• Sonuç bulunamadı

1.2. YOL BAĞIMLILIĞI

1.2.3. Yol Bağımlılığının Bileşenleri

Yol bağımlılığında geçmiş olaylar sosyal süreçlerin doğal yollar ile gelişemeyeceğini, tekrarlanan (kendini güçlendiren) kararların etkili olduğu anlamına

47

gelmektedir. Yol bağımlılığının temel varsayımı başlangıç kararlarının revizyona açık olduğu, fakat geçmişin bir noktasında yapılan seçimlerin bugün ve gelecekte yapılacak alternatif seçimleri engelleyebileceğidir. Yol bağımlılığı geçmiş olayların yanında ancak artan getiriler ve yönlendirme süreci ile birlikte tam olarak açıklanabilmektedir. Artan getiriler ve kendini güçlendiren süreçler ile birlikte yönlendirme, kişilerin kontrolünde olmayan dinamikleri ifade etmektedir. Yönlendirme meydana geldiğinde diğer alternatifler seçilememektedir (Sydow vd., 2005).

Şekil 6: Yol Bağımlılığının Bileşenleri

Artan getiriler: Arthur (1994)’ün matematiksel olarak modelliği Polya Urn Süreci artan getiriler sürecinin özelliklerine sahiptir. Artan getiriler sürecinin özellikleri tahmin edilemeyen sonuçlar, katılık, geri dönüşümsüzlük ve potansiyel yol etkinsizliğidir. Tahmin edilemeyen sonuçlar; kısmen rastgele meydana gelen geçmişteki olaylar geniş etkilere sahiptir. Dolayısıyla gelecekte ne olacağı tahmin edilemez. Katılık; bir yoldan vazgeçip diğerine kaymanın zorluğunu ifade eder. Özellikle teknoloji uygulamalarında önceki uzun süreli uygulamalar belli bir zaman sonra kilitlenme yaratabilir. Geri dönüşümsüzlük; kazara meydana gelen olayların geri dönüşümsüzlüğüdür. Yok sayılamazlar, telafi edilemezler ve öğrenilme süreci ile birlikte gelecek seçimleri etkilerler. Potansiyel yol etkinsizliği ise uzun vadede, kilitlenmiş hale gelen sonuçların diğer alternatiften vazgeçildiğinde daha düşük maliyetler yaratabilmesidir. Krugman’ın sektörel yer seçimi potansiyel yol

Kendini Güçlendiren Yapılar Tarihin Etkileri ve Kilitlenmeler Arta n Getiriler Yol Bağımlılığı

48

etkinsizliğine örnek olarak verilebilir. Finans sektöründeki ana oyuncular nerede yerleşmeyi tercih ettiyse, onlara hizmet sunan finansal kurumlarda orada yer almayı tercih eder ve finans sektörüne hizmet veren diğer kurumlar da onları takip eder. Sonuç olarak finans sektörünün kümelenme etkisine bağlı olarak yol bağımlılığı oluşturmuş bir sektör olduğu görülmektedir. Fakat bu kümelenmenin ilk oluştuğu yerin sektörel etkinlik açısından en ideal yer olduğu anlamına gelmemektedir. Seçilen ilk yerin etkin çıkması tamamen tesadüfidir (Liebowitz ve Margolis, 1999).

Tarihin Etkileri ve Kilitlenmeler: Kilitlenme sektöre yeni giriş yapan örgütlerin daha iyi çıktılar elde edilebilecekleri alternatiflere sahip olmalarına rağmen kendilerinden önceki örgütlerin izledikleri yolları takip etmeleri ve sürekli olarak belli çıktıları ortaya koymalarıdır. Dolayısıyla mümkün olan diğer alternatiflerin tümü artık kullanılabilir olmaktan çıkmaktadır (Sydow vd., 2005). Kilitlenmeler heterojen olarak kendi kendini üreten uzmanlaşmış sektörlerin kümelendiği, yarı kararlı bir yapıya sahip ekonomik coğrafyalarda görülmektedir. Özellikle bölgesel kilitlenmeler çok yönlü bir süreç olup yüksek derecede mekansal bağımlılık yaratmaktadırlar (Martin ve Sunley, 2006b). Finans kümelenmelerinin nerede doğduğu ve ilk yerleşim yerleri tahmin edilemez. Çünkü farklı firmaların sektörel kümelenmeye giriş sırası rastgeledir. Finans kümelenmesi ancak yeterli bir ölçek ekonomisine ulaştığında coğrafik kilitlenme meydana gelir. Böylece kümelenmenin olduğu bölge diğer bölgelere göre daha avantajlı hale gelir (Arthur, 1988, Martin ve Sunley, 2011).

