sorulan sorularla ilgili diğer bir uzmanlık dalından görüş alınmasına, ek inceleme yapılmasına ihtiyaç duyduğunu raporunda belirtebilir (23,24).

2.5.Adli Rapor

Hekimlerin, mesleki çalışmaları sırasında adli olaylarda talep edilen, kişinin tıbbi durumunun tespit edilmesine yönelik soruların yanıtlarını içeren, hekim görüş ve kanaatini bildiren belgeler olarak yasa, yönetmelik ve tüzüklere uygun şekilde hazırlamak durumunda kaldıkları raporlardır (25). Resmi makamlardan talep edilmeksizin adli olgulara ilk müdahalenin yapıldığı acil servislerde de ihbar niteliğinde adli rapor düzenlenir (26).

2.6.Adli Rapor Türleri

(24)

9

2.6.1. Kullanım amaçlarına göre adli raporlar

1- Yaralama Raporları 2- Alkol Raporları 3- Cinsel Suç Raporları

4-Çocuğun, Küçüğün Cezai Sorumluluğu (Eski TCK’daki Farik ve Mümeyyizlik Raporları)

5-Fiil Ehliyeti Raporları 6-Yaş Tayini Raporları

7-Cezai Sorumluluk Raporları (Eski TCK’daki Ceza Ehliyeti Raporları) 8- Diğer Adli Raporlar

2.6.2.Sonuçlarına göre adli raporlar

1- Geçici Raporlar: Yasal anlamda böyle bir rapor türü yoktur. Ancak hekimler aşağıda saydığımız durumlarda geçici rapor düzenleyebilirler.

a- Adli olgunun anlattığı anamnez ile hekimin muayene bulguları arasında tutarsızlık var ise,

b- Adli olgunun değerlendirilmesi için tıbbi olarak hekimin eğitimi, bilgisi, yeterli olmuyor ve başka bir uzman doktor değerlendirmesine ihtiyaç duyulur ise,

c- Hekimin çalıştığı kurumun olanakları (muayene yeri, tetkik vs.)adli olgunun değerlendirilmesi için yeterli değil ise,

d- Adli olgunun değerlendirilmesi için süreç isteyen tetkiklere ihtiyaç duyuluyor ise geçici rapor düzenlemesi uygun olacaktır. Böylece gelen adli olguları daha iyi ve doğru değerlendirebilmek mümkün olur. Geçici rapor aynı zamanda yasal anlamda değerlendirme yapacak kişilere de bir fikir sağlamış olması açısından önemlidir. Her şeye rağmen hekimin geçici rapor verebilmesi için yukarıda saydığımız belli koşulların oluşması ve bu koşullara dayanarak geçici rapor hazırladığını raporunda belirtmesi gerekir.

(25)

10

2- Kati Raporlar: Geçici rapor vermek için yukarıda sıralanan nedenlerden herhangi biri yoksa ve muayene sonucunda hekimde kesin kanaat oluşmuşsa bu durumda hekim muayene ettiği adli olguya kati rapor düzenlemelidir.

3- Ek Raporlar: Genel olarak üç nedenden dolayı ek rapor düzenlenir.

a- Adli olgunun özelliğine göre değerlendirme için uzun bir süreye ihtiyaç varsa, (Duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya yitirilmesi, yüzünde sabit iz)

b- Dava sürecinde olayın boyutunu veya mahkemenin gidişatını değiştirecek nitelikte yeni tıbbi veriler ortaya çıkmış ise,

c- İlgili hâkim, savcı veya mahkemenin sorularını hekim eksik yanıtlamış ise, ilgili hakim, savcı veya mahkeme ek rapor talebinde bulunabilir.

Biz çalışmamızda yukarıda anlattığımız rapor türlerinden kullanım amaçlarına göre yaralanma raporlarını, sonuçlarına göre de geçici raporlar ve kati raporları irdeleyeceğiz. Buradan sonra verilecek genel bilgiler bu rapor türleri üzerine yoğunlaşacaktır.

