• Sonuç bulunamadı

2.2. GÖLGESĐZLER

2.2.2. Tematik Kurgu

2.2.2.3. Đletişimsizlik

Gölgesizler romanında ele alınan diğer bir tema iletişimsizliktir. Roman

kahramanlarının yaşadığı yabancılaşma, boşluk ve yalnızlık duygularının kaynağında bu etmen yatmaktadır.

Topluma hâkim olan iletişimsizlik, bireyin iç dünyasına kapanmasına ve yabancılaşmasına neden olur. Đletişim kopukluğu, kişilerin “kendi varoluşlarının

bilinci”nde (Gençtan, 2009: 109) bir yaşam sürdürmelerini engeller. Kahramanların

varlıklarından şüphe edecek denli bir soyutlanma durumu yaşadığı romanda, kişiler sürekli bir kuşku ve güvensizlik içerisindedirler. Toplum tarafından varoluş alanı daraltılan, bireyselliği engellenen ve verilen kimliğin dışına çıkamayan kahramanlar, çözümü yaşadıkları yerden uzak bir yerlere kaçmak, delilik kılıfının arkasına saklanmak ya da intihar etmekte bulur.

Eserde işlenen iletişimsizlik temasının diğer boyutunu, taşra ve merkez arasındaki kopukluk oluşturur. Merkezi idarenin ve bürokratik sistemin tenkidi köy romanı türündeki eserlerde sıklıkla işlenen bir konu olmakla birlikte Gölgesizler romanında bu konu, yazarın kendine özgü bakış açısından ironik bir dille ele alınmıştır.

Merkezi idare ve köy arasında bir iletişimin olmaması köylülerin zihninde soyut bir “devlet” kavramının oluşmasına neden olur. “Devlet”i adeta kutsal bir güç olarak gören köylülere göre onun, köydeki kayboluşlarla ilgilenecek zamanı yoktur, çok daha büyük işleri vardır. Bekçinin bu konudaki şu düşünceleri köylülerin kafasındaki “devlet” imajını ortaya koyar niteliktedir:

“Bu sırada devlet, yanağına fiske vursan kan damlayacak kalın enseli adamlar halinde çevresini kuşatmıştır hemen. Adamların boşa geçen her dakikaya yandığı, aptallıklarla karşılaşmaktan midelerinin bulandığı, bakışlarından bellidir. Bu yüzden sinirlidirler herhalde, sinirlidirler ve muhtarın çevresinde dönüp duruyorlardır. Sonra, sen demişlerdir ona, bir kızın kayboluşunun devlet işlerinde kaçıncı sırada yer aldığını bilmeyecek ve bu bilgisizliği yüzünden devletin bayrak dalgalandırdığı bir köyü şu kadar gün muhtarsız bırakacak kadar aptalsan, nasıl muhtar olabildin ki? Muhtar bu sözleri duyunca bakakalmıştır tabii…” (G, 197-198)

Söz konusu iletişimsizliğin yarattığı soyut algı, roman kişileri üzerinde sürekli bir baskı ve korkunun oluşmasına neden olur.

Gölgesizler romanında belirginleşen tematik kurgunun dikkate değer fonksiyonlarını, Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’a ait olan “Kora Şeması” (2002: 273) ile şu şekilde gösterebiliriz:

Şekil 2.2.5. ÜLKÜDEĞER (TEMATĐK GÜÇ) KARŞIDEĞER (KARŞI GÜÇ) KĐŞĐ • Yazar anlatıcı • Berber • Cennet’in oğlu • Cıngıl Nuri • Muhtar • Reşit • Güvercin • Aynalı Fatma • Bekçi • Đmam KAVRAM • Arayış • Yok olma • Kaçış • Delilik • Đntihar • Yazı yazma • Đletişimsizlik • Yalnızlık • Boşluk • Güvensizlik • Kuşku • Yabancılaşma • Bürokratik sistem • Şeffaflık • Çıkışsızlık

SĐMGE Aynalı kuş • Roman • Gölgesizlik • Devlet • Mavzer • Asker kaputu • Tahta minare • Göz • Yılan

• Zindan karası tespih

Gölgesizler romanında; dramatik aksiyon, tematik ve karşı güçte yer alan kişiler

arasındaki mücadeleyle değil; ülküdeğer ölçütüne konumlandırılan kişilerin karşıdeğerde bulunan kavram ve simge boyutundaki değerlerle olan çatışmasıyla sağlanmıştır. Çatışmanın farklı dizgelerdeki görüntü seviyeleri arasında olması karşı güçler arasındaki dengeyi sağlamakla birlikte eserdeki çatışmanın görünür değil, derin bir boyutta gerçekleştiğini gösterir.

Kişiler boyutunda ülkü değer konumunda yer alan Güvercin ve Aynalı Fatma daha çok simge değer niteliğindeki görüntü seviyeleridir. Romanda özellikle Güvercin karakteri “hedef obje” ( Korkmaz, 2002: 274) konumunda yer alır. Đnsanın kendi özünü bulmaya yönelik arayışını simgeler. Simge değer görüntüsünde yer alan “aynalı kuş” da arayışı ifade eder. Kahramanlar, peşine düştükleri “aynalı kuş”larla kendilerini bulmaya çalışırlar. Anlatıda romanın kendisi de bir simge değerdir. Yazar, kendisini yansıtan bir ayna olan romanla özünü arama süreci içerisine girmiştir. Simge değer ölçütlerinde yer alan tematik güçler az olsalar da karşı güçle olan dengeyi sağlayacak kuvvette güçlü unsurlardır.

Kavram dizgesinde yer alan görüntüler: “genellikle ülküdeğer ve karşıdeğeri

anlayışlarını, varoluş amaçlarını ve yönelişlerini bildiren ara değerlerdir” (Korkmaz,

2002: 274). Gölgesizler’de, kahramanlar varoluş alanlarını daraltarak onları silen, değersizleştiren; karşı güçler karşısında çözümü, kendilerini “yok etmek”te bulur. Ülküdeğer dizgesinde yer alan “yok olma”, kavram boyutunda beliren “arayış” değeriyle ilintilidir. Kaçış, delilik, intihar ve yazı yazma gibi farklı yollarla kendilerini “yok eden” kişiler, “hedef obje”ye varma arayışı içerisindedir.

Romanda karşı güçte yer alan “gölgesizlik” güçlü simge değerdir. Farklı şekillerde yorumlanabilecek bu imge, daha çok varoluşlarını hiçbir düzlemde ortaya koyamayan kahramanların kimliksizliğini, değersizliğini ve yokluğunu ifade eder. “Devlet”, “mavzer”, “asker kaputu”, “tahta minare”; bürokratik sistem ve yanlış inanışlarla örülü dinin kişi üzerinde yarattığı baskı ve korkuyu simgeler. “Göz” simge değeri ise şeffaflık kavramıyla ilgilidir. Roman boyunca farklı biçimlerde sürekli gözlenen kahramanlar, görünürlüğün yarattığı baskı içerisinde kendilerine ait özel bir alan yaratamazlar. “Yılan” ve “zindan karası tespih” ise hayatın tekrara dayalı döngüselliğini imleyen çıkışsızlık kavramıyla bağlantılı simge değerlerdir.

Romanda simgesel söylemin derinlikli ve örtük dilini kullanmış olan yazar, her okumada farklı şekillerde yorumlanabilecek “açık yapıt” niteliğinde bir eser ortaya koymuştur.

Benzer Belgeler