• Sonuç bulunamadı

B. CEMİYET

4. SOSYAL YAŞAM

4.3. İnşaatla İlgili Unsurlar

4.3.3. Zindan, Kuyu

“Zindan” ve “kuyu”, karanlık oluşları, yer altında bulunuşları itibarıyla cezâya uğrama, eziyet çekme anlamlarında kullanılır. Dünyada imtihanı kaybeden için “dâr-ı bekâ” bir zindandır. Tasavvuf ehli içinse Yâr’dan ayrı kalmak zorunda olduğu için dünya hayatı bir zindandan farksızdır. İnsana kurduğu tuzaklarla anılan nefis ise insanı bir kuyuya atmayı planlamaktadır.

C. İNSAN

1. İNSAN, ÂDEM

Eserde “âdem”, “âdemoğlu” ve “ehl-i dünyâ” olarak da vasıflandırılan “insan”, İslam inancına paralel olarak kâinatın en şerefli mahlûkudur. “Sûretin sûreti”dir. İnsan dünyanın süsü, güzelliğidir:

Çün irâde itdi òalú-ı ‘âleme / Virdi ãûret ãûretinden âdeme

Ùıynden òalú itdi cism-i âdemi / Eyledi rûşen anıñla ‘âlemi (1.B.) Yaratılış olarak iki karşıt unsuru, “rûh” ve “nefs” içinde barındıran insan, yücelik ve zelîllik potansiyeline sahiptir: “ebleh, cahil” de olabilir “arif-i billah, insân-ı kâmil” de olabilir. Dünya bir konaktır ve insan bu konakta bir yolcudur. İnsanın bu dünyadaki güçle, zenginlikle gururlanıp kibirlenmesi boşunadır. İnsan Allah’a şâkir, sabırlı, şeriate ve tarîkate bağlı bir kul olmalıdır. İnsanın baş düşmanı Şeytân ve nefstir. Bütün insanlık fânî âlemde olmaları hasebiyle uykudadırlar. İnançlı ve dindar olmayan insan hayvana benzetilir. İnsan olmanın tasavvufî olarak asıl maksadı “dergeh-i Hak”ka ulaşıp “kâmil insan” olmaktır.

“Âdem” hem ilk insan Hz. Âdem’dir, hem de onun torunları olan bütün insanlar için kullanılır. Âdem “safiyullah”(seçilmiş)tır. “Âdemoğlu”nun aslî görevi Allah’a itaat, ibâdet ve iyi bir kul olmaktır. Eser baştan sona insanın yapması ve yapmaması gerekenlerin anlatıldığı bir nasihatnâme olması hasebiyle “insan” kavramı öğüt verilmesi elzem bir varlık olarak ele alınır. Eserde, insanın cinsiyet olarak ele alınmasıyla pek karşılaşmayız. Yalnızca kadın ile dünya arasında bir benzerlik kurulur:

Nice biñ yıllıú ‘ucuz fâhişe / Keyd ile òalúı getürir òâhişe Zeyn ider başın úıçın eşkâlle / Görinür insâna mekr ü âlle ‘Âúıbet dîvânesin eyler firîb / İstediği vechile alur naãîb

Her iki günde bir oynaş ister ol / Başúa úoca başúa sırdaş ister ol (118.B.)

2. GÜZELLİK

Kenz-i Nesâyih’te “güzellik” unsuru en çok takvâ sahibi ehl-i sülûk için kullanılan

bir sıfattır. “Güzel insan”dan kasıt “mürşid-i kâmil”, “sâlih”, “ehlullah”, “mümin-i muhlis” vesâiredir. Yüz güzelliği, dış güzellik gibi unsurlar eserde yer almaz. Şâir, bir tasavvufî öğütler için kaleme aldığı eserinde mânevî güzellikleri anlatmayı esas almıştır. “Hilm” kavramıyla ifade edilen “huy güzelliği” ve “ahlâk” insanın güzel vasıflarıdır. “Hüsn-i ahlâk”, “hüsn-i amel”, “hüsn-i niyet” gibi terkipler içinde kullanılan ve “hüsn” (güzellik) eserde tamamıyla mânevî, dînî ve tasavvufî bir unsur olarak kullanılmıştır.

Eserde diğer divanlarda görülen çeşitlilikte bir güzellik tasavvuru yoktur. Tasavvufî telkin amacıyla kaleme alınan hikemî bir eser olması hasebiyle güzellik ile sevgili arasında söz sanatlarına dayalı ve zengin bir anlatım seçilmemiştir.