26.09.2004 Tarih ve 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde -280 kapsamında, sağlık personelinin adli olguyu bildirim zorunluluğu bulunduğu hükme bağlanmıştır (4). Acil servislerde hekimler adli olgu tanısı koydukları olgulara TCK. 280. Madde gereği doğan bildirim yükümlülüğü nedeniyle sağlık bakanlığının 2005/143 sayılı genelgesi ek 2 de yer alan rapor formlarını doldurarak geçici veya kati yaralanma raporu düzenlemektedirler. Bu standart formlar sayesinde tüm sağlık kurumlarında adli rapor düzenlemesinde uygulamada birliktelik sağlanması ve hekimlerin adli rapor düzenlenmesi sırasındaki olası hata ve eksikliklerinin en aza indirilmesi amaçlanmıştır (5,22).

Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ek 2 de yer alan rapor formları içerisinde genel adli muayene raporu, psikiyatrik muayene/konsültasyon raporu ve cinsel saldırı muayene raporu örnekleri yer almaktadır. Çalışmamızla yakından ilgili olan Genel Adli Muayene Raporu örneği Şekil 1-5’te gösterilmiştir.

(26)

11

Şekil 1: Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek rapor formu sayfa 1

(27)

12

Şekil 2: Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek rapor formu sayfa 2

(28)

13

Şekil 3: Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek rapor formu sayfa 3

(29)

14

Şekil 4: Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek vücut diyagramı(kadın için)

(30)

15

Şekil 5: Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek vücut diyagramı(erkek için)

(31)

16

2.7.Adli Rapor Hazırlanması Sürecinde Karşılaşılan Sorunlar

 Adli rapor düzenlenmesi amacıyla gönderilmiş olgunun yerine bir başkasının kasıtlı olarak muayene olmasını önlemek amacıyla, kişinin kimlik belgesi bulunup bulunmadığının veya görevli bir memurun kişiye refakat edip etmediğine dikkat edilmemesi,

 Sağlık kurumlarında görev yapan hekimlerin hukuki işleyişi ve adli tıbbi kavramları yeteri düzeyde bilmemeleri dolayısıyla, adli raporların eksik ve yanlış olarak düzenlenmesi ve zamanında hazırlanmaması,

 Adli raporlarda olgunun adı - soyadı, baba adı ve doğum tarihi vb. gibi kimlik bilgilerinin ve muayene tarihi ve saati, olay türü ve tarihi, saati ile raporun kayıt sayısının belirtilmemesi,

 Kişinin genel durumunun, bilincinin, zaman ve mekân oryantasyonunun belirtilmemesi, alkollü olup olmadığının ya da uyuşturucunun etkisinde bulunup bulunmadığının belirtilmemesi,

 Kişinin vücudundaki lezyonların saptanması, lokalizasyonlarının ve özelliklerinin ayrıntılı olarak sunulmaması ile vücut diyagramlarında gösterilmemesi, gerekli tetkik ve konsültasyonlarının yapılmaması ya da yapılan incelemelerin raporda belirtilmemesi,

 Raporların okunaklı ve anlaşılabilir bir dille hazırlanmaması ve sonuç bölümünde TCK’da belirtilen hususları içermesi,

 Düzenlenen raporların hekim tarafından imzalanması ve sorumlu hekim tarafından onaylanarak görevli memura imza karşılığında teslim edilmesine özen gösterilmemesi,

 Raporların 3 nüsha olarak düzenlenmesi gerekirken tek nüsha olarak düzenlenmesi ve arşivlenmesi hususunda özen gösterilmemesi,

 Adli rapor düzenlenmesi sürecinde karşılaşılan bir başka sorun da, farklı tıp disiplinlerini ilgilendiren travma olgularında, olgunun tanı ve tedavi sürecine katılan her bir birimin ayrı ayrı rapor düzenlemesi, aynı olgu için birden fazla, genellikle de birbirleriyle çelişkili raporlar düzenlenmesi, çelişkinin olduğu durumlarda bunun giderilmesi için gereksiz yere zaman ve işgücü harcanması söz konusu olabilmektedir(28,29).

