• Sonuç bulunamadı

Mutasavvıf ve Müçtehidler

A. DİN-TASAVVUF

2.22. Mutasavvıf ve Müçtehidler

2.22.1. İmâm-ı Azâm Ebû Hanîfe (699-767)

Tam adı Ebû Hanîfe En-Numan b. Sâbit’tir. Iraklı fıkıh ve kelâm bilgini, ehl-i sünnetin dört büyük imamından birincisidir. Hanefî mezhebinin kurucusudur. Ehl-i sünnet ve tasavvuf ehli için çok önemli bir mutasavvıf ve müçtehiddir. Şâir, bir bendde İmâm-ı Âzâm Ebû Hanîfe’ye sevgisini ve saygısını belirtir:

Bû-Óanîfe ãafvet-i úalb ile tâm / Ümmet-i meróûmeye oldu imâm

Ol sirâc-ı ümmetân-ı Muãùafâ / Nûr-ı ‘ilmiyle cihân buldu ãafâ (36.B)

2.22.2. İmâm-ı Mâlik (711-795)

Adı Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebû Amir el-Asbahî’dir. Müçtehid İmâm-ı Mâlik Medine’de doğmuştur. Ehl-i sünnet mezhebinden biri olan Malikî mezhebinin kurucusudur. Hadis ve fıkıh alanında çok önemli bir yere sahip bir mezhep imamıdır. Peygambere muhabbeti ve sünnete bağlılığıyla meşhurdur. Sırf bu yüzden Hac dışında Medine’den dışarı çıkmadığı rivayet edilir. Şâir bir beyitte andığı İmâm-ı Mâlik’in zühd ile meşhûr olduğunu belirterek kendisini över:

Hem İmâm-ı Mâlik-i õi’l-iótirâm / Zühd ile meşhûrdur beyne’l-emân (39.B)

2.22.3. İmâm-ı Şâfî (767-820)

Tam adı Ebu Abdullah Muhammed b. İdris el-Şâfî’dir. Gazze’de doğmuş, Mısır’da vefat etmiştir. Dört büyük mezhepten biri olan Şâfî mezhebinin kurucusudur. Henüz on yaşında iken, İmam-ı Malik’in “Muvatta” adlı hadis kitabını, dokuz günde ezberlediği

söylenir. Dînî ve dünyevî ilimlerde büyük mesafe kat ederek itibar kazandı. Şâir, İmâm-ı Şâfi’ye olan saygı ve sevgisini şu mısralarla belirtir:

Şâfî‘i kim Mıãr’da medfûndur / Naúd-i ‘ilmiyle cihân meşóûndur Pek büyük nıórîrdir ‘âlî-maúâm / Yoú kemâlinde naôîri bir imâm

İbn-i İdrîs imiş ol õât-ı bihîn / Cennet-i ‘Adn eylesün Mevlâ yerin (39.B)

2.22.4. Bağdat Kadısı Ebû Yûsuf (731-798)

İmâm-ı Âzâm Ebû Hanîfe’nin öğrencisi, fıkıhçı. Adı Yakub b. İbrahim Habib el- Kufî el-Ensârî’dir. Bağdat’ta kadılık yaptı. İlimde çok mesâfe kat etti. Ebû Hanîfe tarafından fetvâ makâmına layık bulundu. Ebû Hanîfe’nin koyduğu usûlü benimseyerek “mutlak müçtehid” pâyesine ulaştı. Eserleri ile Hanefîlik mezhebinin sistemleşmesinde önemli rol oynadı. Ebû Hanîfe’nin görüş ve ictihadlarını kitapları ile tesbit ederek sonraki kuşaklara aktardığı için “Hanefî mezhebinin nâkili” olarak ün kazandı.

Şâir, Ebû Yûsuf’un sırlar ilmine vâkıf olduğunu belirtir. Her ilme istidadı olduğunu ifade ederek, Ebû Hanîfe gibi onun da müctehid olduğunu söyler ve dua eder:

Ol mu‘allâ õât-ı pâkiñ hem-demi / Vâúıf-ı esrâr-ı ‘ilmî maóremi Úaêı-yi Baàdâd Ebû Yûsuf idi / ‘İlminiñ âókâmına vâúıf idi Olduàıçün her ‘ulûma müsta‘id / Oldu âòir kendü gibi müctehid Hem Muóammed’den ola râøı Òudâ / Ol daòi olmuş idi ãâhib aña

Naúd-i ‘ilmi aòõ içün yek taòtada / Óıfô-ı Kur’ân eylemiş bir haftada (38.B)

2.22.5. İmam-ı Muhammed (749-805)

Tam adı Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’dir. Bağdat kadılığı yapmıştır. Hanefî mezhebinin üç büyük müçtehidinden biridir. Hanefîliğin sistemleşmesinde ve yayılmasında etkili olmuştur. Ebû Hanîfe’nin öğrencisi Ebû Yûsuf’la birlikte kendisine Hanefî mezhebinin iki imamı anlamında “İmameyn” denir. Çağında yaygınlaşan sorunlara getirdiği çözümlerle itibar kazandı. İmam-ı Muhammed’in kültürü, Arap dilindeki

mahareti ve fıkıhtaki derinliği bütün açıklığıyla eserlerinde kendini gösterir. Nâilî, İmam-ı Muhammed’e duâ ederek sevgisini belli eder:

