• Sonuç bulunamadı

1.3. WEBER‟ĠN SOSYAL BĠLĠMLER METODOLOJĠSĠ

1.3.4. Yorumlayıcı Anlama Yöntemi

Doğa bilimcilerin aksine bir toplum bilimci madde üzerinde araĢtırma yapmaz, bunun yerine, toplumsal iliĢkileri ve bir etkinliği çözümler. O halde, toplumsal iliĢkileri üreten insan etkinlikleri doğal olgularda yeri olmayan bir niteliğin, anlam‟ın etkisi altındadır. Her toplumsal eyleyicinin -toplumsal davranmanın sonucu olarak- çeĢitli değer ve ideallere itibar etmesi, kiĢinin davranıĢına bir anlam yüklemesi

demektir ki, bu, Weber‟in deyimiyle “öznel yönelim” adını alır. Doğa bilimlerinin inceleme konusunun bu manada bir anlam‟ı olmadığına göre, sosyal bilimlere onun yöntemini taĢımak mümkün değildir. Doğal devinimsiz olgular nedensel açıklamalarla izah edilebilir, yani geçmiĢ baĢka olgularla izah edilebilir. Ancak, toplumsal olguları anlamak için fazladan bir çaba sarf edilmesi gerekir, çünkü onların nedenini açıklayabilmek için güdülerini de anlamak gerekir; bu da insanın edimde bulunmasına yol açan nedenler ve peĢinde olduğu hedeflerdir. Her etkinliğin açıklamayla ortaya konulamayan iyi ya da kötü bir amacı vardır. Weber‟e göre, bir etkinliğin anlamını aydınlığa kavuĢturmakta kullanılacak en iyi yöntem, anlamaya yönelik yöntemdir. Anlamaya14

yönelik yöntemin görevi insan iliĢkilerine özgü sorunlarda dümdüz açıklamaların bıraktığı boĢlukları doldurmaktır (Freund, 2006: 193-194). Anlam hiçbir zaman nesnenin bünyesinde verili değildir; anlam, nesneye içkin bir nitelik değildir; buna bağlı olarak, nesnelerin niteliklerini, yasalarını ya da kalıcı karakterlerini incelemek üzere tasarlanmıĢ bir usulle kavranamaz. Tersine, insan farklı Ģeylere aynı anlamı verirken, aynı Ģeylere farklı anlamlar da verir. ĠĢte bu çeĢitlilik Weber‟e göre, ancak anlamaya yönelik yöntemle kapsanabilir (Freund, 2006: 193-194).

Doğal dünyada nedensel ardıĢıklığın rasyonel bilgisinin elde edilebileceği, ancak insan dünyasının tahmin edilemezliği ve irrasyonelliği nedeniyle, rasyonel açıklamaya uygun olmadığı itirazı yükseltildiğinde, Weber durumu tersine çevirerek karĢılık verir. Doğa hakkındaki bilgimizin, her zaman adeta dıĢarıdan olması gerekir. Biz sadece olayların dıĢsal akıĢını gözleyebilir ve onların tek biçimliliklerini kaydedebiliriz. Ancak insan eylemiyle ilgili olarak, olayların tekrarlayan ardıĢıklığının kayıtlarını tutmaktan daha fazlasını yapabiliriz; insanların eylemlerini ve sözlerini yorumlama yoluyla güdüleri ele alabiliriz. O bu yöntemle, elbette pozitivistlere de karĢı çıkar: “Toplumsal olgular nihayetinde anlaşılabilir

14

Burada Weber bir yorumlama gereğini ortaya çıkarır; bu da onun çapraz sağlama, karĢılaĢtırma, mantığa uygun gözlem ve onun değerlere gönderme dediği Ģeyi gerektiren değerlendirmeler üzerine kurulu olması demektir. Böylece onun anlama kavramı, bir olayı yeniden yaĢama yeteneğine ya da kiĢisel deneyime önem veren kuramcıların yaklaĢımlarını geçersiz kılmıĢtır. Weber, sık sık “Sezar‟ı anlamak için Sezar olmak gerekmediğini” vurgulamıĢtır, bkz. Tom Bottomore ve Robert Nisbet (2006), Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi, Kırmızı Yayınları, Ġstanbul, s. 195.