(32)

17

 Düzenlenen adli raporlarla ilgili uygulamada karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi de ilk değerlendirme aşamasında kesin rapor düzenlenip düzenlenemeyeceğine bakılmaksızın tüm olgulara “geçici rapor” olarak adlandırılan ön raporların düzenlenmesi konusunda yaşanmaktadır(30). Yapılan çalışmalarda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor istenilen olgularda da, geçici raporda muayene bulgularının eksik yazılması ve tüm verilerin Adli Tıp Kurumu’na ulaştırılmasındaki yetersizliklerden kaynaklanan problemlerin, adli rapor hazırlanması sürecini olumsuz etkileyen en sık durumlar olduğu belirtilmiştir (31-34).

2.8.Adli Rapor Düzenlenirken Dikkat Edilecek Hususlar

Sağlık Bakanlığı’nın 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı Adli tabiplik hizmetlerinin yürütülmesinde uyulacak esaslar konulu genelgesinde dikkat edilecek hususlar aşağıdaki şekilde sıralanmıştır(5).

“a)Adlî raporlar, bütünüyle muayeneyi yapan tabibin tespit ettiği objektif bulgulara, konsültasyonlar ve tetkik sonuçlarının incelenmesi ile meslekî bilgileri ışığında yapacağı değerlendirmelere dayanmalıdır ve tarafsız olmalıdır.

b) Adlî raporlar, kesinlikle resmi makamların istek yazısının altına yazılmamalı, ayrı bir rapor olarak düzenlenmelidir.

c) Raporlar el yazısı ile tanzim edilebileceği gibi, daktilo veya bilgisayar çıktısı şeklinde de olabilir. El yazısı kullanılmışsa okunaklı olmalıdır. Özellikle sonuç kısmında anlaşılır ve sade bir dil kullanılmalıdır. Kelimeler, özellikle tıbbî terimler, kısaltma yapılmadan tam olarak yazılmalıdır.

d) Adlî rapor formları eksiksiz olarak doldurulmalı; olayın öyküsü, kişiye ait özgeçmiş ve fizik muayene bulguları, muayene tarihi ile saati ve varsa yapılan konsültasyon değerlendirmeleri açıkça belirtilmelidir. Raporda, saptanan bulgulara, varsa travmatik lezyonlara ve yapılmışsa tetkik sonuçlarına ayrıntılı olarak yer verilmelidir. Adlî değerlendirmede “yaşamsal tehlike” kararı verildi ise, karara dayanak teşkil eden bulgular raporun sonuç kısmında mutlaka belirtilmelidir. Adlî makamlar tarafından sorulan sorular muhakkak cevaplanmalıdır. Sorulmamış

(33)

18

olmakla birlikte adlî soruşturmanın boyutunu etkileyebilecek durumlar da rapora yazılmalıdır.

e) Muayenesi yapılan kişinin alkollü olup olmadığı dikkate alınmalı; tabipçe gerekli görülmesi, adlî makamın veya kolluğun talebi halinde kişinin alkollü olup olmadığı usulünce tespit edilerek sonucuna raporda yer verilmelidir.

f) Raporun ilk sayfasında sağlık kuruluşunun ismi; raporun her sayfasında muayene edilen kişinin adı, soyadı ve raporu düzenleyen tabibin parafı veya imzası; raporun sonunda okunaklı olarak raporu düzenleyen tabibin adı, soyadı, diploma numarası ve imzası ile kurumun adı ve okunaklı olarak kurum mührü bulunmalıdır.

g) Adlî kanıt niteliği taşıyan tetkik sonuçları ve grafilerin aslı, muayene edilen kişinin kendisine verilmemeli ve ilgili mevzuatta belirtilen süreyle arşivde saklanmalıdır. Bu materyallerin, özellikle grafilerin üzerinde muayene edilenin adı, soyadı ve kayıt numarası silinmeyecek ve değiştirilmeyecek şekilde yer almalıdır.

h) Adlî vaka bir başka sağlık kuruluşundan sevk edilerek gelmişse, gönderen kuruluşça düzenlenen geçici rapor incelenmeli; ancak, sevk edilen kurumca yapılan işlemler ve değerlendirmeler geçici rapor üzerinde değil ayrı bir rapor olarak tanzim edilmelidir.