Olduàıçün her ‘ulûma müsta‘id / Oldu âòir kendü gibi müctehid Hem Muóammed’den ola râøı Òudâ / Ol daòi olmuş idi ãâhib aña

Naúd-i ‘ilmi aòõ içün yek taòtada / Óıfô-ı Kur’ân eylemiş bir haftada (38.B)

2.22.6. İbrâhim Bin Edhem (? – 777)

Tam adı İbrâhim b. Ahmed b. Mansûr b. Yezîd b. Câbirü’t-Temîmî’dir. İbrâhim Edhem diye bilinir. Babası Belh sultanlarındandır. M.S. 777 yılında vefat etmiştir. Tasavvuf erbâbının en büyüklerinden biri olarak kabul edilir. Gençliğinde tahta çıkmış fakat kısa süre sonra ilâhî bir ikazla bütün dünya kaygısından geçerek kendisini tasavvuf yoluna adamış ve tahtını terk etmiştir. Rivâyete göre Belh’te hükümdar iken bir gün av sırasında bir ceylanın peşinden koşarken gâipten, “Yâ İbrâhim Edhem! Biz seni bunun için mi yarattık?” nidâsını duyunca kaftan ve tâcını bir çobana verip onun kepeniğini ve hırkasını almış, sarayı terk etmiş ve uzun süre mağaralarda kalıp riyazette bulunmuş. Başka bir rivâyete göre de, sarayın damında kaybettiği devesini arayan birinin verdiği, “Ey İbrâhim! Damda deve bulunmaz da, ya o kuş tüyü yataklarda Allah nasıl bulunur?” cevabından etkilenerek çöllere düşmüş. Bu tavrıyla kendisinden sonra gelen pek çok kişiye mühim bir örnek teşkil etmiş, pek az insanın yapabileceği fedâkârlıkları hakkında sayısız efsânenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Eserde, İbrâhim Edhem’in “mâsivâ”dan vazgeçişi örnek gösterilerek, “dergâh-ı Hak”ta izzet isteyenin dünyâdan elini eteğini çekmesi gerektiği vurgulanır:

‘İzzet-i dünyâyı terk eyle heme / Arúadaşlıú et Birâhîm Edhem’e

2.22.7. Bâyezid-i Bestâmî

Asıl adı Ebû Yezîd Tayfur b. İsâ b. Sürûşân’dır. İran’ın Horasan eyaletinde bulunan Bistâm kasabasında doğmuştur. Vefat tarihi 848 yahut 874’tür. 113 üstaddan yararlanmış büyük bir velî olup Hanefî mezhebindendir. Bâyezid-i Bistâmî’yi Şiâ’ya yakın göstermek için uydurulan çeşitli rivayetler de mevcuttur. Bâyezid çeşitli tarîkatların silsilelerinde bir kol başı olarak önemli bir yer tutar.

Bâyezid tasavvuf tarihinde sekr, fena, melâmet, tevhid, marifet, muhabbet, mi'rac ve

îsâr gibi konulardaki sözleri ve şathiyeleriyle tanınır. O sâlikin kendinden geçip (sekr)

benliğini yok ederek (fenâ) Hakk’a ermesi gerektiği düşüncesindedir. Kendisi Allah’a hitaben O’na nasıl erebileceğini sorduğunda, “Nefsini bırak da öyle gel” cevabını aldığını, bunun üzerine gömleğinden çıkan yılan gibi nefsinden ve benliğinden sıyrılıp çıktığını ifade etmiştir.

Nâilî Sâlih yalnızca bir yerde adını andığı Bâyezid-i Bestâmî gibi nefsin “makhûr” edilmeden “dergâh-ı Mevlâ”ya ulaşılamayacağını söyler:

Nefs üzre úoymayınca er úadem / İtmeyince nefsi maúhûr-i elem Der-geh-i Mevlâya úande yol bulur / Bâb-ı Óaúú’a ol naãıl vâãıl olur

Bâyezîd’e erdi hâtiften nidâ / “Nefsiñi terk et de ãoñra gel baña” (162.B)

2.22.8. Şeyh Zeyneddîn Hâfi (1356-1435)

Asıl ismi Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali’dir. Büyük evliyâlardan ve Hanefî mezhebinin fıkıh âlimlerindendir. Horasan’da yaşamıştır. Halvetiyye yolunun kollarından olan Zeyniyye yolunun kurucusudur. Şeyh Zeyneddîn Hâfî, zâhirî ve bâtınî ilimlerde çok yüksek, ilim, irfân sâhibi bir insandı.

Şeyò-i Zeyneddîn’e vâãıl olmadan / Óâliyâ úurtulmamışdım rafødan

Çün ‘Alâeddîne erdim nâ-gehân / Oldu Óaúú’a ma‘rifet bende ‘ayân (552.B)

Benzer Belgeler