• Sonuç bulunamadı

Öykülerdeki Bilişsel Durum İfadelerinin Özellikleri

BÖLÜM 4. BULGULAR, YORUM VE TARTIŞMA

4.1. Öykülerde Yer Alan Zihinsel Durum İfadelerine Dair Nicel Bulgular

4.1.2 Öykülerdeki Bilişsel Durum İfadelerinin Özellikleri

Öykülerde yer alan zihinsel ifadelere bakıldığında hem sıklık (681 adet) hem de çeşitlilik açısından en fazla sayıda ifadenin bilişsel durumlarla ilişkili ifadeler olduğu görülmüştür. Birbirlerinin eş anlamlısı niteliğinde olan ve bağlam içerisinde de bu şekilde kullanıldığı görülen ifadeler (örneğin “neden-niçin-niye”) aynı grupta değerlendirilmiş olmasına karşın bilişsel durumlarla ilişkili farklı sayılabilecek 124 ifadenin öyküler içerisinde yer aldığı görülmektedir. Öykü kahramanlarının karşılaştıkları olaylar karşısındaki anlamlandırma, yorumlama, sonuca varma, karar verme süreçleri ile ilgili olan veya zihinsel durumlarında değişikliğe yol açan etkilenme, öğrenme, merak etme, dikkat yöneltme gibi durumlarla bağlantılı ifadeler veya bir kahramanın biliş durumuna yönelik yargı içeren ifadelerin geniş bir çeşitlilik yelpazesi içerisinde öykülerde yer bulduğu gözlenmektedir. Öykülerin hepsinde bilişle ilgili ifadelere rastlanmıştır.

Öykülerde bilişsel durum ifadelerinin farklı amaçlara hizmet ettiği görülmektedir. Bazen, bu ifadeler, aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açıkça kahramanların davranış ve eylemlerini yönlendiren bir zihinsel sürecin varlığına işaret etmekte ve davranış ve eylemlerin ardında yatan zihinsel nedenselliği açıkça vurgulamaktadır:

“Bu durumu fark eden annem ve babam sen hasta olmuşsun dediler.” (öykü 40) “Kurdun kendilerini bir daha rahatsız etmeyeceğini bilerek sevinçle dans etmişler.” (öykü 52)

“Yine keloğlan sanıp bir kazan suyu yatağın üzerine dökmüşler”. (öykü 36) “Anlattıklarından etkilenen köy faresi şehre gitmeye karar verdi”. (öykü 16)

Kahramanların merak ve öğrenme isteğini belirten ifadeler gibi, sonuç çıkarma, tahmin ve yargılara işaret eden ifadelere de sıklıkla rastlanmıştır. Kahramanlar bazen açıkça ne, neden, nasıl olduğuna dair sorular sormakta veya

acaba, galiba, belki gibi ifadeler kullanarak tahminlerde bulunmakta ve olasılıkları düşünmektedirler. Örneğin:

“Acaba canım yanar mı?” (öykü 40) / “Acaba yanlış mı yaptık?” (öykü 41)

“Belki de koşan ilk kaplumbağa ben olurum” (öykü 42) / “Belki bana yiyecek bir

şeyler verirler.” (öykü 36)

“Annem yine ballı çöreklerden pişirmiş galiba” (öykü 21) / “galiba seninle arkadaş

olmak istiyor” (öykü 34)

Bir akıl yürütme sürecine işaret eden durumların, aynı cümle içinde bir nedensellik içerisinde sunulmadığı hallerde de, öykünün gidişatı içinde yol açtığı etkiler izlenebilmektedir. Kahramanlar, bazen bir şeyler düşlerler ve bunun peşine düşerler, bazen bir şey öğrenirler ve olayların akışı değişir. Bazen içlerine bir şüphe düşer, inandıkları, sandıkları, etkilendikleri şeylerin yol açtığı durumları yaşarlar. Kanıları doğru da olabilir, yanlış da. “Aslında”, “gerçekte” gibi ifadeler kimi zaman okuyucuya kahramanın gerçeği anladığını anlatırken, kimi zaman da yazarın yorumu olduğunu ancak kahramanın bunun farkında olmadığını hissettirir. Örneğin, “yaşlı

kadın aslında cadıymış” (öykü 32), cümlesi yazarın bildiği ancak öykü kahramanının

henüz sahip olmadığı bir anlayışı belirtmektedir. Ancak öykünün bütünü ele alındığında “aslında” ifadesinin; öykü kahramanının bilmediği bir gerçeğin var olduğu, yazarın ve artık bilgilendirmiş olduğu okuyucunun bildiği bir durumun aslında ne olduğunu bilmemenin ne gibi sonuçlara yol açabileceği gibi öykünün bilinç boyutunu anlamaya yardımcı olan pek çok ipucu barındırdığı görülmektedir.