ı) Tespit edilen bulgular ışığında mümkünse kesin rapor düzenlenmesi yoluna gidilmelidir. Ancak, mevcut muayene ve laboratuvar bulguları kişi hakkında kesin rapor düzenlemek için yeterli değilse, ayrıntılı geçici rapor/durumu bildirir rapor düzenlenerek muayenesi ve kesin rapor düzenlenmesi için hastanın bir üst sağlık kuruluşuna sevki yapılmalıdır. Vakanın sevk edilmesi durumunda, düzenlenen geçici raporun bir nüshasının sağlık kuruluşunda saklanması ihmal edilmemelidir.

i) Düzenlenen raporlar adlî rapor kayıt defterine, raporun sonuç kısmındaki değerlendirmeler yer alacak şekilde kaydedilmelidir.

j)TCK’da Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adlî Tıp Açısından Değerlendirilmesi ve Adlî Rapor Tanzimi İçin Rehber’e göre Yaralanmanın basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu/olmadığına ve yaşamı tehlikeye sokan bir durum olup olmadığına mutlaka yer verilmelidir. Ayrıca, saptanmışsa yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış diğer halleri ayrı ayrı belirtilmelidir. Yine aynı şekilde, kemik kırığı saptanmışsa tanımlanacak ve hayatî

(34)

19

fonksiyonlara etkisi belirtilecek; birden fazla kırık varsa skorlama yapılarak ağırlığı hesaplanmalıdır.”

2.9.Türk Ceza Kanunu’nun Yaralanma Suçlarını İlgilendiren Maddeleri

“Kasten yaralama (Madde 86)

1- Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2- Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” Denmektedir (35).

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (Madde 87)

1- Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde üç yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan az olamaz.

2- Kasten yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza,

(35)

20

birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olamaz.

3- Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

4- Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hâllerde sekiz yıldan on iki yıla kadar, ikinci fıkrasına giren hâllerde ise on iki yıldan on altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” denmektedir (36).

2.10.Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Kılavuzu

Türk Ceza Kanunu’nun yaralanma ile ilgili kanun maddelerinde geçen Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralanma, vücuduna acı veren/sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan yaralanma ve yaşamı tehlikeye sokan bir duruma yol açan yaralanma ifadeleri hekimler tarafından kişisel değerlendirme farklılıkları yaratabilecek durumlar olarak görülmektedir (28).

Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Adli Tıp Derneği öncülüğünde hekimlerin doğru ve eksiksiz şekilde adli rapor düzenlemeleri amaçlanarak 2005 yılında yayınlanan bu kılavuz, 2013 yılında revize edilmiştir.

Başkasının Vücuduna Acı Veren/Sağlığının ya da Algılama Yeteneğinin Bozulmasına Neden Olan Yaralanma: TCK’nın 86. maddesinin 1. fıkrasında yer

almakta olup ceza olarak yaralama suçunun temel haline tekabül eden orta derece yaralanma grubunu tanımlar. “Kişinin sağlığını ya da algılama yeteneğini bozacak derecedeki yaralanma” tanımı, travmanın ruhsal etkilerini de kapsamaktadır.

(36)

21

Basit Tıbbi Müdahale ile Giderilebilecek Ölçüde Hafif Yaralanma:

TCK’nın 86. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen bu terim, hafifletilmiş ceza uygulanması öngörülen ve en hafif yaralanma grubunu ifade etmek için kullanılmıştır.

Yaşamı Tehlikeye Sokan Bir Duruma Yol Açan Yaralanma: TCK’nın 87.

maddesinin 1. fıkrasında yer alan bu tanım, 1 kat arttırılmış ceza uygulanması öngörülen yaralanma gurubunu ifade eder. Bunun için kişinin mutlak suretle yaşamsal tehlikeye maruz kalması ancak gerek kendi vücut direnci gerekse tıbbi yardımla kurtulması gerekir. Ölüm olması gerekmez ve kişinin sonradan iyileşmesi de bu durumu değiştirmez (28).

