• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: TEORİK AÇIDAN YOKSULLUK OLGUSU VE TÜRKİYE’DE

2.3. Yoksulluk Ölçütleri

Yoksulluk sınırının belirlenmesinden sonra karşılaşılan diğer bir sorun, yoksulluk oranının nasıl belirleneceğidir. Bu konuya ilişkin farklı ölçütler söz konusudur.

Amartya Sen’e göre bir yoksulluk ölçütü su iki özelliği sağlamalıdır (TÜSİAD, 2000: 185):

 Yoksulluk sınırı altındaki bir kişinin gelirindeki azalma, diğer şartlar aynı

kaldığında yoksulluk ölçütünü arttırmalıdır.

 Diğer şartlar aynı kaldığında, yoksulluk sınırının altındaki bir kişinin gelirinden

zengin bir kişinin gelirine yapılacak transfer yoksulluk ölçütünü arttırmalıdır.

Aşağıda belli başlı yoksulluk ölçütlerine yer verilmiştir:

a) Kafa sayım oranı: En yaygın biçimde kullanılan yoksulluk ölçütü, yoksulluk sınırı altında bulunan nüfusun toplam nüfus içindeki yüzdesini ifade eden kafa sayım oranı (head-count ratio)’dır. N, toplam nüfusu; Q ise yoksulluk sınırı altındaki toplam nüfusu gösterdiğinde, Kafa Sayım Oranı (H) = Q / N’dir.

Kafa sayım oranı (H), yoksulluğun derecesi ve gelirin yoksullar arasındaki dağılımı hakkında bilgi vermez. Öte yandan, yoksulluk sınırı altında bulunan kişi ve hanehalklarının gelirlerindeki azalmalara ve yoksullar arasındaki hatta yoksullardan yoksul olmayanlara yapılan gelir transferlerine karsı da duyarsızdır.

Kafa sayım oranı ölçütünden, yoksulluk sınırı altında bulunan kişi ve hanehalklarının oranında meydana gelen değişmelerin izlenmesinde yararlanılabilir. Bu tür bir bilgi, yoksulluğu azaltmak amacıyla uygulamaya konulan politikaların başarılı olup olmadıklarının tespiti için kullanılabilir.

b) Yoksulluk açığı endeksi: Bir kişinin yoksulluğunun derinliği, yoksulluk sınırı (z)

ile kişinin geliri arasındaki açığın ( büyüklüğü ile ölçülebilir. Yoksulluk

sınırı ile kişinin geliri arasındaki bu farka gelir açığı ( denir. Yoksul nüfusun

ortalama geliri µp, yoksulluk sınırı da z ise gelir açığı oranı (income gap ratio-I ) şu şekilde ifade edilebilir (Aktan, 2002: 64-65)

50

Gelir açığı oranı tek basına yeterli bir yoksulluk ölçütü değildir. Örneğin yoksul bir kişi geliri arttığı için yoksulluktan kurtulduğunda, geri kalan yoksulların gelir ortalaması düşer ve sonuçta gelir açığı oranı büyür. Oysa diğerlerinin geliri kötüleşmeden bir kişinin geliri daha iyi olmuştur. Bu problemden kurtulmanın yolu, yoksulluk açığı endeksini kullanmaktır. Bu endeks yukarıdaki örnekle aynı şartlar altında azalan bir yoksulluk gösterecektir (TÜSİAD, 2000: 186).

Yoksulluk açığı endeksi ( poverty gap indeks-PG), kafa sayım oranı (H) ve gelir açığı oranının (I) çarpımı sonucu elde edilir:

PG = I * H

Endeks başka şekilde de ifade edilebilir:

PG =

Yoksulluk açığı endeks değerinin artması, yoksulluğun daha da derinleştiğini, şiddetlendiğini gösterir. Ancak bu endeks; kaç kişinin yoksul olduğu konusunda bilgi vermediği gibi, yoksullar arasında gelirin nasıl dağıldığı konusuna da duyarsızdır. En yoksul konumda olan bir kişiden daha iyi durumda, ancak yoksulluk sınırı altında gelire sahip olan birine gelir transferi söz konusu olduğunda, ne kafa sayım oranı ne de gelir açığı oranı yoksulların durumundaki herhangi bir değişikliği gösteremezler. Her iki ölçütün de sahip olduğu bu eksiklik, dağılıma duyarlı yoksulluk ölçütlerinin ortaya konmasına yol açmıştır.

c) Sen endeksi: Kafa sayım oranı, gelir açığı oranı ve Gini katsayısının birleştirilmesi sonucu oluşturulan ve yoksulların sayısını, yoksulluğun boyutunu ve yoksullar arasındaki gelir dağılımı farklılıklarını dikkate alan bir ölçüttür.