olgulardır”. Weber‟e göre, insan eylemini, eyleyenlerin kendi davranıĢlarına ve

baĢkalarının davranıĢlarına atfettikleri öznel anlamları kavramakla anlayabiliriz. Tavuk çiftliğinin bir sosyolojisi sadece, davranıĢın düzenliliklerine -baĢka bir ifadeyle, bir gagalama düzenine- açıklama getirebilir. Ġnsan gruplarının bir sosyolojisi, eylemin öznel yönlerine, anlam ve güdü alanına ulaĢılabilmenin paha biçilemez avantajına sahiptir (Coser, 2015: 204).

Weber, entelektüel yaklaĢımının özgünlüğü sayesinde toplumsal bilimlerini özgül bir yöntemle donatır (Fleury, 2009: 26). Bu yöntem “Ekonomi ve Toplum”un daha ilk cümlesinde kendini gösterir: “Bizim sosyoloji dediğimiz şey… toplumsal

faaliyeti yorumlayarak yorumlama yoluyla kavrama ve dolayısıyla, gelişimini ve sonuçlarını nedensel olarak açıklama iddiasındaki bir bilimdir” (Weber, 2018: 29).

YaklaĢımının farklı evrelerini bu sözlerle dile getirmektedir: kavrama, yorumlama ve

açıklama. Weber gerçekten de öncelikle bireylerin toplumsal eylemini anlamaya

çalıĢır. Bu aynı zamanda bireylerin hedeflediği anlama önemli bir yer ayırmayı ve aksiyolojik bir yansızlığı15

benimsemeyi gerektirir. Daha sonra da, gerçeğin sonsuz çeĢitliliğine düzen vermek için, temel iĢlevi gerçekliğin yorumlanmasına teĢvik olan “ideal tip” dediği Ģeyin inĢası ilkesini ortaya koyar. Son olarak, açıklamaya hizmet etmek amacıyla, “nedensel isnat” olarak adlandırdığı Ģeye kalkıĢmayı önerir (Fleury, 2009: 27).

Weber sosyologların doğa bilimcilerden daha avantajlı olduklarını düĢündü. Bu avantaj, sosyoloğun toplumsal fenomenleri anlama yeteneğinde bulunur, oysa doğa bilimci, bir atomun veya kimyasal bir bileĢimin davranıĢıyla ilgili benzer bir anlayıĢ edinemez. Almancada anlamanın karĢılığı olarak kullanılan kelime verstehen‟dir. Tarihsel araĢtırmasında Weber‟in verstehen16

terimini özel olarak kullanımı, çağdaĢ

15

Weber‟in “aksiyolojik yansızlık” olarak adlandırdığı Ģey, her türlü değer yargısının reddinden ibarettir. Değer yargılarına, inançlara ve kiĢisel kanılara karĢı çıkan bilimsel araĢtırma, bu aksiyolojik yansızlığı varsayar. Ayrıntılı bilgi için bkz. Laurent Fleury (2009). Max Weber. çev. IĢık Ergüden, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara, s.10.

16 Verstehen, tin bilimlerinde anlamları failin bakıĢ açısından hareketle inĢa etmeyi amaçlayan

yöntemin; özel olarak, toplum ve kültüre iliĢkin araĢtırmayı yeni baĢtan yorumlamaya ve yeni bir yaĢama felsefesi inĢa etmeye, tin bilimleri için bir temel sağlamaya çalıĢmıĢ olan W. Dilthey‟nin, daha genel olarak da 19. yüzyılda Alman düĢünür ve sosyologlarının tabiat bilimlerinin ya da pozitivist sosyolojinin yöntemine alternatif olarak geliĢtirdikleri anlama yönteminin Almanca