Özellikle ileri teknoloji kullanılan bölgelerde ağ dışsallıkları ve artan getiriler yenilik ve rekabet başarısını olumlu etkilemektedir. Bu nedenle ileri teknoloji ile ilişkili olan sektörlerin mekânsal yollarında meydana gelen kilitlenmeler sektör üzerinde pozitif etki yaratır. Diğer yandan geleneksel yaşlı sektörlerin mekansal yollarında meydana gelen kilitlenmeler ise sektör üzerinde negatif etki yaratır çünkü mekânsal yol bağımlılığının çok güçlü olduğu bölgede sektöre özgü şoklar sektörü zayıflatır. Meydana gelen olaylar birbirine bağlı bir zincir gibi düşünüldüğünde her olay zincirinin sonuçları da birbirinden farklı olacaktır. Çeşitli beklentiler göz önünde bulundurularak belirlenen öncül koşullar, akabinde, beklenmeyen çıktılar getirir ve seçim yapanları belirli yollara mecbur eder. Örneğin, örgütler günümüz

49

şartlarında daha iyi alternatifler ile karşılaşmalarına rağmen, geçmişte aldıkları kararlar ile yaptıkları tercihler kendilerini devam ettirdiği için alternatifler arasından en iyisini seçemezler. Bir sektörde yol bağımlılığı oluştuktan sonra belirli yapılar ve yollar kilitlenebilir. Dolayısıyla bu kilitlenen yapıların ve yolların açılabilmesi için

hangi olayların hangi sırada meydana gelmesi gerektiği belirlenmelidir. Bu kilitlenmeler önlenebilir mi? sorusu da araştırmaya açık bir sorudur (Martin ve

Sunley, 2006b).

Kendini Güçlendiren Yapılar: Nesiller boyu tekrar eden örgütsel uygulamalar ve sektöre giren yeni firmalar tarafından tekrarlanan mekansal tercihler anlamına gelmektedir (Kominek, 2009). Özellikle finansal kümelenmeler hem geri bağlantılara yani işgücüne hem de ileri bağlantılarına yani müşterilerine yakın yerlerde yerleşmeyi tercih etmektedirler. Bir yer ancak belli bir ölçek ekonomisine ulaştığında yeni firmalar için çekici hale gelmektedir ve kümelenme etkisi ile kendini güçlendiren sektörel bir yapı oluşturmakta ve firmalar için yol bağımlılığı yaratmaktadır (Martin ve Sunley, 2006b ve 2011). Örneğin, Londra gibi oluşumunu ticaretin tetiklediği finans merkezleri pozitif ekonomik dışsallığı destekleyen bilgi teknolojileri, sigortacılık, danışmanlık ve hukuk gibi destekleyici sektörlerle olan bağlantıları sonucu kendini güçlendiren yapılar haline dönüşmüştür. Porter (1998) 'ın Elmas Modeli ile Londra’nın mekânsal özellikleri ve finans kümelenmesinin sağladığı avantajların Londra Finans Merkezi’nin oluşumuna etkileri değerlendirildiğinde stratejik olarak finansal kurumların genel merkezlerinin politik gücün de etkisiyle bir bölgede yoğunlaştığı görülmektedir. Firmalar arası etkileşimler hem ölçek ekonomisi ve dışsallıklar yaratır hem de dış rekabete karşı kendini güçlendiren bir kümelenme yapısı meydana getirir (Kuah, 2008).

Arthur (1988) kendini güçlendiren finans merkezlerinin mekânsal olarak çekiciliklerinin artma ve azalma olasılıklarını haritalamıştır. Bu harita finans merkezlerinin yeni firmalar tarafından seçilme olasılığı o bölgedeki yeni firma sayısının oradaki mevcut toplam firma sayısına oranı olarak ifade etmiştir. Firmaların belirli bir bölgeyi seçme olasılıklarının bir noktaya mevcut sayısını yeni firma sayısına eşit olduğu noktaya yakınsamaktadır. Eğer olasılık fonksiyonu konveks değilse birden fazla denge noktası oluşmaktadır.

50

Şekil 79

: Kendini Güçlendirmiş Finans Merkezlerinin Mekansal Çekicilikleri

Finans merkezleri hem yerli firmaların bu bölgede sayılarının artması ile hem de yabancı bankaların bu bölgede şube açmaları ile oluşmaktadır. Bir finans merkezinin ilgiyi kaybetmesi ve finansal firmaların diğer bölgelere kayması mekânsal olasılık fonksiyonu konveks olmadığı zaman ortaya çıkmaktadır. Porteous (1995) Artur’un bir bölgenin çekicilik modelini kümelenme etkisi ile finansal piyasalarda faaliyet gösteren firmaların yarattığı bilginin getirisi ile küresel bilgi akışının beklenen getirisinin toplamı olarak tekrar tanımlamıştır. Finansal kurumların sayısı ve market büyüklüğünü kullandığı modelde dışsal şoklarla bir şehirdeki finansal bilgi akışının yönü değiştikçe firmaların bu finans merkezini tercih etme olasılıkları da değişmiştir. Başka finans merkezlerinin çekiciliğinin artması bir dahaki bilgi akışının değişmesine kadar sürmektedir.

9Arthur, W.B. (1988) Urban Systems and Historical Path Dependence, Jesse H. Ausubel and Robert Herman (Eds), Cities and Their Vital Systems: Infrastructure Past, Present, and Future, p.93.

Bağımsız Seçimler Yığılma Ekonomisi Yeni Firmalar

Sektörün Bölgedeki Mekansal Büyüklüğü B ölg ey e Y en i F ir m a Ka tı Im a Olas ılı ğı

51

Yol bağımlılığı bir olaylar zinciri anlamına gelmektedir. Bu olaylar zinciri zamanla dinamiklerin hareket alanını kısıtlar ve sonuçta tek bir yol kalıcı hale gelir. Yol bağımlılığının en önemli noktası, kalıcı hale gelen bir eylemin veya kararın her zaman kötü olmayabileceğidir. Yol bağımlılığı kendini güçlendiren bir süreç olarak tanımlanırsa öncül biçimlenme aşaması, yolun biçimlenmesi ve yol bağımlılığı olmak üzere üç aşamasının olduğu söylenebilir. Bu süreçte birinci aşama; herhangi bir yönlenmenin gerçekleşmediği, çoklu seçeneklerin tercih edilmeye açık olarak bulunduğu aşamadır. İkinci aşama; seçici ajanların, çok farklı alternatiflere yönelemeyecekleri şekilde seçeneklerin giderek daraldığı aşamadır. Son aşama ise; tercih edilen seçeneğe kilitlenmenin gerçekleştiği, herhangi bir farklı alternatifin kalmadığı ve yol bağımlılığının oluştuğu aşama olarak kabul edilir. Burada gelecek seçimler geçmişteki küçük olaylardan etkilenmektedir (Schreyögg vd., 2011). Arthur (1989) artan getiri koşulu altında bu durumu bir örnekle açıklamıştır. Firmalar birbirine rakip iki teknolojiden birisini seçerek ona adopte istemektedirler. Bu firmaların teknoloji tercihleri daha önceden biliniyorsa sabit getiri durumu altında R tane firma her zaman A teknolojisini ve S tane firmada her zaman B teknolojisini seçecektir. Bu durumda hangi teknolojinin lider olduğu R ve S sayılarının büyüklüklerine bağlı olarak değişecektir. Eğer bu firmların teknoloji tercihleri daha önceden bilinmiyorsa yine sabit getiri altında her firma tipinin bu teknolojilerden birini seçme olasığı 0.5 olacaktır. Artan getiri koşulu altında ise, normalde A teknolojisini tercih edecek olan yeni firmalar, daha önce diğer firmaların B teknolojisini seçmesi nedeniyle bu geleneği bozmayıp B teknolojisini seçecektir.