Bir durumun bilişsel durum ifadesi olduğunu hissettirenin, bağlam içerisinde üstlendiği görevle ve yarattığı etkiyle yakın ilişkisi olduğu görülmektedir. Bu etkiyi bazen bir kahramanın kendisinde görürüz ve içsel bir anlamı olduğunu fark ederiz, bazen de bir kahraman diğer bir kahramanın bilişsel durumu üzerinde bir etkiye yol açabilecek dışsal bir etkide bulunur. Örneğin “öğrenmek” sözcüğü içsel bir ifade iken, “öğretmek” dışsal bir duruma işaret etmektedir. Öykü 13’teki “bu kış sert

geçecekmiş haberin olsun” veya öykü 19’daki “ona çok güzel bir ders verecekmiş”

belirten dışsal ifadelerdir. Bu etkinin gerçekten yaratılıp yaratılmadığı ise belirsiz olarak kalabilir. Nitekim öykü 13’teki kahramanın kışın sert geçeceğini öğrendiğini, bir şeye dair bir bilgi verilmişse karşı taraf bu bilgiyi almıştır varsayımına dayanarak okuyucunun çıkarması gerekmektedir. Ya da öykü 19’da olduğu gibi, ders alması istenen kişinin öykünün sonunda özür diliyor olmasından hareketle, okuyucunun gerekli dersin alındığı yorumuna ulaşması beklenir.

Öykülerde bilişsel durum ifadelerinin çoğunlukla, sözü edilen veya ifadeyi kullanan karakterin kendi biliş durumu ile ilgili veya kendi biliş durumunu etkileyen durumları belirtmek üzere kullanıldığı görülmüştür. Ancak bazı ifadelerin, ifadeyi kullanan ya da ifadeyle ilişkilendirilen karakterin biliş durumundan ziyade bir diğer karakterin bilişi üzerinde etkisi olduğu veya hem ifadeyi kullanan hem de ifadenin hedefinde yer alan karakterleri karşılıklı etkileyen nitelikte bulunduğu gözlenmiştir (örneğin, “tanışmak”). Bazı ifadeler ise, biliş üzerinde etkisi olabilecek fiziksel bir eylemi belirtmekte (örneğin, birine bir şey “danışmak”) ancak bu etkinin gerçekleşip gerçekleşmediğini kendi anlamı içinde barındırmamaktadır. Dışsal bir yönü bulunan bu ifadelere dair örnekler tablo 10’da görülmektedir.

Tablo 10. Dışsal Özellik Taşıyan Bilişsel Durum İfadelerine Dair Örnekler

İfade Örnek / Geçtiği Öykü

Öğretmek “ben sana ne yapacağını öğretirim” (21) Kandırmak “kandırdım diye bağırarak kaçıp gitti” (4)

Açıklamak “ben bir gözlük aradım diye açıkladı kurbağa” (26) Aptal yerine koymak “hem de şimdi böyle aptal yerine konulmazdın” (1) Tanışmak “önce Samanyolu ile tanışmış” (48)

Tuzağa düşürmek “ikisini de tuzağa düşürebilmek için çok kurnazca davranmalıyım (18)

Sürpriz yapmak “annesine sürpriz yapmak istiyordu” (24) Şart koşmak “bir şartımız var” (36)

Etkilemek “kralı etkileyip, onunla evlenmesini sağladığı söyleniyormuş (11)

Dikkat çekmek “çıplak olduğum için çok dikkat çekiyorum galiba” (47) Ders vermek “ona çok güzel bir ders verecekmiş” (19)

Önermek “bazılarını kız kardeşine verebilirsin, diye önerdi” (24) Meydan okumak “çok hızlı koştuğu için her önüne gelene meydan okur,

Tablo 10 (devam)

İfade Örnek / Geçtiği Öykü

Söz vermek “beni alırsan omzuna, sözüm söz, sana da veririm aydan bir parça” (10)

Şakalaşmak “Kara geyikle şakalaşırken” (9)

Anlaşmak “az sonra uyuyoruz, anlaştık mı?” (15) Sır açmak “sana bir sırrımı açacağım” (1)

Tartışmak “annemle babamın tartıştığını görünce” (39)

Aslında, her ne kadar etkisi dışsal da olsa, bilişsel durumlara dair ifadelerin tümü içsel bir yönü de alt anlamlarında barındırmaktadırlar. Bu, örneklerden de anlaşılmaktadır. Örneğin birini kandırmak, kandırılan kadar kandıranın zihinsel durumunu da işin içine dahil eden bir eylemdir. Kandırılanın niçin kandığını düşündürürken, okuyucunun dikkatini kandıranın düşünme sürecine de çeker. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, karakterlerden biri kanmıştır; ancak bu arada kandıran karakter de onun davranışlarını yorumlayarak bilişsel durumuna dair bir çıkarımda bulunmuştur. Benzer şekilde birine bir sürpriz yapılıyorsa ortamda hem sürprizden etkilenen, örneğin şaşıran veya sevinen bir karakter; hem de onun biliş durumunu değerlendirerek, o karakter için neyin/niçin bir sürpriz olacağını hesaplayan bir başka karakter vardır. Tanışmak, şakalaşmak, anlaşmak gibi ifadelerin içerdiği çift taraflı zihinsel etkileşim ise sözcük özelliklerinden dolayı açıkça görülmektedir

