• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER VE ALANYAZIN

2.6. Zihin Kuramı Gelişimi

2.6.1. Zihin Kuramının Gelişimsel Seyri

Zihin kuramı gelişimi daha bebeklik çağında başlar, bu dönemde henüz yetişkin düzeyindeki zihin kuramı becerileri ortaya çıkmamış olsa da, zihin kuramı ile ilişkili birçok davranış gözlemlenebilir (Meltzoff vd., 1999). Bebekler, onlara gülümsendiği zaman gülümser, sosyal etkileşim girişimleri karşısında çeşitli sesler çıkarırlar. İnsan yüzlerine karşı ilgi gösterir, kendileriyle konuşan bir kişinin yüzüne ve özellikle ağzına bakarlar. Yaşamlarının 4-6 ayları civarında temel duygu ve heyecanları ayırt etmeye ve farklı duygu ifadeleri içeren yüzlere karşı farklı tepkiler vermeye başlarlar (Serrano, Iglesias ve Loeches, 1992). Korku, öfke, üzüntü gibi temel duyguların anlaşılması için üst düzey bir zihinsel temsil becerisi gerekmemektedir. Bu duygular, sergileyen kişinin ne düşündüğünü bilmeden de

dıştan görülen ipuçlarına dayanarak tanınabilirler. Herhangi bir zihin kuramı testini alamayacak kadar küçük, örneğin 6 aylık bir çocuk bile bu duyguları ayırarak yanıt verebilir. Oysa utanç gibi sosyal bir duyguyu anlamak kişinin kendisini bir başkasının yerine koymasını gerektiren zihin kuramı görevlerindendir ve ancak daha ileri yaşlarda başarılabilir (Chevallier, Noveck, Happé ve Wilson, 2011).

Yaşamının ilk aylarından itibaren insanların objelerden farklı olduğunu öğrenmeye başlayan bebek, bir yaşına doğru insanların objelerle psikolojik bir bağlantısı olduğunu kavramaya başlar (Flavell, 1999). Yavaş yavaş, insanların davranışlarının amaçlar ve niyetler tarafından şekillendirildiği anlayışını gelişir. Amaçsallığın anlaşılması önemlidir çünkü bu bilgi çocuğun, insanları eylemleri hedefleri tarafından yönlendirilen birer ajan olarak betimlemesine yardımcı olur. Böylelikle bu eylemler, cansız bir objenin hareketinden farklı olarak, yorumlanmaya değer bir nitelik kazanır. Bebekler annelerinin işaret etme jestlerini ilgiyle izlerler ancak cansız bir nesneye, örneğin hareket eden çubuklara karşı aynı ilgiyi göstermezler (Woodward, 1998).

Zihin kuramı ile ilişkili önemli bir aşama, 6-9 aylarda gözlenmeye başlanan ve bireyin dikkatini sosyal bir partner ile koordine edebilme kapasitesini ifade eden ortak dikkattir. Ortak bir ilgiyi paylaşmak üzere başkalarının bakış yönünü veya jestlerini izleyebilme kapasitesi yanıtlayıcı ortak dikkat olarak adlandırılır. Bebekler, birinin bir şeye karşı yönelen bakışını izlemenin yanı sıra, kendileri de başkalarının ilgisini objeler veya olaylar üzerine yönlendirmek amacıyla göz kontağı veya jestler kullanarak ortak ilgi başlatabilirler (Mundy ve Newell, 2007). Ortak dikkat, sosyal öğrenme ve dil edinimi için son derece önemli bir unsurdur ve zihin kuramının erken dönemde gelişen bir öncülü olarak değerlendirilmektedir (Tomasello, 1995; Tomasello ve Carpenter, 2007). Ortak dikkat eksikliğinin başkalarının davranışlarını izleme, tahmin etme ve sonuç çıkarmayı, dolayısıyla zihin kuramını gelişimini güçleştireceği düşünülmektedir (Mundy ve Newell, 2007).

Zihin kuramı gelişimine işaret eden bir diğer gelişimsel aşama, 18 ay civarında sembolik oyunların başlamasıdır. Fonksiyonel oyundan farklı olarak,

sembolik oyun gerçek olmayan obje ve durumları içerir. Örneğin, çocuklar kendilerini hayali bir kamp ateşinin etrafında oturan kovboylarmış gibi farz edebilirler veya bir muzu telefonmuş gibi kullanabilirler. Leslie (1987), “mış gibi” yapma becerisinin, başkalarının zihinsel durumlarını anlamanın bir göstergesi olduğunu ve yanlış kanının anlaşılması gibi bunun da zihin kuramı ile başarıldığını ifade etmektedir. Leslie’ye göre mış gibi yapma ile birlikte çocuklar ikili temsilleri anlamaya başlarlar. Çocukların yaklaşık olarak iki yaş civarında mış gibi yapma oyunlarına başlaması ancak kanıların anlaşılmaya başlamasının 3-4 yaşlar arasında gerçekleşmesinin, aradaki zamanlama uyumsuzluğu nedeniyle tartışma konusu olduğu görülmektedir (Nielsen ve Dissanayake, 2000). Eğer yanlış kanı ve mış gibi yapmanın anlaşılması, ortak bir mekanizma tarafından sağlanıyorsa, niçin arada yaklaşık iki yıllık bir zamanlama farkı olduğu sorulmaktadır (Flavell, 1999). Lillard (1993), çocukların 4 veya 5 yaşına dek mış gibi yapmayı, zihinsel bir temsilden çok, özel bir tür eylem olarak gördüklerini savunmaktadır. Nielsen ve Dissanayake (2000), 36-54 aylar arasındaki çocuklarda zihinsel durum terimlerinin kullanımının, yanlış kanı, bir objeyi diğerinin yerine kullanma, hayali oyun ve rol alma ile pozitif bir ilişkisi olduğunu saptamışlardır. Doherty (2009), zihin kuramı ve mış gibi yapma arasındaki ilişkinin yönüne dair araştırılması gereken iki olasılık üzerinde durmaktadır. Ya bu tür oyun deneyimleri zihin kuramı gelişimini attırmaktadır ya da zihin kuramındaki gelişim sayesinde çocuklarda böyle sembolik oyunlar görülmektedir.