sosyolojinin yöntembilimine onun en çok bilinen ve en tartıĢmalı katkısıdır. Weber‟in verstehen üzerine düĢünceleri, kendi döneminin Alman tarihçileri arasında görece yaygındı ve hermeneutik17

olarak bilinen bir alandan türetilmiĢti. Hermeneutik, basılı yazıların anlaĢılmasına ve yorumlanmasına yönelik özel bir

yaklaĢımdı. Amacı, metnin temel yapısını olduğu kadar yazarın düĢüncesini de anlamaktı. Weber bu fikri, metinlerin anlaĢılmasından toplumsal yaĢamın anlaĢılmasını kapsayacak Ģekilde geniĢletmeye çabaladı. BaĢka bir deyiĢle Weber, eyleyenler, etkileĢim ve aslında tüm insanlık tarihini anlamak için hermeneutik araçları kullanmayı amaçladı (Ritzer ve Stepnisky, 2014: 117).

Yorumlayıcı anlama düĢüncesi Weber‟le birlikte ortaya çıkmadı. Onu ilk defa tarihçi Droysen geliĢtirdi ve Dilthey18

gibi bilginler tarafından yaygın bir Ģekilde kullanıldı. Ancak onlara göre bu yöntem sezgiyi, rasyonel-nedensel açıklamadan üstün tutmak demekti. Tersine Weber bu yöntemi sadece, nedensel iliĢkileri saptamanın ilk basamağı olarak gördü (Coser, 2015: 204). Verstehen hakkındaki yaygın yanlıĢ kavrayıĢlardan biri, onun, araĢtırmacı tarafından basitçe „sezgi‟nin

özgün ifadesi, bkz. Ahmet Cevizci (2017), Say Büyük Felsefe Sözlüğü, Say Yayınları, Ġstanbul, s. 1933.

17 Hermeneutik, genel olarak insanın eylemlerinin, sözlerinin, yarattığı ürünlerin ve kuramların

anlamını kavrama ve yorumlama sanatını ifade eder. 19. Yüzyılda, pozitivizmin genel yöntem anlayıĢına ve doğa bilimlerinin yöntemini insan bilimlerinde de kullanma tavrına karĢı, tarih ve sosyoloji gibi insan bilimlerinin konusu olan insan varlığının temel özelliğinden dolayı, farklı bir yönteme ihtiyaç duyduğu anlayıĢının sonucu olan yorum teorisidir. Terim, felsefe Dilthey tarafından kazandırılmıĢtır. Hermeneutiğin kapsamını her tür insan davranıĢını ve bütün beĢeri ürünleri anlamaya imkân verecek Ģekilde geniĢleten Dilthey‟den sonra, hermeneutik disiplini ya da yöntemi Heidegger‟de çok daha derin ve geniĢ bir anlam kazanmıĢtır. Dilthey, doğa bilimlerinin tersine, tin veya kültür ya da insan bilimlerinde anlamayla, geçmiĢ toplumların eserlerinin yorumuyla ilgilenmiĢti. Oysa Heidegger‟in hermeneutiği metinleri ve baĢkaca ürünleri yorumlayan varlığın, insan varlığının yorumuyla ilgilenir. Kendisinde hermeneutiğin biraz daha önem ve temel bir ağırlık kazandığı Gadamer ise insanın kendine özgü bir oyun mekânı, bir anlamlar dünyası içinde yaĢadığı ve bu mekânın da yalnızca refleksiyonlu bir anlama yoluyla bilinebileceği ve çağların, kültürlerin, sınıfların ve toplumların, ancak bir çağın ya da toplumun dildeki sözlere verdiği ortak anlamlarla Ģekillenen yaĢam biçimleri aracılığıyla anlaĢılabileceği kabulleriyle, felsefi hermeneutiği epistemolojik boyutuna ek olarak ontolojik bir düzlemde de ortaya koymuĢtur. Gadamer‟de anlama, tarihsel bir çerçeve içinde var olan bilinçli insan varlıklarının dünya ile iliĢki içine girmelerinin en temel ve biricik yolu haline gelmiĢtir, bkz. Ahmet Cevizci (2017), Say Büyük

Felsefe Sözlüğü, Say Yayınları, Ġstanbul, s. 942.

