• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER VE ALANYAZIN

2.6. Zihin Kuramı Gelişimi

2.6.2. Zihin Kuramı Gelişiminde Sorun Olduğu Düşünülen Durumlar

2.6.2.2. İşitme Engelinde Zihin Kuramı

İşitme engelli çocukların zihin kuramı görevlerindeki performanslarını değerlendiren çalışmalar, ağır derecede işitme kaybına sahip olan çocukların zihin kuramı testlerinde, işitmesi normal olan çocuklara göre daha düşük başarı gösterdiklerini ortaya koymaktadır (Figueras-Costa ve Harris, 2001; Peterson ve Siegal, 1995, 1999; Shick vd., 2007; Woolfe, Want ve Siegal, 2002). Özellikle ebeveynleri işiten ve bu nedenle doğuştan itibaren işaret dilinin sunacağı dil girdileri ve sosyal etkileşim fırsatlarından yararlanma fırsatını yakalayamamış olan çocuklarda zihin kuramı görevlerindeki başarısızlık dikkat çekmektedir (Figueras- Costa ve Harris, 2001; Woolfe vd., 2002). İşiten ailelerde doğan sağır çocukların, doğuştan itibaren aileleriyle paylaştıkları ortak bir dilin olmamasının, çocuğun zihin kuramı gelişimini sağlayan girdilerden yoksun kalmasına yol açtığı bildirilmektedir. Sağır bir ailede doğan sağır bir çocuğun ise ana dili işaret dili olan bir çocuk olarak büyüdüğü; dili, aynen işiten çocuklardaki gibi doğal yolla ve erken dönemde edindiği ve zihin kuramı gelişiminin normal gidişatını izleyebildiği ortaya konmuştur (Figueras-Costa ve Harris, 2001; Shick vd., 2007).

Peterson ve Siegal (1995), söz öncesi dönemden itibaren sağır, normal zekaya sahip 8-13 yaşlar arasındaki 26 çocukta zihin kuramı becerilerini değerlendirmişlerdir. Çalışmada olguların %65’inin, normal gelişim gösteren çocukların okul öncesi dönemde yapabildikleri basit bir yanlış kanı atfı testini başaramadıkları görülmüş ve sağır çocukların test sonuçlarının otizmli olgulardan elde edilen sonuçlarla benzerliği vurgulanmıştır. Araştırmacılar bu durumu, çocukların yaşamın erken dönemlerinde ebeveynleriyle yaptıkları sohbetlerden elde edecekleri zihinsel durumlara dair bilgilerden mahrum kalmalarıyla ilişkilendirmişlerdir. Aynı araştırmacılar tarafından yürütülen bir başka çalışmada

doğuştan itibaren işaret dili edinen çocuklar, konuşan/dudak okuyan işitme kayıplı çocuklar, otizmli olgular, işiten ailelerde doğan işaret dili sağırı olgulardaki zihin kuramı becerileri karşılaştırılmıştır. Doğuştan işaret dili edinen ve dudak okuyan işitme engelli grupların zihin kuramı görevlerindeki skorları normal işiten çocuklara benzer bulunurken, işiten ailelerde doğan çocuklar ve otizm grubundaki olguların düşük sonuçlar aldıkları görülmüştür. Sonuç, işiten ailelerde doğdukları için erken yaşta işaret dili aracılığıyla dil fırsatlarından yararlanamamanın, çocuklar üzerinde otizmin yarattığı sosyal yalnızlığa benzer bir duruma yol açabileceği şeklinde yorumlanmıştır (Peterson ve Siegal, 1999).

Dil girdilerinin zihin kuramı üzerindeki etkisini araştırmak üzere yapılan bir çalışmada, ebeveynleri de sağır olduğu için doğuştan işaret dili edinen 20 çocuk ile işiten ebeveynlerce yetiştirildikleri için işaret dilini geç edinen 40 çocuk karşılaştırılmışlardır. Çalışmada, sözel performans gerekliliklerini en aza indirgeyecek özellikte resim ve düşünce balonu içeren bir yanlış kanı atfı testi kullanılmış olmasına karşın; işaret dilini geç edinen olgularda zihin kuramına dayalı anlamanın, doğuştan işaret dili edinenler ve işitmesi normal olanlara göre daha yetersiz olduğu görülmüştür. Tüm olgular ayrıca yürütücü işlevler ve uzamsal zeka ile ilgili bir değerlendirmeye de alınmış ve iki grup arasında fark görülmemiştir. Sonuçların, zihin kuramının erken dönem konuşma deneyimleri ve kardeş ilişkileri gibi faktörlerin sağladığı sosyal deneyimlerden beslendiği görüşünü doğrular nitelikte olduğu tartışılmıştır. (Woolfe vd., 2002).