3. YÂR (SEVGİLİ)

Gerçek ve faydalı dost anlamında kullanılan “yâr”, “sevgili”, “habîb” gibi

kavramlarla anılan “Yâr-ı Bâkî” olan Allah’tır. Allah’ı zikretmeyen ehl-i dünyânın yâri Şeytân’dır. Âhirete kazançlı gitmek isteyen dervişlere, ehl-i tecrîde yâr olmalıdır. Şâirin iki farklı sevgili anlayışı ortaya koyar. Biri insanın kurtuluşunu sağlayacak olan sevgililer. Bunlar Allah, peygamberler, evliyâ, etkıyâ, sâlihler vs. Diğeri de insanı zelil edecek sevgililer: Dünya malı, dünya hayatı, nefis, Şeytân, câhil insanlar.

Mal canın yongasıdır” sözünü hatırlatan şâir bir yerde mal ve cânın da insana sevgili olduğunu belirtir. Emânet de insanın sevgilisidir, ona iyi bakmak gerekir.

Eserin tamamına bakıldığında en çok “yâr” kelimesiyle ifadesini bulan sevgilinin Allah ve O’nun yolundan giden sâlih kullar olduğu anlaşılır.

4. ÂŞIK

Divan edebiyatında karşılaştığımız “âşık” tipi bu eserde yer almaz. İlâhî aşktan ve bu aşka meftûn olan “âşık” tipiyle karşılaşırız. “Yâr” Allah ise, “âşık” da O’nun yolunda samimiyet, muhabbet ve sadakatle yürüyendir. Genelde sevgilinin kaşı gözü için her şeyini fedâ eden “âşık” tipinin zıddına, Hak “âşık”ının maksûdu yalnızca O’na vâsıl olmaktır. Din ve Tasavvuf bölümünde anlatılan “âşık” tipinden farklı bir yön bulunmadığı için tekrar anlatma lüzumu duymuyoruz.

Óaú Te‘âlâ’nıñ çü bir ãâdıú úulu / Cân u dilden óaørete ‘âşıú úulu (585.B.) …

Õât-ı Óaúú’a iştiyâúı göñlüñüñ / Nûr-ı Bârîye merâúı göñlüñüñ

Õikridir ey cândan müştâú olan / Óaúú’a ‘âşıú server-i ‘uşşâú olan (303.B.) …

Olma dervîşândan àayriye yâr / Otur anlarla ma‘an leyl ü Nehâr (159.B.) …

D. TABİAT VE EŞYÂ

1. KOZMİK ÂLEM

1.1. Çarh (Felek)

Edebiyatta “felek”le kast edilen genellikle gökyüzüdür. Aynı zamanda kader, baht, şans anlamları da yüklenir. Bu eserde yalnızca bir yerde geçen ve felek anlamına gelen “çarh” kavramıyla kasıt, mânevî olarak gökyüzüdür, yâni cennettir.

1.2. Âlem

Bütün dünya, kâinat, her şey, herkes anlamlarına gelen “âlem”, bu eserde daha çok yaratılmış her yer, her şey ve herkes anlamında kullanılmıştır. Allah âlemin yaratıcısıdır.

Yarattığı âlemin en şerefli varlığı insandır. İnsanların en mübâreği de Hz. Muhammed’dir.

“Âlem” kavramı bazen bu dünya için kullanılır bazen hem dünya hem de âhiret için. Bazen de dünyada yaşayan herkesi ifade etmek için “âlem” denilmiştir. “Âlem” kavramı bazı mısralarda da hayatı ifade etmek için kullanılır. Âlem kavramı “âlem-i gayb”, “âlem-i fânî”, “nûr âlemi”, “âlem-i ervâh”, “âlem-i iştibah”, “âlem-i dünya”, “âlem-i ukbâ” gibi terkipler içerisinde de kullanılır.

1.3. Yıldız

“Kevkeb”, “necm”, “ahter” olarak da bilinen “yıldız” kavramı eserde birkaç yerde karşımıza çıkar. Edebiyatta burçları oluşturmaları ve insan üzerine etkileri ile önemli bir unsur olarak yer alan yıldız, Kenz-i Nesâyih’te baht, tâlih anlamında kullanılır. Bir yerde

de Divan edebiyatında önemli bir yer tutan astronomiyi (burçlar ilmi) ifade eden “ilm-i nücûm” terkibi içerisinde kullanılmıştır.

Benzer Belgeler