Öykülerin pek çoğunda bilişsel durumlara gönderimde bulunan ifadelerin, öykünün anlaşılmasında önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Yalnızca olagelen aksiyonu izleyerek öyküyü takip etmek; planlar kuran, hesaplar yapan, kanılar geliştiren veya kanıları değişen karakterlerin eylem ve davranışlarını yorumlamayı, dolayısıyla öyküyü anlamayı olanaksız hale getirmektedir. Örneğin; “Onun, her sabah erkenden bir yerlere gitmesinden kuşkulanan komşusu Obur, bir

gün onu izledi ve buğdayları sakladığı yeri öğrendi” (öykü 1), cümlesinin yer aldığı

öykünün gidişatı, “kuşkulanmak” ve “öğrenmek” üzerine inşa edilmiş gibidir. Bir şeylerden kuşkulanan karakterler, diğer karakterleri izlemekte ve davranışlarını,

öğrendikleri doğrultusunda şekillendirmektedirler. Benzer örneklere öykülerin birçoğunda rastlanmaktadır. Aşağıda bunlardan bazıları verilmiştir:

“Gizemi çözmeye kararlıydı” (öykü 3)

“Büyükanneme bir demet çiçek götürsem hoşuna gider diye düşündü” (öykü 18) “Nasılsa son anda hedefe varırım, diyormuş kendi kendine” (öykü 27)

“Bu sarayda kimin yaşadığını merak edermiş” (öykü 32) “Çıplak olduğum için çok dikkat çekiyorum galiba” (öykü 47)

Yukarıda örnekler verilen öykülerde; öykü açısından son derece önemli olan pek çok durum, kahramanların konuşmaları, içsesleri veya yazar tarafından aktarılan düşünceleri üzerine gelişmiştir. Zihinsel durum ifadeleriyle aktarılan bu süreci algılamanın, okurun bundan sonra olacakları anlamlandırması üzerindeki etkisi öykülerin devamında izlenmektedir. Nitekim öykü 3’teki karakterler gizemi çözmeye karar verdikleri için arama ve soruşturmalarla dolu bir süreç başlar. Kırmızı başlıklı kız, büyükannesine çiçek götürmenin iyi bir fikir olduğunu düşündüğü için annesinin sözünü dinlemeyerek yoldan ayrılır (öykü 18). Prens, merakına yenilip saraya girer ve uyuyan güzeli bulur (öykü 32). Niçin dikkat çektiğine dair akıl yürüten kahraman, giysi alışverişine çıkar (öykü 47). Olaylar bir yandan karakterlerin zihinlerinin ürünü, öte yandan o zihinlerin şekillendiricisidir. Öykülerdeki karakterlerin de gerçek yaşamdaki gibi, eylem ve davranışlarının altında niyetler gizli olan birer ‘canlı’ olduğu görülmektedir. Onların da, öykü içerisindeki bilişsel ifadelerin verdiği ipuçlarıyla anlaşılacak birer biliş dünyası vardır. Bu dünya, dış etkilere açıktır; olanlardan etkilenebilir (“Şimdi aklımı karıştırmayın” (öykü 9) / “Çocukları etkileyen

büyülü bir melodi çalıyormuş” (öykü 19), ya da olanları değerlendirip sonuçlara

varabilir (“demek ki bazen küçük olmak da işe yarıyor” (öykü 25).

Öykülerde yalnızca bilişsel fiiller ele alınmamış, açıklanması için bilişsel durumlara gönderim gerektiren akıl, zeka, düş, yalan, gerçek, plan, kurnaz, bilmiş, ilginç, ciddi gibi ifadeler de değerlendirilmiştir. Bunların, karakterlerin biliş dünyalarına, bilişsel yetilerine dair bilgi verme amacıyla kullanıldığı görülmektedir. Düşleri, planları olan varlıklardır öykü kahramanları. Bazıları zeki, bazıları kurnaz,

bazıları bilgedir. Onların bu özellikleri, hem kendi davranış ve eylemlerini yönlendirir, hem de diğer kahramanların ve okuyucunun onlardan beklentilerini şekillendirir. Öykü 9’da “siz en iyisi kurnaz tilkiye gidin” der bir karakter diğerine; öykü 46’da “tilkinin zekası karşısında hayret etmiş” diye açıklanır bir karakterin tilkinin söyledikleri karşısındaki şaşkınlığı. Akıl, takdir edilir; başarının da başarısızlığın da ardında akıl vardır. “Benim akıllı oğlum” diye över öykü 20’deki karakter oğlunu; öykü 46’da ise bir karakter diğerinin aklını kendince yetersiz bularak “aklı sıra aslana dalkavukluk yapacakmış” diye küçümser.

4.1.3. Öykülerdeki Duygu/Duygulanım İfadelerinin Özellikleri