18 Weber‟e göre Dilthey‟nin çalıĢmasındaki temel problem, onun sanki nesnel bir sosyal bilim bir

tür diğerlerinin arzuları ve düĢüncelerinin mistik ve sezgisel olarak yeniden-yaĢanması üzerine kurulabileceği düĢüncesiyle, her bireyin iç dünyasını anlamayı vurgulamasıdır. Weber ise bir yandan bireysel davranıĢı anlamanın önemini vurgularken, öte yandan tarihsel olayların önemini nesnel bir biçimde değerlendirebilmiĢtir, Jonathan H. Turner vd. (2017), Sosyolojik Teorinin

kullanılması olarak görünmesidir. Dolayısıyla birçok eleĢtirmen, onu “yumuĢak”, rasyonel olmayan, öznel bir araĢtırma yöntembilimi olarak görür. Bununla birlikte Weber, verstehen‟in basitçe, sezgi, duygudaĢ katılım veya empatiyi kapsadığı Ģeklindeki fikri kesinlikle reddetti. Ona göre verstehen, bir metine veya toplumsal bir fenomene yönelik bir düĢünce edinmekten çok, sistematik ve sıkı araĢtırma yapmayı kapsıyordu. BaĢka bir ifadeyle Weber için verstehen, araĢtırmanın rasyonel bir prosedürüydü (Ritzer ve Stepnisky, 2014: 117).

Weber empatinin ve çözümlenen deneyimin yeniden yaĢanmasının bir etkinliğin öznel anlamını kavramaya yardımcı olduğunu savundu. Ancak herhangi bir yorumlayıcı açıklamanın bilimsel bir önermenin saygınlığına ulaĢması için, nedensel bir açıklama haline gelmesi gerekir. Verstehen ve nedensel açıklama toplum bilimlerinde yöntemin karĢıt ilkeleri olmaktan çok birbiriyle bağlantılıdır. Anlamla ilgili doğrudan sezgiler, nedensel açıklamayı amaçlayan kuramsal yapıların kapsamına dâhil edilebildikleri takdirde geçerli bilgiye dönüĢtürülebilirler. Bu tarz yorumun, bilimsel araĢtırmacının kendi değerlerinin bulaĢma tehlikesiyle karĢı karĢıya kaldığı itirazına karĢı Weber, yorumun da kanıtın denetiminden geçirilebileceği karĢılığını verdi. Weber yorumla ilgili bu durumun, doğa bilimci için de pekâlâ söz konusu edilebilecek olan konu seçiminin -yorum seçiminden farklı olarak- araĢtırmacının değer yöneliminden kaynaklanma durumundan farklı görülmesi gerektiğini savundu (Coser, 2015: 204).

Weber, bazen “açıklayıcı anlama” bazen de “motifleri rasyonel olarak anlama” dediği nedensel anlamayı Ģöyle betimlemektedir (2018: 18-19):

“Biz, 2x2=4 ifadesini kullanan birisinin bu ifadeyi hangi anlamda kullandığını veya bunu neye dayanarak kanıtladığını motiflere bakarak anlarız. Bu ifadenin ticari bir iĢlem, bilimsel bir kanıtlama, teknik bir hesap veya benzeri bir eylemle ilgili olduğunu gördüğümüz ve böyle bir ilginin bizce kavramsal olarak anlaĢılabilir bir anlamının „mevcut‟ olduğunu varsaydığımız sürece; ifade sahibinin kesinlikle böyle bir ilgi doğrultusunda hareket ettiğini belirtebiliriz. Bu demektir ki, bize kavramsal olarak anlaĢılabilir bir anlam bağlamı kazandırılmıĢtır.”