H, kafa sayım oranını; I, gelir açığı oranını ve yoksullar arasındaki gelir dağılımı ölçütünü yani Gini katsayısını göstermek üzere:

S

Herhangi bir yoksulun gelirinde bir azalma olursa, bu durum yoksulluk ölçütünde bir artışa neden olur. Başka bir deyişle, yoksulların durumunda meydana gelen bir

51

kötüleşme yoksulluk oranında yükselmelere yol açar. Diğer taraftan zengin bir kişiden yoksul kişilere gelir transferi olduğunda yoksulluk ölçütünde bir azalma meydana gelir. Yoksulluk ölçütü zenginlerin gelirleri karsısında hiç bir değişiklik göstermez çünkü sadece yoksulların durumu üzerinde odaklanır (Aktan, 2002: 65-66).

Sen endeksi bir anlamda yoksulluk açığının tartılı toplamı olarak değerlendirilebilir. Yoksullar arasında tam eşitsizlik durumunun söz konusu olması halinde ( = 1) Sen endeksi, kafa sayım oranına(H) eşit olur. Yoksullar arasında tam eşitlik varsa ( = 0) Sen endeksi, yoksulluk açığı endeksine (PG) eşit olur.

d) ölçütü: Toplumda genel anlamdaki yoksulluğun bölgesel, etnik alt gruplar

arasındaki yoksulluk düzeylerinden ne derece etkilendiğini göstermek önem kazanınca; yoksulluk çalışmalarında yeni ölçüt arayışlarına gidilmiştir.

Foster, Greer ve Thorbecke; toplam yoksulluğun, alt grupların yoksulluk düzeylerinin tartılı ortalaması olarak elde edilebildiği bir yoksulluk ölçütü geliştirmiştir (TÜSİAD, 2000: 187). Bir kişinin gelir açığını diğer kişilerin gelirlerine bağlı olarak ölçen Sen endeksine kıyasla Foster, Greer ve Thorbecke; herhangi bir kişinin gelir açığının ölçümünün yalnızca yoksulluk sınırına ve o kişinin gelirine bağlı olması gerektiği görüsünü savunur. Ölçüt su şekilde ifade edilebilir:

; α

n = toplam hanehalkı sayısı,

q = yoksul hanehalkı sayısı,

z = hanehalkları için yoksulluk sınırı,

y = hanehalkı geliri ve

α = Yoksulluk parametresi

Ölçütte α ’nın aldığı değer endeksin türünü belirleyecektir:

α = 0 ise yalnızca yoksul kişilerin sayısı önemlidir ve bu durumda ölçüt, kafa sayım oranına dönüşür (P0 = H) ve yoksul kişilerin sayısının toplam nüfus içindeki oranını

52

bize verir. Bu istisnai durum dışında tüm P ölçütü değerleri yoksulların durumlarında meydana gelen değişikliklere karsı duyarlıdır.

α = 1 ise, P ölçütü kişi basına yoksulluk açığına eşit olur (P1 = HI). Yoksulluk sınırının yüzdesi olarak yoksul kişilerin gelirleri ile yoksulluk sınırı arasındaki farkın toplamını ifade eder ve yoksulluğun şiddetini ölçer. Böylece endeks yoksulluk açığı endeksine eşit olur:

* (q/n)

Ölçütte α > 1 olduğu durumlarda ise, gelir dağılımının yoksulluk ölçütündeki önemi artar. Bu ölçüt; yoksulluk sınırının uzağında kalan en yoksul kesime daha fazla ağırlık

verdiği için, yoksulluğun yoğunluğuna dikkat çeker. Buna göre şu şekilde formüle

edilebilir:

=

Yoksulluğun boyutunun bilinmesi, politik karar alıcılar açısından son derece önemlidir. Yoksul hanehalkları, sağlık ve eğitim gibi devletin sağladığı imkânlardan en az yararlanan kesimlerdir. Bu açıdan bakıldığında; gelişmişliği yakalamak için, eşitsizliğin boyutunun bilinmesi ve bu yönde önlemler alınması gerekir (Aktan, 2002: 66-67).