Türk Ceza Kanunu’nun Yaralanma Suçlarını ilgilendiren maddelerine karşılık gelen yaralanma örnekleri söz konusu kılavuzda aşağıda yazıldığı gibi verilmiştir (11).

“Hayati tehlikeye sebep olan yaralanmalar;

• Kafatası kırıkları (Lefort 3 ve orbita tavan kırığı gibi kafatasını oluşturan kemikleri de içerir)

• İlk üç servikal vertebra kırığı

• Kafa içi kanama, kontüzyon, laserasyon

• Klinik bulgu veren beyin ödemi ve başlangıç Glasgow Koma Skoru’nun 8 ve altında olduğu bilinç kapalılığı

• İç organ yaralanmaları • Büyük damar yaralanmaları

• Büyük damar veya iç organ yaralanması olmasa bile % 20’denfazla kan kaybına işaret eden klinik tabloya yol açan yaygın ekimoz, hematom ve laserasyonlar

• Medulla spinalis lezyonu

• İç organ lezyonu olmasa dahi göğüs ve batın boşluğuna penetre yaralanmalar • 2. derece yanık (% 20’den fazla)

• 3. derece yanıklar (% 10’dan fazla) • Kuduz hayvan ısırığı

(37)

22

• Elektrik çarpması (giriş ve/veya çıkış lezyonu bulunması veyavücuttan elektrik akımının geçtiğini gösteren klinik bulguların varlığı)

• Ağır klinik tabloya yol açan zehirlenmeler • Asfiktik bir durumdan kurtulanlar

• Travma sonrası gelişen, klinik bulgu ve tetkiklerle tanısı konanemboliler (trombüs, yağ vb.)

• Travma sonrası 12 saat içinde ortaya çıkan stres faktörlerinin tetiklediği miyokard enfarktüsleri

Zehirlenme olgularında yaşamsal tehlike kriterleri:

• Toksik doz biliniyor ve güvenilir verilere dayanıyorsa, maddenin kan düzeyinintoksik dozda olması

• Glasgow Koma Skalası (GKS); 8 ve altındaki değerler yaşamsal tehlikenin varlığı açısından gösterge olmakla birlikte, 9 ve üzerindeki değerler negatif bir gösterge olarak kabul edilmemelidir

• Entübasyon endikasyonu olması

• Hekim tarafından kardiyopulmoner resusitasyon uygulanması

• Diyaliz, hemoperfüzyon, hemofiltrasyon, plazmaferez uygulanmış olması • Karbonmonoksit (CO) zehirlenmelerinde;

-Olgunun ilk bulunduğunda bilinç bozukluğu olması, -HbCO düzeyinin % 20’nin üzerinde olması,

-Hiperbarik oksijen tedavisine ihtiyaç duyulması, -4 saatten uzun süren oksijen tedavisi gereksinimi,

• Mantar zehirlenmelerinde; serum transaminazların yükselmesi, ikter, karaciğer matitesinin küçülmesi ve hepatikensefalopati gelişmesi durumunda hayati tehlike söz konusudur.

• Etil alkol zehirlenmelerinde; klinik bulguların da desteklemesişartıyla, kan alkol düzeyinin 200 mg/dl ve üzerinde olması durumundahayati tehlikeden söz edilir. • Metil alkol zehirlenmelerinde; klinik bulguların da desteklemesişartıyla, kan düzeyinin 30 mg/dl (% 80 mg letal doz) ve üzerinde olması, görme fonksiyonuna ait problemlerin olması durumunda hayatitehlikeden söz edilir.

(38)

23

• Tarım ilaçları ile zehirlenmelerde; antikolinesteraz enzim düzeyi ve diğer spesifik enzim düzeyleri ile ilgili bilgi ve kayıt mevcutsa ve budüzeyler literatürde belirlenen kritik düzeyler ise yaşamsal tehlikenin varlığından bahsedilebilir.”

Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması/yitirilmesi: Yaralanmadan sonra bu durumun varlığının kabul edilebilmesi için, duyu veya organlardan birinin işlevindeki zayıflamanın sürekli olması gerekmektedir. Kişideki görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyuları ile organlar ve ekstremitelerde (el, ön kol, kol, omuz, ayak, bacak, kalça) oluşan anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluk, her bir duyu, organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapı veya fonksiyonuna göre değerlendirilmelidir. Protez takılması durumunda da anatomik kayıp değerlendirilecektir. Vücutta çift olarak bulunan organlardan birinin işlevini tamamen yitirmesi halinde, diğer organ fonksiyon görmeye devam edebilir. Bu durumda, organın işlevinin zayıflaması değil, işlevin yitirilmesi söz konusudur. Çünkü, kanun metninde duyu ve organlardan birinin işlevinden söz edilmektedir. Organdaki veya ekstremitedeki anatomik kayıp ve/veya fonksiyonel bozukluğun o organ veya ekstremitenin kendi anatomik yapısı ve/veya fonksiyonuna göre % 10-50 arasındaysa “işlevin sürekli zayıflaması”; % 50’nin üstünde ise “işlevin yitirilmesi” olarak değerlendirilmelidir.

Yüzünde sabit ize - yüzünün sürekli değişikliğine neden olma: Yaralanma esnasında, yüz sınırlarıiçerisinde oluşan yaranın iyileştikten sonra bıraktığı iz, gün ışığında veya iyi aydınlatılmış bir ortamda, insanlar arası sözel diyalog mesafesinden (1-2 metre) ilk bakışta belirgin bir şekilde fark edilebilir durumda ise ‘’yüzde sabit iz’’den bahsedilir. İzin, sabit iz olup olmadığının değerlendirilmesi açısından iyileşme sürecinin tamamlanmış olması gerekir. Bu nedenle, adli tıp uygulamalarında, bu konudaki değerlendirme, yaralanmadan en az altı ay sonra yapılmaktadır. Hekim gerek görürse bu süre uzayabilir. Eğer, yüz sınırları içinde oluşan yaralanmanın bıraktığı iz, o kişiyi önceden tanıyanların onu tanımasında güçlüğe yol açacak şekilde, yüzün doğal görünümünü bozmuş ise bu durumda “yüzde sürekli değişiklik” ten bahsedilir. Buna örnek olarak, ağır yanıklar, patlayıcı madde yaralanmaları ve yüze kezzap atılması gibi kimyasal yanıklar verilebilir.

TCK’ ya göre ‘’yüz’’ sınırları; kişiye cepheden bakıldığında üstte saçlı deri sınırı (saçı dökülen ya da azalan kişilerde görülebilen frontal bölge dahil), yanlarda

(39)

24

kulaklar dahil olmak üzere kulakların arkasından inen hayali düz çizgilerin her iki klavikula ile kesiştiği noktalar ile altta fossa jugularisten başlayıp yanlara doğru klavikulaları takip eden çizgiler arasında kalan bölge anlaşılmalıdır

Konuşmada sürekli zorluk / konuşma yeteneğinin kaybı: Konuşma fonksiyonunu etkileyen kafaiçi değişimler ile dil ve ses telleri gibi konuşmaya yardımcı yapılarda yaralanma olması durumunda değerlendirilir.

Gebe bir kadında, çocuğunun vaktinden önce doğmasına / çocuğun düşmesine neden olma: Burada, erken doğum ya da düşük durumunun travma ile ilişkisinin kurulması esas olacaktır.

Kişinin iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa/ bitkisel hayata girmesine neden olma: Travma sonrası gelişen ve iyileşme olanağı bulunmayan akli arızaları da içermektedir.

Çocuk yapma yeteneğinin kaybolması: Uterus, ovaryumlar ve testisler gibi üremeye yardımcı organları içine alan yaralanma durumlarında değerlendirilir.

Yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması: Kırığın kişinin hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre ceza öngörülmektedir. Bu konu ile ilgili olarak hazırlanan kılavuzda gerekli değerlendirmeler yapılmıştır.