Yaklaşık 18 aylıkken çocuklar, isteğin kişiden kişiye değişen öznel bir içsel durum olduğunu anlamaya ve içsel durumlara gönderimde bulunmak için istek terimlerini kullanmaya başlarlar (Repacholi ve Gopnik,1997). Üç yaşına geldiklerinde, insanların duygu durumlarının isteklerinin gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş olmasına göre değişiklik gösterebileceğini anlamaktadırlar. Örneğin çocuk, belirli bir objeyi isteyen ve bu objenin belirli bir yerde olduğuna inanan birinin o yere gidip bakacağını ve obje gerçekten oradaysa memnun olacağını sezebilir (Russell vd., 1998). İstek ifadelerinin kullanılması iki yaş civarında başlamasına karşın, bilişsel durumlara işaret eden sözcüklerin üç yaşının sonlarına

doğru çocuğun ifade edici dil repertuarında yer aldığı gösterilmiştir (Bretherton ve Beeghly,1982).

Üç ve dört yaşlar arasındaki dönemde, çocuklarda zihin kavramıyla ilişkili olarak önemli gelişmeler gözlenmektedir. Bu dönemde, yanlış kanıları anlamaya, görünen ve gerçek arasındaki ayrımı algılamaya ve kanıların farklı kaynakları olabileceğinin farkına varmaya başlarlar (Yirmiya vd., 1998). Wellman ve Liu (2004), gelişimin aşamalı bir şekilde gerçekleştiğini ancak bu aşamalardan geçerken bir anlayışın diğeriyle yer değiştirmediğini, önceki bir kavrayışın geçerliliğini koruduğunu ve çocuk büyüdükçe daha ilerideki görevleri de başarır hale geldiğini göstermektedirler. Zihin kuramı görevlerini sıralama üzerine yaptıkları çalışmalarında ifade ettiklerine göre, çocuğun daha önce edindiği kavrayışların boyutu zamanla genişler ve genelleştirilir. Çocuklar, insanların farklı istekleri olabileceğini, yanlış kanılara sahip olabileceklerinden daha önce kavrarlar. Bilmemeyi (örneğin “Bill kutuda ne olduğunu bilmiyor”) anlamaları da, yanlış kanıyı anlamalarından (örneğin “Bill yanlışlıkla kutuda x olduğuna inanıyor) daha önce gerçekleşir. Çocuk, isteklerin öznelliğini kavradıktan sonra, bu kavrayış inanç gibi zihinsel durumların öznelliğini kavramaya aracılık eder. Gerçeğin ne olduğunun bilinmediği bir duruma dair kişilerin farklı kanıları olabileceği anlaşılmaya başlandıkça da yanlış kanılar anlaşılmaya başlar (Wellman ve Liu, 2004). Yanlış kanı görevleri farklı yaş gruplarına uygulandığında özellikle 3 yaş civarındaki çocukların bu testlerdeki başarısızlıkları ile 5 yaşındakilerin gösterdikleri başarı arasındaki fark dikkat çekicidir (Peterson ve Slaughter, 2009). Wellman ve arkadaşları (2001) tarafından yanlış kanı atfı içeren testlerin kullanıldığı çalışmalara yönelik yapılan meta-analizde, 30 aylık çocukların %80 inin testlere yanlış cevap verdiği, 44 aylık çocukların yarısının doğru cevaplar verdiği ve yaşla birlikte doğruluk yüzdesinin gitgide arttığı belirtilmiştir.

Çocukların, başkalarının psikolojik durumlarını anlamaya başlamadan kendi zihinsel durumlarını da anlamadıkları vurgulanmaktadır (Happé, 2003). Yanlış kanı atfı testlerine dair çalışmaların ele alındığı meta-analizde Wellman ve arkadaşları (2001), soruların çocuğun kendi kanıları veya başkalarının kanılarına yönelik olarak

sorulmasının, sonuçlar üzerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığını belirtmişlerdir. İki yaşındaki çocukların konuşmalarında kendilerinin ve diğerlerinin isteklerinden söz edebildiği görülürken, üç yaşındaki çocuklar buna başkalarının düşündükleri ve bildiklerine dair konuşmaları da eklerler. Ancak üç yaşındaki çocuk kendi kanısının değiştiğini anlayamaz, bunu başarması için dört yaşına gelmelidir (Astington ve Edward, 2010).

İki yaşında istekleri, 4 yaşlarında yanlış kanıları yani başkalarının kendisinin bildiğini bilmeyebileceğini ve başka bir şeye inanabileceğini anlamaya başlayan çocuklar, 6-7 yaş civarında kanıya dair kanı (belief about belief) gerektiren ikinci düzey testleri geçmeye başlarlar (Stone vd., 1998). Dolayısıyla 6 yaşından önce çocuklarda bir şakayı bir yalandan ayırma becerisi gözlenememektedir. Bu becerinin zihin kuramı ilişkili olduğu ve özellikle ikinci aşama zihinsel durum görevlerine yani diğer bir kişinin bilgisi hakkında bir başka kişinin bilgisine gönderme yaptığı bildirilmektedir (Winner vd., 1998).

2.6.2 Zihin Kuramı Gelişiminde Sorun Olduğu Düşünülen