İşitme kayıplı çocuklarla yürütülen zihin kuramı çalışmalarında çocukların hem test içeriğinin gerektirdiği materyallere hem de işaret dili tercümanına bakmak zorunda olmasının bir dezavantaj olduğu ve görsel koordinasyon gerektirdiği söylenmektedir (Shick vd., 2007). Bir diğer dezavantaj, testlerin çoğunun sadece sözel görevlere dayanması ve dilbilgisi olarak karmaşık olmasıdır. Bu, testteki başarısızlığın zihin kuramı becerisinden çok, genel dil sınırlamaları ile ilgili olabileceğini düşündürmektedir. Ancak işaret dilini sonradan edinen çocukların, sözel dile dayanmayan zihin kuramı görevlerinde de yetersizlikleri bulunmuştur (Figueras-Costa ve Harris, 2001; Woolfe vd., 2002). Figueras-Costa ve Harris

(2001), ileri derecede işitme kayıplı (90 dB üzeri), işitme cihazı kullanan 24 çocuğa, sözel dile dayalı unsurların ortadan kaldırılmış olduğu bir yanlış kanı testi uygulanmışlardır. Test, şempanzeleri değerlendirmekte kullanılan bir testin adaptasyonu yapılarak geliştirilmiştir ve iki kutudan birine saklanan bir objeyi bulma esasına dayanmaktadır. Amaç, işitme kayıplı çocukların zihin kuramı testlerindeki yetersizliklerinin zihinsel durumlara gönderme yapma becerilerindeki geri kalıştan mı kaynaklandığını, yoksa değerlendirme yöntemlerinin çoğunlukla dili anlamaya dayanmasının bir yan sonucu mu olduğunu saptamaktır. Sonuçta dile dayalı taleplerin son derece azaltıldığı sözel olmayan görevde bile, çocukların, yaşlarının gerektirdiği performansı gösteremedikleri görülmüştür.

Russell ve arkadaşları (1998), işitme engelli çocukların yanlış kanı atfına dayalı test performanslarındaki düzelmenin, yaşın büyümesiyle korelasyon gösterdiği bildirilmektedirler. Özellikle 13-16 yaş grubundaki çocukların büyük bir bölümünün yanlış kanı görevlerini geçtiği görülmüş ve 13 yaşından sonra büyük bir ilerlemenin oluğu belirtilmiştir. Bu, zihin kuramının gelişimsel boyutunu ve özellikle sosyal bağlamda zihinsel durumlara dair öğrenme fırsatları ile ilişkisini vurgulayan bir unsur olarak vurgulanmaktadır. Ayrıca çocukların kişisel özelliklerinin de zihin kuramı edinimine etkisi olabileceği, örneğin işaret dilinin ustalıkla kullanıldığı evlerdeki çocukların, erken dönemde elde ettikleri sosyal fırsatların etkisiyle zihin kuramı görevlerinde de daha iyi beceri sergiledikleri tartışılmaktadır (Russell vd., 1998).

Peterson (2004), koklear implantlı, geleneksel işitme cihazlarını kullanan, yüksek fonksiyonlu otizmli ve normal gelişim gösteren çocuklardan oluşan dört ayrı grupta Sally-Anne test prosedürüne dayalı yanlış kanı atfı becerisini değerlendirmiştir. Sonuçta koklear implant, işitme cihazı ve otizm gruplarının üçünde de zihin kuramı gelişiminin geri olduğu bulunmuş, akranlar ve aile ile etkileşimin ve erken dönemde maruz kalınan akıcı iletişimin zihin kuramı üzerine etkisi vurgulanmıştır. Çalışmada, çocukların küçük yaşlarda sohbet içerisinde insanların duygularına ve zihinsel durumlarına odaklanma ve mış gibi yapma oyunlarına katılmalarının zihin kuramı açısından önemi belirtilmektedir. Üç yaşından

beş yaşına kadarki dönemde zihin kuramındaki çarpıcı gelişmenin göz önüne alınması ve erken dönemlerdeki kayıpların etkisinin önemi üzerinde durulmaktadır.