• Sonuç bulunamadı

1.3. Eserleri

2.1.1.4. Zaman

Romanda olayların içerisinde gerçekleştiği atmosfer olarak düşünülebilecek zaman, yazarın anlatıda gerçekleştirmek istediği hedeflere göre farklı biçimlerde şekillendirdiği kurmaca nitelikli bir ögedir. Kurmacanın yapısının oluşturulmasında belirleyici rol üstlenen bu elemana, kullanılan anlatım teknikleriyle ritim kazandırılarak romanın estetik bir bütünlük içerisinde sunumu sağlanır.

Birinci tekil kişi anlatımının kullanıldığı Sonsuzluğa Nokta romanında olaylar iki zaman arkı içerisinde akar. Eş zamanlı olarak ilerleyen bu iki süre, romanın sonunda birbirine eklemlenir. Kronolojik olarak daha eski olan birinci zaman dilimi, başkahraman Bedran’ın kasabadan kente gelişinden başlayıp burada yaşadıklarını içine alarak kamyonla kaza yapışına kadar geçen süreyi kapsar. Psikolojik çatışmaya dayalı bir sürecin konu olduğu ikinci çizgide ise kazadan sonra yatağa mahkûm olan kahramanın elinde tuttuğu silahla bekleyişine dek uzanan ucu açık bir zaman dilimi söz konusudur. Bu iki zaman diliminin anlatıdaki kurgulanış biçimini şu şekilde gösterebiliriz:

Şekil 2.1.2.

: 1. Zaman dilimi:

Bedran’ın kasabadan ayrılıp kamyonla kaza yapışına kadar geçen süre

---

: 2. Zaman dilimi

Bedran’ın kazadan sonraki yaşamını içine alan süre

Anlatı boyunca iki

---

---

çizgi eş zamanlı

olarak ilerler. Anlatının sonunda iki çizgi birbirine eklemlenir

Romanda her iki zaman diliminin “anlatma zamanı”na (Aktaş, 2005: 108) olan mesafesi farklıdır. Birinci çizgideki olayların “vaka zamanı” (Aktaş, 2005: 116) ikinci çizgininkinden daha eskidir. Kahramanın uzanmış olduğu yataktan olayları anlattığı ikinci zaman diliminde, vaka ve anlatma zamanı arasındaki mesafe kimi zaman neredeyse sıfırlanır. Bedran’ın içerisinde bulunduğu durumu, anı anına anlattığı bu bölümlerde şimdiki zaman kipi kullanılır. Romanın aşağıda sunduğumuz son bölümü belirttiğimiz hususu örnekler:

“Günlerdir bekliyorum ama, karım hala dönmedi. Artık kimi vuracağımı biliyorum.” (SN, 197)

Romancı, her bölümde sırasıyla bir zaman diliminden diğerine geçerek vaka zamanı ve anlatma zamanı arasındaki mesafeyi yakınlaştırıp uzaklaştırmıştır. Anlatma zamanın, vaka zamanına “yakınlık uzaklık derecesi”nin (Sağlık, 2002: 136) sürekli değiştirilmesi, zamanın dinamik bir boyut kazanmasını sağlamıştır.

Anlatıda her iki zaman diliminin hacimleri geriye dönüşlerle genişletilmekle birlikte birinci zaman dilimi daha uzun bir süreyi kapsarken ikincisi ona göre daha kısa bir süreyi içine alır. Yazar, bunları birlikte anlatırken birincisinde sıkıştırma ve

“eksilti”ler (Z. Kıran- A. Kıran, 2007: 230) yapmış; ikincisinde ise tasvir ve iç monolog

tekniklerini kullanarak genişletmeler gerçekleştirmiştir. Bu nedenle birinci zaman diliminde tempo hızlıyken ikincisinde olaylar daha yavaş bir seyirde ilerler.

Romanda zamanın kurgulanışında geriye dönüş tekniği büyük rol oynar.

“Geriye kırılma”larla (Sağlık, 2002: 136) olayların kronolojik akışı bozulur. Birinci

zaman diliminde çizgisel bir doğrultuda akan vakaların yönünü Bedran’ın hatırladığı çocukluk ve ilk gençlik yılları kırar. Geriye dönüşlerin daha az yapıldığı ikinci dilimde ise kahramanın karısıyla tanıştığı ve evlendikleri ilk yıllara gidilir. Böyle bir ayrıma gidilmesi ve geriye kırılmaların yoğunluğunun iki bölümde birbirinden farklı olması anlamlıdır. Birinci metin halkasında, Bedran geçmişiyle çatışma içerisindedir. Kırılmalar, kahramanın tanıtılması işlevini yerine getirir. Bununla birlikte, Bedran’ın zihnin bir köşesinde geçmişiyle sürekli boğuşmasını ve ondan kurtulamayışını simgeler. O, geçmişinin sürekli karşısına çıkmasına son vermek için yanındaki çocukla birlikte

kaza yapar. Kazada, Bedran’ın yolculuk esnasında önce babasına daha sonra da kendi çocukluğuna dönüştüğünü hissettiği çocuk ölür. Bu ölüm, kahramanın geçmişinden kurtulduğu anlamını taşır. Nitekim kazadan sonraki ikinci zaman diliminde Bedran’ın çocukluk yıllarına dair anılarla karşılaşmayız.