Vücuttaki kemik kırıkları, kırığın hayat fonksiyonlarına etkisine göre HAFİF (1), ORTA (2-3) ve AĞIR (4-5-6) olarak sınıflandırılmıştır. Eklem çıkıkları da, iskelet sistemindeki anatomik bozukluklar olduğundan bu sınıflama içinde değerlendirilmiştir. Vücutta birden fazla kemik kırığı bulunması halinde hayat fonksiyonlarındaki etkinin saptanması açısından skorlamaya gidilmiştir. Kırılan her bir kemiğin derecesi bulunarak, bunların kareleri alınıp toplanır. Çıkan toplamın karekökü alınır. Çıkan sonucun küsuratlı olması halinde; küsurat 0,5’den büyük ise bir üst derece alınmaktadır. Bu usul, Uluslararası kısaltılmış yaralanma cetveli (Abbreviated Injury Scale, AIS) örnek alınarak geliştirilmiştir. Bu puanlama ile yaralanma ağılığının ve ayrıca kemik kırıklarında ağırlık derecesinin belirlenmesinde yol göstermesi ve hekimler tarafından farklı değerlendirilmelerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır (37).

Dişlerin çiğneme ve konuşma fonksiyonları yönünden değerlendirilmesi: Her bir diş çeşidi için puanlama yapılmıştır. Diş kayıplarında puanların toplamı 15-30 arasında ise; işlevin sürekli zayıflaması, 15-30’un üzerinde ise; işlevin yitirilmesi

(40)

25

olarak kabul edilecektir. Diş kayıplarında dişlerin puanları; Kanin: (4,5), Kesici: (4),Premolar: (3), 1. ve 2. Molar: (3), 3.Molar: (0,5) olarak belirlenmiştir. Adli tıp uygulamasında dişlerin ileri derecede sallanması veya diş eti seviyesinden kırılması kayıp olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca süt dişi kayıplarında yukarıda belirtilen puanlama sistemi uygulanmamaktadır. Diş kayıplarında belirtilen hesaplamanın yapılabilmesi için özellikle ilk muayene sırasında kayıp olan dişlerin ayrıntılı olarak tanımlanması önem taşımaktadır.

Travma sonrası gelişen ruhsal bozuklukların değerlendirilmesi; Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif yaralanmalar: Belirgin bir psikiyatrik bozukluk tablosu kriterlerini doldurmayacak(Uluslararası sınıflandırma ve tanımlama kriterlerine göre) her türlü geçici nöropsikiyatrik şikayetler.

Algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan durumlar: Psikiyatrik bir tanı ölçütü kriterlerini dolduran geçici bozukluklar (Psikotik durumlar, demanslar gibi kalıcı ve ağır tablolar hariç)

Duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olan yaralanmalar: Merkezi sinir sisteminin işlevlerinde kalıcı olarak zayıflama (Kalıcı postkonküzyonel sendrom, genel tıbbi duruma bağlı kişilik değişikliği gibi).

Duyulardan veya organlardan birinin işlevinin yitirilmesine veya iyileşme olanağı bulunmayan hastalığa neden olan yaralanmalar: Travmatik olaya bağlı olarak ortaya çıkan psikozlar, demans, diğer nörolojikve bilişsel işlev kaybı ile seyreden ağır, kalıcı psikiyatrik bozukluk ve sendromlar.”

Hekimler, kendilerinde hastanın adli olgu olduğu şüphesi oluştuktan sonra, Sağlık Bakanlığının 22.09.2005 tarih ve 2005/143 sayılı genelgesi ekinde yer alan örnek rapor formlarını veya bu formların çalıştığı kurumda kullanılan benzerlerini doldurularak Cumhuriyet Savcılığı’na veya kolluk güçlerine yazılı olarak adli olgu bildirimini yapmakla yükümlüdür (22,23). Hastane polisi bulunan hastanelerde bildirim, adli raporları suç soruşturması yürüten birimlere iletmek üzere görevli hastane polisine yapılır. Eğer hekimin çalıştığı hastanede hastane polisi görev yapmıyorsa ya hekimler kendileri ya da hastane idaresi hekimlerin doldurdukları adli formları en yakın kolluk kuvvetlerine(polis merkezi veya jandarma karakolu) veya savcılığa kapalı zarfla iletmelidirler. Savcılık ve mahkemeler bir olayla ilgili (darp, trafik kazası, vb..) adli işlemleri başlatabilmek ve sonuçlandırabilmek için öncelikle

(41)

26

hekimin düzenleyeceği adli rapora ihtiyaç duyarlar. Hekimin vereceği adli rapor savcının iddianamesine temel teşkil edecek, hakimin kararını vermesinde önemli bir etken olacaktır (38,39).

Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından Değerlendirilmesi Kılavuzu çerçevesinde kesin rapor düzenlenmesi için yeterli muayene bulguları ve tetkik sonuçları mevcutken, raporun “geçici rapor” olarak sonlandırılması, yargı sürecini gereksiz yere uzatarak adaletin oluşmasını geciktirmekte (18) ve kesin rapor almak için kişilerin tekrardan hastanelere başvurmasına sebep olduğu için iş gücü kaybına neden olabilmektedir (9). Ülkemizde yapılan birçok çalışma hekimlerimizin raporlarının çoğunlukla “geçici rapor” şeklinde sonlandırdığını göstermektedir (40,41).

2.11.Maliyet Analizi

Maliyet, genel anlamda bir malın elde edilmesi için harcanan üretim faktörleri (emek, sermaye, toprak) toplamına denir. Maliyet analizi de bir malın veya hizmetin maliyetinin belirlenmesini sağlayan hesaplama işlemi olarak tanımlanabilir (42).

Adli raporlar hekimler tarafından üretilen ürünler olarak değerlendirilirse, adli raporların yazılması için verilen poliklinik giriş ücretleri ve konsültasyon ücretleri de raporların maliyetini oluşturur. Bunun haricinde sadece adli rapor için gelen olguların ve varsa refakatçilerinin yol masrafları adli raporun kişilere maliyetini, bu kişilerin o gün için çalışmadığı sürelerdeki iş gücü kayıpları da adli raporların devlete olan maliyetinin bir kalemini oluşturur.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi kararlarına göre çalışanların meslekleri ile ilgili emsal ücret tespit edilmesi için Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kazanç Sorgulama Bilgi Ekranı kullanılmaktadır (43-45). Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bazı kararlarında ise belirli bir mesleği olmayan ev hanımları, emekliler, herhangi bir işte çalışmayanlar (işsizler), öğrenciler ve okul çağında olmayan çocukların iş gücü kaybı hesaplanırken, aslında bir çalışmanın karşılığı olmayan ancak ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesini esas alan Asgari Geçim indirimsiz(AGİSİZ) asgari ücretin kullanılması gerektiği belirtilmiştir (46, 47).

Referanslar

Benzer Belgeler

ESM’in yıkımlanarak yeniden şekillenmesi, özellikle trofoblastlardan salgılanan matriks metalloproteinazlar (MMPs) ve trofoblastik ve desidual dokular tarafından üretilen

12 kişilik bir sınıfta Zümra orta tarafta üçüncü sırada, Kerem kapı tarafında birinci sırada, Emir pencere tarafında dördüncü sırada, Meyra pencere tarafında sondan

        Madde 311 - Bir cürüm ikaına aharı alenen gururunu okşamak suretiyle tahrik eden kimse eğer tahrik ettiği cürmün cezası muvakkat ağır hapis fevkınde bir ceza

karşılaşılan; düzenlenen raporların geçici rapor olarak belirtilmesi, hastaların sadece rapor düzenlenmesi amacıyla hastaneye başvurmasına sebep olmakta ay- rıca hekimlerin

Fakat bugünkü halieriîe narin ve körpe dalları üstünde şim­ diye kadar alıştığımız kokulara ben­ zemediği için belki bizi çok çekmi- yen çiçeklerde

Bu çalışmada, travma sonrası kolostomi uygulanan olguların adli raporlarının düzenlenmesi sürecinde, adli açıdan kolostominin önemi ile duyularından veya

Postpartum kanama nedeniyle, yavaş bir şekilde geli- şen ve yıllar sonra adrenal kriz ile kendini gösterdi- ğinde tanı alan Sheehan sendromu ve buna bağlı geli- şen empty

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden,