• Sonuç bulunamadı

Yol Ayrımı’na Kadar Esen Kemal Tahir Fırtınası

1. BÖLÜM: KEMAL TAHİR’İN BİYOGRAFİSİ

1.4. Yol Ayrımı’na Kadar Esen Kemal Tahir Fırtınası

Bilindiği üzere, 27 Mayıs’ın ardından oluşan entelektüel atmosferde sol düşünce ve siyaset yükselişe geçer. 1960’lı yıllar aynı zamanda Kemal Tahir entelektüel fikirlerinin keskin kopuşlar geçirerek olgunlaştığı yıllardır. Yükselen sol düşünce ve siyaset deyim yerindeyse karşısında Kemal Tahir’i bulur. 1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren yayımladığı romanların yankıları, edebiyat dünyasının sınırlarının çok ötesine ulaşır. “Sol”daki tefekkür sefaletini bütün buudlarıyla açıklıyordu Kemal”

[..] “Her kitabı bir bombaydı Kemal Tahir’in; hıyanet kalesinde kapanmaz gedikler açan bir bomba. Her sözü bir tokattı; hamakatin çehresinde şaklayan bir tokat” (Meriç, 2015:

250).

Kemal Tahir’i çoğu zaman edebi değerinden çok içerdikleri görüşler açısından tartışmaya konu olan romanlarının her biri, sanat ve düşünce dünyasında “kriz” yaratır.

İlk ciddi kriz, 1965 yılında yayımladığı Yorgun Savaşçı ile birlikte yaşanır. Kemal Tahir bu romanında I. Dünya Savaşı’nın mağlup İttihatçı subaylarının dramını anlatır.

Bu subaylar impatorluğun kaybının sorumlusu olarak görülmenin acısını yaşamaktadırlar ve gayretlerini Milli Mücadele’nin başarıyla sonuçlanmasına yöneltirler. Bu roman süreç içerisinde bilhassa sol-Kemalist aydınların yoğun

4 Bu başlık, Seçkin Sevim’in “Kemal Tahir ve Türk Solu” adlı metninden alınmıştır. Sevim’in, süreci oldukça iyi anlatan bu başlığını aynen kullanmayı tercih ettim. Sevim’in metni için bkz. SEVİM, Seçkin

“Kemal Tahir ve Türk Solu” Biyografya 4: Kemal Tahir, İstanbul: Bağlam Yayınları, 2004, ss. 59-86.

29

eleştirilerine konu olur. Roman, tarihi çarpıtma ve Mustafa Kemal’in önemini azaltma olarak yorumlanır. Kayalı, aslında Yorgun Savaşçı romanının, Kemal Tahir’in daha sonra yayımladığı romanlarda görülen tarzda bir resmi ideoloji eleştirisi içermediğini, Yorgun Savaşçı romanının aydınlar tarafından eleştirilmesinin daha sonraki romanlarındaki düşüncelerinden kaynaklandığını söyler (Kayalı, 1995: 108).

Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı’nın ardından, köy enstitülerini konu alan Bozkırdaki Çekirdek (1967) romanını yayımlar. Romanda, köy enstitülerinin eğitim değil, politik kaygılar ile kurulduğunu, onun tabiriyle “rejimşor” yetiştirme amacı taşıdığını savunur. Roman, bilhassa enstitü çıkışlı yazar ve aydınlar tarafından şiddetle eleştirilir. Bu eleştiler, Kemal Tahir’in enstitüleri yeterince iyi bilmediği, probleme iyi niyetle yaklaşmadığı üzerinde yoğunlaşır.

Aynı yıl Devlet Ana da yayımlanır. Kemal Tahir, 60’lı yıllarda yükselen toplum yapısı tartışmalarına ATÜT ekseninde katılıp taraf olması dolayısıyla bu romanında söz konusu teoriden hareketle, Osmanlı’nın kuruluş devresini konu eder. Devlet Ana’da Osmanlı’ya dair çizilen tablo, solu fazlasıyla rahatsız eder. Devlet Ana’dan sonra Kemal Tahir ile sol arasındaki bütün bağlar tamamen kopma noktasına gelir. Roman hakkında İsmet Bozdağ’ın bir gazete yazısında “ilk Türk romanı” nitelemesinde bulunması sarsıntının etkisini derinleştirir. “Eşkıyaya karşı devleti savunan adam” şimdi de Osmanlı’nın bir “kerim devlet” olduğunu savunmaktadır. Murat Belge, Devlet Ana’nın yayımlanmasıyla Kemal Tahir’in fiilen “sağa geçtiğini” söyler.

Devlet Ana’yı, 1969 yılında yayımlanan Kurt Kanunu romanı takip eder.

Kemal Tahir, İzmir Suikasti’ni konu alan bu romanda, rejimin söz konusu suikast girişiminden önceden haberdar olduğunu fakat eski İttihatçı “artıklarını” yok etmek için, söz konusu suikast girişimini kullandığını savunur. Ona göre yaşanan bir iktidar savaşıdır ve “kurtlukta düşeni yemek kanundur.” Cumhuriyet’in ilk yıllarına dair çizilen bu karanlık tablo yoğun tepkiler alır. Mete Tunçay, ayrıca Kemal Tahir’in, romanın baş kahramanlarından İttihat Terakki’nin iaşe nazırı Kara Kemal’e Marksist sosyal/ekonomik çözümlemeler yaptırmasını da eleştirmiştir (Tunçay, 1983: 11).

1971 yılında yayımlanan romanı Yol Ayrımı ise, Kemal Tahir’in sol ile geldiği

“yol ayrımı” olur. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması ve kapatılması sürecini anlatan bu romanda Kemal Tahir, bir yandan yakın siyasi tarih eleştirisini sürdürürken,

30

resmi ideolojinin Osmanlı’nın kültürel ve siyasal mirasını bütünüyle reddetmesini açıktan eleştiri konusu yapar. Yol Ayrımı, aynı zamanda Kemal Tahir’in yayımlanan son romanıdır.

1.5. “Fırtına Dindi”

Kemal Tahir, 1970 yılında akciğer kanserine yakalanır. 23 Kasım 1970 tarihinde Dr. Siyami Ersek tarafından yapılan bir ameliyatla sol akciğeri bütünüyle alınır.

Yaşamını bu şekilde sürdürecek olan Kemal Tahir, artık kendisinde herhangi bir rahatsızlığa sebep olacak gerilimlerden, streslerden uzak bir yaşam sürdürecektir. Fakat Kemal Tahir’in son akşamı, tam da uzak durduğu gerilimlere sahne olur.

Kemal Tahir son akşamında, Mehmet Barlas’ın evinde düzenlenen akşam yemeğine konuk olur. Konuklar arasında, İsmail Cem, Ali Sirmen, Tuncer Artıklı, Dr.

Afşin Germen ve Mete Tunçay’da vardır. Konuklar sohbet ederken, bir süre sonra Kemal Tahir, Mete Tunçay’ın ağır eleştirilerine maruz kalır. Mete Tunçay, Kemal Tahir’in romanlarını, romanlarında işlenen tarih tezlerini şiddetli şekilde eleştirir.

Elinden gelse Kemal Tahir’e tarih tezi geliştirtmeyeceğini, kitaplarının toplatılması gerektiğini, kitaplarının pornografik nitelik taşıdığını ve bu nedenle rahat okunduğunu söyler (Çobanoğlu, 2003). Kemal Tahir’in maruz kaldığı eleştirilere orada bulunan diğer konuklar karşı çıkar; Kemal Tahir ise uzunca bir süre cevap vermez. Fakat kalp ağrıları hissetmeye başlamıştır. İsmail Cem’in aktardığına göre, 22.30 sularında tüm eleştirilere cevap mahiyetinde şöyle bir konuşma yapar:

Sizler, gençsiniz, size önce şunu belirtmek istiyorum. Hayatım boyunca bir sistem dahilinde düşünmeye çalıştım. Sistemden ayrılmadım. Yazdıklarım bir rastlantının sonucunda değil, sistemli düşüncenin sonucunda bulunmuştur. Bundan ötürü doğrultumda yanlışa düşmedim, olaylar söylediklerimi doğruladı. El yordamıyla değil, bir sistem içinde düşünmelidir insan….

İnsanlar yanlış yapabilir. Ama çok çekmiş insanlar talihlidir bir bakıma. Yanlış yapmaları daha zordur. Benim geçtiğim yollarda kendini tüketen ve benim çektiğim acılardan geçen insanlar doğrulara daha kolay erişebilir. Yazdıklarımı bir gün tarih yargılarsa, bu ilişkiyi mutlaka görecektir. Romanlarımın doğruluğunu ortaya koyacaktır. Ben romanlarımda dünü yazdım. Ama romancı dünü yazarken kendi gününü yansıtır bir bakıma. Hatta gelecek için yazar… (Cem, 1973)

Tartışmaların ardından Kemal Tahir’in ağrılarının şiddeti artar. Mehmet Barlas’ın evinden ayrılıp kendi evine giderken, eşinin doktora görünmesi tavsiyesini kabul etmez. Fakat bu gecenin sabahında saat 5.30 civarında vefat eder. Aziz Nesin Kemal Tahir’in vefatının ardından şöyle yazar: “Türk Edebiyatı’nın en zorlu fırtınası

31

dindi. Gürleyen yargı yıldırımları, dilinde çakan sövgü kıvılcımları, yağdırdığı taşlama yıldırımlarıyla, edebiyatımızın en yaman fırtınası dindi” (Özsoy, 1979:42).