Birinci zaman diliminde parçalı olarak gerçekleştirilen geriye dönüşlerin, kronolojik bir sırayı takip etmesi ve kırılmaların birleşmesiyle oluşan çizginin, anlatının sonunda içerisinde ilerlediği zaman dilimine eklemleniyor olması dikkat çekicidir. Zamanın bu metin halkasındaki kurgulanışını şu şekilde gösterebiliriz:

Şekil 2.1.3.

Romanda statik bir zaman kurgusunun aksine geriye dönüşlerle bu ögenin çok boyutlu hale getirilmesi, anlatı yapısının estetik bir görünüm elde etmesini sağlar. Romanın sonunda bir yapbozun parçaları gibi yerine oturan metin halkları, romancının kurgulamadaki başarısını ortaya koyar.

Romanda geçen “sosyal zaman” (Narlı, 2002: 93) üzerinde durulması gereken diğer bir husustur. Kasabadan kente gelen Bedran, burada kendisini siyasal bir gerilim

: 1. Zaman dilimi:

Bedran’ın kasabadan ayrılıp kamyonla kaza yapışına kadar geçen süre

---

: 2. Geriye dönüşlerle oluşan zaman çizgisi

Bedran’ın çocukluk ve gençlik yıllarını içine alan süre

----

---

---

Anlatı boyunca her iki Anlatının sonunda her iki zaman zaman çizgisi iç içe anlatılır çizgisi birbirine eklemlenir

ve karmaşanın içinde bulur. Anlatıda tam olarak belirtilmese de bu kaotik ve karanlık atmosfer; vaka zamanın, 1970’li yıllarda başlayıp 80’li yıllara uzanan siyasal çatışmaların hâkim olduğu çalkantılı dönemi düşündürür. Romanın otobiyografik niteliği göz önüne alındığında da karşımıza bu tarihler çıkar.

Siyasi gerginliğin toplum yaşamına yansıdığı bu dönem, romanda şu ifadelerle yankısını bulur:

“(…) kentlerin semt semt siyasî bölgelere ayrıldığı, kanlı hesapları yapıldığı,

intikam yeminlerinin edildiği ve pencerelerin ölüm korkusuyla sımsıkı kapatılıp kapıların evlatlara bile bin bir kuşkuyla açıldığı, tatsız bir dünyadan bahsederlerdi her akşam. Otomatik silahlarla taranan okul bahçelerini, bombalanıp harabeye çevrilen öğrenci yurtlarını, kan gölüne dönmüş kahvehaneleri ve kantinleri, ele geçirilen sokakları, sağda solda dağıtılan kalın sesli bildirileri, zorla satılan gazeteleri ya da üstünden aylar geçtiği halde hâlâ aydınlanmamış karanlık baskınları dönüp dolaşıp yeniden tartışırlarken, nasıl davranmaları gerektiğini bir kez daha gözden geçirir, üniversiteye sızan provokatörlerin kimliğini saptar ve olup biten bunca karmaşanın özünü birkaç sloganın çekirdeğine sığdırmaya çalışırlardı.” (SN, 89-90)

Bedran’ın yakınlık duyduğu Đsvan adlı üniversite öğrencisi, bu karmaşa içerisinde öldürülür. Politik bir istismara uğramaması için cesedi, gece gizlice köyüne götürülür. Bedran, bu çatışma ve gerginlikten uzak dursa da kentin kendisini dişleri arasına alıp öğütmesinden korkar. Dönemin kaotik atmosferi, kahramanın ruhsal durumuna hâkim olan karamsarlık, korku ve tedirginliğin artmasına sebep olur. Romanda zaman, dönemin siyasal ve toplumsal atmosferini yansıtma işlevini yerine getirmekle birlikte yazarın objektifinin merkezinde bireysel çerçeveli konular yer alır.

Sonsuzluğa Nokta romanında, kurgunun yapısının oluşturulmasında zaman ögesinin büyük rol oynadığını görürüz. Yazarın farklı zamanları bir arada anlatma ve onları kompoze etmedeki başarısı, anlatının dikkat çekici bir kurguya sahip olmasını sağlamıştır. Kullanılan birinci tekil kişi anlatımı, vakaların geçmişe dönük olmasını zorunlu kılsa da yazar farklı tekniklerle bu sınırlamanın yarattığı monotonluğu kırmıştır. Anlatıya hâkim olan geriye dönüşler işlevsel olmakla birlikte sembolik değer de taşır.

Romandaki sosyal zaman, karakterin ruhsal yapısıyla bütünlük oluşturduğu gibi temaların belirginleşmesini sağlamıştır.

Benzer Belgeler