Kemal Tahir’in vefatının ardından sağlığında yayımlanmamış kimi yarım kalan romanları ya da hikayeleri gibi, entelektüel düşüncelerini ihtiva eden notları da Notlar külliyatı halinde yayımlanmıştır. Onbeş ciltten müteşekkil bu Notlar külliyatı, konularına göre tasnif edilerek hazırlanmıştır. Külliyatın ilk 4 cildi, Kemal Tahir’in, sanat, edebiyat ve dil ile ilgili düşüncelerini içerir ve Sanat Edebiyat Notları başlığıyla yayımlanmıştır. Serinin üçüncü cildi Kemal Tahir dil üzerine araştırmaları ve düşüncelerini içermektedir. Bu nedenle üçüncü kitap, Dil Dosyası başlığını taşır. Burada Kemal Tahir’in Cumhuriyet sonrası dönemde “dil”e dönük uygulamalara dair düşünceleri de yer almaktadır. 5 ve 6. cilt, Kemal Tahir’in 1950 öncesi cezaevi notlarını, edebiyat hayatının ilk yıllarına ait şiirleri ve çeşitli mektuplarından oluşmaktadır. 7, 8 ve 9. cilt, Kemal Tahir’in üzerinde çalıştığı çeşitli romanlara (Topal Kasırga, Batı Çıkmazı, Patriot Ömer, Gülen Azap Çıkmazı) dair almış olduğu notları ve bu romanların müsveddelerini içerir. Çalışmamızın doğrudan inceleme kapsamına giren 10, 11, 12 ve 13. kitaplar, sırasıyla, Osmanlılık/Bizans, Batılaşma, Çöküntü, Sosyalizm, Toplum ve Gerçek başlığını taşır. Bu kitaplarda Kemal Tahir’in öncelikle tarih kontekstinde ve bilhassa Osmanlılık üzerinde ne denli kapsamlı araştırmalar yapmış olduğunu görürürüz. Kemal Tahir’e göre, toplumun mevcut durumunun nedenleri ve yapısı, toplumun özgül tarihsel gerçekleri anlaşılmadan kavranamayacağından, Batılaşma “problemi” de onun üzerinde en çok durduğu olgular arasındadır. Kemal Tahir Batılaşmayı, Osmanlı ile Cumhuriyet arasında yapısal ve fikri süreklilikler ve kopuşlar tespit eder tartışmaya açar. Düşünceleri genel olarak resmi tarih ve resmi ideolojinin tezlerine muhaliftir. Sosyalizm, Toplum ve Gerçek başlıklı kitap, Kemal Tahir’in başlıkta zikredilen kavramlara dair düşüncelerini ihtiva eder. Bu kitapta ayrıca, tıpkı Batılaşmada olduğu gibi, Kemal Tahir’in çağının sosyalizm ve toplum tartışmalarına dair eleştirilerini de görürüz. Külliyatın 14 ve 15. kitapları ise Kemal Tahir’in çağının aktüel gündeminin ses getiren akademik ve entelektüel çalışmalarına dair yaptığı okumalardan hareketle tuttuğu notlar ve kritiklerini içermektedir.

Girişte de belirtildiği üzere Notlar, araştırma ve inceleme için çeşitli yönlerden handikaplara sahiptir. Buna rağmen Kemal Tahir’in entelektüel kişiliğine, araştırmalarının kapsamına ve derinliğine dair fikir veren muhtevasıyla aynı zamanda

32

Kemal Tahir’in yalnızca edebiyatçı değil, düşünür kimliğini de gözler önüne sermektedir. Burada, Kemal Tahir’in sağlığımda yayımlanan romanlarında yer verdiği düşüncelerin bir oranda entelektüel geri planını görebilmekteyiz. Bu bakımdan Notlar, ülkemizin entelektüel hayatında, vefatından sonra da Kemal Tahir düşüncesinin canlılığını korumasını sağlamıştır. Müteakip bölümlerde, Kemal Tahir’in büyük oranda Notlar’ından hareketle düşünce dünyasını resmetmeye ve inceleme odağımızı oluşturan resmi ideolojiye bakışını değerlendirmeye çalışacağız. Fakat bunun için cevap arayacağımız ilk soru şu olacak: “Resmi ideoloji” nedir?

33

2. BÖLÜM : KEMAL TAHİR DÜŞÜNCESİNİN